Tek program asker ihracı

sadisst

Kayıtlı Üye
22 Temmuz'dan sonra Türkiye'yi yönetecek hükümetin bileşimi nasıl şekillenirse şekillensin "yapılacak işler" listesinde üst sıralarda yer alacak olan şey çoktan belirlenmiş durumda: Meclisten sık sık "asker gönderme" kararı çıkarmak.

Türkiye'nin stratejik önemi konusunda en açık haliyle Amerikalı bir para babası tarafından dile getirilen yaklaşım, genel kabul görmüş durumda ve bugün burjuva siyasetinde hiçbir şekilde sorgulanmaz hale geldi: En iyi ihraç malımız ordumuz!

Filistin sorununun geldiği son aşamada Gazze'ye bir uluslararası güç konuşlandırılması gündeme geldiğinde Türkiye'de bu konu "kendiliğinden" halledildi. "FKÖ Türk askeri istiyor" başlıkları sorgusuz şekilde gazete manşetlerini kapladı. Filistin gibi geleneksel olarak "hassas" kabul edilen bir başlıkta dahi "asker gönderme" pek doğal kabul ediliyor artık.

Yine Afganistan'daki misyonun derinleştirilmesi/yaygınlaştırılması sessiz sedasız gerçekleşti. Sadece Türk askerlerinin Afganistan'da "çok sevildiğini" biliyoruz.

Türkiye'nin Lübnan'daki askeri varlığı onca zamandır işaret edilen "tehlikeli" aşamaya çoktan geldi. Lübnan'daki çatışmalar ve gelişmeler yine medyada geniş yer tutuyor ama birliklerin oradaki durumunu/varlığını hatırlayan yok.

Balkanlar ve Afrika ülkelerindeki Türk askeri varlığı bir başka kanıksanmış durum.

Ve bugün, bir süredir "tamamen yerli" bir projeymiş gibi gösterilen Kuzey Irak'a asker gönderme gündemde. Karışıklık olmasın; bu konu kenara itilmiş durumda değil, tam da en üst sırada yer alıyor. Ama bir farkla; Türk ordusunun Kuzey Irak seferi neredeyse bir "bağımsızlık savaşı" haline getirilmiş durumda. Konu, yalnızca Türkiye ile ABD arasıda bir gerilim kaynağı değil, aynı zamanda Türkiye'deki siyasi aktörler arasında da bir gerilim kaynağı olarak da gündeme geliyor.

ABD'nin bir süredir bütünlüklü bir devlet politikası icra edemiyor oluşu bir gerçeklik, ama aynı zamanda da bir avantaja dönüşmüş durumda. Bu durumun ABD'nin politikasız kaldığı şeklinde yorumlanması sayesinde, el altından yürütülen bir dizi faaliyet sahipsiz görünüyor. Yakın zamanda açıklanan CIA belgelerinden de anlaşılacağı üzere ABD bu tarzı on yıllardır pek başarılı bir şekilde sürdürüyor.

Burada altı çizilmesi gereken ve aslında herkesin her gün tekrarladığı şey şu: Türkiye ABD'nin şöyle ya da böyle onayını almadan Kuzey Irak konusunda adım atamaz. Ve daha ayrıntılı biçimi: Türk Silahlı Kuvvetleri şöyle ya da böyle NATO'nun planları dışına çıkamaz.

Bütün asker ihracını belli bir uluslararası plana ve tabiyete göre gerçekleştiren Türk ordusunun Kuzey Irak ihracatını bağımsız gerçekleştirmesi nasıl mümkün olabilir?

Tartışmanın Türkiye içinde yarattığı saflaşma başlığı ise ayrı bir "hikaye"...

***

Ordunun profesyonelleşmesi yönünde atılan adımlar, asker ihracı konusunda kararlı olunduğunu gösteren bir başka gelişmedir. Bunun tezkereleri çıkarırken nasıl bir rahatlama sağlayacağı açık olsa gerek: Mehmetler gönüllü olarak ölmeyecek, paralı olarak ölecekler. Eh bu da artık bir mesleki tercih olacak.

Herhalde uzunca bir süre, uzman erbaş olarak 2 bin dolar maaşlı olma konusu "devletin bir lütfu" olarak görülecek. Önce eğitimsiz, sonra işsiz bırakılmış Mehmetlerin anneleri bir kez daha umutlanacak. Çocuklarının işsiz güçsüz ve ortada kalmamasına sevinecekler. Çocukları iş-güç sahibi olarak dünyanın dört bir yanına yayılmış olacak! İşgal kuvvetleri ve direniş hedefleri olarak...

Konunun bir başka boyutu ise, ülkemize özgü. Türkiye kapitalizminin korku mekanizmalarının ürünü olarak büyük bir yığınağa dönüştürdüğünü söylediğimiz karşı devrimci oluşumların insan gücü bir süredir yeniden harmanlanmaya çalışılıyor. Politik olarak hiçbir sol parti bırakmamacasına burjuva siyasetini belirleyen bu nüfusla ilgili asıl büyük dertlerden biriyse istihdam. Ülkenin asker ihracı konusundaki yeni yönelimleriyle bu "sorun" konusunda da önemli bir yol alınacağı anlaşılıyor. Yalnızca uzman erbaş kadrosunu kastetmiyorum. Türkiye eğer daha fazla asker ihraç edecekse; bu mekanizmanın da bir "özel" ayağı olacaktır. Tıpkı ABD'ninki gibi Türk ordusunun da savaş taşeronlarına ihtiyaç duyacağı açık. Geçmiş dönemin karşıdevrimci kadrolarının son dönemde yoğun bir biçimde aktığı "özel güvenlik şirketleri" de asker ihracı politikalarına hızla uyum sağlayacak ve buna göre yeniden yapılanacaktır. İşte bundan sonra Türkiye'nin stratejik önemi daha iyi anlaşılacaktır!

Bu gidişe bir dur demenin tek yolu var gibi görünüyor.
 
okumadan yorum yapıonuz aslında çok çarpıcı gerçekler bunlar
bunlara dur demeliyiz !!
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst