ashli
Bayan Üye
Ona sınır koyamıyorsunuz. Her zaman çocuğunuzun istediği oluyor. Peki ya dur deme zamanı gelmedi mi?
Bağımsız olmak ve kendi istekleri doğrultusunda yaşamak isteyen çocuk, dünyanın kendi istediği gibi dönmesini arzular ve anne-babasının duygularını kontrol edebilmeyi öğrenir.
Çocuğunuzun bağımsız olma ve kendi taleplerine göre hareket etme isteği sizi korkutmasın. Çünkü bu, çaresiz birçok anne-babanın yakındığı bir konu… Yapmanız gereken ise çok basit; onu kırmadan, isteklerine sınır koymayı öğretebilmek. Böylece sınırlarını aşmadan taleplerini size bildirecektir. Bu da ileride çevresiyle daha uyumlu ve mutlu bir birey olmasını sağlayacaktır. Mavi Pedagojik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Psikolog Emre Altınel, evde küçük patron edasıyla dolaşan miniklerin anne-babalarına, ne yapmaları gerektiğiyle ilgili yardımcı olacak bilgiler verdi.
Patron kim olmalı?
Anne-babanın çocuğu tarafından kontrol ediliyor olması, genel anlamıyla evde sadece onun isteklerine odaklı yaşanıyor anlamına gelir. Çocuk, evde anne-babasını kontrol edebildiğini hisseder. Böyle bir his, dış dünyayı da kontrol etme isteğini arttırır ve bu da çocukta; istediği bir şeyi yaptığında mutluluk, yapamadığında da üzüntü yaratır. Bu tip bir ailede çocuğun talepleri ve reddettikleri, anne-babanın hem kendi aralarındaki ilişkilerini hem de anne babalıklarını etkiler. Bu konuyu düşünürken, çocuğun kontrol etme duygusu üzerinde durulmalıdır.
Böyle bir tutumla yetiştirilen çocuk, dış dünyayla teması arttıkça çevresinden deaynı duyguyu tatmak isteyecektir ve onun istediği olmayınca da çevresiyle sorunlar yaşayacaktır. Evde anne-babasını yönetmeye alışmış çocuklar, okulda ya da dışarıda arkadaşlarıyla oynarken oyunu kendi isteklerine göre kuracak, kuralları kendi koyup, kendi kaldıracak, kendi istediğinde oyunu başlatıp bitirecektir. Dolayısıyla bu duygu, çocuğun anne-babasının yanından ayrılıp okula gittiğinde ya da sosyal bir aktivite edindiğinde de oynamak isteyeceği bir rol haline gelebilir.
Çocuğun kontrol isteği
Çocuklar ilk olarak 2-4 yaş arasında bir şeyleri kendisinin kontrol edebileceğinin farkına varır. Sonrasında ise çevresindekilerle inatlaşmalar başlar ve bu yüzden de kendi istediğini yaptırma çabalarının arttığını fark ederiz. Bu dönemde bağımsız olma ve kendi istekleri doğrultusunda yaşamak isteyen çocuk, dünyanın kendi istediği gibi dönmesini arzular ve anne babasının duygularını kontrol edebilmeyi öğrenir. Yaptıklarıyla onları mutlu ya da huzursuz edebildiğini fark eder. Bu da çocuğa, insanlarla ilişkilerinde her şeyi yapabildiklerine dair önemli bir farkındalık kazandırmış olur. Anne-babalar bu durum karşısında, kendi bildiği gibi davranmaya çalışan çocuklarına karşı kontrol etme, sınır koyma ve otorite kurmayla ilgili güçlerini yitirmiş ya da kullanamıyor gibi hissedebilirler kendilerini. Bu da karşılıklı, gereksiz bir güç savaşının içine düşülmesine neden olabilir.
Yapmanız gerekenler…
Öncelikle anne-babanın kurallar konusunda fazla katı olmaması gerekir. Kurallar koyarken hem annenin hem de babanın tutarlı bir şekilde hareket etmeleri de, çocuğun bu dönemi sorunsuz atlatabilmesini sağlayacaktır. Anne baba,var olan güçlerini, gösterdikleri uygun davranışlarla kazanabilirler. Çocuk kendisi için uygun koşulların içerisinde büyümelidir. Ona ancak yaşına uygun kurallar çerçevesinde özgür ve bağımsız olarak deneyimler kazanmaya hakkı olduğu düşüncesini aşılamalısınız. Anne-baba, çocukları için bu tür güvenli bir ortamı hazırlamalıdır.
Çünkü çocuk, ancak bu şekilde kendisinin farkına varacaktır. Bu dönemde anne-baba uygun tutum ve davranış göstermediği takdirde, ergenlik döneminde de bu inatlaşmalar devam eder ve çocuk ailedeki kuralları kendi istediği gibi şekillendirmek ister.Bu yüzden çocuğa erken yaşta kurallarınızı öğretin. Her iki dönemde de çocuk, kendi gücünü fark eder ve güçlü olma duygusuyla çevresini kendi isteklerine uygun hale getirebileceğini hisseder. Bu duyguyla birlikte anne-babayla olan ilişkilerinde çatışmalar artar ve anne-baba çocuğun isteklerine sınır koymakta zorlanır.
Ergenlik dönemi
Bu dönem gerek çocuk gerek anne-baba için rehberliğe oldukça ihtiyaç duyulan kritik bir geçiş-büyüme evresidir. Çocuk büyüdükçe özgürleşmesi de daha mümkün hale gelir. Dolayısıyla çocuk kendisinin ve çevresindeki insanların üzerinde değişim sağlayabileceğinin farkına varır. İçinden pek çok konuda deneyim sahibi olmak gelir, ancak gerek aile gerek de toplumun kuralları bunları engeller ve kurallar ne kadar katıysa asi davranışlar da o kadar artar.
Aynı durum evde de yaşanır. Anne-babalar kendilerini birden ergenlik döneminin tam da ortasında, talepkar bir genci evde kuralları delmeye çalışırken bulur. Bir ergen için hayatının patronu olmak çok değerlidir ve haklarını kaybetmemeye çalışır. Herhangi bir değişimi protesto etmeye hazırdır. Dolayısıyla anne-babası ona kural koymaya çalışır, o da ne kadar çok kural varsa onu değiştirmeye ve bozmaya istek duyar. Dışarıdan etki altında bırakılmak istemeyen bir kişi olarak görülebilir. Bir yandan da kendine yabancı olan bu gelişim ve değişim aşamasında ona destek olabilecek bir rehbere ihtiyaç duyar.
Bu rehber hem güven duyabileceği sağlam bir dayanak, hem de onun dönemini anlayabilecek birisi olmalıdır. Bunun nedeni aslında kurallara karşı koyamadıkları noktalarda asi, sert taraflarını biraz daha söze döküp, dertlerini anlatabilecekleri birini istemeleridir. Bir başka neden de kendilerindeki değişime yabancı olmalarından dolayı, bu değişimleri ona biraz anlatan ve kaygısını azaltan birini aramalarıdır. Bu rehberliğin tümünü anne-baba yapamasa da bu noktalara dikkat etmeleri yararlı olacaktır. Burada kritik nokta, onun isteklerini duyabilmektir. Evde patronun çocukları olduğunu düşünerek şaşkınlık hissetmek ve çaresizlik içinde kalmak, sorunları asla çözmeyecektir.