Siren sesleri çınlatırken kulaklarımı
Boğuk ve sisli bir havada
Seni anlamak
Ve seni anlatmak
Vapurların ardından uçuşan
Martıların umudu gibi
Senli hayallerim
Yüreğim fırtına sonrası
Durgun bir deniz
Ayrılıktan hüküm yemiş
Cümlelerim
Haykırışlarım
Suskunluğa mahkum edilmiş
Şöhreti kayboluyor yıldızların
Ay geliyor
Ve mısralarımı aydınlatıyor
Deniz mavisi gözlerin
şahlanıyor kelimelerim
büyük bir arzuyla
ve haykırarak
sevda kanatlarını çırparken
yol gösteriyor yüreğimin gemisine
bir deniz feneri misali
dökülüyor gönlümün
derinliklerinde asla
bilinemeyecek sırlar
bir muhabbet eşliğinde
gözlerinin katibine
ve beynimde
tükenmeyen kalemler yazıyor
gözlerinin destanını
kollar yorgun
sevda iklimi
değişiyor hasret rüzgarları
esmeye başlarken
kelimeler
değiştiriyor giysilerini
ve hüzün
çöküyor kelimelerin sevda sofrasına
idama mahkum mısralar
ve sorulan son dilek
celladı oldun kelimelerimin
yüksek bir tepe
ve bıçak sancısı derinliğinde
söylediğin o son sözler
gözlerime bak sevdiğim
deniz manzarası görmek istiyor
sarhoş ettiğin yüreğim
gözlerinde kanat çırpan martılarla
beraber
sıcağın alnında
uçsuz bucaksız bir çölün ortasında
hani herkes su beklerken
gözlerin nehir olur akar seraplarıma
kuruyan dilim su istemez
sevdiğim
bir bakışın yağmur olur sel olur
bir gülüşün dere olur çay olur
akar hasret denizime
Boğuk ve sisli bir havada
Seni anlamak
Ve seni anlatmak
Vapurların ardından uçuşan
Martıların umudu gibi
Senli hayallerim
Yüreğim fırtına sonrası
Durgun bir deniz
Ayrılıktan hüküm yemiş
Cümlelerim
Haykırışlarım
Suskunluğa mahkum edilmiş
Şöhreti kayboluyor yıldızların
Ay geliyor
Ve mısralarımı aydınlatıyor
Deniz mavisi gözlerin
şahlanıyor kelimelerim
büyük bir arzuyla
ve haykırarak
sevda kanatlarını çırparken
yol gösteriyor yüreğimin gemisine
bir deniz feneri misali
dökülüyor gönlümün
derinliklerinde asla
bilinemeyecek sırlar
bir muhabbet eşliğinde
gözlerinin katibine
ve beynimde
tükenmeyen kalemler yazıyor
gözlerinin destanını
kollar yorgun
sevda iklimi
değişiyor hasret rüzgarları
esmeye başlarken
kelimeler
değiştiriyor giysilerini
ve hüzün
çöküyor kelimelerin sevda sofrasına
idama mahkum mısralar
ve sorulan son dilek
celladı oldun kelimelerimin
yüksek bir tepe
ve bıçak sancısı derinliğinde
söylediğin o son sözler
gözlerime bak sevdiğim
deniz manzarası görmek istiyor
sarhoş ettiğin yüreğim
gözlerinde kanat çırpan martılarla
beraber
sıcağın alnında
uçsuz bucaksız bir çölün ortasında
hani herkes su beklerken
gözlerin nehir olur akar seraplarıma
kuruyan dilim su istemez
sevdiğim
bir bakışın yağmur olur sel olur
bir gülüşün dere olur çay olur
akar hasret denizime