Heulwen
Kayıtlı Üye
Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır, çocukluğunda şiddete maruz kalanların gelecekte şiddet uygulayan kişiler olarak rol değiştirdiğini ifade ediyor. Küçük yaşta şiddetle tanışan çocuklarda 'kuvvetli olursam kimse zarar veremez' anlayışının geliştiğini kaydeden Sır, çocuklara şiddet kodlarının işlendiğini söylüyor. Sır, yapılan bir hatayı asgari düzeye indirmek amacıyla tokat ve dayak atmanın zamanla genlere işlediğini kaydediyor.
Sorunları çözme konusunda çocuklara akılcı ve rasyonel yolların öğretilmesini tavsiye eden Prof. Dr. Sır, "Çocuğa çok sinirlendiğiniz zaman bile farklı çözüm yolları üretebilmelisiniz, ikna edebilmeli ve bu şartlarla diyaloglar kurmalısınız. Çocuk, sorunları çözmek için şiddet yerine akılcı yolları deneyecektir. Bu olmadığında küçük yaşta şiddet başlıyor ve daha sonraki yıllarda kendini gösterebiliyor." diyor. Yapılan bir araştırmada eşine şiddet uygulayanların yüzde 68'inin küçükken şiddete maruz kaldığının ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Sır, küçük yaşta şiddete maruz kalmayanların çoğunlukla ergenlik döneminde şiddetten uzak durduğunu kaydediyor.
Çocukların hem evde hem de okulda şiddet gördüklerine dair ciddi bulguların ortaya çıktığını belirten Aytekin Sır, bu durumdaki çocuklarda şiddet eşiğinin yükselebileceğine işaret ediyor. Sır, şu tespitte bulunuyor: "Çocuğunuza kızıp sesinizi yükselttiğinizde aynı hatayı tekrarlayınca bu kez daha yüksek sesle konuşulması gerekecek. Bir dahaki seferde artık bağırmanız da yetmeyecek. Ondan sonra fiziksel şiddet başlayacaktır. Bu durumdaki çocuklar şiddet eşikleri yükselmiş olarak okula gidiyor. Evde şiddeti annesi, babası veya kardeşi uyguluyor. O zaman bu çocuk şiddetle büyüyor. Okula geldiğinde ise ancak şiddetle engellenebiliyor. Yani şiddet olmadan söyleneni çocuk ciddiye almıyor. Sadece okuldan değil bütün çevreden şiddeti kaldırmamız gerekiyor ki sağlıklı nesiller yetiştirelim."
Prof. Dr. Aytekin Sır'ın verdiği bilgilere göre, eğitim seviyesi düşük, çocuk sayısı çok ailelerde şiddet daha yaygın. Bu ailelerde çocuk yaşta evlilikler artarken, genç annenin eşinden, kayınvalidesinden ve akrabalarından şiddet görmesi, annenin de çocuğunu en ufak yanlışında hırpalamasına sebep oluyor.
Psikolojik şiddete maruz kalıyoruz
Şiddete uğrayan çocuklar insanlar karşısında ezik oluyor. Çünkü her ağzını açtığında şiddete maruz kalmış. Aynı şekilde insanlara karşı konuştuğunda şiddete maruz kalabileceğini düşünerek daha az kendini ifade ediyor. Bu kişiler aynı zamanda şiddet uygulamaya da meyilli oluyor. Fiziksel şiddetten sonra en çok psikolojik şiddet uygulanıyor. Psikolojik şiddeti ebeveynler çocuklara, öğretmenler öğrencilerine, eşler birbirlerine uygulayabiliyor. Psikolojik şiddet daha çok aşağılama ve küçük düşürme şeklinde görülüyor. Şiddet, okul çevresinde, aile yakınlarında istismar şeklinde de olabiliyor.
Sorunları çözme konusunda çocuklara akılcı ve rasyonel yolların öğretilmesini tavsiye eden Prof. Dr. Sır, "Çocuğa çok sinirlendiğiniz zaman bile farklı çözüm yolları üretebilmelisiniz, ikna edebilmeli ve bu şartlarla diyaloglar kurmalısınız. Çocuk, sorunları çözmek için şiddet yerine akılcı yolları deneyecektir. Bu olmadığında küçük yaşta şiddet başlıyor ve daha sonraki yıllarda kendini gösterebiliyor." diyor. Yapılan bir araştırmada eşine şiddet uygulayanların yüzde 68'inin küçükken şiddete maruz kaldığının ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Sır, küçük yaşta şiddete maruz kalmayanların çoğunlukla ergenlik döneminde şiddetten uzak durduğunu kaydediyor.
Çocukların hem evde hem de okulda şiddet gördüklerine dair ciddi bulguların ortaya çıktığını belirten Aytekin Sır, bu durumdaki çocuklarda şiddet eşiğinin yükselebileceğine işaret ediyor. Sır, şu tespitte bulunuyor: "Çocuğunuza kızıp sesinizi yükselttiğinizde aynı hatayı tekrarlayınca bu kez daha yüksek sesle konuşulması gerekecek. Bir dahaki seferde artık bağırmanız da yetmeyecek. Ondan sonra fiziksel şiddet başlayacaktır. Bu durumdaki çocuklar şiddet eşikleri yükselmiş olarak okula gidiyor. Evde şiddeti annesi, babası veya kardeşi uyguluyor. O zaman bu çocuk şiddetle büyüyor. Okula geldiğinde ise ancak şiddetle engellenebiliyor. Yani şiddet olmadan söyleneni çocuk ciddiye almıyor. Sadece okuldan değil bütün çevreden şiddeti kaldırmamız gerekiyor ki sağlıklı nesiller yetiştirelim."
Prof. Dr. Aytekin Sır'ın verdiği bilgilere göre, eğitim seviyesi düşük, çocuk sayısı çok ailelerde şiddet daha yaygın. Bu ailelerde çocuk yaşta evlilikler artarken, genç annenin eşinden, kayınvalidesinden ve akrabalarından şiddet görmesi, annenin de çocuğunu en ufak yanlışında hırpalamasına sebep oluyor.
Psikolojik şiddete maruz kalıyoruz
Şiddete uğrayan çocuklar insanlar karşısında ezik oluyor. Çünkü her ağzını açtığında şiddete maruz kalmış. Aynı şekilde insanlara karşı konuştuğunda şiddete maruz kalabileceğini düşünerek daha az kendini ifade ediyor. Bu kişiler aynı zamanda şiddet uygulamaya da meyilli oluyor. Fiziksel şiddetten sonra en çok psikolojik şiddet uygulanıyor. Psikolojik şiddeti ebeveynler çocuklara, öğretmenler öğrencilerine, eşler birbirlerine uygulayabiliyor. Psikolojik şiddet daha çok aşağılama ve küçük düşürme şeklinde görülüyor. Şiddet, okul çevresinde, aile yakınlarında istismar şeklinde de olabiliyor.