Sultan Kız Masalı

ashli

Bayan Üye
...Sultan Kız...


Çok eskiden bir periler şahı varmış. Bu şahin yedi yaşında bir oğlu varmış. Bu şehzadeyi okula göndermişler. Çocuk durmadan ders çalışıyormuş.

O zamanlar bir de kuruntulu Padişahın kızı varmış. Bu sultan da şehzadeyle aynı okulda okuyormuş.

Aradan yıllar geçmiş. Şehzade de kız da büyümüşler. Bir gün öğretmeni bir kızın kulağına eğilip:

-Artık evlenme çağına geldin. Sana bir sır söyleyeceğim ama kimseye söylemeyeceksin, demiş:

Kız söylemeyeceğine söz vermiş.

Öğretmen:

-Sana yeşil bir dal vereceğim. Uzakta bir saray yaptırıp içine oturacaksın. Yeşil dalı üç kez salladığında o, her dileğin yerine gelecek.

Böylece sultan kız sarayını yaptırmış. Balkonunda otururken yeşil dalı üç kez sallayarak şehzadeyi çağırmış.

Çok geçmeden binlerce yıldız balkonda uçuşmuş ve aralarında periler padişahının oğlu şehzade belirmiş.

Şehzade:

-Beni neden çağırdın? Diye sormuş.

Küçük sultan:

-Seninle evlenmek isterim, demiş.

Böylece o gece sarayda kalmışlar. Gün ağarırken de şehzade çıkıp gitmiş.

O günden sonra kız her gün şehzadeyi saraya getirtmiş Günün birinde de şehzadeye bir bebeği olacağını söylemiş

Bu haberi işiten sultanın ablası hemen kardeşinin yanına koşmuş. İki kardeş hamama gitmiş Ancak küçük sultan:

-Tarağımla kesemi alacağım, diyerek saraya dönmüş.

Her yeri aramış ama tarakla keseyi bulamamış. Kese ve tarak olmadan, yıkanmışlar hamamda. Sonra sultan sarayına ablası da babasının evine dönmüş.

Akşamleyin kızın öbür ablası gelmiş saraya. Söyleşmişler, yiyip içmişler. Ablası yatınca, kız yeşil dalı sallayarak şehzadeyi çağırmış.

Şehzade bakmış ki sultan sarayı darmadağın etmiş. Her yer kir pas içindeymiş. Çok öfkelenmiş. Kararını bildirmiş:

-Gönlüm senden geçti, demiş.

Sultan öfkeyle bağırmış:

-Neden?

Şehzade de haykırmış:

-Şimdiden yuvamızı kir pas içinde bırakmış, eşyaları kırmışsın.

Şu elinin kirine bak! Sana güven mi olur! diyerek çekip gitmiş.

Şehzadenin bu sözleri üzerine kız kendini toparlamış. Sarayın durumunun farkına varmış. Meğer bunu yapan küçük ablasıymış. Dövünerek babasının evine gelmiş. Olanları anlatmış. Padişah babası:

-Ablanın yaptığı hainliktir ama sana bir çift sözüm var. Perilere de hiç güvenilmez. Şehzade de periler padişahının oğludur. Ondan sana hayır gelmez, onun peşinden koşma, ben seni iyi bir şehzadeyle evlendiririm, demiş.

Kız da babasına, bir bebek beklediğini söylemiş.

Bunun üzerine küçük sultan ailesine veda etmiş, yuvasını yıkan ablasını pataklayıp yataklara düşürmüş sonra da kocası olan şehzadeyi aramaya çıkmış.

Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Sonunda bir kulübenin yanına varmış. Kulübede dokuz canlı dev anası otururmuş.

Kız dev anasının elini öpmüş. O da kızı sofrasına buyur etmiş. Dev anası sormuş:

-Kızım nereden gelir nereye gidersin Kızcağız başına gelenleri bir bir anlatmış. Dev anası:

-Onu bulabilmen için eline bir tahta sopa alacak, ayağına tahta çarıklar giyeceksin. Yedi ay gündüz, yedi ay da gece yürüyecek sin. Sonunda periler padişahının sarayına varacaksın, demiş.

Kızcağız, dev anasına teşekkür ederek yola çıkmış. Eline tahta bir sopa, ayağına da tahta çarıklar almış. Yedi ay gece yedi ay da gündüz hiç durmadan yürümüş.

Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, sonunda periler ülkesine varmış.

Bakmış ki bu ülkede yürüyen hiç kimse yok. Herkes kanat çırparak oradan oraya uçuyor.

Kızcağız hemen yeşil dalını sallamış, bir çift kanat dilemiş. Böylece o da uçmaya başlamış.

Kentin peri halkı, bir yabancının geldiğini korkuyla evlerine kaçışmışlar.

Küçük sultan uça uça padişahın sarayına varmış. Bir de ne görsün? Kocası şehzade, sarayın bahçesinde bir peri kızıyla dolaşıyor.

Küçük sultan onların nişanlandıklarını hemen anlamış. Bir köşeye çekilerek beklemeye başlamış. Üzerindeki elbiseleri değiştirmiş. 0 da peri kızları gibi giyinmiş.

Yeşil dalını sallamış, hiçbir peride olamayacak kadar güzel kanatlar dilemiş. Böylece kanatları değişmiş, yerine iki muhteşem kanat belirmiş.

Artık küçük sultan peri kızlarının en güzeliymiş. Doğruca sarayın bahçesine inmiş.

Şehzade böylesine güzel bir peri kızı görünce ona hemen aşık olmuş. Yanındaki nişanlısını bırakmış, bilmeden karısı küçük sultanın yanına koşmuş. Onunla tanışmak için bin dereden su getirmiş.

Ancak küçük sultan, şehzadeyle hiç konuşmamış. o sırada sarayın bahçesine çıkan padişah, bahçedeki güzeller güzeli kızı görünce çok beğenmiş. Hep onun gibi güzel bir gelin istermiş.

Aceleyle, bu yabancı peri kızının yanına koşmuş. Oğlu şehzadenin sözünü yarıda keserek:

-Güzeller güzeli kız, benim konuğum olur musun, diye sormuş?

Kızcağızın amacı da buymuş zaten. Ama bunu hiç belli etmemiş. Büyük bir incelikle boynunu öne eğmiş, böylece her isteğini kabul etmiş.

o gece şehzade kendisini görmeye gelen hiçbir peri kızını görmek istememiş. Aklı fikri yeni gelen güzel peri kızındaymış. Ancak bu kız babasıyla konuşup gülüyor, şehzade yanına yaklaşınca susuyormuş.

O gece şehzadeyi uyku tutmamış.

Ertesi sabah kahvaltıda peri kızının tam karşısına oturmuş. Onun gözlerine dikkatle bakmış. Birden karşısındakinin karısı olduğunu anlamış. Ona:

-Sultanım, senden başkasını sevemedim, demiş.

Karısı:

-Anlayıp dinlemeden beni bırakıp gittin. Üstelik karnımdaki bebeğe de acımadın? Söylesene sana nasıl güveneceğim? Diye sormuş.

Şehzade yaptığından çok utanmış.

Karısına yalvarmaya başlamış:

-Ne olur bundan böyle bana güven, demiş.

o sırada yanlarına yaklaşan padişahı fark etmemişler. Böylece padişah tüm konuşmaları duymuş. Oğlunun bu güzel kıza neler yaptığını duyunca çok öfkelenmiş.

Onu bir güzel pataklamış.

Şehzade, karısından bin bir özür dileyerek onun elini tutmak istemiş.

Ancak sultan ayağa fırlamış.

-Seni görmek için yollara düştüm. Yedi ay gündüz yedi ay gece yürüdüm. Ayağımdaki tahta çarıkları parçaladım. Kurtla kuşla dövüştüm, böyle kolay olmaz, demiş.

Bunun üzerine şehzade karısına sarılmaya davranmış. Ancak kız yeşil dalını sallamış bir güvercin olup uçmuş. Bunun üzerine şehzade bir şahine dönüşmüş, kızı kovalayamaya başlamış.

Bunun üzerine kız bir koyuna dönüşmüş, şehzade de azılı bir kurt olmuş. Kızı yakalamak için koşmuş.

Kız kaçıyor, kocası kovalıyormuş. Bunun üzerine kız kelebeğe dönüşerek padişahın yakasına konmuş.

Şehzade çaresiz kalmış. Babasının yakasındaki bir şeyi alma saygısızlığını gösterememiş.

Yine şehzadeye dönüşüp yaşlı gözlerle ağlamaya başlamış. Padişah oğlunun durumuna çok acımış. Kelebeğe:

-Sultan kızım, demiş. Oğlumu bağışla. Hiç kimse için böylesine çaba göstermemişti. Demek ki seni gerçekten sevmiş. Seni bir daha üzmeyeceğine değin söz veriyorum, demiş.

Küçük sultan padişahın isteğini kırmayarak kendi haline dönüşmüş.

Kocasıyla kucaklaşmışlar. Padişah onları kırk gün kırk gece süren bir düğünle evlendirmiş.

Şehzade bir daha sultanı hiç üzmemiş.

Onlar ermiş muradına, darısı sizin başınıza.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst