B0LdP1L0t
Banned
Evrim konusunda yazdıklarıyla meşhur prof. Unvanlı bir yazar (Richard Dawkins)Tanrı kavramının bir yanılgı olduğunu iddia eden bir kitap yazmış ve yayınlamış.
Bilimsel olduğu iddia edildiği halde içeriğinden alıntılar yapma izni verilmediğinden sözü edilen kitabı doğrudan eleştirme imkanımız yok.
Fakat konu itibariyle sessiz kalmamızda mümkün olmayacak.
Bu nedenle doğrudan kitaptan alıntılar yapmadan, kitabın yazarı ve içeriğinden bahsetmeden sadece anladıklarımızı yazıp buna uygun eleştirilerde bulunacağız.
Ne yapalım ki tanınan imkanlar bu kadarına elveriyor.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Önce şunu belirtelim ki bilimin paylaşıldıkça çoğaldığını ve değerlendiğini inananlardanım. Bilimsel bir kitabın içeriği rahatlıkla paylaşılıp, eleştirilebilmeliydi.
Meşhur bir Arap atasözü vardır, harcanmayan para senin değildir diye.
Bizde bunu; paylaşılmayan ilim sahibine ait değildir şekline dönüştürebiliriz.
Gerçektende öyle. Paylaşılmayan, eleştirilmeyen bilimin hiç bir değeri yoktur.
Her ne ise .
= = =
Kitap Tanrıya dolaysıyla dine hedef almış.
Sayın yazarımıza göre din; kimi insanların aklını, bilincini özgürce kullanmasını engel olan, toplumsal baskılarla yaşatılmaya çalışılan ruhsal bir hapishanedir.
Yazarımıza göre dini inkar eden bir ateist her şeyden önce gerçekçidir, cesurdur ve dinin prangalı hapishanelerinden kurtulmanın görkemli bilincindedir.
Bu bilinç son derece görkemlidir, yücedir; çünkü bu bilince herkes ulaşamaz.
Dinin akıl ve mantık dışılıklarından bunalmış ruhunu kurtarmayı başarmış bir kişi rahatlıkla dengeli, ahlaklı ve mantığa dayalı fikirlerle tatmin olmuş mutlu bir ateist olabilir.
Sayın yazarımız bir şarkıcıdan ve şarkıdan esinlenerek dinin olmadığı bir dünyayı hayal eder.
Dinin olmadığı bu hayali dünyasında; ne ikiz kuleleri yıkan Müslüman teröristler, ne intihar bombacıları, ne İsanın katilleri suçlamasıyla suçlanan ve ceza gören Yahudiler, ne minicik bir yerini açtığı için kırbaçlanan kadınlar, ne heykelleri kırıp yıkan Talibanlar, ne de kısas uygulanarak boynu vurulan kişilerden eser vardır.
Bir bakıma onun bu hayali dünyasında her şey sütlimandır, kurt ve kuzu kardeş kardeş yaşamaktadır.
Bir ateist için dinin dünyaya yaptığı kötülükler!!!! örnek verdiklerimizden binlerce kat daha çok ve çeşitlidir.
Acaba öyle mi?
Kitabı ilgiyle okurken bir şey hemen dikkatimi çekti.
Sayın yazarımız dinin kötülüklerini sayıp dökerken; doğru dürüst örtünmediği için kırbaçlanan kadınları yazarken nedense çok daha büyüklerini; insan olduğumuz için utançla yüzlerimizi kızartanlarını; engizisyon mahkemelerini, zindanlarda çürütülen, diri diri yakılan insancıkları, cennetten parsel parsel arsalar satan suiistimalcileri bunlara benzer ya da benzemez Hıristiyan dinine özel nice kötülükleri nedense yazmamış.
Bu da sayın yazarımızın konunun temelinde bile tarafsız olmadığını, diğer dinleri bir kenara bırakıp İslamı hedef aldığını gösterir.
