1. Sigortacılık Kavramları
Sigorta ferlerin hayatta bazı şartlar altında karşılaşacakları , zarar ve masraflara sebep olan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için önceden tedbir alma ihtiyaçlarından doğmuştur.
Sigorta : Aynı ve benzer rizikolara maruz bulunan kişiler topluluğunda rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkacak ihtiyacın belli bir para (prim) karşılığında giderilmesine yönelik bağımsız bir hukuki talep hakkına sahip olunmasıdır.
Sigortanın yararları :
1- Güvenlik sağlar
2- Milli kaynakları korur ve güçlendirir,
3- Kredi teminine kolaylık sağlar,
4- Kapital birikimini sağlar,
5- Tasarruf vasıtasıdır.
Sigortacı : Muhtemel risklere karşı sigorta olmak isteyen kişi ve kuruluşlara teminat veren kuruluş şekli kanunlarla belirlenmiş şirketlerdir. Bu şirketler Anonim Şirket veya karşılıklı sigortalarda Kooperatif Şirket şeklinde kurulur.
Poliçe : sigortacı ile sigortalı arasında sigorta sözleşmesinin yapılmış olduğunu ve sözleşmenin şartlarının gösteren belgedir.
Sigortanın Temel Prensipleri
1-Sigortalanabilir Menfaat : Sigorta ancak sigortalanabilir bir menfaatin mevcudiyeti halinde çıkar.
2-Azami Hüsnüniyet : Tarafların hileli şekilde değil de iyi niyetle hareket etmeleridir.
3-Tazminat Kaidesi : Can sigortaları hariç bütün mal ve mesuliyet sigortaları tazminat esaslı mukavelelerdir.
4-Sigortacının Kanuni Halefiyeti : Sigortacı , sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin gerçekleşen zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa , bu hak tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.
5-Yakın Sebep : Sigortalının , sigortacısından tazminat talebinde bulunabilmesi için meydana gelen hasarın poliçede teminat altına alınan tehlikeden ileri gelmiş olması gerekmektedir.
2. Sigorta Çeşitleri
2.1 Hayat Sigortası
Sigortalıya, ihtiyarlığında sıkıntıya düşmeden hayatı sürdürme imkanını sağlamak , ölümü halinde ise bakmakla yükümlü olduğu geride kalan aile fertlerine aynı imkanı vermek hayat sigortasının belli başlı var oluş nedendir.
a-Ölüm Hali Hayat Sigortası : Sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün , ancak sigortalının ölümü ile meydana geldiği hayat sigortası türüdür.
b-Yaşama Hali Hayat Sigortası : bu sigorta şeklinde söz konusu olan sigortalının önceden saptanan bir süre sonunda hayatta kalmasıdır. Kişinin bu süreden önce ölümü durumunda ödemiş olduğu ücretler sigortacıya kalır.
c-Karma Hayat Sigortası : Hayatta kalma ve ölüm durumunu belirli oranlarda karma olarak kapsayan sigorta çeşididir. Sigortalı önceden belirlenmiş bir süre içinde sigortalı olup , bu süreden önce ölümü halinde belirlemiş olduğu varislerine temin eden sigortalı miktar ödenir. Süre sonunda hayatta kaldığı takdirde ise sigortalı miktarı kendisi alır.
d-Grup Hayat Sigortası : Hayat sigortasının bu çeşidi ile bir grup insanın sadece bir sigorta poliçesi ile sigortalanması mümkün olmaktadır. Sigorta edilenler belirli bir endüstride çalışanlar , bir sendikanın üyeleri gibi gruplardır.
e-Sağlı Sigortası : Ayrı olarak yada hayat sigortalarına eklenmek suretiyle yapılabilen sigorta çeşididir. Kazadan ileri gelmeyen bütün hastalıkların tedavisi için yapılan masrafların ödenmesidir.
2.2 Hayat Dışı(Elementer) Sigortalar
Hayat dışı sigortalar hayat branşı dışında , sigortalının varlığında çeşitli risklerin sebep olacağı hasarlar ile meydana gelecek kayıpları sigorta teminatı altına almaktır. Branşları ;
a-Yangın Sigortası : Yangın sigortaları yangın neticesinde meydana gelen her çeşit hasarı karşılar. Ev ,depo ,fabrika gibi gayrimenkullar ile ev eşyası , demirbaş ,ticari mallar teminat altına alınır.
b-Kaza Sigortası : Sigortalının iradesi dışında kendisine veya mallarına gelecek zara ve ziyanın temini kaza sigortaları aracılığıyla yapılabilir. Kaza sigorta kişi ve mal sigorta olarak ikiye ayrılır.
c-Nakliyat Sigortası : Çeşitli yollarla taşınmakta olan malların sevk edilmeleri sırasında meydana gelebilecek hasarlar ile deniz araçları için söz konusu olabilecek zarar ve ziyanı temin eden sigorta türüdür.
d-Mühendislik Sigortası : Makine kırılması , inşaat , montaj ve elektronik cihaz sigortaları “mühendislik sigortası” kapsamında olup , her biri ayrı yapılabildiği gibi tek bir poliçe kapsamında da temin edilebilir.
e-Tarım Sigortası : Tarım sigortası , dolu ve hayvan hayat sigortası olmak üzere ikiye ayrılır. Dolu sigortası dolu tanelerinin vurması ile toprak ürünlerinde meydana gelebilecek hasarları sigorta teminatı altına alan bir sigorta çeşididir. Hayvan hayat sigortası , genellikle tarımda kullanılan hayvanlar, meslek hayvanları ve spor hayvanları için söz konusu olacak riskleri sigorta teminatı altına alır.
f-Diğer Sigortalar : yukarıda temel olarak sayılan sigorta branşlarının dışında yer alan sorumluluk , hukuki koruma , meslek , işletme faaliyetlerinin kesilmesi , kredi , uzay sigortası gibi türlerde vardır.
3. Sigorta Şirketlerinde Kullanılan Mali Tablolar
Sigorta şirketlerinin bilançolarına bakıldığında , sigorta şirketlerinin bilançolarının da genel kabul görmüş muhasebe standartlarına göre hazırlanmakla birlikte , kullanılan bazı hesaplar ve yöntemler itibariyle diğer şirket bilançolarına göre farklılıklar taşıdığı görülmektedir.
3.1 Türkiye’de Faaliyette Bulunan Sigorta Şirketlerinde Kullanılan Bilançolar
Türkiye’de sigorta şirketleri Sigorta Murakabe Kanunu’na tabidir. Bunun yanında halka açık sigorta şirketleri SMK ile birlikte SPK’a hükümlerine de tabidirler. Dolayısıyla halka açık sigorta şirketleri biri SMK diğeri SPK hükümlerine uygun iki ayrı bilanço ve gelir tablosu hazırlamaktadırlar.
Kullanılan Bilanço Şekillerinin Karşılaştırılması
Sigortacılık faaliyetleri hayat ve hayat dışı olmak üzere iki ana gruba ayrılmıştır. Önceleri sigorta şirketleri hayat ve hayat dışı sigorta ana gruplarında her ikisinde birden faaliyette bulunurken, 1990 yılında meydana gelen değişiklikle sadece birinde faaliyet gösterebilecekleri belirtilmiş ve bunun için bir geçiş süreci öngörülmüştür. Sigorta şirketlerinin bilançoları hayat ve hayat dışı olarak ikiye ayrılmıştır. Bilanço incelendiğinde;
- Hesapların en likitten en az likide doğru sıralandığı,
- “İştirakler”,”Menkuller” ve “Gayrimenkullar” kalemlerinin “sabit değer ve diğer aktifler” hesabı altında toplandığı,
- Alacaklar ve borçlar hesaplarının vadelerine göre ayrılmadığı,
- Teknik karşılıkların net olarak verildiği , brüt rakamın ve reasürör paylarının gösterilmediği,
- “Dönem vergi karşılığı” hesabının “serbest karşılıklar” hesabı altında olduğu,
- “Dönem karı” kaleminin net olarak “Öz kaynaklar” hesabı altında olduğu,
Halka açık hayat dışı bir sigorta şirketinin bilanço şekli incelendiğinde;
- Hesapların an likitten en az likide doğru sıralandığı,
- Sadece faaliyet alanına ilişkin kalemlerin gösterildiği,
- Hesap kalemlerinin daha derleyici hesaplar altında toplandığı ve bunla altında detay hesaplara yer verildiği,
- Burada alacaklar ve borçlar hesaplarının vadelerine göre ayrılmadığı,
- Teknik ve serbest karşılıkların tek bir başlık altında toplandığı,
- Teknik karşılıkların brüt olarak verildiği , brüt rakamın reasürör paylarının düşülmesi suretiyle net değere ulaşıldığı,
3.2 Avrupa Birliği Sigorta Şirketlerinde Kullanılan Bilanço
78/660/AET sayılı direktifte ,Bilanço hesap tipi ve rapor tipi olmak üzere iki şekilde benimsenmiştir. Ancak 91/ 674/AET sayılı direktifte sadece hesap tipi bilanço benimsenmiş ve direktifte yer alan detay hükümlerle bu bilanço yapısı şekillenmiştir.
Kullanılan Bilanço Şeklinin Karşılaştırılması
Bilanço aktif ve pasif kalemlerinden oluşmaktadır. Kalemlere genel olarak bakıldığında bize göre daha detay hesap kalemlerine yer verildiği görülmektedir. Ülkemizde kullanılan bilanço ile Avrupa Birliği direktifinde verilen bilançoya karşılaştırmalı olarak bakıldığında;
- Hesap kalemleri, ülkemizde en likitten , en az likide doğru sıralanırken; Avrupa Birliğinde bunun tam tersi uygulanmaktadır,
- Mali yatırımlar , ülkemizde aktifte II, V ve VI numaralı başlıklar altında yer alırken Avrupa Birliği direktifinde C başlığı altında yer aldığı,
- Alacaklar üzerinden ayrılan karşılık ülkemizde aktifte III numaralı başlık altında brüt ve net değerler açık olarak gösterilirken; Avrupa Birliğinde karşılıklar düşüldükten sonra kalan net değerin gösterildiği , dolayısıyla karşılıkların açık olarak gösterilmediği ancak dipnotlarda açık olarak belirtildiği,
- Ülkemizde aktifte “geçici aktif” hesaplara özel bir başlık açılmazken Avrupa Birliği’nde G başlığı altında detay olarak yer verildiği,
- Karşılıklar ülkemizde pasifte II numaralı başlık altında yer alırken ; Avrupa Birliği’nde C, D,E başlıkları altında detaylandırıldığı,
- Ülkemizde pasifte , “geçici pasif” hesaplar için özel bir başlık açılmazken Avrupa Birliğinde H başlığı altında yer verildiği görülmektedir.
4. Sigorta Şirketlerinde Mali Bünye Analizinde Kullanılan Oranlar
Sigorta şirketlerinin mali denetiminde kullanılan yöntemlerden biri “oranlar yöntemiyle” yapılan analizdir. Bu oranlar temelde diğer firma analizlerinde kullanılan oranlarla aynı olmakla birlikte , şirket faaliyet konusunun sigorta olmasından dolayı farklı hesapların bulunması, bu faklı hesapların kullanılması sonucunda elde edilen oranlar ve bunların yorumlanmasında diğer işletmelere göre farklılık göstermektedir.
Kasa + Serbest ve Vadesiz Banka Mev. + Serbest Menkul Kıymetler
Nakit Oranı =
Kısa Vadeli Borçlar
Kısa Vadeli Alacaklar
Likidite Oranı =
Kısa Vadeli Borçlar
Tahsilat Oranı
a) bir önceki yıldan devreden sigortalılardan alacaklar
b) bir önceki yıldan devreden acentelerden alacaklar
c) cari yıl prim üretimi
d) a + b + c toplamı
e) cari yıl sonu sigortalılardan alacaklar
f) cari yıl sonu acentelerden alacaklar
g) d – (e + f ) = cari yıl tahsilatı
Tahsilat Oranı = g / d
Karlılık sigorta şirketlerinin ödeyebilirliği açısından önemli bir unsurdur. Kar yalnızca dağıtılmayan karlar yoluyla öz kaynakları güçlendirmez, aynı zamanda orta dönemde karlı bir şirket , yeni sermaye artışı yoluyla da öz kaynak sağlama olanağında kavuşur. Kar sağlamayan ve yeterli bir karlılık oranına ulaşamayan bir şirketin orta dönemde sektörde kalabilmesi oldukça güçtür.
Sigorta şirketlerinin yapmış oldukları sigortacılık faaliyetleri sırasında uyguladıkları politikalar mali bünyelerini yakından ilgilendirmekte , sigortalılara karşı üzerlerine almış oldukları yükümlülükleri karşılamada yeterli bir finansman gücüne sahip olmamaları , uygulanan yanlış politikaların bir sonucu olmaktadır. Fiyatlandırma saklama payı , reasürans , reasürör seçimi , tahsilat , kar dağıtım politikaları sigorta şirketlerinin sigortacılık faaliyetlerini , dolayısıyla mali gücünü etkileyen en önemli faktörlerden sayılmaktadır
5. Sigortada Ombudsman
Türk Sigorta sektöründe, sigorta ve diğer ilgili mevzuatın yetersizliği; bunun sonucu farklı uygulamalar, içtihatlar ve yargı kararları sektörün hizmet verme fonksiyonunu etkilemektedir. Sigorta ettiren / sigortalı ile sigortacılar arasında sigorta sözleşmelerinin uygulanmasından ve verilen hizmetlerden doğan uyuşmazlıklar bazen uzun süre giydirilememekte ve bu durum, gerek sigortacı, gerek sigorta ettiren veya sigortadan istifade edenler için güven kaybına neden olmakta ve sigortayı amacından uzaklaştırmaktadır. Bu yazımızda, uyuşmazlıkların hızlı çözümünde etken bir yol olan Ombudsman Kurumu irdelenmiştir.
Sigorta sektöründe de yer alan ve uygulama alanı bulan Ombudsman Kurumu, son senelerde sigortacılığın gelişmiş olduğu ülkelerde sigorta mevzuatı içinde yer almış ve sigortacı ile sigortadan faydalananların, sigorta sözleşmesinden doğan hak ve menfaatlerin korunmasında yardımcı bir müessese haline gelmiştir.
Sigortada Ombudsman, sigortacıların, sigortalıların ve sigorta sözleşmesinin uygulanmasında doğrudan doğruya ilgili olan üçüncü kişilerin, yazılı ve basit başvuruları üzerine bir sigorta şirketi ile olan uyuşmazlıklarının tarafsız ve objektif bir şekilde incelenmesidir. Bir başka ifade ile, Ombudsman şahıs olarak uyuşmazlıkların çözümünde aracı; kurum olarak ise aracılık hizmetidir.
5.1 Sigortacılığın Gelişmiş Olduğu Bazı Ülkelerde Ombudsman Kurumu
Sigorta ile sigortacı arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için ihdas edilen Ombudsman Müessesesi Avrupa ülkelerinde çeşitli kuruluşlar içinde faaliyet göstermektedir.
Avusturya : “Şikayetler Bürosu” adı altında Sigorta Şirketleri Birliği nezrinde hizmet bölümlerinden biri olarak çalışmakta ve Büronun hiçbir ücrete tabi olmadan yaptığı bu hizmet, şikayetçi ile sigorta şirketi arasında aracılık ve tavsiyede bulunmak şeklinde belirlenmektedir.
İsviçre : “Özel Sigorta Ombudsmanı “ bir vakıf olarak kurulmuştur. Vakıf yönetimi biri sigorta temsilcisi olmak üzere, diğer” üyeleri eski veya yeni parlamenterlerden oluşmakta ve bu yöneticilerden biri ihtilafların çözümünde “Ombudsman Aracı” olarak görev yapmaktadır.
Almanya : Ombudsman hizmeti Alman Sigortacılar Birliği tarafından yürütülmektedir. Hükmi şahsiyeti haiz bu Birliğe herkes başvurabilmekte, genellikle yazılı şekilde yapılan başvuruları müteakip, şikayet edilen sigortacı durumu açıklamak üzere Birliğe davet edilerek, yapılan inceleme sonucunda ihtilafın çok kere tarafların anlaşması ile çözümü sağlanmaktadır. Birliğin bu husustaki çözüm yolu, taraflar için zorlayıcı nitelik taşımayan görüş veya tavsiye şeklinde olmaktadır.
Fransa : şikayetlerin çözümlenmesinde çok sayıdaki Ombudsman kişiler aracı olarak faaliyet göstermekte; sigorta şirketleri ya kendi aracılarını kendileri belirlemekte veya Fransa Sigorta Şirketleri Federasyonunun belirlediği aracıyı kabul etmektedirler. Ancak aracının devreye girebilmesi için daha önce şikayet konusunun şikayet edilen şirket nezrinde çözüm yollarının araştırılması, ondan sonra aracıya başvurulması gerekmektedir. Aracılık hizmeti ücrete tabi olmayıp, aracının üç ay içinde vereceği karar tarafları zorlayıcı nitelikte değildir.
İngiltere : Hayat dışı sigortalarda çalışan Sigorta Ombudsman Bürosu, sigorta şirketlerinin üyesi olduğu bir kuruluş olarak çalışmaktadır. Ombudsman Aracısı bağımsız olarak çalışmakta ve Sigortacılar ve Tüketiciler Konseyi tarafından atanmaktadır. Aracılık ücrete tabi olmayıp aracılık fonksiyonu sonunda 100.000 Pound’a kadar olan kararlar sigortacı için zorlayıcı nitelik taşımakta, ancak sigorta ettirenleri bağlamamaktadır.
Ayrıca hayat sigortalarına ilişkin bir diğer aracı teşekkül ile hakemlik hizmeti gören bir başka kuruluş mevcut bulunmaktadır.
Finlandiya, İspanya, Danimarka, İrlanda gibi ülkelerde Tüketici Danışma Komitesi, Tüketici Enstitüsü veya diğer tüketici kuruluşları ile Sigorta Şirketleri Birliği arasında yapılan işbirliği sonucunda ombudsman hizmeti verilmektedir.
Belçika : Belçika’da Ombudsman Kurumu, 1987’den itibaren Belçika Sigorta Şirketleri Birliği nezrinde oluşmuştur ve Ombudsman görevi bu Birlik tarafından yürütülmektedir.
Belçika Ombudsmanın görevi, Birlik üyesi sigorta şirketi ile sigortalılar, sigorta ettirenler ve diğer ilgili şahıslar arasında sigorta sözleşmesinden doğan ihtilafları yazılı başvuru üzerine tarafsız ve objektif bir şekilde incelemektir.
5.2 Türkiye’deki Durum Ve Ombudsman Kurumuna İhtiyaç
Sigorta şirketleri ile sigortalılar arasındaki ilişkiler, tarafların hak ve yükümlülüklerini gösteren sigorta sözleşmesine dayanmakta ve dolayısıyla, sözleşmenin uygulanmasından dolayı taraflar arasında uyuşmazlık çıkması, bu sözleşmenin doğal sonucu olmaktadır. Uyuşmazlıkların türüne göre bunun çözüm yolları değişik olmakla beraber, çözüme yardımcı olacak veya çözümü sağlayacak ülkemizde iki Kuruluş mevcuttur. Bunlardan biri sigorta işlemleri üzerinde vesayet ve denetim yetkisini haiz Hazine Müsteşarlığı ve bu Müsteşarlığın Sigorta Denetleme Kurulu, diğeri de adli mercilerdir. Ancak, adli mercie başvurunun zaman alması, masraflı olması ve sigorta konusunda ihtisas mahkemelerinin kurulmamış bulunması gibi nedenler, zararının kısa zamanda tazminini isteyen sigortalı müştekiyi bu yola başvurmaktan çok kere alıkoymakta ve sigorta şirketi ile olan uyuşmazlığını, şirketle halletme yolunu tercih etmesine neden olmaktadır.
Diğer, yandan sigorta mevzuatı, tazminat ödemelerinde sigortalıya bu hususta bir kolaylık da getirmiştir. Şöyle ki, tazminat ödemelerinde, kaide olarak, zararın miktarı sigortalı ile sigortacı arasında yapılacak anlaşma ile saptanmaktadır. Sigorta sözleşmelerine ilişkin Genel Şartların bir çoğunda sigortacı ile sigortalının bu konuda anlaşamamaları halinde zarar miktarının tayini Hakem Bilirkişilere bırakılmıştır. Burada önemli olan husus Hakem Bilirkişilerin zarar miktarı konusunda verecekleri kararın kesin olması ve tarafları bağlamasıdır. Hakem Bilirkişi kararlarına, ancak zarar miktarının gerçek durumdan önemli şekilde farklı olması halinde, itiraz edilebilecek ve kararın iptali rizikonun gerçekleştiği yerdeki ticaret davalarına bakmaya yetkili mahkemeden istenebilecektir. Ne var ki, bu prosedür gereği gibi işletilmemektedir.
Sigortanın ve sigorta bilincinin yeteri kadar gelişmemiş olduğu ülkemizde, sigortalılar, Hazine Müsteşarlığını ve Sigorta Denetleme Kurulu’nu ve görevlerini çok kere bilemediklerinden bu şikayetlerini bizzat sigorta şirketine duyurmaktadırlar. Son on sene içinde Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğine de gittikçe artan şikayetler gelmekte ve Birlik üyesi sigorta şirketlerinin tutumlarından yakınılmaktadır. Müştekilerin bu başvurularından Birliği, üyelerinin tasarruflarına hakim bir kuruluş olarak gördükleri anlaşılmakta ve uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olması istenmektedir.
Birlik, bu genel çerçeve içinde, şimdiye kadar kendisine intikal eden şikayetlerde, konuyu üye sigorta şirketlerine duyurarak görüş almakta ve bu hususta, şikayetçi sigortalı, sigorta ettiren ve diğer ilgili üçüncü şahısları bilgilendirmektedir. Bu uygulamada, bazan başvuru sahibi haklı bulunarak, sigorta şirketince talep yerine getirilmekte, bazan da, mevzuata uygun olmadığı görüşü ile talebin reddine gidilmektedir. Ayrıca, ilgilinin Sigorta Denetleme Kurulu yanında, kazai mercilere müracaat etme olanağının da her zaman mevcut olduğunu belirtmek gerekir. Ne var ki, tüm sigorta mevzuatı ve uygulama, sigortada Ombudsman görevini yapacak bir kuruluşun ihdası ve çalışması için yetersizdir.
Sigorta ettirenlerin/sigortalıların ve diğer hak sahiplerinin, sigorta şirketleri ile sigorta sözleşmesinden doğan ihtilaflarının çözümünde aracılık edecek, gerektiğinde sektöre görüşlerini ve tavsiyelerini duyuracak bir kuruluşa ihtiyaç vardır. Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezrinde oluşturulacak bir Ombudsman Kurumu bu hususta çok etkin olabilecek, ayrıca alacağı kararlarla toplumun sigortaya olan güvenini artıracaktır.
6. Avrupa Birliğinde Sigorta Sektörü
2000 yılı birçok açıdan önemli boyutta uluslararası ekonomik gelişmelerin yaşandığı bir yıl olarak geride kalmıştır. Bu gelişmelerin en önemlilerinden birinin ABD’nin ekonomik büyüme hızındaki yavaşlamanın uluslararası ölçüde belirsizliklerin artmasına neden olduğu diğerinin ise uluslararası finans piyasalarını da etkileyen petrol fiyatları artışı olduğu belirtilmektedir. Avrupa Birliği’ne bakıldığında Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın bir önceki yıla göre yüzde 3.4 oranında büyüdüğü ve AB’nde enflasyon oranının, özellikle petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle, Avrupa Merkez Bankası’nın orta dönemli enflasyon hedefinin biraz üzerinde gerçekleştiği ve Euro’nun ABD doları karşısında değer kaybının az da olsa devam ettiği görülmektedir.
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde AB’ne üye ülkelerde sigorta sektöründe prim gelirlerinin enflasyondan arındırılmış değerlerle 2000 yılında 1999 yılına göre yüzde 8 oranında artış göstermesi tatminkar bir gelişme olarak kabul edilmektedir.
6.1 Sigorta Şirketleri Sayısı
AB’ne üye ülkelerde son yıllarda izlenen sigorta şirketleri sayısındaki azalma trendi binde 7 oranıyla 2000 yılında da devam etmiş ve toplam şirket sayısı 4786’ya düşmüştür. Bir önceki yıla göre sigorta şirketi sayısındaki azalmada ilk sırayı yüzde 18.2 ile Finlandiya almış, onu yüzde 5.9 azalma ile İspanya ve yüzde 5.3 azalma ile Yunanistan izlemiştir. Öte yandan İsveç ve İtalya'da sigorta şirketleri sayısında sırasıyla yüzde 1.9 ve yüzde 1.6 oranında artış görülmüştür. AB’ne üye ülkelerde sigorta şirketi başına düşen ortalama prim geliri 153.677.183 Euro’dur.
6.2 Sigorta Şirketlerinde Çalışanlar Sayısı
Son birkaç yıldan bu yana AB’ne üye ülkelerde izlenen sigorta şirketlerinde çalışan kişi sayısındaki azalma trendi, özellikle İngiltere’de 10.000 yeni çalışanın sektöre katılmasıyla 2000 yılında 891.043 kişiye ulaşarak 1999 yılına göre yüzde 2.5 oranında artış göstermiştir. Buna göre 1999 yılında AB’nde sigorta şirketi başına düşen ortalama çalışan sayısı 180 iken bu gösterge 2000 yılında 186 olmuştur.
Öte yandan 2000 yılı itibariyle AB’ne üye ülkelerde sigorta şirketlerinde çalışan kişi başına düşen prim geliri ortalaması 825.436 EURO’dur.
6.3 Prim Gelirleri
2000 yılında AB’ne üye ülkelerde hayat sigortaları prim gelirlerinden sağlanan yüzde 10.5 oranındaki büyüme 1999 yılında ulaşılan yüzde 16’lık büyümenin gerisinde kalmakla birlikte, bu büyüme oranı uzmanlarca tatminkar bir gelişme olarak nitelendirilmektedir. 2000 yılında bu ülkelerdeki hayat sigorta prim gelirleri toplamı 471.300 milyon EURO’ya ulaşmıştır.
Hayat dışı sigortalarda prim gelirleri ise 1999 yılına göre yüzde 4 oranında artarak 2000 yılında 264.199 milyon EURO’ya yükselmiştir.
2000 yılında ulaşılan 735.499 milyon EURO tutarındaki toplam prim gelirlerinin yüzde 64’ünü hayat sigortaları primleri oluşturmaktadır.
6.4 Sigorta Şirketlerinin Yatırımları
AB’ne üye ülkelerde 1999 yılında 4.068.348 milyon EURO olan toplam yatırım hacmi, 2000 yılında 4.382.882 milyon EURO’ya yükselerek prim gelirleri paralelinde yüzde 8 oranında artış göstermiştir. Toplam yatırımlar içinde hayat sigorta şirketleri yatırımlarının payı 2000 yılında yüzde 83’e yükselmiştir.
2000 yılı itibariyle AB’ne üye ülkelerde sigorta şirketi başına düşen ortalama yatırım değeri yaklaşık 916.000.000 EURO’dur.
6.5 Hayatdışı Sigorta Grupları
Avrupa Birliğine üye ülkelerde 2000 yılında hayatdışı sigorta gruplarında elde edilen prim gelirleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. (Milyon EURO) Motorlu araç sigortaları daha önceki yıllarda olduğu gibi bir önceki yıla göre yüzde 5 oranında artış göstermiştir. Bu sigorta grubunda Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’nın prim gelirleri toplamı AB’nin toplam gelirlerinin yüzde 75’ini bulmaktadır.
Sağlık ve kaza sigortaları grubunda prim gelirleri artış hızı giderek azalmaktadır. Daha önceki yıllarda yüzde 4 dolaylarında artış gösteren bu grupta 2000 yılında prim gelirleri artışı yüzde 1 olarak gerçekleşmiştir. Bu grupta da yukarıda belirtilen 4 ülkenin payı yüzde 80 dolaylarındadır. Sorumluluk sigortalarında kayda değer bir gelişme görülmemekte olup, yukarıda belirtilen 4 ülkenin pazar payı sağlık ve kaza sigortaları grubunda olduğu gibi yüzde 80’dir.
Hukuksal koruma sigortalarında da önemli bir değişiklik olmamıştır ve toplam priminin yüzde 67’si Almanya tarafından üretilmektedir. Mal sigortalarında prim geliri artış hızı düşük olup, bu gurupta da prim gelirlerinin yüzde 74’ü Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından elde edilmektedir.
Nakliyat sigortaları prim gelirleri 2000 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7.6 oranında artış göstermiştir. Bu sigorta grubunda İngiltere, Almanya, Fransa ve Norveç’in payı yüzde 84’ü bulmaktadır.
7. Türkiye İle Avrupa Birliği Ülkeleri Sigorta Büyüklükleri Karşılaştırması
İstatistikler tüm dünyada faaliyet gösteren özel ve devlet sigorta şirketleri tarafından üretilmiş direkt primler esas alınarak düzenlenmektedir. Bu bilgilerin ana kaynağı, ilgili ülkelerin ulusal denetleme kuruluşları olmakta, denetleme kuruluşlarının yetersiz kalması durumunda sigorta şirketlerini kapsayan birliklerin kaynaklarına başvurulmaktadır.
Sigma dergisi tarafından yapılan 88 ülkenin değerlendirme sonuçlarına göre 1998 yılı, bir önceki yılın gerçek büyüme oranı ile karşılaştırıldığında, dünya sigortacılığı için iyi bir yıl olmadığı görülecektir. Enflasyondan arındırılmış gerçek büyüme oranları itibariyle 1986 yılından sonra inişe geçmeye başlayan dünya sigortacılığı 1991 ve 1993 yıllarında ufak sıçramalar kaydetmiş olsa da genel eğilim, gerçek büyüme oranlarının düşmekte olduğudur.
1998 yılı dünya prim üretim toplamı 2 trilyon 155 milyar US$ olarak gerçekleşmiştir. Toplam primin %58.65’i (1 trilyon 264 milyar US$) hayat branşından, %41.35’i ise (891 milyar US$) hayatdışı branşlardan kaynaklanmaktadır. Yukarıda sözü edilen “enflasyondan arındırılmış gerçek büyüme oranına göre 1998 gerçek artışı ancak %2.3 olabilmiştir.
1998 yılında dünya sigorta priminin 9/10’u, Kuzey Amerika, Japonya, Batı Avrupa ve Avusturalya’nın yeraldığı sanayileşmiş ülkelerin sigorta şirketleri tarafından üretilmiştir. Her ne kadar, Çin, Tayvan, Hindistan, Ortadoğu, Güney Amerika ve Afrika sigorta şirketleri, global ölçüde yaşanan ekonomik durgunluktan etkilenmeden hatırı sayılır prim artışları kaydetmiş olsalar da, sanayileşmiş ülkelerin sigorta şirketleri çeşitli nedenlerden dolayı tatmin edici prim artışları sağlayamadıkları için bu durum, dünya direkt prim artış oranlarına olumsuz olarak yansımıştır.
Tam üyelik yolunda Aday Ülke Statüsü’ne sahip olduğumuz Avrupa Birliği ülkelerinin sigorta piyasalarındaki gelişmeler, herbir üye ülkenin iç piyasa koşulları ve diğer bazı uygulamalar nedeniyle farklı yönlerde olmuştur. Örneğin, Avrupa Birliği içerisindeki en büyük 3 piyasa olan Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa’daki sigorta şirketlerinin üretmiş oldukları prim hacimleri daralırken, İspanya ve İtalya’da, ekonomik büyüme oranının da üzerinde prim artışları meydana gelmiştir.
Bu çalışmanın amacı, ülkemiz ve Avrupa Birliği ülkelerinin sigorta piyasalarında 1998/97 karşılaştırmasını yapmaktan ziyade tam üye olmak için çaba harcadığımız Avrupa Birliği sigorta piyasaları ile ülkemiz sigorta piyasasını üretilen direkt primler açısından karşılaştırmaktır.
Tablo I’de üye ülkelerin üretmiş oldukları toplam prim, dünya payı ve sıralamadaki yeri gösterilmektedir. Bu rakamlara göre ülkemiz, listenin sonlarında yeralan ve nüfusu bize göre oldukça az olan Portekiz’den 3 kat, Lüksemburg’dan ise 2.7 kat daha az prim üretebilmektedir. Listenin en sonunda bulunan Yunanistan ile arada büyük bir uçurum olmadığı görülmekteyse de, ülke nüfusu, kişi başına düşen milli gelir gibi diğer faktörler gözönüne alındığında (Bakınız Tablo II ve Tablo III) Tablo I’dekinden daha farklı bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
Tablo II kişi başına düşen sigorta primini göstermekte olup, ülkemizin Avrupa Birliği ile olan farkını daha net bir biçimde ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği içerisinde kişi başına düşen 1651 US$ prim miktarı bir yana, listenin son üç ülkesi İspanya, Portekiz ve Yunanistan dahi kişi başına düşen sigorta primi açısından ülkemizden çok ileri durumdadır. Avrupa Birliği içerisinde ekonomik ve sosyal yönden bize en yakın ülke olan ve listenin en sonunda yeralan Yunanistan’ın kişi başına ürettiği toplam sigorta primi dahi ülkemizin kişi başına ürettiği sigorta priminin 6 katından fazladır.
Tablo III’de ülkelerin milli gelir içerisindeki sigorta primi payları yeralmaktadır. Listenin en sonunda bulunan Yunanistan dışındaki ülkelerle aramızda yine önemli farklar bulunmaktadır. Her ne kadar kişi başına düşen sigorta primi açısından Avrupa Birliği üyesi Yunanistan, bize göre 6 kat daha fazla prim üretmekteyse de, Tablo III, Birlik üyesi Yunanistan’da da sigorta piyasasının ekonomik gelişmesine göre yeterince gelişmemiş olduğunu, en azından, Avrupa Birliği ortalamasının bir hayli altında olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir.
Yukarıdaki her üç tabloda, yaşam standartları ve eğitim düzeyi bakımından dünyanın en gelişmiş nüfusunun yaşadığı Avrupa Birliği ülkelerindeki sigorta piyasaları ile ülkemiz sigortacılık sektörünün üretmiş olduğu toplam primi karşılaştırmalı olarak görülmektedir. 641 milyar 874 milyon US$ toplam prim ile dünyada üretilen 2 trilyon 155 milyar US$ primin yaklaşık %30’una kaynaklık eden Avrupa Birliği ülkelerinde 1998 yılında kişi başına üretilen prim 1651 US$ olarak gerçekleşmiştir. (Ülkemizde bu rakam 33.10 US$’dır).
2003 tarihinden önce yeni bir üye kabul etmeyeceğini açıklayan Avrupa Birliği, Tam Üyeliğe Aday Ülke statüsünde bulunan Doğu Avrupa Ülkeleriyle Tam Üyelik görüşmelerine başlamış bulunmaktadır. (Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kıbrıs Rum Kesimi ile 31 Mart 1998 tarihinde; Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Letonya, Litvanya ve Malta ile 15 Şubat 2000 tarihinde tam üyelik görüşmeleri başlamış bulunmaktadır).
Tam üyelik için görüşmelerde bulunan bu ülkelerin ortak özelliği, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi hariç hepsinin Eski Doğu Bloku ülkeleri olmaları, diğer bir deyişle ekonomik, sosyal ve siyasal yönlerden Avrupanın kökleşmiş düzenine yabancı olmalarıdır. 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesiyle bu tür bir tecrübe yaşayan Avrupa Birliği’nin bu ülkelerle yapmakta olduğu üyelik görüşmelerinde bu durumu ne derece göz önüne alacağı elbette ki Avrupa Birliği siyasi organlarının tercihlerine bağlıdır.
Çalışmanın bu bölümünde ülkemiz sigortacılık sektörüyle eski Doğu Bloku ülkelerinin sigortacılık sektörlerini, üretilen prim açısından ve üç tablo çerçevesinde karşılaştırılması yapılacaktır.
Üç tabloda görüldüğü gibi, üretilen toplam prim bakımından (Tablo IV) listede ikinci sırada olan ülkemiz, Kişi Başına Düşen Prim bakımından (Tablo V) listenin sonlarına düşmektedir. Bunun anlamı, sigortacılık sektörünün ekonomik gelişmelerle aynı paralelde gitmemekte olduğudur. Tüm zorluklara karşın elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışan Türk Sigortacılık Sektörünün şu an bulunduğu yerin çok daha yukarılarda olması, Avrupa Birliği’ne dahil olmak için her alanda yapılan çalışmaların sigortacılık sektörü için de yapılması gerektiği ortadadır. Sigma dergisi tarafından sanayileşmiş ülkeler grubunda değerlendirilen ülkemizin, kendisinden çok daha alt ekonomik düzeyde bulunan ülkelerle yapılan karşılaştırmalarda (Tablo IV, Tablo V, Tablo VI) ortaya çıkan sonuç da zaten bunu çok açık bir şekilde ifade etmektedir.
8. AB ve Türk Sigortacılık Mevzuatı Arasındaki Temel Farklar
Burada dikkate alınması gereken husus , AB sigortacılık mevzuatının , AB üyesi devletlerde sigortacılık pazarında faaliyet gösteren kişilere uygulandığıdır. Bu kuralar AB devletlerinde faaliyet gösteren sigorta ve reasürans şirketleri ile sigorta aracılarına uygulanmaktadır. AB dışı piyasalar için daha değişik mevzuat kuralları geçerli olmaya devam etmektedir. Örneğin Almanya’da AB dışında bir devlette yerleşik sigorta şirketine özel teminatlar yatırdığı takdirde faaliyet izni verilmektedir. Bu İngiltere’de de geçerlidir.Fransa AB dışı ülkelerin sigorta şirketleri için ek garanti fonu istemektedir.bu bakımdan aşağıdaki karşılaştırmaların AB üyesi devletlerin tüm mevzuatı ile ilgili bir karşılaştırma olmadığı sürekli olarak göz önünde tutulmalıdır. Yapılmak istenen Türkiye‘nin AB’ye dahil edilmesi olasılığı karşısında mevzuat ve piyasa yapısında ortaya çıkabilecek farklılıkların altını çizmektir.
8.1 Reasürans ve Retrosesyon Alanında Yerleşme ve Hizmet Sunma Serbestisi
Üye devlette kurulu reasürans şirketinin yada sigorta işlemleri ile birlikte reasürans yapan karma şirketlerin diğer devlette reasürans veya retrosesyon işlemi yapmasında hiçbir engel yoktur.
Yabancı devletlerde kurulu bulunan şirketler Türkiye’de reasürans veya retrosesyon işlemi yapabilirler. Bunların Türkiye’de şube açmaları izne tabidir.
Reasürans tekeli 15/9/1991 tarihli ve 91/2276 sayılı kararname ile “sigortacılıkta yurt içi saklama payı ve reasürans kapasitesini artırma sistemi” ne dönüştürülmüştür. Kararname gereğince sigorta şirketleri reasürans şirketlerinden bir kısmını 2002 yılına kadar hükümet adına işletilmek üzere Milli Reasürans T.A.Ş.’ne devretmek zorundadırlar yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’deki şubeleri de devir yükümlülüğüne tabidir. Devir, esas itibariyle reasürans primlerinin Türkiye’de kalmasını amaçlamakta devir zorunluluğu giderek azalmakta ,saklama payı giderek azalmakta, saklama payı yüzde yetmiş beşi bulan sigorta şirketleri önemli ölçüde bu zorunluluktan çıkmaktadırlar . ancak bugüne kadar böyle bir noktaya gelmiş şirketimiz bulunmamaktadır.
Avrupa Birliği üyesi devletler ile Türkiye’deki şirketlerin payları karşılaştırıldığında Türkiye’deki şirketlerin bu konuda oldukça düşük performansa sahip olduğu anlaşılmaktadır. Şirketlerimizin bu kararname süresinin sona ereceği 2001 yılı sonuna kadar saklama paylarını artırarak Avrupa Birliği şirketleri düzeyine ulaşmaları arzulansa da aradaki farkın bu kadar kısa sürede kapanması beklenmemektedir. O nedenle şirketlerin mali bünyelerini güçlendirici önlemler özendirilirken bu dönem için kararname uygulanmasının sürmesinde yarar vardır.
8.2 Yabancı Ülkelerde Sigorta Yaptırabilme
Yabancı ülkelerde sigorta yaptırabilme konusundaki mevzuata göre tüketicinin , (sigortalı) sigortalarını Türkiye’de faaliyette bulunan şirketlere ve Türkiye’de yaptırması esastır. Bunun istisnaları mevcuttur. İhracat ve ithalat konusu malların nakliye sigortaları dış kredi ile alınan uçak , helikopter ve gemilerin tekne sigortaları i gemilerin sorumluluk sigortaları, yurt dışına seyahat edenlerin seyahat sırasında yaptıracakları ferdi kaza , hastalık ve motorlu taşıt sigortaları ile hayat sigortaları istisna kapsamındadır. Tüketici bu sigortalarını yurt dışında yaptırabilir ise de yabancı şirketler Türkiye’de şube açmak veya anonim şirket kurmak suretiyle ruhsat alarak faaliyetin dışında başka bir şekilde faaliyet gösteremezler . örneğin temsilcilik veya irtibat bürosu açmak geçici sürelerle pazarlama elemanı göndermek yoluyla veya ilanlar vererek Türkiye’de poliçeler pazarlayamazlar.
Avrupa Birliği’nde ise devlete yerleşik kişilerin diğer üye devletlerden hizmet alması bir üye devlette faaliyet gösteren şirketin de ilgili resmi makamlara haber vermek şartıyla diğer üye devlette hizmet sunması serbesttir.
