Derin42
Bayan Üye
Stres ve hastalık ilişkisi
Bedenimizde kan şekerinin belli bir denge içerisinde tutulması gerekmektedir Açlık kan şekerinin 80-110 sınırlarının altına veya üstüne çıkmaması için organizma insülin salgılayarak veya çeşitli tepkilerle bu dengeyi korur(Homeostes)
Aynı denge nöropsikolojik yapımız içinde geçerlidir Bir etken yani stres bu dengeyi bozduğunda çeşitli beyin hormonlarıyla -bunlara stres hormonları deniliyor- sinir sistemimizin çalışması dengelenmektedir
Stresin olmaması sinir sisteminin ölümü demektir (Eustress)
Buna karşı aşırı uyarı olursa uyum kapasitesi aşıldığında stres hastalıkları hatta ölüm ortaya çıkabilir
Bazı doğal afetlerde afette yaralanmayan insanın iki üç gün içinde kalp krizinden öldüğü bilinmektedir Stresin mutluluktan da öldürdüğü de bilinmektedir Dublin' de bir diskoda çıkan yangın sırasında çocuklarının öldüğünden emin olan anne onların hayatta olduğunu öğrenince aniden ölmüştü
Hans Selye, stres konusunda en geniş fizyolojik araştırmaları olan bilim adamıdır Şu tezi ilk söylediğinde çok kimse inanmamıştı " Bugün yaygın hastalıkların çoğunun mikropların, virüslerin, zararlı maddelerin veya her türlü dış etkenin yarattığı aksaklıklardan çok strese uyum gösterme eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz"
Gerçektende önemli olan hastalık değil hastalığa vücudun verdiği cevaptır Tıp fakültelerinde temel öğretilerden birisi de "Hastalık yok hasta var" öğretisi idi Her hastalık için bedensel cevap farklılıkları önemli ayrıntıdır Organizmamız stres karşısında karmaşık tepkiler geliştirir Solunum ritmi artar daha çok oksijen sağlanır, kalp ritmi artar metabolizma kamçılanır Beyin ritmi hızlanır uyanıklık artar Oksijen ve şekerin artışı ile kaslar uyarılır Bağışıklık sistemi uyarılır savunma hücreleri ortaya çıkar
STRES HORMONLARI
Böbrek üstü bezi (Sürrenal Korteks ve Sürrenal Medulla) Kortikoid denilen bir dizi hormon salgılar
Kortizol en önemli stres hormonudur Glukokortikoid olarak korteksten salgılanır bilinir Anti alerjik, glikozu üreten, protein ve yağların glikoza dönüşmesinde, iltihaplı alerjileri bastırmada rol alır
Aldesteron ve Kortikosteron: Mineral kortikoidlerdir Böbrek üstü bezinin medulla kısmından salgılanır Katekolamin (Adrenalin-Noradrenalin) salgılanmasını tetikler
Adrenalin ve Noradrenalin acil enerji ihtiyacında devreye girer Adrenalin sıkıntı, korku, depresyonda, Noradrenalin kızgınlık, öfke, saldırganlık durumlarında daha çok yükselir
Mineral Kortikoidler bağ dokusunu bozarlar, sedimantasyon hızını düşürürler, kan basıncını yükseltirler, damarları büzerler
Glukoz ve yağ asitlerinin kana karışmasını hızlandırarak vücuda enerji sağlar, uzun süre salgılandığında enerji depoları boşaldığı için yorgunluk ve bitkinlik başlayacaktır
CRF: ( Cortico Relasing Factor ) Kortikopinin salıveren etken olarak bilinir Beyinden salgılanır Beyin bir olayı stres olarak algıladığında hipotalamusten salgılanmaya başlar Stres tepki zincirini tetiklemiş olur
Hipotalamusten sinir hücrelerinden salgılanarak ön hipofizden ACTH üretilmesine, böbrek üstü bezinde kortikoid salınmasına neden olmaktadır
Hipofiz kafatası tabanında bulunan bir oyuk içerisinde yer alan salgı bezidir Vücuttaki bütün hormonların yönetim merkezidir Ön kısmı ACTH ve Büyüme hormonu (GH) salgılayarak strese cevap verir Bu bölgede bazı hormon salgıları ise baskılanır Böylece Prolaktin salgısı artar
Arka hipofiz ise kan basıncını yükselttiği ve idrar söktürücü hormonlar salgılar (Vasopressin)
Stres Hipofizosürrenal bir mekanizmadır ACTH, Kortizol zararları önlerken Mineralo kartikolle hasarlara yol açar
Adrenalinin Rolü: Strese cevap niteliğindeki biyolojik değişimleri başlatan en büyük etkendir Adrenalin Tirosin isimli aminoasitten üretilmektedir
Stres ne kadar fazla ise o kadar adrenalin üretmektedir Fazla salgılanan adrenalin stres hormonlarının salgılanmasını frenlemektedir Eğer bu frenleme olmazsa ani ölümler olacaktı Bu biyokimyasal mekanizmaların ortaya çıkması insanın strese verdiği cevap türlerini açıklayabilmektedir
İnsanın ruhsal yapısını kullanarak stresini değerlendirmesinin mekanizmasının nasıl olduğu henüz aydınlatılamamıştır
Uzun süreli streste Büyüme hormonu (GH) Prolaktin ise cinsel ilgiyi azaltmaktadırBeden savaş alarmı verdiği için yatırımlar geri çekilmiş, eğlenceler frenlenmiş olmaktadır
STRES VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
"Stres immun supresyon yapar" artık hekimlerin tartışmadan kabul ettiği bir gerçektir
Stres altında bağışıklık sistemi baskılanırTıpkı savaş durumunda güvenlik güçlerinin aşırı yüklenmesi gibi
Bu konuları inceleyen bilim dalı NöropsikoimmunolojidirSinir sistemi , hormonal sistem ve bağışıklık sistemi arasında varlığı kanıtlanmaya çalışan ilişkileri araştırmaktadır
Bartop(1977) da yapılan bir araştırmada 6 hafta önce eşlerini kaybetmiş, 26 dul kadın incelenmeye alındıŞeker hastalığı, kalp kroner hastalığı, barsak kotili, eklem romatizması, allerjik cilt hastalığı, şizofreni ile anlamlı ilişki tespit etti
Alınan kan örneklerinde vücut savunma sistemini gösteren T-lenfositlerin işlevinde azalma gözlemlendi
STRESİN AİDS BENZER ETKİSİ
Amerikan Tıp Birliğinin yayın organında 1999yılında yayınlanan bir makalede stresle AİDS'in vücut savunma sistemine benzer etki yaptıklarını belirtti
Ohio State üniversitesi ve 4 ayrı enstitü tarafından yapılan araştırmalarda stresin vücutta "Cytokine" maddesini azalttığı bulunduCytokine maddesi vücudun savunma sisteminde anahtar rolü olan bir maddedirVücut savunmasında T-lenfositlerin üretiminde önemli madde olan bu madde az üretildiğinde T hüğcreleri ölmektedir
Aynı etkiyi AİDS hastalığına yol açan "HİV" virüsünün de yaptığı, vücudun bağışıklık sistemini çökerttiği bilinmektedir
Ohio State Üniversitesinden ProfRonald Glaser sunduğu rapor stresin biyolojisine önemli aydınlık getirdi
STRES VE YARA İYİLEŞMESİ
"Archive of General Psyhiatry" isimli tıp araştırmaları dergisinde 1999 yılında yayınlanan makalede DrKiecolt-Glaser ilginç sorunlar elde etti
35 kadın üzerinde yapılan araştırmalarda stres düzeyi yüksek kişilerde dokuları iyileştiren kimyasal bileşimlerin özellikle Cytokine maddesinin yara bölgesine ulaşmadığı belirtildi
Stres kandaki bazı hormonların seviyesini yükseltiyor Bu hormonlar yara bölgesine Cytokine bileşiminin ulaşmasını yavaşlatıyor
Ameliyatlardan sonra stresin, yaraların iyileşmesine olumsuz etki ederek, hastanın sağlığını tehlikeye sokmaktadır
Stresin yara iyileştirmesini geciktirmesi operatörler için oldukça önemlidir Hastanın çabuk ve komplikasyonsuz iyileşmesi için hastanın ruhsal durumunu göz önüne almak gerekmektedir
STRES-KALP İLİŞKİSİ
Stresli ve hiperaktif özelliklerin fazla olduğu A-tipi kişilik yapısında kalp hastalıklarının 3 misli fazla olduğu, kalp krizinden ölümün 5 misli fazla olduğu bilinmektedir
Ohio State Üniversitesinde yürütülmüş bir çalışma "Homecysteine" adlı aminoasidin stresli kişilerde arttığını gösteriyorBu amino asit kalp hastalıkları riskini artıran bir maddedir
Finlandiya'dan DrThomas Kamarck 'da zihinsel stresin kan damarı lezyonlarını ve damar sertliğini artırdığını, kan kolesterol yüksekliği ile stresin ilişkisini doğrular araştırmalar yayınlamıştır
STRES VE FELÇ İLİŞKİSİ
Newcastle Üniversitesi'nde ileri yaş enstitüsünde bir araştırma yapıldı Araştırmada 40 kişinin öldükten sonra beyinleri incelendiYaşamlarında bir büyük depresyon olayı yaşayanların beyin damarlarında daralma ve sertleşme anlamlı derecede fazladır
Journal of Neurology dergisinde 2000 yılında yayınlanan röportajda bu deneklerin dokularında Alzheimer bulgularına rastlanmaktadır
Kalp krizi ve beyin kanaması geçiren denekler, depresyonu yenemezlerse 6 ay içerisinde ölme riskinin 3 misli fazla olduğu aynı araştırmada vurgulandı
Depresyon bu gün dünyada dördüncü sağlık sorunu ancak böyle giderse 2020 yılında ikinci sağlık sorunu olacağına kesin gözüyle bakılıyorDünya Sağlık Örgütü de (WHO) Depresyonu geleceğin sağlık sorunu olarak açıkladı
BEYİN YAŞLANMASINA ETKİSİNE
"Nature Neuroscience" dergisinde sunulan bir raporda kronik stresin beynin "Hippocampe" bölümünü küçülttüğü gösterildi
Montreal'de Mc Gill Üniversitesi uzmanlarının (1998) yaptığı bir araştırmaya göre beynin hafıza ile ilgili bölümleri ile kronik stres arasında doğrudan ilişki çıkmaktadır
Stres nedeniyle salgılanan glucokorticoides adlı hormonların nöronların ölmesine yol açabileceği doğrulandıDrSonia Lupien başkanlığındaki araştırma ekibi insanın beyninde Hafıza ve Yön bulma ile ilgili bölüm olan Hippocampe bölümünün küçülmesi ve kronik stres arasında paralel ilişki oldukça ilgi çekicidir
70 yaşlarında 50 kişi 5 yıl boyunca izlenerek bu sonuca varılmıştır
Alıntı : Prof Dr Nevzat Tarhan
Bedenimizde kan şekerinin belli bir denge içerisinde tutulması gerekmektedir Açlık kan şekerinin 80-110 sınırlarının altına veya üstüne çıkmaması için organizma insülin salgılayarak veya çeşitli tepkilerle bu dengeyi korur(Homeostes)
Aynı denge nöropsikolojik yapımız içinde geçerlidir Bir etken yani stres bu dengeyi bozduğunda çeşitli beyin hormonlarıyla -bunlara stres hormonları deniliyor- sinir sistemimizin çalışması dengelenmektedir
Stresin olmaması sinir sisteminin ölümü demektir (Eustress)
Buna karşı aşırı uyarı olursa uyum kapasitesi aşıldığında stres hastalıkları hatta ölüm ortaya çıkabilir
Bazı doğal afetlerde afette yaralanmayan insanın iki üç gün içinde kalp krizinden öldüğü bilinmektedir Stresin mutluluktan da öldürdüğü de bilinmektedir Dublin' de bir diskoda çıkan yangın sırasında çocuklarının öldüğünden emin olan anne onların hayatta olduğunu öğrenince aniden ölmüştü
Hans Selye, stres konusunda en geniş fizyolojik araştırmaları olan bilim adamıdır Şu tezi ilk söylediğinde çok kimse inanmamıştı " Bugün yaygın hastalıkların çoğunun mikropların, virüslerin, zararlı maddelerin veya her türlü dış etkenin yarattığı aksaklıklardan çok strese uyum gösterme eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz"
Gerçektende önemli olan hastalık değil hastalığa vücudun verdiği cevaptır Tıp fakültelerinde temel öğretilerden birisi de "Hastalık yok hasta var" öğretisi idi Her hastalık için bedensel cevap farklılıkları önemli ayrıntıdır Organizmamız stres karşısında karmaşık tepkiler geliştirir Solunum ritmi artar daha çok oksijen sağlanır, kalp ritmi artar metabolizma kamçılanır Beyin ritmi hızlanır uyanıklık artar Oksijen ve şekerin artışı ile kaslar uyarılır Bağışıklık sistemi uyarılır savunma hücreleri ortaya çıkar
STRES HORMONLARI
Böbrek üstü bezi (Sürrenal Korteks ve Sürrenal Medulla) Kortikoid denilen bir dizi hormon salgılar
Kortizol en önemli stres hormonudur Glukokortikoid olarak korteksten salgılanır bilinir Anti alerjik, glikozu üreten, protein ve yağların glikoza dönüşmesinde, iltihaplı alerjileri bastırmada rol alır
Aldesteron ve Kortikosteron: Mineral kortikoidlerdir Böbrek üstü bezinin medulla kısmından salgılanır Katekolamin (Adrenalin-Noradrenalin) salgılanmasını tetikler
Adrenalin ve Noradrenalin acil enerji ihtiyacında devreye girer Adrenalin sıkıntı, korku, depresyonda, Noradrenalin kızgınlık, öfke, saldırganlık durumlarında daha çok yükselir
Mineral Kortikoidler bağ dokusunu bozarlar, sedimantasyon hızını düşürürler, kan basıncını yükseltirler, damarları büzerler
Glukoz ve yağ asitlerinin kana karışmasını hızlandırarak vücuda enerji sağlar, uzun süre salgılandığında enerji depoları boşaldığı için yorgunluk ve bitkinlik başlayacaktır
CRF: ( Cortico Relasing Factor ) Kortikopinin salıveren etken olarak bilinir Beyinden salgılanır Beyin bir olayı stres olarak algıladığında hipotalamusten salgılanmaya başlar Stres tepki zincirini tetiklemiş olur
Hipotalamusten sinir hücrelerinden salgılanarak ön hipofizden ACTH üretilmesine, böbrek üstü bezinde kortikoid salınmasına neden olmaktadır
Hipofiz kafatası tabanında bulunan bir oyuk içerisinde yer alan salgı bezidir Vücuttaki bütün hormonların yönetim merkezidir Ön kısmı ACTH ve Büyüme hormonu (GH) salgılayarak strese cevap verir Bu bölgede bazı hormon salgıları ise baskılanır Böylece Prolaktin salgısı artar
Arka hipofiz ise kan basıncını yükselttiği ve idrar söktürücü hormonlar salgılar (Vasopressin)
Stres Hipofizosürrenal bir mekanizmadır ACTH, Kortizol zararları önlerken Mineralo kartikolle hasarlara yol açar
Adrenalinin Rolü: Strese cevap niteliğindeki biyolojik değişimleri başlatan en büyük etkendir Adrenalin Tirosin isimli aminoasitten üretilmektedir
Stres ne kadar fazla ise o kadar adrenalin üretmektedir Fazla salgılanan adrenalin stres hormonlarının salgılanmasını frenlemektedir Eğer bu frenleme olmazsa ani ölümler olacaktı Bu biyokimyasal mekanizmaların ortaya çıkması insanın strese verdiği cevap türlerini açıklayabilmektedir
İnsanın ruhsal yapısını kullanarak stresini değerlendirmesinin mekanizmasının nasıl olduğu henüz aydınlatılamamıştır
Uzun süreli streste Büyüme hormonu (GH) Prolaktin ise cinsel ilgiyi azaltmaktadırBeden savaş alarmı verdiği için yatırımlar geri çekilmiş, eğlenceler frenlenmiş olmaktadır
STRES VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
"Stres immun supresyon yapar" artık hekimlerin tartışmadan kabul ettiği bir gerçektir
Stres altında bağışıklık sistemi baskılanırTıpkı savaş durumunda güvenlik güçlerinin aşırı yüklenmesi gibi
Bu konuları inceleyen bilim dalı NöropsikoimmunolojidirSinir sistemi , hormonal sistem ve bağışıklık sistemi arasında varlığı kanıtlanmaya çalışan ilişkileri araştırmaktadır
Bartop(1977) da yapılan bir araştırmada 6 hafta önce eşlerini kaybetmiş, 26 dul kadın incelenmeye alındıŞeker hastalığı, kalp kroner hastalığı, barsak kotili, eklem romatizması, allerjik cilt hastalığı, şizofreni ile anlamlı ilişki tespit etti
Alınan kan örneklerinde vücut savunma sistemini gösteren T-lenfositlerin işlevinde azalma gözlemlendi
STRESİN AİDS BENZER ETKİSİ
Amerikan Tıp Birliğinin yayın organında 1999yılında yayınlanan bir makalede stresle AİDS'in vücut savunma sistemine benzer etki yaptıklarını belirtti
