Tahrirciler yoruldu

bal_böceği

€q0iSt
Prenses
Kayıtlı Üye
Mısır'da halk devrim yorgunu. Ekonomi ve bürokrasi felç... "Mübareksiz bir Mübarek rejimi" planlayanlar var. Ve devrilmesinden 15 ay sonra bile Mübarek'in gölgesi başkentte geziyor
SUNUŞ
Hüsnü Mübarek'in demir kafeste mahkeme salonuna getirilmesine birkaç gün kala Kahire'deydim. O günlerde "Tahrir Ruhu" öylesine canlıydı ki Mısırlılar "Özgürlük ve Demokrasi" rüzgârlarıyla uçuyordu adeta. Mısırlılar yine tarihi bir dönüm noktasına geldi ve ben yine başkent Kahire'ye gidip maraton görüşmeler yaptım. 50 milyon Mısırlı 23-24 Mayıs'ta yeni cumhurbaşkanlarını seçmek için sandığa gidiyor. İlk tura 13 aday katılıyor. İlk turun kaderini kararsız 25 milyon seçmen çizecek gibi. İlk turda en çok oyu alan iki aday 16-17 Haziran'daki ikinci tur sonunda yeni dönemin kaderini çizecek lider olacak. Yarışı başa baş götüren iki güçlü aday var. İlki 35 yıl Müslüman Kardeşler'in lider kadrosunda olduktan sonra kopan Abdel El Futuh! Diğeri ise son döneminde Mübarek'le çatışan 40 yıldır dünya siyasetinin önde gelen oyuncularından biri olan Amr Musa! "Liberal Müslüman" diye sahneye çıkan güçlü aday Abdel El Futuh mitinge giderken beni cipine davet etti ve Müslüman Kardeşler'den kopuşunun perde arkasını anlattı... Amr Musa'ı ise Kahire'ye 30 kilometre uzaktaki bir köydeki mitinginde izledim. Sonra da sohbet ettik. Kahire'de Müslüman Kardeşler'in askeri düzendeki ilginç mitingini de izledim. "Ordunun adayı" diye bakılan Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Şefik'le de görüştüm. Ama bence en önemli görüşmem 75 milyonluk Mısır'ın 10 milyonu oluşturan Kopti Ortodoksların ruhani lideriyle oldu. Papa vekili olan Bakhomios, Ortodoks sessizliğini ilk kez bozdu ve barış için önemli bir çağrı yaptı... Devrimden 15 ay sonra Mısır'da tam bir siyasi ekonomik ve sosyal kaos havası var. Son Firavun, Tora hapishanesindeydi ama gölgesi Kahire sokaklarındaydı. Kısacası bu kez Tahrir Ruhu'nun demir kafese hapsedildiğini gördüm. Kiminle konuşsam Mısır'da darbeler döneminin başında oldukları kanısındaydı. Saatin geriye doğru işlediği bu günlerde oyun içinde birkaç kirli oyun oynanıyordu ve halk, İslamcılar'la ordu arasında sıkışmış gibiydi. Yazı dizimde perdenin hem önüne hem arkasına ayna tutacağım. İlgiyle okuyacağınızı umuyorum... NB

Mübarek'in devrilmesinden sonraki en kanlı geceydi! 9 Ekim 2011 gecesi 71 yıllık Mar Girgis Kilisesi'ni yakan fanatikleri protesto etmek için toplanan Koptik Hıristiyanlar neye uğradıklarını şaşırdılar. Askeri polis aylarca göstericilere dokunmadıktan sonra o gece neden coplar kalabalığa daldı? Devrimin ilk günlerinde halka sempatiyle yaklaşan Genelkurmay Başkanı General Tantawi'ye ne olmuştu ki? O gece kan gölüne dönen meydanda 25 kişi öldü... Böylece kanlı çatışmalar ve olaylar zinciri de başlamış oldu... O günden sonra ordu kadife eldivenini çıkardı... Liberaller, Müslümanlar, Koptiler, Salafiler de Mübarek'i devirmek için birleştikleri günlerde olduğu gibi bu kez de orduya meydan okumaya başladı...

DÖNEM NOKTASI 23 ARALIK
Tahrir Meydanı ve çevresi aylarca kanlı çatışmalara sahne oldu. Her gün binlerce devrimci İçişleri Bakanlığı ve Muhaberat binasına doğru yürüyüşe geçti... Asker ise her gün biraz daha sert müdahale etti. Sonunda tanklar, gaz bombaları, coplar daldı kalabalığa... Hele 23 Aralık günü ve gecesi yaşanan olaylar korkunçtu! Askerler Tahrir'de toplanan eylemci kadınları yol ortasında soyup saçlarından sürüklediler... O gece çatışmalarda 14 devrimci öldü, yüzlercesi de yaralandı. Askeri Konsey askerlerin silah kullanmadığını savundu ama ölenleri kurşunlayanlar kimdi o zaman? Daha sonraki günlerde de sel gibi akan kalabalığın Muhaberat binasına yürümesini önlemek için tanklar sokaklara dizildi... Dalgalarla gelen göstericileri durduramayınca caddelerin girişlerine beton duvarlar gördüler. Çatışmaların durmaması üzerine General Tantawi açıklama yapıp cumhurbaşkanı seçiminin ardından yönetimi devredeceğine söz verdi ama yine de çatışmalar sadece devrimcileri değil halkı da yordu ve Tahrir Ruhu demir kafese hapsedilmiş oldu... Kahire'de kimle konuştuysam aynı şeyi söyledi bana... Halk "Devrim yorgunu" artık. Çünkü Mısır'da adeta devlet kalmadı. Bürokrasi felç... Ekonomi durdu... Sokak ise sokağa hâkim oldu sanki...

KAFA KARIŞTIRAN SORULAR
Son aylarda kafaları kurcalayan çok önemli sorular olduğunu gördüm. "Acaba ordu iktidarını korumak için kanlı bir oyun mu oynamaya başladı? Hedef kaos yaratıp halkı devrimden bıktırmak mı?" Ordu ve eski rejim yanlılarını cesaretlendiren ise Esat'ın direniş... Mübarek'in çok erken pes ettiğini düşünenler ve "Mübareksiz bir Mübarek rejimi" planları yapanlar var... Kısacası Mübarek'in devrilmesinden 15 ay sonra bile Kahire'de her köşe başında Son Firavun'un gölgesi dolaşıyor sanki...
Devrimin faturası 25 milyon $
Kahire'nin kaosunda bir vaha gibiydi sanki! Nil'in karşı kıyısından yansıyan ışıklar, çalan müzikle dans ediyor gibiydi. Şık beyaz koltukları, tahta masalarının üstündeki mumlar ve çalan romantik müziğiyle Sequoia, Nil'in kıyısındaki şık ve pahallı restoranlardan sadece biriydi. Ama bütün lüks restoranlar gibi Sequoia da 15 aydır kan ağlıyor adeta... Mısır ekonomisi öylesine tıkanmış ki 15 ayda, Mısır'ın 35 milyar dolarlık döviz rezervi 10 milyara düştü... Turizm gelirleri yüzde 50 geriledi. Mısır, artık 3.5 milyar dolarlık hububat ithal ediyor.

Suni vahalar...
Neyse ki Süveyş kanalından geçişlerden gelen 5 milyar dolarla Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinde çalışan işçilerinden gelen 4-5 milyar dolar var. O da olmasa zaten sefaletle boğuşan Mısır iyice çökecek... Ekonominin çarklarını döndürebilmek için acilen 10 milyar dolara ihtiyaç var. Mısır'da son 15 aydır süren tartışmalar aynen 1980'lerdeki Türkiye'deki gibi! Her gün acaba "IMF'den mi yoksa Dünya Bankası'ndan mı borç alalım" diye tartışıyorlar. IMF bir süre önce 3.5 milyar dolarlık yardım paketi teklif etti. Ama Askeri Konsey siyasi faturası olacağı için veto etti. Bir süre gözler Suudi Arabistan ve Körfez Emirleri'nden gelmesi beklenen 10 milyar dolarlık yardım paketine çevrildi ama demokrasi rüzgârlarından pek hoşlanmayan Arap liderleri Mübarek'in demir kafeste mahkeme salonuna getirildiği görünce daha da korkup yardım etmekten vazgeçiverdi. Aslında Mısır ekonomisinin sorunları yeni değil... Mübarek, 2000'lerin başında ekonomiye can vermek için bazı kararlar aldı. Özelleştirmeyle bankacılık reformunu başlattı ama devleti küçültmediği için "suni vahalar" yaratmanın ötesine geçemedi... Mübarek döneminde her şey Firavun'un ve Saray'ın iki dudağı arasında olduğu için hazine arazilerinin el altından çok uygun koşullarda paylaşıldığı ve yapay cennetler oluşturulduğu da bir sır değil... Nasıl İran devriminde 1.5-2 milyon zengin İran'dan kaçtıysa Mısır'da da zengin elitlerin çoğu Mübarek devrilir devrilmez kaçtı. Geride işletilemeyen fabrikalar bırakarak!

Mübarek idamdan kurtulur mu?
Hüsnü Mübarek Kahire yakınlarındaki Tora Hapishanesi'nde yatıyor. Karar 2 Haziran'da açıklanacak. Mübarek ve oğulları "idam" talebiyle yargılandı ama kimse ciddi bir ceza alacaklarına inanmıyor. "Kim günah keçisi olacak?" derseniz. Herkes, 25 Ocak gecesi develerle polisleri halka saldırttığı söylenen içişleri bakanını gösteriyor. Olanlardan Mübarek ya da oğullarının haberi yoktu muydu diye ise hiç sormayın bile... Tabii ki vardı ama hepsi yok edildiği için suçlarını kanıtlayacak tek bir belge bile bulunamadı... Kararın açıklanması için seçilen tarihin tam 16-17 Haziran'da yapılacak ikinci tur öncesinde rastlatılması ise ayrıca çok ilginç! Kısacası sadece siyasetin değil hâkimlerin üstündeki de Son Firavun'un hâlâ gölgesi var gibi... Yine de tüm siyasi, ekonomik ve sosyal kaosa rağmen ben tünelin ucunda bir ışık gördüm. Arap dünyasının tarihinde ilk kez Abdel El Futuh'la Amr Musa televizyonda 4 saat soruları yanıtlayıp tartıştı. Her şeye rağmen demokrasi treni istasyondan hareket etti ve sisler arasında da olsa yavaş yavaş yol alıyor. Yeter ki katı şeriat isteyen radikal Müslümanlar ya da Mübarekçi ordu, raydan çıkartmasın!
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber ankara nakliyat
bypuff
Geri
Üst