Son El Yalnızlık/Ercan Olaş

Efsunkar

Bayan Üye
Bir insan bizi terk ettiğinde kendisi hayatımıza girmeden önceki hayatımızı bize geri verebilir mi? Geçmişimizi hiç kullanılmamış bir halde geri almak istediğimizde onu eskisi gibi tertemiz bulabilir miyiz? Yaptığımız bir hatayı düzeltmek istediğimizde aklın bütün sınırlarını zorlasak bir adım bile olsa yaşanılmışlığa yaklaşabilir miyiz? Hatta tüm geleceğimizden vazgeçmeyi bile göze alsak bir nefes olsun geçmişimize sarılabilmek için acaba hiç şansımız olabilir mi? Bu uçsuz bucaksız sorulara nasıl bir cevap verilebilir, bilmiyorum; ama yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var ki insanoğlu onu yaşamadan öğrenemiyor. İnsanın en çabuk kirlenen tarafı geçmişidir. Ve bu tarafı beyaz bir gelinlik gibi tüm tozu, çamuru çeker, durur. En ufak yanlışlıkta hiç çıkmayacak lekeler bırakır insanın yüzüne. Bu lekeleri kanıksamak gibi bir şansı da olmuyor çoğu zaman.

Çünkü insanın vazgeçip değiştiremediği tek bir şey olan geçmişi de onunla beraber sürüklenir, durur. Üstelik tanıdık bir yükle her an artarak. İnsanın farkında olduğu bir o kadar da unuttuğu bir şeydir bu. Ve giden bir insan geri geldiğinde bize geleceği de getirmiyor artık. Belki de bu yüzden aklımın türlü yerlerine sıkışmış her şeyi bir yere toplayarak ona son olarak şöyle bir mesaj attım.

“ Seri sonu bir insansın. Seninle defolu bir aşk bile yaşanamaz. Bu bir ayrıcalıktır umarım; fakat yüreğini ancak bir hurdacı satın alabilir. İkinci el yalnızlıklarla bir yere varamazsın. Unuttuğum bir sofra tadından artakalan bir ayaküstü alışkanlığımdın sadece…”

Bu sözlerime çok alınmış olacak ki beni hiç aramayıp sebepsiz yere terk eden uzatmalı sevgilim telefonumu defalarca çaldırdı. Her zaman aramasını beklediğim an gelmişti; fakat rolünü yırtarak gelen bu arayışın ardında bir patlamanın gerçekleşeceği ve bu patlamanın bana çok pahalıya mal olacağı korkusuyla telefonu hiç açamadım. Biraz da kırgınlık ve kızgınlık karışımı olan tuhaf bir korkuyla beraber onu tamamen kaybettiğimi de anlamıştım. Bu sözlerimi hak etmiş miydi bilmiyorum; ama beni aramasını sağlayabileceğini ve en azından bu sözlerle ilgili hesap soracağını düşünüyordum. Öyle de oldu. Aradı; fakat açamadım uzun zamandır ondan beklediğim telefonu. İçimde yüreğimden daha büyük bir boşluk hissettim. Hiçbir şeye benzemiyordu bu. Aslında hikâyemin sonunu hiç böyle yazmamıştım. Kendi filmimden başka bir yerde yaşıyordum sanki. Benim kaderimin sahibi ben değildim. Hani kaybettiğimizde kazandığımızı zannettiğimiz bir şeyler olur ya. Öylece durdum ve onu tamamen kaybederken ne kazandığımı düşündüm. Çok geçmedi anladım. Onu kaybederken onu kazanmadan önceki hayatımı kazandım. Bu bir kazanç mıydı acaba? O gittiğinde bana gerçekten geçmişimi geri vermiş miydi? ‘ Hayır.’ Onu geleceğime değil de o gelmeden önceki geçmişime katmışım.

Evet, insan bunu da unutuyor; ama bir insan hayatımızın o gelmeden önceki zamanına bile inebiliyor. O gittikten sonraki geleceğe nasıl ulaşabiliyorsa öyle… Bir gün bir insana “ sen gelmeden önceki hayatım çok anlamsızdı.” dediğimizde anlatmaya çalıştığımız şey işte o. Birini sevdiğimizde onu en karanlık, en tanınmasız halimize bile dağıtırız. Sahipliğini yitirdiğimiz birçok şeye o bizden daha çok sahip olur. Kaybolmuş bir tarafımızı çok uzun zamandır ona verilmek üzere saklanmış bir hediye olarak bulduğumuzda kendimize tutunacak bir halimiz kalmadığını anlayabiliriz.

Belki de insanoğlunun en çok korktuğu; fakat kendisini o duruma getirmeden de edemediği en büyük olgusu kendisine olan sahipliğinden çok başka birinin ona olan sahipliğidir. Çok ilginçtir; ama en çok korktuğu şeyi bilerek ve isteyerek yapan başka bir varlık yoktur, sanırım. Yani biri, bize bizden daha fazla sahip olduğunda bir acı ve o acının içinde tatlı bir zevk alırız. Burada asıl mesele olan durum, kendimizi bir esir olarak fark ettiğimizde efendimizi de kendimize esir etmek isteyişimiz. Bunu çoğu zaman başaramıyoruz. Çünkü yanılmak hayatımızın bir parçasıdır. Hep yanlış kişileri sevdik, yanlış hayatları seçtik. Bu yüzden geçmişimizin temiz bir tarafını özler, dururuz. Belki de yaşadığımız şu an, geçmişimiz haline gelmeden önce bir kere oturup düşünmemiz gerek. Fakat mümkün değil, yine yanılacağız;umarım yanılıyorumdur.
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst