Efsunkar
Bayan Üye
Ben senin kalbini, sen benimkini yurt bildikten sonra, ülkelerimiz ayrı olmuş ne fark eder.
Ben sende yaşıyorum, mevsimlerden ve zamandan habersiz, sen bende hüküm sürüyorsun...
Orada mevsim yaz olmuş, hazana dönmüş bize sarsıntı vermiyor.
Kalbimin aynasını sana tutunca mesafeler yitiyor ve bütün görkeminle beliriyorsun...
Seni gönül aynamda görebiliyorsam, ayrılıktan, yurtsamadan söz etmenin anlamı yok.
Ayrılık, pekiştiriyor sevdamızı.
Sen orada benim için yaşıyorsun, ben burada senin için yaşıyorum.
Mesafelerin aşkı çoğalttığını senden öğrendim ben.
Sevda üstüne ne biliyorsam sen öğrettin.
Ruhlarımız birlikte yürürken keşfettik aşkın bütün girdaplarını.
Ben düşünce sen tutup kaldırdın; özleyince ayrılığın daha bir koyusuyla tanıştırdın beni.
Ayrılıklar içinde buluşmayı, uzağı yakın etmeyi ve böylece daha çok, daha çok sevmeyi öğrendim.
Ve anladım, insan kendi başına sürüklüyor aşkı, kendi ellerinde taşıyor bir kor gibi.
Bir gün aşkın ellerimizde kor kesileceğini, bıraktık mı yanacağımızı; taşıdıkça, çoğalttıkça daha koyusuna ereceğimizi sen söylemiştin.
Şimdi yanan, kavrulan ellerimiz değil, yüreğimiz...
Kavruldukça aşka olan inancımız artıyor.
Tek başımıza, onurlu ve muhteşem bir coşkuyla arıyoruz birbirimizi, yani aşkı...
Sana haksızlık etmemeliyim...
Ayrılık acılarından ben de yakınıyorum.
Bir bilsen, olmadık işlere vuruyorum kendimi.
Anlamsız avuntular icat ediyorum kendime.
Şaşırıyorum, ben mi gurbetteyim, sen mi sıladasın?
Yurtsayan, mevsimleri uzaktan seyreden hangimiz?
Bir aşk hatırası bulmak için geceleri bekliyorum.
Senin, gecelerin dostu olduğunu, orada hep uyanık olduğunu, durmadan güneşi çağırdığını biliyorum.
Seni orada, ne orası, yanı başımda, her gördüğüm ve dokunduğum nesnede, okuduğum her şiirde, dinlediğim her şarkıda görmesem;
seninle yaşamasam gündüzü ve geceyi..
günleri ucu ucuna ekleyemezdim.
Gecenin sonunu getiremezdim.
Boş bir çerçeve gibi anlamsız kalırdı yaşamım.
Biliyorum ki ruhumun yarısı sende yaşıyor; seninle acılar çekiyor, seninle sınırsız düşler kuruyorum.
Gittiğin denizler boyunca beni de sürüklüyorsun.
Acıların içinden damıtıyoruz yaşam ışığını.
Aşk acı çekmekse, paylaşıyor onu ruhlarımız.
Paylaşıyoruz paylaşmasına da, ben hep haksızlık ettiğimi düşünüyorum sana. Sen hasını yaşıyorsun acının bense gölgesini...
Kapıları hep sen açıyorsun, sen göğüslüyorsun fırtınaları...
En büyük şarkıları hep sen söylüyorsun.
Ben, seni izliyorum yalnız, gönlümün aynasına düşeni yaşıyorum.
Ayrılık acılarından daha çok, sana yetişememenin, bütünüyle sen olamamanın acısını yaşıyorum.
‘Daüssıla’dan, yurtsamaktan söz açıyorsun.
Sözlerin kurşun gibi işliyor içime.
Aşkı elinde bir kor gibi taşıyanların sılası, sevdalıların yüreğinden başka neresidir?
Özlediğin, aradığın ve bulamadığın benim gönlümün ateşi olmalı.
Asıl hazan, asıl karanlık benim gönlümde.
Orada sana yetecek, seni acılar önünde diri kılacak coşkuyu, tutkuyu ve bağlılığı bulamıyorsun.
Yoksa ayrılıkların, mesafelerin aramızdaki kara gecelerin ne önemi var?
Yüreğimin bütün darlığına rağmen, ruhumun bir yarısının sende olduğunu bilmeni isterim.
Beni yaşama bağlayanın sen olduğunu ve aşkı bir kor gibi elimde taşıdığımı... Sıla benim, sıla sensin...
Sıla gönlümüzün aynası...
Orada seyrediyoruz ya birbirimizi...
