KERTENKELE (Lacertüia) adı, yalnız herkesin bu ad altında tanıdığı sürüngenlere değil, geko'lara, iguana' lara, bukalemunlara, köryılanlara ve varan'lara da verilen genel bir terimdir.
Kertenkeleler, bulundukları çevreye uyuş zorununun doğurduğu farklı sayısız çeşitleri dolayısıyle incelemeye değer. Kertenkeleleri hemen daima güneşlenir vaziyette gözlerimizin önünde canlandırırız. Halbuki yeraltında yasayanları vardır, ağaçların üzerinde yaslayanları vardır, havada kayanları ve suda yüzenleri vardır, hatta suyun yüzeyinde koşanları bile vardır. Renk değiştirme kabiliyeti, avını yakalamak için ta ileriye fırlayan dili, birbirinden bağımsız hareket eden gözleri ile bukalemun, kertenkelelerin çevreye uyuş kabiliyetlerinin canlı ve en güzel bir örneğidir.
Kertenkelelerle yılanları ayırt edici bir tarif bulmak güçtür. Bundan ötürü de her iki grup, «pullu sürüngenler» (Squamata) takımına alınır. Kertenkeleler bu takımın «Sauria» alt-takımını meydana getirirler. Bazı yılanlar kalça kemiği ve bacak kemiği kalıntılarını muhafaza etmişlerdir.
Buna kargılık bazı kertenkeleler bu kalıntılardan dahi tamamiyle yoksundurlar. Bundan ötürü de iki grubu ayırt etmek için bu gibi vücut özelliklerine dayanmak doğru olmaz.
Aralarında rastlanan bazı »garip» halkalar olmasa, kertenkelelerle yılanlar ayrı iki takım olarak ele alınabileceklerdi. Yılanların evrimi, soyundan geldikleri kertenkelelerinkinden ayrı bir yol takip etmiştir. Her bir grup ise belirli bazı ailelere bölünmüştür. Birkaç yılanla birkaç kertenkele arasındaki benzerliklere rağmen bir yılan, genel olarak yılan olarak teşhis edilir.
Kertenkeleler, dinozor'ları, timsahları ve kuşları da doğuran soydan gelmiştir. Fosil kalıntıları arasında kertenkelelerinkinin bollaşması, aşağı yukarı dinozor'ların kaybolmaya yüz tuttukları devreye rastlar. Bundan sonra, belirli ihtisasları olan çeşitli aile grupları ilk kertenkele kökünden ayrılmıştır. Günümıüzdeki en iri kertenkeleyi içine alan varangillerle akraba bir aile, okyanuslara dadanarak balık avlamaya koyulmuştur. Fakat bu balıkyiyiciler her ne sebeptense tükenmekten kurtulamamıştır. Bugün okyanuslarda yaşayan kertenkele yoksa da, iguana' ların iri bir üyesi yosunla beslenmek üzere denize girmektedir.
Adi kertenkeleler genel görünüş bakımından ataları sürüngenlerden pek o kadar farklı değillerdir. Kertenkelelerin çoğunun, insan dahil, memelilerin çoğunluğu gibi dört ayakları, on el ve on ayak parmakları vardır. Fakat kollarıyle bacakları gövdeyle yanlarda birleştiğinden bir kertenkele, meselâ kedinin bazen yaptığı gibi, ayaklarını altında devşirmeden, ya da ineklerle atlar gibi yana uzatmadan karnını yere dayanarak uzun bir süre dinlenebilir.
Kertenkeleler, bulundukları çevreye uyuş zorununun doğurduğu farklı sayısız çeşitleri dolayısıyle incelemeye değer. Kertenkeleleri hemen daima güneşlenir vaziyette gözlerimizin önünde canlandırırız. Halbuki yeraltında yasayanları vardır, ağaçların üzerinde yaslayanları vardır, havada kayanları ve suda yüzenleri vardır, hatta suyun yüzeyinde koşanları bile vardır. Renk değiştirme kabiliyeti, avını yakalamak için ta ileriye fırlayan dili, birbirinden bağımsız hareket eden gözleri ile bukalemun, kertenkelelerin çevreye uyuş kabiliyetlerinin canlı ve en güzel bir örneğidir.
Kertenkelelerle yılanları ayırt edici bir tarif bulmak güçtür. Bundan ötürü de her iki grup, «pullu sürüngenler» (Squamata) takımına alınır. Kertenkeleler bu takımın «Sauria» alt-takımını meydana getirirler. Bazı yılanlar kalça kemiği ve bacak kemiği kalıntılarını muhafaza etmişlerdir.
Buna kargılık bazı kertenkeleler bu kalıntılardan dahi tamamiyle yoksundurlar. Bundan ötürü de iki grubu ayırt etmek için bu gibi vücut özelliklerine dayanmak doğru olmaz.
Aralarında rastlanan bazı »garip» halkalar olmasa, kertenkelelerle yılanlar ayrı iki takım olarak ele alınabileceklerdi. Yılanların evrimi, soyundan geldikleri kertenkelelerinkinden ayrı bir yol takip etmiştir. Her bir grup ise belirli bazı ailelere bölünmüştür. Birkaç yılanla birkaç kertenkele arasındaki benzerliklere rağmen bir yılan, genel olarak yılan olarak teşhis edilir.
Kertenkeleler, dinozor'ları, timsahları ve kuşları da doğuran soydan gelmiştir. Fosil kalıntıları arasında kertenkelelerinkinin bollaşması, aşağı yukarı dinozor'ların kaybolmaya yüz tuttukları devreye rastlar. Bundan sonra, belirli ihtisasları olan çeşitli aile grupları ilk kertenkele kökünden ayrılmıştır. Günümıüzdeki en iri kertenkeleyi içine alan varangillerle akraba bir aile, okyanuslara dadanarak balık avlamaya koyulmuştur. Fakat bu balıkyiyiciler her ne sebeptense tükenmekten kurtulamamıştır. Bugün okyanuslarda yaşayan kertenkele yoksa da, iguana' ların iri bir üyesi yosunla beslenmek üzere denize girmektedir.
Adi kertenkeleler genel görünüş bakımından ataları sürüngenlerden pek o kadar farklı değillerdir. Kertenkelelerin çoğunun, insan dahil, memelilerin çoğunluğu gibi dört ayakları, on el ve on ayak parmakları vardır. Fakat kollarıyle bacakları gövdeyle yanlarda birleştiğinden bir kertenkele, meselâ kedinin bazen yaptığı gibi, ayaklarını altında devşirmeden, ya da ineklerle atlar gibi yana uzatmadan karnını yere dayanarak uzun bir süre dinlenebilir.