Sincabın Oyunu

ashli

Bayan Üye
...Sincabın Oyunu...


Büyük ve güzel bir ormanda pek çok hayvan yaşarmış. Bu ormanda yaşayan sincap ailesinin ikisi kız, üç çocukları varmış. Çocukların en küçüğü olan erkek sincabın son zamanlarda geceleri başı ağrımaya başlamış. Uyurken elini başına götürüp “Başım, başım!” diye inliyormuş. Bir gece yavru sincabın başı yine ağrımış. Sabah olunca anne sincap yavrusunu orman hastanesine götürmüş. Doktor fil, yavru sincabı uzun uzun muayene etmiş. Sonra anne sincaba:

“Yavru sincabın başından ameliyat olması gerekiyor,” demiş.

Hemen ameliyathane hazırlanmış. Yavru sincabı uyku tohumu yedirerek uyutmuşlar. Doktor fil ameliyatı yapmış, başka bir doktor fil de ona yardım etmiş. Ameliyat başarılı geçmiş. Daha sonra yavru sincabı hastanede kalacağı odaya getirmişler.

Yavru sincap ameliyattan sonra gözlerini açtığında, başında hemşire leylek hanımı görmüş. Leylek hanım:

-Geçmiş olsun, demiş.

Yavru sincabın konuşacak hâli yokmuş. Gözlerini kapatıp derin bir uykuya dalmış. Uzun bir süre uyumuş. Uyandığında kendini daha iyi hissediyormuş. Annesi başucunda oturuyormuş. Yavru sincap eliyle başına dokunduğunda, başının kocaman otlarla sıkı sıkı sarıldığını fark etmiş. Etrafına bakmış. Yanındaki yatakta bir tavşan onun yanındaki yatakta da bir yavru ceylan yatıyormuş. Yavru sincap, onlara “Geçmiş olsun” deyip kendini tanıtmış. Az sonra doktor fil gelmiş.

-Bir süre hastanede kalmanız gerekiyor, demiş. Her gün bir kere sizden kan alıp tahlil yapacağız.

Yavru sincap:

-Kan mı alınacak! Ama ben iğneden korkarım, demiş.

Doktor fil:

-Senin iyiliğin için yapmamız gerekiyor, diyerek ona durumu açıklamış.

Sonra hemşire leylek hanım, anne sincabın yardımıyla yavru sincaptan kan almış. Yavru sincap bas bas bağırıp hastaneyi ayağa kaldırmış.

Yavru sincap:

-Anne elim çok acıyor, demiş ağlayarak.

Anne sincap yavrusunun gözyaşlarını silmiş.

-İstersen iğnenin acısını duymayabilirsin, demiş.

Yavru sincabın güzel gözlerinde şaşkınlık ifadesi belirmiş.

-Ama nasıl olur? diye annesine sormuş.

Annesi anlatmış.

-Hani oyun oynarken acıktığında saatlerce farkına varmıyorsun ya onun gibi.

Yavru sincap:

-Ne alakası var? demiş.

Annesi açıklamış.

-Mideni düşünürsen acıktığını hissedersin. Yuvamızda otururken sık sık acıkmana rağmen, oyun oynarken mideni düşünmediğin için acıktığını anlamıyorsun. Bunun gibi iğneyi düşünürsen, onun vereceği hafif acıyı, çok fazla artırmış olursun. Hissettiğin acı, iğnenin değil, aslında korkunun verdiği acıdır.

Yavru sincap itiraz etmiş.

-Sadece korkunun verdiği acı değil anneciğim, iğnenin battığı yer çok acıyor.

Annesi ona hak vermiş.

-Acıyor çünkü korktuğun için elini çekmeye çalıştın. Bir tek yere batması gereken iğne elini hareket ettirdiğin için bir kaç yere battı.

Yavru sincap:

-Peki ne yapmam gerekiyor anneciğim? diye sormuş.

Annesi bir teklif yapmış ona.

-Çocuklar oyun oynarken her şeyi unuturlar. O zaman bizde seninle iğne yapılırken oyun oynayalım mı?

Yavru sincap üzgün üzgün,

-Ama oynamak için yerimden kalkamam ki, demiş.

Annesi:

-Yattığın yerde oynayacağız zaten, demiş.

Yavru sincap:

-Nasıl olacak o? diye sormuş.

Annesi anlatmış.

-Doktorlar iğne yapmaya geldiklerinde sen elini onlara uzatacaksın. Biz seninle hemen oyun oynamaya başlayacağız. Eline ve iğneye bakmayacaksın. İğnenin batıp batmayacağını düşünmeyeceksin. O zaman iğnenin acısını belki bir sivrisinek sokması kadar ancak hissedeceksin. Belki de battığını bile anlamayacaksın.

Yavru sincap merakla sormuş:

-Hangi oyunu oynayacağız anneciğim?

Annesi:

-Senin hayali bir fabrikan olsun, orada her gün farklı bir şeyler yap, demiş.

Yavru sincabın bu fikir hoşuna gitmiş.

-Tamam, demiş.

Annesi:

-Leylek hemşire yarın kan almaya geldiğinde biz de oyuna başlarız, demiş.

Ertesi gün hemşire kan almak için gelince sincap elini ona uzatmış. Sonra annesine dönmüş oyununu oynamaya başlamış.

-Benim bir fabrikam var. Bugün fabrikamda kaplumbağalar için faydalı bir icat yapacağım. Onlara kaykay yapacağım. Kaykaylarına binip istedikleri hızda gidebilirler. Ormanın içinde kaykaylarıyla dolaşan kaplumbağalar ne kadar tatlı olur. Şimdi gözlerimizi kapatıp kaplumbağaları hayal edelim, demiş.

Yavru sincap gözlerini kapatmış. Hayal penceresinden ormanda son hızla dolaşan kaplumbağaları gülümseyerek seyretmiş. Annesi de ona katılmış.

Yavru sincap:

-Kim bilir tavşanlar ne kadar kıskanacak. Artık kaplumbağaları küçümseyemeyecekler, demiş.

O hayal dünyasındayken leylek hemşire işini bitirmiş. Sincap gerçektende iğnenin acısını çok hafif hissetmiş. O sırada da kaykay yapan kaplumbağaları hayal ettiği için iğnenin acısını umursamamış bile.

Bu oyun çok hoşuna gitmiş. Ne zaman leylek hemşire kan almak için gelse, başını diğer tarafa çevirip oyuna başlıyormuş. Hayal fabrikasında her iğne zamanı farklı farklı icatlar yapmış.

Karıncalar için onların ezilmesini önleyecek hafif ama dayanıklı şemsiyeler; farelere kedilerin elinden kurtulmaları için uçmalarını sağlayacak kanatlar; eşeklere yüzebilmeleri için yüzme ayakkabısı yapmış. Kargalar için şarkı söylerken seslerini bülbül sesi gibi güzel çıkaracak mikrofonlar icat etmiş. Filler için çekirdek kırma makinesi, aslanlar için et tadında otlar üreten bir fabrika bile kurmuş.

Yavru sincap, diğer hastalara da bu oyunu öğretmiş. Her hasta, kendi durumuna göre farklı oyunlar üretmiş. Yanında yatan tavşanın yiyecekleri tuzsuz ve yağsız olmak zorundaymış. Bu yiyeceklerden bıkan tavşan için çeşitli oyunlar geliştirmişler. Yiyeceklerin tadı iyi olmadığı için görüntüsünü çok güzel süslemişler. Tavşanın yemeğini, domatesten ağzı, maydanozdan bıyığı, havuçtan şapkası, pırasadan saçı olan sebze adam yapıyorlarmış. Bazen de yemeği ev, ağaç gibi farklı şekillerle süslüyorlarmış. Tavşan yemeğini oyun oynayarak yediği için artık söylenmiyormuş.

Her gün süt içmesi gereken ceylan için de bir oyun geliştirmişler. Her içtiği süte hayallerinden bir şey katmaya başlamışlar. Süte bazen muz, bazen çilek, bazen kakao katıyorlarmış. Ceylanın süt içmesini bir yarışmanın ödülü haline getirmişler. O sütü içmek isteyen bir sürü hayvan heyecanla süt içmeyi beklerken kazanan yavru ceylan oluyormuş. O özel sütü içmeyi sadece ceylan hak ediyor, diğer hayvanlar imrenerek ona bakıyorlarmış. Süt içmekten bıkan yavru ceylan da her gün içtiği aynı sütü sanki farklı ve özel bir sütmüş gibi heyecanla içmeye başlamış.

Sincap bazen annesiyle bazen arkadaşlarıyla hastaneden çıkana kadar bu oyunlara devam etmiş. Hastanedeki zamanını böylece güzel geçirmiş. İyileşmiş ve hayatının sonuna kadar sağlıklı ve mutlu yaşamış…
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst