ashli
Bayan Üye
...Son Kurbağa...
Bir zamanlar bir tek leylek kalmış Afrika düzlüklerinde. Tek başına bir köyde yaşarmış. Kimi kimsesi eşi dostu hısım akrabası yokmuş. Kurbağa yakalar onunla beslenirmiş. Kurbağaları severmiş sevmesine ama o kadar çok avlarmış ki sonunda nehirlerde hiç kurbağa kalmamış.
Nehir kurbağaları bitince göllere dadanmış. Oralardaki kurbağalar da tükenmiş. Ama son kurbağa kendine bir çukur kazıp saklanmayı başarmış. Yine bir gün leylek kurbağa peşinde dolaşmış. Bütün çevreyi kolaçan etmiş ama kurbağaya rastlamamış.
Akşam evine döndükten sonra çalı çırpı toplayıp ateş yakmak istemiş. Uzaklardan kurbağa da dumanı görmüş hava da iyice soğuduğundan gidip ateşin yanında ısınmaya niyetlenmiş. “Belki bir parça köz alır ben de kendime ateş yakarım” diye düşünmüş. Leyleğin evine gelmiş kurbağa ve kapıyı çalmış.
“Bana biraz ateş verir misin?” “Kim o?” diye bağırmış leylek içeriden. Kurbağa birden gerçek adını söylemeye korkmuş:
“İyiliksever Ana’yım ben.”
Leylek odadan saygıyla yanıtlamış:
“İyiliksever Ana kusuruma bakma bugün geç ateş yaktım. Daha otlar alev almadı. Bütün gün kurbağa peşinde dolaştım ve eve geç döndüm. Çalılar alevlenince sana severek veririm elbet!”
Kurbağa buranın leyleğin evi oldğunu anlayınca korkudan bayılıyormuş az kalsın. Hızla oradan uzaklaşmış. Gerçek kimliğini sakladığını için de dualar etmiş.
İşte kurbağaların soyu bu nedenle tükenmemiş. Yoksa leylek son kurbağanın kendi ayaklarıyla evinin kapısına kadar geldiğini fark etseymiş dünyada kurbağaların soyu da tükenecekmiş.