Lyd
Bayan Üye
Asker kızlar tam teçhizatlı olarak koşar adım giderler. başlarında erkek bir çavuş vardır.
ÇAVUŞ : Ay akşamdan ışıktır.
KIZLAR : Ay akşamdan ışıktır.
ÇAVUŞ : Yaylalar yaylalar
KIZLAR : Yaylalar yaylalar
ÇAVUŞ : Yüküm şimşir kaşıktır, dilo dilo yaylalar.
KIZLAR : Yüküm şimşir kaşıktır, dilo dilo yaylalar.
ÇAVUŞ : Komşu oğlunu zapteyle.
KIZLAR : Komşu oğlunu zapteyle.
ÇAVUŞ : Bizim kızlar aşıktır, dilo dilo yaylalar.
KIZLAR : Bizim kızlar aşıktır, dilo dilo yaylalar.
ÇAVUŞ : Takım dur!
Asker kızlar dururlar ve çavuş ne derse onu yaparlar.
ÇAVUŞ : Dirsek teması hizaya geç. Yat Kalk Yat Sürün Kalk Baş parmağını uzat Saçını çek Dilini çıkar Kulağını çek.
VİLDAN : (Kendi kendine) Niye yapıyoruz bunları.
ÇAVUŞ : Kim konuştu KİM KONUŞTU KİM KONUŞTU.
Çavuş tek tek asker kızların suratlarına bakar, titremekte olan Vildanın yanında durur.
ÇAVUŞ : Sen Çömez.
VİLDAN : (Bir adım öne çıkar.) Birinci bölük, üçüncü takım, ikinci manga, Salihten olma, Halimeden doğma, er Vildan Cıngıl, Sinop, Emret Komutanım.
ÇAVUŞ : Niye konuştun?
VİLDAN : Ben konuşmadım komutanım.
ÇAVUŞ : Ben yalan mı söylüyorum?
VİLDAN : Hayır komutanım.
ÇAVUŞ : Niye titriyorsun?
VİLDAN : Titremiyorum komutanım.
ÇAVUŞ : Ulan ben yalan mı söylüyorum.
VİLDAN : Evet komutanım. Yani Hayır komutanım.
ÇAVUŞ : Asker konuşmaz, asker titremez, asker üşümez, asker kupon biriktirmez, as-ker, ask-mez. Hepiniz istirahatlisiniz. Sen kal çömez.
Asker kızlar çıkar, Vildan ile Çavuş kalırlar.
ÇAVUŞ : Gel benimle!
Sahnenin bir köşesine giderler. Orada bir kazan vardır. Kazanın başında dururlar.
ÇAVUŞ : Sen bu kazanın başında nöbetçisin.
VİLDAN : Başüstüne komutanım.
ÇAVUŞ : Bu kazan cezalıdır.
VİLDAN : Başüstüne. Bu kazan mı cezalı komutanım.
ÇAVUŞ : Evet! Geçen sene bu kazanda pişen yemekten iki erimiz zehirlendi. Bu yüzden bu kazan cezalıdır. Bir yere kaçarsa yakarım askerliğini.
VİLDAN : Başüstüne komutanım. (Komutan gidecekken) Komutanım, doğurursa vurayım mı?
ÇAVUŞ : Ne?
VİLDAN : Böyle doğuracak gibi bir hali varda Doğurursa vurayım mı diyorum.
ÇAVUŞ : Ulan kazan doğurur mu?
VİLDAN : Kazanın kaçacağına inanıyorsunuz da, doğuracağına niye inanmıyorsunuz.
ÇAVUŞ : Ay akşamdan ışıktır.
KIZLAR : Ay akşamdan ışıktır.
ÇAVUŞ : Yaylalar yaylalar
KIZLAR : Yaylalar yaylalar
ÇAVUŞ : Yüküm şimşir kaşıktır, dilo dilo yaylalar.
KIZLAR : Yüküm şimşir kaşıktır, dilo dilo yaylalar.
ÇAVUŞ : Komşu oğlunu zapteyle.
KIZLAR : Komşu oğlunu zapteyle.
ÇAVUŞ : Bizim kızlar aşıktır, dilo dilo yaylalar.
KIZLAR : Bizim kızlar aşıktır, dilo dilo yaylalar.
ÇAVUŞ : Takım dur!
Asker kızlar dururlar ve çavuş ne derse onu yaparlar.
ÇAVUŞ : Dirsek teması hizaya geç. Yat Kalk Yat Sürün Kalk Baş parmağını uzat Saçını çek Dilini çıkar Kulağını çek.
VİLDAN : (Kendi kendine) Niye yapıyoruz bunları.
ÇAVUŞ : Kim konuştu KİM KONUŞTU KİM KONUŞTU.
Çavuş tek tek asker kızların suratlarına bakar, titremekte olan Vildanın yanında durur.
ÇAVUŞ : Sen Çömez.
VİLDAN : (Bir adım öne çıkar.) Birinci bölük, üçüncü takım, ikinci manga, Salihten olma, Halimeden doğma, er Vildan Cıngıl, Sinop, Emret Komutanım.
ÇAVUŞ : Niye konuştun?
VİLDAN : Ben konuşmadım komutanım.
ÇAVUŞ : Ben yalan mı söylüyorum?
VİLDAN : Hayır komutanım.
ÇAVUŞ : Niye titriyorsun?
VİLDAN : Titremiyorum komutanım.
ÇAVUŞ : Ulan ben yalan mı söylüyorum.
VİLDAN : Evet komutanım. Yani Hayır komutanım.
ÇAVUŞ : Asker konuşmaz, asker titremez, asker üşümez, asker kupon biriktirmez, as-ker, ask-mez. Hepiniz istirahatlisiniz. Sen kal çömez.
Asker kızlar çıkar, Vildan ile Çavuş kalırlar.
ÇAVUŞ : Gel benimle!
Sahnenin bir köşesine giderler. Orada bir kazan vardır. Kazanın başında dururlar.
ÇAVUŞ : Sen bu kazanın başında nöbetçisin.
VİLDAN : Başüstüne komutanım.
ÇAVUŞ : Bu kazan cezalıdır.
VİLDAN : Başüstüne. Bu kazan mı cezalı komutanım.
ÇAVUŞ : Evet! Geçen sene bu kazanda pişen yemekten iki erimiz zehirlendi. Bu yüzden bu kazan cezalıdır. Bir yere kaçarsa yakarım askerliğini.
VİLDAN : Başüstüne komutanım. (Komutan gidecekken) Komutanım, doğurursa vurayım mı?
ÇAVUŞ : Ne?
VİLDAN : Böyle doğuracak gibi bir hali varda Doğurursa vurayım mı diyorum.
ÇAVUŞ : Ulan kazan doğurur mu?
VİLDAN : Kazanın kaçacağına inanıyorsunuz da, doğuracağına niye inanmıyorsunuz.