Efsunkar
Bayan Üye
Halkla ilişiği kesip Hakkla olmak, huzur içinde ibadet, tezekkür ve esrâr-ı ilâhiyi tefekkür için tenhayı seçmek demektir.
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerimesinde şöyle buyurur:
Rabbinin adını zikret ve her şeyi bırakıp yalnız Ona yönel. (Müzemmil: 8)
İşlerini bitirince kendini her şeyden çekerek Rabbine çekil, samimi bir şekilde Ona ibadet için vakit ayır, dünya alâkaları gönlünü asla meşgul etmesin. Her an Onu zikretmeye devam ederek kalbini nurlandır. İhlâs ve sadâkatle yolunda bulun.
Uzlet; farz ve fazilet olan uzlet olarak ikiye ayrılmıştır. Farz olan uzlet, şerden ve şerli kimselerden; fazilet olan uzlet ise, lüzumsuz ve faydasız işlerle bunları âdet haline getirmiş kimselerden uzak durmaktır. Halktan uzak olan Hakka yakın olur.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerimesinde şöyle buyurur:
Bir dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisâ: 45)
Onun dostluğunu ve yardımını kazananlar, başkalarını dost edinmezler.
İşte onlar Allahı anarak yaşar, Allahı anarak ölür ve Allahı anarak Allaha ulaşırlar.
Bayezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:
Otuz seneden beri Hakkla sohbet etmekteyim, halk ise benim kendileriyle sohbet ettiğimi sanıyor.
Benimle arkadaş olur musun? diyen bir zâta, Sehl-i Tüsteri -kuddise sırruh- Hazretleri:
Biriniz ölünce ona ahirete kadar arkadaşlık edecek olan yalnız Hazret-i Allah olduğuna göre, şimdiden Ona arkadaş olmaya bak! buyururlar.
Hep O, hep Onun rızâsı...
Yolumuzun büyüğü Şah-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretlerimize Sizin yolunuzda halvet ve cehri zikir yoktur, yolunuzun esası nedir? diye sorulduğu zaman Zâhirde halk ile, bâtında Hakk ile olmaktır. cevabını vermiş ve şu şiiri okumuştur:
Kalbinden âşinâ ol, dışta yabancı görün.
Böyle güzel yürüyüş cihanda az bulunur.
Çünkü kalbin Allahtan gayri şeyleri düşünmesi hiçbir zaman câiz değildir. Nazargâh-ı ilâhîdir, Allah için yaratılmıştır.
Uzlette sabır, dünyadan ve insanların meylettiği dünyalıktan alâkalarını kesmekle mümkündür. El kârla meşgul olurken, gönül yârla meşgul olmalıdır. Vuslatı gerçekleşenler beden ile değil, gönül ile inzivalarını sürdürürler.
Zâhirde halk bâtında Hakk ile olmak ancak ariflerin işidir. Bu hâl üzerinde azimle duruldukça bir gün olur Allah-u Teâlâ o hâle eriştirir.
En büyük meziyet ise nefsi ıslah etmektir.
Alıntı
Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerimesinde şöyle buyurur:
Rabbinin adını zikret ve her şeyi bırakıp yalnız Ona yönel. (Müzemmil: 8)
İşlerini bitirince kendini her şeyden çekerek Rabbine çekil, samimi bir şekilde Ona ibadet için vakit ayır, dünya alâkaları gönlünü asla meşgul etmesin. Her an Onu zikretmeye devam ederek kalbini nurlandır. İhlâs ve sadâkatle yolunda bulun.
Uzlet; farz ve fazilet olan uzlet olarak ikiye ayrılmıştır. Farz olan uzlet, şerden ve şerli kimselerden; fazilet olan uzlet ise, lüzumsuz ve faydasız işlerle bunları âdet haline getirmiş kimselerden uzak durmaktır. Halktan uzak olan Hakka yakın olur.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerimesinde şöyle buyurur:
Bir dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisâ: 45)
Onun dostluğunu ve yardımını kazananlar, başkalarını dost edinmezler.
İşte onlar Allahı anarak yaşar, Allahı anarak ölür ve Allahı anarak Allaha ulaşırlar.
Bayezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:
Otuz seneden beri Hakkla sohbet etmekteyim, halk ise benim kendileriyle sohbet ettiğimi sanıyor.
Benimle arkadaş olur musun? diyen bir zâta, Sehl-i Tüsteri -kuddise sırruh- Hazretleri:
Biriniz ölünce ona ahirete kadar arkadaşlık edecek olan yalnız Hazret-i Allah olduğuna göre, şimdiden Ona arkadaş olmaya bak! buyururlar.
Hep O, hep Onun rızâsı...
Yolumuzun büyüğü Şah-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretlerimize Sizin yolunuzda halvet ve cehri zikir yoktur, yolunuzun esası nedir? diye sorulduğu zaman Zâhirde halk ile, bâtında Hakk ile olmaktır. cevabını vermiş ve şu şiiri okumuştur:
Kalbinden âşinâ ol, dışta yabancı görün.
Böyle güzel yürüyüş cihanda az bulunur.
Çünkü kalbin Allahtan gayri şeyleri düşünmesi hiçbir zaman câiz değildir. Nazargâh-ı ilâhîdir, Allah için yaratılmıştır.
Uzlette sabır, dünyadan ve insanların meylettiği dünyalıktan alâkalarını kesmekle mümkündür. El kârla meşgul olurken, gönül yârla meşgul olmalıdır. Vuslatı gerçekleşenler beden ile değil, gönül ile inzivalarını sürdürürler.
Zâhirde halk bâtında Hakk ile olmak ancak ariflerin işidir. Bu hâl üzerinde azimle duruldukça bir gün olur Allah-u Teâlâ o hâle eriştirir.
En büyük meziyet ise nefsi ıslah etmektir.
Alıntı