Salvo
Kayıtlı Üye
TEKSTİL ÜRÜNLERİNİN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ
1 – Lif cinsine bağlı olarak ortaya çıkan dermatitler:
Lif cinsine bağlı olarak, deri üzerinde dermatitler (kontakt dermatit = deri iltihaplanması) oluşabilmektedir. Klasik dermatit olaylarında deriye yakın damarlar kızarmakta ve şişmektedir. Zamanında müdahale edilmezse derinin rengi koyulaşmakta ve derin çizgiler oluşabilmektedir. Doğal ve sentetik lifler bu gibi dermatolojik problemlere sebep olmaktadır.
Doğal veya sentetik lifler alerji yapabilirler.
2 – Tekstil Boyarmaddelerinin ortaya çıkardığı problemler:
Doğal boyarmadde uygulamalarının ve araştırmalarının başlangıcı Çin ve Orta Asya’ya dayanmaktadır. Doğal boyarmaddeler, doğada mevcut, bitkilerin, kök-gövde, yaprak, meyve ve meyve kabuklarının yapısında veya hayvanların genelde kabuklu deniz böcekleri, salyangoz ve koşnil yapısında mevcut boyarmaddeler olarak tanımlanabilir.
Son yıllarda artan çevre bilinciyle boyarmaddelere doğru bir yönelim vardır. Kimyasal maddelere karşı güvensizlik sonucu doğal boyarmaddelerle boyanmış, kısmen daha düşük renk haslıklarına sahip ve yüksek fiyatlı giysileri kabul eden alıcı kesinti mevcuttur, Sentetik boyarmaddeler, 19. yüzyıl ortalarında doğal boyarmaddelerin kimyasal esaslarının araştırılması sonucunda geliştirilmişlerdir. Sentetik boyarmaddelerin ard arda geliştirilmesi sonucunda doğal boyarmaddeler anlamlarını yitirmişlerdir.
Şu an kullanımda olan boyarmaddelerin %70’i azo boyarmaddeler sınıfına aittir. Azo boyarmaddeler nispeten kolay ve bütün boyarmadde nüanslarında ve farklı kullanım amaçları
için farklı haslıklarda üretilebilmektedir, Enzimlerin etkisiyle organizmada aromatik aminlere
indirgenebilmektedir. Bunlardan bazıları kanserojen özelliğe sahiptir. Yaklaşık olarak piyasada bulunan 3200 adet azo boyarmaddesinden 130 tanesinin, belirli koşullar altında redüktif parçalanması sonucunda kanserojen arilamin bileşiklerinin oluşturduğu saptanmıştır.
Alman firmalar tarafından en çok istenen ekotekstii etiketlerinden biri olan Öko Tex ve Almanya’daki ihtiyaç Maddeleri Yönetmeliği’nde yapılan bir değişiklikle, listesi verilen 20 tane kanserojen arilamine parçalanabilen azo boyarmaddelerin giysi ve tekstil ürünlerinin üretiminde kullanılmaları ve bunlarla boyanmış tüketim maddelerinin Almanya’ya ithalatı yasaklanmıştır.
Çok parlak ve yaş haslığı boyamalar veren krom boyarmaddeleri de sağlık açısından zararlıdır, kanserojendir. Tekstil endüstrisinde sık sık kullanılan reaktif boyarmaddeler de tehlikelidir. Yüksek haslıklara ve parlak renklere sahip olan reaktif boyarmaddeler proteinlerle de reaksiyona girebilmekte ve alerjiye neden olmaktadır.
Sentetik boyarmaddeler de doğal boyarmaddelere göre toksikolojik olarak incelenmektedir. Kimyasal maddelerin kalıtsal olarak değişen özelliklerini “Ames Testi” vermektedir. Bakteri soyunda gen değişikliğine dayanan bu test bu gün yeni bir boyarmaddenin geliştirilmesinde hazırlık döneminde rutin olarak yapılmaktadır.Ames testi kimyasalların insan üzerinde oluşturabilecekleri etkileri tahmin etmek açısından çok önemlidir.
Boyalı tekstil malzemelerinde iyi veya çok iyi yaş haslıklar istenmektedir. Haslıklar; su, ter, tükürük, sürtme haslıkları gibi tekstil mamulünün belli şartlar altında ne kadar boyarmadde vereceğinin görmek için yapılan testlerdir, Yaş haslıklar ne kadar yüksekse bu boyarmadde molekülünün, tekstil mamulünün lifine o kadar iyi bağlandığını gösterir. Tekstil
malzemesine sıkı bağlarla bağlanmış bir madde, insan organizmasına deri yoluyla geçmemektedir.
Çevre açısından kullanılan boyarmaddenin rengi de önemlidir. Bir mamulü koyu renklere boyamak demek daha fazla boyarmadde kullanmak, daha fazla kimyasal madde ve su kullanmak demektir ki; bunların hepsi çevreye fazladan bir yük getirmektedir. Özelikle siyah renkten vazgeçilirse çevreye iyilik edilmiş olunacaktır.
3 – Apre Maddelerinin Etkileri
Formaldehit reçineleri, pamuklu kumaşların buruşmazlık ve su geçirmezlik bitim işlemlerinde kullanılmaktadır. Formaldehit ise, yünlü mamullerin kimyasal fiksaj işlemlerinin kalıcılığını sağlamada, giysilerin dezenfeksiyonunda ve mantarları yok etmekte kullanılmaktadır. Formaldehit cilt proteinleri ile tepkimeye girerek haptenik etkinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Tahriş durumunda epidermik dokuların kangreni gözlenmektedir.
Formaldehit buharlarının teneffüs edilmesi ile göz, boğaz burun salgısı artar, bronşiyal irritasyon. bronşit, öksürük, deride ülserasyon görülebilmektedir. Bu nedenle formaldehitle çalışan işletmelerde formaldehit konsantrasyonunun 5 ppm’i geçmemesi ve ayrıca koruyucu elbise, eldiven ve maske kullanılması gerekmektedir.
Giysiler üzerindeki formaldehitin insana etkileri ve formaldehit konsantrasyonu şu şekilde verilmektedir:
1300-4500 ppın: üst solunum yollarının tahrişi, gözlerinin yanması
750 ppm yukarısı: alerjik etki
300 ppm yukarısı: hassas kişilerde cilt tahrişi
Epoksitler
Yünlü mamullerin keçeleşmezlik işlemlerinde ve kalıcı presleme işlemlerinde epoksi reçineleri, poliakrilatlar ve poliamin bileşikleri. ile birlikte kullanılmaktadır. Bunlar hassas kişilerde ciltteki aminlerle reaksiyona girerek dermatit olayını başlatabilmektedir.
4- Ağır Metal İyonlarının İnsan Sağlığına Etkisi
Ağır metal iyonlarının tekstil mamulüne girmesi çeşitli şekillerde olabilir.
- Ağır metal iyonları, doğal bitkisel liflerin ziraatında kullanılan defoliantiardan veya pestisidlerden liflere geçebilmektedir. Ancak, arsenik içeren defoliantleriıı ve civa içeren pestisidlerin kullanımı da ortadan kalkmıştır.
- Tekstil terbiyesinde kullanılan bazı kimyasallarn içerisinde, çok az da olsa bazı ağır metaller bulunabilkmektedir.
- Ağır metal iyonlarının bazıları çeşitli boyarmaddeler yoluyla tekstil mamulüne geçebilir. Nikel, kobalt, bakır ve krom iyonları ter yoluyla deriden insan vücuduna geçebilmektedir.
Ağır metal iyonlarının bazılarının insan sağlığına etkileri şu şekildedir:
Krom etkisi: yünlü mamullerin boyanmasında mordan olarak kullanılan bir ağır metaldir Kromun vücuda etkisinde en çok deri belirtileri önemlidir Krom ülseri, krom iyonlarının direkt etkisi ile oluşmaktadır ve deride deliklerin oluşmasına neden olur.
Kromik asit ve kromatlarda, dermatit ve ülser oluşması, bu bileşiklerin deri ile temas derecesine ve derinin kromla temas eden kısımlarının durumuna göre değişiklik gösterir. Kromat tozları ve kromik asit dumanları, burun mukozasmı da tahriş eder ve burnun kıkırdak kısımlarında delinmeye yol açar. Bunların üretildiği ve kullanıldığı iş yerlerinde çalışan işçiler arasında oldukça sık akciğer kanseri görülmektedir.
Civa etkisi: Selüloz liflerinin çürümezlik, küflenmezlik ve antimikrobik bitim işlerinde çeşitli civa ve organik civa bileşikleri kullanılmaktadır. Ayrıca kürklerin kırmızı renge boyanmasında da civa tuzları kullanılmaktadır. Civanın tipik kontakt dermatik oluşturucu özelliği, deri proteinleri ile reaksiyonlara girmesinden ileri gelmektedir. Akut ve kronik zehirlenmeler sonucu, bulantı ruhi bozukluklar, titreme ve konuşma bozuklukları görülebilmektedir.
Anorganik civanın hiçbir yan etkisi bilinmemektedir. Organik civa böbrek, sinir sistemi ve vücut randımanında bozukluk yapar. Elementel civa organizmada kısmen oksitlenir ve meydana gelen çözünebilir inorganik bileşikler dokularda protein, tuz ve alkalilerle birleşir. Civanın tipik kontakt dermatit oluşturucu özelliği, deri proteinleri ile reaksiyonlara girmesinden ileri gelmektedir.
Kurşun etkisi: Akut kurşun zehirlenmelerine bugün çok nadir rastlanmaktadır. Değişik kurşun bileşiklerinin tehlikeleri, bunların vücuda giriş yollarına (tehlikenin ağırlık derecesine göre sırasıyla solunum, ağız, deri) ve suda veya vücut sıvıları içerisinde çözünme derecelerine göre değişirse de, toksit etkiden tamamen yoksun bir kurşun bileşiği mevcut değildir. Motor sinir sistemi bozuklukları ve yüksek kan basıncına sebep olmaktadır.
Arsenik etkisi: Klasik oldurucu bir zehirdir Arsenik bileşikleri, daha çok solunum, sindirim(mide/bağırsaktan) ve daha az olmak üzere ciltten absorbe edilebilir. Kronik etkiler merkezi sinir sisteminde, kan dolaşımında rahatsızlıklar, Thorombos Hiperkerotos ve cilt kanseri (MAK Listesi, bölüm III A l)’dir.
Kadmiyum etkisi: Oral yolla alman kadmiyuınun ölümcül limiti 30-40 mg olarak tanımlanmıştır. Kronik durumlar ciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluklardır. Nefes yoluyla alınabilir haldeki toz kadmiyum bileşikleri, hayvan denemelerinde kanser yapıcı olarak sınıflandırılmıştır.
Kobalt etkisi : Kobalt B12 vitamininin merkez atomu olarak yaşamsal öneme sahiptir nikel ve öncelikle demir gibi kan dolaşımına katılmaktadır Eksikliği durumunda lethargie, ağırlık kaybı ve anemi görülmektedir.
Nikel etkisi: Nikel yüksek derecede alerjik bir maddedir. Almanya’ da her dört kişiden birinin nikele karşı alerjisi bulunmaktadır. Terleme sonucu derinin her cm2 ‘sinde bulunabilecek 10 – 40 ppm nikel, alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.
Nikel tuzları: Bu bileşikler kontakt dermatit belirtileri; özellikle mücevherat ve toka yapımında çalışan işçisi kadınlar arasında meydana getirmesi ile tanınır. Nefes yoluyla alınabilecek tozları, hayvan denemelerinde kanser yapıcı olarak sınıflandırılır.
Bakır etkis: Bakır için izin verilen 25-60 ppm miktar diğer metallere göre çok yüksek olduğu için şaşırtıcıdır. Bunun sebebi içme suyunda. herhangi bir sınır değer olmayışı, aksine 3 ppm bulunması gerektiğidir Ancak bunu geçmemelidir. Bakır, enzim ve proteinlerin ana kısmıdır, hemoglobin ve pigmentlerde, karbonhidrat değişiminde ve kollagen, elastin ve keratinin çapraz bağlanması için gereklidir. İçme suyundaki yüksek bakır miktarı nedeniyle süt bebeklerinde akciğer hastalıkları bilinmektedir.
Çinko etkisi: İnsan vücudu için gerekli temel elementlerdendir. Çinko içeren birçok enzim sistemi mevcuttur. Bu tip enzimlerin normal bir şekilde çalışabilmesi için çinkoya gerek vardır. Çinko klorür dumanları ancak yüksek konsantrasyonlarda toksit hatta öldürücü bir etki gösterir
alıntı...
1 – Lif cinsine bağlı olarak ortaya çıkan dermatitler:
Lif cinsine bağlı olarak, deri üzerinde dermatitler (kontakt dermatit = deri iltihaplanması) oluşabilmektedir. Klasik dermatit olaylarında deriye yakın damarlar kızarmakta ve şişmektedir. Zamanında müdahale edilmezse derinin rengi koyulaşmakta ve derin çizgiler oluşabilmektedir. Doğal ve sentetik lifler bu gibi dermatolojik problemlere sebep olmaktadır.
Doğal veya sentetik lifler alerji yapabilirler.
2 – Tekstil Boyarmaddelerinin ortaya çıkardığı problemler:
Doğal boyarmadde uygulamalarının ve araştırmalarının başlangıcı Çin ve Orta Asya’ya dayanmaktadır. Doğal boyarmaddeler, doğada mevcut, bitkilerin, kök-gövde, yaprak, meyve ve meyve kabuklarının yapısında veya hayvanların genelde kabuklu deniz böcekleri, salyangoz ve koşnil yapısında mevcut boyarmaddeler olarak tanımlanabilir.
Son yıllarda artan çevre bilinciyle boyarmaddelere doğru bir yönelim vardır. Kimyasal maddelere karşı güvensizlik sonucu doğal boyarmaddelerle boyanmış, kısmen daha düşük renk haslıklarına sahip ve yüksek fiyatlı giysileri kabul eden alıcı kesinti mevcuttur, Sentetik boyarmaddeler, 19. yüzyıl ortalarında doğal boyarmaddelerin kimyasal esaslarının araştırılması sonucunda geliştirilmişlerdir. Sentetik boyarmaddelerin ard arda geliştirilmesi sonucunda doğal boyarmaddeler anlamlarını yitirmişlerdir.
Şu an kullanımda olan boyarmaddelerin %70’i azo boyarmaddeler sınıfına aittir. Azo boyarmaddeler nispeten kolay ve bütün boyarmadde nüanslarında ve farklı kullanım amaçları
için farklı haslıklarda üretilebilmektedir, Enzimlerin etkisiyle organizmada aromatik aminlere
indirgenebilmektedir. Bunlardan bazıları kanserojen özelliğe sahiptir. Yaklaşık olarak piyasada bulunan 3200 adet azo boyarmaddesinden 130 tanesinin, belirli koşullar altında redüktif parçalanması sonucunda kanserojen arilamin bileşiklerinin oluşturduğu saptanmıştır.
Alman firmalar tarafından en çok istenen ekotekstii etiketlerinden biri olan Öko Tex ve Almanya’daki ihtiyaç Maddeleri Yönetmeliği’nde yapılan bir değişiklikle, listesi verilen 20 tane kanserojen arilamine parçalanabilen azo boyarmaddelerin giysi ve tekstil ürünlerinin üretiminde kullanılmaları ve bunlarla boyanmış tüketim maddelerinin Almanya’ya ithalatı yasaklanmıştır.
Çok parlak ve yaş haslığı boyamalar veren krom boyarmaddeleri de sağlık açısından zararlıdır, kanserojendir. Tekstil endüstrisinde sık sık kullanılan reaktif boyarmaddeler de tehlikelidir. Yüksek haslıklara ve parlak renklere sahip olan reaktif boyarmaddeler proteinlerle de reaksiyona girebilmekte ve alerjiye neden olmaktadır.
Sentetik boyarmaddeler de doğal boyarmaddelere göre toksikolojik olarak incelenmektedir. Kimyasal maddelerin kalıtsal olarak değişen özelliklerini “Ames Testi” vermektedir. Bakteri soyunda gen değişikliğine dayanan bu test bu gün yeni bir boyarmaddenin geliştirilmesinde hazırlık döneminde rutin olarak yapılmaktadır.Ames testi kimyasalların insan üzerinde oluşturabilecekleri etkileri tahmin etmek açısından çok önemlidir.
Boyalı tekstil malzemelerinde iyi veya çok iyi yaş haslıklar istenmektedir. Haslıklar; su, ter, tükürük, sürtme haslıkları gibi tekstil mamulünün belli şartlar altında ne kadar boyarmadde vereceğinin görmek için yapılan testlerdir, Yaş haslıklar ne kadar yüksekse bu boyarmadde molekülünün, tekstil mamulünün lifine o kadar iyi bağlandığını gösterir. Tekstil
malzemesine sıkı bağlarla bağlanmış bir madde, insan organizmasına deri yoluyla geçmemektedir.
Çevre açısından kullanılan boyarmaddenin rengi de önemlidir. Bir mamulü koyu renklere boyamak demek daha fazla boyarmadde kullanmak, daha fazla kimyasal madde ve su kullanmak demektir ki; bunların hepsi çevreye fazladan bir yük getirmektedir. Özelikle siyah renkten vazgeçilirse çevreye iyilik edilmiş olunacaktır.
3 – Apre Maddelerinin Etkileri
Formaldehit reçineleri, pamuklu kumaşların buruşmazlık ve su geçirmezlik bitim işlemlerinde kullanılmaktadır. Formaldehit ise, yünlü mamullerin kimyasal fiksaj işlemlerinin kalıcılığını sağlamada, giysilerin dezenfeksiyonunda ve mantarları yok etmekte kullanılmaktadır. Formaldehit cilt proteinleri ile tepkimeye girerek haptenik etkinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Tahriş durumunda epidermik dokuların kangreni gözlenmektedir.
Formaldehit buharlarının teneffüs edilmesi ile göz, boğaz burun salgısı artar, bronşiyal irritasyon. bronşit, öksürük, deride ülserasyon görülebilmektedir. Bu nedenle formaldehitle çalışan işletmelerde formaldehit konsantrasyonunun 5 ppm’i geçmemesi ve ayrıca koruyucu elbise, eldiven ve maske kullanılması gerekmektedir.
Giysiler üzerindeki formaldehitin insana etkileri ve formaldehit konsantrasyonu şu şekilde verilmektedir:
1300-4500 ppın: üst solunum yollarının tahrişi, gözlerinin yanması
750 ppm yukarısı: alerjik etki
300 ppm yukarısı: hassas kişilerde cilt tahrişi
Epoksitler
Yünlü mamullerin keçeleşmezlik işlemlerinde ve kalıcı presleme işlemlerinde epoksi reçineleri, poliakrilatlar ve poliamin bileşikleri. ile birlikte kullanılmaktadır. Bunlar hassas kişilerde ciltteki aminlerle reaksiyona girerek dermatit olayını başlatabilmektedir.
4- Ağır Metal İyonlarının İnsan Sağlığına Etkisi
Ağır metal iyonlarının tekstil mamulüne girmesi çeşitli şekillerde olabilir.
- Ağır metal iyonları, doğal bitkisel liflerin ziraatında kullanılan defoliantiardan veya pestisidlerden liflere geçebilmektedir. Ancak, arsenik içeren defoliantleriıı ve civa içeren pestisidlerin kullanımı da ortadan kalkmıştır.
- Tekstil terbiyesinde kullanılan bazı kimyasallarn içerisinde, çok az da olsa bazı ağır metaller bulunabilkmektedir.
- Ağır metal iyonlarının bazıları çeşitli boyarmaddeler yoluyla tekstil mamulüne geçebilir. Nikel, kobalt, bakır ve krom iyonları ter yoluyla deriden insan vücuduna geçebilmektedir.
Ağır metal iyonlarının bazılarının insan sağlığına etkileri şu şekildedir:
Krom etkisi: yünlü mamullerin boyanmasında mordan olarak kullanılan bir ağır metaldir Kromun vücuda etkisinde en çok deri belirtileri önemlidir Krom ülseri, krom iyonlarının direkt etkisi ile oluşmaktadır ve deride deliklerin oluşmasına neden olur.
Kromik asit ve kromatlarda, dermatit ve ülser oluşması, bu bileşiklerin deri ile temas derecesine ve derinin kromla temas eden kısımlarının durumuna göre değişiklik gösterir. Kromat tozları ve kromik asit dumanları, burun mukozasmı da tahriş eder ve burnun kıkırdak kısımlarında delinmeye yol açar. Bunların üretildiği ve kullanıldığı iş yerlerinde çalışan işçiler arasında oldukça sık akciğer kanseri görülmektedir.
Civa etkisi: Selüloz liflerinin çürümezlik, küflenmezlik ve antimikrobik bitim işlerinde çeşitli civa ve organik civa bileşikleri kullanılmaktadır. Ayrıca kürklerin kırmızı renge boyanmasında da civa tuzları kullanılmaktadır. Civanın tipik kontakt dermatik oluşturucu özelliği, deri proteinleri ile reaksiyonlara girmesinden ileri gelmektedir. Akut ve kronik zehirlenmeler sonucu, bulantı ruhi bozukluklar, titreme ve konuşma bozuklukları görülebilmektedir.
Anorganik civanın hiçbir yan etkisi bilinmemektedir. Organik civa böbrek, sinir sistemi ve vücut randımanında bozukluk yapar. Elementel civa organizmada kısmen oksitlenir ve meydana gelen çözünebilir inorganik bileşikler dokularda protein, tuz ve alkalilerle birleşir. Civanın tipik kontakt dermatit oluşturucu özelliği, deri proteinleri ile reaksiyonlara girmesinden ileri gelmektedir.
Kurşun etkisi: Akut kurşun zehirlenmelerine bugün çok nadir rastlanmaktadır. Değişik kurşun bileşiklerinin tehlikeleri, bunların vücuda giriş yollarına (tehlikenin ağırlık derecesine göre sırasıyla solunum, ağız, deri) ve suda veya vücut sıvıları içerisinde çözünme derecelerine göre değişirse de, toksit etkiden tamamen yoksun bir kurşun bileşiği mevcut değildir. Motor sinir sistemi bozuklukları ve yüksek kan basıncına sebep olmaktadır.
Arsenik etkisi: Klasik oldurucu bir zehirdir Arsenik bileşikleri, daha çok solunum, sindirim(mide/bağırsaktan) ve daha az olmak üzere ciltten absorbe edilebilir. Kronik etkiler merkezi sinir sisteminde, kan dolaşımında rahatsızlıklar, Thorombos Hiperkerotos ve cilt kanseri (MAK Listesi, bölüm III A l)’dir.
Kadmiyum etkisi: Oral yolla alman kadmiyuınun ölümcül limiti 30-40 mg olarak tanımlanmıştır. Kronik durumlar ciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluklardır. Nefes yoluyla alınabilir haldeki toz kadmiyum bileşikleri, hayvan denemelerinde kanser yapıcı olarak sınıflandırılmıştır.
Kobalt etkisi : Kobalt B12 vitamininin merkez atomu olarak yaşamsal öneme sahiptir nikel ve öncelikle demir gibi kan dolaşımına katılmaktadır Eksikliği durumunda lethargie, ağırlık kaybı ve anemi görülmektedir.
Nikel etkisi: Nikel yüksek derecede alerjik bir maddedir. Almanya’ da her dört kişiden birinin nikele karşı alerjisi bulunmaktadır. Terleme sonucu derinin her cm2 ‘sinde bulunabilecek 10 – 40 ppm nikel, alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.
Nikel tuzları: Bu bileşikler kontakt dermatit belirtileri; özellikle mücevherat ve toka yapımında çalışan işçisi kadınlar arasında meydana getirmesi ile tanınır. Nefes yoluyla alınabilecek tozları, hayvan denemelerinde kanser yapıcı olarak sınıflandırılır.
Bakır etkis: Bakır için izin verilen 25-60 ppm miktar diğer metallere göre çok yüksek olduğu için şaşırtıcıdır. Bunun sebebi içme suyunda. herhangi bir sınır değer olmayışı, aksine 3 ppm bulunması gerektiğidir Ancak bunu geçmemelidir. Bakır, enzim ve proteinlerin ana kısmıdır, hemoglobin ve pigmentlerde, karbonhidrat değişiminde ve kollagen, elastin ve keratinin çapraz bağlanması için gereklidir. İçme suyundaki yüksek bakır miktarı nedeniyle süt bebeklerinde akciğer hastalıkları bilinmektedir.
Çinko etkisi: İnsan vücudu için gerekli temel elementlerdendir. Çinko içeren birçok enzim sistemi mevcuttur. Bu tip enzimlerin normal bir şekilde çalışabilmesi için çinkoya gerek vardır. Çinko klorür dumanları ancak yüksek konsantrasyonlarda toksit hatta öldürücü bir etki gösterir
alıntı...