THE PAST PERFECT TENSE
A- Kullanılış Yerleri :
Miş’li Geçmiş Zamanın Hikayesi
1. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte belirli bir andan, tarihten ya da olaydan daha önce olup biten eylemleri dile getirmek için kullanılır. Geçmişteki belirli bie an, tarih ya da olay burada “Definite Time” olarak belirtilmiştir.
The Past Perfect Tense Definite Time
We had finished lunch before two o’clock
*We had reached the top of the mountain before sunset.
Güneşin batışından önce dağın tepesine varmıştık.
*I had finished my book before 1968.
1968 yılından önce kitabımı bitirmiştim.
*My mother had died before the war.
Annem savaştan önce ölmüştü.
*My father told me that he had given up smoking.
Babam bana sigara içmeyi bırakmış olduğunu söyledi.
*Up to last year the factory had produced one million cars.
Geçen yıla kadar fabrika bir milyon otomobil üretmiş.
Not: Geçmişte belirli bir anda yapılan eylem “The simple Past Tense” ile, bundan az önce olup biten eylem de “THE PAST PERFECT TENSE” ile gösterilir. Zaman gösteren yan cümlecikler aşağıdaki bağlaçlarla başlar:
Before / when / by the time(before)
The Past Ferfect Tense The Simple Past Tense
We had finished lunch
-A- before Ayşe came home.
-B-
Bu cümlede iki eylem var. Biri bizim öğle yemeğini yememiz (A), diğeri Ayşe’nin eve gelmesi (B). Bizim öğle yemeğini yememiz Ayşe’nin eve gelmesinden daha önce olup bittiği için bunu “THE PAST PERFECT TENSE” ile,Ayşe’nin eve gelmesini de “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösteririz.
*When the firemen arrived, the fire had spread to the other buildings.
İtfayeciler geldiğinde yangın diğer binalara yayılmıştı.
*We had not finished our work when it began to snow.
Kar yağmağa başladığında biz işimizi bitirememiştik.
*Fazıl had lived in Paris before he got married.
Fazıl evlenmeden önce Paris’te yaşamıştı.
Not: Geçmişte bir eylemin diğerlerinden daha önce kesinlikle bittiğini dile getirmek için “ALREADY” kullanılır.
*I had already done the work before Jack arrived.
Jack gelmeden önce işi bitirmiştim bile.
*The man had already told the truth before the police came.
Polisler gelmeden önce adam gerçeği söylemişti bile.
2. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte belirli bir eylemden (an, tarih, olay) daha önce başlamış ve söz konusu eylem sırasında ya da bundan biraz önce sona ermiş eylemleri dile getirmek için kullanılır. Bu türlü söz dizilerinde “JUST” sözcüğü kullanılarak bir eylemin diğerlerinden biraz önce bitmiş olduğunu gösterir.
*We had just arrived at the station when a time-bomb exploded.
Bir saatli bomba patladığı zaman biz istasyona henüz varmıştık.
*My friend had just come out of prison when an amnesty was declared.
Genel af ilan edildiği zaman arkadaşım hapisaneden yeni çıkmıştı.
3. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte belirli bir eylemden daha önce başlamış ve söz konusu eylem sırasında devam eden eylemleri dile getirmek için kullanılır.
*My brother had been in Ankara for a long time when he got married.
Erkek kardeşim evlendiği zaman uzun zamandan beri Ankara’da bulunuyordu.
*My father had been at the party when my mother came home.
Annem eve geldiği zaman babam partide bulunuyordu.
4. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte yapılan bir eylemin nedenlerini bildiren yan cümleciklerde kullanılır.
*My father came home very late because he had had a car accident.
Babam eve çok geç geldi çünkü bir otomobil kazası yapmıştı.
*The teacher shouted at me because I had not done my homework.
Öğretmen ben ödevimi yapmadığım için bana bağırdı.
5. “THE PAST PERFECT TENSE” aşağıdaki ifadelerle kullanılarak geçmişte yapılmış olmasını istediğimiz eylemleri gösterir. Bu tense bu türlü söz dizilerinde Subjective Mood (Dilek Kipi) olarak kullanılır.
I wish / If only / Would to God / I would rather / I would sooner : Keşke
*It is a pity I did not go to Paris last year.
Ne yazık geçen sene Paris’e gitmedim.
I wish I had gone to Paris last year.
Keşke geçen sene Paris’e gitseydim.
*I wish I had invited him To the party yesterday.
Keşke dün onu partime davet etseydim.
*If only Olcay had locked the door.
Keşke Olcay kapıyı kilitleseydi.
*Would to God it had rained last week.
Keşke geçen hafta yağmur yağsaydı.
6. “THE PAST PERFECT TENSE”, ana cümle “THE SIMPLE PAST TENSE” ise eylemin nasıl yapıldığını gösteren ve “AS IF”, “AS THOUGH” gibi bağlaçlarla başlayan yan cümleciklerde kullanılır. Bu tense, bu türlü söz dizilerinde “Subjective Mood”: Dilek Kipi olarak kullanılır.
*Ayşen spoken Turkish as if she had never lived in Turkey before.
Ayşen Türkçe’yi sanki daha önce hiç Türkiye’de yaşamamış gibi konuşuyordu(konuştu).
*The child acted as though he had been punished.
Çocuk cezalandırılmış gibi hareket ediyordu.
7. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte olan hikayeyi ya da bir olayı anlatırken, bundan daha önce olup biten eylemleri göstermek için kullanılır.
*Tom was eighty years old when he died. He had married an Italien girl and lived in Spain all his
life. He had very little education for he had left school at the age of twelve.
Tom öldüğü zaman seksen yaşındaydı. Bir İtalyan kızı ile evlenmiş ve hayatı boyunca İspanya’da
yaşamıştı. Tom’un çok az tahsili vardı, çünkü on iki yaşında okulu bırakmıştı.
8. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte olan iki eylem arasındaki sürenin çok kısa olduğunu kuvvetle belirtmek için çoğu zaman aşağıdaki bağlaçlarla birlikte kullanılır.
After / before / just before / as soon as / no sooner _ than / hardly _ when / scarcely _ when
*When (after) Ömer had counted the money, he put it in the safe.
Ömer parayı saydıktan sonra kasaya koydu.
*As soon as you had gone, we began to dance.
Sen gider gitmez biz dans etmeye başladık.
*It had no sooner stopped raining than we went out.
Yağmurun durmasıyla bizim dışarı çıkmamız bir oldu.
*I had hardly finished speaking when the door opened.
Kapı açıldığı zaman konoşmayı daha henüz bitirmiştim.
*The car had scarcely stopped when a policeman appeared.
Bir polis geldiği zaman otomobil daha henüz durmuştu.
Not: Geçmişteki iki eylemden henüz biri bitmeden diğeri biterse, biten eylem “THE SIMPLE PAST
TENSE” ile, henüz bitmemiş olan diğer eylem ise “BEFORE” bağlacı ile birlikte “THE PAST
PERFECT TENSE” ya da “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösterilir.
*My friend struck me before I had had time to defend myself.
*My friend struck me before I had time to defend myself.
Kendimi savunmak için zaman bulamadan arkadaşım bana vurdu.
Bu cümleyi şu şekilde de ifade edebiliriz:
*I had not had time to defend myself when my friend struck me
Arkadaşım bana vurduğu zaman kendimi savunmak için zaman bulamamıştım.
9. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte yerine getirilmemiş isteklerimizi, bekleyişlerimizi ve niyetlerimizi göstermek için aşağıdaki fiillerle birlikte kullanılır:
To hope : ümit etmek
To expect : beklemek, ummak
To want : istemek
To think : umut etmek, farzetmek
To intend : niyet etmek
To mean : niyet etmek
To suppose : zannetmek
*We had hoped that you would be able to visit us.
Bizi ziyaret edeceğini ümit etmiştik.
*They had wanted to help but couldn’t get here in time.,
Yardım etmek istemişlerdi fakat buraya zamanında gelemediler.
10. “THE PAST PERFECT TENSE” koşul gösteren yan cümleciklerde kullanılır.
*If the weather had been fine, I should have gone to the football match.
Hava güzel olmuş olsaydı futbol maçına gitmiş olurdum.
*If you had told me the truth, I would not have punished you.
Bana gerçeği söylemiş olsaydın seni cezalandırmamış olurdum.
B- “THE PAST PERFECT TENSE” ile kullanılan sözcükler :
ALWAYS: her zaman, daima
*My father had always lived in misery before he got a job.
Babam bir iş bulmadan önce daima sefalet içinde yaşamış.
*I had always written to him before I went to Endland.
Ben İngiltere’ye gitmeden önce ona daima mektup yazmıştım
ALREADY: zaten, bile, hali hazırda
*I had already finished my work before the meeting began.
Toplantı başlamadan önce işimi bitirmiştim zaten.
*Mary had already answered six questions when the bell rang.
Zil çaldığı zaman Mary altı soruyu yanıtlamıştı bile.
EVER: hiç, şimdiye dek, o zamana dek
*Had you ever fallen in love before you got married?
Evlenmeden önce hiç aşık olmuş muydun?
*Linda was the most beautiful girl I had ever seen.
Linda (o zamana dek) görmüş olduğum en güzel kız idi.
NEVER: asla, hiçbir zaman
*I had never fallen in love with another girl before I got married to Mary.
Mary ile evlenmeden önce başka bir kıza asla aşık olmamıştım.
*My friend said that he had never been to England.
JUST: az önce, bir süre önce, henüz
*We had just come to London when the war broke out.
Savaş çıktığı zaman biz Londra’ya daha yeni gelmiştik.
*I had just sat down when the teacher came.
Öğretmen geldiği zaman ben henüz oturmuştum.
ONLY: ancak
*I had only been there for five minutes when John came.
John geldiği zaman ben ancak beş dakikadır oradaydım.
*We had only driven five miles when we ran out of petrol.
Benzinimiz bittiği zaman biz ancak araba ile beş mil gitmiştik.
ONLY JUST: daha henüz
*I had only just finished speaking when the teacher shouted at me.
Öğretmen bana bağırdığı zaman ben konuşmayı daha henüz bitirmiştim.
ALMOST: hemen hemen
*I had almost written three letters when the baby began to cry.
Bebek ağlamaya başladığı zaman hemen hemen üç mektup yazmıştım.
YET: henüz
*When I came in, My sister had not finished her breakfast yet.
İçeri girdiğim zaman kız kardeşim henüz kahvaltısını bitirmemişti.
STILL: hala
*My friend had still been in the room when the firemen arrived.
İtfayeciler geldiği zaman arkadaşım hala odada bulunuyordu.
C- Bazı Özellikler :
1. a. Tom had his lunch when the teacher came.
Öğretmen gelince Tom öğle yemeğini yedi.
b.Tom had had his lunch when the teacher came.
Öğretmen gelgiğinde Tom öğle yemeğini yemişti.
Birinci cümlede Tom yemeğini öğretmen geldikten sonra yemiştir.
Birinci cümlede “WHEN” yerine “BEFORE” kullanılsa idi iki cümle aynı anlama gelecekti.
2. “BEFORE”, “AFTER”, “AS SOON AS” ve “UNTIL” sözcükleri ile hem “THE SIMPLE PAST TENSE” hem de “THE PAST PERFECT TENSE” kullanılabilir.
*Before we went far, we got lost.
*Before we had gone very far, we got lost.
Çok uzağa gitmeden kaybolduk.
*Did you post the letter after you wrote it?
*Did you post the letter after you had written it?
Mektubu yazdıktan sonra postaladın mı?
3. Geçmişte yapılan iki eylemden biri diğerinden önce yapılmışsa bunu genellikle “THE PAST PERFECT TENSE” ile gösteririz. Eğer iki eylem birbiri ardı sıra yapılmışsa her ikisini de “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösterebiliriz.
a. Tom learned English before he went to England.
Tom İngiltere’ye gitmeden önce ingilizce’yi öğrendi.
* Tom had learned English before he went to England.
Tom İngiltere’ye gitmeden önce ingilizce’yi öğrenmişti.
b. I did my homework before my father came home.
Babam eve gelmeden önce ev ödevimi yaptım.
* I had done my homework before my father came home.
Babam eve gelmeden önce ev ödevimi yapmıştım.
4. Geçmişte yapılan iki eylemden biri diğerinden önce yapılmışsa ve bu da bir alışkanlık gösteriyorsa bunu her zaman “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösteririz.
*Helen drove very fast before she had this bad accident.
Helen used to drive very fast before she had this bad accident.
Helen bu kötü kazayı yapmadan önce çok hızlı araba sürerd
A- Kullanılış Yerleri :
Miş’li Geçmiş Zamanın Hikayesi
1. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte belirli bir andan, tarihten ya da olaydan daha önce olup biten eylemleri dile getirmek için kullanılır. Geçmişteki belirli bie an, tarih ya da olay burada “Definite Time” olarak belirtilmiştir.
The Past Perfect Tense Definite Time
We had finished lunch before two o’clock
*We had reached the top of the mountain before sunset.
Güneşin batışından önce dağın tepesine varmıştık.
*I had finished my book before 1968.
1968 yılından önce kitabımı bitirmiştim.
*My mother had died before the war.
Annem savaştan önce ölmüştü.
*My father told me that he had given up smoking.
Babam bana sigara içmeyi bırakmış olduğunu söyledi.
*Up to last year the factory had produced one million cars.
Geçen yıla kadar fabrika bir milyon otomobil üretmiş.
Not: Geçmişte belirli bir anda yapılan eylem “The simple Past Tense” ile, bundan az önce olup biten eylem de “THE PAST PERFECT TENSE” ile gösterilir. Zaman gösteren yan cümlecikler aşağıdaki bağlaçlarla başlar:
Before / when / by the time(before)
The Past Ferfect Tense The Simple Past Tense
We had finished lunch
-A- before Ayşe came home.
-B-
Bu cümlede iki eylem var. Biri bizim öğle yemeğini yememiz (A), diğeri Ayşe’nin eve gelmesi (B). Bizim öğle yemeğini yememiz Ayşe’nin eve gelmesinden daha önce olup bittiği için bunu “THE PAST PERFECT TENSE” ile,Ayşe’nin eve gelmesini de “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösteririz.
*When the firemen arrived, the fire had spread to the other buildings.
İtfayeciler geldiğinde yangın diğer binalara yayılmıştı.
*We had not finished our work when it began to snow.
Kar yağmağa başladığında biz işimizi bitirememiştik.
*Fazıl had lived in Paris before he got married.
Fazıl evlenmeden önce Paris’te yaşamıştı.
Not: Geçmişte bir eylemin diğerlerinden daha önce kesinlikle bittiğini dile getirmek için “ALREADY” kullanılır.
*I had already done the work before Jack arrived.
Jack gelmeden önce işi bitirmiştim bile.
*The man had already told the truth before the police came.
Polisler gelmeden önce adam gerçeği söylemişti bile.
2. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte belirli bir eylemden (an, tarih, olay) daha önce başlamış ve söz konusu eylem sırasında ya da bundan biraz önce sona ermiş eylemleri dile getirmek için kullanılır. Bu türlü söz dizilerinde “JUST” sözcüğü kullanılarak bir eylemin diğerlerinden biraz önce bitmiş olduğunu gösterir.
*We had just arrived at the station when a time-bomb exploded.
Bir saatli bomba patladığı zaman biz istasyona henüz varmıştık.
*My friend had just come out of prison when an amnesty was declared.
Genel af ilan edildiği zaman arkadaşım hapisaneden yeni çıkmıştı.
3. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte belirli bir eylemden daha önce başlamış ve söz konusu eylem sırasında devam eden eylemleri dile getirmek için kullanılır.
*My brother had been in Ankara for a long time when he got married.
Erkek kardeşim evlendiği zaman uzun zamandan beri Ankara’da bulunuyordu.
*My father had been at the party when my mother came home.
Annem eve geldiği zaman babam partide bulunuyordu.
4. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte yapılan bir eylemin nedenlerini bildiren yan cümleciklerde kullanılır.
*My father came home very late because he had had a car accident.
Babam eve çok geç geldi çünkü bir otomobil kazası yapmıştı.
*The teacher shouted at me because I had not done my homework.
Öğretmen ben ödevimi yapmadığım için bana bağırdı.
5. “THE PAST PERFECT TENSE” aşağıdaki ifadelerle kullanılarak geçmişte yapılmış olmasını istediğimiz eylemleri gösterir. Bu tense bu türlü söz dizilerinde Subjective Mood (Dilek Kipi) olarak kullanılır.
I wish / If only / Would to God / I would rather / I would sooner : Keşke
*It is a pity I did not go to Paris last year.
Ne yazık geçen sene Paris’e gitmedim.
I wish I had gone to Paris last year.
Keşke geçen sene Paris’e gitseydim.
*I wish I had invited him To the party yesterday.
Keşke dün onu partime davet etseydim.
*If only Olcay had locked the door.
Keşke Olcay kapıyı kilitleseydi.
*Would to God it had rained last week.
Keşke geçen hafta yağmur yağsaydı.
6. “THE PAST PERFECT TENSE”, ana cümle “THE SIMPLE PAST TENSE” ise eylemin nasıl yapıldığını gösteren ve “AS IF”, “AS THOUGH” gibi bağlaçlarla başlayan yan cümleciklerde kullanılır. Bu tense, bu türlü söz dizilerinde “Subjective Mood”: Dilek Kipi olarak kullanılır.
*Ayşen spoken Turkish as if she had never lived in Turkey before.
Ayşen Türkçe’yi sanki daha önce hiç Türkiye’de yaşamamış gibi konuşuyordu(konuştu).
*The child acted as though he had been punished.
Çocuk cezalandırılmış gibi hareket ediyordu.
7. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte olan hikayeyi ya da bir olayı anlatırken, bundan daha önce olup biten eylemleri göstermek için kullanılır.
*Tom was eighty years old when he died. He had married an Italien girl and lived in Spain all his
life. He had very little education for he had left school at the age of twelve.
Tom öldüğü zaman seksen yaşındaydı. Bir İtalyan kızı ile evlenmiş ve hayatı boyunca İspanya’da
yaşamıştı. Tom’un çok az tahsili vardı, çünkü on iki yaşında okulu bırakmıştı.
8. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte olan iki eylem arasındaki sürenin çok kısa olduğunu kuvvetle belirtmek için çoğu zaman aşağıdaki bağlaçlarla birlikte kullanılır.
After / before / just before / as soon as / no sooner _ than / hardly _ when / scarcely _ when
*When (after) Ömer had counted the money, he put it in the safe.
Ömer parayı saydıktan sonra kasaya koydu.
*As soon as you had gone, we began to dance.
Sen gider gitmez biz dans etmeye başladık.
*It had no sooner stopped raining than we went out.
Yağmurun durmasıyla bizim dışarı çıkmamız bir oldu.
*I had hardly finished speaking when the door opened.
Kapı açıldığı zaman konoşmayı daha henüz bitirmiştim.
*The car had scarcely stopped when a policeman appeared.
Bir polis geldiği zaman otomobil daha henüz durmuştu.
Not: Geçmişteki iki eylemden henüz biri bitmeden diğeri biterse, biten eylem “THE SIMPLE PAST
TENSE” ile, henüz bitmemiş olan diğer eylem ise “BEFORE” bağlacı ile birlikte “THE PAST
PERFECT TENSE” ya da “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösterilir.
*My friend struck me before I had had time to defend myself.
*My friend struck me before I had time to defend myself.
Kendimi savunmak için zaman bulamadan arkadaşım bana vurdu.
Bu cümleyi şu şekilde de ifade edebiliriz:
*I had not had time to defend myself when my friend struck me
Arkadaşım bana vurduğu zaman kendimi savunmak için zaman bulamamıştım.
9. “THE PAST PERFECT TENSE” geçmişte yerine getirilmemiş isteklerimizi, bekleyişlerimizi ve niyetlerimizi göstermek için aşağıdaki fiillerle birlikte kullanılır:
To hope : ümit etmek
To expect : beklemek, ummak
To want : istemek
To think : umut etmek, farzetmek
To intend : niyet etmek
To mean : niyet etmek
To suppose : zannetmek
*We had hoped that you would be able to visit us.
Bizi ziyaret edeceğini ümit etmiştik.
*They had wanted to help but couldn’t get here in time.,
Yardım etmek istemişlerdi fakat buraya zamanında gelemediler.
10. “THE PAST PERFECT TENSE” koşul gösteren yan cümleciklerde kullanılır.
*If the weather had been fine, I should have gone to the football match.
Hava güzel olmuş olsaydı futbol maçına gitmiş olurdum.
*If you had told me the truth, I would not have punished you.
Bana gerçeği söylemiş olsaydın seni cezalandırmamış olurdum.
B- “THE PAST PERFECT TENSE” ile kullanılan sözcükler :
ALWAYS: her zaman, daima
*My father had always lived in misery before he got a job.
Babam bir iş bulmadan önce daima sefalet içinde yaşamış.
*I had always written to him before I went to Endland.
Ben İngiltere’ye gitmeden önce ona daima mektup yazmıştım
ALREADY: zaten, bile, hali hazırda
*I had already finished my work before the meeting began.
Toplantı başlamadan önce işimi bitirmiştim zaten.
*Mary had already answered six questions when the bell rang.
Zil çaldığı zaman Mary altı soruyu yanıtlamıştı bile.
EVER: hiç, şimdiye dek, o zamana dek
*Had you ever fallen in love before you got married?
Evlenmeden önce hiç aşık olmuş muydun?
*Linda was the most beautiful girl I had ever seen.
Linda (o zamana dek) görmüş olduğum en güzel kız idi.
NEVER: asla, hiçbir zaman
*I had never fallen in love with another girl before I got married to Mary.
Mary ile evlenmeden önce başka bir kıza asla aşık olmamıştım.
*My friend said that he had never been to England.
JUST: az önce, bir süre önce, henüz
*We had just come to London when the war broke out.
Savaş çıktığı zaman biz Londra’ya daha yeni gelmiştik.
*I had just sat down when the teacher came.
Öğretmen geldiği zaman ben henüz oturmuştum.
ONLY: ancak
*I had only been there for five minutes when John came.
John geldiği zaman ben ancak beş dakikadır oradaydım.
*We had only driven five miles when we ran out of petrol.
Benzinimiz bittiği zaman biz ancak araba ile beş mil gitmiştik.
ONLY JUST: daha henüz
*I had only just finished speaking when the teacher shouted at me.
Öğretmen bana bağırdığı zaman ben konuşmayı daha henüz bitirmiştim.
ALMOST: hemen hemen
*I had almost written three letters when the baby began to cry.
Bebek ağlamaya başladığı zaman hemen hemen üç mektup yazmıştım.
YET: henüz
*When I came in, My sister had not finished her breakfast yet.
İçeri girdiğim zaman kız kardeşim henüz kahvaltısını bitirmemişti.
STILL: hala
*My friend had still been in the room when the firemen arrived.
İtfayeciler geldiği zaman arkadaşım hala odada bulunuyordu.
C- Bazı Özellikler :
1. a. Tom had his lunch when the teacher came.
Öğretmen gelince Tom öğle yemeğini yedi.
b.Tom had had his lunch when the teacher came.
Öğretmen gelgiğinde Tom öğle yemeğini yemişti.
Birinci cümlede Tom yemeğini öğretmen geldikten sonra yemiştir.
Birinci cümlede “WHEN” yerine “BEFORE” kullanılsa idi iki cümle aynı anlama gelecekti.
2. “BEFORE”, “AFTER”, “AS SOON AS” ve “UNTIL” sözcükleri ile hem “THE SIMPLE PAST TENSE” hem de “THE PAST PERFECT TENSE” kullanılabilir.
*Before we went far, we got lost.
*Before we had gone very far, we got lost.
Çok uzağa gitmeden kaybolduk.
*Did you post the letter after you wrote it?
*Did you post the letter after you had written it?
Mektubu yazdıktan sonra postaladın mı?
3. Geçmişte yapılan iki eylemden biri diğerinden önce yapılmışsa bunu genellikle “THE PAST PERFECT TENSE” ile gösteririz. Eğer iki eylem birbiri ardı sıra yapılmışsa her ikisini de “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösterebiliriz.
a. Tom learned English before he went to England.
Tom İngiltere’ye gitmeden önce ingilizce’yi öğrendi.
* Tom had learned English before he went to England.
Tom İngiltere’ye gitmeden önce ingilizce’yi öğrenmişti.
b. I did my homework before my father came home.
Babam eve gelmeden önce ev ödevimi yaptım.
* I had done my homework before my father came home.
Babam eve gelmeden önce ev ödevimi yapmıştım.
4. Geçmişte yapılan iki eylemden biri diğerinden önce yapılmışsa ve bu da bir alışkanlık gösteriyorsa bunu her zaman “THE SIMPLE PAST TENSE” ile gösteririz.
*Helen drove very fast before she had this bad accident.
Helen used to drive very fast before she had this bad accident.
Helen bu kötü kazayı yapmadan önce çok hızlı araba sürerd