Silencio
Kayıtlı Üye
Son 5 yıldır En İyi Film dalında Oscar kazanan filmler büyük ölçüde varyasyon gösterdiğinden midir yoksa durum bunun tam tersi midir bilinmez
Ama yine de son 5 filmi ele alınca bazı ortak noktalar ortaya çıksa da Akademinin biraz dengede durmakta zorlandığını anlamak zor değil. Gelin bu beş filmi tek tek, kısa kısa inceleyelim:
Slumdog Millionaire (2008)
Kenar mahallelerde büyümüş Bombaylı bir genç Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasının Hindistan versiyonuna katılır. Doğru cevapları verip milyonerliğin basamaklarını bir bir çıkan bu kenar mahalleli çocuk, hile yaptığı gerekçesiyle tutuklanır. Daha sonra bu cevapları nasıl bildiği ortaya çıkacaktır.
Bollywoodun Hollywood ile kırması desek yanlış olur mu? Hatta İngiltere diyelim. Danny Boyle bunu büyük başarıyla tamamladı o ayrı Hatta bu beş Oscar filminin içinde en başarılı yönetmen olduğu su götürmez bir gerçek. Çoğunun hayatında ilk sinema filmi olan Slumdog Millionaire oyuncuları, adeta Hindistandaki hayatlarını beyaz perdeye taşımıştı. Hiçbir adaylık görmemiş ya da ödül almamış olabilirler; fakat kesinlikle çok içten ve doğallardı. Film senaryosu, yönetimi, oyuncuları ve özellikle de A.R. Rahmanın (o yıl En İyi Özgün Müzik ve Şarkı olmak üzere iki Oscarı da kapmıştır) 20 günde tamamladığı besteleriyle tam olarak bir bütün olmaya yaklaşan son Oscar filmiydi.
En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Kurgu, En İyi Özgün Müzik, En İyi Özgün Şarkı (Jahi Ho), En İyi Ses Miksajı ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Oscar aldı.
En İyi Ses Kurgusu ve En İyi Özgün Şarkı (O Saya) dallarında da adaylığı vardı.
The Hurt Locker (2009)
Savaşın ve kaosun ortasında bir bomba imha ekibinin yaşadıklarını anlatan The Hurt Locker, kesinlikle bu 5 filmin arasında aldığı ödüllerin çoğunu hak etmeyen tek filmdir benim için. Her ne kadar Kathryn Bigelowun En İyi Yönetmen Oscarını ilk kazanan kadın olmasına çok sevinmiş olsam da o yıl James Cameron, Avatar ile bir devrim yaptı. Bu benim ya da başka birinin görüşü değil, bir gerçek. Avatar bir sinema devrimiydi.
The Hurt Locker; En İyi Ses Kurgusu, En İyi Ses Miksajı gibi teknik ödüllerinin yanında En İyi Orijinal Senaryo ödülünü hak etmiş olabilir; fakat o yılın en iyi filmi değildi. Bu Avatar da değildi belki de Bu yıl Amerikan milliyetçiliği unsurlarıyla dolu Argonun Lincoln, Amour ve Life of Pi gibi çok daha başarılı filmlerin hakkını yemesiyle tarih tekerrür etmiş olabilir mi?
En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Kurgu, En İyi Ses Kurgusu, En İyi Ses Miksajı ve En İyi Orijinal Senaryo dallarında Oscar aldı.
En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Erkek Oyuncu (Jeremy Renner) dallarında da adaylığı vardı.
The Kings Speech (2010)
İngiltere kralı 6. Georgeun konuşurken yaşadığı kekeleme sorununu ve ona bu konuda destek olan karısı Kraliçe Elizabeth ile terapisti Lionel Loguenun hikayesini anlatan The Kings Speech de bu 5 film arasında en olgun yapımdı.
Bu yıl Les Miserables ile de gördük ki Tom Hooper, gerçekten iyi bir yönetmen ve oyuncularını normalde olduklarından daha da sağlamlaştırmasını çok iyi biliyor. (Bu konuda kimse David O. Russellı geçemez, o ayrı.) The Kings Speech, Colin Firthin oyunculuğuyla dopdolu bir film olmuştu sanki Onun bize Georgeun neler yaşadığını çok iyi göstermesi ve gerçekten hissettirmesiyle. Tabii bunlar Geoffrey Rush ve Helena Bonham Carter içinde geçerliydi. Slumdog Millionaireden sonra gelen en samimi, en gerçekçi ve en sağlam yapım olan The Kings Speech de en az onun kadar bütün olmaya yaklaşmıştı.
2010 sezonunda hakkı yenen, The Kings Speechten çok daha başarılı bulduğum iki film ise Black Swan ve Inceptiondır. Son 5 yılın En İyi Film Oscarını kazanan filmleri karşılaştırıyor olsak da o yılın benim için iyiye yakın son sezon olması sebebiyle bunu da not düşme gereği duydum.
En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu (Colin Firth) dallarında Oscar aldı.
En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Kurgu, En İyi Özgün Müzik, En İyi Ses Miksajı, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Geoffrey Rush) ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Helena Bonham Carter) dallarında da adaylığı vardı.
The Artist (2011)
Sesli filmlerin gelmesiyle Peppy Millerın yükselişini ve sessiz filmlerin yıldızı George Valentinin düşüşünü anlatan siyah beyaz sessiz film The Artistin gerçekten hisli ve içli bir film olduğunu kabul ediyorum. Senaryoyu, oyunculukları, yönetmenliği ve kostüm, sanat yönetimi gibi sanatsal dalları da oldukça başarılı bulmuşumdur bu filmde. Gel gelelim, bu kadar büyütülmesinin sebebine The Artist; tam anlamıyla eski Hollywooda bir saygı duruşuydu. Bu nostalji dolu, gözleri dolduran filmi elbette ki hepimiz çok sevdik. İşte bu kadar büyütülmesinin sebebi Yoksa elbette ki herkes bu kadar büyütülecek bir film olmadığını biliyordu. Fakat geçen yıl, The Artist dışında En İyi Film dalında Oscara aday olan bir bütün filmi yoktu. The Descendants, Moneyball ve Hugo gibi filmler iyi sayılabilecekken aynı zamanda da yetersizlerdi. The Artisti geçebilecek tek film The Tree of Lifetı ve onun da Oscar alamayacağını hepimiz bildiğimize göre Kısacası tarihe şanslı bir yapım olarak geçen The Artist, hepimizin yüreğinde bir iz bıraktı. On yıllar sonra yapılan bir siyah beyaz, sessiz filmi de kimse unutmayacağına göre?
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Erkek Oyuncu (Jean Dujardin) dallarında Oscar aldı.
En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Orijinal Senaryo, En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Berenice Bejo) dallarında da adaylığı vardı.
Argo (2012)
Ben Affleckin hem yönettiği hem de başrolünde oynadığı, bir kısmı da ülkemizde çekilen Argo, Iran devrimi sırasında 6 Amerikalının CIA tarafından kaçırılışını anlatıyor. Kendi başına düşünüldüğünde hikâyesiyle ilginç bir film olan; fakat bundan öteye gidemeyen Argo nasıl oldu da En İyi Film Oscarını aldı hala aklım fikrim almıyor.
Akademi bu yıl tarihi iki kez tekerrür ettirdi. Birincisi Argonun da The Hurt Locker gibi Amerikan milliyetçiliği ögeleri barındırması ve kendinden iyi filmler olmasına rağmen Oscar kazanması; ikincisi ise 2004 yapımı Crash ile olan ortak özellikleri. Crashi hep Akademinin yaptığı en büyük hata, gözden kaçırma, basiret bağlanma vs. gibi bir durum olarak adlandırmışımdır ki gerçekten de öyle. Bu yıl da aynısının gerçekleştiğini söyleyebilirim. 2004te de En İyi Yönetmen Oscarını Ang Lee (Brokeback Mountain ile) almıştı. 2004te de En İyi Film Oscarını Jack Nicholson vermişti. Crash de Argo gibi 3 Oscar almıştı, hatta aldıkları ödüller bile aynı! (Tek fark Crash Orijinal Senaryo, Argo Uyarlama Senaryo ödülünü almıştır.) Bir daha olmasın diye dualar ettiğimiz şey yine oldu kısacası. Bu yıl aday gösterilmeyen, hakkı feci şekilde yenen The Master ve Moonrise Kingdomı geçtim; aday olan ve hakkı yenen çok daha iyi filmler kaldı. Umarım seneye iyi bir yıl olur ve biz de bunları unuturuz.
En İyi Kurgu, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Film dallarında Oscar aldı.
En İyi Ses Kurgusu, En İyi Ses Miksajı, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Alan Arkin) dallarında da adaylığı vardı.
Son 5 yılın En İyi Film Oscarını kazanan 5 filmin sıralaması:
1.Slumdog Millionaire
2.The Kings Speech
3.The Artist
4.The Hurt Locker
5.Argo
Aşağıda elimden geldiğince, araştırabilip toparlayabildiğimde son 5 yılın En İyi Film Oscarını kazanan filmlerle ilgili gerekli gereksiz bilgiler yer alıyor. Bu maddelerle de bazı şeyler iyice pekişmiş oluyor.
Bu filmlerin arasında en çok Oscar kazanan aldığı 8 heykelcikle Slumdog Millionaire olmuştur.
Bu filmlerin arasında en az Oscar kazanan ise aldığı 3 heykelcikle Argo olmuştur.
Bu filmlerin arasında en fazla Oscar ödülüne aday gösterilen film 12 dalda gördüğü adaylıkla The Kings Speech olmuştur.
Bu filmlerin arasında en az Oscar ödülüne aday gösterilen film ise 7 dalda gördüğü adaylıkla Argo olmuştur.
Slumdog Millionaire ve The Artist, eşit sayıda adaylığı olan 10 dalda iki filmdir.
Bu 5 filmin arasında yönetmeni bayan olan tek film The Hurt Lockerdır. Kathryn Bigelow, En İyi Yönetmen Oscarını kazanan ilk kadın olarak tarihe geçmiştir.
Bu 5 filmin arasında yönetmeni ve başrol oyuncusu aynı isim olan Ben Affleck tek film Argodur; fakat Affleck her iki kategoride de adaylık görememiştir.
Bu 5 film arasında En İyi Yönetmen dalında Oscara aday olmayan tek film Argodur. Dolayısıyla bu 5 filmin arasında En İyi Yönetmen ödülünü kazanamamasına rağmen En İyi Film ödülünü kucaklayabilen tek film de Argodur. En son 7 yıl önce Crash filmi En İyi Yönetmen ödülünü kazanmadan En İyi Film Ödülünü almıştı ve o yıl da En İyi Yönetmen ödülü Ang Leeye (Brokeback Mountain ile) gitmişti. Ayrıca en son 23 yıl önce bir film (Driving Miss Daisy) En İyi Yönetmen dalında aday gösterilmemesine rağmen En İyi Film ödülünü kazanabilmişti.
Bu 5 filmin arasında aday olduğu tüm Oscarları toplamaya en çok yaklaşan tek film Slumdog Millionairedir. 10 dalda aday olmuş ve 8ini kazanmıştır. Son 5 yıldır aday olduğu tüm ödülleri toplamaya bu kadar çok yaklaşan bir film yoktur.
The Hurt Locker ve Argo bu 5 filmin arasında içinde politik unsur barındıran iki filmdir.
The Artist bu 5 filmin arasında komedi unsuru barındıran tek filmdir.
Bu 5 filmin arasında The Artist ve Argoda John Goodman, Hollywood Dünyasında yer alan iki karakteri canlandırmıştır. The Artistte bir yapımcı rolündeyken Argoda ise makyaj sanatçısı rolündedir.
Slumdog Millionaire, bu 5 filmin arasında hiçbir oyunculuk dalında adaylık görmeyen tek film olma özelliğini taşıyor.
The Kings Speech ise bu beş filmin arasında oyunculuk dallarında en çok adaylık alan film olma özelliğini taşıyor. (En İyi Erkek Oyuncu dalında Colin Firth, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Helena Bonham Carter, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Geoffrey Rush).
Bu 5 filmin arasında senaryo dalında ödül kazanamayan tek film The Artist olmuştur.
Argo ve Slumdog Millionaire bu 5 filmin arasında hem Oscarlarda hem de Altın Kürelerde En İyi Film ve En İyi Film Dram ödüllerini kazanan iki filmdir.
Bu beş filmin arasında en uzun süreni The Hurt Locker (131 dk.) en kısa süreni ise The Artist (100 dk.)tir.
Slumdog Millionaire ve Argo 120 dk., The Kings Speech ise 118 dk. sürmüştür.
Argo ve The Hurt Locker bu 5 filmin arasında ABD yapımı olan iki film olma özelliğini taşımaktadır.
The Kings Speech ve Slumdog Millionaire İngiltere yapımıyken The Artist Fransa Belçika ortak yapımıdır.
The Artist bu 5 filmin arasında siyah beyaz ve sessiz olan tek filmdir.
The Artist (yalnızca birkaç replik) ve The Kings Speech bu beş filmin arasında yalnızca İngilizce konuşulan iki filmdir. İngilizceye ek olarak Argoda Farsça, Slumdog Millionairede Fransızca ve Hintçe, The Hurt Lockerda da Arapça ve Türkçe dilleri konuşulmuştur.
Bu 5 filmin arasında yalnızca biri Schindlers List filminin rekorunu kırabilmiştir. Slumdog Millionaire hem BAFTAlarda hem Altın Kürelerde hem de Oscarlarda En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Film Ödüllerinin tümünü kucaklayabilen tek film olmuştur.
Bu 5 filmin arasından yalnızca bir tanesinin yönetmeni iki tanedir. Slumdog Millionaire filmini Danny Boyle, Loveleen Tandan ile birlikte yönetmiştir.
Bu 5 filmin arasından en düşük IMDb puanına sahip film 7,7 ile The Hurt Lockerdır. Argonun puanı 8,0 iken The Kings Speech, The Artist ve Slumdog Millionaire filmlerinin puanları 8,1dir.
Bu filmlerin içinde sadece Hurt Locker, Oscar sezonunda vizyona girmemiştir. Diğer 4 film The Artist, Slumdog Millionaire, The Kings Speech ve Argo, Kasım ayında vizyona girmişken, The Hurt Locker, Haziranda vizyona giren tek film olmuştur.
Bu filmlerin arasında En İyi Kurgu Oscarını alamayan iki film The Kings Speech ve The Artisttir.
Bu filmlerin arasında ismi en kısa olan film 4 harf ile Argodur. Argo, En İyi Film dalında Oscar kazanan en kısa isimli film olma özelliğini 1958 yapımı Gigi ile paylaşmaktadır.
Bu 5 filmin arasından tahmin edilene göre en yüksek bütçeyle çekilen film 44.500.000 $ ile Argodur. En az bütçeyle çekilen film ise 11.000.000 $ ile The Hurt Locker iken diğer filmlerin tahmin edilen bütçesi 15.000.000 $ civarındadır.
Bu 5 filmin arasından en fazla ABD hasılatına sahip film 141.319.195 $ ile Slumdog Millionaire olurken en az ABD hasılatına sahip film ise 17.017.811 $ ile The Hurt Locker olmuştur.
Slumdog Millionaire (2008)
Kenar mahallelerde büyümüş Bombaylı bir genç Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasının Hindistan versiyonuna katılır. Doğru cevapları verip milyonerliğin basamaklarını bir bir çıkan bu kenar mahalleli çocuk, hile yaptığı gerekçesiyle tutuklanır. Daha sonra bu cevapları nasıl bildiği ortaya çıkacaktır.
Bollywoodun Hollywood ile kırması desek yanlış olur mu? Hatta İngiltere diyelim. Danny Boyle bunu büyük başarıyla tamamladı o ayrı Hatta bu beş Oscar filminin içinde en başarılı yönetmen olduğu su götürmez bir gerçek. Çoğunun hayatında ilk sinema filmi olan Slumdog Millionaire oyuncuları, adeta Hindistandaki hayatlarını beyaz perdeye taşımıştı. Hiçbir adaylık görmemiş ya da ödül almamış olabilirler; fakat kesinlikle çok içten ve doğallardı. Film senaryosu, yönetimi, oyuncuları ve özellikle de A.R. Rahmanın (o yıl En İyi Özgün Müzik ve Şarkı olmak üzere iki Oscarı da kapmıştır) 20 günde tamamladığı besteleriyle tam olarak bir bütün olmaya yaklaşan son Oscar filmiydi.
En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Kurgu, En İyi Özgün Müzik, En İyi Özgün Şarkı (Jahi Ho), En İyi Ses Miksajı ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Oscar aldı.
En İyi Ses Kurgusu ve En İyi Özgün Şarkı (O Saya) dallarında da adaylığı vardı.
The Hurt Locker (2009)
Savaşın ve kaosun ortasında bir bomba imha ekibinin yaşadıklarını anlatan The Hurt Locker, kesinlikle bu 5 filmin arasında aldığı ödüllerin çoğunu hak etmeyen tek filmdir benim için. Her ne kadar Kathryn Bigelowun En İyi Yönetmen Oscarını ilk kazanan kadın olmasına çok sevinmiş olsam da o yıl James Cameron, Avatar ile bir devrim yaptı. Bu benim ya da başka birinin görüşü değil, bir gerçek. Avatar bir sinema devrimiydi.
The Hurt Locker; En İyi Ses Kurgusu, En İyi Ses Miksajı gibi teknik ödüllerinin yanında En İyi Orijinal Senaryo ödülünü hak etmiş olabilir; fakat o yılın en iyi filmi değildi. Bu Avatar da değildi belki de Bu yıl Amerikan milliyetçiliği unsurlarıyla dolu Argonun Lincoln, Amour ve Life of Pi gibi çok daha başarılı filmlerin hakkını yemesiyle tarih tekerrür etmiş olabilir mi?
En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Kurgu, En İyi Ses Kurgusu, En İyi Ses Miksajı ve En İyi Orijinal Senaryo dallarında Oscar aldı.
En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Erkek Oyuncu (Jeremy Renner) dallarında da adaylığı vardı.
The Kings Speech (2010)
İngiltere kralı 6. Georgeun konuşurken yaşadığı kekeleme sorununu ve ona bu konuda destek olan karısı Kraliçe Elizabeth ile terapisti Lionel Loguenun hikayesini anlatan The Kings Speech de bu 5 film arasında en olgun yapımdı.
Bu yıl Les Miserables ile de gördük ki Tom Hooper, gerçekten iyi bir yönetmen ve oyuncularını normalde olduklarından daha da sağlamlaştırmasını çok iyi biliyor. (Bu konuda kimse David O. Russellı geçemez, o ayrı.) The Kings Speech, Colin Firthin oyunculuğuyla dopdolu bir film olmuştu sanki Onun bize Georgeun neler yaşadığını çok iyi göstermesi ve gerçekten hissettirmesiyle. Tabii bunlar Geoffrey Rush ve Helena Bonham Carter içinde geçerliydi. Slumdog Millionaireden sonra gelen en samimi, en gerçekçi ve en sağlam yapım olan The Kings Speech de en az onun kadar bütün olmaya yaklaşmıştı.
2010 sezonunda hakkı yenen, The Kings Speechten çok daha başarılı bulduğum iki film ise Black Swan ve Inceptiondır. Son 5 yılın En İyi Film Oscarını kazanan filmleri karşılaştırıyor olsak da o yılın benim için iyiye yakın son sezon olması sebebiyle bunu da not düşme gereği duydum.
En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu (Colin Firth) dallarında Oscar aldı.
En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Kurgu, En İyi Özgün Müzik, En İyi Ses Miksajı, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Geoffrey Rush) ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Helena Bonham Carter) dallarında da adaylığı vardı.
The Artist (2011)
Sesli filmlerin gelmesiyle Peppy Millerın yükselişini ve sessiz filmlerin yıldızı George Valentinin düşüşünü anlatan siyah beyaz sessiz film The Artistin gerçekten hisli ve içli bir film olduğunu kabul ediyorum. Senaryoyu, oyunculukları, yönetmenliği ve kostüm, sanat yönetimi gibi sanatsal dalları da oldukça başarılı bulmuşumdur bu filmde. Gel gelelim, bu kadar büyütülmesinin sebebine The Artist; tam anlamıyla eski Hollywooda bir saygı duruşuydu. Bu nostalji dolu, gözleri dolduran filmi elbette ki hepimiz çok sevdik. İşte bu kadar büyütülmesinin sebebi Yoksa elbette ki herkes bu kadar büyütülecek bir film olmadığını biliyordu. Fakat geçen yıl, The Artist dışında En İyi Film dalında Oscara aday olan bir bütün filmi yoktu. The Descendants, Moneyball ve Hugo gibi filmler iyi sayılabilecekken aynı zamanda da yetersizlerdi. The Artisti geçebilecek tek film The Tree of Lifetı ve onun da Oscar alamayacağını hepimiz bildiğimize göre Kısacası tarihe şanslı bir yapım olarak geçen The Artist, hepimizin yüreğinde bir iz bıraktı. On yıllar sonra yapılan bir siyah beyaz, sessiz filmi de kimse unutmayacağına göre?
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Erkek Oyuncu (Jean Dujardin) dallarında Oscar aldı.
En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Orijinal Senaryo, En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Berenice Bejo) dallarında da adaylığı vardı.
Argo (2012)
Ben Affleckin hem yönettiği hem de başrolünde oynadığı, bir kısmı da ülkemizde çekilen Argo, Iran devrimi sırasında 6 Amerikalının CIA tarafından kaçırılışını anlatıyor. Kendi başına düşünüldüğünde hikâyesiyle ilginç bir film olan; fakat bundan öteye gidemeyen Argo nasıl oldu da En İyi Film Oscarını aldı hala aklım fikrim almıyor.
Akademi bu yıl tarihi iki kez tekerrür ettirdi. Birincisi Argonun da The Hurt Locker gibi Amerikan milliyetçiliği ögeleri barındırması ve kendinden iyi filmler olmasına rağmen Oscar kazanması; ikincisi ise 2004 yapımı Crash ile olan ortak özellikleri. Crashi hep Akademinin yaptığı en büyük hata, gözden kaçırma, basiret bağlanma vs. gibi bir durum olarak adlandırmışımdır ki gerçekten de öyle. Bu yıl da aynısının gerçekleştiğini söyleyebilirim. 2004te de En İyi Yönetmen Oscarını Ang Lee (Brokeback Mountain ile) almıştı. 2004te de En İyi Film Oscarını Jack Nicholson vermişti. Crash de Argo gibi 3 Oscar almıştı, hatta aldıkları ödüller bile aynı! (Tek fark Crash Orijinal Senaryo, Argo Uyarlama Senaryo ödülünü almıştır.) Bir daha olmasın diye dualar ettiğimiz şey yine oldu kısacası. Bu yıl aday gösterilmeyen, hakkı feci şekilde yenen The Master ve Moonrise Kingdomı geçtim; aday olan ve hakkı yenen çok daha iyi filmler kaldı. Umarım seneye iyi bir yıl olur ve biz de bunları unuturuz.
En İyi Kurgu, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Film dallarında Oscar aldı.
En İyi Ses Kurgusu, En İyi Ses Miksajı, En İyi Özgün Müzik ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Alan Arkin) dallarında da adaylığı vardı.
Son 5 yılın En İyi Film Oscarını kazanan 5 filmin sıralaması:
1.Slumdog Millionaire
2.The Kings Speech
3.The Artist
4.The Hurt Locker
5.Argo
Aşağıda elimden geldiğince, araştırabilip toparlayabildiğimde son 5 yılın En İyi Film Oscarını kazanan filmlerle ilgili gerekli gereksiz bilgiler yer alıyor. Bu maddelerle de bazı şeyler iyice pekişmiş oluyor.
Bu filmlerin arasında en çok Oscar kazanan aldığı 8 heykelcikle Slumdog Millionaire olmuştur.
Bu filmlerin arasında en az Oscar kazanan ise aldığı 3 heykelcikle Argo olmuştur.
Bu filmlerin arasında en fazla Oscar ödülüne aday gösterilen film 12 dalda gördüğü adaylıkla The Kings Speech olmuştur.
Bu filmlerin arasında en az Oscar ödülüne aday gösterilen film ise 7 dalda gördüğü adaylıkla Argo olmuştur.
Slumdog Millionaire ve The Artist, eşit sayıda adaylığı olan 10 dalda iki filmdir.
Bu 5 filmin arasında yönetmeni bayan olan tek film The Hurt Lockerdır. Kathryn Bigelow, En İyi Yönetmen Oscarını kazanan ilk kadın olarak tarihe geçmiştir.
Bu 5 filmin arasında yönetmeni ve başrol oyuncusu aynı isim olan Ben Affleck tek film Argodur; fakat Affleck her iki kategoride de adaylık görememiştir.
Bu 5 film arasında En İyi Yönetmen dalında Oscara aday olmayan tek film Argodur. Dolayısıyla bu 5 filmin arasında En İyi Yönetmen ödülünü kazanamamasına rağmen En İyi Film ödülünü kucaklayabilen tek film de Argodur. En son 7 yıl önce Crash filmi En İyi Yönetmen ödülünü kazanmadan En İyi Film Ödülünü almıştı ve o yıl da En İyi Yönetmen ödülü Ang Leeye (Brokeback Mountain ile) gitmişti. Ayrıca en son 23 yıl önce bir film (Driving Miss Daisy) En İyi Yönetmen dalında aday gösterilmemesine rağmen En İyi Film ödülünü kazanabilmişti.
Bu 5 filmin arasında aday olduğu tüm Oscarları toplamaya en çok yaklaşan tek film Slumdog Millionairedir. 10 dalda aday olmuş ve 8ini kazanmıştır. Son 5 yıldır aday olduğu tüm ödülleri toplamaya bu kadar çok yaklaşan bir film yoktur.
The Hurt Locker ve Argo bu 5 filmin arasında içinde politik unsur barındıran iki filmdir.
The Artist bu 5 filmin arasında komedi unsuru barındıran tek filmdir.
Bu 5 filmin arasında The Artist ve Argoda John Goodman, Hollywood Dünyasında yer alan iki karakteri canlandırmıştır. The Artistte bir yapımcı rolündeyken Argoda ise makyaj sanatçısı rolündedir.
Slumdog Millionaire, bu 5 filmin arasında hiçbir oyunculuk dalında adaylık görmeyen tek film olma özelliğini taşıyor.
The Kings Speech ise bu beş filmin arasında oyunculuk dallarında en çok adaylık alan film olma özelliğini taşıyor. (En İyi Erkek Oyuncu dalında Colin Firth, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Helena Bonham Carter, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Geoffrey Rush).
Bu 5 filmin arasında senaryo dalında ödül kazanamayan tek film The Artist olmuştur.
Argo ve Slumdog Millionaire bu 5 filmin arasında hem Oscarlarda hem de Altın Kürelerde En İyi Film ve En İyi Film Dram ödüllerini kazanan iki filmdir.
Bu beş filmin arasında en uzun süreni The Hurt Locker (131 dk.) en kısa süreni ise The Artist (100 dk.)tir.
Slumdog Millionaire ve Argo 120 dk., The Kings Speech ise 118 dk. sürmüştür.
Argo ve The Hurt Locker bu 5 filmin arasında ABD yapımı olan iki film olma özelliğini taşımaktadır.
The Kings Speech ve Slumdog Millionaire İngiltere yapımıyken The Artist Fransa Belçika ortak yapımıdır.
The Artist bu 5 filmin arasında siyah beyaz ve sessiz olan tek filmdir.
The Artist (yalnızca birkaç replik) ve The Kings Speech bu beş filmin arasında yalnızca İngilizce konuşulan iki filmdir. İngilizceye ek olarak Argoda Farsça, Slumdog Millionairede Fransızca ve Hintçe, The Hurt Lockerda da Arapça ve Türkçe dilleri konuşulmuştur.
Bu 5 filmin arasında yalnızca biri Schindlers List filminin rekorunu kırabilmiştir. Slumdog Millionaire hem BAFTAlarda hem Altın Kürelerde hem de Oscarlarda En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Film Ödüllerinin tümünü kucaklayabilen tek film olmuştur.
Bu 5 filmin arasından yalnızca bir tanesinin yönetmeni iki tanedir. Slumdog Millionaire filmini Danny Boyle, Loveleen Tandan ile birlikte yönetmiştir.
Bu 5 filmin arasından en düşük IMDb puanına sahip film 7,7 ile The Hurt Lockerdır. Argonun puanı 8,0 iken The Kings Speech, The Artist ve Slumdog Millionaire filmlerinin puanları 8,1dir.
Bu filmlerin içinde sadece Hurt Locker, Oscar sezonunda vizyona girmemiştir. Diğer 4 film The Artist, Slumdog Millionaire, The Kings Speech ve Argo, Kasım ayında vizyona girmişken, The Hurt Locker, Haziranda vizyona giren tek film olmuştur.
Bu filmlerin arasında En İyi Kurgu Oscarını alamayan iki film The Kings Speech ve The Artisttir.
Bu filmlerin arasında ismi en kısa olan film 4 harf ile Argodur. Argo, En İyi Film dalında Oscar kazanan en kısa isimli film olma özelliğini 1958 yapımı Gigi ile paylaşmaktadır.
Bu 5 filmin arasından tahmin edilene göre en yüksek bütçeyle çekilen film 44.500.000 $ ile Argodur. En az bütçeyle çekilen film ise 11.000.000 $ ile The Hurt Locker iken diğer filmlerin tahmin edilen bütçesi 15.000.000 $ civarındadır.
Bu 5 filmin arasından en fazla ABD hasılatına sahip film 141.319.195 $ ile Slumdog Millionaire olurken en az ABD hasılatına sahip film ise 17.017.811 $ ile The Hurt Locker olmuştur.