TASARRUFUN İPTALİ VE TENKİS DAVASI- ELATMANIN ÖNLENMESİ- SABİT TENKİS ORANI-TENKİS, DAVASININ DİNLENEBİLMESİ İÇİN MİRAS BIRAKANIN ÖLÜME BAĞLI VEYA SAĞLAR ARASI BİR KAZANDIRMA İŞLEMİ İLE SAKLI PAY SAHİPLERİNİN HAKLARINI ZEDELEMİŞ OLMASI ÖNKOŞULU
Esas Yılı : 2005
Esas No : 3807
Karar Yılı : 2005
Karar No : 4523
Karar Tarihi : 13.04.2005
Daire No : 1
Daire : HD
ÖZET: Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan dayalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilke ve olgular gözetilmek suretiyle gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
(4721 S. K. m. 561, 564, 565, 570)
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı(karşı davalı),miras bırakan eşinin 134 parsel sayılı tek taşınmazını kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak,mahfuz hissesini bertaraf etmek için oğlunun patronu olan davalıya temlik ettiğini ileri sürüp; tasarrufun iptali ve mahfuz hissesinin aynen tenkisi isteğinde bulunmuştur.
Davalı(karşı davacı), çekişmeli taşınmazı gerçek bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların doğru olmadığını belirtip; davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise; 157 ada 3 parsel sayılı taşınmazına elatmanın önlenmesini istemiştir.
Mahkemece, çekişmeli 134 parsel sayılı taşınmazın yenileme ile 157 ada 3 parsel olduğu, davacının miras bırakanının anılan bu taşınmazdaki payını, davacıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği gerekçesiyle; tapu iptali ve muris adına tescile; birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı(karşı davacı)tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S. Türközmen'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Dava, tasarrufun iptali ve tenkis; birleşen dava elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
Dava dilekçesinin içeriğinden ve iddianın ileri sürülüp biçiminden; davacının, miras bırakanına ait 157 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 21.6.2001 tarihli akitle 1/3 payının davalıya temlikinin, mahfuz hissesinin ihlali kastıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek, tasarrufun iptali ile aynen tenkis isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davada hakim, tarafların ileri sürdüğü iddia ve vakıalarla bağlı olup, bu çerçevede karar vermekle yükümlüdür. Öyle ise, iddia doğrultusunda soruşturmanın tamamlanmasıyla hüküm kurulması zorunludur.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis, davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (MK. 565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan dayalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilke ve olgular gözetilmek suretiyle gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davalı (karşı davacı)nın temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Esas Yılı : 2005
Esas No : 3807
Karar Yılı : 2005
Karar No : 4523
Karar Tarihi : 13.04.2005
Daire No : 1
Daire : HD
ÖZET: Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan dayalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilke ve olgular gözetilmek suretiyle gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
(4721 S. K. m. 561, 564, 565, 570)
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı(karşı davalı),miras bırakan eşinin 134 parsel sayılı tek taşınmazını kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak,mahfuz hissesini bertaraf etmek için oğlunun patronu olan davalıya temlik ettiğini ileri sürüp; tasarrufun iptali ve mahfuz hissesinin aynen tenkisi isteğinde bulunmuştur.
Davalı(karşı davacı), çekişmeli taşınmazı gerçek bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların doğru olmadığını belirtip; davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise; 157 ada 3 parsel sayılı taşınmazına elatmanın önlenmesini istemiştir.
Mahkemece, çekişmeli 134 parsel sayılı taşınmazın yenileme ile 157 ada 3 parsel olduğu, davacının miras bırakanının anılan bu taşınmazdaki payını, davacıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği gerekçesiyle; tapu iptali ve muris adına tescile; birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı(karşı davacı)tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S. Türközmen'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Dava, tasarrufun iptali ve tenkis; birleşen dava elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
Dava dilekçesinin içeriğinden ve iddianın ileri sürülüp biçiminden; davacının, miras bırakanına ait 157 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 21.6.2001 tarihli akitle 1/3 payının davalıya temlikinin, mahfuz hissesinin ihlali kastıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek, tasarrufun iptali ile aynen tenkis isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davada hakim, tarafların ileri sürdüğü iddia ve vakıalarla bağlı olup, bu çerçevede karar vermekle yükümlüdür. Öyle ise, iddia doğrultusunda soruşturmanın tamamlanmasıyla hüküm kurulması zorunludur.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis, davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (MK. 565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan dayalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilke ve olgular gözetilmek suretiyle gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davalı (karşı davacı)nın temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.