'hayaL
Bayan Üye
Halim insan nerdeyse peygamber olacaktı”
Taberânî
İnsanlarla sohbetimiz esnasında veya davranışlarımızda, öfkeli ve sert halimiz muhataplarımızın davranışlarını değiştirebilir mi? Elbetteki hayır. Tam tersine haklı bile olsak sert tavrımız, insanlarla bizim aramızdaki iletişimi bitirir, düşmanlık ve kinin yerleşmesine sebep olur.
Büyük âlimlerden Ebun-Necib Suhreverdi şöyle der: “Kasırga denilen rüzgâr, kuvvet ve şiddetiyle ağaçların dallarına isabet eder, ama köklerine tesir edemez. Yumuşak akan akarsulara gelince bunlar ağaçların köklerine tesir eder ve söker” .
İnsanların düşünce ve davranışlarını ancak yumuşaklığımızla değiştirebiliriz.
Peygamberimiz (sav) mağlubiyetle neticelenen Uhud savaşından sonra Medine’ye geri döndüklerinde hiçbir sahabesine kırıcı bir tek söz söylemedi. Bu hadiseden sonra da şu âyet nazil oldu.
“Allah’ın bir rahmeti olarak sen onlara yumuşak davrandın. Eğer katı kalpli ve kırıcı olsaydın etrafından dağılır giderlerdi” (Ali İmran, 159)
Bu âyete göre Peygamberimiz insanları etrafına yumuşaklığı ile toplamıştır. İnsanlar katı, kırıcı bir insanı peygamber bile olsa terk ederler. Eğer biz insanları etrafımıza toplamak, onlara İslâm’ı anlatmak ve yaşatmak istiyorsak, bu ancak bizim yumuşaklığımızla olacaktır. Söylediğimiz sözler hakikat olabilir, muhatabımız da bunların doğru olduğunu bilebilir. Fakat onları bize bağlayacak olan beşeri münasebetlerdeki duygusal bağdır.
Allah u Teâlâ Mûsâ ve Hârûn (as)’ı Firavuna göndermiş ve onlara “Ona yumuşak söz söyleyin! Olur ki nasihat alır veya korkar” diye emretmişti. (Taha, 44)
Anlatıldığına göre: Halifeye vaaz ve nasihat eden bir vâiz, konuşması sırasında sert bir dille nasihatte bulundu. Halife, vâize: “Be adam, mülâyim ol, görmez misin Allah, senden daha hayırlı olan (yani Hz. Mûsâ ve Hârun’u), benden daha hayırsız olana (yani Firavun’a) gönderdi de mülâyim olmasını emretti ve: ‘Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki nasihat dinler yâhut da korkar’ dedi.”
Rıfk, kelime olarak mülâyemet, letâfet, yumuşaklık, tatlılık mânalarına gelir, sertlik ve kabalığın zıddıdır. İslâm ahlâkında gerek insanlara ve gerekse hayvanlara karşı muamelede en mühim prensiplerden biri rıfkdır. Rıfk, Resûlullah (sav)’in Kur’ân-ı Kerîm’de yer verilen mümtaz ahlâklarından biridir.
Hadisi şerifte, “Halim kimse nerede ise peygamber olacaktı” buyrulmuştur. İsmail Hakkı Bursevi, “Bundan malum olur ki, nebinin aglebi sıfatı hilmdir” der. Diğer bir ifadeyle ‘hilm’ bütün peygamberlerde olan mühim bir haslettir.
kaynak :irfanmektebi
Taberânî
İnsanlarla sohbetimiz esnasında veya davranışlarımızda, öfkeli ve sert halimiz muhataplarımızın davranışlarını değiştirebilir mi? Elbetteki hayır. Tam tersine haklı bile olsak sert tavrımız, insanlarla bizim aramızdaki iletişimi bitirir, düşmanlık ve kinin yerleşmesine sebep olur.
Büyük âlimlerden Ebun-Necib Suhreverdi şöyle der: “Kasırga denilen rüzgâr, kuvvet ve şiddetiyle ağaçların dallarına isabet eder, ama köklerine tesir edemez. Yumuşak akan akarsulara gelince bunlar ağaçların köklerine tesir eder ve söker” .
İnsanların düşünce ve davranışlarını ancak yumuşaklığımızla değiştirebiliriz.
Peygamberimiz (sav) mağlubiyetle neticelenen Uhud savaşından sonra Medine’ye geri döndüklerinde hiçbir sahabesine kırıcı bir tek söz söylemedi. Bu hadiseden sonra da şu âyet nazil oldu.
“Allah’ın bir rahmeti olarak sen onlara yumuşak davrandın. Eğer katı kalpli ve kırıcı olsaydın etrafından dağılır giderlerdi” (Ali İmran, 159)
Bu âyete göre Peygamberimiz insanları etrafına yumuşaklığı ile toplamıştır. İnsanlar katı, kırıcı bir insanı peygamber bile olsa terk ederler. Eğer biz insanları etrafımıza toplamak, onlara İslâm’ı anlatmak ve yaşatmak istiyorsak, bu ancak bizim yumuşaklığımızla olacaktır. Söylediğimiz sözler hakikat olabilir, muhatabımız da bunların doğru olduğunu bilebilir. Fakat onları bize bağlayacak olan beşeri münasebetlerdeki duygusal bağdır.
Allah u Teâlâ Mûsâ ve Hârûn (as)’ı Firavuna göndermiş ve onlara “Ona yumuşak söz söyleyin! Olur ki nasihat alır veya korkar” diye emretmişti. (Taha, 44)
Anlatıldığına göre: Halifeye vaaz ve nasihat eden bir vâiz, konuşması sırasında sert bir dille nasihatte bulundu. Halife, vâize: “Be adam, mülâyim ol, görmez misin Allah, senden daha hayırlı olan (yani Hz. Mûsâ ve Hârun’u), benden daha hayırsız olana (yani Firavun’a) gönderdi de mülâyim olmasını emretti ve: ‘Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki nasihat dinler yâhut da korkar’ dedi.”
Rıfk, kelime olarak mülâyemet, letâfet, yumuşaklık, tatlılık mânalarına gelir, sertlik ve kabalığın zıddıdır. İslâm ahlâkında gerek insanlara ve gerekse hayvanlara karşı muamelede en mühim prensiplerden biri rıfkdır. Rıfk, Resûlullah (sav)’in Kur’ân-ı Kerîm’de yer verilen mümtaz ahlâklarından biridir.
Hadisi şerifte, “Halim kimse nerede ise peygamber olacaktı” buyrulmuştur. İsmail Hakkı Bursevi, “Bundan malum olur ki, nebinin aglebi sıfatı hilmdir” der. Diğer bir ifadeyle ‘hilm’ bütün peygamberlerde olan mühim bir haslettir.
kaynak :irfanmektebi