Silencio
Kayıtlı Üye
Şu sıralar Hollywoodun en yakışıklı, en karizmatik, en başarılı ve en şık erkeklerinden biri Ryan Gosling Kısacası enlerin adamı. Küçük rollerle kendine güzel bir yer edindi ve Notebook (Not Defteri) ile herkesin kalbini çaldı. Aynı hastanede doğduğu, Notebooktaki rol arkadaşı Rachel McAdams ile yaşadığı kıskançlık krizlerine sebebiyet veren aşkıyla kendine daha da çok hayran bıraktı ve geçen sezon 3 ayrı filmde birden rol alarak hatırı sayılır, sağlam bir aktör haline geldi. 33 yaşındaki Gosling, akrep burcu ve burcunun özelliklerini de tümüyle taşıyor. George isimli bir köpeği var, harika bir jazz gitaristi, muhteşem bir sesi var, bir dönem Sandra Bullock ile beraber olmuşluğu, Justin Timberlake ve annesi ile yaşamışlığı var, Beverly Hillste bir Fas Lokantasının ortağı, AMPAS üyesi ve şu sıralar Eva Mendes ile birlikte. Kısacası kendisi Kanadanın en büyük nimetlerinden biri bizlere Bu kadar trivia yeterli, gelelim bu dört dörtlük adamın kariyerine
The Notebook (Not Defteri) 2004 / Noah
Evet, Ryan Goslingi bu filmle tanıdık. O hayatının rolünü kapmıştı, biz de hayalimizin erkeğini bulmuştuk. Kısacası birine onun adını söylediğimizde anımsayamıyorsa Notebooktaki adam diyoruz. Rachel McAdams ile çıkardığı muhteşem performans, içler acısı aşk hikayesiyle birleştiğinde bir romantik / dram klasiği oluşmuştu adeta.
Stay (Gitme) 2005 Henry Letham
Tozlu rafların arasında kalmış bir filmdir Stay Ucu açık, harika bir psikolojik gerilimdir hâlbuki. Gosling burada Ewan McGregor ve Naomi Watts ile muhteşem bir hikayeyi paylaşıyor, gerçeklikle hayal arasında gidip gelen, sürekli intihara teşebbüs eden bir akıl hastasını canlandırıyor. Bu rolü çoğu kişi tarafından bilinmese de Goslingin kariyerinde attığı büyük bir adımdır aslında. Bu günlerde çoğunlukla oynadığı karanlık karakterlere ulaşmasının en büyük sebebiydi belki de. Ayrıca Notebookta her ne kadar sağlam bir oyunculuk sergilemiş de olsa Stayde canlandırdığı Henry karakteri Goslingi klişe bir romantik komedi oyuncusu olmaktan sıyırmıştı.
Half Nelson (Tepetaklak Nelson) 2006 Dan Dunne
İşte Ryan Goslingin kariyerinin dönüm noktası İlk ve tek Oscar adaylığını yakaladığı muhteşem performans Uyuşturucu bağımlısı bir lise öğretmenini canlandıran Gosling bu filmde, büyük sırrını keşfeden bir öğrencisiyle ilginç bir bağ kuruyor. Rolünü perdeye olağanüstü bir gerçeklikle yansıtan Gosling, o dönem aldığı övgüleri hak ettiğini de kanıtlıyor. Sıradışı bir dram filmi olan Half Nelson o zamanlar, Ryan Goslingin şimdilerde durduğu noktayı öngörmemize de vesile olmuştu.
Lars and the Real Girl (Gerçek Sevgili) 2007 Lars Lindstrom
Bu filmde Goslingi kalıbına pek uymayan bir rolde izlemiştik. İnternette bulduğu bir bebekle ilişki kuran Lars karakterini Goslinge yakıştıramasam da komedide de iyi olduğunu kabul etmek zorundayım sanırım. Hem izleyicisi hem de kendi için ilginç bir deneyim olmuş olmalı ki, tüm bu söylediklerime rağmen çoğumuzun hafızalarında kalıcı bir yer edinmişliği vardır.
Blue Valentine (Aşk ve Küller) 2010 Dean
Lars and the Real Girlün ardından 3 yıllık bir ara veriyor aktörlüğe Gosling Ve yine Half Nelsona yetişir nitelikte bir karakterle çıkıyor karşımıza. Filmdeki rolüyle Oscara aday gösterilen Michelle Williams ile mükemmel şekilde uyuşan kimyaları her iki ismi de performanslarının doruklarına taşıyor. Sorunlu bir evliliğe odaklanan Blue Valentine da Goslingin kariyerindeki önemli noktalardan biri.
Drive (Sürücü) 2011 Driver
Driveı izleyeli yaklaşık iki yıl oldu ve henüz hiçbir filmden bu denli etkilenebilmiş değilim. Filmin geneline fazla dalmaya gerek yok; fakat müziklerin mükemmel olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Gosling de sonunda Ridley Scott Russell Crowe, Penelope Cruz Pedro Almodovar, Leonardo DiCaprio Martin Scorsese gibi yönetmen oyuncu kimyasını tutturabildiği yönetmenini bulmuştu; Nicolas Winding Refni. Gosling kesinlikle zor bir oyuncu. Evet, çok sağlam bir aktör kesinlikle; ama her rolün adamı da değil. Karanlık, gizemli ve sorunlu rollere odaklanması gerektiğini kanıtlar nitelikle bir performans sergiliyor Driver rolü ile. Driverin geçmişi, şimdisi, hikayesi ya da adı yok. Onunla ilgili bildiğimiz tek şey çok iyi araba kullandığı. Bu zor karakterin altından böylesine iyi kalkabildiğine göre Drive; Ryan Goslingin kariyerinin dönüm değil doruk noktasıydı.
Crazy, Stupid, Love. (Çılgın Aptal Aşk) 2011 Jacob Palmer
Aşkın hem çılgın hem aptal hem de sırılsıklam aşık halini anlatan bu filmde Gosling, kız tavlamanın kitabını yazmış bir çapkını canlandırıyor. Fazla söze gerek yok, arada ona da böyle roller lazım demek ki Zaman zaman herkes eğlenmeli.
The Ides of March (Zirveye Giden Yol) 2011 Stephen Meyers
George Clooneynin yönetmen koltuğunda oturduğu bu film, Gosling için gerekli bir deneyimdi. Başkan Mike Morrisin kampanya basın sözcüsü Stephen Meyers rolüyle karşımıza çıkan Gosling, filmde başkanın sadık elemanıyken birden bire kendini politik bir skandalın içinde, hayatını değiştirebilecek bir ikilemle karşı karşıya buluyor.
Gosling aynı yıl içinde hem Drive gibi ağır hem Crazy Stupid Love gibi eğlenceli bir romantik komedi hem de The Ides of March gibi popüler bir politik dram sinemasıyla yapabileceğinin en iyisini yapıyor; ve bunların hepsini aynı anda ilginç bir mükemmeliyetle götürebileceğini kanıtlıyor.
The Place Beyond the Pines (Babadan Oğula) 2012 Luke
Aşkını ve yeni doğmuş çocuğunu korumak için banka soymaya başlayan bir motosiklet dublörünü canlandırdığı bu filmde Gosling, yine oyunculuğuna uygun bir karakterle takdire şayan bir performansa imza atıyor. Blue Valentineda da birlikte çalıştığı Derek Cianfrance ile de en az Nicolas Winding Refn ile yakaladığı uyuma bir yakınlık söz konusu elbette.
Gangster Squad (Suç Çetesi) 2013 Sgt. Jerry Wooters
Gangster Squad, fragman ve teaserlar izlenince beklentileri yükselten; fakat izlendiğinde hayal kırıklığı yaşatan, pek de sağlam sayılamayacak bir suç hikayesiydi. Ruben Fleischerın yönetmenliğinde Josh Brolin ve Gosling, Sean Penni alt etmeye çalışıyordu. Goslingin tahmin edilenden de arka planda kaldığı Gangster Squadın yıldızı ve hatta filmdeki tek ve en iyi şey Sean Penndi diyebilirim gönül rahatlığıyla.
Only God Forgives (Sadece Tanrı Affeder) 2013 Julian
Film, Cuma günü vizyona girecek. Nicolas Winding Refn ile Ryan Goslingin ikinci buluşması. Gosling filmde annesi tarafından kardeşinin katilini bulmaya zorlanan bir adamı canlandıracak. Sabırsızız! (Ve müziklerde yine Cliff Martinezin imzası var!)
Untitled Terence Malick Project 2014
Gosling, Natalie Portman, Rooney Mara, Christian Bale, Val Kilmer, Tom Sturridge, Benicio Del Toro, Michael Fassbender ve Cate Blanchetttan oluşan bir kadro; yönetmen koltuğunda Terence Malick . Beyazperdeye Texasta geçen iki aşk üçgeni yansıtılacak. Gosling ya da herhangi bir oyuncunun bu müzikal filmdeki rolü ne olacak henüz bilmiyoruz; fakat ortaya kötü bir şey çıkması imkansız gibi görünüyor. Kimi için kötü haber olarak görünse de ki değil Ryan Gosling bu filmin ardından beyazperdeye bir süre ara verecek. Yüzünü eskitmemek, doğru bir karar!
How to Catch a Monster 2014
Son olarak Ryan Goslingin ilk yönetmenlik denemesine de bir göz atalım. Karanlık dünyalara geçiş yapan bekar bir anne ve oğulun hikayesinin anlatılacağı filmin senaryosu da Goslinge ait. Başrollerde ise Christina Hendricks, Eva Mendes, Saoirse Ronanı izleyeceğiz. Meraklanmamak elde değil!
Biz tabii ki Ryan Goslingi beyazperdede görmekten bıkmadık, usanmadık. Vereceği bu aranın iyi olacağını savunsam da umuyorum ki çok da uzun sürmez. Emin olduğum tek bir şey var ki Gosling; Drive, Half Nelson, Stay ve Blue Valentine gibi filmlerde karanlık, gizemli ve sorunlu karakterleri canlandırdığı sürece bu başarısını her geçen yıl katlayarak artıracak. Kendisini daha büyük projelerde görmeyi umuyor ve Nicolas Winding Refn ile süregelen işbirliğinin artarak devam etmesini diliyorum.