Ohio State üniversitesi ve 4 ayrı enstitü tarafından yapılan araştırmalarda stresin vücutta "Cytokine" maddesini azalttığı bulunduCytokine maddesi vücudun savunma sisteminde anahtar rolü olan bir maddedirVücut savunmasında T-lenfositlerin üretiminde önemli madde olan bu madde az üretildiğinde T hüğcreleri ölmektedir
Aynı etkiyi AİDS hastalığına yol açan "HİV" virüsünün de yaptığı, vücudun bağışıklık sistemini çökerttiği bilinmektedir
Ohio State Üniversitesinden ProfRonald Glaser sunduğu rapor stresin biyolojisine önemli aydınlık getirdi
STRES VE YARA İYİLEŞMESİ
"Archive of General Psyhiatry" isimli tıp araştırmaları dergisinde 1999 yılında yayınlanan makalede DrKiecolt-Glaser ilginç sorunlar elde etti
35 kadın üzerinde yapılan araştırmalarda stres düzeyi yüksek kişilerde dokuları iyileştiren kimyasal bileşimlerin özellikle Cytokine maddesinin yara bölgesine ulaşmadığı belirtildi
Stres kandaki bazı hormonların seviyesini yükseltiyor Bu hormonlar yara bölgesine Cytokine bileşiminin ulaşmasını yavaşlatıyor
Ameliyatlardan sonra stresin, yaraların iyileşmesine olumsuz etki ederek, hastanın sağlığını tehlikeye sokmaktadır
Stresin yara iyileştirmesini geciktirmesi operatörler için oldukça önemlidir Hastanın çabuk ve komplikasyonsuz iyileşmesi için hastanın ruhsal durumunu göz önüne almak gerekmektedir
STRES-KALP İLİŞKİSİ
Stresli ve hiperaktif özelliklerin fazla olduğu A-tipi kişilik yapısında kalp hastalıklarının 3 misli fazla olduğu, kalp krizinden ölümün 5 misli fazla olduğu bilinmektedir
Ohio State Üniversitesinde yürütülmüş bir çalışma "Homecysteine" adlı aminoasidin stresli kişilerde arttığını gösteriyorBu amino asit kalp hastalıkları riskini artıran bir maddedir
Finlandiya'dan DrThomas Kamarck 'da zihinsel stresin kan damarı lezyonlarını ve damar sertliğini artırdığını, kan kolesterol yüksekliği ile stresin ilişkisini doğrular araştırmalar yayınlamıştır
STRES VE FELÇ İLİŞKİSİ
Newcastle Üniversitesi'nde ileri yaş enstitüsünde bir araştırma yapıldı Araştırmada 40 kişinin öldükten sonra beyinleri incelendiYaşamlarında bir büyük depresyon olayı yaşayanların beyin damarlarında daralma ve sertleşme anlamlı derecede fazladır
Journal of Neurology dergisinde 2000 yılında yayınlanan röportajda bu deneklerin dokularında Alzheimer bulgularına rastlanmaktadır
Kalp krizi ve beyin kanaması geçiren denekler, depresyonu yenemezlerse 6 ay içerisinde ölme riskinin 3 misli fazla olduğu aynı araştırmada vurgulandı
Depresyon bu gün dünyada dördüncü sağlık sorunu ancak böyle giderse 2020 yılında ikinci sağlık sorunu olacağına kesin gözüyle bakılıyorDünya Sağlık Örgütü de (WHO) Depresyonu geleceğin sağlık sorunu olarak açıkladı
BEYİN YAŞLANMASINA ETKİSİNE
"Nature Neuroscience" dergisinde sunulan bir raporda kronik stresin beynin "Hippocampe" bölümünü küçülttüğü gösterildi
Montreal'de Mc Gill Üniversitesi uzmanlarının (1998) yaptığı bir araştırmaya göre beynin hafıza ile ilgili bölümleri ile kronik stres arasında doğrudan ilişki çıkmaktadır
Stres nedeniyle salgılanan glucokorticoides adlı hormonların nöronların ölmesine yol açabileceği doğrulandıDrSonia Lupien başkanlığındaki araştırma ekibi insanın beyninde Hafıza ve Yön bulma ile ilgili bölüm olan Hippocampe bölümünün küçülmesi ve kronik stres arasında paralel ilişki oldukça ilgi çekicidir
70 yaşlarında 50 kişi 5 yıl boyunca izlenerek bu sonuca varılmıştır
Alıntı : Prof Dr Nevzat Tarhan