8.3 Diğer Ülkelerde Hizmet Sunma
Avrupa Birliği ‘ne üye devletlerden birinde kurulu bir sigorta şirketi , ilgili resmi kurumların haberdar etmek suretiyle ruhsatlı bulunduğu branşlarda diğer üye devletlerde de sigortacılık hizmeti verebilmektedir. Bir üye ülke de verilen ruhsat , diğer üye ülkelerde de geçerli olmakta ve buna “Tek Lisans” ilkesi denilmektedir.
Türkiye’de şirket kurmak suretiyle sigortacılık yapmak izne tabidir. Yabancı sigorta şirketleri de ancak izin alarak şube açmak suretiyle sigortacılık yapabilirler. Temsilcilik kuramazlar. Türkiye’de kurulu şirketlerin yut dışında şube açmaları izne tabidir.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerden birinde sigortacılık ruhsatı olan şirketleri diğer üye devletlerde acenteleri vasıtasıyla faaliyette bulunabilirler. Yabancı bir sigorta şirketleri Türkiye’de acentelik tesis edemez . Türkiye’deki şirketleri veya yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’deki şubeleri ise izin almaksızın yabancı ülkelerde acentelik tesis edebilirler.
Yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’de izin almaksızın şube açamayacakları ,ancak şube açmak suretiyle faaliyetlerini gösterebilecekleri ve Türkiye’de acentelik tesis ederek faaliyette bulunamayacakları yasa ile düzenlenmiştir.
8.4 Kuruluş İzni
Sigorta şirketlerinin kuruluş süreci bakımından Avrupa Birliği mevzuatı ile Türk mevzuatı arasında bazı farklılıklar mevcuttur.
Avrupa Birliği üyesi devletlerde de sigortacılık faaliyetinde bulunabilmesi izne tabidir. Bir üye ülkede faaliyet gösteren sigorta şirketleri diğer üye devletlerde şubesi veya genel vekili vasıtasıyla sigorta sözleşmesi akdedebilirler. Bunun için ayrıca izin almasına gerek yoktur yabancı ülkelerde kurulu bir sigorta şirketinin Türkiye’de şube açması izne tabidir. Genel vekil vasıtasıyla faaliyet ise yasaklanmıştır.
Avrupa Birliği üyeleri , kendi Pazar ihtiyaçlarını gerekçe göstererek sigortacılık izni vermekten kaçınamazlar , bir başvuruyu reddettikleri taktirde bunu gerekçeli olarak başvuru sahibine bildirmek zorundadırlar. Yetkili makamlar , izin için başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde izin vermezlerse başvuru sahibinin dava açma hakkı doğar. Türkiye’de ise izin şarta bağlı tutulmamıştır. Diğer bir deyişler sigortacılık yapmak için izin başvuruları her gerekçe ile reddedilebilir. Diğer taraftan izin başvurusunun iki ay içinde kabul veya reddedilmesi halinde başvuru sahibinin dava açma hakkı vardır.
Türkiye’de sigorta ve reasürans şirketi kurulabilmesi veya yabancı bir sigorta veya reasürans şirketlerinin şube açabilmesi için 350 milyar lira asgari ödenmiş sermayesi konulması gereklidir. Bu tutar toptan eşya fiyatları endeksi artış oranını aşmamak üzere Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlıkça artırılabilmektedir.
Avrupa Birliği’nde asgari şirket kuruluşunda sermaye uygulaması yoktur. Bunu yerine sigorta şirketlerinden faaliyet gösterdikleri branşlar itibariyle asgari miktar belirlenen garanti fonu tesis etmeleri istenmektedir. Bu fon solvabilite marjının üçte birinden aşağı olmamaktadır. Asgari garanti fonu tutarı , daha önceki bölümlerde belirtildiği üzere
Kredi Sigortalarında 1.400.000 ECU
(16 mayıs 1996 itibariyle yaklaşık 131.6 milyar liradır. )
Hayat Sigortalarında 800.000 ECU
Uçak Sorumluluk , Gemi Sorumluluk ve Teminat branşlarında 400.000 ECU
Ve diğer branşlarda ise 300.000 ECU ’dur.
Birden fazla branşta faaliyet gösteren şirketlerden en çok branştaki asgari garanti fonu istenmektedir. Şu hale göre Avrupa Birliği’ndeki başlangıç teminatı, Türkiye’deki ödenmiş sermayeden azdır ve şirketin yükümlülükleri arttığı taktirde yükselmektedir.
Türkiye’de garanti fonu uygulamasına geçilemediği için bu farklılık devam etmektedir. Sigorta sektörünün içinde bulunduğu geçiş dönemi dolayısıyla farklılığın bir süre daha devam etmesi kaçınılmaz görünmektedir .ancak teminat sisteminden vazgeçerek garanti fonu sistemine geçebilmek için gerekli hukuksal koşullar 539 sayılı KHK’ da vardır . Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlık ileride asgari sermaye tutarını yükseltmemek ve yasadaki yetkileri kullanmak suretiyle garanti fonu sistemine geçilmesini sağlayabilir.
Avrupa Birliği’nde sigorta şirketlerinin kuruluşunda temel belge işletme planı ve fizibiliteye ilişkin bilgileri içeren belgelerdir. Türkiye’de bu konuya giderek daha fazla önem verilmekle birlikte işletme planı ile ilgili hususların mevzuatta ve uygulamada yeterince önem kazandığı henüz söylenemez.
8.5 Sigorta Branşları
Avrupa Birliği’nde sigorta branşlarının oluşturduğu branş grupları ve her bir branşın kapsadığı sigortalar 24 Temmuz 1973 tarihli ve 73/239/AET sayılı Yönerge ve yönergede yapılan değişiklikle kesin bir şekilde belirtilmiştir. Buna göre hayat dışı direkt sigortacılık faaliyetleri 18 branş ve 10 grup halinde toplanmıştır.
Türkiye’de hayat dışı dallarda 8 branş vardır; Yangın , kaza , nakliyat , hastalık ,dolu, hayvan ölümü , makine montaj ve hukuksal koruma . bu dalların hangi tür sigortaları kapsadığı konusunda ise hiçbir düzenleme mevcut olamayıp teamüller geçerlidir.
Yangın branşı Avrupa Birliği’nde de vardır. Ancak doğal afetlerle birlikte bir branş teşkil etmektedir. Kara deniz ve hava araçları ile ilgili olan ve diğer branşlara girenler dışında maldaki kayıp ve hasarların ateş , patlama , fırtına , fırtına dışındaki doğal güçleri , nükleer enerji ve toprak çökmesi bu kapsamdadır.
Türkiye’de de bu konularda yapılan sigorta sözleşmeleri yangın branşı kapsamındadır. Nükleer rizikolara karşı sigorta ise bilindiği üzere yapılmamaktadır.
Bizdeki kaza branşı Avrupa Birliği düzenlemelerinde , motorlu taşıt , demiryolu araçları , uçak , gemiler , motorlu araçlar sorumluluk , değişik mali kayıplar , diğer mal sigortaları ve genel sorumluluk olmak üzere 10 branşa dağılmıştır.
Nakliyat , hastalık ve hukuksal koruma branşları aşağı yukarı paralel bir şekilde düzenlenmiştir.
Avrupa Birliği düzenlemelerinde dolu , hayvan ölümü ve makine –montaj branşları yoktur. Bunlar , diğer mal sigortaları ile değişik maddi kayıplar branşları altında tasnif edilmiştir. Avrupa Birliği’ndeki kredi , teminat ve turistik yardım branşları ise bizde hiç yoktur. Bunların genel şartları da mevcut değildir.
8.6 Sigorta Türleri
Avrupa Birliği , turistik yardım , kredi ve kefalet gibi sigortalara ilişkin yönergeler çıkarmış , bunlar için branşlar teşkil etmiş ve belirli eşgüdüm düzenlemeleri öngörmüştür. Türkiye’de ise bu gibi konuların ne branşı ne genel şartı nede başka bir genel şarta bağlı uygulaması vardır. Ancak , bu farklılık mevzuat farklılığından daha çok uygulama farklılığındandır. Bu gibi konular Türkiye’de daha yeni ihtiyaç olarak kendini hissettirmektedir.
8.7 Fiyat Politikaları
Avrupa Birliği mevzuatı , üye devletlerini sigorta şirketlerinin tarifelerine müdahalesini yasaklamıştır. Hatta denetim makamları , özel şartların , tarifelerin teknik karşılıkların hesaplanmasında kullanılan formül ve basılı belgelerin önceden düzenli olarak gönderilmesi veya bunların onaylandıktan sonra uygulamaya konulmasına dahi izin verilmemiştir.
Türkiye’de esas itibariyle tarife serbestisi sistemine geçilmekle birlikte bir kısım tarifelerin devletçe düzenlenmesi,bir kısım ise devletin onaydan sonra yürürlüğe konulması uygulaması devam etmektedir. Sigorta tarifelerinin bazılarını hazırlamak düzenlemek Hazine müsteşarlığı tarafından yapılmaktadır. Müsteşarlık ilan ve reklamları denetlemektedir. İlk defa uygulamaya geçecek poliçelerinde bu makama gönderilmek zorunluluğu mevcuttur.
Primlerin taksitlendirilmesinin azami sınırı devlet tarafından belirlenmektedir. Piyasadaki yapı değişikliğinin istikrarı bozmadan ,şirketleri zayıflatmadan ve sigortalının haklarının tehlikeye düşürmeden yapılmak istenmesi , bu önlemlerin tedrici bir şekilde kaldırılmasını gerektirmektedir.
8.8 Genel Şartlar
Avrupa Birliği genel şartlarının düzenlenmesi ve onaylanması ile ilgili olarak tam bir serbestiye geçmiştir. Şirketler kendi genel şartlarını çıkarabilme olanağına sahiptir. Avrupa Birliği’nde sigortacılığın içinde bulunduğu düzey , ürün farklılaştırmasını sağlayabilmek bakımından bunu mümkün kılmıştır.
Türkiye’de ise genel şartlar Hazine Müsteşarlığı’nca onaylanmaktadır. Bu husus yasa ile düzenlenmiştir.Ülkemizde bu konuda kısa zamanda serbestiye geçecek koşullar mevcut değildir. Fiyatlandırma ancak bundan beş yıl önce serbest bırakılmış ve henüz sağlıklı bir fiyatlandırma düzenine geçilememiştir. Sigortalımız sigorta genel şartlarının tamamen serbest bırakıldığı bir ortamda fiyat farklılıklarını değerlendirebilecek tüketici bilincine erişmemiştir.
8.9 Teminat ve Garanti Fonu
Türk mevzuatının Avrupa Birliği mevzuatından farklılık gösterdiği önemli konulardan biride teminat sistemidir. Türkiye’de sigorta şirketleri hazine müsteşarlığına teminat göstermek zorundadır. Teminatlar menkulse bir bankada Hazine adına bloke edilir, gayrimenkul ise Hazineye ipotek verilir. Teminat hayat dışı dallarda yıllık primin yüzde on beşi hayat dalında ise hesaplanan riyazi ihtiyatların tamamıdır. Yeni kurulan şirketler ise topladıkları prim üzerinden tesis etmeleri gereken teminat, sermayenin yüzde yirmisi tutarına ulaşıncaya kadar, sermayenin yüzde yirmisini teminat gösterirler.
Teminatlar şirketlerin iflası halinde ilan masasında münhasıran sigortalının alacağına tahsis edilir , diğer bir ifade ile doğrudan sigortalıyı korumaya yönelik bir uygulamadır.
Avrupa Birliği’nde böyle bir teminat sistemi yoktur. Bunun yerine sigorta şirketlerinin , yükümlülüklerine karşılık asgari bir garanti fonuna sahip olmaları istenir. Garanti fonu ,şirketlerin sürekli bir belirli serbest ve likit aktiflere sahip olmaları demektir.
8.10 Sorumluluk Sigortaları ve Zorunlu Sigortalar
Sorumluluk Sigortaları ve Zorunlu Sigortalar Avrupa Birliği ‘de gelişmiş ve yaygın bir durumdadır. Üye devletler , karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorunluluk sigortası (trafik sigortası) dışında kalan alanlarda kendi zorunlu sigortalarını tespitte serbest bırakılmıştır. Ancak iyi işleyen ve limitleri yüksek bir sigorta sistemi için önceki bölümlerde özetlediğimiz yönergeyle yürürlüğe konulmuştur.
Trafik sigortası bakımından işletmenin sigorta yaptırmadığı veya bilinmediği durumlarda meydana gelen ölüm veya yaralanmaların gerektirdiği teminat Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de düzenlenmiştir. Kara yolları Trafik garanti Fonu Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müd. Bünyesinde bu işlevi yürütmektedir.
Türkiye’de önemli sayıda araç sigorta ettirilmeksizin trafikte dolaşmaktadır. Enflasyon nedeni ile prim ve teminatlar sık arttırıldığı halde ek sözleşme ile yaptırılmadığından pek çok aracın teminatı birbirine göre farklılık arz edilmektedir. Araçların sigorta yaptırıp yaptırmadığını otomatik kontrol eden bir sistemimiz yoktur
Uluslar arası turizm geliştiği de dikkate alınarak , Türkiye’nin ,i Avrupa Birliği ‘ye girmese dahi Trafik sigortalarını rasyonel , iyi işleyen ,iyi denetleyen ve böylece uygar bir topluma yakışan bir düzeye getirmesi sorunluluğu vardır.
8.11 Yükümlülük Karşılama Yeterliliği
Yükümlülük karşılama yeterliliğine ilişkin Avrupa Birliği ve Türk mevzuatı büyük ölçüde benzeşmektedir. Zira Türk Mevzuatının kaynağı Avrupa Birliği mevzuatıdır. Her iki mevzuat arasındaki farklılıklar ise şöyle sıralanabilir.
Hayat dışı branşlarda Avrupa Birliği mevzuatında, ödenmiş sermayenin toplam sermayenin yüzde yetmiş beşi ve daha fazlasına ulaşması halinde , ödenmemiş sermayenin yarısı da öz kaynak hesabında dikkate alınmaktadır. Türkiye’de bu yolda bir hüküm yoktur.
Avrupa Birliği mevzuatında , hasar esasına göre yükümlülük karşılama yeterliliğinin hesaplanmasında son üç yıllık hasarların ortalaması alınmaktadır. Türkiye’de ise , fiyat artışları nedeniyle geçmiş yıl hasarları ortalamayı etkilemediğinden bir yıllık hasarlar dikkate alınmaktadır.
8.12 Sigorta Aracıları
Avrupa Birliği sigorta aracıları ile ilgili mevzuatı ,aracıları tanımlamakta ve bunlarda bulunması gereken asgari nitelikler bakımından üye devletlerin mevzuatını paralel hale getirici hükümler içermektedir. Bunun dışında sigorta şirketleri ile bunların aracıları arasındaki ilişkilere denetim makamlarının müdahalesini öngören kurallar koymamaktadır.
Türk hukukunda yerleşmiş ve rekabetçi bir piyasanın olmayışı , şirketlerin poliçeler , poliçe ipyali , prim tahsili gibi nedenlerle devlet şirketler ile aracıları arasındaki ilişkileri de düzenlemeye yönelmiştir. Aracılar tarafından primin sigorta şirketlerine intikal ettirilme süresi , bunların sigorta şirketleri vereceği teminat , yapamayacakları işler alacakları komisyonlar gibi birçok ayrıntı yasa ile düzenlenmekte sigorta şirketlerinin acentelerden alacakları tahsil edememeleri halinde devlet acenteleri mahkemeye vermek gibi piyasa ekonomisi kurallarına aykırı yollara başvurmamaktadır.
8.13 Teknik Karşılıkların Yatırıma Sevk Edilmesi İle İlgili Sınırlamalar
Avrupa Birliği mevzuatında teknik karşılıkların plasmanı ile ilgili sınırlamaları söyle sayılabilir :
Şirketler Teknik Karşılıklarının ;
1- Yüzde onundan fazlasının bir gayrimenkul sayılacak kadar birbirlerine yakın gayri menkullere yatıramazlar.
2- Yüzde beşinden fazlasını bir üye devlet veya uluslar arası bir kuruluş garantisi altında olmayan bir şirkete ait menkul kıymetlere veya bir şirkete açılan krediye yatıramazlar. Teknik karşılıkların yüzde kırkından fazlası menkul değerler ve kredilere yatırılmamış , yatırım yapılan şirketlerin aktif toplamının yüzde beşini geçmemek şartıyla yukarıdaki sınırlama yüzde ona yükseltilebilir.
3- Yüzde beşinden fazlasını teminatsız kredilere yatıramazlar . açılan bir teminatsız kredi , teknik karşılıkların yüzde birini geçemez . (kredi yatırım ve sigorta kuruluşlarına olan hariç.)
4- Yüzde üçünden fazlasını nakit paraya yatıramazlar.
5- Yüzde onundan fazlasını düzenlenmiş piyasalarda alım satımı yapılmayan menkul değerlere yatıramazlar.
Yönergede belirtilen ilkeler çerçevesinde üye devletler başka sınırlamalarda getirmek sorundadırlar.
Türkiye’de sigorta şirketlerinin yatırımlarına ilişkin sınırlamalar sigorta ve reasürans şirketlerinin kuruluş ve çalışma esasları yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre : sigorta şirketlerinin bir şirkete ait menkul kıymetlerinin tutarı , kendi özkaynaklarının yüzde yirmisinden fazla olamaz.
Sigorta şirketleri borsada işlem görmeyen bir şirketin hisse senetlerini alamazlar.
Sigorta ve reasürans şirketlerine ait menkul kıymetleri için yukarıdaki koşullar aranmaz.
Sigorta şirketlerinin açabileceği kredi tutarı , hayat sigortalarına verilen ikazlar hariç , teknik karşılıkların yüzde yirmisini geçemez.
Avrupa Birliği’nde teknik karşılıkların yatırılacağı kıymetlerin ayrıntılı düzenlenmesine karşın Türkiye’de yatırım portföyünün düzenlenmesinin nedenleri ;
a) Hem yüksek enflasyon hem de vergi yasalarındaki sınırlamalar ve şirketlerin teknik alt yapıları dikkate alındığında ayrılan teknik karşılıkların eksik olabileceği.
b) Teminat sistemi nedeniyle şirketlerin yatırımlarına yönelik düzenlemelere daha az ihtiyaç duyulması olarak belirtilebilir.
8.14 Kayıt Düzeni, Bilanço ile Kâr ve Zarar Cetvelinin Hazırlanması ve İlanı
Türkiye’de sigorta ve reasürans şirketleri , kayıtlarını tek düzen hesap planına göre tutmak , bilançoları ile kâr ve zarar cetvellerini bu hususta hazırlanmış tip formüllere göre düzenlemek ve ilan etmek zorundadırlar. Sigorta ve reasürans şirketleri için ayrı değerleme ilkeleri yoktur , bunlar değerlemelerini Türk Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanununa göre yaparlar.
Avrupa Birliği mevzuatında tek düzen hesap planı yer almakla birlikte bilanço ile kar ve zarar cetveli , oldukça ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve önemli sayılan bilgilerin dipnotlarla açıklanması esas alınmıştır. Sigorta şirketleri ile ilgili ayrı değerleme kuralları mevcuttur.
Türkiye’de sigorta şirketlerinin konsolide yıllık bilanço ve rapor hazırlama zorunluluğu yoktur. Avrupa Birliği ‘de ise şirketlerin de dahil olduğu , aralarında belli ortaklık yönetim ilişkisi bulunan mali kuruluşlar konsolide yıllık bilanço ve raporlar hazırlamak zorundadırlar.
9. Avrupa Birliği Ülkelerinde Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
9.1 Almanya’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Doğu ve Batı Almayanın Ekim 1990’da birleştikten sonra, Doğu Almaya vatandaşlarının düşük seviyede başlayan yaşam standartları hızla yükselmektedir. Geçiş dönemindeki bu ekonomik durum bir çok açıdan istatistik i olarak daha yeterli karşılaştırma imkanına sahip değildir. Ancak Hayat Sigortasına olan talep şaşırtıcı şekilde yüksektir.Değişen ekonomik konum ve Pazar ekonomisine uyum sağlama döneminde sigortacılar ürünlerini gereğinden fazla satmamaya ve tüketiciyi korumaya özen göstermektedir.
Almanya’da hayat sigortacılığında yetkili makam bakanlığa bağlı Sigorta Murakabe Kuruludur. Sigorta Murakabe Kurulunun denetleme alanına ruhsat verme, aktüeryal hesap, ürün tasdikleri , riyazi ihtiyatları sigortalılara kar dağıtımı gibi hususlar girmektedir.
Bu hususlardan;
Aktüeryal Hesaplamada; “Birikimli poliçeler için 1986 mortalite tablosu ve RM/RF 1887 mortalite tablosu zorunlu olarak kullanılır. Teknik faiz %3.5’dir. Primler ve ihtiyatlar aynı aktüeryal hesaba göre hesaplanır. Zillmerizasyon azami %3.5 miktarında zorunlu olup tahsilat masrafları düşük olduğunda uygulanmayabilir, ilave masraf yoktur. BAV tarafından izin verilen masraf modelleri genişletilmiş olarak kullanılır.”
