Bırak başkalarını kötülemeyi,
kötü olan sensin,
damarlarında akan kirli kan ve kararmış kalbin.
Barış anlaşmanı boz önce, çıkar gömdüğün savaş baltanı. Kendiyle barışık olmak meziyet değil, eziyettir.
Erdem, kendiyle karışık olmaktır.
Bırak başkasının yakasını, kendi yakana yapış,
sık boğazını, daralt kendini, daraltma beni,
bi rahat ver, huzur ver ki huzur bulasın.
Çıkar güneş gözlüklerini, at gözlüğü lazım sana.
Etrafına bakmaktan burnunun ucunu göremez olmuşsun, yolunu şaşırmışsın.
Sağ sol yapma, istikamet üzere istikrarlı ol.
Sonra bir ayna bul kendine, aynasız olma.
Aşağılarken beni, yüzünün nasıl büzüştüğüne şahit ol ki çirkinleşen suratından miden bulansın.
Besmeleyle vur gözünün üstüne, perdeler yırtılsın ki sadece görmek istediklerini değil bakıp ta görmediklerini de görebilesin
Şimdi kendine hakkını teslim et, aşağıla, incit.
Makamının altını oy,
tuzak kur, çukura düşür kendini.
Tenzil eyle rütbeni.
Dengeni(!) boz,
zaten dengesizsin farkında değilsin.
Dengesiz düzenini al, yükseğe kaldır sonra hiç düşünmeden yere çarp, değerli(!) bir eşya gibi.
Üzülme sağlam kalanlar değerlidir ve seninledir, kırılıp gidenlere üzülme.
Hayat düzenin, inançların ve karakterin gibi
sağlam ve dengeli olsun.
Çelme tak kendine, uzan boylu boyunca toprağa, burnun sürtülsün. Bir daha da yüz çevirerek, çalımlı yürüme. Şeytanların da kardeşleri vardır, seni kendisiyle ikrama erdiren kişinin yürüyüşü böyle değildir. “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme, çünkü sen ne arzı yarabilir, ne de boyca dağlara yetişebilirsin.”
Zorla kendini, acıma yüklen.
Yokuş aşağı koş terden sırıl sıklam olana dek,
patlasın tabanların.
Engeller gözünü korkutmasın, cesur ve güçlü ol.
Dikenlerden atla, dik yamaçlara tırman, dermanın kalmayıncaya kadar sürün.
Hımbıllaşmış obez nefsinin yağları kolayca erir mi sanırsın? Bunlar çok mu ağır geldi?
Kendi elinde oyuncak olmaya, ezilmeye tahammül ediyorsun, yıllardır dev cüsseni sırtında taşıyorsun ya !
Vur kendini duvarlara,
yıllardır temizlenmeyi bekleyen bir halı gibi.
Bir kerede çıkmaz onca yılın pası, kiri.
Bir daha vur, düşmanına vurur gibi vur
, şampiyon bir güreşçi edasıyla çırp,
havada kamçı şaklatır gibi silkele.
Her vuruşunda arındığını gözlerinle görecek,
hafiflediğini iliklerine kadar hissedeceksin.
Tekme at, kafa at kendine, darbe vur.
Kendine vur darbeyi ki darbe almanın acısını bilesin.
Orantısız güç kullan, gücünü kendine kullan, acıyı hisset. Buda kendini.
Ağaçlar budandıkça güçlenir,
insanlar acıyla olgunlaşır..
Tokatla kendini !
Okkalı bir tokat çak ki gözlerinde şimşekler çaksın.
Aklın silkelensin ve selim olsun.
Sarsılsın bedeninle birlikte ruhun.
Sağlam bir tokat yüzde iz bırakır
yüzü kızartır, gözden yaş getirir.
Nicedir kızarmayan yüzüne,
katılaşmış çorak kalbine bir rahmet gibi
aksın gözyaşların.
Ercan Hüseyinoğlu.
kötü olan sensin,
damarlarında akan kirli kan ve kararmış kalbin.
Barış anlaşmanı boz önce, çıkar gömdüğün savaş baltanı. Kendiyle barışık olmak meziyet değil, eziyettir.
Erdem, kendiyle karışık olmaktır.
Bırak başkasının yakasını, kendi yakana yapış,
sık boğazını, daralt kendini, daraltma beni,
bi rahat ver, huzur ver ki huzur bulasın.
Çıkar güneş gözlüklerini, at gözlüğü lazım sana.
Etrafına bakmaktan burnunun ucunu göremez olmuşsun, yolunu şaşırmışsın.
Sağ sol yapma, istikamet üzere istikrarlı ol.
Sonra bir ayna bul kendine, aynasız olma.
Aşağılarken beni, yüzünün nasıl büzüştüğüne şahit ol ki çirkinleşen suratından miden bulansın.
Besmeleyle vur gözünün üstüne, perdeler yırtılsın ki sadece görmek istediklerini değil bakıp ta görmediklerini de görebilesin
Şimdi kendine hakkını teslim et, aşağıla, incit.
Makamının altını oy,
tuzak kur, çukura düşür kendini.
Tenzil eyle rütbeni.
Dengeni(!) boz,
zaten dengesizsin farkında değilsin.
Dengesiz düzenini al, yükseğe kaldır sonra hiç düşünmeden yere çarp, değerli(!) bir eşya gibi.
Üzülme sağlam kalanlar değerlidir ve seninledir, kırılıp gidenlere üzülme.
Hayat düzenin, inançların ve karakterin gibi
sağlam ve dengeli olsun.
Çelme tak kendine, uzan boylu boyunca toprağa, burnun sürtülsün. Bir daha da yüz çevirerek, çalımlı yürüme. Şeytanların da kardeşleri vardır, seni kendisiyle ikrama erdiren kişinin yürüyüşü böyle değildir. “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme, çünkü sen ne arzı yarabilir, ne de boyca dağlara yetişebilirsin.”
Zorla kendini, acıma yüklen.
Yokuş aşağı koş terden sırıl sıklam olana dek,
patlasın tabanların.
Engeller gözünü korkutmasın, cesur ve güçlü ol.
Dikenlerden atla, dik yamaçlara tırman, dermanın kalmayıncaya kadar sürün.
Hımbıllaşmış obez nefsinin yağları kolayca erir mi sanırsın? Bunlar çok mu ağır geldi?
Kendi elinde oyuncak olmaya, ezilmeye tahammül ediyorsun, yıllardır dev cüsseni sırtında taşıyorsun ya !
Vur kendini duvarlara,
yıllardır temizlenmeyi bekleyen bir halı gibi.
Bir kerede çıkmaz onca yılın pası, kiri.
Bir daha vur, düşmanına vurur gibi vur
, şampiyon bir güreşçi edasıyla çırp,
havada kamçı şaklatır gibi silkele.
Her vuruşunda arındığını gözlerinle görecek,
hafiflediğini iliklerine kadar hissedeceksin.
Tekme at, kafa at kendine, darbe vur.
Kendine vur darbeyi ki darbe almanın acısını bilesin.
Orantısız güç kullan, gücünü kendine kullan, acıyı hisset. Buda kendini.
Ağaçlar budandıkça güçlenir,
insanlar acıyla olgunlaşır..
Tokatla kendini !
Okkalı bir tokat çak ki gözlerinde şimşekler çaksın.
Aklın silkelensin ve selim olsun.
Sarsılsın bedeninle birlikte ruhun.
Sağlam bir tokat yüzde iz bırakır
yüzü kızartır, gözden yaş getirir.
Nicedir kızarmayan yüzüne,
katılaşmış çorak kalbine bir rahmet gibi
aksın gözyaşların.
Ercan Hüseyinoğlu.