Televizyon görüntünün ve görüntüyle ilgili seslerin aynı anda elektromanyetik dalgalar halinde yayılması prensibine dayanan en mükemmel haberleşme sistemlerinden biri. Televizyonun temel prensibi ışık enerjisinin elektrik enerjisine çevrildikten sonra yayınlanması ve alınan elektromanyetik sinyallerin tekrar ışık enerjisine çevrilmesidir. Işık enerjisinin elektrik enerjisine çevrilmesi fikri 1873 senesinde Willoughby Smith tarafından selenyum üzerine ışık düşürüldüğünde elektrik direncinin değiştiğinin keşfedilmesiyle başlamıştır. Bu prensibe göre selenyum üzerine parlak ışık düşerse; sinyal kuvvetli, soluk ışık düşerse sinyal zayıf olacaktır. Genliği değişen bu sinyal radyo dalgaları gibi yayınlanıp alıcıda ters işlem yapılınca ekranda görüntü oluşur. Televizyon bu bakımdan “uzaktan görme” anlamına gelir.
Televizyonun icadı ile ilgili bir çok kişiden bahsetmek gerekir. Televizyonun gelişimi için hayati önem taşıyan Willoughby Smith, 1873 yılında selenyum içindeki foto iletkenliği keşfetmiştir. 1884 yılına ait kayıtlar, Nipkow adında bir alman bilim adamının elektromekanik bir Televizyon için bir patent almış olduğunu göstermektedir. Nipkow ‘un televizyonu hiç çalışmamış olmasına rağmen tasarladığı dönen disk ilk Televizyon görüntü rasterizeri olarak kabul edilir.
Televizyon kelimesini icat eden kişi ise Constantin Perskyi dir. 25 Ağustos 1900 tarihinde Paris Uluslararası Elektrik Kongresi’nde bu kelimeyi ilk defa telaffuz etmiştir. Bu fuarda sergilenen Televizyon tarihinin ilk prototipleri, basit fotoğraf aktarımları gerçekleştiren mekanik televizyonlardı.
Televizyon sistemleri verici ve alıcı olmak üzere iki kısımdır ve televizyon gelişiminde bir sonraki aşama 1911 yılında gerçekleşti. Alan Archibald Campbell-Swinton adlı bir mühendis katot ışınlı tüplerle görüntü alma ve iletmenin nasıl olabileceğini anlattı. 1920′lerde, birçok bilim adamı elektronik vericiler üzerinde çalışmaya başladı. 7 Eylül 1927 günü, Philo Farnsworth kendi laboratuvarında bir kamera ve bir verici tüpü kullanarak (tek çizgi) bir görüntü iletti. Bir yıl sonra insan resimlerinden oluşan görüntüleri kamuoyuna gösterdi. 1929 dan 1934 yılına kadar olan süreçte yapılan çalışmalar sonucu elektronik televizyon icat edilmiş oldu.
İlk TV yayını 1928 ile 1935 seneleri arasında John Logie Baird tarafından ingiltere’de BBC aracılığıyla yapıldı. Bu sistemde resimler 525 yerine 30 çizgiyle ekranda teşekkül ettirildiği için ayrıntılar görülemiyordu. 1936 senesinde Alexandra Palace yine BBC aracılığıyla 405 çizgi sistemiyle mükemmel görüntü elde etti. Bu sistem İngiltere’de 1964 senesine kadar devam etmiştir.
Temmuz 1928 yılında Amerika’da ilk televizyon yayını yapıldı. C.F Jenkins’ e deneysel yayınlar yapması için izin verildi. Maryland ve Washington kaynaklı yayınlar yapıldı. Eylül 1928 de Televizyon tarihinde ileri bir adım daha atılarak Queen’s Messenger adlı tek perdelik drama yayınlandı. Bunu New York’ta 1929 yılında RCA’s yayınları takip etti.
1930 ve 40′lı yıllar arasında gelişmeler hızla devam etti. 1936 yılında İngiltere’de Isaac Shoenberg 405 satır görüntü aktarımı için bir cihaz geliştirdi. 1944 yılında Sovyetler Birliği’nde 625 satırlık görüntü aktaran cihazlar geliştirildi. Yenilikler devam ederken, satır sayısı da git gide arttı.
26 Nisan 1931 tarihinde, W2XCR TV Brodway’ de 5. Cadde boyunca ünlülerin görüntülerini yayınlandı. 1938 yılında, satır sayısı 300′ e çıkmıştır ve düzenli yayınlara başlama zamanı gelmişti. NBC televizyon kanalı Nisan 1939 tarihinde New York Dünya Fuarı ile düzenli yayına başladı. 1941 yılında saniyede 30 kare ve 525 satır aktarı NTSC standartları uygulanmaya başladı.Temmuz 1941 de televizyonculuk ile ilgili ticari lisanslar serbest bırakıldı. Her ne kadar özel girişim serbest bırakılmış olsa da yayınlanacak televizyon programları oldukça kısıtlı kaldı.İkinci dünya savaşından sonra televizyon yayınları düzenli hale gelmeye başladı.
Televizyonda ilk başarılı kamera İconoscope’un bulunuşuyla başlamıştır. İconoscope’u yine buna benzeyen orthicon tüpü takip etti. Daha sonra çok küçük fakat ışık direnç münâsebeti mükemmel olan görüntü plakası kurşun monoksit (PbO) kaplı vidicon tüp yapıldı. 1950 senesinde vidicon tüpün bulunuşu TV’de dev bir adım oldu. Vidicon tüpün en geliştirilmiş tipi, görüntünün düşürüldüğü plakanın yüzeyinin binlerce mini silileon fotodiyodlar dizisinden meydana gelenidir. Bu tür tüplere epicon tüp de denir. Tüplü kanallar yanısıra yarı iletken görüntü sensörlü kameralar da yapıldı.
Renkli televizyonların icadı ile gelişim daha da hızlandı.Günümüze kadar olan teknolojik gelişmeler sayesinde televizyonlar 3 boyutlu görüntü yayınlamaya kadar geldi.
Televizyonun icadı ile ilgili bir çok kişiden bahsetmek gerekir. Televizyonun gelişimi için hayati önem taşıyan Willoughby Smith, 1873 yılında selenyum içindeki foto iletkenliği keşfetmiştir. 1884 yılına ait kayıtlar, Nipkow adında bir alman bilim adamının elektromekanik bir Televizyon için bir patent almış olduğunu göstermektedir. Nipkow ‘un televizyonu hiç çalışmamış olmasına rağmen tasarladığı dönen disk ilk Televizyon görüntü rasterizeri olarak kabul edilir.
Televizyon kelimesini icat eden kişi ise Constantin Perskyi dir. 25 Ağustos 1900 tarihinde Paris Uluslararası Elektrik Kongresi’nde bu kelimeyi ilk defa telaffuz etmiştir. Bu fuarda sergilenen Televizyon tarihinin ilk prototipleri, basit fotoğraf aktarımları gerçekleştiren mekanik televizyonlardı.
Televizyon sistemleri verici ve alıcı olmak üzere iki kısımdır ve televizyon gelişiminde bir sonraki aşama 1911 yılında gerçekleşti. Alan Archibald Campbell-Swinton adlı bir mühendis katot ışınlı tüplerle görüntü alma ve iletmenin nasıl olabileceğini anlattı. 1920′lerde, birçok bilim adamı elektronik vericiler üzerinde çalışmaya başladı. 7 Eylül 1927 günü, Philo Farnsworth kendi laboratuvarında bir kamera ve bir verici tüpü kullanarak (tek çizgi) bir görüntü iletti. Bir yıl sonra insan resimlerinden oluşan görüntüleri kamuoyuna gösterdi. 1929 dan 1934 yılına kadar olan süreçte yapılan çalışmalar sonucu elektronik televizyon icat edilmiş oldu.
İlk TV yayını 1928 ile 1935 seneleri arasında John Logie Baird tarafından ingiltere’de BBC aracılığıyla yapıldı. Bu sistemde resimler 525 yerine 30 çizgiyle ekranda teşekkül ettirildiği için ayrıntılar görülemiyordu. 1936 senesinde Alexandra Palace yine BBC aracılığıyla 405 çizgi sistemiyle mükemmel görüntü elde etti. Bu sistem İngiltere’de 1964 senesine kadar devam etmiştir.
Temmuz 1928 yılında Amerika’da ilk televizyon yayını yapıldı. C.F Jenkins’ e deneysel yayınlar yapması için izin verildi. Maryland ve Washington kaynaklı yayınlar yapıldı. Eylül 1928 de Televizyon tarihinde ileri bir adım daha atılarak Queen’s Messenger adlı tek perdelik drama yayınlandı. Bunu New York’ta 1929 yılında RCA’s yayınları takip etti.
1930 ve 40′lı yıllar arasında gelişmeler hızla devam etti. 1936 yılında İngiltere’de Isaac Shoenberg 405 satır görüntü aktarımı için bir cihaz geliştirdi. 1944 yılında Sovyetler Birliği’nde 625 satırlık görüntü aktaran cihazlar geliştirildi. Yenilikler devam ederken, satır sayısı da git gide arttı.
26 Nisan 1931 tarihinde, W2XCR TV Brodway’ de 5. Cadde boyunca ünlülerin görüntülerini yayınlandı. 1938 yılında, satır sayısı 300′ e çıkmıştır ve düzenli yayınlara başlama zamanı gelmişti. NBC televizyon kanalı Nisan 1939 tarihinde New York Dünya Fuarı ile düzenli yayına başladı. 1941 yılında saniyede 30 kare ve 525 satır aktarı NTSC standartları uygulanmaya başladı.Temmuz 1941 de televizyonculuk ile ilgili ticari lisanslar serbest bırakıldı. Her ne kadar özel girişim serbest bırakılmış olsa da yayınlanacak televizyon programları oldukça kısıtlı kaldı.İkinci dünya savaşından sonra televizyon yayınları düzenli hale gelmeye başladı.
Televizyonda ilk başarılı kamera İconoscope’un bulunuşuyla başlamıştır. İconoscope’u yine buna benzeyen orthicon tüpü takip etti. Daha sonra çok küçük fakat ışık direnç münâsebeti mükemmel olan görüntü plakası kurşun monoksit (PbO) kaplı vidicon tüp yapıldı. 1950 senesinde vidicon tüpün bulunuşu TV’de dev bir adım oldu. Vidicon tüpün en geliştirilmiş tipi, görüntünün düşürüldüğü plakanın yüzeyinin binlerce mini silileon fotodiyodlar dizisinden meydana gelenidir. Bu tür tüplere epicon tüp de denir. Tüplü kanallar yanısıra yarı iletken görüntü sensörlü kameralar da yapıldı.
Renkli televizyonların icadı ile gelişim daha da hızlandı.Günümüze kadar olan teknolojik gelişmeler sayesinde televizyonlar 3 boyutlu görüntü yayınlamaya kadar geldi.