şiirler...

laziro8500

Kayıtlı Üye
Naat
Hakkı Mahmut Soykal'ın ruhuna ithaf olunur

Seccaden kumlardı...
....................................
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!

Mescit mü'min, minber mü'min...
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere "Amin!"

Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!

Kapına gelenler, ya Muhammed,
Uzaktan, yakından-
Mü'min döndüler kapından!

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu" lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resul,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, ya Muhammed;
Çağlar ne çağlardı;
Daha dünyaya gelmeden
Müminlerin vardı...
Ve birgün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime'nin kucağında
Abdullah'ın yetimi,
Amine'nin emaneti ağlardı!

Hatice'nin koncası,
Aişe'nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği,
Göklerin resulüydün...
Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu Allah'a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke'de bunalırsan
Medine'ye göçerdin.

Biz dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed?
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü) diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlid'ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kabe'ne siyahlar
Yakışmamıştır, ya Muhammed,
Bugünkü kadar!

Haset, gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Taif'tir, kimi Hayber'dir...
Fethedemedik, ya Muhammed,
Senelerdir!

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yabanlar:
Semave'yi boşaltıp
Save'yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman'lar!

Gözleri perdeliyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebi
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!

Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar?

Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.

Şu Tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir...
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi...
Hakkı göremiyen
Gözlerdeydi!

Şu kutu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva-ki bilinmez,
Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?-
Kuşlarını, bir sabah,
Medine'ye uçurdu mu?

Ey Abva'da yatan ölü
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hatıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!

Dinleyene hala,
Çöller ses verir:
"Yaleyl!" susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebubekir;
Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!

Ebubekir'de nur, Osman'da nurlar...
Kureyş uluları karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali'nin önünde kapılar açılır,
Ali'nin önünde eğilir surlar.
Bedir'de, Uhud'da, Hayber'de
Hak'kın yiğitleri, şehid olurlar...
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh... kanadlıydı.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!

Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Ya Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Adem oğullarına!

Yüreklerden taşsın
Yine imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir'ini;
Evliya, okusun Kur'an'lar!
Ve Kur'an'ı göznuruyla çoğaltsın
Kayışzade Osmanlar!

Na'tini Gaalip yazsın,Mevlid'ini Süleyman'lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan'lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi'raç'tan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanad, rüzgar kanad;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Ayetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilal-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Davud okusun!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!
 
Nafile


Unutmaya çalıştığım kabuk tutan yaramı neden kanattın?
Küllenen gönlüme ılık kasırgalarla gelip
Yangınlarda neden yalnız bıraktın?
Ne kasırga olduğunun farkındasın,
Nede beni yaban ellerde gönül mahkumu ettiğinin.
Bir adım uzağındayken bile,
dayanılmaz hasretler çektirdiğinin de.
Hasretimi geciktirmek için,
Haftaları haftalara kör düğümlerle bağladığımın da..

Söyle yüreğimi okyanuslarda dibe çeken güzel,söyle;
Kaybettiğim yüreğime mi yanayım,
Çaresizliğin yavaşlattığı uzun gecelere mi ağlayayım?
Senden kaçmak mı en güzeli,
Yapamayacağımı bilsem de sımsıkı sarılmak mı sana?
Acaba dizlerinde ağlayıp ayaklarına mı kapansam?
Yok, yok bu olmaz.
Neden olmasın!
Şu isimsiz yarayı kapatmaya çalışmak mı?
Asla!
 
Nagehan
Nedeni yoktu bu ayrılığın zaten nedensiz bir aşktı
Aşkına inanmak en büyük hataydı
Gözlerine ve verdiğin söze inandım
Elimde değil unutmak ben sende kaldım
Her şeyi feda ederim ettiğin bir tebessüme
Ah bir kez seviyorum de yeter gülerek giderim ölüme
Nedeni vardı bu ayrılığın o neden BENDİM
 
Namaz Borcu Kırk Türlüdür
Ey ağalar, ey bacılar,
Biz namazı kıldık şükür
Namaz borcu kırk türlüdür
Öz namazı kıldık şükür

Bahardık yazlara erdik,
Oğullar kızlara erdik,
Ağardık bozlara erdik,
Güz namazı kıldık şükür

Yürüdük derin sularda
İzimiz yitirdik karda
Sibirya’da Taygalar’da
Buz namazı kıldık şükür

Bölüştürdük hak yemedik
Sofra açtık, tek yemedik
Tıkabasa çok yemedik
Az namazı kıldık şükür

Yoktu gönlümüzde güman
Yemenlerde içtik çemen
Gurbetlerde olduk duman
Toz namazı kıldık şükür

Sözleri söyledik tartıp,
İrkilip, biriktik artıp
Sınırlarda nice tertip
Göz namazı kıldık şükür.

Aşk doluysa sefer tası
Yıldız kaynar matarası
Arpacıkla göz arası
Gez namazı kıldık şükür

Bozduk yanlış işlerini,
Kırdık azı dişlerini,
Zalimlerin başlarını
Ez namazı kıldık şükür!

Aşkı yabana atmadık
Sevgiye yalan katmadık
Gülümsedik, kaş çatmadık
Yüz namazı kıldık şükür

Gönül geniş dünya dardı,
Hayat bir gül, aşk nektardı,
Bize düşen bir miktardı,
Haz namazı kıldık şükür

Aralandırdık telleri,
Duyduk İslam bülbülleri,
Andık kınalı elleri
Saz namazı kıldık şükür

Üç yüz yıldır oyalandık,
Yeşil, kızıl boyalandık,
Su uyudu biz uyandık,
Hız namazı kıldık şükür

İlmi çözdük hece hece
Emek verdik gündüz gece
Menzilleri aştık nice
Giz namazı kıldık şükür

Yüz vermedik aracıya
Alçalmadık şıh hocaya
Allah’e tek yargıcıya
Diz namazı kıldık şükür

Aklın açtıkça gülleri,
Misilsiz ziynet halleri
Filizlendirdik dalları
Cüz namazı kıldık şükür.

Hak yolunda sökün olduk
Tonyukuk’la akın olduk
Birer Yulluk Tekin olduk
“Biz” namazı kıldık şükür

Girdik Yunus’un yoluna
Yandık herkesin haline
Çıktık ermişlik dalına
Koz namazı kıldık şükür

Bulamadık biz bir Tapduk
Nice türlü yola saptık
Seyfi kalem feyzi tattık
Söz namazı kıldık şükür

Sığamadık heybetine,
Aldanmadık şöhretine
Kandık ecel şerbetine,
Sız namazı kıldık şükür
 
Nasihat
Dost sözünü acı söyler
Gel sözüme kızma dostum
Sakın o la başkasının
Çukurunu kazma dostum

Belki birgün lazım olur
Sözlerimi sakla dostum
Sıkışırsan zor gününde
Her şey gelmez akla dostum

El ağzına sözlerini
Çarçaf yapıp asma dostum
Haksız yere hiç kimsenin
Nasırına basma dostum

Söz gümüştür süküt altın
Bilmiyorsan dinle dostum
Cambazlara uyup sakın
Her meclise girme dostum

Dil yarası ağır olur
Dille yarış yapma dostum
Laflarını kurşun yapıp
Sağa sola atma dostum

Yiğit ol yiğit olana
Kahpeliği yapma dostum
Şerefli ol şerefsize
Şerefliği satma dostum

Kapını aç misafire
Ağız burun etme dostum
Ekmeğinden ver sefile
Elin ile itme dostum

Meydan verme fitnelere
Dinlemeden tersle dostum
Ariflerin kelamını
Bitirmeden kesme dostum

El bağını tarlasını
El demeden biçme dostum
Hiçbir yerde hiçbir şeyi
El vermeden içme dostum

Başkasının omuzuna
Sakın basıp geçme dostum
İmanlı ya da imansız
Canı candan seçme dostum

Muradım yazdım Murat’ça
İstersen de saçma dostum
Dara düşen insanların
Yanlarından kaçma dostum
 
Nasihat Dinleme
( tek sana susuzdum tek sana aç , başım sanki dağ başı tek sana muhtaç,
duymaklardaydım tek sana ihtiyaç ,ne ararım ne takarım senden başka tek bir
taç.)

ilk kendime günaydın diyorum artık uyanırken
Ve ilk kendime gülümsüyorum aynalardan
Bir tatlı söz söylüyorum kendime
Ve umursuyorum kendimi teşekkür ediyorum
Sevmekle başlıyormuş herşey önce kendimi seviyorum
Ve paylaştıkça çoğalıyormuş sevgiler sınırsız veriyorum
Dost oldum kendime dürüst oldum
Sevda sunuyorum yalansız
Ve ilk kendime dokunuyorum hesapsız
Sonra görüyorum dışarda binlerce yüzde yansıma mı
Günlerim gökkuşağı renginde geçiyor artık
Ayağıma takılan en büyük engel kır çiçeği oluyor
Ama sonra sen aklıma geliyorsun çıkmazlarda
Bana ne mi oluyor , sorma
Gerisini sen düşün
 
Nasıl Kulluk Yapacağım
Allahım verirken bana dertleri,
Nasıl kulluk yapacağım,
Bir yol göstermedinki,
Nasıl kulluk yapacağım.

Kulun senden başka düşünmez,
Dertleri asla onu üzmez,
Tanrı da kuluna böyle çektirmez,
Nasıl kulluk yapacağım.

Kulun olanlar hep ağlıyor,
Gurbet elde sürünüyor,
Herkes kula kulluk ediyor,
Nasıl kulluk yapacağım.

Kula kulluk edenler varken,
Artık bu dunya bana darken,
Ölüme her an hasretken,
Nasıl kulluk yapacağım.

RAFET yanılmadı yine dert var,
Sabır taşım kırıldı,isyanlar
İçindeyken hep yaşayanlar,
Nasıl kulluk yapacağım.
 
Nasıl Gittiysen Öyle Gel
nasıl gittiysen öyle gel
haydi gel ay gök yüzüne çıkmadan gel
sensiz bir kez daha sabah olmadan ,
gün kararmadan gel...
haydi çık gel ...nasıl çekip gittiysen öyle gel
yine bakışlarınla ısıt içimi
yine sarıl sımsıkı yüreğime ... yine
herşey ilk günki gibi de
sil göz yaşlarımı ellerinle eskiden oldugu gibi
"kıyamam aglama bebegim de"
haydi gel artık sabrın taşı dağ oldu
gün geçti ay oldu
sustu gönlüm gülmez oldu
sevmek bu kadar zormuydu
söyle ...söyle yar sana ne oldu
bitmez sandıgım her şey yoksa bittimi
kalbine başkaları yoksa çoktan girdimi?
sana benim gibi:sevgiyi,saygıyı,
haklıda olsa af dilemeyi,gururunu silmeyi
yalnız seni sevmeyi...
söyle birtanem oda bunları verdimi?
yalnız ama yalnız seni sevmeyi
benim gibi oda tercih ettimi
hayatını sana feda etti mi?
 
Ne Bilir


Munzur suyu çağıl-çağıl akarken,
Sevda benim başım yakmış; ne bilir…
Anam kadın gözyaşını dökerken,
Ümitlerim boşa çıkmış; ne bilir…

Munzur’un üstünde sevda köprüsü,
Ser verir sevdadan geçmez doğrusu,
Ölüm değil, ayrılıktır korkusu,
Ölümüne sevda çekmiş ne bilir…

Munzur dağı görkeminin altında,
Mertlik suyu coşar, alnın çatında,
Sevda kokar tırnağında, etinde,
Can’a; yardan güzel yokmuş, ne bilir…

Bir sevmiş ki, ayrılığı tanımaz,
Aşktan yanar, nar’a; ateşe yanmaz,
Yürek volkan, ateş bile dayanmaz,
Aşk uğruna ömrün yakmış, ne bilir
 
Ne Çare
bu dostluk ebedi sürer sanmıştım,
bak daha yanmadan ne çare.
bir bilsen sana nasıl kanmıştım,
ümitler tersine döndü ne çare.

gülüp oynuyordun değiştin birden,
vurdun insafsızca beni kalbimden,
sanma ki bu dostluk başlar yeniden,
gönül ayrılığa bindi ne çare.
 
Ne Çıkar



Arılar çiçekten çiçeğe uçuşuyorken,
Bende bir çiçeğe konsam ne çıkar.
Kerem Aslı için tutuşuyorken,
Bende senin için yansam ne çıkar.

Bırak gönlüm çiçek açsın dallarında,
Yürürken kaybolayım yollarında,
Bir gece uyuyup ta kollarında,
Ben de yanın da uyansam ne çıkar.

Dudaklarım susuzluktan çatlarsa,
Acılarım da üst üste katlarsa,
Yüreğim bir volkan gibi patlarsa,
İçip susuzluğa kansam ne çıkar,


Beraber oturup beraber kalksak,
Aşkın ateşini beraber yaksak,
El ele tutuşup göz göze baksak,
Her şeyi öyle, bıraksam ne çıkar
 
Ne Demeli
Hani beni hiç unutmuyacaktın
Hani benle hep beraber olacakttın
Hani benimle gülüp benimle ağlayacaktın
Ben unutmadım sen unuttun buna ne demeli

Hani benimle derdini paylaşacaktın
Hani beni birinin yerine koymayacaktın
Hani sen beni hiç ağlatmayacaktın
Ben ağlıyorum sen gülüyorsun buna ne demeli

Hani ömür boyu beraber olacaktın
Hani beraber solup beraber açacaktık
Hani bütün dertlere gögüs gerecektik
Ben dertli oldum sen neşeli buna ne demeli

Hani beni görmeden duramazdın
Hani benden başkasıyla olamazdın
Hani Kartala sadık kalacaktın
Ben burda kaldım sen gittin buna ne demeli
 
Ne İster Neyi Özler Bilemediğim Yar
sana yıldızları indiremesem de,
onlara ulaşabiliyorum senden bir haberle
her an beni unuttuğunu bilsem de,
hiçbir zaman unutamıyorum senide, sevdiğimi de
seni içimde doğuran özlem,
öldüren....
seni öldüremem ki ben.
külünden doğan kuşa benzersin bu yüzden.

Şiirler şarkılar söylüyorum sana
ama sen dilimi bilmiyorsun
bende tatlı bir düş içinde tutsaksın
ama sen benim düşlerimi bilmiyorsun
birde tutsak kalmayı sevmiyorsun.

Bir mektubun var kırlangıcın çatal kuyruğunda
pencereni açık bıraksana yar.

Ne ister neyi özler bilemediğim yar!
Çocukluksa..
bende senin için rengarenk bilyeler var,
mutluluksa ..
hayatta bolca keşfedilmeyi bekleyeni var,
umutsa...
gök yüzüne bak ne renk var.
kısacık ömrününde ki bir tek soluğu kaça yeniden alırsın söylesene yar.
sensiz günüme bir yenisini daha ekle var.
bende sensizlikle tükenmeyen sevdan var.
 
Ne Kar Ne de Yar
kar yağıyor yüreğime bu akşam,lapa lapa
ve düşen her damla eriyor yavaş yavaş
keşke diyorum,biraz birikse kar
ama ne fayda yanıyor yürek,eritiyor hepsini
ne kar kalıyor,ne de yar
soğutmak için yüreği elde ne mi var?
bir umut var,baharı bekleyen
bi de yar var,hiç gelmeyen
 
Ne Kıymeti Kaldı
Islanmamışsan deli yağmurda
Yanmamışsan güneş altında
Iskalayıp geçmişsen sevdayı
Ne kıymeti kaldı bu canın
Toprağa düştü mü

Koymamışsan dost omuza başını
Ağlayamamışsan hıçkıra hıçkıra
Yakmamışsan sevdadan çıra
Ne kıymeti kaldı bu canın
Toprağa düştü mü

Hep aramışsan umutları
Ümitsizlik içinde
Aydınlatmamışsan bir yıldızla geceni
Ne kıymeti kaldı bu canın
Toprağa düştü mü
 
Ne Kaybederdin
Bir günah işledim bin af diledim
Üstünde durmasan ne kaybederdin?
Hemen her fırsatta bir tokat gibi
Yüzüme vurmasan ne kaybederdin?

Neyin eksilirdi beni affetsen ?
Ne vardı kalbimi tekrar fethetsen !
Ne olur birazda bizden bahsetsen
Hep onu sormasan ne kaybederdin?

Evli olmasakta keyfe kederdi
Gönül nikahımız bize yeterdi
Şeytana uyupta bu kadar derdi
Başına sarmasan ne kaybederdin?

Yakamı tutmasan yargılar gibi
Ahiret gününde sorgular gibi
Her yerde hatamı sergiler gibi
Önüme sermesen ne kaybederdin?

Üstüme gelmesen sıkana kadar
Üzmesen canımdan bıkana kadar
Dağ gibi sabrımı yıkana kadar
Dilini yormasan ne kaybederdin?

Kanattın yaramı günbegün deşip
Paramparça oldun gözümden düşüp
Çılgın seller gibi haddini aşıp
Üstüme varmasan ne kaybederdin?

Hiç şansın kalmadı dönsen de geri
Yitirdin verdiğim bütün değeri
Aşkına emanet ettiğim yeri
Bu kadar kırmasan ne kaybederdin?
 
Ne Zor
Ne zor, olduğun gibi görünememek
Ne zor, sevip belli edememek
Ne zor, kanarken yüreğin dindirebilmek
Ne zor, susarken anlatabilmek

Ne zor, için ağlarken gülümseyebilmek
Ne zor, bi köşede yalnızlık peşindeyken bende buradayım diyebilmek
Ne zor, yüreğin bir an bile susmazken sessiz kalmak
Ne zor, seni dinleyenin sadece duvarlar olması

Ne zor, seni seviyorum demek
Ne zor, sessizce uzaktan süzmek
Ne zor, yüreğinde yanan ateşin seni üşütmesi
Ne zor, zorluklarla mücadele edebilmek
 
Kabahat Kimde


Çaresizlik adına yaşanmış tüm gerçeksizliklerden
Yoluma çıkmış her türlü berbat çirkinliklerden
Adını bile söylemeye cesaret edemediğim düşlerimden
Hatırı sayılır üzüntülerimden geriye ne kaldı
Yalnızlığımın kanatları altında ebedi yolculuğuma
Bir yol arkadaşı bile edinemedim neyleyim
Üstü kapalı yalan sevdaların derdinden
Yalıçapkını bakışlarından kaçmaya meyilliyim
Ağlamaklı geçen her gecenin mahsun nefesinde
Gizlenmeye çalışır ama saklanamam her seferinde
Artık yıldızları saymayı bırakmak istiyorum
Bir martı özgürlüğüyle kendimi bu hayattan
Sevgisizliğin tüketilmişliğinden ruhumu silmek istiyorum
Sanmayın sakın bunu da kaderdendir
Canına yandığımın ilâcı yok üzüntüm kederdendir
Hapsolur giderim ben de yokluğunun sonbaharında
Anlatamam kimseye çünkü bütün kabahat bendedir.
 
Kabrine Selam Getirdim
sen gittin, dünyada huzur görmedim,
sevdanın üstüne, bir gül dermedim,
şu yorgun yüreği, ele vermedim,
kalbimden, kabrine selam getirdim.

çok kaldım birtanem, çok kaldım darda,
el bile açmadım, kalsam da zorda,
sevdanı sakladım, ıssız dağlarda,
dağlardan, kabrine selam getirdim.

sen gittin, anam da gitti peşinden,
çiçekler saksıda, koptu eşinden,
uzak diyarlardan, kan kardeşinden,
gurbetten, kabrine selam getirdim.

sen gittiğin zaman, ben de ölmüştüm,
ben garip sevgimi, senle gömmüştüm,
yetişirim diye, peşine düştüm,
kabrimden, kabrine selam getirdim..
 
Kabus
Dün gece rüyamdaydın,
Düşmanımla Kol kolaydın,
Yanında bir çocuk,
Öyle mutluydun ki;
Keşke benimle mutlu olsaydın.
Ter içinde uyandım,
Rüya olduğunu anladım,
Taktım kafama bunu,
Düştüm yollara bulmak için seni,
Gelene sordum,sevene sordum
Sevdiğim nerede diye?
Dediler ki;onu hala atamamışsın;
GÖNLÜNDE.
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst