meridyen2
Kayıtlı Üye
Toplumu Kıskacına Alan Kirli Bir Kültür: Basitlik
Basitlik denilince insanların büyük çoğunluğunun zihninde, konuşması bozuk, gülüşleri ve tavırları estetikten uzak, güçlü bir kişiliği olmayan insanlar canlanır. Oysa basitlik bunların yanı sıra çok daha geniş bir anlam içerir. Basitlik yalnızca görgüden ve nezaketten uzak tavırları kapsayan bir kavram değildir. Esas olarak Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edememekten kaynaklanan bir ahlak bozukluğudur.
Basit insan denilince genel olarak görgü kurallarından habersiz, cahil, bilgisiz, nerede nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını bilmeyen, ölçüsüz bir insan modeli akla gelir. Fakat bu yazıda ele alınacak konu halk arasında kullanılan anlamdaki "basitlik" değil, din ahlakına göre basitliğin nasıl bir ruh hali olduğudur. Basitlik, bilinen anla mından çok daha köklü ve derin bir hastalıktır. Ve insanı -Allah'ın dilemesi dışında- cehenneme sürükleyebilecek büyük bir tehlikedir.
Basit Olmak ve Doğal Olmak Arasındaki Uçurum
Basitlik, insanın, ruhunu Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştirememesi, Allah'a yakın olma ve O'nun rızasını kazanma konusunda istekli olmaması sonucunda, davranış ve düşünce biçiminde meydana gelen yüzeyselliktir. Bu yüzeysellik, insanın, Allah'ın gücünün sınırsızlığını, kendi etrafında ve dünya üzerinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir.
Basitlik, kimi insanlar tarafından hayat şekli olarak yaşanan ve temelde içteki basitlikten kaynaklanan tavır, düşünce ve konuşma bozukluklarıdır. Ancak basitlik denince akla yanlış bir tanım gelmemelidir. İnsanların samimiyetlerinden kaynaklanan doğal tavırları basitlik değildir; doğallığın kendine göre bir güzelliği, derinliği ve etkileyiciliği vardır. Dolayısıyla basitlikten sakınmak doğallığı kısıtlamak değildir. Basitlik bunlardan farklıdır; doğallık gibi samimiyetten değil, şuur kapalılığından, din ahlakına muhalif olarak yapılan tavırların itici, olumsuz etkisini, yüzeyselliğini fark edememekten kaynaklanır. Cahiliye toplumlarında kimi insanlar basitlikten sakınmanın yolunun sahte bir asalet anlayışı olduğunu sanırlar. Bu asaletin gereğinin de soğukluk, resmiyet, yapmacık tavırlar, suni şekilde kibarlaştırılmış davranışlar, kibirli tavırlar olduğunu düşünerek, en az basitlik kadar yanlış ve itici bir başka tavır bozukluğu yaşarlar. Oysa basitlikten kurtulmanın yolu yapmacık bir asalet değildir, çünkü bu da insanı başka bir basitliğe sürükler. Çünkü insanın tüm yaşamını kıskacına alan basitliğin çarpık düşünce yapısı yaşamın her sahnesine yansır.
Basit İnsanların Espri ve Eğlence Anlayışları
Basitlik hayatın her sahnesine yansıdığı gibi yapılan esprilere ve eğlence anlayışına da yansır. Örneğin insanların sahip oldukları kimi acizlikler bu kültürü yaşayan kişiler için önemli bir espri unsurudur. Akıl ve irade ile ortadan kaldırılması gereken ve aklı başında bir insanın asla konusunu yapmayacağı, dile getirmeyeceği acizlikler bu insanlar için espri ve eğlence konusu olabilmekte, onları güldürebilmektedir. (Harun Yahya, Adamlık Dini) Bu kişilerin yaptıkları şakalar genelde karşı tarafı onore etmez. Tam aksine kendilerini yüceltmeye, karşı tarafı ise yermeye, eleştirmeye hatta küçük düşürmeye yöneliktir. Din ahlakını yaşayan Müslümanlar ise yaptıkları esprilerde mutlaka karşı tarafın da hoşnutluğunu gözetir, bunu birinci planda tutarlar. Eğer yerici bir şaka yapacaklarsa ancak kendi nefislerini yererek bu espriyi yaparlar. Basit insan ise esprinin dozunu ayarlayamaz. Karşı tarafın hassas olduğu konularda espri ile üzerine gider ya da yapılan bir espriyi gereğinden fazla uzatır. Bu şekilde onu rahatsız edebileceği ihtimalini düşünemez, düşünse de bunu önemsemez. Çünkü basit insan aynı zamanda duyarlılıktan da yoksun insandır.
Basit İnsanlar Hata Yapmaktan Korkarlar
Basit insanlar karşılarındaki kişilere sürekli olarak gereksiz açıklamalar yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu kişiler kendilerini yaptıkları işlerden temize çıkarmak, hiçbir zaman hata yapmaz gibi göstermek amacıyla son derece basit konularda sürekli olarak açıklama yaparlar. Neyi niçin yaptıklarını, aslında niyetlerinin ne olduğunu, yanlış anlaşılmak istemediklerini, yaptıklarının sonuçlarının olumlu olduğunu uzun uzun anlatırlar. Evin içinde kırılan bir bardak, yeri değişen bir eşya, iş yerinde kaybolan bir dosya, unutulan bir mesaj ve bunlar gibi her ortamda değişen ancak her biri önemsiz olan konular basit insanların konuşmalarında büyüyerek açıklama gerektiren birer konu haline gelir. Her ne kadar bu açıklamaları yaparken kendilerini masum göstermeye çalışsalar da aslında bu tavırlarının ardında kibirleri yatar. Bu kadar küçük konularda hata yapmış olmayı, boş bulunmayı ya da bir ayrıntıyı akledememiş olmayı kabullenemezler. Böyle bir durumda hemen kendilerini koruyacak bir açıklama yaparak gururlarını kurtarmaya çalışırlar. Türlü gerekçeler öne sürer; aslında böyle bir durumda yerlerinde kim olsa aynı şeyi yapacağını anlatmaya çalışırlar. Oysa bir insanın hatalarını kabul edememesi onun kendini geliştirmesinin, güzel bir ahlaka sahip olmasının önündeki en büyük engellerden biridir.
Allah'a tevekkül etmeyen bir kişi hatalarını kabullenmekten korku duyar. Olup biten herşeyi Allah'ın takdirine bırakmayı, O'na sığınmayı ve O'na güvenip dayanmayı düşünemez. Şayet düşünse Allah'ın tüm olanlardan haberdar olduğunu bilerek huzurlu ve rahat olacak ve kimseye gereksiz açıklamalarda bulunma ihtiyacı hissetmeyecektir.
Basitlik Konuşmalara Nasıl Yansır?
Bu kirli kültürün içindeki kişiler arasında geçen konuşmalar da gerek içerik gerekse konuşma sırasında kullanılan ses tonu ve konuşma üslubu açısından içinde yaşadıkları ruh halini yansıtır.
Basit insanlar basit konuları halletmek için gereğinden fazla zaman ayırırlar. Tek bir cümle ile çözülebilecek bir konuyu aralarında büyüterek saatlerce konuşabilirler. Örneğin bu kültürü yaşayan bazı kadınlar birlikte yemek yaparlarken çok iyi bildikleri halde yemeğin nasıl yapılacağı konusunda bitmek bilmeyen bir sohbete girerler. Birbirlerine akıl verme, kendi kullandıkları yöntemleri defalarca tarif etme, gizliden gizliye karşı tarafın yöntemlerini eleştirme gibi konuşmalarla gereksiz zaman harcarlar. Çok kısa sürede yapılıp bitirilecek kolay bir yemeği ya da başka bir işi, bu gibi konuşmaların verdiği ağırlık ve zaman kaybı nedeniyle çok daha uzun sürede tamamlarlar. Hiçbir fayda sağlamayacak konulara vicdanları hiç rahatsız olmadan gereğinden çok daha fazla zaman ayırırlar.
Aynı şekilde bu kültürü yaşayan erkekler arasında da bir araba markasının özellikleri, futbol sohbetleri gibi konular uzayabilmektedir. İnsanın yardımcı olmak amacıyla sahip olduğu doğru bilgileri karşısındaki kişiye aktarması elbette ki makuldur. Ancak gereksiz detaylara girmek, sözü uzatmak, boş ve amaçsız bir hale getirmek basit bir tutumdur. Dikkatlerini verecekleri daha önemli konular ve işler olmadığında bu tür konular insanlar için önemli hale gelir ve bunlara bol bol zaman ayırmak onlara rahatsızlık vermez. Kendi dünya ve ahiret hayatları için konuşacakları son derece önemli konular, almaları gereken çok önemli kararlar varken böylesine sıradan konuları sabah akşam usanmaksızın konuşmaktan vicdan azabı duymazlar. Oysa bir konuya gereğinden fazla zaman ayırmak, onunla ilgili düşünmek ya da üzerinde konuşmak aklı başında, Allah'tan gerektiği şekilde korkan ve ahirete iman eden biri için hem son derece iticidir hem de sakınılması gereken bir durumdur. Detaya dalmayan, halledilmesi kolay konuları çevresine karmaşık ve altından kalkılması zor olaylarmış gibi aksettirmeyen kişiler bu kültürü yaşamamış olmakla hem ruhen hem de ahlaken çok önemli kazançlar elde ederler.
Kısa ancak fayda getirecek konuşmalar yapmak Allah Katında güzel olandır. "Onlar, 'tümüyle boş' şeylerden yüz çevirenlerdir." (Mü'minun Suresi, 3) ayetiyle Allah Müslümanların bunun dışındaki basit ve boş konuşmalardan yüz çevirdiklerini bildirir.
Cahiliyenin basitlik kültürü içinde, en samimi arkadaşlar hatta kardeşler arasında bile kimin daha zengin olduğu, hangisinin çocuklarının daha zeki olduğu, hangisinin daha iyi bir okulu kazandığı gibi sayısız konu hakkında bu tip bir övgü yarışına girilir. Biri böyle bir yarışı başlattığında diğeri geride kalmamak, cahiliye tabiriyle "ezilmemek" için ondan çok daha etkili olacağını düşündüğü başka bir konuyu ortaya atar. Bu şekilde sonu gelmeyen bir samimiyetsizlik ve basitlik yarışı başlamış olur. Konuşmalarda bir taraftan sözde samimiyet ifadesi olarak son derece yapmacık ve abartılı sevgi sözcükleri kullanılırken diğer yandan da birbirlerine kıyasıya sükse yapmaya çabalayan, birbirlerini ezmeye ve utandırmaya çalışan, karşı tarafı zor duruma sokarak huzurunu kaçırmak isteyen bir ifade yöntemi uygulanır.
İman eden bir kişide basit karakterli insanlarda görülen tepkiler oluşmaz. Bu nedenle basit kültürdeki kişiler samimi Müslümanlara kendi kirli kültürlerini yaşatamazlar; yaptıkları basit konuşmalarda onlardan karşılık alamazlar. Müslüman tüm mülkün tek sahibinin ve herşeyin Yaratıcısı'nın Rabbimiz olduğuna iman ettiğinden karşı tarafın kendini ve sahip olduklarını öven, şahsını yüceltmeye çalışan konuşmalarını ibret vesilesi olarak değerlendirir. Bunlardan etkilenmek bir yana bu tür konuşmalar onun kalbinde iticilik oluşturur. Çünkü övgüye layık olan yalnızca göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki herşeyin sahibi ve Rabbi olan Allah'tır:
" Mülk O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, herşeye güç yetirendir." (Teğabün Suresi, 1)
Ortama Göre Değişen Karakterleri
