'hayaL
Bayan Üye
Bir kısım Müslümanlar dinsiz veya günahkâr olanlara karşı oldukça katı ve kırıcı bir tavır sergilemektedirler. Bu hal dinsiz ve günahkârların ıslahını değil, onlarla Müslümanlar arasındaki iletişimi bitiriyor, düşmanlığı netice veriyor. Müslümanların bu davranışları bazen gerekebiliyor ise de, herkese her zaman böyle bir yaklaşım daha çok Müslümanların aleyhine neticeleniyor.
Hâlbuki Kur’ân’ın dinsizlere yaklaşımı ayırım gözetmeksizin hepsine düşmanlık etmek tarzında değil. Kur’ân dinsizleri iki kısma ayırıyor ve onlara nasıl davranılacağını da şöyle belirtiyor:
“Umulur ki Allah, sizinle onlardan (müşriklerden) düşmanlık içinde bulunduğunuz kimseler arasında (onlara hidâyet vererek) bir dostluk meydana getirir. Allah Kadîrdir (böyle bir dostluğu tesise gücü yeter). Allah Gafûrdur (mağfiret eder), Rahîmdir (merhamet eder).
Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve onlara karşı âdil davranmaktan sizi nehyetmez. Muhakkak ki, Allah adaletli olanları sever.
Allah sizi ancak din hususunda sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza yardım eden kimselere dostluk etmekten nehyeder. Kim onlara dostluk ederse, işte onlar zalimlerin tâ kendileridir. ” (Mümtehine, 7- 9)
Bu âyetler bize düşmanlık yapanlara karşı kendimizi müdafaaya izin veriyor. Fakat bize düşmanlık yapmayan kimselere karşı iyi muameleyi de yasaklamıyor.
Öyleyse muhataplarımızın durumlarını tahlil ederek bize düşmanca bir tavır göstermeyenlere karşı bizim de esnek olmamız ve onların dostluğunu kazanmaya çalışmamız gerekir.
Bizim için önemli olan insanların düşünce ve davranışlarını değiştirmekse, bu değişikliği insanları kırarak ve gücendirerek gerçekleştiremeyiz.
Pek çok âyet günâh işleyenlere aldırış etmemeyi affetmeyi onların günâhkârlıklarını Allah’a havale etmeyi tavsiye eder.
“Îmân edenlere de ki: Allah’ın (cezalandırma) günlerinin geleceğini ummayan kimseleri bağışlasınlar. Çünkü Allah her topluluğu kazandıkları günâhlarla cezalandıracaktır. Kim salih bir amel işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. (Câsiye, 14-15)
“Şimdilik sen (müşriklere) güzel muamele et. ” (Hicr, 85)
Âyette geçen “Safh” kelimesi: Terk ve iraz eylemek, günâhı afveylemek manalarına gelmektedir. İbn Abbas ve Hz Ali (r. a) ise “Azarlamaksızın rızadır” demişlerdir.
Hâlbuki Kur’ân’ın dinsizlere yaklaşımı ayırım gözetmeksizin hepsine düşmanlık etmek tarzında değil. Kur’ân dinsizleri iki kısma ayırıyor ve onlara nasıl davranılacağını da şöyle belirtiyor:
“Umulur ki Allah, sizinle onlardan (müşriklerden) düşmanlık içinde bulunduğunuz kimseler arasında (onlara hidâyet vererek) bir dostluk meydana getirir. Allah Kadîrdir (böyle bir dostluğu tesise gücü yeter). Allah Gafûrdur (mağfiret eder), Rahîmdir (merhamet eder).
Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve onlara karşı âdil davranmaktan sizi nehyetmez. Muhakkak ki, Allah adaletli olanları sever.
Allah sizi ancak din hususunda sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza yardım eden kimselere dostluk etmekten nehyeder. Kim onlara dostluk ederse, işte onlar zalimlerin tâ kendileridir. ” (Mümtehine, 7- 9)
Bu âyetler bize düşmanlık yapanlara karşı kendimizi müdafaaya izin veriyor. Fakat bize düşmanlık yapmayan kimselere karşı iyi muameleyi de yasaklamıyor.
Öyleyse muhataplarımızın durumlarını tahlil ederek bize düşmanca bir tavır göstermeyenlere karşı bizim de esnek olmamız ve onların dostluğunu kazanmaya çalışmamız gerekir.
Bizim için önemli olan insanların düşünce ve davranışlarını değiştirmekse, bu değişikliği insanları kırarak ve gücendirerek gerçekleştiremeyiz.
Pek çok âyet günâh işleyenlere aldırış etmemeyi affetmeyi onların günâhkârlıklarını Allah’a havale etmeyi tavsiye eder.
“Îmân edenlere de ki: Allah’ın (cezalandırma) günlerinin geleceğini ummayan kimseleri bağışlasınlar. Çünkü Allah her topluluğu kazandıkları günâhlarla cezalandıracaktır. Kim salih bir amel işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. (Câsiye, 14-15)
“Şimdilik sen (müşriklere) güzel muamele et. ” (Hicr, 85)
Âyette geçen “Safh” kelimesi: Terk ve iraz eylemek, günâhı afveylemek manalarına gelmektedir. İbn Abbas ve Hz Ali (r. a) ise “Azarlamaksızın rızadır” demişlerdir.