ashli
Bayan Üye
Neredeyse 300 yıldır alaya alındılar. Az sayıda olsa da, bazı insanlar düzenli olarak renklerin "sesini duyduklarını", sesleri "hissettiklerini", formların "tadını aldıklarını", hatta bazı kelime ve sayılarla bağdaşan renkleri gördüklerini iddia ettiler. Bu insanlar ya fazla gelişmiş bir hayalgücüne sahip olmakla suçlandılar, ya da deli olarak nitelendirildiler, ama asla ciddiye alınmadılar. Ama şimdi bakın ki, galiba bu insanlar bildikleri doğruyu söylemekteydiler!
Adı sinestezi (synesthesia) ve bu olgunun resmi tanımı "sayıların, harflerin ve kelimelerin belli renkleri olduğunu anlamak". Vanderbilt Üniversitesi'nde yapılan yeni araştırmalar, bu insanların oldum olası bildiklerini doğruluyor:
Bu kişilerin beyinleri çoğumuzdan farklı şekilde çalışmakta. Bunun sonucu olarak algılamaları da bizden çok farklı oluyor. Tahminen her 2,000-25,000 insandan birinde bu durum söz konusu oluyor ve bunların çoğu da kadın.
Araştırmada yer alanlar içinde bir orta yaşlı erkek, çocukluktan itibaren kendi sendromunun farkında olduğunu belirtti. Aylar boyu süren çalışmalar boyunca, bir kelimeyi hangi renkte gördüğü veya başka imgeler içinde bir harf ya da sayı görüp görmediği sorulduğunda, sürekli istikrarlı cevaplar veriyordu. Sinestezik renkleri görmeyi belgeleyen diğer görsel-algısal testlere verdiği tüm cevaplarda istisnasız bir tutarlılık vardı.
Verdiği cevaplardan, deneğin sinestezik bağdaştırmalarının çok merkezi bir görsel algılama seviyesinde, her iki gözden gelen bilginin birleşmesiyle gerçekleştiği sonucuna vardılar.
Böyle bir fenomen mümkün müdür? Kimse bunun cevabını tam olarak bilmiyor. Ancak bu araştırmanın sonucu, California Universitesi’nden Vilayanur Ramachandran ve Edward Hubbard'ın öne sürdüğü teoriyi destekliyor. Onlara göre, sinestezi beynin içinde çok hassas bir çapraz bağlantı sonucunda ortaya çıkıyor. Beynin belirli alanları, renk, şekil ve hareket gibi, görsel manzaranın değişik yönleri ile ilgili bilgileri süreçlendiriyor.
Beyin haritalama çalışmaları ana renk bölgesinin sayı ve harfleri algılama bölgesine bitişik olduğunu göstermekte. Diğer bir renk alanı ise ana duyma bölgesinin bitişiğinde. Eğer bu bölgelerdeki nöronlar daha yoğun ve normalden kuvvetli olarak bağlanmışlarsa, bazı insanların kelimeleri, sayıları ve sesleri neden renkli gördüklerini anlayabiliriz.
Adı sinestezi (synesthesia) ve bu olgunun resmi tanımı "sayıların, harflerin ve kelimelerin belli renkleri olduğunu anlamak". Vanderbilt Üniversitesi'nde yapılan yeni araştırmalar, bu insanların oldum olası bildiklerini doğruluyor:
Bu kişilerin beyinleri çoğumuzdan farklı şekilde çalışmakta. Bunun sonucu olarak algılamaları da bizden çok farklı oluyor. Tahminen her 2,000-25,000 insandan birinde bu durum söz konusu oluyor ve bunların çoğu da kadın.
Araştırmada yer alanlar içinde bir orta yaşlı erkek, çocukluktan itibaren kendi sendromunun farkında olduğunu belirtti. Aylar boyu süren çalışmalar boyunca, bir kelimeyi hangi renkte gördüğü veya başka imgeler içinde bir harf ya da sayı görüp görmediği sorulduğunda, sürekli istikrarlı cevaplar veriyordu. Sinestezik renkleri görmeyi belgeleyen diğer görsel-algısal testlere verdiği tüm cevaplarda istisnasız bir tutarlılık vardı.
Verdiği cevaplardan, deneğin sinestezik bağdaştırmalarının çok merkezi bir görsel algılama seviyesinde, her iki gözden gelen bilginin birleşmesiyle gerçekleştiği sonucuna vardılar.
Böyle bir fenomen mümkün müdür? Kimse bunun cevabını tam olarak bilmiyor. Ancak bu araştırmanın sonucu, California Universitesi’nden Vilayanur Ramachandran ve Edward Hubbard'ın öne sürdüğü teoriyi destekliyor. Onlara göre, sinestezi beynin içinde çok hassas bir çapraz bağlantı sonucunda ortaya çıkıyor. Beynin belirli alanları, renk, şekil ve hareket gibi, görsel manzaranın değişik yönleri ile ilgili bilgileri süreçlendiriyor.
Beyin haritalama çalışmaları ana renk bölgesinin sayı ve harfleri algılama bölgesine bitişik olduğunu göstermekte. Diğer bir renk alanı ise ana duyma bölgesinin bitişiğinde. Eğer bu bölgelerdeki nöronlar daha yoğun ve normalden kuvvetli olarak bağlanmışlarsa, bazı insanların kelimeleri, sayıları ve sesleri neden renkli gördüklerini anlayabiliriz.