Heulwen
Kayıtlı Üye
Sahih tarihi kaynaklara dayanılarak ve tarihçilere danışılarak yazıldığı belirtilen bir romanda, Timurun sınır tanımaz bir zalim olduğunu, Yıldırımla birlikte savaş meydanında bulunan Türk asıllı karısını esir alıp işret sofrasında çırılçıplak oynattığını yazıyor. Romandaki kayda göre, Osmanlı padişahları bu kötü örnek yüzünden Türk kızlarıyla bir daha evlenmemişler. Bütün bunlar doğru mu sahi?
Tarihsel olarak bu iddiaların hiç biri doğru değil
Bir kere Yıldırım Bayezidin, Timur Han tarafından esir alınan karısı Sırp Kralı Stefan Lazareviçin kızkardeşi Despina Hatundur. Adı eski kaynaklarımızda Marya ve Olivera olarak da geçer. Yani ne Müslümandır, ne de Türk. Tarihçimiz Uzunçarşılı, Timurun tarihçilerinden Şerefeddin Yezdiye dayanarak Despina Hatunun Timurun sarayında bulunduğu dönemde Müslüman olduğunu yazar.
Ayrıca Despina Hatun, savaş meydanında esir alınmamış, iki kızıyla birlikte saklandığı Yenişehirdeki bir evde yakalanarak Timur Hana götürülmüştür. Timur da hiç vakit kaybetmeden karısını ve çocuklarını Yıldırım Bayezidın yanına göndermiştir. Hatta Zafernamedeki kayda göre, Timur Han, bu kızlardan birini torunu Ebubekir Mirza ile evlendirmiştir.
Yani bir zulüm ve aşağılama söz konusu olmamıştır. Zaten Osmanlı padişahları bu tarihten sonra da Türk kızı almışlardır.
Meselâ Fatihin babası Sultan II. Murad, Çandaroğlu II. İbrahim Beyin kızı Hatice Hatun ve Amasyalı Şadgeldi Paşanın torunu Yeni Hatunla, Fatih Sultan Mehmed, Dulkadıroğlu Süleyman Beyin kızı Sitti Hatunla, Sultan II. Bayezid Dulkadıroğlu Alaüddevle Beyin kızı Ayşe Gülbahar Hatunla evlilik yapmışlardır.
Bu durum Fatihten sonra değişmiş, akrabalık ilişkilerinin sakıncaları (akrabaların saraya dayanarak halka zulmetme ihtimali) göz önünde bulundurularak ailesi ve akrabası olmayan cariyelerle evlilik tercih edilmiştir.
Timurun kişiliğine gelince: Zaman zaman zulme kayan icraatları olmakla birlikte, onu sınırsız bir zalim olarak tanımlamak doğru olmaz. Tüzükat isimli eserinde, Allahın dinini ve Hazret-i Muhammedin hükümlerini dünyaya yaymayı esas edindim, her zaman her yerde İslamiyeti tuttum diyerek dini inançlarını; Biz ki Müluk-ı Turan (Türk memleketleri) Emir-i Türkistanız (Türkistan sultanı)! Biz ki, Türk oğlu Türküz! Biz ki, milletlerin en kadimi ve en ulusu Türkün başbuğuyuz diyerek de milliyetini açıklamıştır.
En büyük kusuru ise hedefsiz bir cihangir olmasıdır!
Hemen hemen bütün kaynaklar, esir olan Yıldırım Bayezidle esir alan Timur Han arasında cereyan eden her türlü münasebetin hükümdarca olduğunu kaydediyor. Yıldırımın ölüm haberi verildiğinde, Timurun, Yazık, dünya bir cihangir kaybetti diye üzüntüsünü belirttiği de biliniyor.
Meşhur tarihçilerimizden Hoca Sadeddin Efendi, Timur Han taraftarı Şerefeddin Ali Yezdinın her vesile ile Yıldırımı küçümseyip Timuru yüceltmesini eleştiriyor, buna rağmen, kitabında, iki hükümdarın buluşma anlarını anlattığı bölümlerde, hiç bir incitici ve aşağılayıcı ifadeye yer vermediğine dikkat çekiyor. Böyle bir şey olsaydı, Şerefeddin Ali Yezdinin, memnuniyetle kaydedeceği muhakkaktır.
Biliyorsunuz, Yavuz Sultan Selim de, Şah İsmailin eşi Taçlı Hatunu esir etmiş, ancak hiçbir şekilde incitmemiş, en sevdiği Tacizade Cafer Çelebi ile evlendirmiştir (buna rağmen bu olay hakkında da benzer iddialar mevcuttur).
Esir alınan hükümdarlara ve asilzadelere iyi davranmak, kadim bir Türk devlet geleneğidir.
Tarihi roman yazmak büyük bir sorumluluktur. Tarihi şahsiyetler üzerinden kurgu yapmak ise tam bir sorumsuzluk numunesidir.
Yavuz BAHADIROĞLU
Tarihsel olarak bu iddiaların hiç biri doğru değil
Bir kere Yıldırım Bayezidin, Timur Han tarafından esir alınan karısı Sırp Kralı Stefan Lazareviçin kızkardeşi Despina Hatundur. Adı eski kaynaklarımızda Marya ve Olivera olarak da geçer. Yani ne Müslümandır, ne de Türk. Tarihçimiz Uzunçarşılı, Timurun tarihçilerinden Şerefeddin Yezdiye dayanarak Despina Hatunun Timurun sarayında bulunduğu dönemde Müslüman olduğunu yazar.
Ayrıca Despina Hatun, savaş meydanında esir alınmamış, iki kızıyla birlikte saklandığı Yenişehirdeki bir evde yakalanarak Timur Hana götürülmüştür. Timur da hiç vakit kaybetmeden karısını ve çocuklarını Yıldırım Bayezidın yanına göndermiştir. Hatta Zafernamedeki kayda göre, Timur Han, bu kızlardan birini torunu Ebubekir Mirza ile evlendirmiştir.
Yani bir zulüm ve aşağılama söz konusu olmamıştır. Zaten Osmanlı padişahları bu tarihten sonra da Türk kızı almışlardır.
Meselâ Fatihin babası Sultan II. Murad, Çandaroğlu II. İbrahim Beyin kızı Hatice Hatun ve Amasyalı Şadgeldi Paşanın torunu Yeni Hatunla, Fatih Sultan Mehmed, Dulkadıroğlu Süleyman Beyin kızı Sitti Hatunla, Sultan II. Bayezid Dulkadıroğlu Alaüddevle Beyin kızı Ayşe Gülbahar Hatunla evlilik yapmışlardır.
Bu durum Fatihten sonra değişmiş, akrabalık ilişkilerinin sakıncaları (akrabaların saraya dayanarak halka zulmetme ihtimali) göz önünde bulundurularak ailesi ve akrabası olmayan cariyelerle evlilik tercih edilmiştir.
Timurun kişiliğine gelince: Zaman zaman zulme kayan icraatları olmakla birlikte, onu sınırsız bir zalim olarak tanımlamak doğru olmaz. Tüzükat isimli eserinde, Allahın dinini ve Hazret-i Muhammedin hükümlerini dünyaya yaymayı esas edindim, her zaman her yerde İslamiyeti tuttum diyerek dini inançlarını; Biz ki Müluk-ı Turan (Türk memleketleri) Emir-i Türkistanız (Türkistan sultanı)! Biz ki, Türk oğlu Türküz! Biz ki, milletlerin en kadimi ve en ulusu Türkün başbuğuyuz diyerek de milliyetini açıklamıştır.
En büyük kusuru ise hedefsiz bir cihangir olmasıdır!
Hemen hemen bütün kaynaklar, esir olan Yıldırım Bayezidle esir alan Timur Han arasında cereyan eden her türlü münasebetin hükümdarca olduğunu kaydediyor. Yıldırımın ölüm haberi verildiğinde, Timurun, Yazık, dünya bir cihangir kaybetti diye üzüntüsünü belirttiği de biliniyor.
Meşhur tarihçilerimizden Hoca Sadeddin Efendi, Timur Han taraftarı Şerefeddin Ali Yezdinın her vesile ile Yıldırımı küçümseyip Timuru yüceltmesini eleştiriyor, buna rağmen, kitabında, iki hükümdarın buluşma anlarını anlattığı bölümlerde, hiç bir incitici ve aşağılayıcı ifadeye yer vermediğine dikkat çekiyor. Böyle bir şey olsaydı, Şerefeddin Ali Yezdinin, memnuniyetle kaydedeceği muhakkaktır.
Biliyorsunuz, Yavuz Sultan Selim de, Şah İsmailin eşi Taçlı Hatunu esir etmiş, ancak hiçbir şekilde incitmemiş, en sevdiği Tacizade Cafer Çelebi ile evlendirmiştir (buna rağmen bu olay hakkında da benzer iddialar mevcuttur).
Esir alınan hükümdarlara ve asilzadelere iyi davranmak, kadim bir Türk devlet geleneğidir.
Tarihi roman yazmak büyük bir sorumluluktur. Tarihi şahsiyetler üzerinden kurgu yapmak ise tam bir sorumsuzluk numunesidir.
Yavuz BAHADIROĞLU