Kar Dağıtımı ; Tüm ürünlerde uygulanır. Karın asgari %90’ı sigortalılara dağıtılmalıdır. Uygulamada karın %98‘i dağıtılır.
Ülkede en çok kullanılan ürünler olarak düzenli prim ödemeli en az 12 yıllık poliçeler vergi avantajından dolayı en çok satılan poliçelerdir. Ürünlerin pazarlanması hususunda ise satışın %80’i prodüktörler, kalanı ise bağımsız acenteler, brokerler ve direk satış kanalı ile gerçekleştirilmektedir.
Şirketler kendilerine bağlı prodüktörlerin eğitiminden sorumludurlar. Prodüktörlerin faaliyete geçebilmeleri için 200 saatlik bir kurs progr******* sonra profesyonel bir sigorta okulu tarafından verilen final sınavında başarılı olmaları gerekmektedir.
9.2 İspanya’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
İspanyada hayat sigortacılığında yetkili makam DGS Genel Sigorta Müdürlüğüdür. Müdürlüğün denetleme alanına giren hususlar ruhsat verme aktüeryal hesaplama, tarifeler, kapital yatırımları, şirketlerin operasyonları olarak saymak mümkündür.
Bu hususlardan;
Aktüeryal hesaplama; “Sigorta denetleme kanunu herhangi bir aktüeryal hesaplama öngörmez . varsayımların gerçekçi olması gerekir. DGS’den 1 ayda geri gelmeyen tarife onaylanmış demektir. Tahsilat masrafları aktüeryal ihtiyatı geçmezse gelire yazılabilir, sigorta süresi içinde doğru orantılı olarak azalmalıdır.”
Hayat sigortasının bütünlüğü nü teşkil eden unsurlar ve sigortalıya sağladığı yararlar bakımından İspanya’daki uygulamalara baktığımızda diğer A.B.ülkeleride uygulamalara benzer noktalar göze çarpmaktadır.
Primler belli limitlere kadar vergiden düşülebilir. Emeklilik yardımları için daha yüksek indirimler mümkündür. Yatırımlardan elde edilen getiriler aktüeryal olarak hesaplanandan fazla olursa %20 vergilendirilmektedir.
Kar dağıtımı konusunda ise İspanya’da Grup poliçelerinde ve ferdi poliçelerde artan oranda uygulanmakta ve kar dağıtımında herhangi bir kısıtlama yoktur. Ancak belirtildiği gibi kar dağıtımı sadece artan gelirin paylaşılması şeklinde olmaktadır.
9.3 Belçika’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Belçika’da sigortacılık hususunda yetkili makam Belçika Ekonomi Bakanlığına bağlı Sigorta Murakabe Ofisidir.
Sigorta Murakabe Ofisinin denetleme alanları olarak ruhsat verme aktüeryal hesaplar, ürün tasdikleri, riyazi ihtiyatlar, aktüeryal hesaplarında katıldığı değerlendirme hesapları, şirketlerin büyüklüğüne ve tipine göre belirlenen ödeme payları gösterilebilir.
A.B.Kurallarına göre tarife ve oranların onaylanması geriye dönük yapılmakta, kurallara uymayan şartlardaki poliçeler derhal iptal edilip, eksik prim oranları değiştirilmektedir.
Hayat sigortasının sigortalıya sağladığı yararlar bakımından konuya bakacak olursak; ödenen primler vergiden düşülürde, elde edilen menfaatler vergilendirilmektedir. Diğer bir hususta A.B.ülkelerinin aksine Belçika’da vergiden muaf olabilmek için yaş söz konusudur. Şöyle ki giriş yaşı erkeklerde 64’ü , bayanlarda 59’u geçmiyorsa ve erkeklerin 65 yaştan önce , kadınlarda 60 yaştan önce sigortadan ayrılmaları koşulu ile 10 yıllık süreden sonra toplu para ödemelerinde vergiden muaf tutulmaktadır. Sigortalılar lehine olan kar dağıtımı hususunda da herhangi bir düzenleme yoktur. Şirket tarafından biriken paraya genellikle yeni birikimler ilave edilir. Ancak be kar payı şeklinde sabit değildir. Kullanılacak metot da Murakabe Ofisine tasdik ettirilmelidir.
Belçika’da hayat sigorta poliçeleri bakımından en çok kullanılan poliçe “Referans Poliçesi” adı ile anılan poliçe çeşididir.
Satış ve pazarlama işlemleri ise broker ve bağımsız acenteler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bağımsız acenteler satışın %75’ini gerçekleştirmekle beraber , direk satış çalışmaları çok azdır. Grup işlerde ise brokerler söz sahibidir.
9.4 Danimarka’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Danimarka’daki sigorta sektöründe yetkili makam olarak Endüstri Bakanlığına bağlı ilgili kurum gösterilmektedir.
Kurumun denetleme alanına giren hususlar Ruhsat verme, aktüeryal hesaplar ürünler, poliçe süre ve şartları , riyazi ihtiyatlar olarak gösterilebilir.
Aktüeryal hesaplarda G82 Mortalite tablosu kullanılır, teknik faiz %5’dir. Tahsilat masrafları gelir olarak gösterilebilir.
Sigortalı lehine olan durumlarda yine primler belli limitler dahilinde vergilendirilen gelirden düşülebilir. %12 sigorta vergisi , %0.3 pul parası uygulanmaktadır. Gerçek faiz oranının %3.5‘ini geçen faiz oranı ile oluşan gelirler vergilendirilir.Emeklilik gelirlerinden gelir vergisi alınmamaktadır.Kar dağıtımı bazı yıllık poliçeler haricinde tüm tarifelerde uygulanmaktadır.
Satış elemanlarının eğitimleri konusunda tüm elemanlar meslek hayatlarının ilk dört yılında mesleki bir sınavdan geçmektedirler.
9.5 Fransa’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Fransa’da hayat sigortacılığında Devlet Kontrolü ve Denetimi bakımından yetkili makam CCA Sigorta Kontrol Komisyonudur.
Komisyonun denetleme alanına giren hususlar diğer A.B.ülkelerinin yetkili makamlarının sadece alanlarına giren hususlardan daha dar kapsamlıdır. Komisyon sadece ruhsat verme , kar dağıtımı ve ödemeleri ile ilgilenmektedir. Hukuki ihlaller veya vaat edilen menfaatlerin ödenmemesi hallerinde komisyon ceza vermekte ya da portföyü başka bir sigortacıya devretmekte yetkilidir.
Hayat sigortasının sağladığı yararlardan birincisi “sigorta süresinin en az 8 yıl olması halinde primin içindeki birikim payının %25 ‘i gelir vergisi oranında indirilir.Yıllık azami indirim 1.500 FF.dır. Bunun dışında ürünlerden alınan %5.15’lik sigorta vergisi 1 temmuz 1990 yılından itibaren kaldırılmıştır. Diğer bir avantaj toplu para ödemelerinin gelir vergisinden muaf tutulmasıdır.
Kar dağıtımı süreli poliçelerin tümünde uygulanmaktadır. Faiz gelirlerinin en az %85’i ve karların %90’ı dağıtılmaktadır.
Fransa’da hayat sigortası ürünleri arasında en çok satılanlar birikimli poliçeleri vefat teminatı olmayan tasarruf poliçeleri ve yıllık poliçelerdir. Birikim ağırlıklı poliçelere yönelik vergi uygulamasının avantajından dolayı satışların artışı söz konusunudur.
Poliçelerin satışı ve pazarlaması işlemlerinin %52’sini brokarlar, %42’sini banka ve postaneler ve %6’sını direk satış ekipleri oluşturmaktadır.
9.6 İngiltere’deki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
İngiltere’de hayat sigortacılığının devlet tarafından kontrolü ve denetimi hususunda yetkili makam Ticaret ve Sigorta Müdürlüğü Sigorta bölümüdür.
Ticaret ve Sigorta Müdürlüğünün denetleme alanına ruhsat verme ,ödemelerin denetlenmesi , kaynakların geçerliliği , yıllık bilançolar , kar zarar hesapları , aktif pasif hesapları gibi konular girmektedir.
Ülkede hayat sigortasını teşvik etmekte ve mevcut sigortalı sayısını muhafaza etmek amacıyla sigortalıya bir çok avantajlar sağlamaktadır. Bazı istisnalar haricinde hayat sigortası gelirleri vergiden muaf tutulmaktadır. Ancak sigortacılar , yatırım gelirlerinden masraflarını düştükten sonra ki kazançlarından vergi ödemektedirler. Diğer bir avantaj ise emeklilik fonları, sigorta şirketlerinde olduğu sürece vergiden muaf tutulmaktadır. Ancak menfaatdar aldığında vergi uygulanmaktadır. Ferdi ve grup poliçelerinde ise ayrılma anında bazı toplu paralar vergiden muaftır.
Kâr dağıtımı konusunda İngiltere’de herhangi bir kural yoktur. Primlere çoğunlukla ilave kar masrafı eklenmektedir. Ne şekilde kar dağıtılacağına karar veren kimseler ise aktüeryal ve şirket yöneticileridir.
Ürünlerin pazarlanması ve satışı hususunda 1986 yılında uygulamaya konan finansal hizmetler sözleşmesi ile brokerlar ve prodüktörler müşterilerine “en iyi öneri” verme konusunda mecbur tutulmuşlardır. Brokerlar sektördeki tüm ürünler hakkında bu şekilde davranmak zorundadırlar. Brokerlar aynı zamanda kendi komisyon oranlarını belitmelidirler. Sonuç olarak 1986’dan bu yana brokerların çoğu şirketlere bağlı prodüktörler olarak çalışmaktadırlar. Satış elemanlarının eğitimi işveren tarafından yerine getirilmektedir.
İngiltere’de “Tarife oluşturmada ve aktüeryal seçeneklerde kısıtlama yoktur. Ancak şirketin aktüeri gerçekçi varsayımlarda bulunmak zorundadır. Eğer net değerlendirme primi, brüt gelirleri geçmezse şirket Zillmer oranı olarak %35 uygulayabilir.”
9.7 Hollanda’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Hollanda’da sigortacılık branşında yetkili makam Sigortacılar Odasıdır.
Sigortacılar odasının denetleme alanına ruhsat verme ve yeni tarifeleri belirleme konuları girmektedir. Bunların dışında sadece ödemelerin denetimi elzemdir.
Kar dağıtımında belirli kurallar yoktur. Grup poliçelerinde normal olarak uygulanan kar dağıtımı , yılık hayat poliçelerinde görülmemektedir.
Aktüeryal hesaplamalarda “GBM 76/80 mortalite tabloları ve GBM 61/65 mortalite tabloları yıllık, birikimli ve benzeri poliçeler için kullanılır. Kanun gereği teknik faiz %4’dür. Tahsilat masrafları genellikle gelire yazılır.
Sigortalıya sağlanan yararlar emeklilk poliçelerinin primleri yıllık bir limite kadar vergiden düşülebilmektedir. Toplu paraların prim ödeme yıllarına bağlı olarak limitler içinde gelir vergisinden muaf oluşu, vefat tazminatlarının 10.000 Hollanda Florinine karad vergiden muaf oluşu bir avantajdır.
Hollanda’da en çok kullanılan ürünler, sırasıyla yıllık hayat opsiyonlu tek prim ödemeli birikimli poliçeler,grup yıllık hayat poliçesi,ferdi yıllık hayat poliçesi ,birikimli poliçeler sayılabilir.
Satış ve pazarlama beğımsız acentelerce yapılmaktadır.
9.8 İtalya’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
İtalya’da sigortacılık branşında yetkili makam Endüstri ve Ticaret Bakanlığına bağlı Sigorta Denetleme Enstitüsüdür.
Enstitünün denetleme alanına ruhsat verme , tarifeler i poliçe süreleri ve şartları , muhasebe ,yatırımlar gibi konular girmektedir.
Sigortalıya sağlanan yararların başında yıllık 2.5 Mio Liret’e kadar olan primler gelir vergisinden düşülmektedir. Ayrılmada ödenen toplu para ile ödenmiş primler toplamının farkı olan miktara %12.5 vergi uygulanmaktadır. Yıllık hayat teminatlarının %60’ı da gelir vergisine tabidir.
Sigortalılara kar dağıtımı konusunda genel kaideler yoktur. Ancak uygulamada faiz gelirinin %75-85’inden teknik faiz düşülerek %80’i dağıtılmaktadır.
İtalya’da artan teminatlı ve birikimli poliçeler ile yıllık poliçeler en çok tercih edilen poliçelerdir. Yıllık poliçeler daha yaygın bir şekilde satılmaktadır. Ülkede satışın %75’i bağlı prodüktörlerce yapılmaktadır.
Satış elemanlarının eğitimi şirket tarafından yapılmakta ve tüm prodüktörler kanunen kayıtlı olmak zorundadırlar.
9.9 Yunanistan’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Yunanistan’daki sigortacılık branşında yetkili makam Ticaret Bakanlığı Sigorta Dairesidir.
Ticaret Bakanlığı Sigorta Dairesinin denetleme alanına hayat sigorta şirketlerinin kuruluşu , tarifelerin düzenli kontrolü gibi konular girmektedir.
Yunanistan’da hayat sigortasının sigortalıya sağladığı yararlardan birincisi primlerin limitler dahilinde gelir vergisinden muaf oluşu ikincisi ise faiz gelirinin kar payı olarak dağıtılması ya da süre sonuna kadar sigortalının hesabında biriktirilmesidir.
Yunanistan’da satışların büyük kısmını,hayat ve diğer teminatlarda sabit oranlarla hazırlanmış ferdi paket poliçeler oluşturmaktadır. Süreli poliçelerde birikimli poliçeler çok sık satılmaktadır. Ayrıca , belirli süreli yıllık hayat ile grup sigortalarında yıllık hayat ve süreli hayat poliçeleri de satılmaktadır.
Satışlar brokerler , bağlı prodüktörler ve devletin desteklediği bankalardan yapılır.
9.10 Portekiz’deki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Portekiz’de sigortacılık branşında yetkili makam Portekiz Sigorta Enstitüsüdür.Sigorta denetleme alanına ruhsat verme , aktüeryal hesaplama ,tarifeler ,poliçe süreleri ve şartları , başvuru formları , ihtiyari uygulamaları , aylık raporlar girmektedir.
Portekiz’de primler, limitler içinde gelir vergisi matrahından düşülebilir. Toplu ödenen paraların vergiden muaf olması ve kar dağıtımının zorunlu olması sigortalıya sağlanan avantajlardır. Emeklilik gelirleri ise belirli limitleri geçtiğinde gelir gibi vergilendirilmektedir.
Vefat teminatı olmayan kısa süreli tasarruflu poliçeler halen en çok yaygın satılan poliçelerdir.
Enstitüye göre prodüktörler , brokerlar ve sigorta şirketi çalışanları aracı olarak kabul edilmektedirler. Ülkede satışı arttırmak için kullanılan banka ve postaneye komisyon verilmemektedir.
Sigorta satışından sorumlu tüm aracıların temel eğitim kursu yapmış olmaları ve Enstitüye kayıtlı olmaları zorunludur.
10. A.B.Ülkeleri içinde Hayat Branşında Yıllık Prim Üretimi Bakımından En Az Gelişmiş Ülkeyle Türkiye’nin Kıyaslaması
Lüksemburg – Türkiye
Yıllık Prim Üretimi Bakımından :
Lüksemburg 196 (Milyon $) 117 $ 1,17 $ üretilir
Türkiye 167 (Milyon $) 100 $ 1,00 $ üretirken
Lüksemburg’la başa baş bir prim üretimi sağlamış gibi görünse de Lüksemburg’un diğer verileri devreye girdiğinde bizden üstün bir grafik çizmektedir.
Prim Üretimine Göre Reel
Büyüme Bakımından :
Lüksemburg %28
Türkiye %13,1
Pazar Payı Bakımından :
Lüksemburg 0,03
Türkiye 0,02
Kişi Başına Düşen Prim Bakımından :
Lüksemburg 510,3 $
Türkiye 2,9 $
Toplam Prim İçinde Hayat Priminin Payı Bakımından :
Lüksemburg %37,9
Türkiye %21
Nüfus Ve Enflasyon Bakımından :
Lüksemburg 0,4 Milyon 3,1 (%)
Türkiye 57,5 Milyon 66,0 (%)
Yıllık prim bakımından başa baş gibi görünen tabloda diğer verilerinin girmesiyle Lüksemburg lehine dönen bir tablo ortaya çıkmaktadır. Nufusumuzun ,ekonomik mukayedeler yapıldığı zaman daima aleyhimize bir durum sergilediği bir kere daha bu örnekte görmekteyiz. Diğer tüm verilerde üstün olan Lüksemburg’u yıllık prim üretimi bakımından en az gelişmiş ülke olarak gösterdik, ancak nüfusa oranla ürettiği primin harikulade olduğunu 0,4 milyon kişinin ürettiği prim tutarının , 57,5 milyon kişininkinden daha fazla olduğunu görmek insanı düşünmekten alıkoyamıyor.
Nufus bakımından ;114 Türk vatandaşının , 1 Lüksemburg vatandaşına eşit olduğunu göz önüne alarak;
Türkiye 114 Kişi x 2,9 $ = 417 $
Lüksemburg 1 Kişi x 510,3 $ = 510,3 $
Ürettiğini görmekteyiz;
11. A.B.Ülkeleri içinde Kişi Başına Düşen Prim Bakımından En Az Gelişmiş Ülkeyle Türkiye’nin Kıyaslaması
Yunanistan – Türkiye
Kişi Başına Düşen Prim Bakımından :
Yunanistan 56,9 $ 19,6 $ üretmektedir.
Türkiye 2,9 $ 1,0 $ üretirken
A.B.Ülkeleri içinde kişi başına düşen prim bakımından en az prim üreten ülke Yunanistan, Türkiye’den 19,6 misli daha fazla prim üretimi sağlamış , Türkiye 2,9 $ üretirken Yunanistan 56,9 $ prim üretmiştir. Yunanistan’la aramızdaki diğer verilere göz atmadan önce , istatistiki veriler bakımından aramızda farklılıkların olması olayın maddi kısmı bir yana manevi bakımdan da bizi üzmektedir. Yunanistan gibi bir ülkeden hayat branşındaki verileri incelerken çok aşağı durumda olmamız vahim bir durumdur.
Yıllık Prim Üretimi Bakımından :
Yunanistan 572 (milyon $)
Türkiye 167(milyon $)
Prim Üretimine Göre Reel
Büyüme Bakımından :
Yunanistan %21,9
Türkiye %13,1
Pazar Payı Bakımından :
Yunanistan 0,08
Türkiye 0,02
Toplam Prim İçinde Hayat
Priminin Payı Bakımından :
Yunanistan %47,3
Türkiye %21,0
Nüfus Ve Enflasyon Bakımından :
Yunanistan 10,1 Milyon - 19,5 (%)
Türkiye 57,5 Milyon - 66,0 (%)
Yunanistan’ın içinde bulunduğu durum bakımından ; yılık prim üretimi ve prim üretimine göre reel büyüme bakımından da iyi bir oran yakaladığı dikkate alınırsa , şimdilik kişi başına düşen prim üretimi bakımından en alt seviyede bulunan bu ülkenin %21.9’luk reel büyüme oranını göz önüne alarak yakında diğer A.B. ülkelerinin üstüne çıkacağı ve Yunanistan’la hayat sigortaları bakımından aramızdaki olumsuz farkın daha da açılacağını belirtmek isterim.
12. A.B. Ülkeleri İçinde Hayat Branşında Toplam Prim İçinde Hayat Priminin Payı Bakımından En Az Gelişmiş Ülkeyle Türkiye’nin Kıyaslaması
Portekiz – Türkiye
Toplam Prim İçinde Hayat Priminin Pay Bakımından;
Portekiz %26.52
Türkiye %21.03
Değerler Aşağı yukarı aynı gibi görünsede , topluluğa sonradan katılan ülkeler içinde yer alan Portekiz’le aramızda büyük sayılabilecek farklılıklar bulunmamaktadır. Enflasyonlarının yüksekliği sebebi ve ekonomik koşulların topluluk seviyesine hitap etmediği başta söylenen ve de daha sonra topluluğa dahil edilen bu ülkenin gerek enflasyonu %11.4 gerekse ekonomik durumu ülkemizden çok daha iyi düzeydedir.
Yıllık Prim Üretimi Bakımından;
Portekiz 702 (Milyon $)
Türkiye 167(Milyon $)
Prim Üretimine Göre Reel
Büyüme Bakımından :
Portekiz %22,2
Türkiye %13,1
Pazar Payı Bakımından :
Portekiz 0,09
Türkiye 0,02
Kişi Başına Düşen Prim Bakımından :
Portekiz 66,4 $
Türkiye 2,9 $
Nüfus Ve Enflasyon Bakımından :
Portekiz 10,6 Milyon - 3,1 (%)
Türkiye 57,5 Milyon - 66,0 (%)
Sigorta ferlerin hayatta bazı şartlar altında karşılaşacakları , zarar ve masraflara sebep olan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için önceden tedbir alma ihtiyaçlarından doğmuştur.
