Önceki iki yönetmenlik denemesi Sen Kimsin ve Çok Filim Hareketler Bunların pek dikkate alınmadığından olsa gerek, tür sinemasının derinliklerine inmeyi seçen Ozan Açıktanın aksiyon gerilim türündeki üçüncü uzun metraj filmi Silsile, Türkiye sinemasının denemeye pek de cesaret edemediği film-noir akımının izinden gitmeyi deneyen bir gizem öyküsü. Tardu Flardun, Nehir Erdoğan ve İlker Kalelinin başrollerinde oynadığı film, yasak bir aşkın trajik bir olay sonucu ortalığı nasıl karıştığını ele alıyor.
Bir süre ABDde kaldıktan sonra İstanbula dönen Cenk, candostu Farukun onun için restore ettirdiği Karaköydeki bir dairede kalmaktadır. İşadamı Farukun ünlü sevgilisi Ecenin ise Cenkle gizli bir ilişkisi vardır. İkilinin buluşmasında evde birilerinin daha olduğunu fark ederler, kısa bir itiş kakış sonrasında iki gölgeden biri başından yaralanır, diğeri ise kaçar. Yaralanan adamı hastaneye götürmekle olayın üstünü örtmek arasında kalan Cenk ve Ece, meseleye Cenk, avukat Merve ve yaralının Karaköyde yaşayan belalı tanıdıkları da girince içinden çıkılmaz bir davanın eşiğine sürüklenir.
Açıktanın aynı zamanda senaryosunu kaleme aldığı Silsilenin açılış sekansı, filmin devamı için beklentileri yüksek tutmaya yetiyor. Olayların hızlı gelişmesi ile seyirci bir anda merak duygusunun hat safhada gezindiği, kaotik bir olaylar silsilesinin içine dalıyor. Tüm bu hengamenin içinde, filmin yapısına uygun olmayan bazı abartılı performanslar ise dikkati hikayenin heyecanlı yapısından uzaklaştırıyor. Yönetmenin kaosa sürüklemeye çalıştığı hikaye, buna rağmen, çoğu zaman yumuşamaya mahkum kalıyor. Her karakterin bir şekilde önemli roller üstleniyor oluşuna rağmen sürenin ilerlemesiyle pek çoğunun çizgiden elimine olması ise karakter harcaması olarak nitelendirilebilecek, haliyle beraberinde kafa karışıklıkları ve soru işaretleri doğuracak bir handikap. Elbette pek çok yapımda bazı yan rollerin hikayeye dahil olup görevlerini yerine getirdikten sonra geri çekilmesine tanıklık ediyoruz fakat Silsilede bu durum film-noir yapısına tezat oluşturacak şekilde, fazla iyimser hareketlerle gerçekleşiyor. Dallanıp budaklanmaya müsait bir temanın karakterlerle birlikte harcanıyor oluşu ise filmin kendisine hakaret olarak değerlendirilebilecek, dramatik sonunun temelini hazırlıyor.
Nehir Erdoğanın filmin salgılattığı adrenalinden de yüksek dozlu, abartılı oyunculuğunun yanında İlker Kalelinin amatör yaklaşımı Silsileye pek yakışmamış olsa da Tardu Flardunun profesyonelliğini konuşturmasını seyretmek, Açıktanın filminde iyi şeylerle de karşılaştığımızın bir belirteci. 33. İstanbul Film Festivalinin bir diğer yarışma filmi olan İtirazım Varda da boy gösteren Serkan Keskin de göz önünde olmayan karakterine rağmen başarılı bir oyunculuk sergiliyor. Teknik açıdan baktığımızda beğeni toplaması muhtemel kurgu işinde ise yönetmenin bir önceki filminde de birlikte çalıştığı editör Erkan Erdemin imzası var. Sonuç olarak Silsile için pek de olumlu yorumlar yapmak mümkün değil; yine de Ozan Açıktanın böyle riskli bir işin altına elini koyma cesareti göstermesi kayda değer bir hareket. Lakin aşağılık kompleksinin içine batmış Türkiye sinemasında her yeni denemenin, her cesur hareketin beğenilme zorunluluğu varmış gibi davranan bir kitlenin varlığı, her zamanki gibi Silsileyi de kıymete bindirmeyi unutmayacaktır. Sektörleri kendi içinde değerlendirme mevzusunu aşmamız gerektiğini fark eden gerçekçi kitlenin böyle sorunlarla uğraşmayacağını söylemeye gerek bile yok.
- Burak Hazine -