Heulwen
Kayıtlı Üye
Şizofreni ile Başa Çıkmak
1.Hedefler:
Bir kişiye şizofreni tanısı konduğu zaman tedavi amacıyla hastaneye yatırılabilir. Hastanede kaldığı süre içinde akrabaları onu düzenli olarak ziyaret ederek, hala ailesinin sevilen ve değerli bir üyesi olduğuna güvenmesinde önemli rol oynarlar.
Şizofreni belirtileri mevcut kişiliğin üstüne eklenir. Hastanın yetileri büyük ölçüde onun hasta olmadan önce onun nasıl biri olduğuna bağlıdır. Başlangıç yaşı, hastanın sorunlarıyla başa çıkma derecesini etkileyebilir. Hastalık başlamadan önce iş ve sosyal becerileri iyi gelişmiş kişiler, iyi gelişmemişlere oranla gündelik görevlerini daha iyi yapabilir.
Kişi hastaneden taburcu olduğunda genellikle ailesinin yanına döner. Her ne kadar doğruyu buluncaya kadar çeşitli yolları denemek icap ederse de, nekahat dönemindeki kişiye yardım ederken yapılabilecek bir çok şey vardır(Şizofreni olan bazı kişilerin düzelmelerinin sınırlı olabileceği hatırlanmalıdır). Önerilen stratejilerin büyük bir kısmı, kişinin devam eden belirtilerinin ortaya çıkan güçlüklerinin üstesinden gelmesini amaçlar.
Her uzun süreli hastalığın bir uyum dönemine ihtiyacı olduğunu kabul edin.
- Bir şey yapmasını söylerken veya soru sorarken yavaş, sakin ve açık bir şekilde konuşun.
- Duygusal sahneler ve gerginlik yaratan durumlardan kaçının.
- Neler olduğunu dinlemiyor göründüğü zaman bile ona önem vermemezlik etmeyin.
- Sakin, güven verici bir tutumla onu sevdiğinizi gösterin.
- Kişisel temizliğini cesaretlendirmek için olumlu bir yaklaşım kullanın.
- Ne kadar küçük olursa olsun başarılarını cesaretlendirerek kendisine saygısını güçlendirmeye çalışın.
- Akrabanızın ilaçlarını aldığından emin olmaya çalışın.
- Sohbet etmek güç olabilir. Bazen hastalık başlamadan önceki çocukluk anılarından konuşmak herkesi rahatlatır.
2.Acil Durumda Ne Yapmalı:
Çoğunlukla hastalığın akut belirtilerinin tekrar ortaya çıkmasıyla acil durum meydana gelir. Bu durum, genellikle kişi ilaçlarını kullanmadığı zaman olur, fakat başka zaman da olabilir. Böylece kişi varsanılan (hayaller ve sesler), hezeyanlar ( düşünce bozukluğu) ve/veya davranış ve duygularda karmaşalar yaşayabilir. Bu durumda onu izleyen kişi kadar, hasta olan kişide dehşet içinde olabilir. Sesler kişi için tamamen gerçeğe benzer, hayatı tehdit edici emirler veriyor olabilir veya çevresinde onu tehdit edici bir şey oluyor gibi hissedebilir.
Bu kişinin hastaneye götürülmeye ve tedavi edilmeye ihtiyacı olabilir. Aşağıdaki esaslar bu gerçeği kabul etmenize yardım edebilir.
*Öfke veya kızgınlık ifade etmeyin, duygularınızı kontrol altında tutun.
*İlgiyi başka tarafa çeken diğer şeyleri derhal azaltın, radyoyu, televizyonu kapatın.
*Orada bulunan herkesin(misafirler, arkadaşlar vb.) sakin bir şekilde gitmelerini bekleyin.
*Yavaşça, kesin bir şekilde ve sade bir dille konuşun.
*Akrabanınız ne yaşamakta olduğunu anladığınızı ifade edin.
*Akut psikotik bir hastayı mantık çerçevesinde ikna edemeyebileceğinizi hatırlayın.
Psikotik hecmede eğer şiddete dayalı bir hareket ortaya çıktıysa yukarıdaki manevralar için zaman olmayabilir. Polis çağırmakta duraksamayın. Ne yaşadığınızı ve tıbbi tedaviyi sağlamak ve saldırgan davranışı kontrol etmek için yardımlarına ihtiyaç duyduğunuzu açıklayın. Polis arandıktan sonra eğer onu daha önceden beri izleyen özel bir doktoru varsa onu aramak ve önerilerini almak akıllıca olur. Bir krizi önceden tahmin etmek zor olduğu için, önceden plan yapılmalıdır. Herhangi bir şekilde yardım edebilecek tüm kişilerin isim ve telefon numaraları, kolay bulunabilmesi için bir araya konmalıdır.
3.İlaç almayı reddetme:
Şizofreni ile bir yaşantısı olmuş hemen herkes hastalıkla ilgili en sinirlendirici şeylerden birinin sıklıkla hastaların ilaç almayı reddetmesi olduğunu bilirler. Hasta olduklarını inkar edebilirler veya düzeldiklerini iddia edebilirler. İlaçlar sıklıkla hoş olmayan yan etkilere neden olurlar(En sık ağız kuruması ve görme bulanıklığı ortaya çıkar).
Bazı kişiler sürekli ilaç kullanmayı kabul etmekte zorluk çekerler. Şeker hastalığı gibi her gün ilaç almayı gerektiren diğer hastalıkları anlatmak durumu kolaylaştırabilir.
İlaç almayı reddetme "pozitif" belirtilerin(varsanı vs.) ve akut hecmenin tekrarlanmasına neden olabilir. Birini ilaç almaya ikna etmek kolay bir iş değildir. Kişi belirli bir süre şizofreni hastalığını yaşamadan ve hastalığı hakkında biraz içgörü kazanmadan ilaç tedavisinin yeniden hastalanmayı önlediğine inanmayabilir. Ailenin hasta olan akrabalarını ikna etmek girişimlerinde yine sabırlı ve sakin olmalarını söylemek dışında söylenecek fazla bir şey yoktur.
4.Aileler ve Prosfesyonel - farklı bir bakış:
Şizofreninin nedenleri bilinmediğinden, hastalıktan "bu kişi veya bu olay sorumludur" demek imkansızdır. Hastalığın sorumluluğunu başka birine yükleyebilselerdi, hastalar, aileler ve akıl sağlığında çalışanlar gibi tim ilgililer biraz olsun ferahlayabilirlerdi. Bunu yapmaya çalışanlar olabilir.
Bazı hastalar "zayıf" olmak, "ibadet etmemek", "annelerinin sözünü dinlememekle" kendilerini suçlarlar. Aileler "kötü ana-baba", "çok katı" olmak veya "yeterince ilgili olmamakla", akıl sağlığı alanında çalışanlar da, geç tanı koymakla, eksik tedavi uygulamakla, nüksü önlemede yetersiz kalmakla kendilerini suçlayabilirler. Kendini suçlama değişmeden aynı şekilde uzun süre devam edemez. Kaçınılmaz bir şekilde öfkeye dönüşür. Hasta kendini "ilaca iten" psikiyatristlere öfkelenir. Aileler "hiçbir şey yapmadan oturan" oğullarına, kızlarına veya ebeveynlerine karşı sabırlarını yitirirler. Doktorlar hastayı hastalandıran aileler ile ilgili varsayımlar üretirler. Bir suçlu bulunması şart gibi gözükmektedir; ayrıca bir ortak düşmanın varlığı insanları birbirine yaklaştırır. Böylece hastalar ya ebeveynleri ve aileler hastayı suçlu bulur, ya da hasta ve doktoru aileyi yerer.
Bu yer değiştiren bağlılıklar hemen daima ortaya çıkar ve doğru bir şekilde anlaşılırsa tedaviyi olumsuz şekilde etkilemez.Şizofreniyi çözümü zor bir problem, bir çok farklı yönü olan ve sonuçta oldukça düzelebilecek bir durum olarak görmek en iyisidir. Doktorlar ilaçla bir kısım belirtileri düzeltilebilir. Sosyal çalışmacılar özel davranışlara nasıl yanıt verileceği konusunda ebeveynlere önerilerde bulunabilir. Psikologlar ailelere kendi yaşamlarının değerini arttırmayı öğretebilir. Hemşireler aileleri ilaçlar hakkında eğitilebilir. Meşguliyet tedavisi yapanlar aşamalı rehabilitasyon programları düzenleyebilir. Birçok uzman, bilimler arasındaki sınırları aşar ve birçok alanda bilgili ve yararlı bir "şizofreni uzmanı" haline gelir.
Ailelere yalnız psikiyatristlerin değil, diğer ruh sağlığı çalışanlarının da yol gösterebileceğini bilmeleri gerekir. Psikiyatristler acil durumlarda aranacak kişi olabilir fakat bazen bu mümkün olmayabilir. Bazı psikiyatristlerin gün içindeki programları ani ziyaretler veya uğramalara uygun değildir. Not bırakmak, telefonla aramaktan daha etkili olabilir. Çünkü notlar okunabilir ve boş bir zamanda yanıtlanabilir. Gerçi, mahremiyet kaygısı uzmanların
akrabalarla serbestçe konuşmalarına şiddetle engel olabilir. Üstelik, hastalar hakkındaki kararlar genellikle birçok bilim dalından gelen bir ekip tarafından verilir, bu yüzden hasta bu ekip tarafından görülene kadar aile üyelerine tavsiyede bulunamaz.
Eğer hasta akrabanız bir programa katılıyorsa(örn. Hastanede ayaktan poliklinik tedavisi) ekibin ne zaman buluştuğunu öğrenin ve tedavi planındaki herhangi bir değişikliğin bildirilmesini isteyin. Eğer tedavideki değişiklikten hoşnut değilseniz, başka birinin fikrini almaktan kaçınmayın. Ciddi bir soruna yeni bir gözle bakmak çok yararlı olur. Doktorların düzelmesini istediğiniz hastanızın tedavisinde onlara güvendiğinizi bilmeleri çok önemlidir. Onlar, hasta yakınınızla konuşamadığınız dönemlerde dahi, onunla ilgilendiğinizi bilmek isterler.Tedavi ekibinden uzmanlar şizofreni olan kişinin evde nasıl olduğunu, nasıl uyuduğunu, ne zaman uyandığını, kendine dikkati konusunda ne yapabildiğini, ilgilerinin ne olduğunu, arkadaşlarının kimler olduğunu, heveslerin neler olduğunu sormayı unutabilirler, fakat bunları bilmeleri gerekir.
Doktorlar akrabanızı yalnızca bir hasta olarak değil, birey olarak da tanıyabilirlerse daha iyi tedavi etmeleri muhtemeldir. Bu başka yönlerden de işe yarar. Doktorun yetenekleri ve yapamadıklarıyla, bildikleri ve bilgisindeki eksiklerle, noksan yargıları ile, genellikle iyi niyetli olup fakat insan yapısındaki olağan acayiplikleri ile etten-kemikten bir kişi olduğunu kabul etmek doktor-hasta yakını işbirliğini daha da sağlamlaştıracaktır. Doktorlar da, diğerleri gibi yorulurlar, acıkırlar, sinirlenirler, sabırsız ve pasaklı olurlar, kızdıklarında, hafife alındıklarında, hükmedilmek istendiğinde kötü bir tepki gösterebilirler. Akrabanızı teslim ettiğiniz doktorun mükemmel olmasını isteseniz bile bunun gerçekleşmesi pek olası değildir.
Burada gerçekçilik çok işe yarar. Doktorun aktaracağı bilgiler vardır, fakat bunların sorulması gerekir; o içgüdüsel olarak sizin endişelerinizi bilemez.
Ruh sağlığı uzmanları tarafından desteklenmeniz sizin için şarttır, fakat onların da ailelerin ihtiyaçları hakkında bilgilendirilmeleri gerekir. Kendinizi onların yerine koyabilmesi ve şizofreniyi aile açışından görebilmesi için gerekli olan bilgileri verin, Birçok görüş doktor aile ortaklığını zenginleştirebilir ve hastanın konumunu düzeltir.
5.Bizden sonra..-her ana-babanın endişesi:
Ebeveynlerin en önemli kaygısı onların ölümünden sonra şizofreni olan kişinin kendine nasıl bakacağıdır. Bu endişe, akrabası birkaç yıldır hasta olan ve hastalığı kronik(süregen) bir hal aldığı görülen kişiler için çok ciddi bir kaygıdır. En önemli şey bir vasiyetname hazırlamaktır.
Akraba için bir miktar para ayırmak uygun olabilir. Bir çok ülkede, şizofreni olan kişiler hükümet tarafından maluliyet hakları verilir. Aileler, eğer bu kişiye miras kalan paranın harcanmasında ona kimse yol göstermezse, harcanıp biteceğinden endişe duyarlar. Yasaya göre, şizofren kişiye mahkemeler yoluyla vasi tayin edilebilir.
alıntı
1.Hedefler:
Bir kişiye şizofreni tanısı konduğu zaman tedavi amacıyla hastaneye yatırılabilir. Hastanede kaldığı süre içinde akrabaları onu düzenli olarak ziyaret ederek, hala ailesinin sevilen ve değerli bir üyesi olduğuna güvenmesinde önemli rol oynarlar.
Şizofreni belirtileri mevcut kişiliğin üstüne eklenir. Hastanın yetileri büyük ölçüde onun hasta olmadan önce onun nasıl biri olduğuna bağlıdır. Başlangıç yaşı, hastanın sorunlarıyla başa çıkma derecesini etkileyebilir. Hastalık başlamadan önce iş ve sosyal becerileri iyi gelişmiş kişiler, iyi gelişmemişlere oranla gündelik görevlerini daha iyi yapabilir.
Kişi hastaneden taburcu olduğunda genellikle ailesinin yanına döner. Her ne kadar doğruyu buluncaya kadar çeşitli yolları denemek icap ederse de, nekahat dönemindeki kişiye yardım ederken yapılabilecek bir çok şey vardır(Şizofreni olan bazı kişilerin düzelmelerinin sınırlı olabileceği hatırlanmalıdır). Önerilen stratejilerin büyük bir kısmı, kişinin devam eden belirtilerinin ortaya çıkan güçlüklerinin üstesinden gelmesini amaçlar.
Her uzun süreli hastalığın bir uyum dönemine ihtiyacı olduğunu kabul edin.
- Bir şey yapmasını söylerken veya soru sorarken yavaş, sakin ve açık bir şekilde konuşun.
- Duygusal sahneler ve gerginlik yaratan durumlardan kaçının.
- Neler olduğunu dinlemiyor göründüğü zaman bile ona önem vermemezlik etmeyin.
- Sakin, güven verici bir tutumla onu sevdiğinizi gösterin.
- Kişisel temizliğini cesaretlendirmek için olumlu bir yaklaşım kullanın.
- Ne kadar küçük olursa olsun başarılarını cesaretlendirerek kendisine saygısını güçlendirmeye çalışın.
- Akrabanızın ilaçlarını aldığından emin olmaya çalışın.
- Sohbet etmek güç olabilir. Bazen hastalık başlamadan önceki çocukluk anılarından konuşmak herkesi rahatlatır.
2.Acil Durumda Ne Yapmalı:
Çoğunlukla hastalığın akut belirtilerinin tekrar ortaya çıkmasıyla acil durum meydana gelir. Bu durum, genellikle kişi ilaçlarını kullanmadığı zaman olur, fakat başka zaman da olabilir. Böylece kişi varsanılan (hayaller ve sesler), hezeyanlar ( düşünce bozukluğu) ve/veya davranış ve duygularda karmaşalar yaşayabilir. Bu durumda onu izleyen kişi kadar, hasta olan kişide dehşet içinde olabilir. Sesler kişi için tamamen gerçeğe benzer, hayatı tehdit edici emirler veriyor olabilir veya çevresinde onu tehdit edici bir şey oluyor gibi hissedebilir.
Bu kişinin hastaneye götürülmeye ve tedavi edilmeye ihtiyacı olabilir. Aşağıdaki esaslar bu gerçeği kabul etmenize yardım edebilir.
*Öfke veya kızgınlık ifade etmeyin, duygularınızı kontrol altında tutun.
*İlgiyi başka tarafa çeken diğer şeyleri derhal azaltın, radyoyu, televizyonu kapatın.
*Orada bulunan herkesin(misafirler, arkadaşlar vb.) sakin bir şekilde gitmelerini bekleyin.
*Yavaşça, kesin bir şekilde ve sade bir dille konuşun.
*Akrabanınız ne yaşamakta olduğunu anladığınızı ifade edin.
*Akut psikotik bir hastayı mantık çerçevesinde ikna edemeyebileceğinizi hatırlayın.
Psikotik hecmede eğer şiddete dayalı bir hareket ortaya çıktıysa yukarıdaki manevralar için zaman olmayabilir. Polis çağırmakta duraksamayın. Ne yaşadığınızı ve tıbbi tedaviyi sağlamak ve saldırgan davranışı kontrol etmek için yardımlarına ihtiyaç duyduğunuzu açıklayın. Polis arandıktan sonra eğer onu daha önceden beri izleyen özel bir doktoru varsa onu aramak ve önerilerini almak akıllıca olur. Bir krizi önceden tahmin etmek zor olduğu için, önceden plan yapılmalıdır. Herhangi bir şekilde yardım edebilecek tüm kişilerin isim ve telefon numaraları, kolay bulunabilmesi için bir araya konmalıdır.
3.İlaç almayı reddetme:
Şizofreni ile bir yaşantısı olmuş hemen herkes hastalıkla ilgili en sinirlendirici şeylerden birinin sıklıkla hastaların ilaç almayı reddetmesi olduğunu bilirler. Hasta olduklarını inkar edebilirler veya düzeldiklerini iddia edebilirler. İlaçlar sıklıkla hoş olmayan yan etkilere neden olurlar(En sık ağız kuruması ve görme bulanıklığı ortaya çıkar).
Bazı kişiler sürekli ilaç kullanmayı kabul etmekte zorluk çekerler. Şeker hastalığı gibi her gün ilaç almayı gerektiren diğer hastalıkları anlatmak durumu kolaylaştırabilir.
İlaç almayı reddetme "pozitif" belirtilerin(varsanı vs.) ve akut hecmenin tekrarlanmasına neden olabilir. Birini ilaç almaya ikna etmek kolay bir iş değildir. Kişi belirli bir süre şizofreni hastalığını yaşamadan ve hastalığı hakkında biraz içgörü kazanmadan ilaç tedavisinin yeniden hastalanmayı önlediğine inanmayabilir. Ailenin hasta olan akrabalarını ikna etmek girişimlerinde yine sabırlı ve sakin olmalarını söylemek dışında söylenecek fazla bir şey yoktur.
4.Aileler ve Prosfesyonel - farklı bir bakış:
Şizofreninin nedenleri bilinmediğinden, hastalıktan "bu kişi veya bu olay sorumludur" demek imkansızdır. Hastalığın sorumluluğunu başka birine yükleyebilselerdi, hastalar, aileler ve akıl sağlığında çalışanlar gibi tim ilgililer biraz olsun ferahlayabilirlerdi. Bunu yapmaya çalışanlar olabilir.
Bazı hastalar "zayıf" olmak, "ibadet etmemek", "annelerinin sözünü dinlememekle" kendilerini suçlarlar. Aileler "kötü ana-baba", "çok katı" olmak veya "yeterince ilgili olmamakla", akıl sağlığı alanında çalışanlar da, geç tanı koymakla, eksik tedavi uygulamakla, nüksü önlemede yetersiz kalmakla kendilerini suçlayabilirler. Kendini suçlama değişmeden aynı şekilde uzun süre devam edemez. Kaçınılmaz bir şekilde öfkeye dönüşür. Hasta kendini "ilaca iten" psikiyatristlere öfkelenir. Aileler "hiçbir şey yapmadan oturan" oğullarına, kızlarına veya ebeveynlerine karşı sabırlarını yitirirler. Doktorlar hastayı hastalandıran aileler ile ilgili varsayımlar üretirler. Bir suçlu bulunması şart gibi gözükmektedir; ayrıca bir ortak düşmanın varlığı insanları birbirine yaklaştırır. Böylece hastalar ya ebeveynleri ve aileler hastayı suçlu bulur, ya da hasta ve doktoru aileyi yerer.
Bu yer değiştiren bağlılıklar hemen daima ortaya çıkar ve doğru bir şekilde anlaşılırsa tedaviyi olumsuz şekilde etkilemez.Şizofreniyi çözümü zor bir problem, bir çok farklı yönü olan ve sonuçta oldukça düzelebilecek bir durum olarak görmek en iyisidir. Doktorlar ilaçla bir kısım belirtileri düzeltilebilir. Sosyal çalışmacılar özel davranışlara nasıl yanıt verileceği konusunda ebeveynlere önerilerde bulunabilir. Psikologlar ailelere kendi yaşamlarının değerini arttırmayı öğretebilir. Hemşireler aileleri ilaçlar hakkında eğitilebilir. Meşguliyet tedavisi yapanlar aşamalı rehabilitasyon programları düzenleyebilir. Birçok uzman, bilimler arasındaki sınırları aşar ve birçok alanda bilgili ve yararlı bir "şizofreni uzmanı" haline gelir.
Ailelere yalnız psikiyatristlerin değil, diğer ruh sağlığı çalışanlarının da yol gösterebileceğini bilmeleri gerekir. Psikiyatristler acil durumlarda aranacak kişi olabilir fakat bazen bu mümkün olmayabilir. Bazı psikiyatristlerin gün içindeki programları ani ziyaretler veya uğramalara uygun değildir. Not bırakmak, telefonla aramaktan daha etkili olabilir. Çünkü notlar okunabilir ve boş bir zamanda yanıtlanabilir. Gerçi, mahremiyet kaygısı uzmanların
akrabalarla serbestçe konuşmalarına şiddetle engel olabilir. Üstelik, hastalar hakkındaki kararlar genellikle birçok bilim dalından gelen bir ekip tarafından verilir, bu yüzden hasta bu ekip tarafından görülene kadar aile üyelerine tavsiyede bulunamaz.
Eğer hasta akrabanız bir programa katılıyorsa(örn. Hastanede ayaktan poliklinik tedavisi) ekibin ne zaman buluştuğunu öğrenin ve tedavi planındaki herhangi bir değişikliğin bildirilmesini isteyin. Eğer tedavideki değişiklikten hoşnut değilseniz, başka birinin fikrini almaktan kaçınmayın. Ciddi bir soruna yeni bir gözle bakmak çok yararlı olur. Doktorların düzelmesini istediğiniz hastanızın tedavisinde onlara güvendiğinizi bilmeleri çok önemlidir. Onlar, hasta yakınınızla konuşamadığınız dönemlerde dahi, onunla ilgilendiğinizi bilmek isterler.Tedavi ekibinden uzmanlar şizofreni olan kişinin evde nasıl olduğunu, nasıl uyuduğunu, ne zaman uyandığını, kendine dikkati konusunda ne yapabildiğini, ilgilerinin ne olduğunu, arkadaşlarının kimler olduğunu, heveslerin neler olduğunu sormayı unutabilirler, fakat bunları bilmeleri gerekir.
Doktorlar akrabanızı yalnızca bir hasta olarak değil, birey olarak da tanıyabilirlerse daha iyi tedavi etmeleri muhtemeldir. Bu başka yönlerden de işe yarar. Doktorun yetenekleri ve yapamadıklarıyla, bildikleri ve bilgisindeki eksiklerle, noksan yargıları ile, genellikle iyi niyetli olup fakat insan yapısındaki olağan acayiplikleri ile etten-kemikten bir kişi olduğunu kabul etmek doktor-hasta yakını işbirliğini daha da sağlamlaştıracaktır. Doktorlar da, diğerleri gibi yorulurlar, acıkırlar, sinirlenirler, sabırsız ve pasaklı olurlar, kızdıklarında, hafife alındıklarında, hükmedilmek istendiğinde kötü bir tepki gösterebilirler. Akrabanızı teslim ettiğiniz doktorun mükemmel olmasını isteseniz bile bunun gerçekleşmesi pek olası değildir.
Burada gerçekçilik çok işe yarar. Doktorun aktaracağı bilgiler vardır, fakat bunların sorulması gerekir; o içgüdüsel olarak sizin endişelerinizi bilemez.
Ruh sağlığı uzmanları tarafından desteklenmeniz sizin için şarttır, fakat onların da ailelerin ihtiyaçları hakkında bilgilendirilmeleri gerekir. Kendinizi onların yerine koyabilmesi ve şizofreniyi aile açışından görebilmesi için gerekli olan bilgileri verin, Birçok görüş doktor aile ortaklığını zenginleştirebilir ve hastanın konumunu düzeltir.
5.Bizden sonra..-her ana-babanın endişesi:
Ebeveynlerin en önemli kaygısı onların ölümünden sonra şizofreni olan kişinin kendine nasıl bakacağıdır. Bu endişe, akrabası birkaç yıldır hasta olan ve hastalığı kronik(süregen) bir hal aldığı görülen kişiler için çok ciddi bir kaygıdır. En önemli şey bir vasiyetname hazırlamaktır.
Akraba için bir miktar para ayırmak uygun olabilir. Bir çok ülkede, şizofreni olan kişiler hükümet tarafından maluliyet hakları verilir. Aileler, eğer bu kişiye miras kalan paranın harcanmasında ona kimse yol göstermezse, harcanıp biteceğinden endişe duyarlar. Yasaya göre, şizofren kişiye mahkemeler yoluyla vasi tayin edilebilir.
alıntı