Sayın yazarımıza göre bütün kötülüklerin kaynağı dindir. Büyük ölçüde (açıkça yazmasa da) İslam dinidir.
Sayın yazarımız yazısını devam ederken aklını, vicdanını, daha da önemlisi bilimsel tarafsızlığını bir kenara bırakmış.
Sayın yazarımız din olgusunun kötülüklerini yazmadaki hünerini; insanları diri diri fırınlara atarak yakan, gaz odalarına gönderen, işkenceler altında inim inim inleterek canlarını alan; kadın, kız, çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden on milyonlarca insanı ölüme gönderen, çıkardığı dünya savaşı sonucunda yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olan, bir o kadarını da hasta ve sakat bırakan azılı bir ATEİSTİ ortaya koyup kınamada göstermemiş.
Sayın yazarımız masum çocukların, hastaların, elden ayaktan düşmüş ihtiyarların topluma yük oldukları kararını vererek doğal seleksiyon gereği yok edilmelerini savunan, daha da korkuncu bunu uygulayan öjenistlerin, insanları kafataslarının büyüklüğüne ya da teninin rengine göre az gelişmiş, çok gelişmiş diye ayıran kafatasçıların, ırkçıların da Tanrı tanımazların içinden çıktıklarını unutmuş görünüyor.
Son iki dünya savaşlarını ateizme meyilli devlet adamlarının çıkardıklarını; on milyonlarca insanın ölümlerine, bir o kadarının da sakat kalmalarına, onca acıya, gözyaşına neden olduklarını da bilmezlikten gelmeyi tercih etmiş.
Neden acaba?
Azılı tanrıtanımazların işlediği yüz kızartıcı, insanlık dışı suçlar dincilerin yaptıklarından daha mı hafifti?
Yoksa sayın yazarımız gerçeği arayan tarafsız bir bilim insanı değil de gözü dönmüş bir din düşmanı mıdır?
İyi ve de kötülerin toplumların her kesiminden çıkabileceğini prof unvanlı sayın yazarımız bilmiyor muydu?
Kötülüğü tek bir kesimin üzerine yıkma çabaları bir kara cahilliğin sonucu değil midir?
Bilimsel olduğu iddia edildiği halde içeriğinden alıntılar yapma izni verilmediğinden sözü edilen kitabı doğrudan eleştirme imkanımız yok.
Fakat konu itibariyle sessiz kalmamızda mümkün olmayacak.
Bu nedenle doğrudan kitaptan alıntılar yapmadan, kitabın yazarı ve içeriğinden bahsetmeden sadece anladıklarımızı yazıp buna uygun eleştirilerde bulunacağız.
Ne yapalım ki tanınan imkanlar bu kadarına elveriyor.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Önce şunu belirtelim ki bilimin paylaşıldıkça çoğaldığını ve değerlendiğini inananlardanım. Bilimsel bir kitabın içeriği rahatlıkla paylaşılıp, eleştirilebilmeliydi.
Meşhur bir Arap atasözü vardır, harcanmayan para senin değildir diye.
Bizde bunu; paylaşılmayan ilim sahibine ait değildir şekline dönüştürebiliriz.
Gerçektende öyle. Paylaşılmayan, eleştirilmeyen bilimin hiç bir değeri yoktur.
Her ne ise .
= = =
Kitap Tanrıya dolaysıyla dine hedef almış.
Sayın yazarımıza göre din; kimi insanların aklını, bilincini özgürce kullanmasını engel olan, toplumsal baskılarla yaşatılmaya çalışılan ruhsal bir hapishanedir.
Yazarımıza göre dini inkar eden bir ateist her şeyden önce gerçekçidir, cesurdur ve dinin prangalı hapishanelerinden kurtulmanın görkemli bilincindedir.
Bu bilinç son derece görkemlidir, yücedir; çünkü bu bilince herkes ulaşamaz.
Dinin akıl ve mantık dışılıklarından bunalmış ruhunu kurtarmayı başarmış bir kişi rahatlıkla dengeli, ahlaklı ve mantığa dayalı fikirlerle tatmin olmuş mutlu bir ateist olabilir.
Sayın yazarımız bir şarkıcıdan ve şarkıdan esinlenerek dinin olmadığı bir dünyayı hayal eder.
Dinin olmadığı bu hayali dünyasında; ne ikiz kuleleri yıkan Müslüman teröristler, ne intihar bombacıları, ne İsanın katilleri suçlamasıyla suçlanan ve ceza gören Yahudiler, ne minicik bir yerini açtığı için kırbaçlanan kadınlar, ne heykelleri kırıp yıkan Talibanlar, ne de kısas uygulanarak boynu vurulan kişilerden eser vardır.
Bir bakıma onun bu hayali dünyasında her şey sütlimandır, kurt ve kuzu kardeş kardeş yaşamaktadır.
Bir ateist için dinin dünyaya yaptığı kötülükler!!!! örnek verdiklerimizden binlerce kat daha çok ve çeşitlidir.
Acaba öyle mi?
Kitabı ilgiyle okurken bir şey hemen dikkatimi çekti.
Sayın yazarımız dinin kötülüklerini sayıp dökerken; doğru dürüst örtünmediği için kırbaçlanan kadınları yazarken nedense çok daha büyüklerini; insan olduğumuz için utançla yüzlerimizi kızartanlarını; engizisyon mahkemelerini, zindanlarda çürütülen, diri diri yakılan insancıkları, cennetten parsel parsel arsalar satan suiistimalcileri bunlara benzer ya da benzemez Hıristiyan dinine özel nice kötülükleri nedense yazmamış.
Bu da sayın yazarımızın konunun temelinde bile tarafsız olmadığını, diğer dinleri bir kenara bırakıp İslamı hedef aldığını gösterir.
Sayın yazarımıza göre bütün kötülüklerin kaynağı dindir. Büyük ölçüde (açıkça yazmasa da) İslam dinidir.
Sayın yazarımız yazısını devam ederken aklını, vicdanını, daha da önemlisi bilimsel tarafsızlığını bir kenara bırakmış.
Sayın yazarımız din olgusunun kötülüklerini yazmadaki hünerini; insanları diri diri fırınlara atarak yakan, gaz odalarına gönderen, işkenceler altında inim inim inleterek canlarını alan; kadın, kız, çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden on milyonlarca insanı ölüme gönderen, çıkardığı dünya savaşı sonucunda yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olan, bir o kadarını da hasta ve sakat bırakan azılı bir ATEİSTİ ortaya koyup kınamada göstermemiş.
Sayın yazarımız masum çocukların, hastaların, elden ayaktan düşmüş ihtiyarların topluma yük oldukları kararını vererek doğal seleksiyon gereği yok edilmelerini savunan, daha da korkuncu bunu uygulayan öjenistlerin, insanları kafataslarının büyüklüğüne ya da teninin rengine göre az gelişmiş, çok gelişmiş diye ayıran kafatasçıların, ırkçıların da Tanrı tanımazların içinden çıktıklarını unutmuş görünüyor.
Son iki dünya savaşlarını ateizme meyilli devlet adamlarının çıkardıklarını; on milyonlarca insanın ölümlerine, bir o kadarının da sakat kalmalarına, onca acıya, gözyaşına neden olduklarını da bilmezlikten gelmeyi tercih etmiş.
Neden acaba?
Azılı tanrıtanımazların işlediği yüz kızartıcı, insanlık dışı suçlar dincilerin yaptıklarından daha mı hafifti?
Yoksa sayın yazarımız gerçeği arayan tarafsız bir bilim insanı değil de gözü dönmüş bir din düşmanı mıdır?
İyi ve de kötülerin toplumların her kesiminden çıkabileceğini prof unvanlı sayın yazarımız bilmiyor muydu?
Kötülüğü tek bir kesimin üzerine yıkma çabaları bir kara cahilliğin sonucu değil midir?