Basit karakterli insanların yaşamlarına ve dine yaklaşımlarına bakıldığında pek çok noktada samimi olmadıkları görülür. Bu kişilerin söyledikleri ile yaptıkları çoğu zaman farklıdır. Dine bağlı olduklarını söylerler ama bir zorlukla karşılaşınca imanlarındaki zayıflık hemen fark edilir. Zor anların yanı sıra büyük bir mal kaybı, ölüm tehlikesi gibi durumlarla karşı karşıya kalındığı anlarda gösterilen tavırlar da kişinin anlayışı ile bağlantılıdır. Sorunsuz ve rahat bir ortamda son derece dengeli ve itidalli görünen ancak herhangi bir tehlike ile karşılaştığı anda söylenmeye başlayan, şikayetçi ve olumsuz konuşmalar yapan ve etrafındakilere de olumsuz telkinlerde bulunan bir kişi basit bir düşünce yapısına sahip olduğu için böyle davranmaktadır. Böyle bir kişinin farklı şart ve ortamlarda her zaman için din ahlakından uzak tavırlar sergilemesi tehlikesi vardır. Örneğin zor durumda kaldığı zaman yalan söyleyebilir, kaderi ve tevekkülü unutarak üzülüp ağlayabilir, ümitsizliğe kapılabilir. Ya da öfkelenip saldırgan tavırlar sergileyebilir. Çünkü basitlik kültürü içinde yaşayan insanlar tüm bunları; öfkelenmeyi, duygusallığı, hüznü doğal birer tepki sayarlar ve böyle aniden ortaya çıkan tavırları sergilemekten hiç çekinmezler. Halbuki bu tip ani tepkiler Kuran'da yanlış ve sakıncalı tavırlar olarak bildirilmiştir. Örneğin, Allah Kuran'da ümitsizliğin bir suç olduğunu bildirmiştir:
"... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." (Yusuf Suresi, 87)
Basitlikten Kurtulmanın Formülü
Basitlik tüm tavır ve konuşmalara yansımasının yanında esas olarak ruhta ve düşüncede yaşanan bir sorundur. Bu yüzden de basitlikten kurtulmanın yolu tavırların tek tek ele alınıp düzeltilmesi gibi bir yöntem değildir. Çünkü böyle bir durumda kişi öğrendikleri dışında bir olayla karşılaştığında yine basit tavırlar sergileyebilecektir. Üstelik bildiklerini de uygulamada sorunlar çıkacaktır çünkü bir insanın bakış açısı ve düşünceleri ne ise tavırlarına da bu yansır. Mantığını anlamadığı, gerekliliğine inanmadığı bir şeyi uygulamakta güçlük çeker. Oysa basitliğin çözümü sanıldığı gibi zaman alan, zor ya da karmaşık bir şey değildir, aksine son derece kolaydır. (Harun Yahya, Basitliğin Kirli Kültürü)
Çözüm, Allah'tan korkmak ve Kuran ahlakını yaşamaktır. Allah'tan gereği gibi korkup sakınması, her an her yerde vicdanlı davranması onu basit düşünmekten, basit hareket etmekten tümüyle sakındırır. Böyle bir kişi nefsine uymaktan vazgeçer nefsini kötülüklerden arındırmaya çalışır. Allah'a iman eden ve Kuran'ı tam olarak hayata geçiren her insan basit karakterden kurtulur.
(makale harun yahya)
Basitlik denilince insanların büyük çoğunluğunun zihninde, konuşması bozuk, gülüşleri ve tavırları estetikten uzak, güçlü bir kişiliği olmayan insanlar canlanır. Oysa basitlik bunların yanı sıra çok daha geniş bir anlam içerir. Basitlik yalnızca görgüden ve nezaketten uzak tavırları kapsayan bir kavram değildir. Esas olarak Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edememekten kaynaklanan bir ahlak bozukluğudur.
Basit insan denilince genel olarak görgü kurallarından habersiz, cahil, bilgisiz, nerede nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını bilmeyen, ölçüsüz bir insan modeli akla gelir. Fakat bu yazıda ele alınacak konu halk arasında kullanılan anlamdaki "basitlik" değil, din ahlakına göre basitliğin nasıl bir ruh hali olduğudur. Basitlik, bilinen anla mından çok daha köklü ve derin bir hastalıktır. Ve insanı -Allah'ın dilemesi dışında- cehenneme sürükleyebilecek büyük bir tehlikedir.
Basit Olmak ve Doğal Olmak Arasındaki Uçurum
Basitlik, insanın, ruhunu Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştirememesi, Allah'a yakın olma ve O'nun rızasını kazanma konusunda istekli olmaması sonucunda, davranış ve düşünce biçiminde meydana gelen yüzeyselliktir. Bu yüzeysellik, insanın, Allah'ın gücünün sınırsızlığını, kendi etrafında ve dünya üzerinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir.
Basitlik, kimi insanlar tarafından hayat şekli olarak yaşanan ve temelde içteki basitlikten kaynaklanan tavır, düşünce ve konuşma bozukluklarıdır. Ancak basitlik denince akla yanlış bir tanım gelmemelidir. İnsanların samimiyetlerinden kaynaklanan doğal tavırları basitlik değildir; doğallığın kendine göre bir güzelliği, derinliği ve etkileyiciliği vardır. Dolayısıyla basitlikten sakınmak doğallığı kısıtlamak değildir. Basitlik bunlardan farklıdır; doğallık gibi samimiyetten değil, şuur kapalılığından, din ahlakına muhalif olarak yapılan tavırların itici, olumsuz etkisini, yüzeyselliğini fark edememekten kaynaklanır. Cahiliye toplumlarında kimi insanlar basitlikten sakınmanın yolunun sahte bir asalet anlayışı olduğunu sanırlar. Bu asaletin gereğinin de soğukluk, resmiyet, yapmacık tavırlar, suni şekilde kibarlaştırılmış davranışlar, kibirli tavırlar olduğunu düşünerek, en az basitlik kadar yanlış ve itici bir başka tavır bozukluğu yaşarlar. Oysa basitlikten kurtulmanın yolu yapmacık bir asalet değildir, çünkü bu da insanı başka bir basitliğe sürükler. Çünkü insanın tüm yaşamını kıskacına alan basitliğin çarpık düşünce yapısı yaşamın her sahnesine yansır.
Basit İnsanların Espri ve Eğlence Anlayışları
Basitlik hayatın her sahnesine yansıdığı gibi yapılan esprilere ve eğlence anlayışına da yansır. Örneğin insanların sahip oldukları kimi acizlikler bu kültürü yaşayan kişiler için önemli bir espri unsurudur. Akıl ve irade ile ortadan kaldırılması gereken ve aklı başında bir insanın asla konusunu yapmayacağı, dile getirmeyeceği acizlikler bu insanlar için espri ve eğlence konusu olabilmekte, onları güldürebilmektedir. (Harun Yahya, Adamlık Dini) Bu kişilerin yaptıkları şakalar genelde karşı tarafı onore etmez. Tam aksine kendilerini yüceltmeye, karşı tarafı ise yermeye, eleştirmeye hatta küçük düşürmeye yöneliktir. Din ahlakını yaşayan Müslümanlar ise yaptıkları esprilerde mutlaka karşı tarafın da hoşnutluğunu gözetir, bunu birinci planda tutarlar. Eğer yerici bir şaka yapacaklarsa ancak kendi nefislerini yererek bu espriyi yaparlar. Basit insan ise esprinin dozunu ayarlayamaz. Karşı tarafın hassas olduğu konularda espri ile üzerine gider ya da yapılan bir espriyi gereğinden fazla uzatır. Bu şekilde onu rahatsız edebileceği ihtimalini düşünemez, düşünse de bunu önemsemez. Çünkü basit insan aynı zamanda duyarlılıktan da yoksun insandır.
Basit İnsanlar Hata Yapmaktan Korkarlar
Basit insanlar karşılarındaki kişilere sürekli olarak gereksiz açıklamalar yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu kişiler kendilerini yaptıkları işlerden temize çıkarmak, hiçbir zaman hata yapmaz gibi göstermek amacıyla son derece basit konularda sürekli olarak açıklama yaparlar. Neyi niçin yaptıklarını, aslında niyetlerinin ne olduğunu, yanlış anlaşılmak istemediklerini, yaptıklarının sonuçlarının olumlu olduğunu uzun uzun anlatırlar. Evin içinde kırılan bir bardak, yeri değişen bir eşya, iş yerinde kaybolan bir dosya, unutulan bir mesaj ve bunlar gibi her ortamda değişen ancak her biri önemsiz olan konular basit insanların konuşmalarında büyüyerek açıklama gerektiren birer konu haline gelir. Her ne kadar bu açıklamaları yaparken kendilerini masum göstermeye çalışsalar da aslında bu tavırlarının ardında kibirleri yatar. Bu kadar küçük konularda hata yapmış olmayı, boş bulunmayı ya da bir ayrıntıyı akledememiş olmayı kabullenemezler. Böyle bir durumda hemen kendilerini koruyacak bir açıklama yaparak gururlarını kurtarmaya çalışırlar. Türlü gerekçeler öne sürer; aslında böyle bir durumda yerlerinde kim olsa aynı şeyi yapacağını anlatmaya çalışırlar. Oysa bir insanın hatalarını kabul edememesi onun kendini geliştirmesinin, güzel bir ahlaka sahip olmasının önündeki en büyük engellerden biridir.
Allah'a tevekkül etmeyen bir kişi hatalarını kabullenmekten korku duyar. Olup biten herşeyi Allah'ın takdirine bırakmayı, O'na sığınmayı ve O'na güvenip dayanmayı düşünemez. Şayet düşünse Allah'ın tüm olanlardan haberdar olduğunu bilerek huzurlu ve rahat olacak ve kimseye gereksiz açıklamalarda bulunma ihtiyacı hissetmeyecektir.
Basitlik Konuşmalara Nasıl Yansır?
Bu kirli kültürün içindeki kişiler arasında geçen konuşmalar da gerek içerik gerekse konuşma sırasında kullanılan ses tonu ve konuşma üslubu açısından içinde yaşadıkları ruh halini yansıtır.
Basit insanlar basit konuları halletmek için gereğinden fazla zaman ayırırlar. Tek bir cümle ile çözülebilecek bir konuyu aralarında büyüterek saatlerce konuşabilirler. Örneğin bu kültürü yaşayan bazı kadınlar birlikte yemek yaparlarken çok iyi bildikleri halde yemeğin nasıl yapılacağı konusunda bitmek bilmeyen bir sohbete girerler. Birbirlerine akıl verme, kendi kullandıkları yöntemleri defalarca tarif etme, gizliden gizliye karşı tarafın yöntemlerini eleştirme gibi konuşmalarla gereksiz zaman harcarlar. Çok kısa sürede yapılıp bitirilecek kolay bir yemeği ya da başka bir işi, bu gibi konuşmaların verdiği ağırlık ve zaman kaybı nedeniyle çok daha uzun sürede tamamlarlar. Hiçbir fayda sağlamayacak konulara vicdanları hiç rahatsız olmadan gereğinden çok daha fazla zaman ayırırlar.
Aynı şekilde bu kültürü yaşayan erkekler arasında da bir araba markasının özellikleri, futbol sohbetleri gibi konular uzayabilmektedir. İnsanın yardımcı olmak amacıyla sahip olduğu doğru bilgileri karşısındaki kişiye aktarması elbette ki makuldur. Ancak gereksiz detaylara girmek, sözü uzatmak, boş ve amaçsız bir hale getirmek basit bir tutumdur. Dikkatlerini verecekleri daha önemli konular ve işler olmadığında bu tür konular insanlar için önemli hale gelir ve bunlara bol bol zaman ayırmak onlara rahatsızlık vermez. Kendi dünya ve ahiret hayatları için konuşacakları son derece önemli konular, almaları gereken çok önemli kararlar varken böylesine sıradan konuları sabah akşam usanmaksızın konuşmaktan vicdan azabı duymazlar. Oysa bir konuya gereğinden fazla zaman ayırmak, onunla ilgili düşünmek ya da üzerinde konuşmak aklı başında, Allah'tan gerektiği şekilde korkan ve ahirete iman eden biri için hem son derece iticidir hem de sakınılması gereken bir durumdur. Detaya dalmayan, halledilmesi kolay konuları çevresine karmaşık ve altından kalkılması zor olaylarmış gibi aksettirmeyen kişiler bu kültürü yaşamamış olmakla hem ruhen hem de ahlaken çok önemli kazançlar elde ederler.
Kısa ancak fayda getirecek konuşmalar yapmak Allah Katında güzel olandır. "Onlar, 'tümüyle boş' şeylerden yüz çevirenlerdir." (Mü'minun Suresi, 3) ayetiyle Allah Müslümanların bunun dışındaki basit ve boş konuşmalardan yüz çevirdiklerini bildirir.
Cahiliyenin basitlik kültürü içinde, en samimi arkadaşlar hatta kardeşler arasında bile kimin daha zengin olduğu, hangisinin çocuklarının daha zeki olduğu, hangisinin daha iyi bir okulu kazandığı gibi sayısız konu hakkında bu tip bir övgü yarışına girilir. Biri böyle bir yarışı başlattığında diğeri geride kalmamak, cahiliye tabiriyle "ezilmemek" için ondan çok daha etkili olacağını düşündüğü başka bir konuyu ortaya atar. Bu şekilde sonu gelmeyen bir samimiyetsizlik ve basitlik yarışı başlamış olur. Konuşmalarda bir taraftan sözde samimiyet ifadesi olarak son derece yapmacık ve abartılı sevgi sözcükleri kullanılırken diğer yandan da birbirlerine kıyasıya sükse yapmaya çabalayan, birbirlerini ezmeye ve utandırmaya çalışan, karşı tarafı zor duruma sokarak huzurunu kaçırmak isteyen bir ifade yöntemi uygulanır.
İman eden bir kişide basit karakterli insanlarda görülen tepkiler oluşmaz. Bu nedenle basit kültürdeki kişiler samimi Müslümanlara kendi kirli kültürlerini yaşatamazlar; yaptıkları basit konuşmalarda onlardan karşılık alamazlar. Müslüman tüm mülkün tek sahibinin ve herşeyin Yaratıcısı'nın Rabbimiz olduğuna iman ettiğinden karşı tarafın kendini ve sahip olduklarını öven, şahsını yüceltmeye çalışan konuşmalarını ibret vesilesi olarak değerlendirir. Bunlardan etkilenmek bir yana bu tür konuşmalar onun kalbinde iticilik oluşturur. Çünkü övgüye layık olan yalnızca göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki herşeyin sahibi ve Rabbi olan Allah'tır:
" Mülk O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, herşeye güç yetirendir." (Teğabün Suresi, 1)
Ortama Göre Değişen Karakterleri
Basit karakterli insanların yaşamlarına ve dine yaklaşımlarına bakıldığında pek çok noktada samimi olmadıkları görülür. Bu kişilerin söyledikleri ile yaptıkları çoğu zaman farklıdır. Dine bağlı olduklarını söylerler ama bir zorlukla karşılaşınca imanlarındaki zayıflık hemen fark edilir. Zor anların yanı sıra büyük bir mal kaybı, ölüm tehlikesi gibi durumlarla karşı karşıya kalındığı anlarda gösterilen tavırlar da kişinin anlayışı ile bağlantılıdır. Sorunsuz ve rahat bir ortamda son derece dengeli ve itidalli görünen ancak herhangi bir tehlike ile karşılaştığı anda söylenmeye başlayan, şikayetçi ve olumsuz konuşmalar yapan ve etrafındakilere de olumsuz telkinlerde bulunan bir kişi basit bir düşünce yapısına sahip olduğu için böyle davranmaktadır. Böyle bir kişinin farklı şart ve ortamlarda her zaman için din ahlakından uzak tavırlar sergilemesi tehlikesi vardır. Örneğin zor durumda kaldığı zaman yalan söyleyebilir, kaderi ve tevekkülü unutarak üzülüp ağlayabilir, ümitsizliğe kapılabilir. Ya da öfkelenip saldırgan tavırlar sergileyebilir. Çünkü basitlik kültürü içinde yaşayan insanlar tüm bunları; öfkelenmeyi, duygusallığı, hüznü doğal birer tepki sayarlar ve böyle aniden ortaya çıkan tavırları sergilemekten hiç çekinmezler. Halbuki bu tip ani tepkiler Kuran'da yanlış ve sakıncalı tavırlar olarak bildirilmiştir. Örneğin, Allah Kuran'da ümitsizliğin bir suç olduğunu bildirmiştir:
"... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." (Yusuf Suresi, 87)
Basitlikten Kurtulmanın Formülü
Basitlik tüm tavır ve konuşmalara yansımasının yanında esas olarak ruhta ve düşüncede yaşanan bir sorundur. Bu yüzden de basitlikten kurtulmanın yolu tavırların tek tek ele alınıp düzeltilmesi gibi bir yöntem değildir. Çünkü böyle bir durumda kişi öğrendikleri dışında bir olayla karşılaştığında yine basit tavırlar sergileyebilecektir. Üstelik bildiklerini de uygulamada sorunlar çıkacaktır çünkü bir insanın bakış açısı ve düşünceleri ne ise tavırlarına da bu yansır. Mantığını anlamadığı, gerekliliğine inanmadığı bir şeyi uygulamakta güçlük çeker. Oysa basitliğin çözümü sanıldığı gibi zaman alan, zor ya da karmaşık bir şey değildir, aksine son derece kolaydır. (Harun Yahya, Basitliğin Kirli Kültürü)
Çözüm, Allah'tan korkmak ve Kuran ahlakını yaşamaktır. Allah'tan gereği gibi korkup sakınması, her an her yerde vicdanlı davranması onu basit düşünmekten, basit hareket etmekten tümüyle sakındırır. Böyle bir kişi nefsine uymaktan vazgeçer nefsini kötülüklerden arındırmaya çalışır. Allah'a iman eden ve Kuran'ı tam olarak hayata geçiren her insan basit karakterden kurtulur.
(makale harun yahya)