ashli
Bayan Üye
Tiyatro TURNA; şiir ve tiyatro aşığı birkaç heyecanlı gencin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş, zamanla yapılan katılımlarla büyümüş, zenginleşmiştir. "Biz tam bir grubuz" anlayışı ile hareket eden Tiyatro TURNA üyeleri "birbirimize kırgın olmaya dahi hakkımız yoktur" diyebilecek kadar sıkı bir bağ oluşturmuşlardır.
"Sanat ve sanatçı asla topluma örnek olmak zorunda değildir" anlayışını savunan kişileri de bu anlayışı da tümüyle reddeden Tiyatro TURNA aksine sanatın ve sanatçının, topluma "birşey" demek sorumluluğunu ve hatta zorunluluğunu taşımak zorunda olduğu inancındadır. Çeşitli dönemlerde farklı bölgelerde var olan toplumların ve düşünce yapılarının dönüşümünü ve değişimini krallar, hükümdarlar, prensler - prensesler değil sanat adına uğraş verenler gerçekleştirmişlerdir. Bizler de şayet sanat adına ve sanatın bir parçası olan tiyatro adına birşeyler yapma gayreti içindeysek bu düşünceyi kendimize şiar edinmeliyiz diye düşünüyoruz. Çevremizdeki, toplumumuzdaki ve hatta daha geniş düşünecek olursak dünyamızdaki çarpıklıkları, haksızlıkları, olumsuzlukları yada var olan güzellikleri farklı üslûplarla aktaracak olanlar elbette sanat adına uğraş veren kişilerdir. Gayretimiz ve gayemiz budur. Bu bilinçle yoldayız...
Neden TURNA?
Japon geleneğinde yer alan “Kağıt ile bin turna yaptığın zaman bütün hastalıklarından kurtulursun” hikâyesinden etkilenen Tiyatro TURNA “Bin Oyun Oynarsak Acaba Nolur?” sloganıyla yola çıkıyor. Turna Çin, Japon, Türk kültüründe, Şaman, Alevî, Sûfî, Budist geleneğinde önemli bir yer tutar. Sûfîler Ahmed Yesevi’yi turna ile sembolize ederler, Şaman kamları törenlere kimi zaman turna kostümü ile çıkarlar. Alevîler turnanın sesini Hz. Ali’den aldığını, İslam inanışında ise İdris Peygamber’in turna olup havalandığını iddia ederler. Japon kültüründe aşk, tutku, şans ve bereket anlamına gelen turna, Çin ve Budist kültüründe de fedakârlık, iyiliğe karşılık veren bağlamında sembolize edilmiştir. Türk kültüründe ise turna gerek anonim eserlerde gerekse halk arasında atfedilen bazı değerlerde yerini bulmuştur. Sadakatle eş değer görülmüştür. Çünkü turna eşine çok sadık ve tek eşli bir hayvandır. Eşlerden birinin hayatı eğer normal bir ölümle sonlanırsa diğer eş kendini topluluk içinden tamamıyla çeker, diğer hayvanların arasına karışmaz. Şayet eşlerden biri avcı tarafından öldürülmüşse o zaman da diğer eş intihar eder. Ayrıca turnalar göç ettikleri vakit tam bir uyum içinde birbirlerinden kopmadan hareket edebilme özelliğine sahiptir. Ömrü yaklaşık 1000 yıl sürdüğü iddia edilen turna isminin bizlere de büyük bir şans getirmesini ve çıktığımız bu yolda ömrümüzün uzun olmasını temenni ediyoruz.
Mehmet KONUK
Genel Sanat Yönetmeni
"Sanat ve sanatçı asla topluma örnek olmak zorunda değildir" anlayışını savunan kişileri de bu anlayışı da tümüyle reddeden Tiyatro TURNA aksine sanatın ve sanatçının, topluma "birşey" demek sorumluluğunu ve hatta zorunluluğunu taşımak zorunda olduğu inancındadır. Çeşitli dönemlerde farklı bölgelerde var olan toplumların ve düşünce yapılarının dönüşümünü ve değişimini krallar, hükümdarlar, prensler - prensesler değil sanat adına uğraş verenler gerçekleştirmişlerdir. Bizler de şayet sanat adına ve sanatın bir parçası olan tiyatro adına birşeyler yapma gayreti içindeysek bu düşünceyi kendimize şiar edinmeliyiz diye düşünüyoruz. Çevremizdeki, toplumumuzdaki ve hatta daha geniş düşünecek olursak dünyamızdaki çarpıklıkları, haksızlıkları, olumsuzlukları yada var olan güzellikleri farklı üslûplarla aktaracak olanlar elbette sanat adına uğraş veren kişilerdir. Gayretimiz ve gayemiz budur. Bu bilinçle yoldayız...
Neden TURNA?
Japon geleneğinde yer alan “Kağıt ile bin turna yaptığın zaman bütün hastalıklarından kurtulursun” hikâyesinden etkilenen Tiyatro TURNA “Bin Oyun Oynarsak Acaba Nolur?” sloganıyla yola çıkıyor. Turna Çin, Japon, Türk kültüründe, Şaman, Alevî, Sûfî, Budist geleneğinde önemli bir yer tutar. Sûfîler Ahmed Yesevi’yi turna ile sembolize ederler, Şaman kamları törenlere kimi zaman turna kostümü ile çıkarlar. Alevîler turnanın sesini Hz. Ali’den aldığını, İslam inanışında ise İdris Peygamber’in turna olup havalandığını iddia ederler. Japon kültüründe aşk, tutku, şans ve bereket anlamına gelen turna, Çin ve Budist kültüründe de fedakârlık, iyiliğe karşılık veren bağlamında sembolize edilmiştir. Türk kültüründe ise turna gerek anonim eserlerde gerekse halk arasında atfedilen bazı değerlerde yerini bulmuştur. Sadakatle eş değer görülmüştür. Çünkü turna eşine çok sadık ve tek eşli bir hayvandır. Eşlerden birinin hayatı eğer normal bir ölümle sonlanırsa diğer eş kendini topluluk içinden tamamıyla çeker, diğer hayvanların arasına karışmaz. Şayet eşlerden biri avcı tarafından öldürülmüşse o zaman da diğer eş intihar eder. Ayrıca turnalar göç ettikleri vakit tam bir uyum içinde birbirlerinden kopmadan hareket edebilme özelliğine sahiptir. Ömrü yaklaşık 1000 yıl sürdüğü iddia edilen turna isminin bizlere de büyük bir şans getirmesini ve çıktığımız bu yolda ömrümüzün uzun olmasını temenni ediyoruz.
Mehmet KONUK
Genel Sanat Yönetmeni