Sigorta : Aynı ve benzer rizikolara maruz bulunan kişiler topluluğunda rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkacak ihtiyacın belli bir para (prim) karşılığında giderilmesine yönelik bağımsız bir hukuki talep hakkına sahip olunmasıdır.
Sigortanın yararları :
1- Güvenlik sağlar
2- Milli kaynakları korur ve güçlendirir,
3- Kredi teminine kolaylık sağlar,
4- Kapital birikimini sağlar,
5- Tasarruf vasıtasıdır.
Sigortacı : Muhtemel risklere karşı sigorta olmak isteyen kişi ve kuruluşlara teminat veren kuruluş şekli kanunlarla belirlenmiş şirketlerdir. Bu şirketler Anonim Şirket veya karşılıklı sigortalarda Kooperatif Şirket şeklinde kurulur.
Poliçe : sigortacı ile sigortalı arasında sigorta sözleşmesinin yapılmış olduğunu ve sözleşmenin şartlarının gösteren belgedir.
Sigortanın Temel Prensipleri
1-Sigortalanabilir Menfaat : Sigorta ancak sigortalanabilir bir menfaatin mevcudiyeti halinde çıkar.
2-Azami Hüsnüniyet : Tarafların hileli şekilde değil de iyi niyetle hareket etmeleridir.
3-Tazminat Kaidesi : Can sigortaları hariç bütün mal ve mesuliyet sigortaları tazminat esaslı mukavelelerdir.
4-Sigortacının Kanuni Halefiyeti : Sigortacı , sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin gerçekleşen zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa , bu hak tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.
5-Yakın Sebep : Sigortalının , sigortacısından tazminat talebinde bulunabilmesi için meydana gelen hasarın poliçede teminat altına alınan tehlikeden ileri gelmiş olması gerekmektedir.
2. Sigorta Çeşitleri
2.1 Hayat Sigortası
Sigortalıya, ihtiyarlığında sıkıntıya düşmeden hayatı sürdürme imkanını sağlamak , ölümü halinde ise bakmakla yükümlü olduğu geride kalan aile fertlerine aynı imkanı vermek hayat sigortasının belli başlı var oluş nedendir.
a-Ölüm Hali Hayat Sigortası : Sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün , ancak sigortalının ölümü ile meydana geldiği hayat sigortası türüdür.
b-Yaşama Hali Hayat Sigortası : bu sigorta şeklinde söz konusu olan sigortalının önceden saptanan bir süre sonunda hayatta kalmasıdır. Kişinin bu süreden önce ölümü durumunda ödemiş olduğu ücretler sigortacıya kalır.
c-Karma Hayat Sigortası : Hayatta kalma ve ölüm durumunu belirli oranlarda karma olarak kapsayan sigorta çeşididir. Sigortalı önceden belirlenmiş bir süre içinde sigortalı olup , bu süreden önce ölümü halinde belirlemiş olduğu varislerine temin eden sigortalı miktar ödenir. Süre sonunda hayatta kaldığı takdirde ise sigortalı miktarı kendisi alır.
d-Grup Hayat Sigortası : Hayat sigortasının bu çeşidi ile bir grup insanın sadece bir sigorta poliçesi ile sigortalanması mümkün olmaktadır. Sigorta edilenler belirli bir endüstride çalışanlar , bir sendikanın üyeleri gibi gruplardır.
e-Sağlı Sigortası : Ayrı olarak yada hayat sigortalarına eklenmek suretiyle yapılabilen sigorta çeşididir. Kazadan ileri gelmeyen bütün hastalıkların tedavisi için yapılan masrafların ödenmesidir.
2.2 Hayat Dışı(Elementer) Sigortalar
Hayat dışı sigortalar hayat branşı dışında , sigortalının varlığında çeşitli risklerin sebep olacağı hasarlar ile meydana gelecek kayıpları sigorta teminatı altına almaktır. Branşları ;
a-Yangın Sigortası : Yangın sigortaları yangın neticesinde meydana gelen her çeşit hasarı karşılar. Ev ,depo ,fabrika gibi gayrimenkullar ile ev eşyası , demirbaş ,ticari mallar teminat altına alınır.
b-Kaza Sigortası : Sigortalının iradesi dışında kendisine veya mallarına gelecek zara ve ziyanın temini kaza sigortaları aracılığıyla yapılabilir. Kaza sigorta kişi ve mal sigorta olarak ikiye ayrılır.
c-Nakliyat Sigortası : Çeşitli yollarla taşınmakta olan malların sevk edilmeleri sırasında meydana gelebilecek hasarlar ile deniz araçları için söz konusu olabilecek zarar ve ziyanı temin eden sigorta türüdür.
d-Mühendislik Sigortası : Makine kırılması , inşaat , montaj ve elektronik cihaz sigortaları “mühendislik sigortası” kapsamında olup , her biri ayrı yapılabildiği gibi tek bir poliçe kapsamında da temin edilebilir.
e-Tarım Sigortası : Tarım sigortası , dolu ve hayvan hayat sigortası olmak üzere ikiye ayrılır. Dolu sigortası dolu tanelerinin vurması ile toprak ürünlerinde meydana gelebilecek hasarları sigorta teminatı altına alan bir sigorta çeşididir. Hayvan hayat sigortası , genellikle tarımda kullanılan hayvanlar, meslek hayvanları ve spor hayvanları için söz konusu olacak riskleri sigorta teminatı altına alır.
f-Diğer Sigortalar : yukarıda temel olarak sayılan sigorta branşlarının dışında yer alan sorumluluk , hukuki koruma , meslek , işletme faaliyetlerinin kesilmesi , kredi , uzay sigortası gibi türlerde vardır.
3. Sigorta Şirketlerinde Kullanılan Mali Tablolar
Sigorta şirketlerinin bilançolarına bakıldığında , sigorta şirketlerinin bilançolarının da genel kabul görmüş muhasebe standartlarına göre hazırlanmakla birlikte , kullanılan bazı hesaplar ve yöntemler itibariyle diğer şirket bilançolarına göre farklılıklar taşıdığı görülmektedir.
3.1 Türkiye’de Faaliyette Bulunan Sigorta Şirketlerinde Kullanılan Bilançolar
Türkiye’de sigorta şirketleri Sigorta Murakabe Kanunu’na tabidir. Bunun yanında halka açık sigorta şirketleri SMK ile birlikte SPK’a hükümlerine de tabidirler. Dolayısıyla halka açık sigorta şirketleri biri SMK diğeri SPK hükümlerine uygun iki ayrı bilanço ve gelir tablosu hazırlamaktadırlar.
Kullanılan Bilanço Şekillerinin Karşılaştırılması
Sigortacılık faaliyetleri hayat ve hayat dışı olmak üzere iki ana gruba ayrılmıştır. Önceleri sigorta şirketleri hayat ve hayat dışı sigorta ana gruplarında her ikisinde birden faaliyette bulunurken, 1990 yılında meydana gelen değişiklikle sadece birinde faaliyet gösterebilecekleri belirtilmiş ve bunun için bir geçiş süreci öngörülmüştür. Sigorta şirketlerinin bilançoları hayat ve hayat dışı olarak ikiye ayrılmıştır. Bilanço incelendiğinde;
- Hesapların en likitten en az likide doğru sıralandığı,
- “İştirakler”,”Menkuller” ve “Gayrimenkullar” kalemlerinin “sabit değer ve diğer aktifler” hesabı altında toplandığı,
- Alacaklar ve borçlar hesaplarının vadelerine göre ayrılmadığı,
- Teknik karşılıkların net olarak verildiği , brüt rakamın ve reasürör paylarının gösterilmediği,
- “Dönem vergi karşılığı” hesabının “serbest karşılıklar” hesabı altında olduğu,
- “Dönem karı” kaleminin net olarak “Öz kaynaklar” hesabı altında olduğu,
Halka açık hayat dışı bir sigorta şirketinin bilanço şekli incelendiğinde;
- Hesapların an likitten en az likide doğru sıralandığı,
- Sadece faaliyet alanına ilişkin kalemlerin gösterildiği,
- Hesap kalemlerinin daha derleyici hesaplar altında toplandığı ve bunla altında detay hesaplara yer verildiği,
- Burada alacaklar ve borçlar hesaplarının vadelerine göre ayrılmadığı,
- Teknik ve serbest karşılıkların tek bir başlık altında toplandığı,
- Teknik karşılıkların brüt olarak verildiği , brüt rakamın reasürör paylarının düşülmesi suretiyle net değere ulaşıldığı,
3.2 Avrupa Birliği Sigorta Şirketlerinde Kullanılan Bilanço
78/660/AET sayılı direktifte ,Bilanço hesap tipi ve rapor tipi olmak üzere iki şekilde benimsenmiştir. Ancak 91/ 674/AET sayılı direktifte sadece hesap tipi bilanço benimsenmiş ve direktifte yer alan detay hükümlerle bu bilanço yapısı şekillenmiştir.
Kullanılan Bilanço Şeklinin Karşılaştırılması
Bilanço aktif ve pasif kalemlerinden oluşmaktadır. Kalemlere genel olarak bakıldığında bize göre daha detay hesap kalemlerine yer verildiği görülmektedir. Ülkemizde kullanılan bilanço ile Avrupa Birliği direktifinde verilen bilançoya karşılaştırmalı olarak bakıldığında;
- Hesap kalemleri, ülkemizde en likitten , en az likide doğru sıralanırken; Avrupa Birliğinde bunun tam tersi uygulanmaktadır,
- Mali yatırımlar , ülkemizde aktifte II, V ve VI numaralı başlıklar altında yer alırken Avrupa Birliği direktifinde C başlığı altında yer aldığı,
- Alacaklar üzerinden ayrılan karşılık ülkemizde aktifte III numaralı başlık altında brüt ve net değerler açık olarak gösterilirken; Avrupa Birliğinde karşılıklar düşüldükten sonra kalan net değerin gösterildiği , dolayısıyla karşılıkların açık olarak gösterilmediği ancak dipnotlarda açık olarak belirtildiği,
- Ülkemizde aktifte “geçici aktif” hesaplara özel bir başlık açılmazken Avrupa Birliği’nde G başlığı altında detay olarak yer verildiği,
- Karşılıklar ülkemizde pasifte II numaralı başlık altında yer alırken ; Avrupa Birliği’nde C, D,E başlıkları altında detaylandırıldığı,
- Ülkemizde pasifte , “geçici pasif” hesaplar için özel bir başlık açılmazken Avrupa Birliğinde H başlığı altında yer verildiği görülmektedir.
4. Sigorta Şirketlerinde Mali Bünye Analizinde Kullanılan Oranlar
Sigorta şirketlerinin mali denetiminde kullanılan yöntemlerden biri “oranlar yöntemiyle” yapılan analizdir. Bu oranlar temelde diğer firma analizlerinde kullanılan oranlarla aynı olmakla birlikte , şirket faaliyet konusunun sigorta olmasından dolayı farklı hesapların bulunması, bu faklı hesapların kullanılması sonucunda elde edilen oranlar ve bunların yorumlanmasında diğer işletmelere göre farklılık göstermektedir.
Kasa + Serbest ve Vadesiz Banka Mev. + Serbest Menkul Kıymetler
Nakit Oranı =
Kısa Vadeli Borçlar
Kısa Vadeli Alacaklar
Likidite Oranı =
Kısa Vadeli Borçlar
Tahsilat Oranı
a) bir önceki yıldan devreden sigortalılardan alacaklar
b) bir önceki yıldan devreden acentelerden alacaklar
c) cari yıl prim üretimi
d) a + b + c toplamı
e) cari yıl sonu sigortalılardan alacaklar
f) cari yıl sonu acentelerden alacaklar
g) d – (e + f ) = cari yıl tahsilatı
Tahsilat Oranı = g / d
Karlılık sigorta şirketlerinin ödeyebilirliği açısından önemli bir unsurdur. Kar yalnızca dağıtılmayan karlar yoluyla öz kaynakları güçlendirmez, aynı zamanda orta dönemde karlı bir şirket , yeni sermaye artışı yoluyla da öz kaynak sağlama olanağında kavuşur. Kar sağlamayan ve yeterli bir karlılık oranına ulaşamayan bir şirketin orta dönemde sektörde kalabilmesi oldukça güçtür.
Sigorta şirketlerinin yapmış oldukları sigortacılık faaliyetleri sırasında uyguladıkları politikalar mali bünyelerini yakından ilgilendirmekte , sigortalılara karşı üzerlerine almış oldukları yükümlülükleri karşılamada yeterli bir finansman gücüne sahip olmamaları , uygulanan yanlış politikaların bir sonucu olmaktadır. Fiyatlandırma saklama payı , reasürans , reasürör seçimi , tahsilat , kar dağıtım politikaları sigorta şirketlerinin sigortacılık faaliyetlerini , dolayısıyla mali gücünü etkileyen en önemli faktörlerden sayılmaktadır
5. Sigortada Ombudsman
Türk Sigorta sektöründe, sigorta ve diğer ilgili mevzuatın yetersizliği; bunun sonucu farklı uygulamalar, içtihatlar ve yargı kararları sektörün hizmet verme fonksiyonunu etkilemektedir. Sigorta ettiren / sigortalı ile sigortacılar arasında sigorta sözleşmelerinin uygulanmasından ve verilen hizmetlerden doğan uyuşmazlıklar bazen uzun süre giydirilememekte ve bu durum, gerek sigortacı, gerek sigorta ettiren veya sigortadan istifade edenler için güven kaybına neden olmakta ve sigortayı amacından uzaklaştırmaktadır. Bu yazımızda, uyuşmazlıkların hızlı çözümünde etken bir yol olan Ombudsman Kurumu irdelenmiştir.
Sigorta sektöründe de yer alan ve uygulama alanı bulan Ombudsman Kurumu, son senelerde sigortacılığın gelişmiş olduğu ülkelerde sigorta mevzuatı içinde yer almış ve sigortacı ile sigortadan faydalananların, sigorta sözleşmesinden doğan hak ve menfaatlerin korunmasında yardımcı bir müessese haline gelmiştir.
Sigortada Ombudsman, sigortacıların, sigortalıların ve sigorta sözleşmesinin uygulanmasında doğrudan doğruya ilgili olan üçüncü kişilerin, yazılı ve basit başvuruları üzerine bir sigorta şirketi ile olan uyuşmazlıklarının tarafsız ve objektif bir şekilde incelenmesidir. Bir başka ifade ile, Ombudsman şahıs olarak uyuşmazlıkların çözümünde aracı; kurum olarak ise aracılık hizmetidir.
5.1 Sigortacılığın Gelişmiş Olduğu Bazı Ülkelerde Ombudsman Kurumu
Sigorta ile sigortacı arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için ihdas edilen Ombudsman Müessesesi Avrupa ülkelerinde çeşitli kuruluşlar içinde faaliyet göstermektedir.
Avusturya : “Şikayetler Bürosu” adı altında Sigorta Şirketleri Birliği nezrinde hizmet bölümlerinden biri olarak çalışmakta ve Büronun hiçbir ücrete tabi olmadan yaptığı bu hizmet, şikayetçi ile sigorta şirketi arasında aracılık ve tavsiyede bulunmak şeklinde belirlenmektedir.
İsviçre : “Özel Sigorta Ombudsmanı “ bir vakıf olarak kurulmuştur. Vakıf yönetimi biri sigorta temsilcisi olmak üzere, diğer” üyeleri eski veya yeni parlamenterlerden oluşmakta ve bu yöneticilerden biri ihtilafların çözümünde “Ombudsman Aracı” olarak görev yapmaktadır.
Almanya : Ombudsman hizmeti Alman Sigortacılar Birliği tarafından yürütülmektedir. Hükmi şahsiyeti haiz bu Birliğe herkes başvurabilmekte, genellikle yazılı şekilde yapılan başvuruları müteakip, şikayet edilen sigortacı durumu açıklamak üzere Birliğe davet edilerek, yapılan inceleme sonucunda ihtilafın çok kere tarafların anlaşması ile çözümü sağlanmaktadır. Birliğin bu husustaki çözüm yolu, taraflar için zorlayıcı nitelik taşımayan görüş veya tavsiye şeklinde olmaktadır.
Fransa : şikayetlerin çözümlenmesinde çok sayıdaki Ombudsman kişiler aracı olarak faaliyet göstermekte; sigorta şirketleri ya kendi aracılarını kendileri belirlemekte veya Fransa Sigorta Şirketleri Federasyonunun belirlediği aracıyı kabul etmektedirler. Ancak aracının devreye girebilmesi için daha önce şikayet konusunun şikayet edilen şirket nezrinde çözüm yollarının araştırılması, ondan sonra aracıya başvurulması gerekmektedir. Aracılık hizmeti ücrete tabi olmayıp, aracının üç ay içinde vereceği karar tarafları zorlayıcı nitelikte değildir.
İngiltere : Hayat dışı sigortalarda çalışan Sigorta Ombudsman Bürosu, sigorta şirketlerinin üyesi olduğu bir kuruluş olarak çalışmaktadır. Ombudsman Aracısı bağımsız olarak çalışmakta ve Sigortacılar ve Tüketiciler Konseyi tarafından atanmaktadır. Aracılık ücrete tabi olmayıp aracılık fonksiyonu sonunda 100.000 Pound’a kadar olan kararlar sigortacı için zorlayıcı nitelik taşımakta, ancak sigorta ettirenleri bağlamamaktadır.
Ayrıca hayat sigortalarına ilişkin bir diğer aracı teşekkül ile hakemlik hizmeti gören bir başka kuruluş mevcut bulunmaktadır.
Finlandiya, İspanya, Danimarka, İrlanda gibi ülkelerde Tüketici Danışma Komitesi, Tüketici Enstitüsü veya diğer tüketici kuruluşları ile Sigorta Şirketleri Birliği arasında yapılan işbirliği sonucunda ombudsman hizmeti verilmektedir.
Belçika : Belçika’da Ombudsman Kurumu, 1987’den itibaren Belçika Sigorta Şirketleri Birliği nezrinde oluşmuştur ve Ombudsman görevi bu Birlik tarafından yürütülmektedir.
Belçika Ombudsmanın görevi, Birlik üyesi sigorta şirketi ile sigortalılar, sigorta ettirenler ve diğer ilgili şahıslar arasında sigorta sözleşmesinden doğan ihtilafları yazılı başvuru üzerine tarafsız ve objektif bir şekilde incelemektir.
5.2 Türkiye’deki Durum Ve Ombudsman Kurumuna İhtiyaç
Sigorta şirketleri ile sigortalılar arasındaki ilişkiler, tarafların hak ve yükümlülüklerini gösteren sigorta sözleşmesine dayanmakta ve dolayısıyla, sözleşmenin uygulanmasından dolayı taraflar arasında uyuşmazlık çıkması, bu sözleşmenin doğal sonucu olmaktadır. Uyuşmazlıkların türüne göre bunun çözüm yolları değişik olmakla beraber, çözüme yardımcı olacak veya çözümü sağlayacak ülkemizde iki Kuruluş mevcuttur. Bunlardan biri sigorta işlemleri üzerinde vesayet ve denetim yetkisini haiz Hazine Müsteşarlığı ve bu Müsteşarlığın Sigorta Denetleme Kurulu, diğeri de adli mercilerdir. Ancak, adli mercie başvurunun zaman alması, masraflı olması ve sigorta konusunda ihtisas mahkemelerinin kurulmamış bulunması gibi nedenler, zararının kısa zamanda tazminini isteyen sigortalı müştekiyi bu yola başvurmaktan çok kere alıkoymakta ve sigorta şirketi ile olan uyuşmazlığını, şirketle halletme yolunu tercih etmesine neden olmaktadır.
Diğer, yandan sigorta mevzuatı, tazminat ödemelerinde sigortalıya bu hususta bir kolaylık da getirmiştir. Şöyle ki, tazminat ödemelerinde, kaide olarak, zararın miktarı sigortalı ile sigortacı arasında yapılacak anlaşma ile saptanmaktadır. Sigorta sözleşmelerine ilişkin Genel Şartların bir çoğunda sigortacı ile sigortalının bu konuda anlaşamamaları halinde zarar miktarının tayini Hakem Bilirkişilere bırakılmıştır. Burada önemli olan husus Hakem Bilirkişilerin zarar miktarı konusunda verecekleri kararın kesin olması ve tarafları bağlamasıdır. Hakem Bilirkişi kararlarına, ancak zarar miktarının gerçek durumdan önemli şekilde farklı olması halinde, itiraz edilebilecek ve kararın iptali rizikonun gerçekleştiği yerdeki ticaret davalarına bakmaya yetkili mahkemeden istenebilecektir. Ne var ki, bu prosedür gereği gibi işletilmemektedir.
Sigortanın ve sigorta bilincinin yeteri kadar gelişmemiş olduğu ülkemizde, sigortalılar, Hazine Müsteşarlığını ve Sigorta Denetleme Kurulu’nu ve görevlerini çok kere bilemediklerinden bu şikayetlerini bizzat sigorta şirketine duyurmaktadırlar. Son on sene içinde Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğine de gittikçe artan şikayetler gelmekte ve Birlik üyesi sigorta şirketlerinin tutumlarından yakınılmaktadır. Müştekilerin bu başvurularından Birliği, üyelerinin tasarruflarına hakim bir kuruluş olarak gördükleri anlaşılmakta ve uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olması istenmektedir.
Birlik, bu genel çerçeve içinde, şimdiye kadar kendisine intikal eden şikayetlerde, konuyu üye sigorta şirketlerine duyurarak görüş almakta ve bu hususta, şikayetçi sigortalı, sigorta ettiren ve diğer ilgili üçüncü şahısları bilgilendirmektedir. Bu uygulamada, bazan başvuru sahibi haklı bulunarak, sigorta şirketince talep yerine getirilmekte, bazan da, mevzuata uygun olmadığı görüşü ile talebin reddine gidilmektedir. Ayrıca, ilgilinin Sigorta Denetleme Kurulu yanında, kazai mercilere müracaat etme olanağının da her zaman mevcut olduğunu belirtmek gerekir. Ne var ki, tüm sigorta mevzuatı ve uygulama, sigortada Ombudsman görevini yapacak bir kuruluşun ihdası ve çalışması için yetersizdir.
Sigorta ettirenlerin/sigortalıların ve diğer hak sahiplerinin, sigorta şirketleri ile sigorta sözleşmesinden doğan ihtilaflarının çözümünde aracılık edecek, gerektiğinde sektöre görüşlerini ve tavsiyelerini duyuracak bir kuruluşa ihtiyaç vardır. Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezrinde oluşturulacak bir Ombudsman Kurumu bu hususta çok etkin olabilecek, ayrıca alacağı kararlarla toplumun sigortaya olan güvenini artıracaktır.
6. Avrupa Birliğinde Sigorta Sektörü
2000 yılı birçok açıdan önemli boyutta uluslararası ekonomik gelişmelerin yaşandığı bir yıl olarak geride kalmıştır. Bu gelişmelerin en önemlilerinden birinin ABD’nin ekonomik büyüme hızındaki yavaşlamanın uluslararası ölçüde belirsizliklerin artmasına neden olduğu diğerinin ise uluslararası finans piyasalarını da etkileyen petrol fiyatları artışı olduğu belirtilmektedir. Avrupa Birliği’ne bakıldığında Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın bir önceki yıla göre yüzde 3.4 oranında büyüdüğü ve AB’nde enflasyon oranının, özellikle petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle, Avrupa Merkez Bankası’nın orta dönemli enflasyon hedefinin biraz üzerinde gerçekleştiği ve Euro’nun ABD doları karşısında değer kaybının az da olsa devam ettiği görülmektedir.
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde AB’ne üye ülkelerde sigorta sektöründe prim gelirlerinin enflasyondan arındırılmış değerlerle 2000 yılında 1999 yılına göre yüzde 8 oranında artış göstermesi tatminkar bir gelişme olarak kabul edilmektedir.
6.1 Sigorta Şirketleri Sayısı
AB’ne üye ülkelerde son yıllarda izlenen sigorta şirketleri sayısındaki azalma trendi binde 7 oranıyla 2000 yılında da devam etmiş ve toplam şirket sayısı 4786’ya düşmüştür. Bir önceki yıla göre sigorta şirketi sayısındaki azalmada ilk sırayı yüzde 18.2 ile Finlandiya almış, onu yüzde 5.9 azalma ile İspanya ve yüzde 5.3 azalma ile Yunanistan izlemiştir. Öte yandan İsveç ve İtalya'da sigorta şirketleri sayısında sırasıyla yüzde 1.9 ve yüzde 1.6 oranında artış görülmüştür. AB’ne üye ülkelerde sigorta şirketi başına düşen ortalama prim geliri 153.677.183 Euro’dur.
6.2 Sigorta Şirketlerinde Çalışanlar Sayısı
Son birkaç yıldan bu yana AB’ne üye ülkelerde izlenen sigorta şirketlerinde çalışan kişi sayısındaki azalma trendi, özellikle İngiltere’de 10.000 yeni çalışanın sektöre katılmasıyla 2000 yılında 891.043 kişiye ulaşarak 1999 yılına göre yüzde 2.5 oranında artış göstermiştir. Buna göre 1999 yılında AB’nde sigorta şirketi başına düşen ortalama çalışan sayısı 180 iken bu gösterge 2000 yılında 186 olmuştur.
Öte yandan 2000 yılı itibariyle AB’ne üye ülkelerde sigorta şirketlerinde çalışan kişi başına düşen prim geliri ortalaması 825.436 EURO’dur.
6.3 Prim Gelirleri
2000 yılında AB’ne üye ülkelerde hayat sigortaları prim gelirlerinden sağlanan yüzde 10.5 oranındaki büyüme 1999 yılında ulaşılan yüzde 16’lık büyümenin gerisinde kalmakla birlikte, bu büyüme oranı uzmanlarca tatminkar bir gelişme olarak nitelendirilmektedir. 2000 yılında bu ülkelerdeki hayat sigorta prim gelirleri toplamı 471.300 milyon EURO’ya ulaşmıştır.
Hayat dışı sigortalarda prim gelirleri ise 1999 yılına göre yüzde 4 oranında artarak 2000 yılında 264.199 milyon EURO’ya yükselmiştir.
2000 yılında ulaşılan 735.499 milyon EURO tutarındaki toplam prim gelirlerinin yüzde 64’ünü hayat sigortaları primleri oluşturmaktadır.
6.4 Sigorta Şirketlerinin Yatırımları
AB’ne üye ülkelerde 1999 yılında 4.068.348 milyon EURO olan toplam yatırım hacmi, 2000 yılında 4.382.882 milyon EURO’ya yükselerek prim gelirleri paralelinde yüzde 8 oranında artış göstermiştir. Toplam yatırımlar içinde hayat sigorta şirketleri yatırımlarının payı 2000 yılında yüzde 83’e yükselmiştir.
2000 yılı itibariyle AB’ne üye ülkelerde sigorta şirketi başına düşen ortalama yatırım değeri yaklaşık 916.000.000 EURO’dur.
6.5 Hayatdışı Sigorta Grupları
Avrupa Birliğine üye ülkelerde 2000 yılında hayatdışı sigorta gruplarında elde edilen prim gelirleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. (Milyon EURO) Motorlu araç sigortaları daha önceki yıllarda olduğu gibi bir önceki yıla göre yüzde 5 oranında artış göstermiştir. Bu sigorta grubunda Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’nın prim gelirleri toplamı AB’nin toplam gelirlerinin yüzde 75’ini bulmaktadır.
Sağlık ve kaza sigortaları grubunda prim gelirleri artış hızı giderek azalmaktadır. Daha önceki yıllarda yüzde 4 dolaylarında artış gösteren bu grupta 2000 yılında prim gelirleri artışı yüzde 1 olarak gerçekleşmiştir. Bu grupta da yukarıda belirtilen 4 ülkenin payı yüzde 80 dolaylarındadır. Sorumluluk sigortalarında kayda değer bir gelişme görülmemekte olup, yukarıda belirtilen 4 ülkenin pazar payı sağlık ve kaza sigortaları grubunda olduğu gibi yüzde 80’dir.
Hukuksal koruma sigortalarında da önemli bir değişiklik olmamıştır ve toplam priminin yüzde 67’si Almanya tarafından üretilmektedir. Mal sigortalarında prim geliri artış hızı düşük olup, bu gurupta da prim gelirlerinin yüzde 74’ü Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından elde edilmektedir.
Nakliyat sigortaları prim gelirleri 2000 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7.6 oranında artış göstermiştir. Bu sigorta grubunda İngiltere, Almanya, Fransa ve Norveç’in payı yüzde 84’ü bulmaktadır.
7. Türkiye İle Avrupa Birliği Ülkeleri Sigorta Büyüklükleri Karşılaştırması
İstatistikler tüm dünyada faaliyet gösteren özel ve devlet sigorta şirketleri tarafından üretilmiş direkt primler esas alınarak düzenlenmektedir. Bu bilgilerin ana kaynağı, ilgili ülkelerin ulusal denetleme kuruluşları olmakta, denetleme kuruluşlarının yetersiz kalması durumunda sigorta şirketlerini kapsayan birliklerin kaynaklarına başvurulmaktadır.
Sigma dergisi tarafından yapılan 88 ülkenin değerlendirme sonuçlarına göre 1998 yılı, bir önceki yılın gerçek büyüme oranı ile karşılaştırıldığında, dünya sigortacılığı için iyi bir yıl olmadığı görülecektir. Enflasyondan arındırılmış gerçek büyüme oranları itibariyle 1986 yılından sonra inişe geçmeye başlayan dünya sigortacılığı 1991 ve 1993 yıllarında ufak sıçramalar kaydetmiş olsa da genel eğilim, gerçek büyüme oranlarının düşmekte olduğudur.
1998 yılı dünya prim üretim toplamı 2 trilyon 155 milyar US$ olarak gerçekleşmiştir. Toplam primin %58.65’i (1 trilyon 264 milyar US$) hayat branşından, %41.35’i ise (891 milyar US$) hayatdışı branşlardan kaynaklanmaktadır. Yukarıda sözü edilen “enflasyondan arındırılmış gerçek büyüme oranına göre 1998 gerçek artışı ancak %2.3 olabilmiştir.
1998 yılında dünya sigorta priminin 9/10’u, Kuzey Amerika, Japonya, Batı Avrupa ve Avusturalya’nın yeraldığı sanayileşmiş ülkelerin sigorta şirketleri tarafından üretilmiştir. Her ne kadar, Çin, Tayvan, Hindistan, Ortadoğu, Güney Amerika ve Afrika sigorta şirketleri, global ölçüde yaşanan ekonomik durgunluktan etkilenmeden hatırı sayılır prim artışları kaydetmiş olsalar da, sanayileşmiş ülkelerin sigorta şirketleri çeşitli nedenlerden dolayı tatmin edici prim artışları sağlayamadıkları için bu durum, dünya direkt prim artış oranlarına olumsuz olarak yansımıştır.
Tam üyelik yolunda Aday Ülke Statüsü’ne sahip olduğumuz Avrupa Birliği ülkelerinin sigorta piyasalarındaki gelişmeler, herbir üye ülkenin iç piyasa koşulları ve diğer bazı uygulamalar nedeniyle farklı yönlerde olmuştur. Örneğin, Avrupa Birliği içerisindeki en büyük 3 piyasa olan Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa’daki sigorta şirketlerinin üretmiş oldukları prim hacimleri daralırken, İspanya ve İtalya’da, ekonomik büyüme oranının da üzerinde prim artışları meydana gelmiştir.
Bu çalışmanın amacı, ülkemiz ve Avrupa Birliği ülkelerinin sigorta piyasalarında 1998/97 karşılaştırmasını yapmaktan ziyade tam üye olmak için çaba harcadığımız Avrupa Birliği sigorta piyasaları ile ülkemiz sigorta piyasasını üretilen direkt primler açısından karşılaştırmaktır.
Tablo I’de üye ülkelerin üretmiş oldukları toplam prim, dünya payı ve sıralamadaki yeri gösterilmektedir. Bu rakamlara göre ülkemiz, listenin sonlarında yeralan ve nüfusu bize göre oldukça az olan Portekiz’den 3 kat, Lüksemburg’dan ise 2.7 kat daha az prim üretebilmektedir. Listenin en sonunda bulunan Yunanistan ile arada büyük bir uçurum olmadığı görülmekteyse de, ülke nüfusu, kişi başına düşen milli gelir gibi diğer faktörler gözönüne alındığında (Bakınız Tablo II ve Tablo III) Tablo I’dekinden daha farklı bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
Tablo II kişi başına düşen sigorta primini göstermekte olup, ülkemizin Avrupa Birliği ile olan farkını daha net bir biçimde ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği içerisinde kişi başına düşen 1651 US$ prim miktarı bir yana, listenin son üç ülkesi İspanya, Portekiz ve Yunanistan dahi kişi başına düşen sigorta primi açısından ülkemizden çok ileri durumdadır. Avrupa Birliği içerisinde ekonomik ve sosyal yönden bize en yakın ülke olan ve listenin en sonunda yeralan Yunanistan’ın kişi başına ürettiği toplam sigorta primi dahi ülkemizin kişi başına ürettiği sigorta priminin 6 katından fazladır.
Tablo III’de ülkelerin milli gelir içerisindeki sigorta primi payları yeralmaktadır. Listenin en sonunda bulunan Yunanistan dışındaki ülkelerle aramızda yine önemli farklar bulunmaktadır. Her ne kadar kişi başına düşen sigorta primi açısından Avrupa Birliği üyesi Yunanistan, bize göre 6 kat daha fazla prim üretmekteyse de, Tablo III, Birlik üyesi Yunanistan’da da sigorta piyasasının ekonomik gelişmesine göre yeterince gelişmemiş olduğunu, en azından, Avrupa Birliği ortalamasının bir hayli altında olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir.
Yukarıdaki her üç tabloda, yaşam standartları ve eğitim düzeyi bakımından dünyanın en gelişmiş nüfusunun yaşadığı Avrupa Birliği ülkelerindeki sigorta piyasaları ile ülkemiz sigortacılık sektörünün üretmiş olduğu toplam primi karşılaştırmalı olarak görülmektedir. 641 milyar 874 milyon US$ toplam prim ile dünyada üretilen 2 trilyon 155 milyar US$ primin yaklaşık %30’una kaynaklık eden Avrupa Birliği ülkelerinde 1998 yılında kişi başına üretilen prim 1651 US$ olarak gerçekleşmiştir. (Ülkemizde bu rakam 33.10 US$’dır).
2003 tarihinden önce yeni bir üye kabul etmeyeceğini açıklayan Avrupa Birliği, Tam Üyeliğe Aday Ülke statüsünde bulunan Doğu Avrupa Ülkeleriyle Tam Üyelik görüşmelerine başlamış bulunmaktadır. (Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kıbrıs Rum Kesimi ile 31 Mart 1998 tarihinde; Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Letonya, Litvanya ve Malta ile 15 Şubat 2000 tarihinde tam üyelik görüşmeleri başlamış bulunmaktadır).
Tam üyelik için görüşmelerde bulunan bu ülkelerin ortak özelliği, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi hariç hepsinin Eski Doğu Bloku ülkeleri olmaları, diğer bir deyişle ekonomik, sosyal ve siyasal yönlerden Avrupanın kökleşmiş düzenine yabancı olmalarıdır. 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesiyle bu tür bir tecrübe yaşayan Avrupa Birliği’nin bu ülkelerle yapmakta olduğu üyelik görüşmelerinde bu durumu ne derece göz önüne alacağı elbette ki Avrupa Birliği siyasi organlarının tercihlerine bağlıdır.
Çalışmanın bu bölümünde ülkemiz sigortacılık sektörüyle eski Doğu Bloku ülkelerinin sigortacılık sektörlerini, üretilen prim açısından ve üç tablo çerçevesinde karşılaştırılması yapılacaktır.
Üç tabloda görüldüğü gibi, üretilen toplam prim bakımından (Tablo IV) listede ikinci sırada olan ülkemiz, Kişi Başına Düşen Prim bakımından (Tablo V) listenin sonlarına düşmektedir. Bunun anlamı, sigortacılık sektörünün ekonomik gelişmelerle aynı paralelde gitmemekte olduğudur. Tüm zorluklara karşın elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışan Türk Sigortacılık Sektörünün şu an bulunduğu yerin çok daha yukarılarda olması, Avrupa Birliği’ne dahil olmak için her alanda yapılan çalışmaların sigortacılık sektörü için de yapılması gerektiği ortadadır. Sigma dergisi tarafından sanayileşmiş ülkeler grubunda değerlendirilen ülkemizin, kendisinden çok daha alt ekonomik düzeyde bulunan ülkelerle yapılan karşılaştırmalarda (Tablo IV, Tablo V, Tablo VI) ortaya çıkan sonuç da zaten bunu çok açık bir şekilde ifade etmektedir.
8. AB ve Türk Sigortacılık Mevzuatı Arasındaki Temel Farklar
Burada dikkate alınması gereken husus , AB sigortacılık mevzuatının , AB üyesi devletlerde sigortacılık pazarında faaliyet gösteren kişilere uygulandığıdır. Bu kuralar AB devletlerinde faaliyet gösteren sigorta ve reasürans şirketleri ile sigorta aracılarına uygulanmaktadır. AB dışı piyasalar için daha değişik mevzuat kuralları geçerli olmaya devam etmektedir. Örneğin Almanya’da AB dışında bir devlette yerleşik sigorta şirketine özel teminatlar yatırdığı takdirde faaliyet izni verilmektedir. Bu İngiltere’de de geçerlidir.Fransa AB dışı ülkelerin sigorta şirketleri için ek garanti fonu istemektedir.bu bakımdan aşağıdaki karşılaştırmaların AB üyesi devletlerin tüm mevzuatı ile ilgili bir karşılaştırma olmadığı sürekli olarak göz önünde tutulmalıdır. Yapılmak istenen Türkiye‘nin AB’ye dahil edilmesi olasılığı karşısında mevzuat ve piyasa yapısında ortaya çıkabilecek farklılıkların altını çizmektir.
8.1 Reasürans ve Retrosesyon Alanında Yerleşme ve Hizmet Sunma Serbestisi
Üye devlette kurulu reasürans şirketinin yada sigorta işlemleri ile birlikte reasürans yapan karma şirketlerin diğer devlette reasürans veya retrosesyon işlemi yapmasında hiçbir engel yoktur.
Yabancı devletlerde kurulu bulunan şirketler Türkiye’de reasürans veya retrosesyon işlemi yapabilirler. Bunların Türkiye’de şube açmaları izne tabidir.
Reasürans tekeli 15/9/1991 tarihli ve 91/2276 sayılı kararname ile “sigortacılıkta yurt içi saklama payı ve reasürans kapasitesini artırma sistemi” ne dönüştürülmüştür. Kararname gereğince sigorta şirketleri reasürans şirketlerinden bir kısmını 2002 yılına kadar hükümet adına işletilmek üzere Milli Reasürans T.A.Ş.’ne devretmek zorundadırlar yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’deki şubeleri de devir yükümlülüğüne tabidir. Devir, esas itibariyle reasürans primlerinin Türkiye’de kalmasını amaçlamakta devir zorunluluğu giderek azalmakta ,saklama payı giderek azalmakta, saklama payı yüzde yetmiş beşi bulan sigorta şirketleri önemli ölçüde bu zorunluluktan çıkmaktadırlar . ancak bugüne kadar böyle bir noktaya gelmiş şirketimiz bulunmamaktadır.
Avrupa Birliği üyesi devletler ile Türkiye’deki şirketlerin payları karşılaştırıldığında Türkiye’deki şirketlerin bu konuda oldukça düşük performansa sahip olduğu anlaşılmaktadır. Şirketlerimizin bu kararname süresinin sona ereceği 2001 yılı sonuna kadar saklama paylarını artırarak Avrupa Birliği şirketleri düzeyine ulaşmaları arzulansa da aradaki farkın bu kadar kısa sürede kapanması beklenmemektedir. O nedenle şirketlerin mali bünyelerini güçlendirici önlemler özendirilirken bu dönem için kararname uygulanmasının sürmesinde yarar vardır.
8.2 Yabancı Ülkelerde Sigorta Yaptırabilme
Yabancı ülkelerde sigorta yaptırabilme konusundaki mevzuata göre tüketicinin , (sigortalı) sigortalarını Türkiye’de faaliyette bulunan şirketlere ve Türkiye’de yaptırması esastır. Bunun istisnaları mevcuttur. İhracat ve ithalat konusu malların nakliye sigortaları dış kredi ile alınan uçak , helikopter ve gemilerin tekne sigortaları i gemilerin sorumluluk sigortaları, yurt dışına seyahat edenlerin seyahat sırasında yaptıracakları ferdi kaza , hastalık ve motorlu taşıt sigortaları ile hayat sigortaları istisna kapsamındadır. Tüketici bu sigortalarını yurt dışında yaptırabilir ise de yabancı şirketler Türkiye’de şube açmak veya anonim şirket kurmak suretiyle ruhsat alarak faaliyetin dışında başka bir şekilde faaliyet gösteremezler . örneğin temsilcilik veya irtibat bürosu açmak geçici sürelerle pazarlama elemanı göndermek yoluyla veya ilanlar vererek Türkiye’de poliçeler pazarlayamazlar.
Avrupa Birliği’nde ise devlete yerleşik kişilerin diğer üye devletlerden hizmet alması bir üye devlette faaliyet gösteren şirketin de ilgili resmi makamlara haber vermek şartıyla diğer üye devlette hizmet sunması serbesttir.
8.3 Diğer Ülkelerde Hizmet Sunma
Avrupa Birliği ‘ne üye devletlerden birinde kurulu bir sigorta şirketi , ilgili resmi kurumların haberdar etmek suretiyle ruhsatlı bulunduğu branşlarda diğer üye devletlerde de sigortacılık hizmeti verebilmektedir. Bir üye ülke de verilen ruhsat , diğer üye ülkelerde de geçerli olmakta ve buna “Tek Lisans” ilkesi denilmektedir.
Türkiye’de şirket kurmak suretiyle sigortacılık yapmak izne tabidir. Yabancı sigorta şirketleri de ancak izin alarak şube açmak suretiyle sigortacılık yapabilirler. Temsilcilik kuramazlar. Türkiye’de kurulu şirketlerin yut dışında şube açmaları izne tabidir.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerden birinde sigortacılık ruhsatı olan şirketleri diğer üye devletlerde acenteleri vasıtasıyla faaliyette bulunabilirler. Yabancı bir sigorta şirketleri Türkiye’de acentelik tesis edemez . Türkiye’deki şirketleri veya yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’deki şubeleri ise izin almaksızın yabancı ülkelerde acentelik tesis edebilirler.
Yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye’de izin almaksızın şube açamayacakları ,ancak şube açmak suretiyle faaliyetlerini gösterebilecekleri ve Türkiye’de acentelik tesis ederek faaliyette bulunamayacakları yasa ile düzenlenmiştir.
8.4 Kuruluş İzni
Sigorta şirketlerinin kuruluş süreci bakımından Avrupa Birliği mevzuatı ile Türk mevzuatı arasında bazı farklılıklar mevcuttur.
Avrupa Birliği üyesi devletlerde de sigortacılık faaliyetinde bulunabilmesi izne tabidir. Bir üye ülkede faaliyet gösteren sigorta şirketleri diğer üye devletlerde şubesi veya genel vekili vasıtasıyla sigorta sözleşmesi akdedebilirler. Bunun için ayrıca izin almasına gerek yoktur yabancı ülkelerde kurulu bir sigorta şirketinin Türkiye’de şube açması izne tabidir. Genel vekil vasıtasıyla faaliyet ise yasaklanmıştır.
Avrupa Birliği üyeleri , kendi Pazar ihtiyaçlarını gerekçe göstererek sigortacılık izni vermekten kaçınamazlar , bir başvuruyu reddettikleri taktirde bunu gerekçeli olarak başvuru sahibine bildirmek zorundadırlar. Yetkili makamlar , izin için başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde izin vermezlerse başvuru sahibinin dava açma hakkı doğar. Türkiye’de ise izin şarta bağlı tutulmamıştır. Diğer bir deyişler sigortacılık yapmak için izin başvuruları her gerekçe ile reddedilebilir. Diğer taraftan izin başvurusunun iki ay içinde kabul veya reddedilmesi halinde başvuru sahibinin dava açma hakkı vardır.
Türkiye’de sigorta ve reasürans şirketi kurulabilmesi veya yabancı bir sigorta veya reasürans şirketlerinin şube açabilmesi için 350 milyar lira asgari ödenmiş sermayesi konulması gereklidir. Bu tutar toptan eşya fiyatları endeksi artış oranını aşmamak üzere Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlıkça artırılabilmektedir.
Avrupa Birliği’nde asgari şirket kuruluşunda sermaye uygulaması yoktur. Bunu yerine sigorta şirketlerinden faaliyet gösterdikleri branşlar itibariyle asgari miktar belirlenen garanti fonu tesis etmeleri istenmektedir. Bu fon solvabilite marjının üçte birinden aşağı olmamaktadır. Asgari garanti fonu tutarı , daha önceki bölümlerde belirtildiği üzere
Kredi Sigortalarında 1.400.000 ECU
(16 mayıs 1996 itibariyle yaklaşık 131.6 milyar liradır. )
Hayat Sigortalarında 800.000 ECU
Uçak Sorumluluk , Gemi Sorumluluk ve Teminat branşlarında 400.000 ECU
Ve diğer branşlarda ise 300.000 ECU ’dur.
Birden fazla branşta faaliyet gösteren şirketlerden en çok branştaki asgari garanti fonu istenmektedir. Şu hale göre Avrupa Birliği’ndeki başlangıç teminatı, Türkiye’deki ödenmiş sermayeden azdır ve şirketin yükümlülükleri arttığı taktirde yükselmektedir.
Türkiye’de garanti fonu uygulamasına geçilemediği için bu farklılık devam etmektedir. Sigorta sektörünün içinde bulunduğu geçiş dönemi dolayısıyla farklılığın bir süre daha devam etmesi kaçınılmaz görünmektedir .ancak teminat sisteminden vazgeçerek garanti fonu sistemine geçebilmek için gerekli hukuksal koşullar 539 sayılı KHK’ da vardır . Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlık ileride asgari sermaye tutarını yükseltmemek ve yasadaki yetkileri kullanmak suretiyle garanti fonu sistemine geçilmesini sağlayabilir.
Avrupa Birliği’nde sigorta şirketlerinin kuruluşunda temel belge işletme planı ve fizibiliteye ilişkin bilgileri içeren belgelerdir. Türkiye’de bu konuya giderek daha fazla önem verilmekle birlikte işletme planı ile ilgili hususların mevzuatta ve uygulamada yeterince önem kazandığı henüz söylenemez.
8.5 Sigorta Branşları
Avrupa Birliği’nde sigorta branşlarının oluşturduğu branş grupları ve her bir branşın kapsadığı sigortalar 24 Temmuz 1973 tarihli ve 73/239/AET sayılı Yönerge ve yönergede yapılan değişiklikle kesin bir şekilde belirtilmiştir. Buna göre hayat dışı direkt sigortacılık faaliyetleri 18 branş ve 10 grup halinde toplanmıştır.
Türkiye’de hayat dışı dallarda 8 branş vardır; Yangın , kaza , nakliyat , hastalık ,dolu, hayvan ölümü , makine montaj ve hukuksal koruma . bu dalların hangi tür sigortaları kapsadığı konusunda ise hiçbir düzenleme mevcut olamayıp teamüller geçerlidir.
Yangın branşı Avrupa Birliği’nde de vardır. Ancak doğal afetlerle birlikte bir branş teşkil etmektedir. Kara deniz ve hava araçları ile ilgili olan ve diğer branşlara girenler dışında maldaki kayıp ve hasarların ateş , patlama , fırtına , fırtına dışındaki doğal güçleri , nükleer enerji ve toprak çökmesi bu kapsamdadır.
Türkiye’de de bu konularda yapılan sigorta sözleşmeleri yangın branşı kapsamındadır. Nükleer rizikolara karşı sigorta ise bilindiği üzere yapılmamaktadır.
Bizdeki kaza branşı Avrupa Birliği düzenlemelerinde , motorlu taşıt , demiryolu araçları , uçak , gemiler , motorlu araçlar sorumluluk , değişik mali kayıplar , diğer mal sigortaları ve genel sorumluluk olmak üzere 10 branşa dağılmıştır.
Nakliyat , hastalık ve hukuksal koruma branşları aşağı yukarı paralel bir şekilde düzenlenmiştir.
Avrupa Birliği düzenlemelerinde dolu , hayvan ölümü ve makine –montaj branşları yoktur. Bunlar , diğer mal sigortaları ile değişik maddi kayıplar branşları altında tasnif edilmiştir. Avrupa Birliği’ndeki kredi , teminat ve turistik yardım branşları ise bizde hiç yoktur. Bunların genel şartları da mevcut değildir.
8.6 Sigorta Türleri
Avrupa Birliği , turistik yardım , kredi ve kefalet gibi sigortalara ilişkin yönergeler çıkarmış , bunlar için branşlar teşkil etmiş ve belirli eşgüdüm düzenlemeleri öngörmüştür. Türkiye’de ise bu gibi konuların ne branşı ne genel şartı nede başka bir genel şarta bağlı uygulaması vardır. Ancak , bu farklılık mevzuat farklılığından daha çok uygulama farklılığındandır. Bu gibi konular Türkiye’de daha yeni ihtiyaç olarak kendini hissettirmektedir.
8.7 Fiyat Politikaları
Avrupa Birliği mevzuatı , üye devletlerini sigorta şirketlerinin tarifelerine müdahalesini yasaklamıştır. Hatta denetim makamları , özel şartların , tarifelerin teknik karşılıkların hesaplanmasında kullanılan formül ve basılı belgelerin önceden düzenli olarak gönderilmesi veya bunların onaylandıktan sonra uygulamaya konulmasına dahi izin verilmemiştir.
Türkiye’de esas itibariyle tarife serbestisi sistemine geçilmekle birlikte bir kısım tarifelerin devletçe düzenlenmesi,bir kısım ise devletin onaydan sonra yürürlüğe konulması uygulaması devam etmektedir. Sigorta tarifelerinin bazılarını hazırlamak düzenlemek Hazine müsteşarlığı tarafından yapılmaktadır. Müsteşarlık ilan ve reklamları denetlemektedir. İlk defa uygulamaya geçecek poliçelerinde bu makama gönderilmek zorunluluğu mevcuttur.
Primlerin taksitlendirilmesinin azami sınırı devlet tarafından belirlenmektedir. Piyasadaki yapı değişikliğinin istikrarı bozmadan ,şirketleri zayıflatmadan ve sigortalının haklarının tehlikeye düşürmeden yapılmak istenmesi , bu önlemlerin tedrici bir şekilde kaldırılmasını gerektirmektedir.
8.8 Genel Şartlar
Avrupa Birliği genel şartlarının düzenlenmesi ve onaylanması ile ilgili olarak tam bir serbestiye geçmiştir. Şirketler kendi genel şartlarını çıkarabilme olanağına sahiptir. Avrupa Birliği’nde sigortacılığın içinde bulunduğu düzey , ürün farklılaştırmasını sağlayabilmek bakımından bunu mümkün kılmıştır.
Türkiye’de ise genel şartlar Hazine Müsteşarlığı’nca onaylanmaktadır. Bu husus yasa ile düzenlenmiştir.Ülkemizde bu konuda kısa zamanda serbestiye geçecek koşullar mevcut değildir. Fiyatlandırma ancak bundan beş yıl önce serbest bırakılmış ve henüz sağlıklı bir fiyatlandırma düzenine geçilememiştir. Sigortalımız sigorta genel şartlarının tamamen serbest bırakıldığı bir ortamda fiyat farklılıklarını değerlendirebilecek tüketici bilincine erişmemiştir.
8.9 Teminat ve Garanti Fonu
Türk mevzuatının Avrupa Birliği mevzuatından farklılık gösterdiği önemli konulardan biride teminat sistemidir. Türkiye’de sigorta şirketleri hazine müsteşarlığına teminat göstermek zorundadır. Teminatlar menkulse bir bankada Hazine adına bloke edilir, gayrimenkul ise Hazineye ipotek verilir. Teminat hayat dışı dallarda yıllık primin yüzde on beşi hayat dalında ise hesaplanan riyazi ihtiyatların tamamıdır. Yeni kurulan şirketler ise topladıkları prim üzerinden tesis etmeleri gereken teminat, sermayenin yüzde yirmisi tutarına ulaşıncaya kadar, sermayenin yüzde yirmisini teminat gösterirler.
Teminatlar şirketlerin iflası halinde ilan masasında münhasıran sigortalının alacağına tahsis edilir , diğer bir ifade ile doğrudan sigortalıyı korumaya yönelik bir uygulamadır.
Avrupa Birliği’nde böyle bir teminat sistemi yoktur. Bunun yerine sigorta şirketlerinin , yükümlülüklerine karşılık asgari bir garanti fonuna sahip olmaları istenir. Garanti fonu ,şirketlerin sürekli bir belirli serbest ve likit aktiflere sahip olmaları demektir.
8.10 Sorumluluk Sigortaları ve Zorunlu Sigortalar
Sorumluluk Sigortaları ve Zorunlu Sigortalar Avrupa Birliği ‘de gelişmiş ve yaygın bir durumdadır. Üye devletler , karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorunluluk sigortası (trafik sigortası) dışında kalan alanlarda kendi zorunlu sigortalarını tespitte serbest bırakılmıştır. Ancak iyi işleyen ve limitleri yüksek bir sigorta sistemi için önceki bölümlerde özetlediğimiz yönergeyle yürürlüğe konulmuştur.
Trafik sigortası bakımından işletmenin sigorta yaptırmadığı veya bilinmediği durumlarda meydana gelen ölüm veya yaralanmaların gerektirdiği teminat Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de düzenlenmiştir. Kara yolları Trafik garanti Fonu Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müd. Bünyesinde bu işlevi yürütmektedir.
Türkiye’de önemli sayıda araç sigorta ettirilmeksizin trafikte dolaşmaktadır. Enflasyon nedeni ile prim ve teminatlar sık arttırıldığı halde ek sözleşme ile yaptırılmadığından pek çok aracın teminatı birbirine göre farklılık arz edilmektedir. Araçların sigorta yaptırıp yaptırmadığını otomatik kontrol eden bir sistemimiz yoktur
Uluslar arası turizm geliştiği de dikkate alınarak , Türkiye’nin ,i Avrupa Birliği ‘ye girmese dahi Trafik sigortalarını rasyonel , iyi işleyen ,iyi denetleyen ve böylece uygar bir topluma yakışan bir düzeye getirmesi sorunluluğu vardır.
8.11 Yükümlülük Karşılama Yeterliliği
Yükümlülük karşılama yeterliliğine ilişkin Avrupa Birliği ve Türk mevzuatı büyük ölçüde benzeşmektedir. Zira Türk Mevzuatının kaynağı Avrupa Birliği mevzuatıdır. Her iki mevzuat arasındaki farklılıklar ise şöyle sıralanabilir.
Hayat dışı branşlarda Avrupa Birliği mevzuatında, ödenmiş sermayenin toplam sermayenin yüzde yetmiş beşi ve daha fazlasına ulaşması halinde , ödenmemiş sermayenin yarısı da öz kaynak hesabında dikkate alınmaktadır. Türkiye’de bu yolda bir hüküm yoktur.
Avrupa Birliği mevzuatında , hasar esasına göre yükümlülük karşılama yeterliliğinin hesaplanmasında son üç yıllık hasarların ortalaması alınmaktadır. Türkiye’de ise , fiyat artışları nedeniyle geçmiş yıl hasarları ortalamayı etkilemediğinden bir yıllık hasarlar dikkate alınmaktadır.
8.12 Sigorta Aracıları
Avrupa Birliği sigorta aracıları ile ilgili mevzuatı ,aracıları tanımlamakta ve bunlarda bulunması gereken asgari nitelikler bakımından üye devletlerin mevzuatını paralel hale getirici hükümler içermektedir. Bunun dışında sigorta şirketleri ile bunların aracıları arasındaki ilişkilere denetim makamlarının müdahalesini öngören kurallar koymamaktadır.
Türk hukukunda yerleşmiş ve rekabetçi bir piyasanın olmayışı , şirketlerin poliçeler , poliçe ipyali , prim tahsili gibi nedenlerle devlet şirketler ile aracıları arasındaki ilişkileri de düzenlemeye yönelmiştir. Aracılar tarafından primin sigorta şirketlerine intikal ettirilme süresi , bunların sigorta şirketleri vereceği teminat , yapamayacakları işler alacakları komisyonlar gibi birçok ayrıntı yasa ile düzenlenmekte sigorta şirketlerinin acentelerden alacakları tahsil edememeleri halinde devlet acenteleri mahkemeye vermek gibi piyasa ekonomisi kurallarına aykırı yollara başvurmamaktadır.
8.13 Teknik Karşılıkların Yatırıma Sevk Edilmesi İle İlgili Sınırlamalar
Avrupa Birliği mevzuatında teknik karşılıkların plasmanı ile ilgili sınırlamaları söyle sayılabilir :
Şirketler Teknik Karşılıklarının ;
1- Yüzde onundan fazlasının bir gayrimenkul sayılacak kadar birbirlerine yakın gayri menkullere yatıramazlar.
2- Yüzde beşinden fazlasını bir üye devlet veya uluslar arası bir kuruluş garantisi altında olmayan bir şirkete ait menkul kıymetlere veya bir şirkete açılan krediye yatıramazlar. Teknik karşılıkların yüzde kırkından fazlası menkul değerler ve kredilere yatırılmamış , yatırım yapılan şirketlerin aktif toplamının yüzde beşini geçmemek şartıyla yukarıdaki sınırlama yüzde ona yükseltilebilir.
3- Yüzde beşinden fazlasını teminatsız kredilere yatıramazlar . açılan bir teminatsız kredi , teknik karşılıkların yüzde birini geçemez . (kredi yatırım ve sigorta kuruluşlarına olan hariç.)
4- Yüzde üçünden fazlasını nakit paraya yatıramazlar.
5- Yüzde onundan fazlasını düzenlenmiş piyasalarda alım satımı yapılmayan menkul değerlere yatıramazlar.
Yönergede belirtilen ilkeler çerçevesinde üye devletler başka sınırlamalarda getirmek sorundadırlar.
Türkiye’de sigorta şirketlerinin yatırımlarına ilişkin sınırlamalar sigorta ve reasürans şirketlerinin kuruluş ve çalışma esasları yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre : sigorta şirketlerinin bir şirkete ait menkul kıymetlerinin tutarı , kendi özkaynaklarının yüzde yirmisinden fazla olamaz.
Sigorta şirketleri borsada işlem görmeyen bir şirketin hisse senetlerini alamazlar.
Sigorta ve reasürans şirketlerine ait menkul kıymetleri için yukarıdaki koşullar aranmaz.
Sigorta şirketlerinin açabileceği kredi tutarı , hayat sigortalarına verilen ikazlar hariç , teknik karşılıkların yüzde yirmisini geçemez.
Avrupa Birliği’nde teknik karşılıkların yatırılacağı kıymetlerin ayrıntılı düzenlenmesine karşın Türkiye’de yatırım portföyünün düzenlenmesinin nedenleri ;
a) Hem yüksek enflasyon hem de vergi yasalarındaki sınırlamalar ve şirketlerin teknik alt yapıları dikkate alındığında ayrılan teknik karşılıkların eksik olabileceği.
b) Teminat sistemi nedeniyle şirketlerin yatırımlarına yönelik düzenlemelere daha az ihtiyaç duyulması olarak belirtilebilir.
8.14 Kayıt Düzeni, Bilanço ile Kâr ve Zarar Cetvelinin Hazırlanması ve İlanı
Türkiye’de sigorta ve reasürans şirketleri , kayıtlarını tek düzen hesap planına göre tutmak , bilançoları ile kâr ve zarar cetvellerini bu hususta hazırlanmış tip formüllere göre düzenlemek ve ilan etmek zorundadırlar. Sigorta ve reasürans şirketleri için ayrı değerleme ilkeleri yoktur , bunlar değerlemelerini Türk Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanununa göre yaparlar.
Avrupa Birliği mevzuatında tek düzen hesap planı yer almakla birlikte bilanço ile kar ve zarar cetveli , oldukça ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve önemli sayılan bilgilerin dipnotlarla açıklanması esas alınmıştır. Sigorta şirketleri ile ilgili ayrı değerleme kuralları mevcuttur.
Türkiye’de sigorta şirketlerinin konsolide yıllık bilanço ve rapor hazırlama zorunluluğu yoktur. Avrupa Birliği ‘de ise şirketlerin de dahil olduğu , aralarında belli ortaklık yönetim ilişkisi bulunan mali kuruluşlar konsolide yıllık bilanço ve raporlar hazırlamak zorundadırlar.
9. Avrupa Birliği Ülkelerinde Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
9.1 Almanya’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Doğu ve Batı Almayanın Ekim 1990’da birleştikten sonra, Doğu Almaya vatandaşlarının düşük seviyede başlayan yaşam standartları hızla yükselmektedir. Geçiş dönemindeki bu ekonomik durum bir çok açıdan istatistik i olarak daha yeterli karşılaştırma imkanına sahip değildir. Ancak Hayat Sigortasına olan talep şaşırtıcı şekilde yüksektir.Değişen ekonomik konum ve Pazar ekonomisine uyum sağlama döneminde sigortacılar ürünlerini gereğinden fazla satmamaya ve tüketiciyi korumaya özen göstermektedir.
Almanya’da hayat sigortacılığında yetkili makam bakanlığa bağlı Sigorta Murakabe Kuruludur. Sigorta Murakabe Kurulunun denetleme alanına ruhsat verme, aktüeryal hesap, ürün tasdikleri , riyazi ihtiyatları sigortalılara kar dağıtımı gibi hususlar girmektedir.
Bu hususlardan;
Aktüeryal Hesaplamada; “Birikimli poliçeler için 1986 mortalite tablosu ve RM/RF 1887 mortalite tablosu zorunlu olarak kullanılır. Teknik faiz %3.5’dir. Primler ve ihtiyatlar aynı aktüeryal hesaba göre hesaplanır. Zillmerizasyon azami %3.5 miktarında zorunlu olup tahsilat masrafları düşük olduğunda uygulanmayabilir, ilave masraf yoktur. BAV tarafından izin verilen masraf modelleri genişletilmiş olarak kullanılır.”
Kar Dağıtımı ; Tüm ürünlerde uygulanır. Karın asgari %90’ı sigortalılara dağıtılmalıdır. Uygulamada karın %98‘i dağıtılır.
Ülkede en çok kullanılan ürünler olarak düzenli prim ödemeli en az 12 yıllık poliçeler vergi avantajından dolayı en çok satılan poliçelerdir. Ürünlerin pazarlanması hususunda ise satışın %80’i prodüktörler, kalanı ise bağımsız acenteler, brokerler ve direk satış kanalı ile gerçekleştirilmektedir.
Şirketler kendilerine bağlı prodüktörlerin eğitiminden sorumludurlar. Prodüktörlerin faaliyete geçebilmeleri için 200 saatlik bir kurs progr******* sonra profesyonel bir sigorta okulu tarafından verilen final sınavında başarılı olmaları gerekmektedir.
9.2 İspanya’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
İspanyada hayat sigortacılığında yetkili makam DGS Genel Sigorta Müdürlüğüdür. Müdürlüğün denetleme alanına giren hususlar ruhsat verme aktüeryal hesaplama, tarifeler, kapital yatırımları, şirketlerin operasyonları olarak saymak mümkündür.
Bu hususlardan;
Aktüeryal hesaplama; “Sigorta denetleme kanunu herhangi bir aktüeryal hesaplama öngörmez . varsayımların gerçekçi olması gerekir. DGS’den 1 ayda geri gelmeyen tarife onaylanmış demektir. Tahsilat masrafları aktüeryal ihtiyatı geçmezse gelire yazılabilir, sigorta süresi içinde doğru orantılı olarak azalmalıdır.”
Hayat sigortasının bütünlüğü nü teşkil eden unsurlar ve sigortalıya sağladığı yararlar bakımından İspanya’daki uygulamalara baktığımızda diğer A.B.ülkeleride uygulamalara benzer noktalar göze çarpmaktadır.
Primler belli limitlere kadar vergiden düşülebilir. Emeklilik yardımları için daha yüksek indirimler mümkündür. Yatırımlardan elde edilen getiriler aktüeryal olarak hesaplanandan fazla olursa %20 vergilendirilmektedir.
Kar dağıtımı konusunda ise İspanya’da Grup poliçelerinde ve ferdi poliçelerde artan oranda uygulanmakta ve kar dağıtımında herhangi bir kısıtlama yoktur. Ancak belirtildiği gibi kar dağıtımı sadece artan gelirin paylaşılması şeklinde olmaktadır.
9.3 Belçika’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Belçika’da sigortacılık hususunda yetkili makam Belçika Ekonomi Bakanlığına bağlı Sigorta Murakabe Ofisidir.
Sigorta Murakabe Ofisinin denetleme alanları olarak ruhsat verme aktüeryal hesaplar, ürün tasdikleri, riyazi ihtiyatlar, aktüeryal hesaplarında katıldığı değerlendirme hesapları, şirketlerin büyüklüğüne ve tipine göre belirlenen ödeme payları gösterilebilir.
A.B.Kurallarına göre tarife ve oranların onaylanması geriye dönük yapılmakta, kurallara uymayan şartlardaki poliçeler derhal iptal edilip, eksik prim oranları değiştirilmektedir.
Hayat sigortasının sigortalıya sağladığı yararlar bakımından konuya bakacak olursak; ödenen primler vergiden düşülürde, elde edilen menfaatler vergilendirilmektedir. Diğer bir hususta A.B.ülkelerinin aksine Belçika’da vergiden muaf olabilmek için yaş söz konusudur. Şöyle ki giriş yaşı erkeklerde 64’ü , bayanlarda 59’u geçmiyorsa ve erkeklerin 65 yaştan önce , kadınlarda 60 yaştan önce sigortadan ayrılmaları koşulu ile 10 yıllık süreden sonra toplu para ödemelerinde vergiden muaf tutulmaktadır. Sigortalılar lehine olan kar dağıtımı hususunda da herhangi bir düzenleme yoktur. Şirket tarafından biriken paraya genellikle yeni birikimler ilave edilir. Ancak be kar payı şeklinde sabit değildir. Kullanılacak metot da Murakabe Ofisine tasdik ettirilmelidir.
Belçika’da hayat sigorta poliçeleri bakımından en çok kullanılan poliçe “Referans Poliçesi” adı ile anılan poliçe çeşididir.
Satış ve pazarlama işlemleri ise broker ve bağımsız acenteler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bağımsız acenteler satışın %75’ini gerçekleştirmekle beraber , direk satış çalışmaları çok azdır. Grup işlerde ise brokerler söz sahibidir.
9.4 Danimarka’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Danimarka’daki sigorta sektöründe yetkili makam olarak Endüstri Bakanlığına bağlı ilgili kurum gösterilmektedir.
Kurumun denetleme alanına giren hususlar Ruhsat verme, aktüeryal hesaplar ürünler, poliçe süre ve şartları , riyazi ihtiyatlar olarak gösterilebilir.
Aktüeryal hesaplarda G82 Mortalite tablosu kullanılır, teknik faiz %5’dir. Tahsilat masrafları gelir olarak gösterilebilir.
Sigortalı lehine olan durumlarda yine primler belli limitler dahilinde vergilendirilen gelirden düşülebilir. %12 sigorta vergisi , %0.3 pul parası uygulanmaktadır. Gerçek faiz oranının %3.5‘ini geçen faiz oranı ile oluşan gelirler vergilendirilir.Emeklilik gelirlerinden gelir vergisi alınmamaktadır.Kar dağıtımı bazı yıllık poliçeler haricinde tüm tarifelerde uygulanmaktadır.
Satış elemanlarının eğitimleri konusunda tüm elemanlar meslek hayatlarının ilk dört yılında mesleki bir sınavdan geçmektedirler.
9.5 Fransa’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Fransa’da hayat sigortacılığında Devlet Kontrolü ve Denetimi bakımından yetkili makam CCA Sigorta Kontrol Komisyonudur.
Komisyonun denetleme alanına giren hususlar diğer A.B.ülkelerinin yetkili makamlarının sadece alanlarına giren hususlardan daha dar kapsamlıdır. Komisyon sadece ruhsat verme , kar dağıtımı ve ödemeleri ile ilgilenmektedir. Hukuki ihlaller veya vaat edilen menfaatlerin ödenmemesi hallerinde komisyon ceza vermekte ya da portföyü başka bir sigortacıya devretmekte yetkilidir.
Hayat sigortasının sağladığı yararlardan birincisi “sigorta süresinin en az 8 yıl olması halinde primin içindeki birikim payının %25 ‘i gelir vergisi oranında indirilir.Yıllık azami indirim 1.500 FF.dır. Bunun dışında ürünlerden alınan %5.15’lik sigorta vergisi 1 temmuz 1990 yılından itibaren kaldırılmıştır. Diğer bir avantaj toplu para ödemelerinin gelir vergisinden muaf tutulmasıdır.
Kar dağıtımı süreli poliçelerin tümünde uygulanmaktadır. Faiz gelirlerinin en az %85’i ve karların %90’ı dağıtılmaktadır.
Fransa’da hayat sigortası ürünleri arasında en çok satılanlar birikimli poliçeleri vefat teminatı olmayan tasarruf poliçeleri ve yıllık poliçelerdir. Birikim ağırlıklı poliçelere yönelik vergi uygulamasının avantajından dolayı satışların artışı söz konusunudur.
Poliçelerin satışı ve pazarlaması işlemlerinin %52’sini brokarlar, %42’sini banka ve postaneler ve %6’sını direk satış ekipleri oluşturmaktadır.
9.6 İngiltere’deki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
İngiltere’de hayat sigortacılığının devlet tarafından kontrolü ve denetimi hususunda yetkili makam Ticaret ve Sigorta Müdürlüğü Sigorta bölümüdür.
Ticaret ve Sigorta Müdürlüğünün denetleme alanına ruhsat verme ,ödemelerin denetlenmesi , kaynakların geçerliliği , yıllık bilançolar , kar zarar hesapları , aktif pasif hesapları gibi konular girmektedir.
Ülkede hayat sigortasını teşvik etmekte ve mevcut sigortalı sayısını muhafaza etmek amacıyla sigortalıya bir çok avantajlar sağlamaktadır. Bazı istisnalar haricinde hayat sigortası gelirleri vergiden muaf tutulmaktadır. Ancak sigortacılar , yatırım gelirlerinden masraflarını düştükten sonra ki kazançlarından vergi ödemektedirler. Diğer bir avantaj ise emeklilik fonları, sigorta şirketlerinde olduğu sürece vergiden muaf tutulmaktadır. Ancak menfaatdar aldığında vergi uygulanmaktadır. Ferdi ve grup poliçelerinde ise ayrılma anında bazı toplu paralar vergiden muaftır.
Kâr dağıtımı konusunda İngiltere’de herhangi bir kural yoktur. Primlere çoğunlukla ilave kar masrafı eklenmektedir. Ne şekilde kar dağıtılacağına karar veren kimseler ise aktüeryal ve şirket yöneticileridir.
Ürünlerin pazarlanması ve satışı hususunda 1986 yılında uygulamaya konan finansal hizmetler sözleşmesi ile brokerlar ve prodüktörler müşterilerine “en iyi öneri” verme konusunda mecbur tutulmuşlardır. Brokerlar sektördeki tüm ürünler hakkında bu şekilde davranmak zorundadırlar. Brokerlar aynı zamanda kendi komisyon oranlarını belitmelidirler. Sonuç olarak 1986’dan bu yana brokerların çoğu şirketlere bağlı prodüktörler olarak çalışmaktadırlar. Satış elemanlarının eğitimi işveren tarafından yerine getirilmektedir.
İngiltere’de “Tarife oluşturmada ve aktüeryal seçeneklerde kısıtlama yoktur. Ancak şirketin aktüeri gerçekçi varsayımlarda bulunmak zorundadır. Eğer net değerlendirme primi, brüt gelirleri geçmezse şirket Zillmer oranı olarak %35 uygulayabilir.”
9.7 Hollanda’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Hollanda’da sigortacılık branşında yetkili makam Sigortacılar Odasıdır.
Sigortacılar odasının denetleme alanına ruhsat verme ve yeni tarifeleri belirleme konuları girmektedir. Bunların dışında sadece ödemelerin denetimi elzemdir.
Kar dağıtımında belirli kurallar yoktur. Grup poliçelerinde normal olarak uygulanan kar dağıtımı , yılık hayat poliçelerinde görülmemektedir.
Aktüeryal hesaplamalarda “GBM 76/80 mortalite tabloları ve GBM 61/65 mortalite tabloları yıllık, birikimli ve benzeri poliçeler için kullanılır. Kanun gereği teknik faiz %4’dür. Tahsilat masrafları genellikle gelire yazılır.
Sigortalıya sağlanan yararlar emeklilk poliçelerinin primleri yıllık bir limite kadar vergiden düşülebilmektedir. Toplu paraların prim ödeme yıllarına bağlı olarak limitler içinde gelir vergisinden muaf oluşu, vefat tazminatlarının 10.000 Hollanda Florinine karad vergiden muaf oluşu bir avantajdır.
Hollanda’da en çok kullanılan ürünler, sırasıyla yıllık hayat opsiyonlu tek prim ödemeli birikimli poliçeler,grup yıllık hayat poliçesi,ferdi yıllık hayat poliçesi ,birikimli poliçeler sayılabilir.
Satış ve pazarlama beğımsız acentelerce yapılmaktadır.
9.8 İtalya’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
İtalya’da sigortacılık branşında yetkili makam Endüstri ve Ticaret Bakanlığına bağlı Sigorta Denetleme Enstitüsüdür.
Enstitünün denetleme alanına ruhsat verme , tarifeler i poliçe süreleri ve şartları , muhasebe ,yatırımlar gibi konular girmektedir.
Sigortalıya sağlanan yararların başında yıllık 2.5 Mio Liret’e kadar olan primler gelir vergisinden düşülmektedir. Ayrılmada ödenen toplu para ile ödenmiş primler toplamının farkı olan miktara %12.5 vergi uygulanmaktadır. Yıllık hayat teminatlarının %60’ı da gelir vergisine tabidir.
Sigortalılara kar dağıtımı konusunda genel kaideler yoktur. Ancak uygulamada faiz gelirinin %75-85’inden teknik faiz düşülerek %80’i dağıtılmaktadır.
İtalya’da artan teminatlı ve birikimli poliçeler ile yıllık poliçeler en çok tercih edilen poliçelerdir. Yıllık poliçeler daha yaygın bir şekilde satılmaktadır. Ülkede satışın %75’i bağlı prodüktörlerce yapılmaktadır.
Satış elemanlarının eğitimi şirket tarafından yapılmakta ve tüm prodüktörler kanunen kayıtlı olmak zorundadırlar.
9.9 Yunanistan’daki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Yunanistan’daki sigortacılık branşında yetkili makam Ticaret Bakanlığı Sigorta Dairesidir.
Ticaret Bakanlığı Sigorta Dairesinin denetleme alanına hayat sigorta şirketlerinin kuruluşu , tarifelerin düzenli kontrolü gibi konular girmektedir.
Yunanistan’da hayat sigortasının sigortalıya sağladığı yararlardan birincisi primlerin limitler dahilinde gelir vergisinden muaf oluşu ikincisi ise faiz gelirinin kar payı olarak dağıtılması ya da süre sonuna kadar sigortalının hesabında biriktirilmesidir.
Yunanistan’da satışların büyük kısmını,hayat ve diğer teminatlarda sabit oranlarla hazırlanmış ferdi paket poliçeler oluşturmaktadır. Süreli poliçelerde birikimli poliçeler çok sık satılmaktadır. Ayrıca , belirli süreli yıllık hayat ile grup sigortalarında yıllık hayat ve süreli hayat poliçeleri de satılmaktadır.
Satışlar brokerler , bağlı prodüktörler ve devletin desteklediği bankalardan yapılır.
9.10 Portekiz’deki Hayat Sigortacılığı Uygulamaları
Portekiz’de sigortacılık branşında yetkili makam Portekiz Sigorta Enstitüsüdür.Sigorta denetleme alanına ruhsat verme , aktüeryal hesaplama ,tarifeler ,poliçe süreleri ve şartları , başvuru formları , ihtiyari uygulamaları , aylık raporlar girmektedir.
Portekiz’de primler, limitler içinde gelir vergisi matrahından düşülebilir. Toplu ödenen paraların vergiden muaf olması ve kar dağıtımının zorunlu olması sigortalıya sağlanan avantajlardır. Emeklilik gelirleri ise belirli limitleri geçtiğinde gelir gibi vergilendirilmektedir.
Vefat teminatı olmayan kısa süreli tasarruflu poliçeler halen en çok yaygın satılan poliçelerdir.
Enstitüye göre prodüktörler , brokerlar ve sigorta şirketi çalışanları aracı olarak kabul edilmektedirler. Ülkede satışı arttırmak için kullanılan banka ve postaneye komisyon verilmemektedir.
Sigorta satışından sorumlu tüm aracıların temel eğitim kursu yapmış olmaları ve Enstitüye kayıtlı olmaları zorunludur.
10. A.B.Ülkeleri içinde Hayat Branşında Yıllık Prim Üretimi Bakımından En Az Gelişmiş Ülkeyle Türkiye’nin Kıyaslaması
Lüksemburg – Türkiye
Yıllık Prim Üretimi Bakımından :
Lüksemburg 196 (Milyon $) 117 $ 1,17 $ üretilir
Türkiye 167 (Milyon $) 100 $ 1,00 $ üretirken
Lüksemburg’la başa baş bir prim üretimi sağlamış gibi görünse de Lüksemburg’un diğer verileri devreye girdiğinde bizden üstün bir grafik çizmektedir.
Prim Üretimine Göre Reel
Büyüme Bakımından :
Lüksemburg %28
Türkiye %13,1
Pazar Payı Bakımından :
Lüksemburg 0,03
Türkiye 0,02
Kişi Başına Düşen Prim Bakımından :
Lüksemburg 510,3 $
Türkiye 2,9 $
Toplam Prim İçinde Hayat Priminin Payı Bakımından :
Lüksemburg %37,9
Türkiye %21
Nüfus Ve Enflasyon Bakımından :
Lüksemburg 0,4 Milyon 3,1 (%)
Türkiye 57,5 Milyon 66,0 (%)
Yıllık prim bakımından başa baş gibi görünen tabloda diğer verilerinin girmesiyle Lüksemburg lehine dönen bir tablo ortaya çıkmaktadır. Nufusumuzun ,ekonomik mukayedeler yapıldığı zaman daima aleyhimize bir durum sergilediği bir kere daha bu örnekte görmekteyiz. Diğer tüm verilerde üstün olan Lüksemburg’u yıllık prim üretimi bakımından en az gelişmiş ülke olarak gösterdik, ancak nüfusa oranla ürettiği primin harikulade olduğunu 0,4 milyon kişinin ürettiği prim tutarının , 57,5 milyon kişininkinden daha fazla olduğunu görmek insanı düşünmekten alıkoyamıyor.
Nufus bakımından ;114 Türk vatandaşının , 1 Lüksemburg vatandaşına eşit olduğunu göz önüne alarak;
Türkiye 114 Kişi x 2,9 $ = 417 $
Lüksemburg 1 Kişi x 510,3 $ = 510,3 $
Ürettiğini görmekteyiz;
11. A.B.Ülkeleri içinde Kişi Başına Düşen Prim Bakımından En Az Gelişmiş Ülkeyle Türkiye’nin Kıyaslaması
Yunanistan – Türkiye
Kişi Başına Düşen Prim Bakımından :
Yunanistan 56,9 $ 19,6 $ üretmektedir.
Türkiye 2,9 $ 1,0 $ üretirken
A.B.Ülkeleri içinde kişi başına düşen prim bakımından en az prim üreten ülke Yunanistan, Türkiye’den 19,6 misli daha fazla prim üretimi sağlamış , Türkiye 2,9 $ üretirken Yunanistan 56,9 $ prim üretmiştir. Yunanistan’la aramızdaki diğer verilere göz atmadan önce , istatistiki veriler bakımından aramızda farklılıkların olması olayın maddi kısmı bir yana manevi bakımdan da bizi üzmektedir. Yunanistan gibi bir ülkeden hayat branşındaki verileri incelerken çok aşağı durumda olmamız vahim bir durumdur.
Yıllık Prim Üretimi Bakımından :
Yunanistan 572 (milyon $)
Türkiye 167(milyon $)
Prim Üretimine Göre Reel
Büyüme Bakımından :
Yunanistan %21,9
Türkiye %13,1
Pazar Payı Bakımından :
Yunanistan 0,08
Türkiye 0,02
Toplam Prim İçinde Hayat
Priminin Payı Bakımından :
Yunanistan %47,3
Türkiye %21,0
Nüfus Ve Enflasyon Bakımından :
Yunanistan 10,1 Milyon - 19,5 (%)
Türkiye 57,5 Milyon - 66,0 (%)
Yunanistan’ın içinde bulunduğu durum bakımından ; yılık prim üretimi ve prim üretimine göre reel büyüme bakımından da iyi bir oran yakaladığı dikkate alınırsa , şimdilik kişi başına düşen prim üretimi bakımından en alt seviyede bulunan bu ülkenin %21.9’luk reel büyüme oranını göz önüne alarak yakında diğer A.B. ülkelerinin üstüne çıkacağı ve Yunanistan’la hayat sigortaları bakımından aramızdaki olumsuz farkın daha da açılacağını belirtmek isterim.
12. A.B. Ülkeleri İçinde Hayat Branşında Toplam Prim İçinde Hayat Priminin Payı Bakımından En Az Gelişmiş Ülkeyle Türkiye’nin Kıyaslaması
Portekiz – Türkiye
Toplam Prim İçinde Hayat Priminin Pay Bakımından;
Portekiz %26.52
Türkiye %21.03
Değerler Aşağı yukarı aynı gibi görünsede , topluluğa sonradan katılan ülkeler içinde yer alan Portekiz’le aramızda büyük sayılabilecek farklılıklar bulunmamaktadır. Enflasyonlarının yüksekliği sebebi ve ekonomik koşulların topluluk seviyesine hitap etmediği başta söylenen ve de daha sonra topluluğa dahil edilen bu ülkenin gerek enflasyonu %11.4 gerekse ekonomik durumu ülkemizden çok daha iyi düzeydedir.
Yıllık Prim Üretimi Bakımından;
Portekiz 702 (Milyon $)
Türkiye 167(Milyon $)
Prim Üretimine Göre Reel
Büyüme Bakımından :
Portekiz %22,2
Türkiye %13,1
Pazar Payı Bakımından :
Portekiz 0,09
Türkiye 0,02
Kişi Başına Düşen Prim Bakımından :
Portekiz 66,4 $
Türkiye 2,9 $
Nüfus Ve Enflasyon Bakımından :
Portekiz 10,6 Milyon - 3,1 (%)
Türkiye 57,5 Milyon - 66,0 (%)