PoLaT-BaHa
Kayıtlı Üye
Malum haberden sonra yer gök inledi, tüm televizyon kanalları canlı yayında tefrikaya başladı. Yorumun bini bin para, ağzı olan konuşuyor ayakları halimiz ya da üfür üfür ipe diz mealinden terraneler toplamı. Gündem yine bilgi çöplüğüne döndü. Haberleri süzüp de anlamak için sıkı bir elek sistemi lazım... O da 'millette' yok, olsa dükkân sizin abiciğim.
Enver Aysever, dünkü yazısında haklıydı, ne zaman AKP düşüşe geçse imdadına postala bulanmış bir haber yetişiyor ve bu durum partinin toplumsal ortamını biraz daha meşru zemine ilerletip, oy oranlarını da buna paralel olarak artırıyor. Gördünüz mü bak, gündem değişti Suriye sınırının mayınları uçtu gitti, kül oldu. Du bakali ne olacak? Millet fena halde darbe karşıtıymış da haberimiz yokmuş gibi bir izlenim çıkıyor her seferinde ortaya. Özellikle yeni-Osmanlıcı denilen maneviyatçı kesimle el ele kolkola halaya katılan Taraf gazetesi, savcılık belgeleriyle habercilik yapıyor. Sorunda tam burada... Malum gazeteye değil de, diğer kesime “daha önceleri nelerdeydiniz” demek geliyor insanın içinden.
Şu bir gerçek, 12 Eylül’le hesaplaşmadan 28 Şubat rövanşı alınamaz. Ama bunun imkânı, ihtimali, derdi dermanı yok. Unutmayın ki şu an en darbe karşıtı toplumsal kesim 12 Eylül mahsulü. Milli Güvenlik Konseyi denen 'beş turşunun' sola karşı desteklediği Türk-İslamcı kesimin 90’ların sonunda Türkçülükle helalleşip iktidara gelmesi, sistemin asıl sahiplerini oldukça rahatsız etti. Herkesin kendine demokrat, kendine Müslüman ve kendine yabancı olduğu bir ortamda İslami kesimin iyiden iyiye palazlanmasıyla işler karıştı. Dün 12 Eylül darbesine 'askeri müdahale' diyen tüm yeni-Osmanlıcılar birden bire sivil olmaya karar verdi ve 'cunta' sözcükleri döküldü badem dudaklarından. Bilmedikleri bir gerçek var ve bu nedenle maçı kaybetme ihtimalleri çok fazla; Bu bir arkeolojik kazı, eşeleyerek yakın zaman olaylarını ortaya çıkarabilirler ama daha derine inmeleri gerekmekte; Susurluk çözümlenmeden Ergenekon teranesi aydınlanamaz, 1971’i kaşımadan, 1980’i deşifre etmeden çeteleri ayıklayamazlar. Kazıyı yüzeysel yaptıklarından ikna olamıyoruz bir türlü ve bu nedenle Ergenekon dediğimiz hadise de Kurtlar Vadisi gibi 'pembe dizi' formatında akıp gidiyor.
Melodramın hası, gülü, canı, milli şuuru, merkezi gibi geliyor bizlere davranışları. Ne bir aksiyon sahnesi var tefrikalarda ne bir zımbırtı. Varsa yoksa konuşan kafalar... Sen darbecilerin kabul ettiği anayasa ile memleketi yönet sonra da o kanunlarla toplumu sivilleştirmeye çalış televizyon habercileri de bunu yesin canlı yayın yapsın... Olacak şey değil. Buradan bir final sahnesi çıkmaz, süreç böyle devam ettikçe AKP kendi derin devletini yaratabilir, ki bu da dramatik yapı içinde bir final sayılmaz. Yani anlayacağınız bu pembe dizi gözümüzün önünde bir süre daha devam edeceğe benziyor.
AKP gibi Taraf gazetesinin de fena halde sahicilik sorunu var. Üstelik Taraf’ı fazlasıyla kibirli, gözü kalkık bulanlardanım.12 Eylül sonrasının Metris cezaevinin karıştır barıştır koğuşları gibi yazar kadrosu. Cahit Koytak’la Murat Belge üstadı 'beş turşu' bile yan yana getirememişti, Ahmet Altan başardı, Zeki Coşkun’la “Sinan Çetin’in Bizanslı kayıp kardeşi Ozan Rasim Kütahyalı” bir masaya otursa on dakikadan fazla muhabbet edemez, Nabi Yağcı ile Yasemin Congar, Etyen Mahçupyan olsa olsa altılı ganyan bayiinde bir araya gelebilir. Dahası bu kadro bilgisayar porgramı olsa PC’ye yüklesen bünye kabul etmez, birbirlerini engelleyen antvirüs gibi takılırlar. Bir üçüncü yol izlenimi veren Taraf gazetesiyle zihnimiz temas kuramıyor, İBDA-C’nin yayın organı Taraf Dergisi ile aynı ismi taşıyan bir gazeteye sempati duymak için devreleri biraz daha yakmak lazım. Bana biraz müsaade ediniz!
Kurucu Ahmet Altan yakın zaman önce gazetesinde yazan solcu Oya Baydar’ı 'pavyona düşmekle' itham etmişti ve bunun üzerine Baydar gazeteden istifa etmişti. Yerinde bir saptamaydı çünkü bu gazetenin cümbüşlü hali taşradaki lunapark aile gazinosu izlenimi veriyor bana, bir de Mehmet Ali Erbil’in Elli Sarışın yarışmasının entellektüel hali izlenimi. Bu manzara içinde 'yiyin birbirinizi' dememek için kendimi zor tutsam da birbirlerini yediklerini yakınen izliyoruz. Du bakali ne olacak?
Neymiş, Taraf gazetesinin onca ahkâm kesip, onca demokrat takılmasına rağmen sendikalı çalışanı çok azmış... Yani 12 Eylül’ün insansızlaşma rantından fena halde istifade ediyorlarmış. Mesela TGS, Taraf Ankara bürosunda güçlü olsa da, 'beş turşu' barajını aşıp, örgütlenemiyormuş. Buyurun bir de buradan yakın!
EYÜPHAN ERKUL/Birgün
Enver Aysever, dünkü yazısında haklıydı, ne zaman AKP düşüşe geçse imdadına postala bulanmış bir haber yetişiyor ve bu durum partinin toplumsal ortamını biraz daha meşru zemine ilerletip, oy oranlarını da buna paralel olarak artırıyor. Gördünüz mü bak, gündem değişti Suriye sınırının mayınları uçtu gitti, kül oldu. Du bakali ne olacak? Millet fena halde darbe karşıtıymış da haberimiz yokmuş gibi bir izlenim çıkıyor her seferinde ortaya. Özellikle yeni-Osmanlıcı denilen maneviyatçı kesimle el ele kolkola halaya katılan Taraf gazetesi, savcılık belgeleriyle habercilik yapıyor. Sorunda tam burada... Malum gazeteye değil de, diğer kesime “daha önceleri nelerdeydiniz” demek geliyor insanın içinden.
Şu bir gerçek, 12 Eylül’le hesaplaşmadan 28 Şubat rövanşı alınamaz. Ama bunun imkânı, ihtimali, derdi dermanı yok. Unutmayın ki şu an en darbe karşıtı toplumsal kesim 12 Eylül mahsulü. Milli Güvenlik Konseyi denen 'beş turşunun' sola karşı desteklediği Türk-İslamcı kesimin 90’ların sonunda Türkçülükle helalleşip iktidara gelmesi, sistemin asıl sahiplerini oldukça rahatsız etti. Herkesin kendine demokrat, kendine Müslüman ve kendine yabancı olduğu bir ortamda İslami kesimin iyiden iyiye palazlanmasıyla işler karıştı. Dün 12 Eylül darbesine 'askeri müdahale' diyen tüm yeni-Osmanlıcılar birden bire sivil olmaya karar verdi ve 'cunta' sözcükleri döküldü badem dudaklarından. Bilmedikleri bir gerçek var ve bu nedenle maçı kaybetme ihtimalleri çok fazla; Bu bir arkeolojik kazı, eşeleyerek yakın zaman olaylarını ortaya çıkarabilirler ama daha derine inmeleri gerekmekte; Susurluk çözümlenmeden Ergenekon teranesi aydınlanamaz, 1971’i kaşımadan, 1980’i deşifre etmeden çeteleri ayıklayamazlar. Kazıyı yüzeysel yaptıklarından ikna olamıyoruz bir türlü ve bu nedenle Ergenekon dediğimiz hadise de Kurtlar Vadisi gibi 'pembe dizi' formatında akıp gidiyor.
Melodramın hası, gülü, canı, milli şuuru, merkezi gibi geliyor bizlere davranışları. Ne bir aksiyon sahnesi var tefrikalarda ne bir zımbırtı. Varsa yoksa konuşan kafalar... Sen darbecilerin kabul ettiği anayasa ile memleketi yönet sonra da o kanunlarla toplumu sivilleştirmeye çalış televizyon habercileri de bunu yesin canlı yayın yapsın... Olacak şey değil. Buradan bir final sahnesi çıkmaz, süreç böyle devam ettikçe AKP kendi derin devletini yaratabilir, ki bu da dramatik yapı içinde bir final sayılmaz. Yani anlayacağınız bu pembe dizi gözümüzün önünde bir süre daha devam edeceğe benziyor.
AKP gibi Taraf gazetesinin de fena halde sahicilik sorunu var. Üstelik Taraf’ı fazlasıyla kibirli, gözü kalkık bulanlardanım.12 Eylül sonrasının Metris cezaevinin karıştır barıştır koğuşları gibi yazar kadrosu. Cahit Koytak’la Murat Belge üstadı 'beş turşu' bile yan yana getirememişti, Ahmet Altan başardı, Zeki Coşkun’la “Sinan Çetin’in Bizanslı kayıp kardeşi Ozan Rasim Kütahyalı” bir masaya otursa on dakikadan fazla muhabbet edemez, Nabi Yağcı ile Yasemin Congar, Etyen Mahçupyan olsa olsa altılı ganyan bayiinde bir araya gelebilir. Dahası bu kadro bilgisayar porgramı olsa PC’ye yüklesen bünye kabul etmez, birbirlerini engelleyen antvirüs gibi takılırlar. Bir üçüncü yol izlenimi veren Taraf gazetesiyle zihnimiz temas kuramıyor, İBDA-C’nin yayın organı Taraf Dergisi ile aynı ismi taşıyan bir gazeteye sempati duymak için devreleri biraz daha yakmak lazım. Bana biraz müsaade ediniz!
Kurucu Ahmet Altan yakın zaman önce gazetesinde yazan solcu Oya Baydar’ı 'pavyona düşmekle' itham etmişti ve bunun üzerine Baydar gazeteden istifa etmişti. Yerinde bir saptamaydı çünkü bu gazetenin cümbüşlü hali taşradaki lunapark aile gazinosu izlenimi veriyor bana, bir de Mehmet Ali Erbil’in Elli Sarışın yarışmasının entellektüel hali izlenimi. Bu manzara içinde 'yiyin birbirinizi' dememek için kendimi zor tutsam da birbirlerini yediklerini yakınen izliyoruz. Du bakali ne olacak?
Neymiş, Taraf gazetesinin onca ahkâm kesip, onca demokrat takılmasına rağmen sendikalı çalışanı çok azmış... Yani 12 Eylül’ün insansızlaşma rantından fena halde istifade ediyorlarmış. Mesela TGS, Taraf Ankara bürosunda güçlü olsa da, 'beş turşu' barajını aşıp, örgütlenemiyormuş. Buyurun bir de buradan yakın!
EYÜPHAN ERKUL/Birgün