ashli
Bayan Üye
SOFRADA AKSİLİKLER
Yemek yenirken çatal ve bıçak kullanmak konusu yanında, bazı olağanüstü durumlara düşüldüğü zamanki davranışlar da önemlidir.
Örneğin, sofrada ağıza yanlışlıkla, acele ile çok sıcak bir şey alınmışsa yapılacak tek hareket biraz su içmektir. Lokmayı ağızdan çıkarmak, telâşlı hareketler yapmak hiç doğru değildir.
Kılçık ya da kemik gibi bir şey boğaza girmişse bunu belirsiz dil hareketleriyle bertaraf etmeli, geri almalıdır. Madde dudağın ucuna getirildiği zaman da kimseye belli etmeden peçetenin ucu veya parmakla tutulmalıdır. Sonra da belli etmeden tabağın kenarına bırakılmalıdır. Kötü bir raslantı ile gırtlağa kılçık saplanması halinde hemen sofradan kalkılır, gereğine bakılır.
Yemek strasında öksürme, aksırma gibi halierde peçete kullanmak yanlıştır. Hemen cepten mendili çıkarmak ve ağzı kapamak, bunu yaparken de mümkün mertebe geriye doğru yönelmek gerekir. Çok âcil hallerde peçete kullanılabilir, fakat o peçeteyi hemen, hissettirmeden değiştirmek gereklidir.
Burnun silinmesi, temizlenmesi ihtiyacı belirdiği zaman bu iş cepten veya (hanım ise) çantadan çıkarılan mendille yapılır. Ancak, burun hiç bir zaman sesli temizienmemelidir. Sesli yapılmak zorunluluğu varsa bu evvelden hissedilmen ve münasip bir bahane ile sofradan kalkıp tuvalette ya da kimsenin bulunmadığı bir odada İş görüldükten sonra dönülmelidir. Sofrada burnumuzu temizleme halinde mendili katlamak için bekletmemek, hemen buruşturup cebe ya da çantaya koymak gerekir.
Sofrada hıçkırık tuttuğu zaman da hemen kalkmak, geçirdikten sonra dönüp oturmak yerinde bir hareket olur.
Buna benzer hareketleri yapmaya mecbur kalan kimse sizden başka biri ise onunla hiç ilgilenmemek gerekir. Öksüren, tıksıran, hapşıran ya da burnu akan bir kimse o andaki bu durumu yüzünden esasen zor durumda kalmıştır. Öteki davetlilerin kendisiyle ilgilenmek, gözlerini ve dikkatlerini ona çevirmek suretiyle daha da müşkül duruma düşeceği hatırda bulundurulmalıdır.
Davetlerde herkesi zor durumda bırakan bir olay da yemekten hoşa gitmeyecek, bir cisim çıkmasıdır. Böyle bir. durumda, «artık olan olmuştur» diye düşünerek ev sahiplerini zor duruma düşürmemenin yolunu bulmak gerekir. Böyle bir durum ortaya çaktığı zaman, olayı hem ev sahiplerinden, hem de öteki konuklardan gizlemek, yabancı maddeyi yemeğin bir kısmı ile örterek kenara itebilmeiıdir. Bundan ötesi daha da önemlidir, zira, yapılması en zor, takat gerekli iş,hiç bir şey olmamış gibi yemeğe devam edebilmektir. Ev sahiplerini mahcup duruma düşürmeden bunu başarabilen konuk son derece kibarca bir davranışta bulunmuş sayılmalıdır.
Ev sahipleri, kemikli, kılçığı tazla yiyecekler ikram etmekten kaçınmalıdırlar. Ancak, bu tür yiyecekler her şeye rağmen elle tutularak yenilmemelidir. Resmi ve yarı resmi davetler bir tarafa, evlerdeki özel aile sofralarında bile bu şekilde, kemikleri elle tutarak yemeye alışılmamalıdır. Tavuk, piliç ve çeşitli av etlerinin kemiklerinîh elle tutularak yenilmesi bir ba kıma olabilmektedir ama, yine de hoş manzara teşkil etmemektedir. Bu yüzden, bu etleri bıçak ve çatalla keserek yemek en doğru harekettir.
Yemeklerde, durum ne kadar gerektirirse gerektirsin, sofra başında kürdan kullanmak yanlıştır. Belli etmemeye çalışarak, ağız elle örtülmek suretiyle kürdan kullananlar bu hareketlerinde kural dışı bir taraf olmadığını zannetmektedirler, fakat yanlış düşünmektedirler. Bu durumda elin kapanması dolayısiyle kürdanın yaptığı işi görülmemekle beraber karşıdakilerin yapılan işi bilmeleri, tiksinmelerine yol açabilmektedir. Böyle durumlarda saygılı bir konuğun yapabileceği iş bir bahane ile kısa bir süre için sofrayı terketmek ve kürdanla gerekeni yaptıktan sonra dönüp yerine oturmaktır.
Yemek yenirken çatal ve bıçak kullanmak konusu yanında, bazı olağanüstü durumlara düşüldüğü zamanki davranışlar da önemlidir.
Örneğin, sofrada ağıza yanlışlıkla, acele ile çok sıcak bir şey alınmışsa yapılacak tek hareket biraz su içmektir. Lokmayı ağızdan çıkarmak, telâşlı hareketler yapmak hiç doğru değildir.
Kılçık ya da kemik gibi bir şey boğaza girmişse bunu belirsiz dil hareketleriyle bertaraf etmeli, geri almalıdır. Madde dudağın ucuna getirildiği zaman da kimseye belli etmeden peçetenin ucu veya parmakla tutulmalıdır. Sonra da belli etmeden tabağın kenarına bırakılmalıdır. Kötü bir raslantı ile gırtlağa kılçık saplanması halinde hemen sofradan kalkılır, gereğine bakılır.
Yemek strasında öksürme, aksırma gibi halierde peçete kullanmak yanlıştır. Hemen cepten mendili çıkarmak ve ağzı kapamak, bunu yaparken de mümkün mertebe geriye doğru yönelmek gerekir. Çok âcil hallerde peçete kullanılabilir, fakat o peçeteyi hemen, hissettirmeden değiştirmek gereklidir.
Burnun silinmesi, temizlenmesi ihtiyacı belirdiği zaman bu iş cepten veya (hanım ise) çantadan çıkarılan mendille yapılır. Ancak, burun hiç bir zaman sesli temizienmemelidir. Sesli yapılmak zorunluluğu varsa bu evvelden hissedilmen ve münasip bir bahane ile sofradan kalkıp tuvalette ya da kimsenin bulunmadığı bir odada İş görüldükten sonra dönülmelidir. Sofrada burnumuzu temizleme halinde mendili katlamak için bekletmemek, hemen buruşturup cebe ya da çantaya koymak gerekir.
Sofrada hıçkırık tuttuğu zaman da hemen kalkmak, geçirdikten sonra dönüp oturmak yerinde bir hareket olur.
Buna benzer hareketleri yapmaya mecbur kalan kimse sizden başka biri ise onunla hiç ilgilenmemek gerekir. Öksüren, tıksıran, hapşıran ya da burnu akan bir kimse o andaki bu durumu yüzünden esasen zor durumda kalmıştır. Öteki davetlilerin kendisiyle ilgilenmek, gözlerini ve dikkatlerini ona çevirmek suretiyle daha da müşkül duruma düşeceği hatırda bulundurulmalıdır.
Davetlerde herkesi zor durumda bırakan bir olay da yemekten hoşa gitmeyecek, bir cisim çıkmasıdır. Böyle bir. durumda, «artık olan olmuştur» diye düşünerek ev sahiplerini zor duruma düşürmemenin yolunu bulmak gerekir. Böyle bir durum ortaya çaktığı zaman, olayı hem ev sahiplerinden, hem de öteki konuklardan gizlemek, yabancı maddeyi yemeğin bir kısmı ile örterek kenara itebilmeiıdir. Bundan ötesi daha da önemlidir, zira, yapılması en zor, takat gerekli iş,hiç bir şey olmamış gibi yemeğe devam edebilmektir. Ev sahiplerini mahcup duruma düşürmeden bunu başarabilen konuk son derece kibarca bir davranışta bulunmuş sayılmalıdır.
Ev sahipleri, kemikli, kılçığı tazla yiyecekler ikram etmekten kaçınmalıdırlar. Ancak, bu tür yiyecekler her şeye rağmen elle tutularak yenilmemelidir. Resmi ve yarı resmi davetler bir tarafa, evlerdeki özel aile sofralarında bile bu şekilde, kemikleri elle tutarak yemeye alışılmamalıdır. Tavuk, piliç ve çeşitli av etlerinin kemiklerinîh elle tutularak yenilmesi bir ba kıma olabilmektedir ama, yine de hoş manzara teşkil etmemektedir. Bu yüzden, bu etleri bıçak ve çatalla keserek yemek en doğru harekettir.
Yemeklerde, durum ne kadar gerektirirse gerektirsin, sofra başında kürdan kullanmak yanlıştır. Belli etmemeye çalışarak, ağız elle örtülmek suretiyle kürdan kullananlar bu hareketlerinde kural dışı bir taraf olmadığını zannetmektedirler, fakat yanlış düşünmektedirler. Bu durumda elin kapanması dolayısiyle kürdanın yaptığı işi görülmemekle beraber karşıdakilerin yapılan işi bilmeleri, tiksinmelerine yol açabilmektedir. Böyle durumlarda saygılı bir konuğun yapabileceği iş bir bahane ile kısa bir süre için sofrayı terketmek ve kürdanla gerekeni yaptıktan sonra dönüp yerine oturmaktır.