Efsunkar
Bayan Üye
Antikçağ Yunan düşüncesinin ilk gerçek ve büyük bilgini Aristoteles,
kendisinden önceki bütün felsefeyi toplayıp sistemleştirdikten sonra onları alet anlamına gelen (Yunanca: organon) doğru düşünme yöntemiyle eleştiren ve kendi sistemini bu eleştirisiyle geliştiren ilk bilimsel yapılı düşünürdür.
Mantık biliminin kurucusu olduğu gibi, politikadan meteorolojiye kadar günümüzde de kullanılan çeşitli terimlerin yaratıcısıdır.
"Ansiklopedik deha"sıyla insanlığı iki bin yıl etkilemiştir.
Bu uzun süreli etkide, kendine düşünsel bir temel arayan ve aradığını onun sisteminde bulan Hıristiyanlığın rolünden çok, onun ansiklopedik dehasının rolü vardır.
Günümüze kadar sürüp gelen bu iki bin yılın, ortaçağın skolastik dönemini kapsayan pek uzun bir süresi Aristotelesin kesin egemenliği altında geçmiştir. Öyle ki, onun en küçük bir sözünü yadsımaya kalkan bu davranışını hayatıyla ödemiştir. Onun yapıtlarının tanıklığı, herhangi bir savın tanıtlanmış sayılması için yeter sayılmıştır. Bu uzun tarih süresince, gerçek demek, onun söylediği ve yazdığı demektir.
"Filozof" deyince o, "okul" deyince onun öğretisi, "bilim" deyince onun sistemi anlaşılmıştır.
Araplar onu, "ilk öğretmen" saymışlardır. Çağının olanakları içinde pek derin ve geniş bir kavrayışla ilgilenmediği hemen hiçbir bilim yoktur.
"Özdeğin bulunmadığı yerde uzay ve zaman da olamaz" düşüncesinde XX. yüzyılın büyük fizik dehası Einsteinla birleşmektedir.
Günümüz Gestalt ruhbilimi onun biçimciliğine dayanıyor.
Günümüz tanrıbilimi hala ona dayanarak ayakta durmaya çalışıyor.
Khalkidikedeki Stageira (Selanik dolaylarında) kasabasında doğmuş, babası Nikomakhos, Makedonya Kralı Amyntasın özel hekimiymiş. On üç yaşında Atinaya, Platonun ünlü Akademiasına öğrenci olarak gönderilmiş. Platonun ölümüne kadar tam yirmi yıl orada okumuş.
Platonun ölümünden sonra Makedonya Kralı Filip, oğlu küçük İskendere öğretmen olması için onu Makedonyaya aldırtmış. O zaman öğretmenimiz otuz üç yaşındadır.
İskender kral olduktan sonra Aristoteles yeniden Atinaya dönecek ve pek güçlü bir himaye altında İskenderin ölümüne kadar hiçbir baskıdan korkmaksızın bilimsel çalışmalarına başlayacaktır. Şimdi kırk altı yaşındadır ve daha on üç yıllık bir yaşamı vardır.
LİSE
Atinada, Lykeion bahçesinde okulunu kuruyor ve eskiden öğrencisi olduğu ünlü Akademianın karşısına yepyeni bir güçle çıkıyor (İ.Ö. 334).
Derslerini bahçenin gölgeli yollarında gezinerek verdiğinden, öğretisine gezimcilik (Peripatos)adı verilecek. Antikçağ Yunan düşüncesinin bilmediği yepyeni bilimler kuruyor:
Mantık, gramer, geologia, botanik, anatomia, psychologia, rhetorika, politika...
Büyük İskenderin dünyayı titreten pek güçlü himayesi altında, para sıkıntısı bilmeden bilimsel bir yaşam için çok mutlu koşullar içinde çalışmaktadır. Büyük İskenderin ölümünden sonra, o güne kadar pusuda bekleyen gerici güçler hemen inlerinden çıkıyorlar ve onu dinsizlikle (klasik suç) suçlandırıyorlar. Aristoteles, Atinadan kaçmak zorunda kalıyor ve bir yıl sonra da sığındığı Euboia Khalkiste ölüyor.
İnsanlık, ilkçağlarında rastlamadığı ve pek uzun bir süre daha rastlayamayacağı eşsiz bir bilgini böylece yitirmiş olmaktadır. Ne var ki dinsizlikle suçlandırılan bu bilgin, din kurumunu iki bin yıl süreyle ayakta tutacaktır.
Antikçağ Yunan düşüncesinde Aristoteles, çağdaş anlamıyla ilk bilgindir.
Kendisinden önceki bütün bilgileri toplamış, iç içe geçmiş olanları birbirinden ayırmış, sınıflandırmış, eleştirmiş ve bütünlemeye çalışmıştır. Özellikle, sonradan Metafizik adı verilen Prote Fitosofia (İlk Felsefe) adlı yapıtı Thalesten kendisine kadar gelen felsefe tarihinin çok başarılı bir özetidir ve en güvenilir kaynağıdır.
Topladığı bilgilerin doğruluklarını ölçmek için bilimsel bir düşünme yöntemi aramış ve doğru düşünmenin kurallarını bütün ayrıntılarıyla saptamaya çalışarak bunlara Yunanca alet (doğru düşünmenin aletleri) anlamına gelen organon adını vermiştir.
Aristotelesin bu doğru düşünme kurallarına sonradan mantık adı verilmiştir.
Formel ya da biçimsel mantık (Os. suri mantık) adı verilen mantık, Aristotelesin saptadığı bu kurallardır. Genç Aristoteles henüz Akademiada bir Platon öğrencisiyken kendisine kadar gelen düşünmede üç bakış (Yu. theoria) bulunuyordu:
İnsanın görünene bakışı (doğa),
insanın kendisine bakışı (insan),
insanın görünmeyene bakışı (doğaüstü)...
Düşünür Aristoteles yöntemsel aletler bularak bu ilkel bakışı doğru bakışa çevirmek istedi:
Görünmeyenden görünene bakmak (tümdengelim "doğrulama") ve görünenden görünmeyene bakmak (tümevarım "araştırma")...
Ne var ki, bu doğru bakışı gerçekleştirmek için düşünmenin bilimden yararlanması, eşdeyişle düşünce doğa bilim diyalektiği, gerekiyordu. O çağın bilimleriyse düşünmenin pek gerisindeydiler. Bu yüzdendir ki düşünür Aristoteles, düşünmesine karşılık verecek bilimi de kendisi yapmak zorundaydı.
Fizik ve fizyolojiden meteorolojiye ve ekonomiye kadar çeşitli bilim alanlarındaki, çağının ölçülerine göre pek geniş, bilimsel çabalarının nedeni budur. Physika adı altında toplanan Fisike Akrobasis, Peri Uranu, Peri Geneseos Khai Fthoras ve ayrıca Peri ta Zoa Historia, Peri Psikhes vb. adlı yapıtları bu çabanın ürünüdür:
Bu bilimsel çalışmalardan ve bu çalışmalar sırasında ilk felsefe (Yu. prote filosofia) doğdu. Artık, çağıyla zorunlu imkanlar içinde, geleneksel büyük soruya karşılık aranacaktır:
İlk nedir?..
Orhan Hançerlioğlu
Kök anlamında Theos'un bakışını dilegetiren theoria, tanrının tanrısal varlık (Kosmos)ı özgür ve zorunsuz olarak seyredişidir.
Yunanlılar, bu deyimi, ilkin tanrılar onuruna yapılan törenleri seyretme anlamında kullanıyorlardı.
Hellen doksografları (felsefe tarihçileri), bu kavramı, evrenin seyredilişi (Os. Temaşası) anlamında Pythagorasın felsefeye aktardığını yazarlar.
Demek ki theoria, özgür, zorunlu olmayan, pratik hiçbir amaç gütmeyen, salt ve kuramsal (teorik) bir bilgi edinmedir.
Böylece, felsefe de, tanrılık theorianın yöneldiği yere yönelmiş ve bizzat bir theoria olmuş oluyor.
*
Alıntı
kendisinden önceki bütün felsefeyi toplayıp sistemleştirdikten sonra onları alet anlamına gelen (Yunanca: organon) doğru düşünme yöntemiyle eleştiren ve kendi sistemini bu eleştirisiyle geliştiren ilk bilimsel yapılı düşünürdür.
Mantık biliminin kurucusu olduğu gibi, politikadan meteorolojiye kadar günümüzde de kullanılan çeşitli terimlerin yaratıcısıdır.
"Ansiklopedik deha"sıyla insanlığı iki bin yıl etkilemiştir.
Bu uzun süreli etkide, kendine düşünsel bir temel arayan ve aradığını onun sisteminde bulan Hıristiyanlığın rolünden çok, onun ansiklopedik dehasının rolü vardır.
Günümüze kadar sürüp gelen bu iki bin yılın, ortaçağın skolastik dönemini kapsayan pek uzun bir süresi Aristotelesin kesin egemenliği altında geçmiştir. Öyle ki, onun en küçük bir sözünü yadsımaya kalkan bu davranışını hayatıyla ödemiştir. Onun yapıtlarının tanıklığı, herhangi bir savın tanıtlanmış sayılması için yeter sayılmıştır. Bu uzun tarih süresince, gerçek demek, onun söylediği ve yazdığı demektir.
"Filozof" deyince o, "okul" deyince onun öğretisi, "bilim" deyince onun sistemi anlaşılmıştır.
Araplar onu, "ilk öğretmen" saymışlardır. Çağının olanakları içinde pek derin ve geniş bir kavrayışla ilgilenmediği hemen hiçbir bilim yoktur.
"Özdeğin bulunmadığı yerde uzay ve zaman da olamaz" düşüncesinde XX. yüzyılın büyük fizik dehası Einsteinla birleşmektedir.
Günümüz Gestalt ruhbilimi onun biçimciliğine dayanıyor.
Günümüz tanrıbilimi hala ona dayanarak ayakta durmaya çalışıyor.
Khalkidikedeki Stageira (Selanik dolaylarında) kasabasında doğmuş, babası Nikomakhos, Makedonya Kralı Amyntasın özel hekimiymiş. On üç yaşında Atinaya, Platonun ünlü Akademiasına öğrenci olarak gönderilmiş. Platonun ölümüne kadar tam yirmi yıl orada okumuş.
Platonun ölümünden sonra Makedonya Kralı Filip, oğlu küçük İskendere öğretmen olması için onu Makedonyaya aldırtmış. O zaman öğretmenimiz otuz üç yaşındadır.
İskender kral olduktan sonra Aristoteles yeniden Atinaya dönecek ve pek güçlü bir himaye altında İskenderin ölümüne kadar hiçbir baskıdan korkmaksızın bilimsel çalışmalarına başlayacaktır. Şimdi kırk altı yaşındadır ve daha on üç yıllık bir yaşamı vardır.
LİSE
Atinada, Lykeion bahçesinde okulunu kuruyor ve eskiden öğrencisi olduğu ünlü Akademianın karşısına yepyeni bir güçle çıkıyor (İ.Ö. 334).
Derslerini bahçenin gölgeli yollarında gezinerek verdiğinden, öğretisine gezimcilik (Peripatos)adı verilecek. Antikçağ Yunan düşüncesinin bilmediği yepyeni bilimler kuruyor:
Mantık, gramer, geologia, botanik, anatomia, psychologia, rhetorika, politika...
Büyük İskenderin dünyayı titreten pek güçlü himayesi altında, para sıkıntısı bilmeden bilimsel bir yaşam için çok mutlu koşullar içinde çalışmaktadır. Büyük İskenderin ölümünden sonra, o güne kadar pusuda bekleyen gerici güçler hemen inlerinden çıkıyorlar ve onu dinsizlikle (klasik suç) suçlandırıyorlar. Aristoteles, Atinadan kaçmak zorunda kalıyor ve bir yıl sonra da sığındığı Euboia Khalkiste ölüyor.
İnsanlık, ilkçağlarında rastlamadığı ve pek uzun bir süre daha rastlayamayacağı eşsiz bir bilgini böylece yitirmiş olmaktadır. Ne var ki dinsizlikle suçlandırılan bu bilgin, din kurumunu iki bin yıl süreyle ayakta tutacaktır.
Antikçağ Yunan düşüncesinde Aristoteles, çağdaş anlamıyla ilk bilgindir.
Kendisinden önceki bütün bilgileri toplamış, iç içe geçmiş olanları birbirinden ayırmış, sınıflandırmış, eleştirmiş ve bütünlemeye çalışmıştır. Özellikle, sonradan Metafizik adı verilen Prote Fitosofia (İlk Felsefe) adlı yapıtı Thalesten kendisine kadar gelen felsefe tarihinin çok başarılı bir özetidir ve en güvenilir kaynağıdır.
Topladığı bilgilerin doğruluklarını ölçmek için bilimsel bir düşünme yöntemi aramış ve doğru düşünmenin kurallarını bütün ayrıntılarıyla saptamaya çalışarak bunlara Yunanca alet (doğru düşünmenin aletleri) anlamına gelen organon adını vermiştir.
Aristotelesin bu doğru düşünme kurallarına sonradan mantık adı verilmiştir.
Formel ya da biçimsel mantık (Os. suri mantık) adı verilen mantık, Aristotelesin saptadığı bu kurallardır. Genç Aristoteles henüz Akademiada bir Platon öğrencisiyken kendisine kadar gelen düşünmede üç bakış (Yu. theoria) bulunuyordu:
İnsanın görünene bakışı (doğa),
insanın kendisine bakışı (insan),
insanın görünmeyene bakışı (doğaüstü)...
Düşünür Aristoteles yöntemsel aletler bularak bu ilkel bakışı doğru bakışa çevirmek istedi:
Görünmeyenden görünene bakmak (tümdengelim "doğrulama") ve görünenden görünmeyene bakmak (tümevarım "araştırma")...
Ne var ki, bu doğru bakışı gerçekleştirmek için düşünmenin bilimden yararlanması, eşdeyişle düşünce doğa bilim diyalektiği, gerekiyordu. O çağın bilimleriyse düşünmenin pek gerisindeydiler. Bu yüzdendir ki düşünür Aristoteles, düşünmesine karşılık verecek bilimi de kendisi yapmak zorundaydı.
Fizik ve fizyolojiden meteorolojiye ve ekonomiye kadar çeşitli bilim alanlarındaki, çağının ölçülerine göre pek geniş, bilimsel çabalarının nedeni budur. Physika adı altında toplanan Fisike Akrobasis, Peri Uranu, Peri Geneseos Khai Fthoras ve ayrıca Peri ta Zoa Historia, Peri Psikhes vb. adlı yapıtları bu çabanın ürünüdür:
Bu bilimsel çalışmalardan ve bu çalışmalar sırasında ilk felsefe (Yu. prote filosofia) doğdu. Artık, çağıyla zorunlu imkanlar içinde, geleneksel büyük soruya karşılık aranacaktır:
İlk nedir?..
Orhan Hançerlioğlu
Kök anlamında Theos'un bakışını dilegetiren theoria, tanrının tanrısal varlık (Kosmos)ı özgür ve zorunsuz olarak seyredişidir.
Yunanlılar, bu deyimi, ilkin tanrılar onuruna yapılan törenleri seyretme anlamında kullanıyorlardı.
Hellen doksografları (felsefe tarihçileri), bu kavramı, evrenin seyredilişi (Os. Temaşası) anlamında Pythagorasın felsefeye aktardığını yazarlar.
Demek ki theoria, özgür, zorunlu olmayan, pratik hiçbir amaç gütmeyen, salt ve kuramsal (teorik) bir bilgi edinmedir.
Böylece, felsefe de, tanrılık theorianın yöneldiği yere yönelmiş ve bizzat bir theoria olmuş oluyor.
*
Alıntı