Earl Freyja
Bayan Üye
Akıl mı kalbi savurup fırlatan,yoksa kalp mi akıla engel olan? İnsan kendi yolunu çizemeyecek hale geldiğinde içinde kalan o küçük parça dahi izin vermez bırakmasına. Insan o kadar çok seviyor ki, okyanusun derinliğinde bulunan parlak bir inci gibi. Parıltısını içinde olduğu için kimse görmüyor ama keşfeden kalbine izin veriyor o pırıltıların yansımasına.
Hayat zorla unutturuyor insana,
ne kadar seversen sev önüne tek bir seçenek koyuyor ve sen kendi hayal gücünde bi kapı daha oluşturuyorsun. Birinci yol onu unutmak zorunda olman, tekrar olmayacak bir şeye hala bu kadar tutkulu olup umut beslemek saçmalık değil mi? Zaten olmayacak, üzülmeye devam edeceksin. Zamanla o üzüntü öyle kaplayacak ki bedenini, ne ruhun kalacak ne de kalbinde ki parlak incinin parıltı izleri.
Sevmekten vazgeçmek zorunda kalacaksın, yeni birini sevmek isteyeceksin. Aslında isteyemeyeceksin, sadece yeni birinde arayacaksın gidenin parıltısını.
Diyorum ki imkansız işte bitti, hiçbir şeye sahip değilsin ki. Ona hiç sahip olmadın, kazanmadan kaybettin aslında.Tamamen silmeye çalıştığın an o hayal gücünde kalan parıltı tutacak bedenini ve ruhunu. Bırakma sevmeyi, ya tamamen kaybedersen? Ya artık boşluklar öyle çoğalır ki aranızda birbirini tanımayan iki yabancı gibi uzaktan. Sen sevmeye devam edersin ama seçeceğin doğru yol, yani sevmeyi bırakmak onun için tek bir cevap olacak ve seninle asla olmayan şeyi iyice silecek hafızasından.
Hayatımdan bir sürü insan gelip geçti ama hiç bu kadar hissetmemiştim benliğimin paramparça olduğunu. Güvenmek, tutunmak, adamak, sevmek, aşık olmak.
Ne yüzünü görebiliyorsun ne sesini duyabiliyorsun ne de izleyebiliyorsun uzaktan. Sadece yüreği tam kalbinin üstündeymiş gibi hissediyorsun.
Ne zaman çare oluyor sessizliğine ne de bir başkası sakinleştirebiliyor içinde ki çığlıkları. Ne yapacağımı bilmiyorum o kadar tutundum ki, umudu ve o parıltıyı kaybetmemek için her şeye tutundum, tutunurken insanların benim onda gördüğüm şeyi görmelerinden korktum.
Yattığımda uykuya dalmadan önce seni düşünerek uyuya kaldım. Uyandığımda yemin ediyorum ki gözlerimi açtığımda yüreğimde bi boşluk hissederek ve aklıma gelen ilk isim olarak taşıyorum parıltını bedenimde. Ben seni sevmeye kıyamıyorum lan nasıl silerim hafızamdan? Bazen çok kırıldım, güzelliğin sevgiyi kör edebildiğini anladığım an gibi. Hiçbir zaman birinci yolu seçemedim. Belki doğru yapmam gereken şey tamamen çekilmek ama anlamadığım bir şey tutuyor beni diğer yolun kenarında, hafızamda.
Aslında hafızamın içinde olmanı seviyorum, sadece ben seviyorum seni orada.
Düşündüğümde bile içimi ürpertilere boğan insan, ben seni düşünürken bile başkaları hafızamı okumasın diye susturuyorum her şeyimi. Seni kalbimin öyle bir köşesine kilitlemişim ki, kim gelirse gelsin kalacak bir parçam içimde. Seni bana hatırlatacak hiçbir neden yok, düşünsene belki bi gün yolda karşılaştığım yanımdan geçen sıradan bi insan olacaksın ben seni ne gördüm hayatımda ne de dinledim sesini. Yolda görsem tanımayacağım insana nasıl bağlandım bu kadar? Bazen düşünüyorum da bir gün tamamen çıkarsan hayatımdan, ya da öyle gerekirse içimde ki parçalarına tutunarak hissederim seni. Bi şekilde hissederim ruhumda. Hafızalarımda tutarım seni, hafızam susturmaya çalışırsa içimde kalır parçaların. Sonra seni ararım yazdıklarımda, çizdiklerimde, gördüklerimde, duyduklarımda.
Sana kendimi ifade edememekten ya da yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Ben sadece hissetmeye kıyamadığım bir insanın başkası tarafından mahvedilmesi düşüncesi, geleceğinde güvenli bi yeri olmasını, daha fazla acı çekmemesini ve yanında doğru insanların olup olmayacağını düşünüp duruyorum. Hayatımda ilk defa bir şeye bu kadar körü körüne bağlanmışım, çoğu zaman birilerinden hoşlanmışımdır ama şundan eminim ki ilk defa seviyorum, Öyle seviyorum ki duygularımı anlatabiliyorum. Ve öyle seviyorum ki, sen benim betimleyeceğim en güzel eserim.
Hayat zorla unutturuyor insana,
ne kadar seversen sev önüne tek bir seçenek koyuyor ve sen kendi hayal gücünde bi kapı daha oluşturuyorsun. Birinci yol onu unutmak zorunda olman, tekrar olmayacak bir şeye hala bu kadar tutkulu olup umut beslemek saçmalık değil mi? Zaten olmayacak, üzülmeye devam edeceksin. Zamanla o üzüntü öyle kaplayacak ki bedenini, ne ruhun kalacak ne de kalbinde ki parlak incinin parıltı izleri.
Sevmekten vazgeçmek zorunda kalacaksın, yeni birini sevmek isteyeceksin. Aslında isteyemeyeceksin, sadece yeni birinde arayacaksın gidenin parıltısını.
Diyorum ki imkansız işte bitti, hiçbir şeye sahip değilsin ki. Ona hiç sahip olmadın, kazanmadan kaybettin aslında.Tamamen silmeye çalıştığın an o hayal gücünde kalan parıltı tutacak bedenini ve ruhunu. Bırakma sevmeyi, ya tamamen kaybedersen? Ya artık boşluklar öyle çoğalır ki aranızda birbirini tanımayan iki yabancı gibi uzaktan. Sen sevmeye devam edersin ama seçeceğin doğru yol, yani sevmeyi bırakmak onun için tek bir cevap olacak ve seninle asla olmayan şeyi iyice silecek hafızasından.
Hayatımdan bir sürü insan gelip geçti ama hiç bu kadar hissetmemiştim benliğimin paramparça olduğunu. Güvenmek, tutunmak, adamak, sevmek, aşık olmak.
Ne yüzünü görebiliyorsun ne sesini duyabiliyorsun ne de izleyebiliyorsun uzaktan. Sadece yüreği tam kalbinin üstündeymiş gibi hissediyorsun.
Ne zaman çare oluyor sessizliğine ne de bir başkası sakinleştirebiliyor içinde ki çığlıkları. Ne yapacağımı bilmiyorum o kadar tutundum ki, umudu ve o parıltıyı kaybetmemek için her şeye tutundum, tutunurken insanların benim onda gördüğüm şeyi görmelerinden korktum.
Yattığımda uykuya dalmadan önce seni düşünerek uyuya kaldım. Uyandığımda yemin ediyorum ki gözlerimi açtığımda yüreğimde bi boşluk hissederek ve aklıma gelen ilk isim olarak taşıyorum parıltını bedenimde. Ben seni sevmeye kıyamıyorum lan nasıl silerim hafızamdan? Bazen çok kırıldım, güzelliğin sevgiyi kör edebildiğini anladığım an gibi. Hiçbir zaman birinci yolu seçemedim. Belki doğru yapmam gereken şey tamamen çekilmek ama anlamadığım bir şey tutuyor beni diğer yolun kenarında, hafızamda.
Aslında hafızamın içinde olmanı seviyorum, sadece ben seviyorum seni orada.
Düşündüğümde bile içimi ürpertilere boğan insan, ben seni düşünürken bile başkaları hafızamı okumasın diye susturuyorum her şeyimi. Seni kalbimin öyle bir köşesine kilitlemişim ki, kim gelirse gelsin kalacak bir parçam içimde. Seni bana hatırlatacak hiçbir neden yok, düşünsene belki bi gün yolda karşılaştığım yanımdan geçen sıradan bi insan olacaksın ben seni ne gördüm hayatımda ne de dinledim sesini. Yolda görsem tanımayacağım insana nasıl bağlandım bu kadar? Bazen düşünüyorum da bir gün tamamen çıkarsan hayatımdan, ya da öyle gerekirse içimde ki parçalarına tutunarak hissederim seni. Bi şekilde hissederim ruhumda. Hafızalarımda tutarım seni, hafızam susturmaya çalışırsa içimde kalır parçaların. Sonra seni ararım yazdıklarımda, çizdiklerimde, gördüklerimde, duyduklarımda.
Sana kendimi ifade edememekten ya da yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Ben sadece hissetmeye kıyamadığım bir insanın başkası tarafından mahvedilmesi düşüncesi, geleceğinde güvenli bi yeri olmasını, daha fazla acı çekmemesini ve yanında doğru insanların olup olmayacağını düşünüp duruyorum. Hayatımda ilk defa bir şeye bu kadar körü körüne bağlanmışım, çoğu zaman birilerinden hoşlanmışımdır ama şundan eminim ki ilk defa seviyorum, Öyle seviyorum ki duygularımı anlatabiliyorum. Ve öyle seviyorum ki, sen benim betimleyeceğim en güzel eserim.
11.02.2014
SALI.
01:42
SALI.
01:42