Teknoloji çağında, gençlerin birbirlerine olan sevgilerini e-posta, Facebook ve diğer hesaplarının şifrelerini paylaşarak göstermesi git gide yaygınlaşıyor. Ama bu durum ilişkide büyük gerilim yaratıyor.
Çiftler bazen ortak bir şifre oluşturarak birbirlerinin özel e-postalarını ve mesajlarını okuyor. Bu paylaşımların riskli olduğunu, çünkü ilişki kötü gittiğinde çiftlerin internet sırlarını birbiri aleyhine kullanabileceğini bildiklerini söylüyorlar.
Ancak bunun ortak şifreyi bu kadar güçlü kılan şeyin bir parçası olduğunu da ekliyorlar. Lise son öğrencisi Tiffany Carandang, erkek arkadaşıyla e-posta hesabı ve Facebookta ortak şifre kullanma kararıyla i lgil i, Birbirimizden saklayacağımız hiçbir şey yok diyor. Arkadaşının yorumlarını dinleyen 16 yaşındaki Cherry Ng ise, Çok tatlı. Gerçekten birbirlerine güveniyorlar diyor. 17 yaşındaki Carandang, Beni küçük düşürecek bir şey yapmayacağını biliyorum diyor.
Şifreyi değiştirmek basit bir işlem ancak öğrenciler, avukatlar ve ebeveynler hasarın ya şifre değişikliğinden önce verildiğini ya da ilişkinin yıpranmasına, paylaşılan şifrelerin neden olduğunu söylüyor. Bozulan ilişkilerle ilgili genelde şöyle durumlar ortaya çıkıyor: Terk edilmiş bir erkek gizli e-postalarını yayarak eski kız arkadaşını küçük düşürmeye çalışıyor; sadakatsizlik ya da ihanete dair ipuçları bulmak için birbirilerinin özel mesajlarını okuyan çiftlerin arası açılıyor; bazılarıysa dostunun telefonunun şifreyi kullanarak açıyor ve üçüncü kişilere tehdit mesajları gönderiyor.
Gençlerin teknolojiyi nasıl kullandığını inceleyen Rosalind Wiseman, şifre paylaşmanın ve bununla birlikte gelen baskının, bir bakıma sekse benzediğini söylüyor. Şifre paylaşmak genelde yasaktır çünkü yetişkinler bunu tasvip etmez ve genelde tarafları saldırıya açık hale getirir. Wiseman, Bir ilişki sürdürüyorsak, benimle her şeyi paylaşmak zorundasın zihniyeti mevcut diyor. 2011′de Pew ve Amerikan Yaşamı Projesi tarafından yapılan bir telefon anketinde, düzenli olarak internete giren gençlerin yüzde 30′unun şifrelerini paylaştığı ortaya çıktı.
12 ile 17 yaşları arasındaki 770 genç üzerinde yapılan anket, kızların şifrelerini erkeklere kıyasla iki kat daha fazla paylaştığını keşfetti. Yirmiden fazla mülakatta ise, ebeveynler, öğrenciler ve avukatlar bu davranışın git gide yayıldığını söyledi. Sam Biddle, teknoloji haberleri yayımlayan internet sitesi Gizmododaki yeni yayınlanan köşe yazısında, çiftlere ve arkadaşlara yanlış adımların önüne geçmeye yönelik tavsiyelerde bulunuyor. Bir röportajda Biddle, Şifrelerini paylaşan onlarca çift gördüm. Bundan pişman olmayan kimse yok diyor.
Öğrenciler şifre paylaşımının bir güven göstergesinden öte olduğunu söylüyor. Örneğin çoğu üniversitesi öğrencisi kendilerini finallere çalışmaya zorlamak için Facebook şifrelerini paylaştıklarını belirtiyor. Bir öğrenci değiştirmesi (yenisini söylememesi kaydıyla) için şifresini arkadaşına veriyor. Hesabına giremeyince de dikkat dağıtıcı bir unsurun önüne geçiliyor. San Francisco Devlet Üniversitesinde okuyan 20 yaşındaki birinci sınıf öğrencisi Alexandra Radford, bir arkadaşının sınav bitmeden yeni şifreyi öğrenmek istediğini ama bunu kabul etmediğini söylüyor.
Finaller biter bitmez şifresini söyledim diyor. Ancak Radford, lisedeki erkek arkadaşıyla paylaştığı şifre konusunda daha çekingen bir tavır sergiliyor. Ona güvenmediğim için mesajlarını kontrol ediyordum. Bu da hiç sağlıklı bir şey değil diyor. Rehber öğretmenler genelde şifre paylaşımını tavsiye etmiyor.
Ebeveynler ise şifrenin mahremiyetine vurgu yapıyor. Santa Barbarada yaşayan Çocuk Psikoloğu Winifred Lender, üç oğluna internette ne kadar vakit geçirecekleri ve nasıl davranacaklarını belirten ve şifre paylaşmamayı öngören bir dijital sözleşme imzalattı.
48 yaşındaki Çocuk Psikologu Patti Colea göre, ebeveynlerin yasaklamasından ötürü çocuklar bazen bu tür davranışlara aynı seks gibi ilgi duyuyor. Çocukların seks yapmasını önlemede pek başarılı olamadık. Bu davranışı değiştirebileceğimiz konusunda da pek emin değilim diyor.
Son düzenleme: