ѕιуαнıη мαтємι
Bayan Üye
Duygularımıza cemre düştüğü an tohumlar ekmiştik yüreğimize. Soğuk ve durgun geçen dönemde hep hazırdan yediğimizden kelime hazinemiz tam takırdı. Açlık kapıya dayanmıştı. Üstelik ektiklerimizin hasatına da daha çok zaman vardı.
Doğduğumuz şiirden harfi kelimesi altın doyacağımız büyükşiirlere gitmek gerekiyordu. Nasıl olsa vasfımıza uygun bir dize bulma ihtimali vardı büyükşiirlerde. Dize olmasa kelime kelime olmasa hece ile yetinebilirdik. Ne de olsa kıt kanaat okumaya alışmış asgari harflerle yaşamayı öğrenmiştik.
Duygularımızın uçan halısının havası inmiş lastiklerini şişirip yola koyulduk. Küçük dizelerden oluşan Aşk şiirlerine ulaşmıştık. Rakımı düşük kelime olamamış heceleri oluşturan harf nüfusunun yoğun olduğu aşk şiirlerinin arasında mola verdik. Harfler ya ş(aşk) ın ya savaş(k) halindeydiler. Acıkmıştık bir şeyler yemek istedik. Pişmiş aş(k) a su katıldığını gördük. Kokuşmuşluğu tiksinti vericiydi. Sifonu bozuk dörtlüklerin ortasındaki enkazda Tosun eserlerini imzalıyordu hayranlarına. Öfke ile yolculuğumuza devam ettik.
Sürekli göç alarak imla plansız bir şekilde büyümüş şiirlerin içinden geçtik. Ne harfler ne heceler ne de kelimeler bir birleriyle kaynaşmamıştı. Şiire yabancı bir şekilde dizelere yerleşmişlerdi. Bir süre sonra doğdukları şiire kesin dönüş yapacak gibiydiler. Bunlardan türeyen yeni nesil harfler ve heceler ise hangi şiirin duygusuna göre büyüyecekleri kararsızlığının ikilemi içindeydiler.
Varoşları bol şiirlere doğru ilerliyorduk. Meyvesi duygu olan tek bir ağaç yoktu. Bu şiirlerde bütün yük dişi harflerin sırtındaydı. Erkek harfler şiirin ortasında bir dizenin etrafına çöreklenmiş pişpirik oynuyor noktalama işaretlerinin ince belli sırma saçlı al yazmalı bardaklarla ikram ettiği çayları yudumlayıp yan gelip yatıyorlardı. İmla hatasına rastlamamış şaşırmıştık. Şiir çıkışında anladık ki imla yokmuş şiirde.
İrili ufaklı şiirler dizeler kelimeler aşarak büyükşiire ulaşmıştık. Yaldızlı ışıklarla parlıyordu büyükşiirin heceleri. Kiminde sakindi kiminde koşturmaca içindeydi harfler. Hecelerden dışlanmış harfler şiirin boş alanlarına çadır veya gecekondu kurmuşlardı. Her türlü ihtiyaca cevap verebilecek durumdaydı büyükşiirler. Fast food dizelerden tutun da işportaya düşmüş ihraç fazlası kelimelere kadar her şey vardı. Her dize kendine uygun olanlara hizmet ediyordu. Lüks dizelere kolay girilemiyordu. Eğer kendi şiirinden gelmiş bir tanıdık veya bir hemşeri kelime elinden tutmuyor kılavuzluk etmiyorsa büyükşiirlerde barınmak mümkün değil. İşte o zaman anlaşılır ki büyükşiirlerin harfi hecesi altın değilmiş.
Şiirlerarası hızlı gidilse de şiiriçinde sürat yapmamak gerekiyordu. Kontrolsüz virgüllerden çıkan harfler sağa sola bakmadan dalıyordu dizelere. Her an bir travma riskiyle karşı karşıya kalınabilirdi. Ayrıca her şiirin kendine göre bir özelliği bir güzelliği vardı. Gerek bunları ve gerekse kelimelerın dizelerin mimari yapısını şiirin doğal kültürel zenginliklerini iyice görmek için Şiiriçinde yaya dolaşmak en güzeli.
Geri dönme zamanı gelmişti. Eli boş dönmek olmaz diye düşünüp ağlak kelimelere sattığım mendillerden eksozuna boğulduğum hecelerin camlarını silmekten biriktirdiklerimle kendi şiirime döndüm. Oh be hecesini kelimesini sevdiğim canım şiirim nasıl özlemişim seni.
Yiyip içtiğin senin olsun okuyup gördüklerini anlat diyenlere “ŞİİR İÇİNDE SÜRAT YAPMAYINIZ HATTA YAYA DOLAŞINIZ” diyorum.
Rahim TAŞ
Doğduğumuz şiirden harfi kelimesi altın doyacağımız büyükşiirlere gitmek gerekiyordu. Nasıl olsa vasfımıza uygun bir dize bulma ihtimali vardı büyükşiirlerde. Dize olmasa kelime kelime olmasa hece ile yetinebilirdik. Ne de olsa kıt kanaat okumaya alışmış asgari harflerle yaşamayı öğrenmiştik.
Duygularımızın uçan halısının havası inmiş lastiklerini şişirip yola koyulduk. Küçük dizelerden oluşan Aşk şiirlerine ulaşmıştık. Rakımı düşük kelime olamamış heceleri oluşturan harf nüfusunun yoğun olduğu aşk şiirlerinin arasında mola verdik. Harfler ya ş(aşk) ın ya savaş(k) halindeydiler. Acıkmıştık bir şeyler yemek istedik. Pişmiş aş(k) a su katıldığını gördük. Kokuşmuşluğu tiksinti vericiydi. Sifonu bozuk dörtlüklerin ortasındaki enkazda Tosun eserlerini imzalıyordu hayranlarına. Öfke ile yolculuğumuza devam ettik.
Sürekli göç alarak imla plansız bir şekilde büyümüş şiirlerin içinden geçtik. Ne harfler ne heceler ne de kelimeler bir birleriyle kaynaşmamıştı. Şiire yabancı bir şekilde dizelere yerleşmişlerdi. Bir süre sonra doğdukları şiire kesin dönüş yapacak gibiydiler. Bunlardan türeyen yeni nesil harfler ve heceler ise hangi şiirin duygusuna göre büyüyecekleri kararsızlığının ikilemi içindeydiler.
Varoşları bol şiirlere doğru ilerliyorduk. Meyvesi duygu olan tek bir ağaç yoktu. Bu şiirlerde bütün yük dişi harflerin sırtındaydı. Erkek harfler şiirin ortasında bir dizenin etrafına çöreklenmiş pişpirik oynuyor noktalama işaretlerinin ince belli sırma saçlı al yazmalı bardaklarla ikram ettiği çayları yudumlayıp yan gelip yatıyorlardı. İmla hatasına rastlamamış şaşırmıştık. Şiir çıkışında anladık ki imla yokmuş şiirde.
İrili ufaklı şiirler dizeler kelimeler aşarak büyükşiire ulaşmıştık. Yaldızlı ışıklarla parlıyordu büyükşiirin heceleri. Kiminde sakindi kiminde koşturmaca içindeydi harfler. Hecelerden dışlanmış harfler şiirin boş alanlarına çadır veya gecekondu kurmuşlardı. Her türlü ihtiyaca cevap verebilecek durumdaydı büyükşiirler. Fast food dizelerden tutun da işportaya düşmüş ihraç fazlası kelimelere kadar her şey vardı. Her dize kendine uygun olanlara hizmet ediyordu. Lüks dizelere kolay girilemiyordu. Eğer kendi şiirinden gelmiş bir tanıdık veya bir hemşeri kelime elinden tutmuyor kılavuzluk etmiyorsa büyükşiirlerde barınmak mümkün değil. İşte o zaman anlaşılır ki büyükşiirlerin harfi hecesi altın değilmiş.
Şiirlerarası hızlı gidilse de şiiriçinde sürat yapmamak gerekiyordu. Kontrolsüz virgüllerden çıkan harfler sağa sola bakmadan dalıyordu dizelere. Her an bir travma riskiyle karşı karşıya kalınabilirdi. Ayrıca her şiirin kendine göre bir özelliği bir güzelliği vardı. Gerek bunları ve gerekse kelimelerın dizelerin mimari yapısını şiirin doğal kültürel zenginliklerini iyice görmek için Şiiriçinde yaya dolaşmak en güzeli.
Geri dönme zamanı gelmişti. Eli boş dönmek olmaz diye düşünüp ağlak kelimelere sattığım mendillerden eksozuna boğulduğum hecelerin camlarını silmekten biriktirdiklerimle kendi şiirime döndüm. Oh be hecesini kelimesini sevdiğim canım şiirim nasıl özlemişim seni.
Yiyip içtiğin senin olsun okuyup gördüklerini anlat diyenlere “ŞİİR İÇİNDE SÜRAT YAPMAYINIZ HATTA YAYA DOLAŞINIZ” diyorum.
Rahim TAŞ