Spirulina mavi yeşil alglerden mikroskobik bir yosun türü. Aslında ona asrın süper gıdası denilse de geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1500lü yıllardan kalan kaynaklara baktığımızda Aztekler tarafından kullanıldığı bilgisine ulaşıyoruz. Azteklerden kalan eserler arasında spirulina toplayan kadınların resimleri var.
Ayrıca Çad gölü kıyısında yaşayan Kanembu kabilesi yerlileri de bu besini çok eski çağlardan beri kullanmaktalar. Avustralya Aborjinlerinin dayanıklılığında epey çok tükettikleri Spirulina'nın önemli etkisinin olduğu tespit edilmiş. Bilimsel anlamda spirulina üzerine çalışmaların başlaması ve ticari anlamda kültürlerinin yapılması 1963 yılında Fransız Petrol Araştırma Enstitüsü tarafından olmuş. Daha sonra NASA astronotlarına besin tableti yapılması amacıyla bu yosun çeşidi üzerinde çalışmalar yapmış. 2000li yıllarla birlikte Birleşmiş Milletler ve Dünya Tarım Örgütleri tarafında bu besinin hem çocuklar hem de yetişkinler için çok faydalı olduğu kabul edilmiş. Amerika Japonya İsrail Tayvan Tayland gibi ülkelerde üretilen spirulina'nın üretimi ülkemizde başarılmış. Nedir ki bu başarı demeyin; örneğin İsrail sıcak iklimine rağmen bunu başaramamış!
Spirulina optimum büyüme sıcaklığı 3537 ºC arası olan bir mikroalg türüdür. Amerika ve Afrikadaki bikarbonat içeriği yüksek alkali göllerde doğal olarak rastlanır. Özellikle sıcak havalarda sığ göllerde yoğun olarak ürer. Fakat bu tip ortamlarda hücrelerin başta ağır metaller olmak üzere istenmeyen bazı maddeleri hücre içinde biriktirmeleri söz konusudur. Sera tipi üretimde besin tuzları kullanılır. Bir çark yardımıyla sürekli devir daim edilirse hücrelerin ışıktan maksimum şekilde yararlanması ve besin tuzlarının homojen dağılımı sağlanır. Kültürler önceden belirlenen yoğunluğa ulaştığında süzülür ve kurutma odasına alınırlar. Ürün burada hücre içinde bulunan protein pigment ve minerallerin zarar görmemesi için en kısa sürede ve uygun sıcaklıkta kurutulur.
Basit bir su yosunu görüntüsündeki spirulina doğadaki en zengin biyolojik değerde bitkisel proteine sahip olan besindir. İçerdiği protein oranı %65 dir ki bu rakam en yakın rakibi olan soya fasulyesinin yaklaşık 2 katıdır. Doğadaki en zengin organik demir oranına sahiptir. Ispanaktan 58 dana ciğerinden 28 kat daha fazla demir içerir. Doğadaki en zengin B-12 vitaminine sahip besindir. En yakın takipçisi dana ciğerine göre 2-6 kat fazla B-12 vitamini içerir. Bilindiği gibi B-12 vitamini kırmızı kan hücrelerinin yapımında ve sinir sistemi fonksiyonları için gereklidir.
Doğadaki en zengin antioksidan kaynaklarındandır. Vitamin B-1 B-5 ve B-6 mineraller olarak çinko magnezyum ve bakır aminoasitlerden methionine ve süper antioksidan olan beta-karoten E vitamini ve selenyum içerir.
Doğadaki en zengin E vitamini içeren besindir. En yakınındaki buğday filizinden 3 kat yaklaşık daha fazla E vitamini içerir.
Doğadaki en zengin Gamma Linoleik Asit (GLA) içeren besindir. En yakın çuha çiçeğinden 3 kat fazla GLA içerir. GLA yağ birikintilerinin çözülmesini sağlar. Böylece kalp rahatsızlıklarının önlenmesinde rol oynar ve kötü kolesterolü düşürür.
%1'lik klorofil oranıyla en yüksek klorofil içeren besinlerdendir. Yeşil rengi içerdiği magnezyum iyonundan gelir.
Sütten kat kat fazla kalsiyum içerir. Kalsiyum kemikler ve nöral iletim için gereklidir.
Ayrıca ABD Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) spirulina'daki sulfolipitlerin HIV (AIDS) e karşı dikkat çekici ölçüde aktif olduklarını düzenli dozlarda alınmasının anti-viral faaliyetleri hızlandırdığını bağışıklık sistemini teşvik ettiğini böbrek toksisitesini ve radyasyon kaynaklı hastalıkların şiddetini azalttığını belirlemiştir.
Rahatlıkla sindirilebilen Spirulina gastrit ülser gibi mide rahatsızlıklarında destek tedavi olarak öneriliyor. Mide ameliyatları sonrası hastalara ilk besin olarak Spirulina verilmesi halinde ameliyat komplikasyonlarının en aza indirgendiği de belirlenmiş. Spirulina ilaç olmadığı için kullanımda bir üst sınır yokçünkü o bir besin maddesi istediğin kadar tüketebiliyorsun.
Yosun bazı zehirlenmelerde de etkili. Özellikle radyasyon düzeyini düşürücü etkisi bilim adamlarına cazip geliyor. Çernobil kazası sonucu yüksek radyasyon almış çocuklar üzerinde yapılan deneylerde başarılı sonuçlar elde edilmiş. Bu yosunla beslenen çocuklarda radyasyonun diğerlerinden daha çok düştüğü saptanmış.
Yosun krem maske sabun şampuan ve cilt renklendirici ürünlerde kullanılabiliyor. Araştırmalar yosunun cilt metabolizmasını desteklediğini ve keratin oluşumunu önlediğini gösteriyor. Cilt yanıklarında da tedavi edici etkiye sahip.
Spirulina düzenli kullanıldığında ağız ve vücut kokularını da yok ediyor.
Doğal yeşil rengi gıda boyası olarak kullanılıyor. Elde edilen gıda boyası hem besleyici hem de zararlı değil.
Yosun ilaç yapımında da kullanılıyor. Bazen direkt bazen de içeriğinden ekstrakte edilen karoten fikosiyanin ksantofil linoleik asit gibi maddeler ilaçlara katılıyor.
Yosunların bir özelliği de besin olarak suda bulunan nitrat fosfat amonyum gibi tuzları bünyelerine alarak organik hale dönüştürmeleri. Spirulina ile atık sular temizlenebiliyor. Özellikle atık suların temizlenmesini sağlama özelliği ile bulunmaz doğal bir özelliğe sahip.
Bunun yanı sıra kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin üretimini teşvik ediyor. Bu nedenle kansızlık sorunu olanlar için de muhteşem bir kaynak spirulina. Ayrıca yine içinde bulunan alfalinolenik asit sayesinde kolestrolün seviyesini düzenlemek kan basıncını ayarlamak hücre yenilenmesini sağlamak ve dinamizm kazandırmak gibi görevleri de başarıyla yerine getiriyor.