Sormak cesaret ister , kendinize sorun bakalım NE CEVAP vereceksiniz...1000 lerce soru..???

bedelsizask

Kayıtlı Üye


Sormak, sorgulamak, cesaret ister, evet!

Ama cevap bulmak ve bulunan cevaptan tatmin olmak ve tatmin olunan cevabı kabullenmek ve hayatımızı kabullenilen cevaba göre tanzim etmek daha büyük cesaret ister!

Nasıl günlerdeydik? Nasıl günler yaşadık? Nasıl günlerden geçtik? Nasıl günlerdeyiz? Nasıl günlere doğru gidiyoruz? Nereden geldik nereye gidiyoruz? Kimdik? Kim olduk? Kim olmaya çalışıyoruz? Kim ve nasıl olmalıyız? İnsanlar nasıl bir ruh hali içinde? Ülke nereye gidiyor? Devlet bizim mi, yoksa bilmediğimiz kişilerin elinde mi? Politikacılar ne düşünüyorlar? Politikacılar, sermayenin payandası olmaktan utanmıyorlar mı ve böyle olmak zorundalar mı, zorundalarsa niçindir bu? Görünmeyen adam kim? Sahneyi nasıl dizayn ediyor? Dünya politikası nasıl işliyor? Ülkemizde ki derinliklere kimler egemen? Ülkemizde ki zenginler kimlerdir, nasıl zengin olmuşlardır, geneli niçin yerli insanlara, kimliğe ve dine düşmandırlar? Nasıl olurda masonların güdümüne girerler ama kendi insanlarını ezerler? Ordumuz kimlerin elindedir? Subaylarımız nasıl yükselmektedir? Yükselmelerine yardım eden dış odaklar var mıdır? Subaylarımız nasıl milli ve dini kimliğe muhalif olabilmektedir? Niçin tam ve yerli Milli İstihbarattan mahrumuz? Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mıyız? Gerçeklerden korkuyor muyuz? Hakikatten mi, yalandan mı yanayız?

Zihnimizi kimler yönetiyor? İyiliklere düşman mıyız? Niçin benzerlerimizi kıskanırız? Kötülük etmek zorunda mıyız? İmanımız ne durumda? İdeoloji nedir? İnsanlığın zihnine hükmeden ideolojiler nasıl ortaya çıkmıştır? İdeolojilerin gerçek gayeleri nedir? Din nedir? Allah nedir, hakkında ne düşünüyoruz? Peygamberler kimlerdir? Atatürk kimdir? Cumhuriyet nedir? Padişahlar nasıl insanlardır? Bizler hayatımızda neyi temel almalıyız? Tek otorite merci olarak Allah’ı görmekten korkuyor muyuz? Niçin yegâne Önderimizi (sav) sevdiğimizi söylediğimiz halde, yalnızca O’nun izinden gitmekten kaçıyoruz? Niçin putlar icat edip onlara tapıyoruz sonra da Müşriksin diyenlere kızıyoruz? Allah’tan başka otorite tanıyanlar, yegâne Önderi (sav) tek önder tanımayanlar Müşrik değilde nedir? Kurtuluş Savaşı nasıl başladı, nasıl bitti, süreç nasıl işledi? Osmanlı nasıl bir devletti? İnsan kimdir? Parti nedir? Parti liderleri nasıl belirlenmektedir? Yontulmuş, kıvama getirilmiş kişiler mi lider yapılmaktadır? Liderler niçin gerçekleri çıplak şekilde ifade etmekten korkarlar? Din adamı diye bildiklerimiz niçin hakikati olduğu gibi söylemezler? Cemaat gerçeği nedir? Cemaat liderleri nasıl belirlenmektedirler? Cemaatler, niçin Kur’an’la yüzleşmekten pek hazzetmezler? Yazar diye bildiğimiz kişiler nasıl seçilmektedirler?

Niçin hiç kimse ahlak sorunu diye bir sorundan bahsetmez ve ahlaki yaşantıyı teşrih masasına yatırmaz? Niçin hiç kimse adalet diye bir olgunun varlığından bile bahsetmez? Ya da gerçek adaletten niçin korkulur? Niçin fuhuş kölesi olan kızlarımızı kurtarmak kimsenin aklına gelmez ve onların diri ölüler olmalarına göz yumar? Onların tutsak oldukları dört duvardan müteşekkil yerler nasıl hala ayakta durmaktadır? Onları muhtelif yollarla o duvarların içine mahkûm eden kahpe dölleri nasıl hürce yaşayabilmektedirler? Ara yerde fahişelik yapanlar nasıl hanımefendi olarak karşılanmaktadır da, zor yoluyla ya da başka yollarla fuhşa zorlanan kızlarımız fahişe olarak görülmektedir ve lanetlenmektedir? Kumar, eroin ve sair şeytan işi pislikleri toplumsal bünyeden söküp atmak gerçekten zor mudur, yoksa korkulmakta mıdır, şerefli olanlar bu pislikleri temizlemek adına niçin mücadele vermezler, yoksa ********lik kanımıza mı işlemiştir?

Ahlak davası diye bir davası olmayan insan mıdır, güttüğü dava davamıdır, bu türlerin vatan sevgileri ne kadar gerçekçidir? Bu türlerin kurtuluş aramaları ve her türlü kötülükten şikâyet etmeleri ne kadar dürüstçedir? İhtilaller nasıl yapılmıştır, kimler yapmıştır ve en arkasında kimler vardır? Terörün kökeni nedir? Terörün en ardında ne vardır? Terörü besleyenler kimlerdir? Niçin kitaptan bu kadar uzağız? Kur’an-ı okumaktan niçin gocunuyoruz? Tek kurtuluş yolunun Kur’an’a göre yaşamak olduğu gerçeğini niçin görmüyoruz ya da gizliyoruz? Mesela çok can alıcı bir soru sorayım: Bu ülkenin mazlum ve yoksul kızlarını iğfal ederek, korkutarak, kaçırarak, zor yoluya vs. yollarla dört duvar arasına hapseden ve onları diri diri toprağa gömmekten beter eden kimlerdir, buna nasıl cüret edebilmektedirler ve nasıl olurda kızlarımız hala malum yerlerde ********lere meze gibi sunulmaktadırlar? Kimsenin yüreği kan ağlamamakta mıdır bu yüzden? Onlara fahişe demek kolaydır da, onları o hallere düşüren nedenleri sorgulamak zor mudur? Bu ülkenin ve bu milletin en derin ve acıtan yarası bu değil midir? Yoksa yalanlarla avunmak tatlı mı gelmektedir?

Put nedir? Tağut kimdir? Belam kimdir? Firavun kimdir? Karun kimdir? Şirk nedir? Müşrik kimdir? Kâfir kimdir? Mü’min kime denir, Müslüman kimdir? Kur’an nasıl bir kitaptır? Tevhid nedir? Vatan nedir? Bayrak nedir? Türk Milleti, Kur’an’ın hayata egemen olması adına mücadele veremez mi? Ülkücüler, Kur’an’ın hayata hâkim olması temelinde bir mücadelenin içinde olamazlar mı? Gerçekten bu konuları samimice düşündük mü hiç ve düşünüyor muyuz? Televizyon nedir, işlevi nedir? Sanatçılar niçin genel itibariyle İslam dini ve kimlik muhalifidirler? Dizilerin, şovların, eğlence programlarının ardında gizli bir plan var mıdır, varsa şayet nedir bu gizli plan? Televizyon dünyasındakilerin ve spor dünyasındakilerin yüksek meblağlarla iş yapmalarının ardındaki gerçek gaye nedir, bu nasıl mümkün olabilmektedir? Bu âlemde ki (televizyon, spor, eğlence, şarkı, şov vs.) rantın yüksek olmasının gerçek sebebi nedir? Ülkemizde ki partilerin asılları nedir, liderleri nasıl insanlardır, temel ilkeleri nasıl oluşturulmuştur? Niçin partiler şerefli olamazlar, şereflice siyaset edemezler, tabanlarını sürekli aldatırlar? Her zaman biri gelecek, hükmedecek, sonra yanlış yapıp gidecek ve sonra başkası gelecek, hükmedecek, yanlış yapıp gidecek ve bu böyle devam edecek mi? Bu nasıl bir oyundur ve bu oyunun kurucuları kimlerdir?

Evet dostlarım, bu ve benzeri nice sorular vardır böyle. Bu konularda ortaya çıkacak gerçekler bizleri acıtsa da kabullenebilecek cesaretimiz var mıdır? Bizler bu sorulara yüreklice cevap aramadıktan ve bulunan cevapları korkusuzca kabullenmedikten sonra özgür olabileceğimizi düşünüyorsak ne de zavallıyız. Bilinçli sorular sorup, cevapları bilinçli şekilde mi algılayacağız yoksa öylesine sorular sorup, öylesine cevaplarla oyalanacak mıyız? Bu soruları sormadan, bu sorulara cevaplar bulmadan ve bulunan cevaplardan gerçekten tatmin olmadan kurtuluş arayışımızda samimi olabilir miyiz? Peki, yalan hayatlar yaşamaktan memnun muyuz? İçinde bulunduğumuz hallerin gerçek sebebi nedir, sormamak, sorgulamamak ve gerçeklerden kaçmak değil midir? Samimi olmak çok mu zordur? Namusluca yaşamak çok mu zordur? Vatanımızı seviyorsak, milletimizi seviyorsak, dinimizi seviyorsak, kendi devletimizi kurmak istiyorsak, kaynaklarımızın yağmalanmasına karşıysak, kültürümüzü eriyip yok olmaktan korumak istiyorsak, neslimizin sağlıklı olmasını arzuluyorsak, gerçeklerle yüzleşmek ve sorunların ana nedenlerini bulmak zorunda değil miyiz?

Sevgili dostlarım! Kim olursak olalım, kimci ve neci olursak olalım, soru sormaktan ve bulduğumuz cevapları kabullenmekten korkmamalıyız. Gerçek ve sağlam karakterimiz ancak bu şekilde oluşacaktır. Sahih bilgi ve keskin bilinç sahibi olmamız ancak bu yolla kabildir. Tabularımız olmamalıdır. Üstelik soruları olanca bilincimizle sormalı ve cevapları da bilinçli olarak kabullenmeliyiz ki; hayatımıza etkide bulunsun ve bizleri dönüştürücü etkisi olsun. Bizleri tek hakikatte buluşturabilsin gerekirse. Yoksa hep aynı dairenin etrafında döner dururuz. Sürekli ayrılığın kurbanları oluruz. Yürüdüğümüzü sanırız ama aynı noktada olduğumuzu fark edemeyiz. Bizler gerçekten soru sormuyoruz ve cevap aramıyoruz. Sadece tehlikeli cevapları olmayan basit sorular soruyoruz ve gönlümüzdekileri tahkik edecek cevaplar arıyoruz. Yani istediğimiz cevapları arıyoruz. Bu yüzden de gerçek kurtuluşun yolu nedir fark edemiyoruz. Peki, bizler bu şekilde gerçeğe nasıl ulaşacağız? Kendimizi kandırıyoruz dostlarım, kendimizi kandırıyoruz. Yazık ediyoruz. Sonra da olan bitenlere kızıyoruz zavallıca. Biz iyi olmuyoruz ama kötü olana kızıp duruyoruz. Dünyanın faniliğinden bihaberiz. Sanki dünya sonsuzmuş gibi yalanlarla yaşamaya alışmışız. Bir kısır döngü içindeyiz ve bundan bihaberiz. Her şeyi yüreklice konuşmaktan korkuyoruz. Birisi hoşlanmadığımız bir şey söyledi mi, ya da tabulaştırdığımız şeylerin aksine bir şey söyledi mi deliye dönüyoruz, o kişiyi boğmak istiyoruz, o kişiyi gücümüz varsa her yerden kovmak istiyoruz, susturmak istiyoruz. Peki, bunu niçin yapıyoruz, bundan ne kazanıyoruz? Bizi göklere mi eriştirmektedir bu hareket, yoksa yerin dibine mi batırmaktadır? Bundan bizler mi, yoksa arka perde de bizim hayatlarımıza yön vermeye çalışan bazı itler mi karlı çıkmaktadır?


 
---> Sormak cesaret ister , kendinize sorun bakalım NE CEVAP vereceksiniz...1000 lerce soru..???

Ya bu soruların cevaplarını arayacak kadar bile umursamıyoruz
ya da bulacağımız cevaplardan korkuyoruz
 
---> Sormak cesaret ister , kendinize sorun bakalım NE CEVAP vereceksiniz...1000 lerce soru..???

Belkide karanlığa kurşun sıkmak daha keyifli en azından hedefi vurmak gibi kaygımız olmuyor , dolayısıyla kendimize göre cevaplar arıyoruz , bahanelerde cabası yorumunuz için teşekkürler.
 
---> Sormak cesaret ister , kendinize sorun bakalım NE CEVAP vereceksiniz...1000 lerce soru..???

Ya bu soruların cevaplarını arayacak kadar bile umursamıyoruz
ya da bulacağımız cevaplardan korkuyoruz

hem umursamıoruz hemde işimize gelmio kendimizle uğraşmaktan başka şeylere zaman ayırmıoruz. yada dediğin gibi korkuoruz...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst