sEmih
Kayıtlı Üye
Dervişin biri, yine bir dervişler topluluğu içerisine gelip, selam vererek oturduktan sonra,
topluluk gelen dervişe
"Merhaba!!" yerine "Aşk olsun!!"
dermiş... Derviş de
"Aşkınız cemal olsun efendim!!"
diye mukabele edermiş...
Bu sefer topluluk
"Cemaliniz nur olsun!!" dediğinde, derviş "Nurunuz ayn olsun!!"
dermiş ve böylece selamlaşma bitermiş....
Tasavvufta
"Aşk nedir"
diye sorulsa,
"Aşk, Maşukun rızasıdır"
cevabının alınacağı kayıtlıdır....
Kanaatimce
"aşk",
en kısa ve öz olarak ancak bu şekilde tanımlanabilirdi...
Maşuk ise, hakiki aşkta elbette ALLAH'tır...
Tasavvufta aşk o derece içselleştirilmiş, o derece özümsenmiş ki....
Selamlaşma bile aşk üzerine kurulmuş...
Tasavvufta bütün diyalogların böyle kalbi incelikler içerisinde cereyan etmesi
ne kadar hoş değil mi?....
topluluk gelen dervişe
"Merhaba!!" yerine "Aşk olsun!!"
dermiş... Derviş de
"Aşkınız cemal olsun efendim!!"
diye mukabele edermiş...
Bu sefer topluluk
"Cemaliniz nur olsun!!" dediğinde, derviş "Nurunuz ayn olsun!!"
dermiş ve böylece selamlaşma bitermiş....
Tasavvufta
"Aşk nedir"
diye sorulsa,
"Aşk, Maşukun rızasıdır"
cevabının alınacağı kayıtlıdır....
Kanaatimce
"aşk",
en kısa ve öz olarak ancak bu şekilde tanımlanabilirdi...
Maşuk ise, hakiki aşkta elbette ALLAH'tır...
Tasavvufta aşk o derece içselleştirilmiş, o derece özümsenmiş ki....
Selamlaşma bile aşk üzerine kurulmuş...
Tasavvufta bütün diyalogların böyle kalbi incelikler içerisinde cereyan etmesi
ne kadar hoş değil mi?....