Gecenin önemi yok, umudumuzun ışığı yeter bize...
Ali Çolak
Ben sende yaşıyorum, mevsimlerden ve zamandan habersiz, sen bende hüküm sürüyorsun...
Orada mevsim yaz olmuş, hazana dönmüş bize sarsıntı vermiyor.
Kalbimin aynasını sana tutunca mesafeler yitiyor ve bütün görkeminle beliriyorsun...
Seni gönül aynamda görebiliyorsam, ayrılıktan, yurtsamadan söz etmenin anlamı yok.
Ayrılık, pekiştiriyor sevdamızı.
Sen orada benim için yaşıyorsun, ben burada senin için yaşıyorum.

Mesafelerin aşkı çoğalttığını senden öğrendim ben.
Sevda üstüne ne biliyorsam sen öğrettin.
Ruhlarımız birlikte yürürken keşfettik aşkın bütün girdaplarını.
Ben düşünce sen tutup kaldırdın; özleyince ayrılığın daha bir koyusuyla tanıştırdın beni.
Ayrılıklar içinde buluşmayı, uzağı yakın etmeyi ve böylece daha çok, daha çok sevmeyi öğrendim.
Ve anladım, insan kendi başına sürüklüyor aşkı, kendi ellerinde taşıyor bir kor gibi.
Bir gün aşkın ellerimizde kor kesileceğini, bıraktık mı yanacağımızı; taşıdıkça, çoğalttıkça daha koyusuna ereceğimizi sen söylemiştin.
Şimdi yanan, kavrulan ellerimiz değil, yüreğimiz...
Kavruldukça aşka olan inancımız artıyor.
Tek başımıza, onurlu ve muhteşem bir coşkuyla arıyoruz birbirimizi, yani aşkı...
Sana haksızlık etmemeliyim...
Ayrılık acılarından ben de yakınıyorum.
Bir bilsen, olmadık işlere vuruyorum kendimi.
Anlamsız avuntular icat ediyorum kendime.
Şaşırıyorum, ben mi gurbetteyim, sen mi sıladasın?
Yurtsayan, mevsimleri uzaktan seyreden hangimiz?
Bir aşk hatırası bulmak için geceleri bekliyorum.
Senin, gecelerin dostu olduğunu, orada hep uyanık olduğunu, durmadan güneşi çağırdığını biliyorum.
Seni orada, ne orası, yanı başımda, her gördüğüm ve dokunduğum nesnede, okuduğum her şiirde, dinlediğim her şarkıda görmesem;
seninle yaşamasam gündüzü ve geceyi..
günleri ucu ucuna ekleyemezdim.
Gecenin sonunu getiremezdim.
Boş bir çerçeve gibi anlamsız kalırdı yaşamım.
Biliyorum ki ruhumun yarısı sende yaşıyor; seninle acılar çekiyor, seninle sınırsız düşler kuruyorum.
Gittiğin denizler boyunca beni de sürüklüyorsun.
Acıların içinden damıtıyoruz yaşam ışığını.
Aşk acı çekmekse, paylaşıyor onu ruhlarımız.
Paylaşıyoruz paylaşmasına da, ben hep haksızlık ettiğimi düşünüyorum sana. Sen hasını yaşıyorsun acının bense gölgesini...
Kapıları hep sen açıyorsun, sen göğüslüyorsun fırtınaları...
En büyük şarkıları hep sen söylüyorsun.
Ben, seni izliyorum yalnız, gönlümün aynasına düşeni yaşıyorum.
Ayrılık acılarından daha çok, sana yetişememenin, bütünüyle sen olamamanın acısını yaşıyorum.
‘Daüssıla’dan, yurtsamaktan söz açıyorsun.
Sözlerin kurşun gibi işliyor içime.
Aşkı elinde bir kor gibi taşıyanların sılası, sevdalıların yüreğinden başka neresidir?
Özlediğin, aradığın ve bulamadığın benim gönlümün ateşi olmalı.
Asıl hazan, asıl karanlık benim gönlümde.
Orada sana yetecek, seni acılar önünde diri kılacak coşkuyu, tutkuyu ve bağlılığı bulamıyorsun.
Yoksa ayrılıkların, mesafelerin aramızdaki kara gecelerin ne önemi var?
Yüreğimin bütün darlığına rağmen, ruhumun bir yarısının sende olduğunu bilmeni isterim.
Beni yaşama bağlayanın sen olduğunu ve aşkı bir kor gibi elimde taşıdığımı... Sıla benim, sıla sensin...
Sıla gönlümüzün aynası...
Orada seyrediyoruz ya birbirimizi...
Gecenin önemi yok, umudumuzun ışığı yeter bize...
Ali Çolak
Son düzenleme: