SherLocKHoLmeS
Kayıtlı Üye
No :0101
Evliymişiz gibi
Soğuk ve karlı bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir işadamı ve sekreteri arabalarını terketmek zorunda kalırlar ve uzun bir yürüyüşten sonra üşümüş ve ıslanmış durumdayken bir kulube bulurlar.Kulubede bir yatak, bir uyku tulumu ve birsürü battaniye bulunmaktadır. Geceyi geçirmeye hazırlanırlar ve işadamı bir centilmen olarak, yatağı sekreterine verir.
- Ben yerde uyku tulumunda uyurum, der.
Sekreter yatağa yatar, adam uyku tulumunun içine girerek fermuarı çeker. Bir süre sonra tam uyumak üzereyken, sekreterinin sesini duyar:
- Efendim, ben çok üşüyorum. Adam fermuarı açar, uyku tulumundan çıkar, bir battaniye alıp kadının üzerine örter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak üzereyken yine sekreterinin sesini duyar:
- Efendim, ben hala çok üşüyorum. Adam yine fermuarı indirir, tulumdan çıkar, bir battaniye daha alıp kadının üstüne örter, uyku tulumuna girerek fermuarı çeker. Tam uykuya dalacağı sırada yine duyar:
- Ben yine çoooook üşüyorum.
Adam yattığı yerden:
- Bir fikrim var, der. Burası ıssız bir yer. Neler olduğunu kimse göremez, istersen evliymişiz gibi davranabiliriz.
Genç kadın kıkırdar:
- Tamam, bana göre hava hoş. Adam yattığı yerden avazı çıktığı kadar bağırır:
- Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!
No :0102
Korkutmak
Adam işten eve erken gelir ve içeri girdiğinde yatak odasından sesler geldiğini duyar.. hemen odaya dalar ve karısını yatakta ter içinde ve çırılçıplak bulur:
"Neler oluyor???"diye sorar..
Kadın cılız bir sesle "kocacığım kalp krizi geçiriyorum" diye mırıldanır..
Adam hemen salona koşup ambulans cağıracağı sırada 4 yaşındaki oğlu koşa koşa gelir ve "Babaaaaaa!!! Mick amcam sizin gardropta saklanıyor ve çıplaaaaaak!!!!" diye bağırır..
Adam bunu duyunca hırsla telefonu fırlattığı gibi odaya koşar, gardrobun kapısını açar ve erkek kardeşi hakkaten de çıplak vaziyette oradadır..
Bunun üzerine adam hışımla bağırır:
"SENİ KALINKAFALI!!! BENİM KARIM IÇERDE KALP KRİZİ GEÇİRİYOR, SEN ETRAFTA ÇIPLAK DOLAŞARAK KÜÇÜCÜK BİR ÇOCUĞU KORKUTMA PESİNDESİN!!"
No :0103
Cüzdan
Cemal Temel'e anlatıyormuş.
-Eskiten para yokmuş.Uşaklar alduklarunu puğtay,sepze,koyun,inekle ödiymuş.
-Pence iyi bir yol teğül.İnsan punları cüzdanunda nasul taşur.
No :0104
Ferrari-Porshe-Murat
Arıza yapan Murat şoförü, o sırada yoldan geçmekte olan bir Ferrari'yi durdurur ve kendisini benzinliğe kadar götürmesini rica eder Murat' Ferrari'nin arkasına bağlarlar. Ferrari'yi kullanan "yalnız, ben hızlı şoförüm" der ve ekler:
-Eğer fazla hızlanırsam sellektör yap ben de yavaşlayayım.
Çıkmışlar yola. Ferrari hızlanmış, Murat sellektör yaparak yavaşlatmış, bir kere, iki kere... Daha sonra Ferrarici bakmış arkadan Porshe geliyor. Durdurmuş adamı ve "Benzinliğe kadar yarışalım" demiş. Başlamışlar yarışa. Helikopterle gözetim yapan trafikçiler, bunları görmüş. Heyecanla telsiden bilgi vermeye başlamış:
-Bir Ferrari bir de Porshe yarışa girmişler. İşin tuhafı arkadaki Murat da durmadan sellektör yaparak onları sollamaya çalışıyor...
No :0105
Bizim Köy
Teröristler köy basıyor ve herkezi toplayıp tarayacaklar.Terorist başı bir şans tanıyalım diyor ve erkekler tek siraya giriyor.Karıları erkeklerini şeylerinden tanirsa kurtulma hakkı veriyor ve kadınların gözleri baglanıyor.İlk kadın:
-"Bu degil bu degil degil degil bu!!"diyor ve buluyor kocasını ,kurtuluyor.Sıradakide aynı şekilde 1 ,2,3 hep aynı.Terorist şaşırıyor kendide geçiyor siraya kadın başlıyor
-"Bu degil bu degil bu degil bu degil bu bizim köyden degil"
No :0106
Nerden nereye?
Temel'in kızı Fadime babasına sormuş,
- Annemle evlendiğinizde Pen nerdeydum?
Temel:
- Palayina ciderken benumleydun. Tönerken annene gectun.
No :0107
Çok Kolay
Ünlü bir bilim adamı özel otomobiyle konferans vermeye giderken, uzun yıllardır onunla çalışan şoförü sıkılarak bir teklifte bulunur:
-Sizin konferanslarınızı dinleye dinleye virgülüne kadar ezberledim efendim. Ne olur izin verin, bu konferansı sizin yerinize ben vereyim.
Bilim adamı öneriyi kabul eder. Şoför, arka koltuğa geçer. Bilim adamı, şoförün şapkasını giyip öne oturur. Konferansın verileceği salona varırlar. Şoför, kürsüye çıkar, hiç teklemeden çok güzel bir konuşma yapar ve sorar:
-Sorusu olan var mı?
Ülkenin ciddi bilim adamlarından biri oldukça zor bir soru sorar.. Şoför hiç tereddüt etmeden şöyle der:
-Çok kolay bir sru bu, şoförüm bile bilir. Gidip çağırayım, sizin sorunuzu o yanıtlasın...
No :0108
Elektrikli Sandalye
Elektrikli sandalyede ölümü bekleyen Temel yanındaki gardiyana;
-Elimi tutar misun çok korkiyrum!
No :0109
Guş
Kayserili,büyüksehre gelen bir vatandasimiz çevreyi seyrederken havada bir kuş sürüsü görmüs ve öylesine mirildanmis:
-Vay be! Guslara bah. Ne güsel de uçuyorlar..
O sirada yaninda duran bir bayan seslenmis
-Onlar gus degil, kuş!
Bizim ki de mirildanmis yine, saskinlikla:
-Alla Alla, amma da guşa benziyorlardi halbuki..
No :0110
Telefon Faturası
Adamin biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasini görür.Bir bakar ki 3 milyar küsür lira fatura. Beyninden vurulmusa döner.
Hemen ayrintili fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamin arkadaslarina ve dostlarina aittir.Adam
-"Bu nasil olur? Ödeyecegiz mecburen" der.
O sirada gözü papaganina takilir. Bir an tereddüt eder.
-"Yok canim hayvancagizin günahini aliyorum" der içinden ama süphe de devam etmektedir.
-"Ya yapmissa", "Yok, yok yapmamistir...."
Gece papagani gözlemeye karar verir. Papagan kafesinden çikar ve telefonun basina gidip rehberi açar, adamin arkadaslarini tek tek arayip saatlerce konusmaya baslar.Adam sinirden çildirmis bir sekilde papagani yakalar ve kanatlarindan duvara çiviler. Papagan çarmiha gerilmis bir vaziyette duvarda asili kalmistir. Adam sinirle papagani azarlar;
- "Bir hafta burada asili kal da aklin basina gelsin. Çek bakalim cezani !"
Adam gider. Papagan bir bakar karsi duvarda çarmiha gerilmii Isa durmakta.
Hemen muhabbet koyulur;
- "Birader sen ne kadardir buradasin?"
- "2000 yildir buradayim" der Isa.
Papagan hayretler içinde kalmistir;
- "Ohaaaa!.. Nereyi aradin lan öyle?"
No :011
Tatlı
Adamın biri tatlıya bayılıyormuş;tatlı yemiş bayılmış..
No :0112
Çok katlı
Temel Almanya'da bir otele giderek oda fiyatlarını sormuş.
- Birinci kattakiler iki yüz mark, ikinci kattakiler yüz doksan mark,
üçüncü kattakiler yüz seksen mark, dördüncü kattakiler yüz yetmiş mark,
en üst kattakiler yüz altmış mark...
- Teşeççür eterum, penum içun yeterunce çok katlu tegül.
No :0113
Lazın Eczanesi
Lazın eczanesine eli silahlı, yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahi Laza doğrultup:
- Çabuk kasadaki herşeyi ver !
- Özür dilerim, reçetesiz hiçbirşey vermiyoruz.
No :0114
Çeşitli
Fadime köfteleri irili ufaklı yapıyormuş,
-Niye hepsini aynı büyüklükte yapmıyorsun?
-Temel piraz çeşutlu yemek yap dedi de..
No :0115
99 Aslan
Avcının biri palavra sıkıyormuş..
-"Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.." Arkadaşı dayanamamış,
-"100 de şuna bari" demiş. Avcı da
-"1 aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş.
No :0116
2 hafta önce
Kız nişanlısını eve çağırdı :
-Otur Ali`ciğim.Evlenmeden önce tüm mazimi sana açıkça anlatmalıyım.
-İyi ama hayatım iki hafta önce anlatmıştın ya...
-O iki hafta önceydi hayatım.
No :0117
Kaybolmuş
Mahallenin iki afacan kardesi tüm mahalleliyi biktirmis. Sürekli ana-babalarina sikayet geliyor mahalleliden. Kirilan camlarin, kuyruguna teneke baglanan kedilerin,lastigi indirilen arabalarin sorumlusu hep afacan kardesler.
Ana-babasi usanip bu durumdan kilisenin papazina anlatirlar durumu ve yardim isterler. Papaz "gönderin çocuklari konusayim" der.
Çocuklari gönderirler. Papaz önce büyük oglani çagirir. "Söyle bakiim evladim,Tanri nerede?". Çocuk susar. Papaz tekrar sorar:"evladim söylesene Tanrimiz nerede?". Çocuk susmaya devam eder. Papaz israrla sormaya devam eder, çocuk susmaya.. Sinirlenir Papaz,"konussana be çocuk nerde Tanri?".
Çocuk aniden firlar,kiliseden kosarak kaçiyorken seslenir kardesine "kaçalim çabuk!". Eve giderler,odalarina çikip kapiyi iyice kapatirlar,küçük oglan sorar büyügüne "neden kaçiyoruz?" Büyük yanitlar:
"iste simdi hapi yuttuk, Tanri kaybolmus bizden biliyorlar!!!"
No :0118
Metod
Temel mağazada tezgahtara,
-Lütfen elunuzi verir misunuz?
-Analayamadım efendim.
-Kalapaluğun içinde karumu kaypettum.Çok açilen pulmam cerekeyi.
No :0119
Besbelli Sarhoş
Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur :
-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey, der.
Polis çirkin kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar :
-Galiba değil, besbelli sarhoşmuş, der.
No :0120
Günaydın
Balayındaki 70'lk Temel'in kaldığı otele yeni evli iki damat gelir.Sabah kalktıklarında geceki performansları kadar "günaydın" demeye karar verirler.Sabah genç damat,
-Günaydın,günaydın,günaydın,günaydın!
Orta yaşlı olan
-Günaydın,günaydın,günaydın
Temel
-Selemınaleyküm
No :0121
Gındıllandım
Tahsin Tllioglu bey San'at Mektebi'nin müdürü iken Il Milli Egitim Müdürlügüne bir yazi yazar.Sonunu da "rica ederim" diye baglar.
Buna sinirlenen Mili Egitim Müdürü telefonla:
-Tahsin bey, burasi bir üst makam buraya "arz" edebilirsiniz, "rica ede-mezsiniz" deyince:
-Peki Müdür beg, Bakanliga yazanda da "gindillanim" mi diye yazacayih!
No :0122
En iyi vali
Adamin biri Erzurum'a vali tayin edilmis. Gitmis, görevi devralmis. Halki ve çevreyi tanimak için çiktigi gezilerin birinde köy halkina sormus :
-Simdiye kadar Erzurum'a tayin edilmis valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi?
Köylünün biri cevap vermis :
-Sizden iki önceki valiydi ; Mehmet Pasa.
-Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yapti?
-Daha Erzurum'a gelirken, yolda, Bayburt'ta öldü!
No :0123
Sihirli Keman
Temel birgün ava gitmeye karar vermis, sihirli kemanini, tüfegi almis ve ava gitmis
Av esnasinda bir aslanla gözgöze gelmisler.
Temel tetige basmis tüfek patlamamis. temel kemani çalmis ve aslani uyutmus.Eve gelmis ve tekrar ava gitmis.Aslanla yine gözgöze gelmis
Tetige basmis, gene patlamamis, hemen kemani çikarmis, çalmis ama aslan onu parçalayip yemis.Agaçta iki maymun konusuyormus, biri demis :
-"Ben sana demedim mi, bu bizim sagir aslana denk gelirse isi biter.."
No :0124
Çabukluk
Hemsireleri Temele,
-Çok agir kanlisin, her seyi agir yapaysun. Hiç çabuk yaptigun pi sey yok mu?
-Çabuk yorulayrum.
No :0125
Ayı avı
Istanbul'da yasayan bizim Temel av sporuna merak salar.Av icin gerekli malzemeleri alir. Birkac gun avlanir.Birgun kahvede otururken Bizim Temel baslar maceralarini anlatmaya.
Derki:
-Birgun tufegimi aldim Belgrad Ormanina gittim.Yarim saat gezdikten sonra bir baktim beyaz bir ayi bana dogru geliyor.Tufegimi dogrultmamla ates etmem bir oldu. Tek kursunla ayiyi yere serdim.
O sirada arkadaslarindan birisi:
-Hadi ulan oradan Belgrad Ormaninda ayinin ne isi var.der.Tabi bizim Temel bu lafin altinda kalir mi.Hemen:
-Haçan ayi bu ne bilsun oranin Belgrad Ormani olduguni,der.
No :0126
Marifetli Köpek
Temel birgün kahvede otururken köpeği gelmiş, temel köpeğe 1.000.000 tl vererek gitmesini söylemiş köpek 15 dk sonra ağzında sigara paketi ile görününce kahvenin ağzı bir karış açık kalmış...
2 gün sonra dursun temele:
-ula temel,demiş geçen gün senin köpeğe 2.000.000tl verdim.bütün gün yolunu gözledim gelmedi!
temel ise cevabı yapıştırır:
-Ula hemşerum yalnış iş yapmışsun.bizim köpeğe 2.000.000tl
verince sinemaya gider!
No :0127
Papaz ile Zangoç
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?"
Zangoç'ta derin bir sessizlik...
lyice köpürmüş Papaz:
"Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?"
"Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"
Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..." Zangoç bıyık atından gülmüş; "İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..." Yer değiştirmişler.
Bu kez Zangoç seslenmiş:
"Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?" Papaz kendi kendine söylenmiş:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."
No :0128
3 Arkadaş
Adanali Cemal, Kayserili Kemal ve Temel bu uc arkadas Bogaz Koprusunde tamir yapiyorlarmis ve karilarida bunlara yemeleri icin
bir seyler hazirliyormus. Ama hep ayni seyler. Kayserili yemek torbasini aciyor pastirmali ekmek. Adanali aciyor kofte ekmek.
Temel aciyor ekmek arasi hamsi. Bu hep boyle devam ediyormus. Neyse gunlerden birgun bunlarin canina tak etmis ve demisler
yine ayni seyleri hazirladilarsa kendimizi kopruden atalim. Adanali bakmis ekmege kofteli hop assaga atlamis,Kayserilininki de
pastirmali,oda atlamis asagi. Temel bakmis hamsili, o da dayanamamis ve atlamis.Bunlarin evlerinde de agit yakiliyormus.
Adanalinin karisi: -Vah zavalli kocacigim kofte ekmegi ne cok severdi hep kendi ellerimle hazirlardim.
Kayserili -Vah zavalli kocacigim pastirmali ekmegi ne cok severdi hep kendi ellerimle hazirlardim
Karadenizli ise -Vah zavalli kocacigim hamsi ekmegi ne cok severdi her sabah kalkip kendi hazirlardi..
No :0129
İki yüze
Balikci Temel'e, bir musteri hamsinin fiyatini sormus.
-Bes yuz bin..
-Karsidaki balikcida dort yuz bin.
-Sen de git ordan al.
-Orada kalmamış.
-Bende de kalmasa ben iki yuze satarim.
No :0130
Muhtaç olmamak
Cimri vede bos bogazin biri Hocaya: Ya nasrettin hoca demis demek parayi cok seviyorsun..Acaba neden ? Hoca cevabini yapistirmis. Senin gibilere muhtac olmamak icin.
No :0131
İyilik meleği
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir
ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş -Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!
No :0132
Ekmek var mı?
Ördeğin biri bara girer ve barmene sorar:
-"Ekmek var mı?"
-"Yok..."
-"Ekmek var mı?"
-"Yok..."
-"Ekmek var mı?"
-"Yok!"
-"Ekmek var mı?"
-"Yok kardeşim!"
-"Ekmek var mı?"
-"Eğer bir daha bunu sorarsan seni duvara çivilerim!"
-"Çivi var mı?"
-"Yok!"
-"Ekmek var mı?"
No :0133
Çıkış
Iki iskocyalı kasabada bir tiyatro acmislar, fakat iskoclar malum cok cimri, kimse para vermek istemediginden her gun sifir cekiyorlarmis. Bakmislar olacak gibi degil, dusunmusler ne yapalim ne edelim diye. En sonunda birinin aklina bir fikir gelmis.Ertesi gun her tarafa ilanlar asiliyor.
"Cumartesi gunu tiyatromuza giris bedavadir."
Kasaba halki bedavayi bulmus kacirir mi. Cumartesi gununu. Tiyatro ful cekmis, bizimkiler mukemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkisliyor. Oyun bittikten sonra kasaba halki cikisa dogru yonelmis ama ne gorsunler ? Kapilar kilitli ve su yazi yaziyor :
"Cikis 10 sterlin"
No :0134
Bakanlık
Bir devlet dairesinin büyük bir odasında 8-10 memur çalışırmış.Bunlardan iki tanesinin masaları karşı karşıya olmasına rağmen
senelerden beri hiç birbirleri ile konuşmamışlar, tanışmamışlar.Memurlardan biri saat tam beşte önündeki bütün dosyaların muamelesini bitirir ve çıkıp giderken diğer memur önündeki dosyaların işi bitmediği
için hep geç kalırmış.Bu böyle senelerce sürüp gitmiş. Bir gün dehşetli bir kar fırtınası
başladığı için kimse daireden çıkamamış. Bütün gece orada kalmak zorunda olduklarını anlayan memurlar dışarıdan kebap, lahmacun, rakı getirtip eğlenmeye başlamışlar.Masaları çok yakın olduğu halde birbiri ile hiç konuşmayan iki memur alel acele kurulan rakı masasında da yan yana düşmüşler.Bir tanesi kadehini kaldırıp
-'Yahu arkadaş bu kadar senedir hiç konuşmak kısmet olmadı. Haydi şerefe!' demiş.Öteki de
-'Şerefe arkadaşım' deyip mukabele etmiş.Kadehi ilk kaldıran
-'Arkadaşım senelerden beri konuşmadık. Bari bundan sonra arada bir iş bitince beraber çıkalım, köşedeki meyhanede bir iki kadeh çekelim'demiş. Öteki memur
-'Çok iyi olur ama benim işim sizinki gibi
saat 5 te bir türlü bitmiyor. Siz nasıl oluyor da işiniziz tam zamanında bitirebiliyorsunuz?' diye sormuş.Öbürü cevap vermiş
-'Kimseye söylemiyeceğine dair söz verirsen sana bir sırrımı açıklayacağım' demiş ve anlatmaya başlamış
-'Bana karışık, içinden çıkılması zor olan bir dosya getirdikleri zaman üstüne 'Ahmet bey'e havale' yazıp kaleme geri gönderirim. Senelerce önce 'Nasıl olsa bu koca bakanlıkta bir Ahmet bey vardır' diye düşündüm ve haklı çıktım. Şimdiye kadar havale ettiğim
dosyaların hiç biri bana geri gelmedi.'.Öteki adam ayağa kalkmış, elini uzatmış ve
-'Galiba artık tanışmamızın zamanı geldi,
bendeniz Ahmet' demiş..
No :0137
Kravat
Turistin biri Cezayir'de çölde susuz bir şekilde sürünüyomuş.Birden dükkan gibi bi yer görmüş ve oraya giderek:
-Su...lütfen bir yudum su
Adam:
-Beyeefendi maalesef suyumuz yok ama isterseniz kravat verebiliriz
Turist:
Ben napıyim karavatı susuzluktan geberiyorum
der.Adamda ona 2km. güneyde bi yer olduğunu,oraya gitmesini söyler.Turist güç bela oraya varır ve:
-Su... birazcık suuu
Adam:
-Maalesef beyefendi buraya kravatsız giremezsiniz!!
No :0138
Temel İcadı
"Dünya Genetik Projeler Yarışması" yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörler yarışmaya çalışmalarıyla katılmış. İlk olarak Fransız profesörü anlatmaya başlamış:
-Ben, inek genleriyle tavuk genlerini birleştirdim. Ortaya çıkan mahlukatın eti, kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu.
Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra Türkiye'den Temel'e gelmiş. Juri başkanı.
-Sizin çalışmanız nedir?
-Ben karpuz genleriyle hamamböceği genlerini birleştirdim.
Birden tüm Jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan, Temel'e:
-Bu çalışma ne işe yarar?
-Acayip işe yarıyor! Karpuzu kesiyorsun, çekirdekleri kaçışıyor...
No :0140
Erkek
Hamile kadın evde tek başınayken sancısı tutar ve hemen bi taksi çagırır.Taksi gelirKadın arkaya koltukların tam ortasına oturur.Sancısı
agırlaştığı için kendini biraz koyverir.Bu arada şöföre sorar:
-"Şöför bey sizce erkemi yoksa kızmı olur"
Şöför aynadan bakarak kadına "erkek" der.Kadın:
-"Nerden bildin"der.Şöför:
-"Bıyıklarını gördüm" der
kısaltma
dilbilgisi dersinde öğretmen
- "sarı saçlı kız elleri pencerenin pervazına dayalı halde
dışarı baktı ve güldü" cümlesini kim bana kısaltabilir?
temel hemen ayağa kalkar ve şöyle der
- orospi!
Güvence
temelin 12. oğlunu askere çağırmışlar, ondan önceki 11
tanesi askerde olduğu için temel itiraz etmiş
-haçan söyleyun padişahunuza penum şeyime güvenup
sağa sola savaş açmasun!
Muz
İki kadın manava gider :
- Lütfen iki muz verir misiniz ?
Manav, muzları tartar ve 3 tane vereyim bir kilo olsun der.
Kadınlardan daha ufak olan ötekine döner :
- Olsun n'apalım, birini de yeriz.
Tünel İhalesi
Mısır hükümeti, Kızıldeniz'in altına tüp geçit yapmak için ihale açmış.
İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan ve Türkiye'den de Temel'in
firması olmak üzere birer firma katılmış. Firmaları teker teker mülakata
çağırıp teknik bilgi istemişler.
İngiliz firması :
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve
denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum
bir metre fark olur. 30 metre enindeki tünelde de bir metreyi rahatlıkla
düzeltiriz demiş.
Amerikan firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum
50 cm fark olur, onu da düzeltiriz demiş.
Japon firması :
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Biz de fark olmaz, demiş.
Sıra bizim Temel'e gelmiş. Temel :
- Valla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamazsak
iki tane tüneliniz olur.
Ayna
Erzurum'a ayna Gelir.
Şıhbızın köyünde, o tarihe kadar kimse ayna görmemiştir.
Adamın biri, ilk rastladığında, aynayı alıp bakmaya başlar.
Ardından, aynada gördüğü kişiyi ölen kardeşi zannedip ağlamaya başlar :
- Vay benim zavallı gardaşım, vay benim zavallı gardaşım.
Aynayı koynuna alıp yatar. Hanımı, eşinin, aynayla yattığını görünce şüphelenir.
Uyandırmadan adamı, aynayı alıp bakar. Öfkeden kudurmuştur.
- Vay ! der heyecanla. Herifim, beni bir garıylan aldatır.
Aynayı alıp, köyün şıhına gider. Aynayı göstererek Şıh Efendi, der.
Benim herif beni bir garıylan aldatır. Aha garı da burdadır.
Şıh aynayı alıp, bakar.
- Bacım, bu, bir garıdan ziyade, gavata benziir.
Sosyal İmkanlar
İki tane eşcinsel İstanbul'da işe çıkarlar. Batılı olan doğulu olana sorar :
- Sizin orda bu işler nasıl olur ?
- Kardaş bizim orda bizi gördükleri yerde döviler sonra götürüp istedikleri
gibi yapiler, daha sonra hakaret vs. arabadan paldir küldür yuvarliler bizi
perişan ediler. Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan celi.
Vay be demiş batılı olan çok yazık size.
Bu defa doğulu sorar :
- Sizde nasil oli ?
- Bize önce telefon acarlar; uygun muyuz deği lmiyiz diye sorarlar, sonra araba
gönderir evden alırlar, sonra sauna, yemek, sonra gece hotel derken sabah kahvaltı
ve en sonunda da üceretimizi alırız. Bizi tekrar araba ile eve bırakırlar.
- Kardaş valla, sizdeki sosyal imkanlar bizde olsa bizim alayımız **** olur.
Üç Rahibe
Üç rahibe bir araya gelmiş pederi çekiştiriyorlarmış.
Birinci rahibe:
- Geçen gün pederin odasına temizlik için girdim,
dolabını temizlerken bir de ne göreyim, bir sürü ***** dergi.
Hepsini sobaya atıp yaktım, demiş.
İkinci rahibe :
- Ben de geçen gün girdiğimde çekmecesinde çok sayıda prezervatif
vardı, hepsinin ucunu iğneyle deldim! demiş.
Üçüncü rahibe bayılmış...
Kayıp Arama
İki adam mağazada karılarını kaybetmiş hararetle aranıyorlarmış.
Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar. Ne oluyor
birader demeye kalmamış, birisi:
- Kardeş kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum, demiş. Diğeri :
- Asıl sen kusura bakma, ben de karımı arıyorum, demiş.
Daha sonra madem ikimiz de karılarımızı arıyoruz, karılarımızın tipini
birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer
rastlarsak birbirimize haber veririz demişler. Bir tanesi başlamış karısını tarif etmeye:
- Benim karım, sarışın, mavi gözlü, 21 yaşında, 1. 75 boyunda, 60 kg, topuklu
beyaz ayakkabı ve kırmızı mini etekli tek parça elbise giyiyor, demiş.
Sonra da, peki senin karın nasıl biri ? diye sormuş. Diğer adam biraz düşündükten sonra :
- Boş ver benimkini, seninkini arayalım...
Köy Yolunda
Ali ile Ayşe, tarladan köye dönüyormuş. Ali'nin bir elinde ipinden tuttugu kuzu,
öteki elinde, boş bir kova, koltuğunun altında bir tavuk, omzunda da bir dirgen varmış.
Ayşe ise, bir kucak odun taşıyormuş. Bir ara Ayşe, Ali'ye dönerek:
- Ali, bu yolda seninle yürümekten korkuyorum, bir gün sen bana saldıracaksın, demiş.
Ali de :
- Yapma yahu, elimde bunlar varken, sana nasıl saldırabilirim ki ? diye yanıtlamış.
Bunun üzerine Ayşe :
- Ne yani ? Dirgeni yere batırıp kuzuyu ona bağladıktan sonra,
tavuğu da kovanın altına kapatmayı düşünemeyecek kadar aptal mısın sen ?
İran Halısı
Halıcının elinde çok değerli bir iran halısı varmış. Herkes halıya bakmaya gelir,
fiyatını pahalı bulunca da başka bir halı alır gidermiş. Bir gün kadının birisi halıya
bakmak için yere eğilirken osurmuş. Suçunu bastırmak için de hemen doğrulup :
- Bu halı kaç para, diye sormuş. Halıcı :
- Hanımefendi halıya sadece bakmakla osurdunuz, fiyatını söylesem
herhalde mağazanın ortasına sıçarsınız.
Temelden-25 Fıkra
1 - Temel ve Kraliçe Elizabeth
Temel Istanbul a gelmis, yürüyormus.Bu arada 5 dakikada bir top atislari duyul-
maktaymis. Merak edip sormus. "Hemserim bu top atislari neyin nesi?" diye.
Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapildigi anlatilmis.
Aradan yarim saatgeçmis ve top atislari halen sürmekteymis. Temel yine
sormus bir baskasina "Bu top atislari neden?" diye. Ayni cevabi alinca
söylenmis: "Ulan, yarim saattir bir kariyi vuramadilar, be!"
2 - Temel ve Sevgilileri
Temel in 3 tane sevgilisi vardir.Biri ögretmen, biri doktor, biri de santralcidir.
Fakat ögretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadasi sorar "Niye
ögretmen de digerleri degil?" diye. Temel de ona döner:
-Ula der, bilmez misin doktorlar "bugün git yarin gel" der, santralci de "su an
mesgul daha sonra tekrar deneyin" der. Ama ögretmen ne der? Hadi bir daha
tekrarliyalim...
3 - Parasitçü Temel
Temel Nato da havaci olarak askerligini yapiyormus. Komutan askerlere
parasütle nasil atlanacagini ögretmis.
- "Uçaktan atlayinca birinci ipi çekeceksiniz. Parasüt açilmaz ise ikinci ipi
çekeceksiniz. Yine açilmadi, o zaman Meryem Ana ya dua edeceksiniz."
Temel uçaktan atlar. Birinci ipi çeker parasüt açilmaz, ikinci ipi
çeker yine açilmaz. O s1rada yere yavas yavas süzülen komutaninin
yanindan geçerken sorar:
- "Komutanim, komutanim.. O karinin adi neydi ?"
4 - Banka Soygunu
Temel ile Dursun Amerika da yasarlarken paralari bitmis ve bir banka soymayi
kafalarina koymuslar. Gece yarisi olmus, Dursun ve Temel kapilari açip içeride
kasalari aramaya koyulmuslar. Temel bir kasa görmü_, açmislar ve içinden bir
kase muhallebi çikmis. E bu kadar ugrastik bosa gitmesin demisler ve bunu
Temel afiyetle yemis. Daha sonra bir kasa daha görmüsler ve onu da açmislar
bir kase muhallebi daha. Bunu da Dursun yemis. Tabii ikisi de sasirmis koca
bankada nasil para olmaz diye ve orayi terk etmisler.
Ertesi gün gazetelerde manset : "Dünyanin en büyük Sperm Bankasi soyuldu!..
5 - Pilot Temel
Pilot Temel telsize var gücüyle bagiriyordu :
- "Ula, sag motor bozuldu. Düseyrum, düseyrum. Meydey düseyrum. Kule düseyrum."
Kule hemen cevapladi :
- "Mesaj anlasildi. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
6 - Temel Usülü Intihar
Dursun birgün ormanda gidiyormus. Temeli bir agaca belinden bagli sekilde
bulmus. "Napiyosun Temel" demis Dursun; Temel de "Intihar ediyorum" demis.
Dursun "Benim bildigim öyle intihar edilmez; o ipi beline diil boynuna
bagliyacaksin" demis. Temel de: onu da denedim; az daha boguluyodum...
7 - Babanin Sonu
- Babam öldü, demis Temel.
ilyas sormus:
- Neden öldü?
- Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
- Eyvah parçalandi mi?
- Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi
apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
- Yok, karsi apartmanin balkonunda çamasirlar asili idi.Çamasir ipine
vurup fabrikanin bahçesine düstü.
- Orada mi öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp
havalandi yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk onu
8 - Temel, Karisi ve Karisinin Asigi
Temel, bir haftaligina gittigi memleketten, haber vermeden erken dönünce
karisini evde baska bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde tasidigi
tabancasina davranan Temel, yatakta yakaladigi adami alninin ortasindan
vurur. Tabancayi tam kendi kafasina dogrultmusken, karisi haykirarak
üzerine atlar:
- Dur Temel im, kiyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykirir:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
9 - Temel in Arabasi
Temel Dursun a arabasinin öyküsünü anlatiyordu :
Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli
güzel bir bayan durdu ve beni arabasina aldi. Bir süre gittikten
sonra kadin arabayi kuytu bir köseye çekti. Mini etegini iyice
yukari çekip, dudaklarini islatti ve "Benden ne istersen
alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim.
Dursun : iyi etmissin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.
10 - Evde Kimse Olmayacak
Temel Fadimeye demis ki; "Fadime, bu aksam bize gel. Evde kimse olmayacak."
Fadime aksam gelmis kapiyi çalmis çalmis kimse açmamis...
11 - 2 Katli Otobüs
Bir gün Temel le Dursun 2 katli otobüsle yolculuk ediyomus. Temel
cep telefonunu çikartip alt kattaki Dursun u aramis.
- Orada havalar nasil Dursun kardesim?
- Bizim söför uyumus otobüs kendi kendine gidiyo valla Temel cigim...
- O dabirsey mi Dursun? Bizim katta söför bile yok. Otobüs kendi
kendine gidiyo...
12 - AIDS
Temel birgün ölümcül hastaliga yakalanir. Dursun da yaninda refakatçi olarak
kalmaktadir. Temel gelen herkese ben AIDS im der. Dursun art1k dayanamaz ve
sonunda sorar :
- Temel sen AIDS felan degilsin neden herkese yalan söylüyorsun?
Temelde:
-Haçen öylede ölücem böylede. En azinda kariyi saglama alalim bari...
13 - Tatbikat
Temel ile Dursun bir gün parasüt tatbikatina katilmislar. Diger para_ütçüler
gibi onlarinda uçaktan atlama siralari gelmis ve kendilerini bosluga
sal1vermisler. Temel in para_ütü açilmis ancak Dursun un ki açilmamis.
Dursun Temel e :
- Ula Temel bu meret aç1lmayi da!..
Temel :
- Ula Tursin yardimci parasüti aç usagum!..
Dursun yardimci parasütü açmaya çalismis fakat o da aç1lmamis ve
Dursun Temel e :
- Ula Temel bu merette açilmayi.
Temel :
- Bos ver usagum nasul olsa tatbikattayiz...
14 - Sinek Bar
Temel Istanbul a ilk kez gelmis ve Bebek koyunda methedilen sinek bari arayip
durmus. En sonunda sinek bari bulmus ve içeri girmis. Içkisini içerken kendi
kendine düsünmüs "Ya bu sinekli barin ne özelligi var herkes methetti hiç bir
özelligi yok". Ihtiyaçtan tuvalete gittiginde bir de ne görsün pisuvar
altindanmis ve piril piril parliyormus; "Demek buranin özelligi buymus..." demis.
Geri dönüp içkisini içmis. Ertesi aksam yine gelmis. Içkisini bitirince tuvalete
gitmis ki altin pisuvar orada yokmus. Kizgin bir sekilde geri dönmüs. Barmene
çatmis : "Hani buranin altin pisuvari kardesim bir özelliginiz vardi o da yok
simdi". Barmen kenarda duran iri yari adama seslenmis : "Sadullah abi gel dün
aksam senin saksafona iseyen adami buldum".
15 - 100 Hamsi
Dursun Temel e sormus :
- Usagim oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun?
Temel : 100 tane yerim valla...
Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi
oruçsuz yersin...
Bu espri Temel in acaip hosuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus
- Usagim oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun?
Cemal : 50 tane yerim ben...
Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...
16 - Arkadaslarimi Geri Getir
Bir Fransiz bir Ingiliz ve bir de Temel bir gemi kazasindan sonra issiz bir adaya
çikarlar. Ingiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransiz bunun Aladdin in sihirli
lambasi olabilecegini söyler ve lambayi ovusturur. Gerçektende lambadan bir
cin çikar ve konusmaya baslar :
- Dileyin benden ne dilerseniz...
Ingiliz : Ben ailemin yanina Ingiltereye gitmek istiyorum...
der. Cin hemen istegini yerine getirir.
Sira Fransiza gelir. O da ailesinin yanina Fransaya gitmek ister. Onun istegi de
yerine gelir.
Sira Temeldedir. Temel biraz düsünür. Cin çabuk olmasini söyler. Temel etrafina
bakar ve cine dilegini söyler :
- Arkadaslarim da gitti ben bu issiz adada yalniz kaldim onun için arkadaslarimi
hemen geri getirmeni istiyorum" der...
17 - Boynuzlu Köpek
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmis gezdiriyormus. Arkadasi Dursun
yolda onu görüp :
- Ula Temel Napiysin ?...
- Ula cörmiymisin Çöpegimi cezdurayrum Dursun kardesim...
- Ula Temel bunun boynuzlari var....
- Valla ben onin özel hayatina karismayrum...
18 - Gözlük
Temel uzak doguya gider. 250$ verip bakinca insanlari çiplak gösteren
gözlüklerden alir. Takar bakar çiplak, çikarir bakar giyinik. Çok hosuna gider.
Ikide bir takip, çikarir.
Eve gözünde gözlük gider, bakar Fadime ve sütçü çiplak. Gözlügüçikarir bakar
çiplak. Takar bakar yine çiplak. Müthis cani sikilir ve Fadimeye der ki :
- Ula Fadime 250$ verdim gözlük aldim ama hemen bozuldu!..
19 - Hatirla
Temel savasta yaninda 10 arkadasiyla birlikte düsmana esir düsmüs. Ilk gün
iskence sonunda ekipten 5 tanesi bülbül gibi konusmus. Ikinci gün 3 kisi daha
dayanamamis itiraf etmis. Üçüncü gün sonunda bir tek Temel kalmis. Dördüncü
gün iskencenin dozu artmis Temel den çit yok. Besinci gün iskence iyice
agarlasmis ama Temel yine ayni. Iki hafta sonra Temel i kaldigi hücrede
izlemeye karar vermisler. Bizim Temel hem kafayi duvara vurmakta hem de
söylenmekteymis :
-Hatirla...Hatirla... Hatirlaaaa...
20 - I am Sorry
Temel bara gitmis. Geçmis bir kenara oturmus, biraz sonra bara bir adam girmis
ve siska uzun boylu bir adamin kafasinin üzerine sise koymus, çekmis silahi
ates etmis sise paramparça... Ates eden adam elini kaldirmis;
- I am Pekosbill...
demis ve çikip gitmis. Daha sonra bara bir baska adam girmis ve yine o siska
adamin kafasinin üzerine konserve kutusu koymus, çekmis silahi ates etmis
kutu paramparça... Ates eden adam elini kaldirmis;
- I am Redkit...
demis ve bardan çikip gitmis...
Temel bunlari seyrettikten sonra dayanamamis, eline bir elma almis ve o siska
adamin kafasinin üzerine elmayi yerlestirmis, çekmis silahi ates etmis ve adami
tam anlinin ortasindan vurmus... Elini kaldirip;
- I am sorry...
demis ve çikip gitmis...
21 - Internetin Temelcesi
Temel, bilisim sektöründe çalisan bir firmaya is basvurusu yapmis. Firma
yetkilileri önce bir bilgi testinden geçmesi gerektigi söylemisler ve ilk soruyu
sormuslar :
-Internet ne demektir ?
Temel düsünmüs, tasinmis ve :
- Ise ciremedum temektur...
22 - Kamyon Söförü Temel
Temel kamyon söförüymüs. Bir gün kamyonu ile yokus asagi inerken freninin
patladigini farketmis. Ileriye dogru baktiginda da yolun ikiye ayrildigini görmüs.
Bir tarafta pazar kuruluymus ve yüzlerce insanin alisveris yapiyormus. Diger
tarafta ise küçük bir çocuk yolun ortasinda oyun oynamaktaymis. Temel çok
hizli bir sekilde düsünerek "pazar yerune çirersem pi sürü insan ölür en eyisu
çocigu ezeyum" demis.
Ertesi gün gazetelerde söyle bir baslik; "pazara giren kamyon dehset saçti.
150 ölü"
Temel e sormuslar :
- Sende hiç kafa yokmu? Bu kadar insani ezecegine bari çocugu ezseydin.
Temel cevap vermis :
- Ula siz benu ***** mi sandunuz? Bunu bende düsündüm... Tabii ki çocugu
ezecektim ama cocuk pazara dogri kosunca ben ne yapayim?
23 - Mercedes-Benz
Temel Istanbul da bir is yeri açar ve isler tikirinda gidince altina hemen
Mercedes marka bir araba çeker. O günlerde Trabzon dan annesi arar ve :
- Temel oglum, baban öldi. Hemen cel.
Temel arabaya atlar ve hemen yola koyulur. 6 saatte trabzona varir.
Neyse, babasinin cenazesini kaldirirlar, aksam annesinden izin ister ve isleri
yüzünden hemen Istanbul a dönmesi gerektigini söyler. Annesi onayladiktan
sonra Istanbul a telefon açip yaninda çalisanlara :
- Usaklarim, benceliyoryum beni karsulayun.
Usaklar bekler Temel gelmez. 1 gün geçer, Temel yok. 2 gün geçer Temel,
yok. 3 gün geçer Temel yok. 4 gün sonunda Temel gelir. Hemen sorarlar
- Patron 6 saatte gittin, 4 günde döndün. Çok merak ettik seni.
Temel bunun üzerine usaklaruna döner ve der ki :
- Ula usaklarum bu Almanlari anlamiyorum... Arabaya 5 tane ileri fites
koymuslar, sanki isin geri dönüsü yok gibi geri fitesten sadece 1 tanecik
koymuslar. O sebepten geç celdum.
24 - Palavraci Komutan
Temel ve Dursun parasüt egitimlerini tamamladiktan sonra ilk atlayislari için
havalanirlar. Makul seviyeye geldiklerinde komutanlari son kontrolleri yapip;
-Atladiktan bi süre sonra parasütün sag tarafindaki ipi çekin parasütleriniz
açilacaktir... Sayet açilmazsa hiç telasa kapilmayin, sol tarafta yedek
parasütün ipi var onu çekin sorun kalmaz... Indiginizde sizi bir jip bekliyor
olacak sizi karargaha geri götürecek.
Askerler korkarak da olsa atlamislar. Heyecanla sag taraftaki iplerine
asilmislar... Tik yok. Tas gibi düsüyorlar. Hemen sol taraftaki iplere asilmislar
ama parasütler yine açilmamis... Temel bunun üzerine bagarmaya baslamis :
- Ula bu komutanun hiçbir dedugu çikmiyor... Hele bir de asagida jip yoksa o
zaman anasini belleyecegum!..
25 - Sokaktan mi Topluyorum?
Temel sevgilisiyle gidiyormus. Sevgilisi bir magazada gördügü kürkü istemis.
Temel hemen vitrin camina bir tugla atip içinden kürku alip sevgilisine
vermis. Daha sonra sevgilisi otomobil galerisinde bir de araba görmüs ve bu
sefer de onu istemis. Temel de bunun üzerine
-Ben bu tuglalari sokaktan mi topluyorum?
demis...
_(_(_buda Nasrettin Hoca_)_)_ (nasrettin hocadan seçmeler)
Nasreddin hocanın iki karısı varmış biri diğerinden daha genç ve güzelmiş. Tekneyle gezintiye çıkmışlar karıları hoca demiş biz göle düşsek önce hangimizi kurtarırdın?
-Hoca yaşlı karısına dönmüş “ Hanım sen biraz yüzme biliyordun değil mi? “ demiş.
__________________________________________________ _____________
Nasrettin Hoca'ya dert yanıyorlar: __Yahu Hoca senin hanım çok geziyor. Hoca:Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrar.
__________________________________________________ _____________
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allah'ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
__________________________________________________ ______________
Nasrettin hoca bir gün kendine yeni bir kazan alır ertesi gün komşusu kazan istemeye gelir hoca kazanı yeni aldığı için pek vermek istemez ama komşusunuda kıramaz ve verir... bir gün iki gün derken onbeşgün sonra komşusu elinde hocanın kazanıyla çıkagelir kazanın içindede küçük bir başka kazan vardır... müjde hocam !!! der komşusu senin kazan doğurdu... nasıl yani der hoca kazan hiç doğururmu ? Valla inanmazsan al kendin bak der kazanı uzatarak... hoca kazanı eline alır yeni aldığı kazanın orası patlamış burası çatlamış... tabii doğurur der adama dönerek KAZANIN AMINA KOYMUŞSUNUZ.
__________________________________________________ ______________
Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş.etrafındaki esnafları seyrediyor.bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir kaç adım sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş. Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir yutkunmuş önce,sonra:
- bana senmi vurdun? demiş adama. Adam:
- ben vurdum lan ne olacak demiş. Hoca:
- sakadan mı vurdun ciddiden mi? demiş Adam:
- ciddi vurdum napacan?! Hoca:
- Aman aman, öyle olsun... Cunku şakadan hiç hoşlanmam da .
HALİNE ŞÜKRET
Dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir... Koma halinde hastaneye kaldırırlar. Tedavi olurken kendine gelir. Yatağında bakar ki bir kolu yok... Hepten morali bozulur, asabileşir. Bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:
-Ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!
Diye bağırıp çağırır. Kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. Doktorlar başına toplanır, bakarlar Dursun ciddi, başlarlar nasihata:
-Bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. Sonra beterin beteri var. Geçen yıl Temel de kaza geçirdi. Onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık... Ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. Şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. İnanmazsan git de bak.
Dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede Temel'i bulur. Bir de bakar ki, Temel'in hakikaten iki kolu kesik ama, Temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor...
Bizim Dursun'un kafası karışır ve hayretle Temel'e yaklaşır:
-Ula Temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. Ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. Ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum... Şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun... Derken, Bizim Temel patlar:
-Ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. Sırtım fena halde kaşuniyi... Patlayrum.
SAY
Bizim küçük Temel, Okuldan bir türlü mezun olamıyor. En sonunda öğretmen:
-Oğlum seni imtihan edeceğim. Bilirsen seni mezun edeceğim.
Temel sevinir, sözlüye kalkar... Hoca:
-Söyle bakayım Temel, İngiltere'yle Fransa kaç kez savaştılar?
Küçük Temel:
-Alti defa savaştiler öğretmenum.
Hoca:
-Aferin sana Temel, tebrik ederum, der.
Küçük Temel, mezun oldum sevinciyle hocaya bakarken, hoca:
-Peki say bakalım, demez mi?
Küçük Temel:
-Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Alti.
TEMEL'İN OĞLU
Temel'in oğlu küçük Temel, okula gittiğinde öğretmeni sorar:
-Temel, baban nasıl iyi mi?
Küçük Temel:
-Öğretmenum, babam dün akşam banyo küvetine girdi, uyudi kaldi oriya...
Öğretmen şaşkın:
-Uyudu mu? Desene sular evi bastı, ev mahvoldu...
Küçük Temel sakin:
-Yooo öğretmenum öyle olmadi, çünki babam ağzı açuk uyur...
BAŞKA ÇİMSE YOK Mİ?
Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir. Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır. Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar. Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır:
-Çimse yok miiii!
Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar:
-Ey kulum Temel! Düşüp ölsen ne var ki? Seni cennetime koyarım. Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma!
Temel şöyle bi düşünür, emirlerden hemen hiçbirini yapmamış, yasakların neredeyse tamamını yapmış, kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez. Başını kaldırıp, tekrar bağırır:
-Başka çimse yok miiii!
FADİME'DEN E-POSTA...
Şubat ayının soğuk günlerinde, ikisi de Amerika'nın değişik bölgelerinde, ayrı ayrı iş gezilerinde olan Dursun'la karısı, Florida'da buluşup yaz sıcaklarının yaşandığı bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Eşi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayırttıktan sonra, ona bir e-posta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlış yazdığı için, Dursun yerine, bir gün önce karısı ölen Temel'e gider. Yaşı da epeyce ilerlemiş bulunan Temel, bilgisayar ekranında mesajı okuyunca, korkunç bir çığlık atar ve düşüp bayılır. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çığlığı üzerine ev halkı odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardım için koşuşturmaya başlar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çığlık attığını soranlara, bilgisayar ekranını gösterir:
"Sevgili Kocacığım,
Bugün, buraya ulaşır ulaşmaz, önce yarın senin gelişinle ilgili tüm işlemleri tamamladım, sonra da bana ayrılan yerime yerleştim. Burası gerçekten de dedikleri gibi çok sıcak... Seni dört gözle bekliyorum..." (Karın)
VERGİ
Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır... Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar... Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel.. Ortaya bir fikir atılır... Halktan toplanan vergiler nasıl dağılım yapılacak. Amerikan vatandaşı söz alır:
-Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız...
Derken Avrupalı söz alır ve:
- Bizim Avrupa’da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız...
Sıra bizim Temel’e gelir ve başlar anlatmaya:
-Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. Keşke bizda sizun çirkefluklerunuzi değil da habu çalışkanluğunuzi alsak... İnanun bizum öyle bir uygulamamız yok... Bizde daha kısa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri... Atar havaya. Yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar... Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner...
GEÇİM ÇARESİ
Siyasiler boş yere kavga ederse ekonomi de vatandaşa kalır... Temel, Dursun ve İdris’in parasızlıkları canlarına tak eder. Bir taraftan işsizlik bir taraftan geleceği kapkara bir siyaset... Ekonomi ve enflasyonu bırakan siyasiler devamlı kavga ederler...
Bunlar da oturur geleceğimizi, yani ekonomi, işsizlik nasıl çözülür onu tartışırlar. İdris söz alır:
- Uşaklar ben en hızlı kalkunmanun yolini buldum... Bi uçak filosu yolliyalum. New York’i bombaliyalum... Sora da Amerika bize atom atar. Teslim oluruk. Sora da Japonya gibi çikaruk ortaya aha zengin oldun...
Dursun atılır:
- Ula daha kolayi varken öyle niye edeyruk... En iyisi Amerika’ya savaş ilan edelum Beşinci Filo oriya çıkarma yapar... Savaşı kaybederuk... Ardından Almanya gibi ortaya çikaruk aha zenginsun. Sonunda Temel atılır, kafasını kaşır ve:
- Ula uşaklar ya savaşi biz kazanursak, oni hiç hesap etmedunuz...
MÜTEAHHİT TEMEL
Bizim Temel, Amerikalı ve İngiliz’le telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
-Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...
KAPLUMBAĞA TEMEL
Dört kaplumbağa, pikniğe çıkmaya karar vermiş. Erzakları hazırlayıp; bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken, otuz yıl sonra piknik yerine varmışlar. Gazozları, yiyecekleri, herşeyi ortaya çıkarmışlar. Bir bakmışlar gazoz açacağı yok. Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp gelmesi. Görev, içlerinde en küçük kaplumbağa olan Temel'e düşmüş. Genç kaplumbağa:
-Ben gelene kadar buradaki yiyeceklere dokunmazsanız giderim...
Diğerleri bunu kabul etmiş. Temel, yola çıkmış; bir,iki, on, yirmi yıl geçmiş. Bu arada, yaşlı kaplumbağalardan biri fenalaşmış. Arkadaşları ne yapsa faydasız, son bir dileği olup olmadığını sormuşlar:
-Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?...
-Elbette...
Diyerek, sarmalardan birini vermişler. Tam ağzına atacağı sırada, genç Temel, çalıların arasından fırlamış:
-Gitmiyorum işte, gitmiyorum...
YILAN TEMEL
Yılan Temel, arkadaşı yılana sormuş:
-Haçan, biz zehirli yilan miyuk?
-Heee, n'oldu ki?
-Dilimi ısırdum da...
FADİME FEMİNİST OLURSA
Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der:
-Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı...
Alman konuşmacı:
-Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış...
Fadime kürsüye çıkmış:
-Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel'e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı...
KIZARTMA
Bizim Temel karakolda başkomiserdir. Bir gün bir kadın gelir:
- Komiser bey komiser bey! Kocama tavuklu bezelye yapacaktım ... Ben onu haşlayana kadar kocamı markete bezelye almaya gönderdim. Gidiş o gidiş gelmedi... Ben ne yapacağım?
Komiser Temel kadına hiç bakmadan:
- En eyisi siz o tavuğu kizartma yapin.
BEN NE YAPIYORUM?
Bizim Temel’le Dursun Almanya’da bir gün arabayla gezmeye çıkarlar... Tabii otobandan giderken alışmışlar burda suratli gitmeye. Dursun tahrik eder:
- Ula bas kaza nerdeyse at arabasi bize yetişecek.
Temel bu durur mu. Hız sınırını çoktan aşmıştır. Birden yoldan çıkıp yokuştan aşağı ağaçların arasına paldur küldür giderken Dursun atılır:
- Ula ne oldi eyi giderken birden sallanmaya başladuk.
Temel heyecanla:
- Ula Dursun, sorma önüme bi köpek çikti...
Dursun:
- Ula uşağum ezseydun oni da geçseydun...
Temel:
- Ula ben neye uğraşıyorum zannedeysun...
SAĞIR KİM?
Temel doktora gitmiş:
- Doktor bey, Bizum Fadime sağır herhalde, sorularima cevap vermeyi...
- Karınızın sağırlık derecesini ölçelim. Siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim.
Temel, deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş:
- Karıcuğum bugün yemekte ne var?
Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş. Çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş:
- Kiz Fadime saa diyrum, yemekte ne var?
- Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, yemekte hamsili pilav var...
NEYE BASIYOR?
Temel, kahvehanede arkadaşlarına av maceralarını anlatmaktadır:
- Geçenlerde ormana ava gittum. Birden bi ayi ile karşulaştum. Tüfeği atıp kaçmağa başladum. O da beni kovalamaya başladi. Tam ayinun nefesini ensemde hissettuğum anda ayi kayup yere düşti. Bu durumu fırsat bilip arayi açmağa çaliştum. Ama ayi gene peşima düşti. Gene tam nefesini ensemde hissettuğum anda ayi tekrar kayup yere düşti. Ben tekrar arayi açmağa çalıştum.
O arada Dursun, dayanamayarak sorar:
- Ula Temel, çok cesaretli adamsun. Ben senun yerinde olsam, altuma ederdum.
Temel atılmış:
- Ula sen ayinun neye basup kayduğunu zannedeysun?
KİMİNLE EVLİ?
Mahkemede hakim, Temel'e sormuş:
- Kiminle evlisin?
- Bizum kariylan!
Hakim sinirlenmiş:
- E, herhalde, sen hiç erkekle evlenen duydun mu?
- Duydum tabi, nasil duymadum!..
- Kimmiş?
- Bizum kari.
ANNESİNDEN TEMEL'E MEKTUP
"Sevgili oğlum Temel... Senin hızlı okuyamadığını bildiğim için mektubu yavaş yavaş yazıyorum...
Artık senin büyük şehre gittiğin sırada yaşadığımız evde yaşamıyoruz. Baban bir gazetede, "İnsanların başına genellikle evlerinin iki kilometre civarındaki bölgelerde kaza geldiğini" okumuş; o yüzden taşındık...
Sana yeni adresi veremiyorum, çünkü yeni evimizde bizden önce oturan hemşehrilerimiz, taşınınca adresleri değişmesin diye kapı numarasını söküp götürmüşler...
Bu evde garip bir çamaşır makinası var. Geçen gün içine dört gömlek koydum, çalıştırmak için duvardaki zinciri çektiğimden beri bir daha gömlekleri göremedim.
Geçen hafta sadece iki kez yağmur yağdı. İlki üç gün, ikincisi ise dört gün sürdü...
Benden istediğin yeleği postaya verdim. Ancak, halan 'o koca düğmelerle paket çok ağır olur' deyince düğmeleri kopartıp yeleğin cebine koyduk. Orada bulabilirsin...
Not: Sana biraz da para gönderecektim, ama zarfı bir kere yapıştırmış bulundum... Sevgiler... Annen"
HERKES BİLİYOR
Temel, Paris'te bir dükkâna girmiş. Bakmış, dükkânın bir köşesinde harika bir papağan... Hayran hayran seyrederken, dükkân sahibi yanına gelip, "Bu harika bir kuştur, karşısına geçene bakar ve ona nasıl birisi olduğunu söyler" demiş. Temel, papağanın karşısına geçer geçmez, kuş "Sen aptalsın" demiş. Temel, papağanı satın almak istemiş, ancak adam satılık olmadığını söylemiş. Bunun üzerine Temel, papağanın yumurtalarından rica etmiş. Adam, "yarın gelin verelim" demiş. Ertesi gün gittiğinde Temel'e üç tane yumurta vermiş. Temel derhal Trabzon'a dönmüş, eş-dost, akraba, komşu kim varsa toplamış ve papağanın özelliklerini anlattıktan sonra, gururla yumurtaları göstermiş ve hep birlikte yumurtaları kuluçkaya yatırmışlar. Bir süre sonra, yumurtalardan birisi çatlamış ve içinden normal bir tavuk civcivi çıkmış. Bir anlam verememişler. Fakat, ikincisinden bir bıldırcın, üçüncüden de keklik çıkınca, Temel'in tepesi atmış. Uçağa atladığı gibi varmış Paris'e, dükkânı bulmuş, dalmış içeriye... Papağan, Temeli görür görmez, "Sen *****sın" demiş. Temel daha da kızmış ve "Ula baa bak" demiş, "benum ***** olduğumi burda bi sen bileyisun, ama senun orosbi olduğuni Tirabizonda cümle âlem bilıyi".
NESİ VAR?
Temel, eczane açar. İlk müşterisi gelir:
-Bana bir sinek ilacı verir misiniz?
Temel:
-Tabii, sineğunuzun nesi var?
Skorbord
Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
- Haydi biraz sevişelim.
Temel sıkılarak:
- Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa ?
Kadın, üstündeki son giysiyi de çıkartırken: - Yer yerinden oynasa, uyanmaz artık. Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar.
Kadın, bir süre sonra içli bir sesle:
- Haydi bir daha.
Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı: - Bak dostum, bütün gece karımla seviştin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorboard olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!
Çukur işi
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...
Dedikoducu ********
Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri ******** der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine ******** der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
-Fadime bugün trende adamın biri bağa ******** dedi der.
Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
-Dedikoducu ********...
Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
-"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."
Firar
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...
İşaret
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!
Paça
Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...
Yassı Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
- Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.
Mendil
Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
- Mendilin var mı
- Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.
Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
- Yok
- O zaman ahırın yanıyor
Boyacı Laz
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
Doğan ın Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..
Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
Şişlik
Temel tarlada çalışırken çişi gelmiş, çıkarmış oraya çişini yaparken başlamış bağırmaya
-"uyy yandum!..".
Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alır evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadır. Fadime doktorun kulağına eğilir ve der ki:
-"Toktor bey acısını al ama şişluk kalsun
Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasıl gidiyor Temel
-İyi gidiyor
-Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!
Akrobat Temel
Temel marangoz ama ne marangoz mesleğinin zirvesinde derken trabzona dünyanın en büyük sirki geliyor çadır direğini dikmek içinde usta bir marangoza ihtiyaç var arayıp soruşturuyorlar en iyi usta olarak temeli tavsiye ediyorlar temel sirke gelip ne iş yapılacağına bakıp takımlarını alıp geliyor ve direğin üstüne çıkıp başlıyor direği yere çakmaya bu sırada sirkin patronu aşağıdan temeli seyrediyor derken temel birden havada iki parande üç salto atarak yere iki ayağının üstüne ve ellerini bacağının yanlarına vurarak sağlam bir şekilde düşüyor bunu gören patron içtiği puroyu yutuyor ve koşarak temelin yanına gelip aynı hareketi yapmasını ve bunun karşılığında ise çok büyük para kazanacağını anlatıyor temel ise kesinlikle olmaz diyor patron gene aynı hareket için para ve 20 senelik ip canbazlarının bile bu hareketi yapamadığını anlatıyor adam ısrar ediyor temel kabul etmiyor adam gene ısrar temel en sonunda adamın kulağına eğilip ula hemşerim benim her sefer aynı hareketi yapmam için direğin tepesinde aletin başına mı vurmam lazım.
Skorbord
Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
- Haydi biraz sevişelim.
Temel sıkılarak:
- Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa ?
Kadın, üstündeki son giysiyi de çıkartırken: - Yer yerinden oynasa, uyanmaz artık. Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar.
Kadın, bir süre sonra içli bir sesle:
- Haydi bir daha.
Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı: - Bak dostum, bütün gece karımla seviştin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorboard olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!
Çukur işi
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...
Dedikoducu ********
Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri ******** der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine ******** der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
-Fadime bugün trende adamın biri bağa ******** dedi der.
Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
-Dedikoducu ********...
Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
-"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."
Firar
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...
İşaret
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!
Paça
Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...
Yassı Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
- Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.
Mendil
Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
- Mendilin var mı
- Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.
Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
- Yok
- O zaman ahırın yanıyor
Boyacı Laz
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
Doğan ın Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..
Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
Şişlik
Temel tarlada çalışırken çişi gelmiş, çıkarmış oraya çişini yaparken başlamış bağırmaya
-"uyy yandum!..".
Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alır evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadır. Fadime doktorun kulağına eğilir ve der ki:
-"Toktor bey acısını al ama şişluk kalsun
Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasıl gidiyor Temel
-İyi gidiyor
-Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!
Akrobat Temel
Temel marangoz ama ne marangoz mesleğinin zirvesinde derken trabzona dünyanın en büyük sirki geliyor çadır direğini dikmek içinde usta bir marangoza ihtiyaç var arayıp soruşturuyorlar en iyi usta olarak temeli tavsiye ediyorlar temel sirke gelip ne iş yapılacağına bakıp takımlarını alıp geliyor ve direğin üstüne çıkıp başlıyor direği yere çakmaya bu sırada sirkin patronu aşağıdan temeli seyrediyor derken temel birden havada iki parande üç salto atarak yere iki ayağının üstüne ve ellerini bacağının yanlarına vurarak sağlam bir şekilde düşüyor bunu gören patron içtiği puroyu yutuyor ve koşarak temelin yanına gelip aynı hareketi yapmasını ve bunun karşılığında ise çok büyük para kazanacağını anlatıyor temel ise kesinlikle olmaz diyor patron gene aynı hareket için para ve 20 senelik ip canbazlarının bile bu hareketi yapamadığını anlatıyor adam ısrar ediyor temel kabul etmiyor adam gene ısrar temel en sonunda adamın kulağına eğilip ula hemşerim benim her sefer aynı hareketi yapmam için direğin tepesinde aletin başına mı vurmam lazım.
Deneme Atlayışı
Temel ile tursin askerde eğitimlerini paraşütçülük üzerine yapıyorlardı.
Komutan: Bu bir deneme atlayışıdır, şimdi herkes sırayla atlayacaktır sonra aşağıda buluşma yerine gidip diğerlerini bekleyecektir, eğer paraşüt açılmazsa fazla telaş yapmayın ikinci paraşütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatır. Temel birinci paraşütü çeker açılmaz o anda ordan geçen Dursuna bağırır:
- Ula Tursun paraşüt açilmiy der.
Dursun soguk bir kanlılıkla yedeği çek der. Temel onuda dener oda açılmaz. Temel Dursuna yine bağırır:
- Ula yedeğide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip öleceğum Dursun der. Dursun Temeli şöyle bir süzer ver derki:
- Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur.
Rezil Çırak
Temel bir gün yolda yürürken Dursunla karşılaşmış. Dursun 'ooo temel dükkan açık çırakta dışarı çıkmış' demiş. Temel de 'dün akşam o beni rezil etti, bu günde ben onu rezil ediyorum' demiş.
Beyincik
Adamın biri beynini değişmek ister. Bunun için bir beyin doktoruna gider... Doktor fiyat listesini gösterir.. Listede şunlar gözükür...
1 Astronot beyni 25.000
1 Profesör beyni 50.000
1 Karadenizli beyni 1.000.000
Adam listeye baktıktan sonra karadenizli beyninin neden pahalı olduğunu merak eder ve doktora sorar.. Doktor şöyle yanıt verir.
- Bir astoronot öldürüyoruz iki beyin çıkıyor, bir profesör öldürüyoruz 5 beyin çıkıyor ancak 100 karadenizliden ancak bir beyin çıkıyor.
Düşüş
Temel, New York'taki gökdelenlerden birinin 53. katında çalışırken aniden ayağı kaymış ve aşağı doğru uçmaya başlamış... 52, 51, 50, 49, 48... Katları yıldırım hızıyla geçen Temel 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2... Ve 1'inci kata geldiğinde kafasından şimşek gibi şu düşünceler geçmiş:
- Sağa çok şükür Tanrum, haburaya kadar sağ sağlim celduk... Birinci kattan düşsen de nasil olsa pişeycukler olmaz.
Sahipsiz
Yargıç, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel'esordu:
- Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın söyler misin?
- Sahibi yok sanmiştum...
- Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın?
- Mezarluğun önine parketmiştu da...
Davet
Temel Fadimeye demiş ki; "Fadime, bu akşam bize gel. Evde kimse olmayacak."
Fadime akşam gelmiş kapıyı çalmış çalmış kimse açmamış...
Kuru saçlar
Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar :
- Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?..
Temel cevap verir :
- Yok anne bu şampuan kuru saçlar izinmiş !..
Bizim Temel birgün elinde bir çantayla havaalanına geliyor. Havaalanındaki güvenlik alanından geçerken tarama yapan alet alarm veriyor, bunun üzerine güvenlik görevlisi Temel'e soruyor:
- Çantanızda ne var
Temel: - Kuş yemi var diyor.
Gorevli: - O zaman bir daha geçin bakalım diyor ve Temel tekrar geçiyor ama alet yine ötüyor bunun üzerine görevli Temel'e çantasını açmasını söylüyor ve Temel çantayı açınca görevli çantada mücevher, altın, saat gibi değerli şeylerin olduğunu görüyor ve Temel'e soruyor:
- Hani kuş yemi vardı çantada?
Temel: - Valla ben bunları götürüp kuşun önüne koyuyorum ister yer ister yemez...
Otelci
Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış.
Temel, ne istediğini söylemiş:
"Bana bir fahişe bulup gönderin."
Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş:
"Demin gelen müşteri kadın istiyor..."
Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş:
"Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen git o müşteriye ağzının payını ver..."
Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini pek tutmamış:
"Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer..."
Kadın çok sinirliymiş:
"Sen gitmezsen, ben gider söylerim..."
Ve, hışımla merdivenleri çıkıp Temel'in ağzının payını vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan gürültüler gelmeye başlamış.
Onbeş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış...
Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış:
"Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye tutturdu. Becerene kadar anam ağladı."
Sayı
Temel bir konferansta konuşma yapıyormuş:
"İnsanlar üçe ayrılır. Sayı saymayı bilenler ve bilmeyenler."
Sürpriz
Temelle dursun bir gün sinemaya giderler filmde bir at yarışı sahnesi vardır ve temel dursuna sorar
-iddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur.
dursun; -oldi benda 2. ata oynayrum
iddayı temel kazanır ve temel dursunun 5 milyonunu alır ertesi gun temel dursunu arar
-dünkü film faridiya ben oni bidaa seyretmiştum vicdanum rahat etmedi onun içun aradum
dursun; benda seyretum
temel; o zaman niye 2. ata oynadun
dursun; süpriz oynadum olum
Buzdolabı
Temel ile dursun 15 sene sonra ilk kez görüşmüşler. Dursun Temel'i evine davet etmiş. Dursun un iki karısı varmış (biri imam nikahlı diğeri ise resmi). Dursun Temel'i yedirmiş içirmiş. Akşam Temel Dursunlar da kalmış. Gece Dursun un imam nikahlı karısı Dursun un yanına gelmiş ve şöyle demiş:
"Dursun çok azdım benimle beraber ol!"
Dursun: "olmaz evde misafir var"
Karısı ısrar etmiş. Dursun karısına "git buzdolabının kapağını aç ışığından bak Temel uyuyorsa gel"demiş. Kadın bakmış, Temel uyuyor numarası yapmış. Dursun ile karısı işi bitirmişler. Derken öbür karısı gelmiş. Aralarında aynı konuşmalar geçmiş. Dursun bu karısıyla da işi bitirmiş. Sabah olmuş. Dursun Temel e sormuş:
"rahat uyudun mu?". Temel:
"evet ama gece çok susadım" demiş. Dursun sormuş:
"peki niye içmedin?". Temel yanıtlamış:
"nasıl içerim buzdolabının kapağını her açanı hallediyorsun!"
Bizim ev
Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş.
-Neden kaçaysun, diye sormuş Temel.
-Ha pura pabamın evii, demiş Fadime.
-Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur
Hem iyi Hem kötü
Dursun,köyünden ayrılıp,çalışmak için İstanbul'a gider.. Aradan uzunca bir süre geçer, ama,Dursun'dan haber alınamaz.. Köyde sevilen bir kişi olan Dursun'un akibetini araştırmak üzere arkadaşı Temel!i İstanbul'a gönderirler.. Onbeş-yirmi gün sonra Temel döner..Kahvede toplanan köylüler merakla Temel'e sorarlar:
-Ula Temel,Dursun'i buldun mi.?...
- Hee..bulmuşim oni...
-Peçii nasildir?..İyi mudir..köti mi.?..
- açan,hem iyudurr..he mi de kötii..
- Ula o nasıl oluyii..hem iyi,hem kötii..
-Kötüdir,Çünkü Dursun **** olmuştirr..
- uyy..Haçan bunun iyiliği nerde dür.?..
- Valla ben kendisini düzdüm..Muamelesi çok iyi daa..
Temel Hamile
Midesi ağrıyan Temel, doktora gider. Tanıdık olan doktor, Temel ile biraz dalga geçmek için, kısa bir muayeneden sonra hemen teşhisi koyar:
- Temel, sen hamilesin.
Temel, kendi kendine söylenir:
- Ne? Yaktın beni Fadime, sana kaç kere "Sevişirken üste çıkma" demiştim.
Uyarı
Temel ile Fadime yatakta sevişirken Fadime sürekli olarak Temel'e " Temel bu iş böyle olmuyor önce uyarılmam lazım" diye itiraz etmekteymiş. Temeli'in canına tak etmiş. Bir sabah işe giderken;
- "Bak Fadime seni uyarıyorum akşama seni halledeceğum ona gore. Sonra uyarmadı deme.
25 sent
Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.." derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı.
Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı..
"Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel.. "Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.."
Temel'in Kedisi
Temelin bir kedisi varmış ve hergün düzenli olarak gezmeye çıkartırmış.Birgün yolda karşılaştığı bir arkadaşı:
-Ula senun paşka işin yok midur pikmaymusun herkün bu kediyi gezdirmekten? diye sorunca Temel:
-KPende piktum ama ne yapayum ha pu kedi pakiredir istemayrum pi de yavrulasın korkayrum salamayrum! demiş. Bunun üzerine arkadaşı:
-Ula usağum ha punun kolayi fardur... Penzine pula sal oni yanuna gelmez kedi medi..
Temelin kafasına yatmış bu yöntem bir deneme yapmış bakmış gerçekten yanına kedi falan yanaşmıyor hergün sabahtan salarmış kediyi benzine bulayıp... aksam hava kararınca kedi de eve dönermiş rahat etmiş Temel, taaa ki bir akş am kedi hava kararıpta hala eve dönmeyinceye kadar...
Bir telaş bir telaş oraya bak buraya sor yok yok gitti bizim kedi diye düşünürken rastladığı mahallenin çocuğu
-ha pen kördum senun kediyi şu ileriki ranpada penzini bitmiş öbür kediler dayanaydu...
Fındıklar
Temel ile fadime birbirlerini çok istiyorlarmış. Fakat utangaçlıklarından birbirlerine açılmak ne kelime konuşmaları bile çık zormuş. Tesadüfen yalnız kaldıkları bir günde artık canına tak demiş olan temel fadimeye; habu findukluklardan yukarı bir çikalummi der. Fadime de he temel çikalum der. Biraz yürürler. Temel konuşacak kelime bulamaz, fadime durumu anlar bari bir soru sorayımda temel açilsun diye düşünür.
-"Uy temel habu findukluklar kimundur" der.
Temel hemen atılır
-Emicemundur bi tane koparanun a...na koyarum ",
Fadime hemen bir fındık koparır. Temel fırsatı kaçırmaz hemen sarılır fadimeye fındıklıkların altında işlerini bitiriler.
Sonra kalkıp tekrar yürümeye başlarlar ikiside mutludur. Biraz sonra fadimenin canı çeker temele tekrar sorar,
-"Temel, habu findukluklar kimundur.
Temel" dayimundur, bitane koparanun a.. na koyarum der.
Fadime hemen birtane koparır. Temel tekrar sarılır fadimeye uzun uzadıya fındıkların arasında işlerini görürler.
Tekrar kalkarlar yürüler. Biraz sonra fadimenin canı tekrar ister temelde aynı işi yapar. Bu böyle birkaç defa daha devam eder fakat Temelin pili bitmiştir, ama fadime doymak bilmez tekrar sorar
"Uy temel ha bu findukluklar kimundur da",
temel "ha bilmeyirum galiba fiskobirluğunduler"
El işareti
Bir gün temel bir minübüse durması için işaret etmiş adam ellerini havaya kaldırarak ve tüm parmaklarını oynatarak çok kalabalık demiş.
Temelde baş parmağını işaret ve orta parmağının arsına sokmuş. Şoför kızmış ve aşağı inmiş
-Sen ne kadar terbiyesiz adamsın demiş.
Temel "asıl sen ne kadar terbiyesizsin bana böle böle yaptın" demiş
Şoför "ben sana kalabalık" dedim diye yanıt vermiş. Bunun üzerine temel
- "e bende beni araya sıkıştırırsın diyordum"
Geber ula
Temel ile Dursun hararetli bir şekilde iddialaşırlar.
Temel: - "Ula Dursun ha pen pu pinanun çatusundan pi pardak suya paluklama dalarum daa." Dursun: - "Nah dalarsun ula imkanu yoktur"
Vardır yoktur bir milyarına iddiaya girer kafadarlar. Temel gider bir bardak su getirir ve kaldırıma koyar.
-"Iyi izle ula" der "Nasul dalacam hamsi cibi"
Dursun ise hala Temel'i umursamamakta, dalgasını geçmektedir. Temel catıya çıkar Dursun'a seslenir:
-"Ula Dursun iyi izleyesun ha celeyrum!" ve kendini boşluğa bırakır. Tam yere üç beş metre kala Dursun yerdeki bardağa bir tekme sallar:
"Geber ula ..pne Temel"
Boş bardak
Fadime ile Temel evlenirler. İlk gece fadimenin dikkatini birşey çeker: Kocası yatmadan içi su dolu bardağı yatağının ucuna koymuştur. Biraz sonra Temel ile Fadime sevişirler, temel bardağı kafaya diker uyur.
Birkaç gün sonra temel odaya bir dolu birde boş bardak getirir. Fadime durumu anlamış ve hazırlanmıştır ancak boş bardağı da merak etmiştir. Temele döner;
-Uşağım doli bardaği anladik da, boş ne oliyi.
Temel; -Haçen bugün canım sevişmek istiyo ama su içmek istemiyoo.
Tartı sefası
Temel'in eczanesine genç ve güzel bir kadın girmiş. Tartının üzerine çıkıp parayı atmış. Beğenmemiş, manto ve ceketini çıkarmış ve para atıp tekrar tartılmış. Yine sıkılmış eteğini çıkarınca, Temel atılmış ve parayı atmış,
-Devam edin bundan sonrası müesseseden
Tarikat
Temel tarikata girmek icin başvurmuş. Şeyhin karşısına çıkarmışlar. Temel:
- Şeyhim tarikata girmek istiyorum demiş. Seyh de:
- Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın. demiş. Neyse aradan üç hafta gecmiş ve temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş:
- Temel tamam mı ? Sabredebildin mi ? Temel:
- Valla, ilk hafta hiç problem yoktu. Ikinci hafta sabrım cok zorlandı. Ama dayandım. Ücüncü hafta bir gün Migros'a gitmiştik. Benim karı üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordu. Hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım daldım demiş. Şeyh de:
- Aaaa olmadı. Şimdi biz seni tarikata alamayız. deyince, Temel:
- Boşver tarikatı bizi artık Migros'a bile almıyolar.
Üç dil
Temel ile Dursun Sultanahmette gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar.
Turist ingilizce,almanca,fransızca sorar fakat bizim lazlar anlamaz...
-Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti, der Temel,
Dursun: -Ula neye yarayacakki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo
Tedavi Niyetine
Temel hastalanmış, doktora gitmiş. Doktor Temel'i muayne ettikten sonra yeni doğum yapmış bir kadının memesinden süt emerse hastalığının iyi olacağını söylemiş. Temel kara kara düşünerek doktorun yanından çıkmış.
Nerden bulacağını kimden isteyeceğini düşünürken aklına arkadaşı Dursun'un karısı Fadime gelmiş. "O yeni doğum yapmıştı, rica ederim" demiş ve kapıya dayanmış. Kapıyı Fadime açmış, Temel "Dursun evde mi?" diye sormuş Fadimeye. Evde yok yanıtını alınca Temel utana sıkıla derdini açmış. Fadime de "N'olacak ula altı üstü bir kaç damla süt, hem sevaptır gir içeri demiş" Fadime memesini açmış Temel'in ağzına vermiş. Temel memeyi emmeye başlamış. Temel emdikçe Fadime tahrik olmuş. Dayanamaz duruma gelmiş. Temel'e "Ula Temel baska birsey de ister misin?" diye sormus. Temel Ayıp olmaz mı?" diye yanıtlamış. Fadime ihtiraslı bir şekilde "Niye ayıp olsun?" diye cevap vermiş.
Temel -"İyi öyleyse, bir iki tane de bisküvit ver bari, içim ezildi".
Dediği dedik
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.
Temelin Sırrı
Taka kaptanı Temel Reis yıllardır her sabah kasasını açar ve çıkardığı bir kağıt parçasına dalgın dalgın bakarmış. Sora onu dikkatle kasaya koyar ve kimseye emanet etmediği anahtarıyla dikkatle kilitlermiş. Tayfa merak içindeymiş, define haritası falan zannediyorlarmış. Bir gün Temel Reis ölmüş. Anahtarı koynundan alıp sararmış kağıdı çıkarmışlar.
Şöyle yazıyormuş: 'Sancak sağ, iskele sol.'
İstikamet
Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin,
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi, demiş.
Teknoloji
Temel Eskişehir'den Ankara'ya gidecek bir trene binmiş. Karşısındakine nereye gittiğini sormuş, İstanbul'a gittiğini öğrenince,
- Teçnoloji ne çadar celişti, pen purada oturayrum Ançara'ya, sen çarşumda oturaysun İstanbul'a cideysun.
N'oldi?
Temel ölmüş. Mezar taşında şunlar yazılıymış:
'Öleceğim dedum dedum Inanmadunuz.
N'oldi?'
Siyah ve Beyaz
Temel ile İdris bir gün 2 tane at almışlar. Ancak bir tane ahırları varmış iki atı da aynı ahıra koymuşlar. Temel demiş ki: - yaw İdrus, biz ha punlari kariştiriruk. Pen penumkinin yelesini kesayum daa - Ha çan temamdur, diyor İdris. Aradan bir iki gün geçiyor. Bir de bakıyorlar iki atında yeleleri kesik. Temel hemen olaya el koyup, - Ulu uşağum baksana daa. İkusinin de yeleleri kesuktur. Pen penumkinin kuyruğunu kesayum, haçan sen kesmeyesun. Temel kendi atının kuyruğunu kesiyor. Bir iki gün sonra yine bakıyorlar iki atında kuyrukları kesik. Temel de İdris de hayvanların bir taraflarını kesmekten bıkıyorlar sonunda Temel bir çözüm söylüyor: - Uşağum İdrus cel piz şöle yapalum. Siyah olanı sen al beyazı ben.
"U" harfinin sakıncası
Karadenizli vapur acentasına gitti: 'Biz vapuru kaçirduk, başka vapur bulur mısunuz?' dedi. 'Kaç kişisiniz?', 'Yediyuz.'. Acenta yetkilisi bu kadar müşteriyi kaçırmamak için hemen yeni bir vapur istedi. Vapur geldiğinde Karadenizli ve arkadaşları rıhtımda toplanmışlardı. Ama nedense fazla kalabalık değillerdi. Görevli sordu: 'Hani yedi yüz kişiydiniz?'. 'Doğridur, işte pir, içi, uç, dort,peş, altı, yedi. Toplam yedıyuz daa..' dedi Karadenizli. Kafası attı acenta yetkilisinin. Karadenizliyi bir güzel dövdü ve: 'Eğer, bir daha (i) yerine (u) dersen, canına okurum...' dedi. Aynı Karadenizli birkaç gün sonra bir bakkala gitti. 'Bana bir mım verin...' dedi. Bakkal anlayamadı, birkaç kez tekrar ettirdi, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin işaretine bakınca: 'Yooo, o mım değil mumdur.' dedi. 'Olsun, mım demek, dayak yemekten iyidir.' dedi Karadenizli.
Kulak
Bizim marangoz Temel, ahşap bir binanın restorasyonunda çalışmaktadır. Elinde testere ile ikinci katın iskelesinde çalışırken görünmez bir kaza meydana gelir ve testereyi kaydırarak bir anda yanlışlıkla kulağını keser. Kulak da aşağıya düşer. Kulağını görmek ümidiyle aşağıya bakar ve orada çalışan işçilere seslenir: 'Hey beyler aşağılarda bir kulak gördünüz mü?' Şaşkın işçiler şöyle bir etraflarına bakarlar ve kanlar içinde bir kulak bulup bizim Temel'e gösterirler: 'Bu mu?' Temel aşağı doğru eğilip gözlerini kısar: 'Yok yav, benimkinin arkasında kalem olacaktı'.
Manalı Bakış
Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
- Ne yaptın, pilet aldin mi?
- Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
- Peki sen ne yaptın?
- Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.
Parlak Fikir
Trabzonlu imamlar ile Rizeli imamlar her hafta halı saha maçı yaparlar. Nedense her defasında Rizeli imamlar kazanır. Trabzonlu imam temel arkadaşlarına
-Uşaklar, haçan bu maçlar boyle citmiyi... Dursun
-Haçan napalım da der
-Aklima parlak bir fiçir celdu da...
-eee
-Haçan bizim Tirabzonsiporlu hami'ye ciydurelim cüppeyi saruğu bu bizim merkez caminin imamı diye yutturalum da
Temelin bu parlak fikri herkesce kabul edilir. Hami alınır ve deplasmana gidilir... Dönüşte sorarlar...
-Haçan ne oldi maç da? Temel:
-Yenildük... içi-bir (2-1)
-Haçan cine mi? peçi golleri çim attu?
- Bizimçini Hami hoca attu, onlarınçini Del piyero hoca ile Roberto karlos hoca
Vurduk oni
- Babam öldü, demis Temel.
Ilyas sormus:
- Neden öldü?
- Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
- Eyvah parçalandi mi?
- Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
- Yok, karsi apartmanın balkonunda çamasirlar asili idi.
Çamasir ipine vurup fabrikanin bahçesine düstü.
- Orada mi öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp havalandi yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk oni.
Verimli
Bizim Temelin köyüne bir gün ziraat mühendisleri gelmiş bütün köylünün tarlalarında araştırma yapıp tarlaların verimini ölçüyorlarmış.Sıra Temel'in tarlasına gelmiş. Araştırmayı yapan mühendisler Temel'e:
-Temel senin tarlan çok verimli bu tarlaya 1 verirsin 5 alırsın' demişler. Temel başlamış üzülmeye mühendisler:
-Temel bunun nesi kötü? deyince: Temel:
Neresi iyidir? Ben gecen sene buraya kaynanamı gömmüştüm der.ama geri ödeyecek döt yoktur."
Kredi
Paraya sıkışan temel, kredi almak için bankaya gider. Banka müdürü kredi verebileceğini ama bunun için bir sağlık raporu getirmesi gerektiğini söyler:
Temel bir anlam veremesede soluğu bir hastanede alır. Muayene bittikten sonra doktor; raporu müdüre göndereceğini ve Temel'e de ertesi gün bankaya gitmesini tembihler. Temel ertesi gün büyük bir merak ve heyecanla müdürün karşısına dikilir ama sonuç olumsuzdur. Sağlıklı olduğunu düşünen Temel sinirli bir şekil de raporu görmek istediğini söyler ve okuyunca şok olur.. Teşhis kısa ve nettir;
"Bahse konu kişide Kredi alacak göz var ama geri ödeyecek döt yoktur."
Fidye
Dursun fena halde sıkıntıya düşmüştü.. Bir çocuk kaçırıp fidye istemeye karar verdi. Doğru, Yıldız Parkı'na gitti.. Orada kendi kendine oynayan bir çocukla ahbap oldu.. Trilyoner Temel'in oğlu olduğunu ögrenince, planını yaptı.. Çocuğu hemen bir kalın çınar ağacının arkasına çekti.. Cebinden çıkardığı kağıda fidye notunu yazdı:
"Temel Bey, Oğlunu kaçırdım. Yarın sabah yedide, Yıldız parkındaki büyük çınar ağacının içindeki kavuğa, sarı bir çanta içinde 10 bin dolar bırak..Dursun!."
Notu çocuğun iç cebine itina ile yerleştirdi ve "Şimdi doğru eve git, baban bu notu okusun" dedi..
Ertesi sabah yedi buçukta parka gittiğinde, çınarın kovuğunda sarı bir çanta içinde 10 bin doları buldu. Yanında bir de not vardı:
"İste paran. Ama gene de bir Karadenizli'nin kendi hemşerisine bunu yapabileceğine inanamıyorum. Temel..."
Oruç
Dursun Temel'e sormuş
- Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun?
Temal - 100 tane demiş.
Dursun - Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş
- Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ?
Cemal - 50 demiş.
-Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.
Süper
Temel arabayla giderken bakmış benzini bitiyor. Hemen en yakın benzinciye girmiş, pompanın yanında durmuş, arabadan inip benzin deposunu açmış, başlamış işemeye. Temel'in işediğini g ören pompacı
"-Ya sen ne yapıyorsun, bu yaptığın normal mi?".
Temel "yooo Süper."
Piyano
Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerikaya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde İngilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Birgün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş:
-Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da!
Temel: - Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki Lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun.
Akvaryum
Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş. Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş. Temel sormuş:
- Ula bu nası oliyi?
Adam: - Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler demiş.
Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel kafasını akvaryuma sokmuş ağzını balıklar gibi bir açıp bir kapatıyor.
Eczane
Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye:
- Beyefendi sizde soğan var mı?
Adam Temel'i başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma soru larla geliyormuş. Birgün eczacı Temel'e:
-Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat.
Eczaci kurtulmak icin eczaneyi satmış,birkaç gun sonra Eczaneyi satan a dam içeri girmiş,Temel'e:
-Siz de soğan varmı? demiş...
Temel adama 'biz de soğan var ama senin reçeten var mı?'demis...
Çay
Temel uzun yoldan gelir ve yol boyunca da eşini hayal eder durur. Ama eve geldiğinde çok yorgundur ve bu yüzden performansı ile ilgili tereddütleri vardır... Ya yorgunluktan birşey olmazsa, ya yapamazsam rezil olurum diye düşünür. Sonunda ne yapacağına karar verir ve fadimeye seslenir...
- Fadime suyu ocağa koy! Olmazsa çay demleruz!
Tahlil
Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin agladığını görür.
Yaklaşır ve sorar: "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?".
Adam: "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler." der.
Bu sefer Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam Temel'e sorar:
"Hayırdır hemşerim. Sen niye ağlamaya başladın?".
Temel: " Ben..." der, "İdrar tahlili yaptırmaya geldim..."
Avcı Temel
Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel yatın yere tavşan deliği! Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen Vururlar.
Tekrara yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyük bir delik çıkar karşılarına. Temel: "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar onu da vururlar. Tekrar düşerler.
Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:" Yatın yere ayı ini", Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakaralar. Temel:"Uşaklar ne çıkacağunu bilmeyrum. Ama yatın ne çıkarsa bahtumuza!" Ertesi gün gazetelerde:
Dört avcı tren altında can verdi...
Refleks
Temel İstanbul'a gelmiş ve İstanbullu bir kızla flört etmeye başlamış. Beraber yolda yürürlerken kız dalgınlıkla bir muz kabuğuna basmış. Sendelemiş, fakat tam düşeceği sırada tekrar dengesini sağlayıp son anda yere düşmekten kurtulmuş. Ve Temele demiş ki:
- Nasıl refleksim iyi mi?
Sendelediği sırada kızın iç çamaşırı olmadığını da gören Temel cevap vermiş :
- Uyy siz ona refleks mi diyisınız ?
Alkol Kontrolü
Trafik memurları bir gün, trafik kontrolü yapıyorlarmış. Karşıdan gelen Temel ile Fadime’yi gören komiser hemen arabayı durdurmuş. İkisini de emniyetkemeri takılmış görünce,
- Ya beyefendi bu gün yaptığımız kontrolde tek emniyet kemerini takan çift sizsiniz, bu yüzden size 500 milyon ödül veriyoruz der. "Ama merak ettik bu parayla ne yapacaksınız. Temel sevinçle
- "Ne yapacağım hemen gidip kendime bir ehliyet alacağum der. Komiser şaşkın şaşkın
- "Ne ehliyetiniz yok mu der, Fadime olayı toparlamak için, kusura bakmayın memur bey temel içince ne dediğini bilmez” der. Komiser daha da şaşkınlıkla
- "Ne bir de içkili misiniz diye haykırır. Arkadan yaşlı adam öne atılır ve
- "Ben demiş idum çalıntı arabayla yola çıkmayalum başumuza bi iş gelir diye. Komiser neye uğradığını şaşırmışken, bagajdan atlayan İdruste koşa koşa gelerek
- "Ne oldi geçtuk mi sınırı"der.
Pijama
Temel Dursun'a misafirliğe gitmiş. Fakat bi zaman sonra bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamış. Dursun
- "Temel bu akşam gitme, çok yağmur yağıyor. Burda kal yarın gidersin.Yoksa çok ıslanırsın" demiş. Temel kabul etmiş. Bir ara Temel ortalıktan kaybolmuş. Sonra kapı çalmış. Kapıyı açan Dursun Temel'i sırılsıklam karşısında görünce şaşkın bi halde sormuş:
- Ula Temel bu ne hal? Temel de
- "Haçan pijamalarımı almağa cittum" demiş.
Papağan
Fadimeyle Temel buluşmaya gitmişler. Fadimenin elinde birde papağanı varmış. Temel sormuş:
- Hangi dili konuşaği bu kuş?
Fadime:- ze ingliş. lafğanse. a capan
Temel:- Lazca bilmiyor mu?
Fadime: -Bilmiyor
Temel: -Ha ha haa ula boşuna büyütmüşsün o kadar burunu
Sıra
Temel otobüse binmek için bilet alacakmış bilet bayisinin önüne gitmiş ve ufak 'n'şeklinde bulunan pencereden içeriye doğru eğilerek,
- Beyfendi bir otobüs bileti verirmisiniz demiş.
Gişedeki adam lütfen sıraya geçermisiniz diye seslenmiş temele. Temel şaşırmış çünkü sırada kimse yokmuş. Temel tekrar gişedeki adama; - Arkadaş bir bilet istiyorum demiş adam biraz daha sestonunu arttırarak sıraya geçin demiş. Temel şaşkın bir halde.
- Tekrar yav kardeşim bir bilet verirmisin demiş adam bu sefer yüksek sesle sıraya geç be kardeşim demiş. O arada temelin beklediği otobüs gelmiş ama temel hala bileti alamamış.Temel yine; - Etme kardeşim ver bileti daa otobüs geldi demiş. Adam yav sıraya geç dedik ya deyince artık temel zivanadan çıkmış ve 'n' şeklindeki pencereden adama sağlam bir yumruk oturtturmuş. Adam;
- Ne kim vurdu lan bana kim o lan diye başını'n'şeklindeki camdan dışarıya çıkarıp karşısında temel'i görünce
Temel; - Ben ne bileyum uşağum baksana sırada bu kadar adam var kim bilur kim vurdu saaa.
SherLocKHoLmeS :36:
Evliymişiz gibi
Soğuk ve karlı bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir işadamı ve sekreteri arabalarını terketmek zorunda kalırlar ve uzun bir yürüyüşten sonra üşümüş ve ıslanmış durumdayken bir kulube bulurlar.Kulubede bir yatak, bir uyku tulumu ve birsürü battaniye bulunmaktadır. Geceyi geçirmeye hazırlanırlar ve işadamı bir centilmen olarak, yatağı sekreterine verir.
- Ben yerde uyku tulumunda uyurum, der.
Sekreter yatağa yatar, adam uyku tulumunun içine girerek fermuarı çeker. Bir süre sonra tam uyumak üzereyken, sekreterinin sesini duyar:
- Efendim, ben çok üşüyorum. Adam fermuarı açar, uyku tulumundan çıkar, bir battaniye alıp kadının üzerine örter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak üzereyken yine sekreterinin sesini duyar:
- Efendim, ben hala çok üşüyorum. Adam yine fermuarı indirir, tulumdan çıkar, bir battaniye daha alıp kadının üstüne örter, uyku tulumuna girerek fermuarı çeker. Tam uykuya dalacağı sırada yine duyar:
- Ben yine çoooook üşüyorum.
Adam yattığı yerden:
- Bir fikrim var, der. Burası ıssız bir yer. Neler olduğunu kimse göremez, istersen evliymişiz gibi davranabiliriz.
Genç kadın kıkırdar:
- Tamam, bana göre hava hoş. Adam yattığı yerden avazı çıktığı kadar bağırır:
- Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!
No :0102
Korkutmak
Adam işten eve erken gelir ve içeri girdiğinde yatak odasından sesler geldiğini duyar.. hemen odaya dalar ve karısını yatakta ter içinde ve çırılçıplak bulur:
"Neler oluyor???"diye sorar..
Kadın cılız bir sesle "kocacığım kalp krizi geçiriyorum" diye mırıldanır..
Adam hemen salona koşup ambulans cağıracağı sırada 4 yaşındaki oğlu koşa koşa gelir ve "Babaaaaaa!!! Mick amcam sizin gardropta saklanıyor ve çıplaaaaaak!!!!" diye bağırır..
Adam bunu duyunca hırsla telefonu fırlattığı gibi odaya koşar, gardrobun kapısını açar ve erkek kardeşi hakkaten de çıplak vaziyette oradadır..
Bunun üzerine adam hışımla bağırır:
"SENİ KALINKAFALI!!! BENİM KARIM IÇERDE KALP KRİZİ GEÇİRİYOR, SEN ETRAFTA ÇIPLAK DOLAŞARAK KÜÇÜCÜK BİR ÇOCUĞU KORKUTMA PESİNDESİN!!"
No :0103
Cüzdan
Cemal Temel'e anlatıyormuş.
-Eskiten para yokmuş.Uşaklar alduklarunu puğtay,sepze,koyun,inekle ödiymuş.
-Pence iyi bir yol teğül.İnsan punları cüzdanunda nasul taşur.
No :0104
Ferrari-Porshe-Murat
Arıza yapan Murat şoförü, o sırada yoldan geçmekte olan bir Ferrari'yi durdurur ve kendisini benzinliğe kadar götürmesini rica eder Murat' Ferrari'nin arkasına bağlarlar. Ferrari'yi kullanan "yalnız, ben hızlı şoförüm" der ve ekler:
-Eğer fazla hızlanırsam sellektör yap ben de yavaşlayayım.
Çıkmışlar yola. Ferrari hızlanmış, Murat sellektör yaparak yavaşlatmış, bir kere, iki kere... Daha sonra Ferrarici bakmış arkadan Porshe geliyor. Durdurmuş adamı ve "Benzinliğe kadar yarışalım" demiş. Başlamışlar yarışa. Helikopterle gözetim yapan trafikçiler, bunları görmüş. Heyecanla telsiden bilgi vermeye başlamış:
-Bir Ferrari bir de Porshe yarışa girmişler. İşin tuhafı arkadaki Murat da durmadan sellektör yaparak onları sollamaya çalışıyor...
No :0105
Bizim Köy
Teröristler köy basıyor ve herkezi toplayıp tarayacaklar.Terorist başı bir şans tanıyalım diyor ve erkekler tek siraya giriyor.Karıları erkeklerini şeylerinden tanirsa kurtulma hakkı veriyor ve kadınların gözleri baglanıyor.İlk kadın:
-"Bu degil bu degil degil degil bu!!"diyor ve buluyor kocasını ,kurtuluyor.Sıradakide aynı şekilde 1 ,2,3 hep aynı.Terorist şaşırıyor kendide geçiyor siraya kadın başlıyor
-"Bu degil bu degil bu degil bu degil bu bizim köyden degil"
No :0106
Nerden nereye?
Temel'in kızı Fadime babasına sormuş,
- Annemle evlendiğinizde Pen nerdeydum?
Temel:
- Palayina ciderken benumleydun. Tönerken annene gectun.
No :0107
Çok Kolay
Ünlü bir bilim adamı özel otomobiyle konferans vermeye giderken, uzun yıllardır onunla çalışan şoförü sıkılarak bir teklifte bulunur:
-Sizin konferanslarınızı dinleye dinleye virgülüne kadar ezberledim efendim. Ne olur izin verin, bu konferansı sizin yerinize ben vereyim.
Bilim adamı öneriyi kabul eder. Şoför, arka koltuğa geçer. Bilim adamı, şoförün şapkasını giyip öne oturur. Konferansın verileceği salona varırlar. Şoför, kürsüye çıkar, hiç teklemeden çok güzel bir konuşma yapar ve sorar:
-Sorusu olan var mı?
Ülkenin ciddi bilim adamlarından biri oldukça zor bir soru sorar.. Şoför hiç tereddüt etmeden şöyle der:
-Çok kolay bir sru bu, şoförüm bile bilir. Gidip çağırayım, sizin sorunuzu o yanıtlasın...
No :0108
Elektrikli Sandalye
Elektrikli sandalyede ölümü bekleyen Temel yanındaki gardiyana;
-Elimi tutar misun çok korkiyrum!
No :0109
Guş
Kayserili,büyüksehre gelen bir vatandasimiz çevreyi seyrederken havada bir kuş sürüsü görmüs ve öylesine mirildanmis:
-Vay be! Guslara bah. Ne güsel de uçuyorlar..
O sirada yaninda duran bir bayan seslenmis
-Onlar gus degil, kuş!
Bizim ki de mirildanmis yine, saskinlikla:
-Alla Alla, amma da guşa benziyorlardi halbuki..
No :0110
Telefon Faturası
Adamin biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasini görür.Bir bakar ki 3 milyar küsür lira fatura. Beyninden vurulmusa döner.
Hemen ayrintili fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamin arkadaslarina ve dostlarina aittir.Adam
-"Bu nasil olur? Ödeyecegiz mecburen" der.
O sirada gözü papaganina takilir. Bir an tereddüt eder.
-"Yok canim hayvancagizin günahini aliyorum" der içinden ama süphe de devam etmektedir.
-"Ya yapmissa", "Yok, yok yapmamistir...."
Gece papagani gözlemeye karar verir. Papagan kafesinden çikar ve telefonun basina gidip rehberi açar, adamin arkadaslarini tek tek arayip saatlerce konusmaya baslar.Adam sinirden çildirmis bir sekilde papagani yakalar ve kanatlarindan duvara çiviler. Papagan çarmiha gerilmis bir vaziyette duvarda asili kalmistir. Adam sinirle papagani azarlar;
- "Bir hafta burada asili kal da aklin basina gelsin. Çek bakalim cezani !"
Adam gider. Papagan bir bakar karsi duvarda çarmiha gerilmii Isa durmakta.
Hemen muhabbet koyulur;
- "Birader sen ne kadardir buradasin?"
- "2000 yildir buradayim" der Isa.
Papagan hayretler içinde kalmistir;
- "Ohaaaa!.. Nereyi aradin lan öyle?"
No :011
Tatlı
Adamın biri tatlıya bayılıyormuş;tatlı yemiş bayılmış..
No :0112
Çok katlı
Temel Almanya'da bir otele giderek oda fiyatlarını sormuş.
- Birinci kattakiler iki yüz mark, ikinci kattakiler yüz doksan mark,
üçüncü kattakiler yüz seksen mark, dördüncü kattakiler yüz yetmiş mark,
en üst kattakiler yüz altmış mark...
- Teşeççür eterum, penum içun yeterunce çok katlu tegül.
No :0113
Lazın Eczanesi
Lazın eczanesine eli silahlı, yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahi Laza doğrultup:
- Çabuk kasadaki herşeyi ver !
- Özür dilerim, reçetesiz hiçbirşey vermiyoruz.
No :0114
Çeşitli
Fadime köfteleri irili ufaklı yapıyormuş,
-Niye hepsini aynı büyüklükte yapmıyorsun?
-Temel piraz çeşutlu yemek yap dedi de..
No :0115
99 Aslan
Avcının biri palavra sıkıyormuş..
-"Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.." Arkadaşı dayanamamış,
-"100 de şuna bari" demiş. Avcı da
-"1 aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş.
No :0116
2 hafta önce
Kız nişanlısını eve çağırdı :
-Otur Ali`ciğim.Evlenmeden önce tüm mazimi sana açıkça anlatmalıyım.
-İyi ama hayatım iki hafta önce anlatmıştın ya...
-O iki hafta önceydi hayatım.
No :0117
Kaybolmuş
Mahallenin iki afacan kardesi tüm mahalleliyi biktirmis. Sürekli ana-babalarina sikayet geliyor mahalleliden. Kirilan camlarin, kuyruguna teneke baglanan kedilerin,lastigi indirilen arabalarin sorumlusu hep afacan kardesler.
Ana-babasi usanip bu durumdan kilisenin papazina anlatirlar durumu ve yardim isterler. Papaz "gönderin çocuklari konusayim" der.
Çocuklari gönderirler. Papaz önce büyük oglani çagirir. "Söyle bakiim evladim,Tanri nerede?". Çocuk susar. Papaz tekrar sorar:"evladim söylesene Tanrimiz nerede?". Çocuk susmaya devam eder. Papaz israrla sormaya devam eder, çocuk susmaya.. Sinirlenir Papaz,"konussana be çocuk nerde Tanri?".
Çocuk aniden firlar,kiliseden kosarak kaçiyorken seslenir kardesine "kaçalim çabuk!". Eve giderler,odalarina çikip kapiyi iyice kapatirlar,küçük oglan sorar büyügüne "neden kaçiyoruz?" Büyük yanitlar:
"iste simdi hapi yuttuk, Tanri kaybolmus bizden biliyorlar!!!"
No :0118
Metod
Temel mağazada tezgahtara,
-Lütfen elunuzi verir misunuz?
-Analayamadım efendim.
-Kalapaluğun içinde karumu kaypettum.Çok açilen pulmam cerekeyi.
No :0119
Besbelli Sarhoş
Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur :
-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey, der.
Polis çirkin kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar :
-Galiba değil, besbelli sarhoşmuş, der.
No :0120
Günaydın
Balayındaki 70'lk Temel'in kaldığı otele yeni evli iki damat gelir.Sabah kalktıklarında geceki performansları kadar "günaydın" demeye karar verirler.Sabah genç damat,
-Günaydın,günaydın,günaydın,günaydın!
Orta yaşlı olan
-Günaydın,günaydın,günaydın
Temel
-Selemınaleyküm
No :0121
Gındıllandım
Tahsin Tllioglu bey San'at Mektebi'nin müdürü iken Il Milli Egitim Müdürlügüne bir yazi yazar.Sonunu da "rica ederim" diye baglar.
Buna sinirlenen Mili Egitim Müdürü telefonla:
-Tahsin bey, burasi bir üst makam buraya "arz" edebilirsiniz, "rica ede-mezsiniz" deyince:
-Peki Müdür beg, Bakanliga yazanda da "gindillanim" mi diye yazacayih!
No :0122
En iyi vali
Adamin biri Erzurum'a vali tayin edilmis. Gitmis, görevi devralmis. Halki ve çevreyi tanimak için çiktigi gezilerin birinde köy halkina sormus :
-Simdiye kadar Erzurum'a tayin edilmis valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi?
Köylünün biri cevap vermis :
-Sizden iki önceki valiydi ; Mehmet Pasa.
-Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yapti?
-Daha Erzurum'a gelirken, yolda, Bayburt'ta öldü!
No :0123
Sihirli Keman
Temel birgün ava gitmeye karar vermis, sihirli kemanini, tüfegi almis ve ava gitmis
Av esnasinda bir aslanla gözgöze gelmisler.
Temel tetige basmis tüfek patlamamis. temel kemani çalmis ve aslani uyutmus.Eve gelmis ve tekrar ava gitmis.Aslanla yine gözgöze gelmis
Tetige basmis, gene patlamamis, hemen kemani çikarmis, çalmis ama aslan onu parçalayip yemis.Agaçta iki maymun konusuyormus, biri demis :
-"Ben sana demedim mi, bu bizim sagir aslana denk gelirse isi biter.."
No :0124
Çabukluk
Hemsireleri Temele,
-Çok agir kanlisin, her seyi agir yapaysun. Hiç çabuk yaptigun pi sey yok mu?
-Çabuk yorulayrum.
No :0125
Ayı avı
Istanbul'da yasayan bizim Temel av sporuna merak salar.Av icin gerekli malzemeleri alir. Birkac gun avlanir.Birgun kahvede otururken Bizim Temel baslar maceralarini anlatmaya.
Derki:
-Birgun tufegimi aldim Belgrad Ormanina gittim.Yarim saat gezdikten sonra bir baktim beyaz bir ayi bana dogru geliyor.Tufegimi dogrultmamla ates etmem bir oldu. Tek kursunla ayiyi yere serdim.
O sirada arkadaslarindan birisi:
-Hadi ulan oradan Belgrad Ormaninda ayinin ne isi var.der.Tabi bizim Temel bu lafin altinda kalir mi.Hemen:
-Haçan ayi bu ne bilsun oranin Belgrad Ormani olduguni,der.
No :0126
Marifetli Köpek
Temel birgün kahvede otururken köpeği gelmiş, temel köpeğe 1.000.000 tl vererek gitmesini söylemiş köpek 15 dk sonra ağzında sigara paketi ile görününce kahvenin ağzı bir karış açık kalmış...
2 gün sonra dursun temele:
-ula temel,demiş geçen gün senin köpeğe 2.000.000tl verdim.bütün gün yolunu gözledim gelmedi!
temel ise cevabı yapıştırır:
-Ula hemşerum yalnış iş yapmışsun.bizim köpeğe 2.000.000tl
verince sinemaya gider!
No :0127
Papaz ile Zangoç
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?"
Zangoç'ta derin bir sessizlik...
lyice köpürmüş Papaz:
"Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?"
"Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"
Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..." Zangoç bıyık atından gülmüş; "İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..." Yer değiştirmişler.
Bu kez Zangoç seslenmiş:
"Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?" Papaz kendi kendine söylenmiş:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."
No :0128
3 Arkadaş
Adanali Cemal, Kayserili Kemal ve Temel bu uc arkadas Bogaz Koprusunde tamir yapiyorlarmis ve karilarida bunlara yemeleri icin
bir seyler hazirliyormus. Ama hep ayni seyler. Kayserili yemek torbasini aciyor pastirmali ekmek. Adanali aciyor kofte ekmek.
Temel aciyor ekmek arasi hamsi. Bu hep boyle devam ediyormus. Neyse gunlerden birgun bunlarin canina tak etmis ve demisler
yine ayni seyleri hazirladilarsa kendimizi kopruden atalim. Adanali bakmis ekmege kofteli hop assaga atlamis,Kayserilininki de
pastirmali,oda atlamis asagi. Temel bakmis hamsili, o da dayanamamis ve atlamis.Bunlarin evlerinde de agit yakiliyormus.
Adanalinin karisi: -Vah zavalli kocacigim kofte ekmegi ne cok severdi hep kendi ellerimle hazirlardim.
Kayserili -Vah zavalli kocacigim pastirmali ekmegi ne cok severdi hep kendi ellerimle hazirlardim
Karadenizli ise -Vah zavalli kocacigim hamsi ekmegi ne cok severdi her sabah kalkip kendi hazirlardi..
No :0129
İki yüze
Balikci Temel'e, bir musteri hamsinin fiyatini sormus.
-Bes yuz bin..
-Karsidaki balikcida dort yuz bin.
-Sen de git ordan al.
-Orada kalmamış.
-Bende de kalmasa ben iki yuze satarim.
No :0130
Muhtaç olmamak
Cimri vede bos bogazin biri Hocaya: Ya nasrettin hoca demis demek parayi cok seviyorsun..Acaba neden ? Hoca cevabini yapistirmis. Senin gibilere muhtac olmamak icin.
No :0131
İyilik meleği
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir
ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş -Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!
No :0132
Ekmek var mı?
Ördeğin biri bara girer ve barmene sorar:
-"Ekmek var mı?"
-"Yok..."
-"Ekmek var mı?"
-"Yok..."
-"Ekmek var mı?"
-"Yok!"
-"Ekmek var mı?"
-"Yok kardeşim!"
-"Ekmek var mı?"
-"Eğer bir daha bunu sorarsan seni duvara çivilerim!"
-"Çivi var mı?"
-"Yok!"
-"Ekmek var mı?"
No :0133
Çıkış
Iki iskocyalı kasabada bir tiyatro acmislar, fakat iskoclar malum cok cimri, kimse para vermek istemediginden her gun sifir cekiyorlarmis. Bakmislar olacak gibi degil, dusunmusler ne yapalim ne edelim diye. En sonunda birinin aklina bir fikir gelmis.Ertesi gun her tarafa ilanlar asiliyor.
"Cumartesi gunu tiyatromuza giris bedavadir."
Kasaba halki bedavayi bulmus kacirir mi. Cumartesi gununu. Tiyatro ful cekmis, bizimkiler mukemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkisliyor. Oyun bittikten sonra kasaba halki cikisa dogru yonelmis ama ne gorsunler ? Kapilar kilitli ve su yazi yaziyor :
"Cikis 10 sterlin"
No :0134
Bakanlık
Bir devlet dairesinin büyük bir odasında 8-10 memur çalışırmış.Bunlardan iki tanesinin masaları karşı karşıya olmasına rağmen
senelerden beri hiç birbirleri ile konuşmamışlar, tanışmamışlar.Memurlardan biri saat tam beşte önündeki bütün dosyaların muamelesini bitirir ve çıkıp giderken diğer memur önündeki dosyaların işi bitmediği
için hep geç kalırmış.Bu böyle senelerce sürüp gitmiş. Bir gün dehşetli bir kar fırtınası
başladığı için kimse daireden çıkamamış. Bütün gece orada kalmak zorunda olduklarını anlayan memurlar dışarıdan kebap, lahmacun, rakı getirtip eğlenmeye başlamışlar.Masaları çok yakın olduğu halde birbiri ile hiç konuşmayan iki memur alel acele kurulan rakı masasında da yan yana düşmüşler.Bir tanesi kadehini kaldırıp
-'Yahu arkadaş bu kadar senedir hiç konuşmak kısmet olmadı. Haydi şerefe!' demiş.Öteki de
-'Şerefe arkadaşım' deyip mukabele etmiş.Kadehi ilk kaldıran
-'Arkadaşım senelerden beri konuşmadık. Bari bundan sonra arada bir iş bitince beraber çıkalım, köşedeki meyhanede bir iki kadeh çekelim'demiş. Öteki memur
-'Çok iyi olur ama benim işim sizinki gibi
saat 5 te bir türlü bitmiyor. Siz nasıl oluyor da işiniziz tam zamanında bitirebiliyorsunuz?' diye sormuş.Öbürü cevap vermiş
-'Kimseye söylemiyeceğine dair söz verirsen sana bir sırrımı açıklayacağım' demiş ve anlatmaya başlamış
-'Bana karışık, içinden çıkılması zor olan bir dosya getirdikleri zaman üstüne 'Ahmet bey'e havale' yazıp kaleme geri gönderirim. Senelerce önce 'Nasıl olsa bu koca bakanlıkta bir Ahmet bey vardır' diye düşündüm ve haklı çıktım. Şimdiye kadar havale ettiğim
dosyaların hiç biri bana geri gelmedi.'.Öteki adam ayağa kalkmış, elini uzatmış ve
-'Galiba artık tanışmamızın zamanı geldi,
bendeniz Ahmet' demiş..
No :0137
Kravat
Turistin biri Cezayir'de çölde susuz bir şekilde sürünüyomuş.Birden dükkan gibi bi yer görmüş ve oraya giderek:
-Su...lütfen bir yudum su
Adam:
-Beyeefendi maalesef suyumuz yok ama isterseniz kravat verebiliriz
Turist:
Ben napıyim karavatı susuzluktan geberiyorum
der.Adamda ona 2km. güneyde bi yer olduğunu,oraya gitmesini söyler.Turist güç bela oraya varır ve:
-Su... birazcık suuu
Adam:
-Maalesef beyefendi buraya kravatsız giremezsiniz!!
No :0138
Temel İcadı
"Dünya Genetik Projeler Yarışması" yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörler yarışmaya çalışmalarıyla katılmış. İlk olarak Fransız profesörü anlatmaya başlamış:
-Ben, inek genleriyle tavuk genlerini birleştirdim. Ortaya çıkan mahlukatın eti, kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu.
Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra Türkiye'den Temel'e gelmiş. Juri başkanı.
-Sizin çalışmanız nedir?
-Ben karpuz genleriyle hamamböceği genlerini birleştirdim.
Birden tüm Jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan, Temel'e:
-Bu çalışma ne işe yarar?
-Acayip işe yarıyor! Karpuzu kesiyorsun, çekirdekleri kaçışıyor...
No :0140
Erkek
Hamile kadın evde tek başınayken sancısı tutar ve hemen bi taksi çagırır.Taksi gelirKadın arkaya koltukların tam ortasına oturur.Sancısı
agırlaştığı için kendini biraz koyverir.Bu arada şöföre sorar:
-"Şöför bey sizce erkemi yoksa kızmı olur"
Şöför aynadan bakarak kadına "erkek" der.Kadın:
-"Nerden bildin"der.Şöför:
-"Bıyıklarını gördüm" der
kısaltma
dilbilgisi dersinde öğretmen
- "sarı saçlı kız elleri pencerenin pervazına dayalı halde
dışarı baktı ve güldü" cümlesini kim bana kısaltabilir?
temel hemen ayağa kalkar ve şöyle der
- orospi!
Güvence
temelin 12. oğlunu askere çağırmışlar, ondan önceki 11
tanesi askerde olduğu için temel itiraz etmiş
-haçan söyleyun padişahunuza penum şeyime güvenup
sağa sola savaş açmasun!
Muz
İki kadın manava gider :
- Lütfen iki muz verir misiniz ?
Manav, muzları tartar ve 3 tane vereyim bir kilo olsun der.
Kadınlardan daha ufak olan ötekine döner :
- Olsun n'apalım, birini de yeriz.
Tünel İhalesi
Mısır hükümeti, Kızıldeniz'in altına tüp geçit yapmak için ihale açmış.
İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan ve Türkiye'den de Temel'in
firması olmak üzere birer firma katılmış. Firmaları teker teker mülakata
çağırıp teknik bilgi istemişler.
İngiliz firması :
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve
denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum
bir metre fark olur. 30 metre enindeki tünelde de bir metreyi rahatlıkla
düzeltiriz demiş.
Amerikan firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum
50 cm fark olur, onu da düzeltiriz demiş.
Japon firması :
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Biz de fark olmaz, demiş.
Sıra bizim Temel'e gelmiş. Temel :
- Valla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamazsak
iki tane tüneliniz olur.
Ayna
Erzurum'a ayna Gelir.
Şıhbızın köyünde, o tarihe kadar kimse ayna görmemiştir.
Adamın biri, ilk rastladığında, aynayı alıp bakmaya başlar.
Ardından, aynada gördüğü kişiyi ölen kardeşi zannedip ağlamaya başlar :
- Vay benim zavallı gardaşım, vay benim zavallı gardaşım.
Aynayı koynuna alıp yatar. Hanımı, eşinin, aynayla yattığını görünce şüphelenir.
Uyandırmadan adamı, aynayı alıp bakar. Öfkeden kudurmuştur.
- Vay ! der heyecanla. Herifim, beni bir garıylan aldatır.
Aynayı alıp, köyün şıhına gider. Aynayı göstererek Şıh Efendi, der.
Benim herif beni bir garıylan aldatır. Aha garı da burdadır.
Şıh aynayı alıp, bakar.
- Bacım, bu, bir garıdan ziyade, gavata benziir.
Sosyal İmkanlar
İki tane eşcinsel İstanbul'da işe çıkarlar. Batılı olan doğulu olana sorar :
- Sizin orda bu işler nasıl olur ?
- Kardaş bizim orda bizi gördükleri yerde döviler sonra götürüp istedikleri
gibi yapiler, daha sonra hakaret vs. arabadan paldir küldür yuvarliler bizi
perişan ediler. Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan celi.
Vay be demiş batılı olan çok yazık size.
Bu defa doğulu sorar :
- Sizde nasil oli ?
- Bize önce telefon acarlar; uygun muyuz deği lmiyiz diye sorarlar, sonra araba
gönderir evden alırlar, sonra sauna, yemek, sonra gece hotel derken sabah kahvaltı
ve en sonunda da üceretimizi alırız. Bizi tekrar araba ile eve bırakırlar.
- Kardaş valla, sizdeki sosyal imkanlar bizde olsa bizim alayımız **** olur.
Üç Rahibe
Üç rahibe bir araya gelmiş pederi çekiştiriyorlarmış.
Birinci rahibe:
- Geçen gün pederin odasına temizlik için girdim,
dolabını temizlerken bir de ne göreyim, bir sürü ***** dergi.
Hepsini sobaya atıp yaktım, demiş.
İkinci rahibe :
- Ben de geçen gün girdiğimde çekmecesinde çok sayıda prezervatif
vardı, hepsinin ucunu iğneyle deldim! demiş.
Üçüncü rahibe bayılmış...
Kayıp Arama
İki adam mağazada karılarını kaybetmiş hararetle aranıyorlarmış.
Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar. Ne oluyor
birader demeye kalmamış, birisi:
- Kardeş kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum, demiş. Diğeri :
- Asıl sen kusura bakma, ben de karımı arıyorum, demiş.
Daha sonra madem ikimiz de karılarımızı arıyoruz, karılarımızın tipini
birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer
rastlarsak birbirimize haber veririz demişler. Bir tanesi başlamış karısını tarif etmeye:
- Benim karım, sarışın, mavi gözlü, 21 yaşında, 1. 75 boyunda, 60 kg, topuklu
beyaz ayakkabı ve kırmızı mini etekli tek parça elbise giyiyor, demiş.
Sonra da, peki senin karın nasıl biri ? diye sormuş. Diğer adam biraz düşündükten sonra :
- Boş ver benimkini, seninkini arayalım...
Köy Yolunda
Ali ile Ayşe, tarladan köye dönüyormuş. Ali'nin bir elinde ipinden tuttugu kuzu,
öteki elinde, boş bir kova, koltuğunun altında bir tavuk, omzunda da bir dirgen varmış.
Ayşe ise, bir kucak odun taşıyormuş. Bir ara Ayşe, Ali'ye dönerek:
- Ali, bu yolda seninle yürümekten korkuyorum, bir gün sen bana saldıracaksın, demiş.
Ali de :
- Yapma yahu, elimde bunlar varken, sana nasıl saldırabilirim ki ? diye yanıtlamış.
Bunun üzerine Ayşe :
- Ne yani ? Dirgeni yere batırıp kuzuyu ona bağladıktan sonra,
tavuğu da kovanın altına kapatmayı düşünemeyecek kadar aptal mısın sen ?
İran Halısı
Halıcının elinde çok değerli bir iran halısı varmış. Herkes halıya bakmaya gelir,
fiyatını pahalı bulunca da başka bir halı alır gidermiş. Bir gün kadının birisi halıya
bakmak için yere eğilirken osurmuş. Suçunu bastırmak için de hemen doğrulup :
- Bu halı kaç para, diye sormuş. Halıcı :
- Hanımefendi halıya sadece bakmakla osurdunuz, fiyatını söylesem
herhalde mağazanın ortasına sıçarsınız.
Temelden-25 Fıkra
1 - Temel ve Kraliçe Elizabeth
Temel Istanbul a gelmis, yürüyormus.Bu arada 5 dakikada bir top atislari duyul-
maktaymis. Merak edip sormus. "Hemserim bu top atislari neyin nesi?" diye.
Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapildigi anlatilmis.
Aradan yarim saatgeçmis ve top atislari halen sürmekteymis. Temel yine
sormus bir baskasina "Bu top atislari neden?" diye. Ayni cevabi alinca
söylenmis: "Ulan, yarim saattir bir kariyi vuramadilar, be!"
2 - Temel ve Sevgilileri
Temel in 3 tane sevgilisi vardir.Biri ögretmen, biri doktor, biri de santralcidir.
Fakat ögretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadasi sorar "Niye
ögretmen de digerleri degil?" diye. Temel de ona döner:
-Ula der, bilmez misin doktorlar "bugün git yarin gel" der, santralci de "su an
mesgul daha sonra tekrar deneyin" der. Ama ögretmen ne der? Hadi bir daha
tekrarliyalim...
3 - Parasitçü Temel
Temel Nato da havaci olarak askerligini yapiyormus. Komutan askerlere
parasütle nasil atlanacagini ögretmis.
- "Uçaktan atlayinca birinci ipi çekeceksiniz. Parasüt açilmaz ise ikinci ipi
çekeceksiniz. Yine açilmadi, o zaman Meryem Ana ya dua edeceksiniz."
Temel uçaktan atlar. Birinci ipi çeker parasüt açilmaz, ikinci ipi
çeker yine açilmaz. O s1rada yere yavas yavas süzülen komutaninin
yanindan geçerken sorar:
- "Komutanim, komutanim.. O karinin adi neydi ?"
4 - Banka Soygunu
Temel ile Dursun Amerika da yasarlarken paralari bitmis ve bir banka soymayi
kafalarina koymuslar. Gece yarisi olmus, Dursun ve Temel kapilari açip içeride
kasalari aramaya koyulmuslar. Temel bir kasa görmü_, açmislar ve içinden bir
kase muhallebi çikmis. E bu kadar ugrastik bosa gitmesin demisler ve bunu
Temel afiyetle yemis. Daha sonra bir kasa daha görmüsler ve onu da açmislar
bir kase muhallebi daha. Bunu da Dursun yemis. Tabii ikisi de sasirmis koca
bankada nasil para olmaz diye ve orayi terk etmisler.
Ertesi gün gazetelerde manset : "Dünyanin en büyük Sperm Bankasi soyuldu!..
5 - Pilot Temel
Pilot Temel telsize var gücüyle bagiriyordu :
- "Ula, sag motor bozuldu. Düseyrum, düseyrum. Meydey düseyrum. Kule düseyrum."
Kule hemen cevapladi :
- "Mesaj anlasildi. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
6 - Temel Usülü Intihar
Dursun birgün ormanda gidiyormus. Temeli bir agaca belinden bagli sekilde
bulmus. "Napiyosun Temel" demis Dursun; Temel de "Intihar ediyorum" demis.
Dursun "Benim bildigim öyle intihar edilmez; o ipi beline diil boynuna
bagliyacaksin" demis. Temel de: onu da denedim; az daha boguluyodum...
7 - Babanin Sonu
- Babam öldü, demis Temel.
ilyas sormus:
- Neden öldü?
- Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
- Eyvah parçalandi mi?
- Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi
apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
- Yok, karsi apartmanin balkonunda çamasirlar asili idi.Çamasir ipine
vurup fabrikanin bahçesine düstü.
- Orada mi öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp
havalandi yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk onu
8 - Temel, Karisi ve Karisinin Asigi
Temel, bir haftaligina gittigi memleketten, haber vermeden erken dönünce
karisini evde baska bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde tasidigi
tabancasina davranan Temel, yatakta yakaladigi adami alninin ortasindan
vurur. Tabancayi tam kendi kafasina dogrultmusken, karisi haykirarak
üzerine atlar:
- Dur Temel im, kiyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykirir:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
9 - Temel in Arabasi
Temel Dursun a arabasinin öyküsünü anlatiyordu :
Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli
güzel bir bayan durdu ve beni arabasina aldi. Bir süre gittikten
sonra kadin arabayi kuytu bir köseye çekti. Mini etegini iyice
yukari çekip, dudaklarini islatti ve "Benden ne istersen
alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim.
Dursun : iyi etmissin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.
10 - Evde Kimse Olmayacak
Temel Fadimeye demis ki; "Fadime, bu aksam bize gel. Evde kimse olmayacak."
Fadime aksam gelmis kapiyi çalmis çalmis kimse açmamis...
11 - 2 Katli Otobüs
Bir gün Temel le Dursun 2 katli otobüsle yolculuk ediyomus. Temel
cep telefonunu çikartip alt kattaki Dursun u aramis.
- Orada havalar nasil Dursun kardesim?
- Bizim söför uyumus otobüs kendi kendine gidiyo valla Temel cigim...
- O dabirsey mi Dursun? Bizim katta söför bile yok. Otobüs kendi
kendine gidiyo...
12 - AIDS
Temel birgün ölümcül hastaliga yakalanir. Dursun da yaninda refakatçi olarak
kalmaktadir. Temel gelen herkese ben AIDS im der. Dursun art1k dayanamaz ve
sonunda sorar :
- Temel sen AIDS felan degilsin neden herkese yalan söylüyorsun?
Temelde:
-Haçen öylede ölücem böylede. En azinda kariyi saglama alalim bari...
13 - Tatbikat
Temel ile Dursun bir gün parasüt tatbikatina katilmislar. Diger para_ütçüler
gibi onlarinda uçaktan atlama siralari gelmis ve kendilerini bosluga
sal1vermisler. Temel in para_ütü açilmis ancak Dursun un ki açilmamis.
Dursun Temel e :
- Ula Temel bu meret aç1lmayi da!..
Temel :
- Ula Tursin yardimci parasüti aç usagum!..
Dursun yardimci parasütü açmaya çalismis fakat o da aç1lmamis ve
Dursun Temel e :
- Ula Temel bu merette açilmayi.
Temel :
- Bos ver usagum nasul olsa tatbikattayiz...
14 - Sinek Bar
Temel Istanbul a ilk kez gelmis ve Bebek koyunda methedilen sinek bari arayip
durmus. En sonunda sinek bari bulmus ve içeri girmis. Içkisini içerken kendi
kendine düsünmüs "Ya bu sinekli barin ne özelligi var herkes methetti hiç bir
özelligi yok". Ihtiyaçtan tuvalete gittiginde bir de ne görsün pisuvar
altindanmis ve piril piril parliyormus; "Demek buranin özelligi buymus..." demis.
Geri dönüp içkisini içmis. Ertesi aksam yine gelmis. Içkisini bitirince tuvalete
gitmis ki altin pisuvar orada yokmus. Kizgin bir sekilde geri dönmüs. Barmene
çatmis : "Hani buranin altin pisuvari kardesim bir özelliginiz vardi o da yok
simdi". Barmen kenarda duran iri yari adama seslenmis : "Sadullah abi gel dün
aksam senin saksafona iseyen adami buldum".
15 - 100 Hamsi
Dursun Temel e sormus :
- Usagim oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun?
Temel : 100 tane yerim valla...
Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi
oruçsuz yersin...
Bu espri Temel in acaip hosuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus
- Usagim oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun?
Cemal : 50 tane yerim ben...
Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...
16 - Arkadaslarimi Geri Getir
Bir Fransiz bir Ingiliz ve bir de Temel bir gemi kazasindan sonra issiz bir adaya
çikarlar. Ingiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransiz bunun Aladdin in sihirli
lambasi olabilecegini söyler ve lambayi ovusturur. Gerçektende lambadan bir
cin çikar ve konusmaya baslar :
- Dileyin benden ne dilerseniz...
Ingiliz : Ben ailemin yanina Ingiltereye gitmek istiyorum...
der. Cin hemen istegini yerine getirir.
Sira Fransiza gelir. O da ailesinin yanina Fransaya gitmek ister. Onun istegi de
yerine gelir.
Sira Temeldedir. Temel biraz düsünür. Cin çabuk olmasini söyler. Temel etrafina
bakar ve cine dilegini söyler :
- Arkadaslarim da gitti ben bu issiz adada yalniz kaldim onun için arkadaslarimi
hemen geri getirmeni istiyorum" der...
17 - Boynuzlu Köpek
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmis gezdiriyormus. Arkadasi Dursun
yolda onu görüp :
- Ula Temel Napiysin ?...
- Ula cörmiymisin Çöpegimi cezdurayrum Dursun kardesim...
- Ula Temel bunun boynuzlari var....
- Valla ben onin özel hayatina karismayrum...
18 - Gözlük
Temel uzak doguya gider. 250$ verip bakinca insanlari çiplak gösteren
gözlüklerden alir. Takar bakar çiplak, çikarir bakar giyinik. Çok hosuna gider.
Ikide bir takip, çikarir.
Eve gözünde gözlük gider, bakar Fadime ve sütçü çiplak. Gözlügüçikarir bakar
çiplak. Takar bakar yine çiplak. Müthis cani sikilir ve Fadimeye der ki :
- Ula Fadime 250$ verdim gözlük aldim ama hemen bozuldu!..
19 - Hatirla
Temel savasta yaninda 10 arkadasiyla birlikte düsmana esir düsmüs. Ilk gün
iskence sonunda ekipten 5 tanesi bülbül gibi konusmus. Ikinci gün 3 kisi daha
dayanamamis itiraf etmis. Üçüncü gün sonunda bir tek Temel kalmis. Dördüncü
gün iskencenin dozu artmis Temel den çit yok. Besinci gün iskence iyice
agarlasmis ama Temel yine ayni. Iki hafta sonra Temel i kaldigi hücrede
izlemeye karar vermisler. Bizim Temel hem kafayi duvara vurmakta hem de
söylenmekteymis :
-Hatirla...Hatirla... Hatirlaaaa...
20 - I am Sorry
Temel bara gitmis. Geçmis bir kenara oturmus, biraz sonra bara bir adam girmis
ve siska uzun boylu bir adamin kafasinin üzerine sise koymus, çekmis silahi
ates etmis sise paramparça... Ates eden adam elini kaldirmis;
- I am Pekosbill...
demis ve çikip gitmis. Daha sonra bara bir baska adam girmis ve yine o siska
adamin kafasinin üzerine konserve kutusu koymus, çekmis silahi ates etmis
kutu paramparça... Ates eden adam elini kaldirmis;
- I am Redkit...
demis ve bardan çikip gitmis...
Temel bunlari seyrettikten sonra dayanamamis, eline bir elma almis ve o siska
adamin kafasinin üzerine elmayi yerlestirmis, çekmis silahi ates etmis ve adami
tam anlinin ortasindan vurmus... Elini kaldirip;
- I am sorry...
demis ve çikip gitmis...
21 - Internetin Temelcesi
Temel, bilisim sektöründe çalisan bir firmaya is basvurusu yapmis. Firma
yetkilileri önce bir bilgi testinden geçmesi gerektigi söylemisler ve ilk soruyu
sormuslar :
-Internet ne demektir ?
Temel düsünmüs, tasinmis ve :
- Ise ciremedum temektur...
22 - Kamyon Söförü Temel
Temel kamyon söförüymüs. Bir gün kamyonu ile yokus asagi inerken freninin
patladigini farketmis. Ileriye dogru baktiginda da yolun ikiye ayrildigini görmüs.
Bir tarafta pazar kuruluymus ve yüzlerce insanin alisveris yapiyormus. Diger
tarafta ise küçük bir çocuk yolun ortasinda oyun oynamaktaymis. Temel çok
hizli bir sekilde düsünerek "pazar yerune çirersem pi sürü insan ölür en eyisu
çocigu ezeyum" demis.
Ertesi gün gazetelerde söyle bir baslik; "pazara giren kamyon dehset saçti.
150 ölü"
Temel e sormuslar :
- Sende hiç kafa yokmu? Bu kadar insani ezecegine bari çocugu ezseydin.
Temel cevap vermis :
- Ula siz benu ***** mi sandunuz? Bunu bende düsündüm... Tabii ki çocugu
ezecektim ama cocuk pazara dogri kosunca ben ne yapayim?
23 - Mercedes-Benz
Temel Istanbul da bir is yeri açar ve isler tikirinda gidince altina hemen
Mercedes marka bir araba çeker. O günlerde Trabzon dan annesi arar ve :
- Temel oglum, baban öldi. Hemen cel.
Temel arabaya atlar ve hemen yola koyulur. 6 saatte trabzona varir.
Neyse, babasinin cenazesini kaldirirlar, aksam annesinden izin ister ve isleri
yüzünden hemen Istanbul a dönmesi gerektigini söyler. Annesi onayladiktan
sonra Istanbul a telefon açip yaninda çalisanlara :
- Usaklarim, benceliyoryum beni karsulayun.
Usaklar bekler Temel gelmez. 1 gün geçer, Temel yok. 2 gün geçer Temel,
yok. 3 gün geçer Temel yok. 4 gün sonunda Temel gelir. Hemen sorarlar
- Patron 6 saatte gittin, 4 günde döndün. Çok merak ettik seni.
Temel bunun üzerine usaklaruna döner ve der ki :
- Ula usaklarum bu Almanlari anlamiyorum... Arabaya 5 tane ileri fites
koymuslar, sanki isin geri dönüsü yok gibi geri fitesten sadece 1 tanecik
koymuslar. O sebepten geç celdum.
24 - Palavraci Komutan
Temel ve Dursun parasüt egitimlerini tamamladiktan sonra ilk atlayislari için
havalanirlar. Makul seviyeye geldiklerinde komutanlari son kontrolleri yapip;
-Atladiktan bi süre sonra parasütün sag tarafindaki ipi çekin parasütleriniz
açilacaktir... Sayet açilmazsa hiç telasa kapilmayin, sol tarafta yedek
parasütün ipi var onu çekin sorun kalmaz... Indiginizde sizi bir jip bekliyor
olacak sizi karargaha geri götürecek.
Askerler korkarak da olsa atlamislar. Heyecanla sag taraftaki iplerine
asilmislar... Tik yok. Tas gibi düsüyorlar. Hemen sol taraftaki iplere asilmislar
ama parasütler yine açilmamis... Temel bunun üzerine bagarmaya baslamis :
- Ula bu komutanun hiçbir dedugu çikmiyor... Hele bir de asagida jip yoksa o
zaman anasini belleyecegum!..
25 - Sokaktan mi Topluyorum?
Temel sevgilisiyle gidiyormus. Sevgilisi bir magazada gördügü kürkü istemis.
Temel hemen vitrin camina bir tugla atip içinden kürku alip sevgilisine
vermis. Daha sonra sevgilisi otomobil galerisinde bir de araba görmüs ve bu
sefer de onu istemis. Temel de bunun üzerine
-Ben bu tuglalari sokaktan mi topluyorum?
demis...
_(_(_buda Nasrettin Hoca_)_)_ (nasrettin hocadan seçmeler)
Nasreddin hocanın iki karısı varmış biri diğerinden daha genç ve güzelmiş. Tekneyle gezintiye çıkmışlar karıları hoca demiş biz göle düşsek önce hangimizi kurtarırdın?
-Hoca yaşlı karısına dönmüş “ Hanım sen biraz yüzme biliyordun değil mi? “ demiş.
__________________________________________________ _____________
Nasrettin Hoca'ya dert yanıyorlar: __Yahu Hoca senin hanım çok geziyor. Hoca:Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrar.
__________________________________________________ _____________
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allah'ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
__________________________________________________ ______________
Nasrettin hoca bir gün kendine yeni bir kazan alır ertesi gün komşusu kazan istemeye gelir hoca kazanı yeni aldığı için pek vermek istemez ama komşusunuda kıramaz ve verir... bir gün iki gün derken onbeşgün sonra komşusu elinde hocanın kazanıyla çıkagelir kazanın içindede küçük bir başka kazan vardır... müjde hocam !!! der komşusu senin kazan doğurdu... nasıl yani der hoca kazan hiç doğururmu ? Valla inanmazsan al kendin bak der kazanı uzatarak... hoca kazanı eline alır yeni aldığı kazanın orası patlamış burası çatlamış... tabii doğurur der adama dönerek KAZANIN AMINA KOYMUŞSUNUZ.
__________________________________________________ ______________
Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş.etrafındaki esnafları seyrediyor.bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir kaç adım sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş. Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir yutkunmuş önce,sonra:
- bana senmi vurdun? demiş adama. Adam:
- ben vurdum lan ne olacak demiş. Hoca:
- sakadan mı vurdun ciddiden mi? demiş Adam:
- ciddi vurdum napacan?! Hoca:
- Aman aman, öyle olsun... Cunku şakadan hiç hoşlanmam da .
HALİNE ŞÜKRET
Dursun, çok feci bir trafik kazası geçirir... Koma halinde hastaneye kaldırırlar. Tedavi olurken kendine gelir. Yatağında bakar ki bir kolu yok... Hepten morali bozulur, asabileşir. Bir taraftan da hastaneyi birbirine katar:
-Ben tek kolla nasıl yaşarım şimdi!
Diye bağırıp çağırır. Kendini hastanenin penceresinden atıp intihar edeceğini söyler. Doktorlar başına toplanır, bakarlar Dursun ciddi, başlarlar nasihata:
-Bak evladım, insan tek kolla da yaşayabilir, ölmediğine şükretsene. Sonra beterin beteri var. Geçen yıl Temel de kaza geçirdi. Onun iki kolunu birden kesmek zorunda kalmıştık... Ama o senin gibi bağırıp, hastaneyi birbirine katmadı. Şimdi de gül gibi yaşayıp gidiyor. İnanmazsan git de bak.
Dursun, bir an sakinleşir, gider yukarı mahallede Temel'i bulur. Bir de bakar ki, Temel'in hakikaten iki kolu kesik ama, Temel bahçede kıvır kıvır oynuyor, hem de nasıl oynuyor...
Bizim Dursun'un kafası karışır ve hayretle Temel'e yaklaşır:
-Ula Temel, eyi ki seni gördüm, yoksa hayatum gideyidi. Ula bizim bi kolumuz kesildi diye intihar edeceğidum. Ama senin, iki koli kesik vaziyette, hem de bi dansöz gibi oynamana karşı teselli oldum... Şu dünyanın haline bak, benum tek kolum kesildi diye intihar edecek kadar beyinsuzum, sense iki koli yok göbek ataysun... Derken, Bizim Temel patlar:
-Ula sen manyak misun, ne göbek atmasi. Sırtım fena halde kaşuniyi... Patlayrum.
SAY
Bizim küçük Temel, Okuldan bir türlü mezun olamıyor. En sonunda öğretmen:
-Oğlum seni imtihan edeceğim. Bilirsen seni mezun edeceğim.
Temel sevinir, sözlüye kalkar... Hoca:
-Söyle bakayım Temel, İngiltere'yle Fransa kaç kez savaştılar?
Küçük Temel:
-Alti defa savaştiler öğretmenum.
Hoca:
-Aferin sana Temel, tebrik ederum, der.
Küçük Temel, mezun oldum sevinciyle hocaya bakarken, hoca:
-Peki say bakalım, demez mi?
Küçük Temel:
-Bir... İki... Üç... Dört... Beş... Alti.
TEMEL'İN OĞLU
Temel'in oğlu küçük Temel, okula gittiğinde öğretmeni sorar:
-Temel, baban nasıl iyi mi?
Küçük Temel:
-Öğretmenum, babam dün akşam banyo küvetine girdi, uyudi kaldi oriya...
Öğretmen şaşkın:
-Uyudu mu? Desene sular evi bastı, ev mahvoldu...
Küçük Temel sakin:
-Yooo öğretmenum öyle olmadi, çünki babam ağzı açuk uyur...
BAŞKA ÇİMSE YOK Mİ?
Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir. Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır. Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar. Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır:
-Çimse yok miiii!
Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar:
-Ey kulum Temel! Düşüp ölsen ne var ki? Seni cennetime koyarım. Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma!
Temel şöyle bi düşünür, emirlerden hemen hiçbirini yapmamış, yasakların neredeyse tamamını yapmış, kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez. Başını kaldırıp, tekrar bağırır:
-Başka çimse yok miiii!
FADİME'DEN E-POSTA...
Şubat ayının soğuk günlerinde, ikisi de Amerika'nın değişik bölgelerinde, ayrı ayrı iş gezilerinde olan Dursun'la karısı, Florida'da buluşup yaz sıcaklarının yaşandığı bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Eşi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayırttıktan sonra, ona bir e-posta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlış yazdığı için, Dursun yerine, bir gün önce karısı ölen Temel'e gider. Yaşı da epeyce ilerlemiş bulunan Temel, bilgisayar ekranında mesajı okuyunca, korkunç bir çığlık atar ve düşüp bayılır. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çığlığı üzerine ev halkı odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardım için koşuşturmaya başlar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çığlık attığını soranlara, bilgisayar ekranını gösterir:
"Sevgili Kocacığım,
Bugün, buraya ulaşır ulaşmaz, önce yarın senin gelişinle ilgili tüm işlemleri tamamladım, sonra da bana ayrılan yerime yerleştim. Burası gerçekten de dedikleri gibi çok sıcak... Seni dört gözle bekliyorum..." (Karın)
VERGİ
Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır... Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar... Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel.. Ortaya bir fikir atılır... Halktan toplanan vergiler nasıl dağılım yapılacak. Amerikan vatandaşı söz alır:
-Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız...
Derken Avrupalı söz alır ve:
- Bizim Avrupa’da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız...
Sıra bizim Temel’e gelir ve başlar anlatmaya:
-Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. Keşke bizda sizun çirkefluklerunuzi değil da habu çalışkanluğunuzi alsak... İnanun bizum öyle bir uygulamamız yok... Bizde daha kısa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri... Atar havaya. Yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar... Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner...
GEÇİM ÇARESİ
Siyasiler boş yere kavga ederse ekonomi de vatandaşa kalır... Temel, Dursun ve İdris’in parasızlıkları canlarına tak eder. Bir taraftan işsizlik bir taraftan geleceği kapkara bir siyaset... Ekonomi ve enflasyonu bırakan siyasiler devamlı kavga ederler...
Bunlar da oturur geleceğimizi, yani ekonomi, işsizlik nasıl çözülür onu tartışırlar. İdris söz alır:
- Uşaklar ben en hızlı kalkunmanun yolini buldum... Bi uçak filosu yolliyalum. New York’i bombaliyalum... Sora da Amerika bize atom atar. Teslim oluruk. Sora da Japonya gibi çikaruk ortaya aha zengin oldun...
Dursun atılır:
- Ula daha kolayi varken öyle niye edeyruk... En iyisi Amerika’ya savaş ilan edelum Beşinci Filo oriya çıkarma yapar... Savaşı kaybederuk... Ardından Almanya gibi ortaya çikaruk aha zenginsun. Sonunda Temel atılır, kafasını kaşır ve:
- Ula uşaklar ya savaşi biz kazanursak, oni hiç hesap etmedunuz...
MÜTEAHHİT TEMEL
Bizim Temel, Amerikalı ve İngiliz’le telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
-Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...
KAPLUMBAĞA TEMEL
Dört kaplumbağa, pikniğe çıkmaya karar vermiş. Erzakları hazırlayıp; bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken, otuz yıl sonra piknik yerine varmışlar. Gazozları, yiyecekleri, herşeyi ortaya çıkarmışlar. Bir bakmışlar gazoz açacağı yok. Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp gelmesi. Görev, içlerinde en küçük kaplumbağa olan Temel'e düşmüş. Genç kaplumbağa:
-Ben gelene kadar buradaki yiyeceklere dokunmazsanız giderim...
Diğerleri bunu kabul etmiş. Temel, yola çıkmış; bir,iki, on, yirmi yıl geçmiş. Bu arada, yaşlı kaplumbağalardan biri fenalaşmış. Arkadaşları ne yapsa faydasız, son bir dileği olup olmadığını sormuşlar:
-Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?...
-Elbette...
Diyerek, sarmalardan birini vermişler. Tam ağzına atacağı sırada, genç Temel, çalıların arasından fırlamış:
-Gitmiyorum işte, gitmiyorum...
YILAN TEMEL
Yılan Temel, arkadaşı yılana sormuş:
-Haçan, biz zehirli yilan miyuk?
-Heee, n'oldu ki?
-Dilimi ısırdum da...
FADİME FEMİNİST OLURSA
Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der:
-Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı...
Alman konuşmacı:
-Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış...
Fadime kürsüye çıkmış:
-Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel'e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı...
KIZARTMA
Bizim Temel karakolda başkomiserdir. Bir gün bir kadın gelir:
- Komiser bey komiser bey! Kocama tavuklu bezelye yapacaktım ... Ben onu haşlayana kadar kocamı markete bezelye almaya gönderdim. Gidiş o gidiş gelmedi... Ben ne yapacağım?
Komiser Temel kadına hiç bakmadan:
- En eyisi siz o tavuğu kizartma yapin.
BEN NE YAPIYORUM?
Bizim Temel’le Dursun Almanya’da bir gün arabayla gezmeye çıkarlar... Tabii otobandan giderken alışmışlar burda suratli gitmeye. Dursun tahrik eder:
- Ula bas kaza nerdeyse at arabasi bize yetişecek.
Temel bu durur mu. Hız sınırını çoktan aşmıştır. Birden yoldan çıkıp yokuştan aşağı ağaçların arasına paldur küldür giderken Dursun atılır:
- Ula ne oldi eyi giderken birden sallanmaya başladuk.
Temel heyecanla:
- Ula Dursun, sorma önüme bi köpek çikti...
Dursun:
- Ula uşağum ezseydun oni da geçseydun...
Temel:
- Ula ben neye uğraşıyorum zannedeysun...
SAĞIR KİM?
Temel doktora gitmiş:
- Doktor bey, Bizum Fadime sağır herhalde, sorularima cevap vermeyi...
- Karınızın sağırlık derecesini ölçelim. Siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim.
Temel, deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş:
- Karıcuğum bugün yemekte ne var?
Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş. Çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş:
- Kiz Fadime saa diyrum, yemekte ne var?
- Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, yemekte hamsili pilav var...
NEYE BASIYOR?
Temel, kahvehanede arkadaşlarına av maceralarını anlatmaktadır:
- Geçenlerde ormana ava gittum. Birden bi ayi ile karşulaştum. Tüfeği atıp kaçmağa başladum. O da beni kovalamaya başladi. Tam ayinun nefesini ensemde hissettuğum anda ayi kayup yere düşti. Bu durumu fırsat bilip arayi açmağa çaliştum. Ama ayi gene peşima düşti. Gene tam nefesini ensemde hissettuğum anda ayi tekrar kayup yere düşti. Ben tekrar arayi açmağa çalıştum.
O arada Dursun, dayanamayarak sorar:
- Ula Temel, çok cesaretli adamsun. Ben senun yerinde olsam, altuma ederdum.
Temel atılmış:
- Ula sen ayinun neye basup kayduğunu zannedeysun?
KİMİNLE EVLİ?
Mahkemede hakim, Temel'e sormuş:
- Kiminle evlisin?
- Bizum kariylan!
Hakim sinirlenmiş:
- E, herhalde, sen hiç erkekle evlenen duydun mu?
- Duydum tabi, nasil duymadum!..
- Kimmiş?
- Bizum kari.
ANNESİNDEN TEMEL'E MEKTUP
"Sevgili oğlum Temel... Senin hızlı okuyamadığını bildiğim için mektubu yavaş yavaş yazıyorum...
Artık senin büyük şehre gittiğin sırada yaşadığımız evde yaşamıyoruz. Baban bir gazetede, "İnsanların başına genellikle evlerinin iki kilometre civarındaki bölgelerde kaza geldiğini" okumuş; o yüzden taşındık...
Sana yeni adresi veremiyorum, çünkü yeni evimizde bizden önce oturan hemşehrilerimiz, taşınınca adresleri değişmesin diye kapı numarasını söküp götürmüşler...
Bu evde garip bir çamaşır makinası var. Geçen gün içine dört gömlek koydum, çalıştırmak için duvardaki zinciri çektiğimden beri bir daha gömlekleri göremedim.
Geçen hafta sadece iki kez yağmur yağdı. İlki üç gün, ikincisi ise dört gün sürdü...
Benden istediğin yeleği postaya verdim. Ancak, halan 'o koca düğmelerle paket çok ağır olur' deyince düğmeleri kopartıp yeleğin cebine koyduk. Orada bulabilirsin...
Not: Sana biraz da para gönderecektim, ama zarfı bir kere yapıştırmış bulundum... Sevgiler... Annen"
HERKES BİLİYOR
Temel, Paris'te bir dükkâna girmiş. Bakmış, dükkânın bir köşesinde harika bir papağan... Hayran hayran seyrederken, dükkân sahibi yanına gelip, "Bu harika bir kuştur, karşısına geçene bakar ve ona nasıl birisi olduğunu söyler" demiş. Temel, papağanın karşısına geçer geçmez, kuş "Sen aptalsın" demiş. Temel, papağanı satın almak istemiş, ancak adam satılık olmadığını söylemiş. Bunun üzerine Temel, papağanın yumurtalarından rica etmiş. Adam, "yarın gelin verelim" demiş. Ertesi gün gittiğinde Temel'e üç tane yumurta vermiş. Temel derhal Trabzon'a dönmüş, eş-dost, akraba, komşu kim varsa toplamış ve papağanın özelliklerini anlattıktan sonra, gururla yumurtaları göstermiş ve hep birlikte yumurtaları kuluçkaya yatırmışlar. Bir süre sonra, yumurtalardan birisi çatlamış ve içinden normal bir tavuk civcivi çıkmış. Bir anlam verememişler. Fakat, ikincisinden bir bıldırcın, üçüncüden de keklik çıkınca, Temel'in tepesi atmış. Uçağa atladığı gibi varmış Paris'e, dükkânı bulmuş, dalmış içeriye... Papağan, Temeli görür görmez, "Sen *****sın" demiş. Temel daha da kızmış ve "Ula baa bak" demiş, "benum ***** olduğumi burda bi sen bileyisun, ama senun orosbi olduğuni Tirabizonda cümle âlem bilıyi".
NESİ VAR?
Temel, eczane açar. İlk müşterisi gelir:
-Bana bir sinek ilacı verir misiniz?
Temel:
-Tabii, sineğunuzun nesi var?
Skorbord
Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
- Haydi biraz sevişelim.
Temel sıkılarak:
- Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa ?
Kadın, üstündeki son giysiyi de çıkartırken: - Yer yerinden oynasa, uyanmaz artık. Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar.
Kadın, bir süre sonra içli bir sesle:
- Haydi bir daha.
Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı: - Bak dostum, bütün gece karımla seviştin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorboard olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!
Çukur işi
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...
Dedikoducu ********
Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri ******** der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine ******** der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
-Fadime bugün trende adamın biri bağa ******** dedi der.
Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
-Dedikoducu ********...
Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
-"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."
Firar
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...
İşaret
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!
Paça
Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...
Yassı Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
- Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.
Mendil
Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
- Mendilin var mı
- Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.
Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
- Yok
- O zaman ahırın yanıyor
Boyacı Laz
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
Doğan ın Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..
Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
Şişlik
Temel tarlada çalışırken çişi gelmiş, çıkarmış oraya çişini yaparken başlamış bağırmaya
-"uyy yandum!..".
Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alır evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadır. Fadime doktorun kulağına eğilir ve der ki:
-"Toktor bey acısını al ama şişluk kalsun
Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasıl gidiyor Temel
-İyi gidiyor
-Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!
Akrobat Temel
Temel marangoz ama ne marangoz mesleğinin zirvesinde derken trabzona dünyanın en büyük sirki geliyor çadır direğini dikmek içinde usta bir marangoza ihtiyaç var arayıp soruşturuyorlar en iyi usta olarak temeli tavsiye ediyorlar temel sirke gelip ne iş yapılacağına bakıp takımlarını alıp geliyor ve direğin üstüne çıkıp başlıyor direği yere çakmaya bu sırada sirkin patronu aşağıdan temeli seyrediyor derken temel birden havada iki parande üç salto atarak yere iki ayağının üstüne ve ellerini bacağının yanlarına vurarak sağlam bir şekilde düşüyor bunu gören patron içtiği puroyu yutuyor ve koşarak temelin yanına gelip aynı hareketi yapmasını ve bunun karşılığında ise çok büyük para kazanacağını anlatıyor temel ise kesinlikle olmaz diyor patron gene aynı hareket için para ve 20 senelik ip canbazlarının bile bu hareketi yapamadığını anlatıyor adam ısrar ediyor temel kabul etmiyor adam gene ısrar temel en sonunda adamın kulağına eğilip ula hemşerim benim her sefer aynı hareketi yapmam için direğin tepesinde aletin başına mı vurmam lazım.
Skorbord
Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
- Haydi biraz sevişelim.
Temel sıkılarak:
- Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa ?
Kadın, üstündeki son giysiyi de çıkartırken: - Yer yerinden oynasa, uyanmaz artık. Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar.
Kadın, bir süre sonra içli bir sesle:
- Haydi bir daha.
Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı: - Bak dostum, bütün gece karımla seviştin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorboard olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!
Çukur işi
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...
Dedikoducu ********
Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri ******** der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine ******** der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
-Fadime bugün trende adamın biri bağa ******** dedi der.
Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
-Dedikoducu ********...
Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
-"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."
Firar
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...
İşaret
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!
Paça
Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...
Yassı Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
- Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.
Mendil
Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
- Mendilin var mı
- Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.
Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
- Yok
- O zaman ahırın yanıyor
Boyacı Laz
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
Doğan ın Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..
Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..
Şişlik
Temel tarlada çalışırken çişi gelmiş, çıkarmış oraya çişini yaparken başlamış bağırmaya
-"uyy yandum!..".
Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alır evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadır. Fadime doktorun kulağına eğilir ve der ki:
-"Toktor bey acısını al ama şişluk kalsun
Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasıl gidiyor Temel
-İyi gidiyor
-Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!
Akrobat Temel
Temel marangoz ama ne marangoz mesleğinin zirvesinde derken trabzona dünyanın en büyük sirki geliyor çadır direğini dikmek içinde usta bir marangoza ihtiyaç var arayıp soruşturuyorlar en iyi usta olarak temeli tavsiye ediyorlar temel sirke gelip ne iş yapılacağına bakıp takımlarını alıp geliyor ve direğin üstüne çıkıp başlıyor direği yere çakmaya bu sırada sirkin patronu aşağıdan temeli seyrediyor derken temel birden havada iki parande üç salto atarak yere iki ayağının üstüne ve ellerini bacağının yanlarına vurarak sağlam bir şekilde düşüyor bunu gören patron içtiği puroyu yutuyor ve koşarak temelin yanına gelip aynı hareketi yapmasını ve bunun karşılığında ise çok büyük para kazanacağını anlatıyor temel ise kesinlikle olmaz diyor patron gene aynı hareket için para ve 20 senelik ip canbazlarının bile bu hareketi yapamadığını anlatıyor adam ısrar ediyor temel kabul etmiyor adam gene ısrar temel en sonunda adamın kulağına eğilip ula hemşerim benim her sefer aynı hareketi yapmam için direğin tepesinde aletin başına mı vurmam lazım.
Deneme Atlayışı
Temel ile tursin askerde eğitimlerini paraşütçülük üzerine yapıyorlardı.
Komutan: Bu bir deneme atlayışıdır, şimdi herkes sırayla atlayacaktır sonra aşağıda buluşma yerine gidip diğerlerini bekleyecektir, eğer paraşüt açılmazsa fazla telaş yapmayın ikinci paraşütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatır. Temel birinci paraşütü çeker açılmaz o anda ordan geçen Dursuna bağırır:
- Ula Tursun paraşüt açilmiy der.
Dursun soguk bir kanlılıkla yedeği çek der. Temel onuda dener oda açılmaz. Temel Dursuna yine bağırır:
- Ula yedeğide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip öleceğum Dursun der. Dursun Temeli şöyle bir süzer ver derki:
- Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur.
Rezil Çırak
Temel bir gün yolda yürürken Dursunla karşılaşmış. Dursun 'ooo temel dükkan açık çırakta dışarı çıkmış' demiş. Temel de 'dün akşam o beni rezil etti, bu günde ben onu rezil ediyorum' demiş.
Beyincik
Adamın biri beynini değişmek ister. Bunun için bir beyin doktoruna gider... Doktor fiyat listesini gösterir.. Listede şunlar gözükür...
1 Astronot beyni 25.000
1 Profesör beyni 50.000
1 Karadenizli beyni 1.000.000
Adam listeye baktıktan sonra karadenizli beyninin neden pahalı olduğunu merak eder ve doktora sorar.. Doktor şöyle yanıt verir.
- Bir astoronot öldürüyoruz iki beyin çıkıyor, bir profesör öldürüyoruz 5 beyin çıkıyor ancak 100 karadenizliden ancak bir beyin çıkıyor.
Düşüş
Temel, New York'taki gökdelenlerden birinin 53. katında çalışırken aniden ayağı kaymış ve aşağı doğru uçmaya başlamış... 52, 51, 50, 49, 48... Katları yıldırım hızıyla geçen Temel 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2... Ve 1'inci kata geldiğinde kafasından şimşek gibi şu düşünceler geçmiş:
- Sağa çok şükür Tanrum, haburaya kadar sağ sağlim celduk... Birinci kattan düşsen de nasil olsa pişeycukler olmaz.
Sahipsiz
Yargıç, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel'esordu:
- Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın söyler misin?
- Sahibi yok sanmiştum...
- Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın?
- Mezarluğun önine parketmiştu da...
Davet
Temel Fadimeye demiş ki; "Fadime, bu akşam bize gel. Evde kimse olmayacak."
Fadime akşam gelmiş kapıyı çalmış çalmış kimse açmamış...
Kuru saçlar
Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar :
- Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?..
Temel cevap verir :
- Yok anne bu şampuan kuru saçlar izinmiş !..
Bizim Temel birgün elinde bir çantayla havaalanına geliyor. Havaalanındaki güvenlik alanından geçerken tarama yapan alet alarm veriyor, bunun üzerine güvenlik görevlisi Temel'e soruyor:
- Çantanızda ne var
Temel: - Kuş yemi var diyor.
Gorevli: - O zaman bir daha geçin bakalım diyor ve Temel tekrar geçiyor ama alet yine ötüyor bunun üzerine görevli Temel'e çantasını açmasını söylüyor ve Temel çantayı açınca görevli çantada mücevher, altın, saat gibi değerli şeylerin olduğunu görüyor ve Temel'e soruyor:
- Hani kuş yemi vardı çantada?
Temel: - Valla ben bunları götürüp kuşun önüne koyuyorum ister yer ister yemez...
Otelci
Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış.
Temel, ne istediğini söylemiş:
"Bana bir fahişe bulup gönderin."
Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş:
"Demin gelen müşteri kadın istiyor..."
Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş:
"Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen git o müşteriye ağzının payını ver..."
Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini pek tutmamış:
"Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer..."
Kadın çok sinirliymiş:
"Sen gitmezsen, ben gider söylerim..."
Ve, hışımla merdivenleri çıkıp Temel'in ağzının payını vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan gürültüler gelmeye başlamış.
Onbeş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış...
Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış:
"Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye tutturdu. Becerene kadar anam ağladı."
Sayı
Temel bir konferansta konuşma yapıyormuş:
"İnsanlar üçe ayrılır. Sayı saymayı bilenler ve bilmeyenler."
Sürpriz
Temelle dursun bir gün sinemaya giderler filmde bir at yarışı sahnesi vardır ve temel dursuna sorar
-iddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur.
dursun; -oldi benda 2. ata oynayrum
iddayı temel kazanır ve temel dursunun 5 milyonunu alır ertesi gun temel dursunu arar
-dünkü film faridiya ben oni bidaa seyretmiştum vicdanum rahat etmedi onun içun aradum
dursun; benda seyretum
temel; o zaman niye 2. ata oynadun
dursun; süpriz oynadum olum
Buzdolabı
Temel ile dursun 15 sene sonra ilk kez görüşmüşler. Dursun Temel'i evine davet etmiş. Dursun un iki karısı varmış (biri imam nikahlı diğeri ise resmi). Dursun Temel'i yedirmiş içirmiş. Akşam Temel Dursunlar da kalmış. Gece Dursun un imam nikahlı karısı Dursun un yanına gelmiş ve şöyle demiş:
"Dursun çok azdım benimle beraber ol!"
Dursun: "olmaz evde misafir var"
Karısı ısrar etmiş. Dursun karısına "git buzdolabının kapağını aç ışığından bak Temel uyuyorsa gel"demiş. Kadın bakmış, Temel uyuyor numarası yapmış. Dursun ile karısı işi bitirmişler. Derken öbür karısı gelmiş. Aralarında aynı konuşmalar geçmiş. Dursun bu karısıyla da işi bitirmiş. Sabah olmuş. Dursun Temel e sormuş:
"rahat uyudun mu?". Temel:
"evet ama gece çok susadım" demiş. Dursun sormuş:
"peki niye içmedin?". Temel yanıtlamış:
"nasıl içerim buzdolabının kapağını her açanı hallediyorsun!"
Bizim ev
Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş.
-Neden kaçaysun, diye sormuş Temel.
-Ha pura pabamın evii, demiş Fadime.
-Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur
Hem iyi Hem kötü
Dursun,köyünden ayrılıp,çalışmak için İstanbul'a gider.. Aradan uzunca bir süre geçer, ama,Dursun'dan haber alınamaz.. Köyde sevilen bir kişi olan Dursun'un akibetini araştırmak üzere arkadaşı Temel!i İstanbul'a gönderirler.. Onbeş-yirmi gün sonra Temel döner..Kahvede toplanan köylüler merakla Temel'e sorarlar:
-Ula Temel,Dursun'i buldun mi.?...
- Hee..bulmuşim oni...
-Peçii nasildir?..İyi mudir..köti mi.?..
- açan,hem iyudurr..he mi de kötii..
- Ula o nasıl oluyii..hem iyi,hem kötii..
-Kötüdir,Çünkü Dursun **** olmuştirr..
- uyy..Haçan bunun iyiliği nerde dür.?..
- Valla ben kendisini düzdüm..Muamelesi çok iyi daa..
Temel Hamile
Midesi ağrıyan Temel, doktora gider. Tanıdık olan doktor, Temel ile biraz dalga geçmek için, kısa bir muayeneden sonra hemen teşhisi koyar:
- Temel, sen hamilesin.
Temel, kendi kendine söylenir:
- Ne? Yaktın beni Fadime, sana kaç kere "Sevişirken üste çıkma" demiştim.
Uyarı
Temel ile Fadime yatakta sevişirken Fadime sürekli olarak Temel'e " Temel bu iş böyle olmuyor önce uyarılmam lazım" diye itiraz etmekteymiş. Temeli'in canına tak etmiş. Bir sabah işe giderken;
- "Bak Fadime seni uyarıyorum akşama seni halledeceğum ona gore. Sonra uyarmadı deme.
25 sent
Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.." derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı.
Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı..
"Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel.. "Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.."
Temel'in Kedisi
Temelin bir kedisi varmış ve hergün düzenli olarak gezmeye çıkartırmış.Birgün yolda karşılaştığı bir arkadaşı:
-Ula senun paşka işin yok midur pikmaymusun herkün bu kediyi gezdirmekten? diye sorunca Temel:
-KPende piktum ama ne yapayum ha pu kedi pakiredir istemayrum pi de yavrulasın korkayrum salamayrum! demiş. Bunun üzerine arkadaşı:
-Ula usağum ha punun kolayi fardur... Penzine pula sal oni yanuna gelmez kedi medi..
Temelin kafasına yatmış bu yöntem bir deneme yapmış bakmış gerçekten yanına kedi falan yanaşmıyor hergün sabahtan salarmış kediyi benzine bulayıp... aksam hava kararınca kedi de eve dönermiş rahat etmiş Temel, taaa ki bir akş am kedi hava kararıpta hala eve dönmeyinceye kadar...
Bir telaş bir telaş oraya bak buraya sor yok yok gitti bizim kedi diye düşünürken rastladığı mahallenin çocuğu
-ha pen kördum senun kediyi şu ileriki ranpada penzini bitmiş öbür kediler dayanaydu...
Fındıklar
Temel ile fadime birbirlerini çok istiyorlarmış. Fakat utangaçlıklarından birbirlerine açılmak ne kelime konuşmaları bile çık zormuş. Tesadüfen yalnız kaldıkları bir günde artık canına tak demiş olan temel fadimeye; habu findukluklardan yukarı bir çikalummi der. Fadime de he temel çikalum der. Biraz yürürler. Temel konuşacak kelime bulamaz, fadime durumu anlar bari bir soru sorayımda temel açilsun diye düşünür.
-"Uy temel habu findukluklar kimundur" der.
Temel hemen atılır
-Emicemundur bi tane koparanun a...na koyarum ",
Fadime hemen bir fındık koparır. Temel fırsatı kaçırmaz hemen sarılır fadimeye fındıklıkların altında işlerini bitiriler.
Sonra kalkıp tekrar yürümeye başlarlar ikiside mutludur. Biraz sonra fadimenin canı çeker temele tekrar sorar,
-"Temel, habu findukluklar kimundur.
Temel" dayimundur, bitane koparanun a.. na koyarum der.
Fadime hemen birtane koparır. Temel tekrar sarılır fadimeye uzun uzadıya fındıkların arasında işlerini görürler.
Tekrar kalkarlar yürüler. Biraz sonra fadimenin canı tekrar ister temelde aynı işi yapar. Bu böyle birkaç defa daha devam eder fakat Temelin pili bitmiştir, ama fadime doymak bilmez tekrar sorar
"Uy temel ha bu findukluklar kimundur da",
temel "ha bilmeyirum galiba fiskobirluğunduler"
El işareti
Bir gün temel bir minübüse durması için işaret etmiş adam ellerini havaya kaldırarak ve tüm parmaklarını oynatarak çok kalabalık demiş.
Temelde baş parmağını işaret ve orta parmağının arsına sokmuş. Şoför kızmış ve aşağı inmiş
-Sen ne kadar terbiyesiz adamsın demiş.
Temel "asıl sen ne kadar terbiyesizsin bana böle böle yaptın" demiş
Şoför "ben sana kalabalık" dedim diye yanıt vermiş. Bunun üzerine temel
- "e bende beni araya sıkıştırırsın diyordum"
Geber ula
Temel ile Dursun hararetli bir şekilde iddialaşırlar.
Temel: - "Ula Dursun ha pen pu pinanun çatusundan pi pardak suya paluklama dalarum daa." Dursun: - "Nah dalarsun ula imkanu yoktur"
Vardır yoktur bir milyarına iddiaya girer kafadarlar. Temel gider bir bardak su getirir ve kaldırıma koyar.
-"Iyi izle ula" der "Nasul dalacam hamsi cibi"
Dursun ise hala Temel'i umursamamakta, dalgasını geçmektedir. Temel catıya çıkar Dursun'a seslenir:
-"Ula Dursun iyi izleyesun ha celeyrum!" ve kendini boşluğa bırakır. Tam yere üç beş metre kala Dursun yerdeki bardağa bir tekme sallar:
"Geber ula ..pne Temel"
Boş bardak
Fadime ile Temel evlenirler. İlk gece fadimenin dikkatini birşey çeker: Kocası yatmadan içi su dolu bardağı yatağının ucuna koymuştur. Biraz sonra Temel ile Fadime sevişirler, temel bardağı kafaya diker uyur.
Birkaç gün sonra temel odaya bir dolu birde boş bardak getirir. Fadime durumu anlamış ve hazırlanmıştır ancak boş bardağı da merak etmiştir. Temele döner;
-Uşağım doli bardaği anladik da, boş ne oliyi.
Temel; -Haçen bugün canım sevişmek istiyo ama su içmek istemiyoo.
Tartı sefası
Temel'in eczanesine genç ve güzel bir kadın girmiş. Tartının üzerine çıkıp parayı atmış. Beğenmemiş, manto ve ceketini çıkarmış ve para atıp tekrar tartılmış. Yine sıkılmış eteğini çıkarınca, Temel atılmış ve parayı atmış,
-Devam edin bundan sonrası müesseseden
Tarikat
Temel tarikata girmek icin başvurmuş. Şeyhin karşısına çıkarmışlar. Temel:
- Şeyhim tarikata girmek istiyorum demiş. Seyh de:
- Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın. demiş. Neyse aradan üç hafta gecmiş ve temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş:
- Temel tamam mı ? Sabredebildin mi ? Temel:
- Valla, ilk hafta hiç problem yoktu. Ikinci hafta sabrım cok zorlandı. Ama dayandım. Ücüncü hafta bir gün Migros'a gitmiştik. Benim karı üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordu. Hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım daldım demiş. Şeyh de:
- Aaaa olmadı. Şimdi biz seni tarikata alamayız. deyince, Temel:
- Boşver tarikatı bizi artık Migros'a bile almıyolar.
Üç dil
Temel ile Dursun Sultanahmette gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar.
Turist ingilizce,almanca,fransızca sorar fakat bizim lazlar anlamaz...
-Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti, der Temel,
Dursun: -Ula neye yarayacakki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo
Tedavi Niyetine
Temel hastalanmış, doktora gitmiş. Doktor Temel'i muayne ettikten sonra yeni doğum yapmış bir kadının memesinden süt emerse hastalığının iyi olacağını söylemiş. Temel kara kara düşünerek doktorun yanından çıkmış.
Nerden bulacağını kimden isteyeceğini düşünürken aklına arkadaşı Dursun'un karısı Fadime gelmiş. "O yeni doğum yapmıştı, rica ederim" demiş ve kapıya dayanmış. Kapıyı Fadime açmış, Temel "Dursun evde mi?" diye sormuş Fadimeye. Evde yok yanıtını alınca Temel utana sıkıla derdini açmış. Fadime de "N'olacak ula altı üstü bir kaç damla süt, hem sevaptır gir içeri demiş" Fadime memesini açmış Temel'in ağzına vermiş. Temel memeyi emmeye başlamış. Temel emdikçe Fadime tahrik olmuş. Dayanamaz duruma gelmiş. Temel'e "Ula Temel baska birsey de ister misin?" diye sormus. Temel Ayıp olmaz mı?" diye yanıtlamış. Fadime ihtiraslı bir şekilde "Niye ayıp olsun?" diye cevap vermiş.
Temel -"İyi öyleyse, bir iki tane de bisküvit ver bari, içim ezildi".
Dediği dedik
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.
Temelin Sırrı
Taka kaptanı Temel Reis yıllardır her sabah kasasını açar ve çıkardığı bir kağıt parçasına dalgın dalgın bakarmış. Sora onu dikkatle kasaya koyar ve kimseye emanet etmediği anahtarıyla dikkatle kilitlermiş. Tayfa merak içindeymiş, define haritası falan zannediyorlarmış. Bir gün Temel Reis ölmüş. Anahtarı koynundan alıp sararmış kağıdı çıkarmışlar.
Şöyle yazıyormuş: 'Sancak sağ, iskele sol.'
İstikamet
Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin,
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi, demiş.
Teknoloji
Temel Eskişehir'den Ankara'ya gidecek bir trene binmiş. Karşısındakine nereye gittiğini sormuş, İstanbul'a gittiğini öğrenince,
- Teçnoloji ne çadar celişti, pen purada oturayrum Ançara'ya, sen çarşumda oturaysun İstanbul'a cideysun.
N'oldi?
Temel ölmüş. Mezar taşında şunlar yazılıymış:
'Öleceğim dedum dedum Inanmadunuz.
N'oldi?'
Siyah ve Beyaz
Temel ile İdris bir gün 2 tane at almışlar. Ancak bir tane ahırları varmış iki atı da aynı ahıra koymuşlar. Temel demiş ki: - yaw İdrus, biz ha punlari kariştiriruk. Pen penumkinin yelesini kesayum daa - Ha çan temamdur, diyor İdris. Aradan bir iki gün geçiyor. Bir de bakıyorlar iki atında yeleleri kesik. Temel hemen olaya el koyup, - Ulu uşağum baksana daa. İkusinin de yeleleri kesuktur. Pen penumkinin kuyruğunu kesayum, haçan sen kesmeyesun. Temel kendi atının kuyruğunu kesiyor. Bir iki gün sonra yine bakıyorlar iki atında kuyrukları kesik. Temel de İdris de hayvanların bir taraflarını kesmekten bıkıyorlar sonunda Temel bir çözüm söylüyor: - Uşağum İdrus cel piz şöle yapalum. Siyah olanı sen al beyazı ben.
"U" harfinin sakıncası
Karadenizli vapur acentasına gitti: 'Biz vapuru kaçirduk, başka vapur bulur mısunuz?' dedi. 'Kaç kişisiniz?', 'Yediyuz.'. Acenta yetkilisi bu kadar müşteriyi kaçırmamak için hemen yeni bir vapur istedi. Vapur geldiğinde Karadenizli ve arkadaşları rıhtımda toplanmışlardı. Ama nedense fazla kalabalık değillerdi. Görevli sordu: 'Hani yedi yüz kişiydiniz?'. 'Doğridur, işte pir, içi, uç, dort,peş, altı, yedi. Toplam yedıyuz daa..' dedi Karadenizli. Kafası attı acenta yetkilisinin. Karadenizliyi bir güzel dövdü ve: 'Eğer, bir daha (i) yerine (u) dersen, canına okurum...' dedi. Aynı Karadenizli birkaç gün sonra bir bakkala gitti. 'Bana bir mım verin...' dedi. Bakkal anlayamadı, birkaç kez tekrar ettirdi, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin işaretine bakınca: 'Yooo, o mım değil mumdur.' dedi. 'Olsun, mım demek, dayak yemekten iyidir.' dedi Karadenizli.
Kulak
Bizim marangoz Temel, ahşap bir binanın restorasyonunda çalışmaktadır. Elinde testere ile ikinci katın iskelesinde çalışırken görünmez bir kaza meydana gelir ve testereyi kaydırarak bir anda yanlışlıkla kulağını keser. Kulak da aşağıya düşer. Kulağını görmek ümidiyle aşağıya bakar ve orada çalışan işçilere seslenir: 'Hey beyler aşağılarda bir kulak gördünüz mü?' Şaşkın işçiler şöyle bir etraflarına bakarlar ve kanlar içinde bir kulak bulup bizim Temel'e gösterirler: 'Bu mu?' Temel aşağı doğru eğilip gözlerini kısar: 'Yok yav, benimkinin arkasında kalem olacaktı'.
Manalı Bakış
Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
- Ne yaptın, pilet aldin mi?
- Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
- Peki sen ne yaptın?
- Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.
Parlak Fikir
Trabzonlu imamlar ile Rizeli imamlar her hafta halı saha maçı yaparlar. Nedense her defasında Rizeli imamlar kazanır. Trabzonlu imam temel arkadaşlarına
-Uşaklar, haçan bu maçlar boyle citmiyi... Dursun
-Haçan napalım da der
-Aklima parlak bir fiçir celdu da...
-eee
-Haçan bizim Tirabzonsiporlu hami'ye ciydurelim cüppeyi saruğu bu bizim merkez caminin imamı diye yutturalum da
Temelin bu parlak fikri herkesce kabul edilir. Hami alınır ve deplasmana gidilir... Dönüşte sorarlar...
-Haçan ne oldi maç da? Temel:
-Yenildük... içi-bir (2-1)
-Haçan cine mi? peçi golleri çim attu?
- Bizimçini Hami hoca attu, onlarınçini Del piyero hoca ile Roberto karlos hoca
Vurduk oni
- Babam öldü, demis Temel.
Ilyas sormus:
- Neden öldü?
- Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
- Eyvah parçalandi mi?
- Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
- Yok, karsi apartmanın balkonunda çamasirlar asili idi.
Çamasir ipine vurup fabrikanin bahçesine düstü.
- Orada mi öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp havalandi yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk oni.
Verimli
Bizim Temelin köyüne bir gün ziraat mühendisleri gelmiş bütün köylünün tarlalarında araştırma yapıp tarlaların verimini ölçüyorlarmış.Sıra Temel'in tarlasına gelmiş. Araştırmayı yapan mühendisler Temel'e:
-Temel senin tarlan çok verimli bu tarlaya 1 verirsin 5 alırsın' demişler. Temel başlamış üzülmeye mühendisler:
-Temel bunun nesi kötü? deyince: Temel:
Neresi iyidir? Ben gecen sene buraya kaynanamı gömmüştüm der.ama geri ödeyecek döt yoktur."
Kredi
Paraya sıkışan temel, kredi almak için bankaya gider. Banka müdürü kredi verebileceğini ama bunun için bir sağlık raporu getirmesi gerektiğini söyler:
Temel bir anlam veremesede soluğu bir hastanede alır. Muayene bittikten sonra doktor; raporu müdüre göndereceğini ve Temel'e de ertesi gün bankaya gitmesini tembihler. Temel ertesi gün büyük bir merak ve heyecanla müdürün karşısına dikilir ama sonuç olumsuzdur. Sağlıklı olduğunu düşünen Temel sinirli bir şekil de raporu görmek istediğini söyler ve okuyunca şok olur.. Teşhis kısa ve nettir;
"Bahse konu kişide Kredi alacak göz var ama geri ödeyecek döt yoktur."
Fidye
Dursun fena halde sıkıntıya düşmüştü.. Bir çocuk kaçırıp fidye istemeye karar verdi. Doğru, Yıldız Parkı'na gitti.. Orada kendi kendine oynayan bir çocukla ahbap oldu.. Trilyoner Temel'in oğlu olduğunu ögrenince, planını yaptı.. Çocuğu hemen bir kalın çınar ağacının arkasına çekti.. Cebinden çıkardığı kağıda fidye notunu yazdı:
"Temel Bey, Oğlunu kaçırdım. Yarın sabah yedide, Yıldız parkındaki büyük çınar ağacının içindeki kavuğa, sarı bir çanta içinde 10 bin dolar bırak..Dursun!."
Notu çocuğun iç cebine itina ile yerleştirdi ve "Şimdi doğru eve git, baban bu notu okusun" dedi..
Ertesi sabah yedi buçukta parka gittiğinde, çınarın kovuğunda sarı bir çanta içinde 10 bin doları buldu. Yanında bir de not vardı:
"İste paran. Ama gene de bir Karadenizli'nin kendi hemşerisine bunu yapabileceğine inanamıyorum. Temel..."
Oruç
Dursun Temel'e sormuş
- Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun?
Temal - 100 tane demiş.
Dursun - Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş
- Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ?
Cemal - 50 demiş.
-Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.
Süper
Temel arabayla giderken bakmış benzini bitiyor. Hemen en yakın benzinciye girmiş, pompanın yanında durmuş, arabadan inip benzin deposunu açmış, başlamış işemeye. Temel'in işediğini g ören pompacı
"-Ya sen ne yapıyorsun, bu yaptığın normal mi?".
Temel "yooo Süper."
Piyano
Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerikaya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde İngilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Birgün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş:
-Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da!
Temel: - Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki Lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun.
Akvaryum
Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş. Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş. Temel sormuş:
- Ula bu nası oliyi?
Adam: - Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler demiş.
Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel kafasını akvaryuma sokmuş ağzını balıklar gibi bir açıp bir kapatıyor.
Eczane
Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye:
- Beyefendi sizde soğan var mı?
Adam Temel'i başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma soru larla geliyormuş. Birgün eczacı Temel'e:
-Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat.
Eczaci kurtulmak icin eczaneyi satmış,birkaç gun sonra Eczaneyi satan a dam içeri girmiş,Temel'e:
-Siz de soğan varmı? demiş...
Temel adama 'biz de soğan var ama senin reçeten var mı?'demis...
Çay
Temel uzun yoldan gelir ve yol boyunca da eşini hayal eder durur. Ama eve geldiğinde çok yorgundur ve bu yüzden performansı ile ilgili tereddütleri vardır... Ya yorgunluktan birşey olmazsa, ya yapamazsam rezil olurum diye düşünür. Sonunda ne yapacağına karar verir ve fadimeye seslenir...
- Fadime suyu ocağa koy! Olmazsa çay demleruz!
Tahlil
Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin agladığını görür.
Yaklaşır ve sorar: "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?".
Adam: "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler." der.
Bu sefer Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam Temel'e sorar:
"Hayırdır hemşerim. Sen niye ağlamaya başladın?".
Temel: " Ben..." der, "İdrar tahlili yaptırmaya geldim..."
Avcı Temel
Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel yatın yere tavşan deliği! Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen Vururlar.
Tekrara yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyük bir delik çıkar karşılarına. Temel: "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar onu da vururlar. Tekrar düşerler.
Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:" Yatın yere ayı ini", Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakaralar. Temel:"Uşaklar ne çıkacağunu bilmeyrum. Ama yatın ne çıkarsa bahtumuza!" Ertesi gün gazetelerde:
Dört avcı tren altında can verdi...
Refleks
Temel İstanbul'a gelmiş ve İstanbullu bir kızla flört etmeye başlamış. Beraber yolda yürürlerken kız dalgınlıkla bir muz kabuğuna basmış. Sendelemiş, fakat tam düşeceği sırada tekrar dengesini sağlayıp son anda yere düşmekten kurtulmuş. Ve Temele demiş ki:
- Nasıl refleksim iyi mi?
Sendelediği sırada kızın iç çamaşırı olmadığını da gören Temel cevap vermiş :
- Uyy siz ona refleks mi diyisınız ?
Alkol Kontrolü
Trafik memurları bir gün, trafik kontrolü yapıyorlarmış. Karşıdan gelen Temel ile Fadime’yi gören komiser hemen arabayı durdurmuş. İkisini de emniyetkemeri takılmış görünce,
- Ya beyefendi bu gün yaptığımız kontrolde tek emniyet kemerini takan çift sizsiniz, bu yüzden size 500 milyon ödül veriyoruz der. "Ama merak ettik bu parayla ne yapacaksınız. Temel sevinçle
- "Ne yapacağım hemen gidip kendime bir ehliyet alacağum der. Komiser şaşkın şaşkın
- "Ne ehliyetiniz yok mu der, Fadime olayı toparlamak için, kusura bakmayın memur bey temel içince ne dediğini bilmez” der. Komiser daha da şaşkınlıkla
- "Ne bir de içkili misiniz diye haykırır. Arkadan yaşlı adam öne atılır ve
- "Ben demiş idum çalıntı arabayla yola çıkmayalum başumuza bi iş gelir diye. Komiser neye uğradığını şaşırmışken, bagajdan atlayan İdruste koşa koşa gelerek
- "Ne oldi geçtuk mi sınırı"der.
Pijama
Temel Dursun'a misafirliğe gitmiş. Fakat bi zaman sonra bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamış. Dursun
- "Temel bu akşam gitme, çok yağmur yağıyor. Burda kal yarın gidersin.Yoksa çok ıslanırsın" demiş. Temel kabul etmiş. Bir ara Temel ortalıktan kaybolmuş. Sonra kapı çalmış. Kapıyı açan Dursun Temel'i sırılsıklam karşısında görünce şaşkın bi halde sormuş:
- Ula Temel bu ne hal? Temel de
- "Haçan pijamalarımı almağa cittum" demiş.
Papağan
Fadimeyle Temel buluşmaya gitmişler. Fadimenin elinde birde papağanı varmış. Temel sormuş:
- Hangi dili konuşaği bu kuş?
Fadime:- ze ingliş. lafğanse. a capan
Temel:- Lazca bilmiyor mu?
Fadime: -Bilmiyor
Temel: -Ha ha haa ula boşuna büyütmüşsün o kadar burunu
Sıra
Temel otobüse binmek için bilet alacakmış bilet bayisinin önüne gitmiş ve ufak 'n'şeklinde bulunan pencereden içeriye doğru eğilerek,
- Beyfendi bir otobüs bileti verirmisiniz demiş.
Gişedeki adam lütfen sıraya geçermisiniz diye seslenmiş temele. Temel şaşırmış çünkü sırada kimse yokmuş. Temel tekrar gişedeki adama; - Arkadaş bir bilet istiyorum demiş adam biraz daha sestonunu arttırarak sıraya geçin demiş. Temel şaşkın bir halde.
- Tekrar yav kardeşim bir bilet verirmisin demiş adam bu sefer yüksek sesle sıraya geç be kardeşim demiş. O arada temelin beklediği otobüs gelmiş ama temel hala bileti alamamış.Temel yine; - Etme kardeşim ver bileti daa otobüs geldi demiş. Adam yav sıraya geç dedik ya deyince artık temel zivanadan çıkmış ve 'n' şeklindeki pencereden adama sağlam bir yumruk oturtturmuş. Adam;
- Ne kim vurdu lan bana kim o lan diye başını'n'şeklindeki camdan dışarıya çıkarıp karşısında temel'i görünce
Temel; - Ben ne bileyum uşağum baksana sırada bu kadar adam var kim bilur kim vurdu saaa.
SherLocKHoLmeS :36: