' Kontes..
Bayan Üye
SİBER ZORBALIĞA DİKKAT
Cep telefonu ve bilgisayar kullanma yaşının giderek düşmesi ve kullanımın yaygınlaşması bir başka zorbalık türünü ortaya çıkardı. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak uygulanan bu şiddete 'siber zorbalık' adı veriliyor. Siber zorbalık giderek daha yaygın ve tehlikeli hale geliyor. Hatta öyle ki 2011 yılında Türkiye'de üniversite öğrencisi olan bir genç kız kendi adına açılan ve hakkında yanlış bilgiler aktarılan bir Facebook hesabı nedeniyle intihara teşebbüs etti ve bitkisel hayata girdi.
Bu konuya dikkatimizi çeken kişi Türkiye'de ve ABD'de konuyla ilgili araştırmalar yapan Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Osman Tolga Arıcak oldu. Arıcak, "Siber zorbalık, akran tacizinin elektronik bir formudur. Öyle ki bu davranış formları hızla yaygınlaşan bir biçimde okulun sınırlarını aşmış, çocukların evdeki odalarına kadar girmiştir," diyor.
Arıcak, internetin dünyayı bir oda haline getirme niteliği nedeniyle, siber zorbalığın yakın bir gelecekte yüz yüze yaşanan zorbalıktan daha çok tartışılacak bir konu olduğu görüşünde. Bu konuda yapılacak önleme çalışmalarının da okul zorbalığında olduğundan farklı olarak eğitim teknologlarını ve bilgisayar yazılımcılarını da sürece dahil etmeyi zorunlu kılacağını savunuyor.
Arıcak öncülüğünde Türkiye'de gerçekleştirilen araştırmalar, siber zorbalığın boyutlarını ortaya koyuyor.
İstanbul'daki, biri özel dört okuldaki 269 öğrenciyle yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkan sonuçlar şöyle: Öğrencilerin yüzde 14'üyla dalga geçilmiş, yüzde 15'i hakkında söylentiler yayılmış, yüzde 20'si hakarete uğramış, yüzde 21'i tehdit edilmiş ve yüzde 16'sının fotoğrafları kendi onayları olmaksızın yayınlanmış. Bütün bu zorbalıklar 'sanal alem'de yaşanmış. Aynı araştırma öğrencilerin yüzde 23.8'inin internette kullandıkları dili yüzyüze iletişimde kullanmadıklarını ortaya koymuş. Öğrencilerin yüzde 16.4'ü sanal ortamlarda kendilerini başka bir kişi olarak tanıtıyor, yüzde 10.1'i doğru olmayan bilgiler veriyor, yüzde 8.2'si virüslü e-posta gönderiyor.
PROF. DR . EROL GÖKA : 'GENÇLİK ENERJİSİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMELİ'
Prof. Dr. Erol Göka, Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim üyesi ve aynı zamanda Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümü Koordinatörü... Göka, "Gençlik döneminin psikolojik ve hormonal özelliklerini göz önünde bulundurmaksınız gençlikle şiddeti özdeşleştirmenin yanlış olacağı," görüşünde. Zorbalığın temel nedenlerinden biri olarak da artan bu saldırganlık enerjisinin doğru yönlendirilmemesini gösteriyor: "Akran zorbalığının altındaki temel nedenlerden biri gençlerin bitmeyen enerjisinin ve artmış saldırganlık dürtülerinin başka bir alana kaydırılamamasıdır. Gençlik döneminde artan bu dürtülerin yarattığı gerilim, uygun bir yol bulunamazsa gençler tarafından davranışlareylemler yoluyla giderilmeye çalışılır. Çatışmaların ve sıkıntının sözel yolla değil davranışlarla ifadesi, gençlik döneminde görülen impulsif-denetimsiz, dürtüsel davranışların nedenidir." Göka bir başka önemli etken olarak akran çevresinin önem kazanmasını ve bireysel olarak eğilimli olmayanların bile arkadaş grubundan gelen yönlendirmelerle zorbalığa kayabileceği görüşünde: "Akran zorbalığının bir diğer nedeni işte akran gruplarının gençlik döneminde artan önemidir. Akranları genç insan için anababasından bile daha mühimdir. Onların gözünde küçük düşmemek, onlardan geri kalmamak için yetişkin olduğunda asla yapmayacağı şiddet ve saldırganlık içeren tehlikeli durumları göze alabilir." Göka'nın bir diğer önemli tespiti de şiddetin aile içerisinde üretilmesiyle ilgili: "Çocuklukta ihmal edilen, aşırı katı veya dengesiz, daha çok da fiziksel cezalandırmaya, dayağa dayanan bir disiplin uygulanan çocuklarda gençlik döneminde bu tip davranışlar daha sık izlenmektedir. Anababa çocuk ilişkisinde karşılıklı düşmanlık, aile kaynaşmasının yokluğu, anababanın çocuğu reddi, ilgisizliği bu tür gençlerin ailelerinde sık rastlanan durumlardır." Göka gençlik döneminde oluşan bu zorbalığın ilerleyen dönemlerdeki siyasi şiddete ve hoşgörüsüzlüğe kaynaklık etme potansiyelini vurguluyor: "Gençlerde şiddete, özellikle 'siyasi şiddet'e kaynaklık ettiği düşünülen politik ve dini fikirlerin, fanatik grup tercihlerinin gelişimi, bu bilişsel temeller üzerinde ortaya çıkmaktadır. Genç insan, enerji dolu, dürtülerinin ve akran gruplarının denetimine kolayca girebilen, henüz edinmeye başladığı politik-dini fikirler ve grup fanatizmi için tehlikeleri göze alabilen ve maalesef başka insanların değerini henüz yeterince bilemeyen insandır. Kimliği, kendisine özgü soyut ve başkalarının kıymetini bilen değer sistemi gelişmediği sürece, akran gruplarının baskısıyla özellikle kendisi gibi olmayan gençlere karşı acımasız olabilir."
KAYSERİ'DE ÖRNEK BİR UYGULAMA
Kayseri'nin İncesu ilçesinden bize ulaşan bir veli, yaşadıkları ilçede yaşanan dönüşümden söz etti. Güzel ve örnek bir uygulama olması nedeniyle burada yer vermeyi uygun bulduk. İncesu İlçe Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik faaliyetleri çerçevesinde 2010 yılında bir uygulama başlatmış. Halen devam eden bu ugulamaya göre Emniyet Müdürlüğü okullarda şiddet ve akran zorbalığı konusunda tanıtım ve seminerler veriyor. Sadece öğrencilerin değil, velilerin de katıldığı bu toplantılarda hangi davranışların zorbalık olduğu, zorbalık kurbanı olmamak için yapılması gerekenler, şiddet sonrasında karşılaşılabilecek sorunlar ve çözüm önerileri anlatılıyor. Anlatım örnek olaylarla ve slayt gösterileriyle destekleniyor. İlçe Emniyet Müdürlüğünün 'Güvenli Okul Güvenli Çevre' adı altında başlattığı bu kampanya neticesinde okullardaki suç ve şiddet oranlarında ciddi bir düşüş yaşanmış. Kolluk hizmet ve görevinin genellikle ihmal edilen bu 'önleyicilik' niteliğini ön plana çıkardığı ve böyle bir uygulama başlattığı için ilçe emniyet müdürü Murat Dere'yi ve personelini tebrik ediyoruz. Bu uygulamanın diğer il ve ilçelere de ilham vermesini diliyoruz.
SEKİZ ARKADAŞININ GÖZÜNE KALEM SOKTU
İstanbul'un göbeğinde, Çengelköy İlköğretim Okulu'nda yaşanan bir olay... Hem de ilkokul birinci sınıf öğrencileri arasında. Öğrencilerden biri, farklı zamanlarda tam sekiz sınıf arkadaşının gözüne kalem saplıyor. Velilerin şikayeti üzerine saldırgan çocuk ilçedeki Rehberlik Araştırma Merkezi'nde (RAM) müşahede altına alınıyor. Kendisiyle ve ailesiyle yapılan görüşmeler neticesinde öğrenci yeterince sorunlu bulunmayıp aynı sınıfa geri gönderiliyor. Bize ulaşan kurban velileri durumu şikayet ettiler ve başlattıkları girişimlerden hiçbir netice alamadıklarını belirttiler.
BANA AKIL VERME
Eskişehir'den acılı bir anne aradı: "İlkokul 2. sınıftaki kızımı evimize yakın bir okula gönderdik. Orada öğretmen şiddetine maruz kaldı. Güvenliğinden endişe ettiğimiz için alıp daha uzaktaki bir başka okula gönderdik. Orada da akran zorbalığına maruz kaldı. Sınıf arkadaşları ona 'Niye geldin, geldiğin yere git' demişler ilk gün. Ağladı diye dövülmüş. Bir başka gün onu soyunma dolabına kapatmışlar. Halası okula gidip tesadüfen öğrenmiş bu durumu. Yere yatırıp yüzüne tekme atıyorlarmış sık sık. Bir başka gün ellerini bağlayıp karnına yumruk atmışlar. Gelmiş bana 'Anne, bugün beni çarmıha gerdiler' diye anlatıyor. Kendisine yapılanları oyun zannediyor yavrum. Öğretmeniyle konuşuyorum ama hiç ilgilenmiyor. Şiddeti uygulayan çocuklardan biriyle konuştum. 8 yaşındaki küçücük kız bana: 'Anam değilsin, babam değilsin; bana akıl veremezsin,' diyor. O bunu söylerken, yanındaki öğretmeni bu öğrencinin başını okşuyor. Çocuğumun uyku düzeni bozuldu; oyuncaklarını birbirine vurmaya, kırıp parçalamaya başladı. Ne yapacağımı bilemiyorum."
ZORBALIK HER YERDE
Yazı dizimizin başlaması üzerine bizimle irtibata geçenler arasında sadece okuyucular değil, gazetedeki birçok çalışma arkadaşımız da vardı. Yakın çalışma arkadaşlarımdan biri bu yıl ilkokula başlayan kızının yaşadığı sorunları anlattı ve kızının okula gitmek istemediğini söyledi. Sınıf arkadaşları onu oyunlarına almıyor ve dışlıyormuş. Arkadaşımız, kızının okuldan nefret etmesine neden olan bu dışlamanın sosyo-ekonomik farklılıklardan kaynaklandığı görüşünde. Bir diğer arkadaşımız ise ilkokul üçüncü sınıfa giden oğluna verdikleri harçlığın sınıf arkadaşları tarafından gasp edildiğini ve bütün uğraşmalarına rağmen okul idaresinin bu soruna bir çözüm bulamadığını, velilerle konuşmanın da işe yaramadığını anlattı.
Cep telefonu ve bilgisayar kullanma yaşının giderek düşmesi ve kullanımın yaygınlaşması bir başka zorbalık türünü ortaya çıkardı. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak uygulanan bu şiddete 'siber zorbalık' adı veriliyor. Siber zorbalık giderek daha yaygın ve tehlikeli hale geliyor. Hatta öyle ki 2011 yılında Türkiye'de üniversite öğrencisi olan bir genç kız kendi adına açılan ve hakkında yanlış bilgiler aktarılan bir Facebook hesabı nedeniyle intihara teşebbüs etti ve bitkisel hayata girdi.
Bu konuya dikkatimizi çeken kişi Türkiye'de ve ABD'de konuyla ilgili araştırmalar yapan Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Osman Tolga Arıcak oldu. Arıcak, "Siber zorbalık, akran tacizinin elektronik bir formudur. Öyle ki bu davranış formları hızla yaygınlaşan bir biçimde okulun sınırlarını aşmış, çocukların evdeki odalarına kadar girmiştir," diyor.
Arıcak, internetin dünyayı bir oda haline getirme niteliği nedeniyle, siber zorbalığın yakın bir gelecekte yüz yüze yaşanan zorbalıktan daha çok tartışılacak bir konu olduğu görüşünde. Bu konuda yapılacak önleme çalışmalarının da okul zorbalığında olduğundan farklı olarak eğitim teknologlarını ve bilgisayar yazılımcılarını da sürece dahil etmeyi zorunlu kılacağını savunuyor.
Arıcak öncülüğünde Türkiye'de gerçekleştirilen araştırmalar, siber zorbalığın boyutlarını ortaya koyuyor.
İstanbul'daki, biri özel dört okuldaki 269 öğrenciyle yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkan sonuçlar şöyle: Öğrencilerin yüzde 14'üyla dalga geçilmiş, yüzde 15'i hakkında söylentiler yayılmış, yüzde 20'si hakarete uğramış, yüzde 21'i tehdit edilmiş ve yüzde 16'sının fotoğrafları kendi onayları olmaksızın yayınlanmış. Bütün bu zorbalıklar 'sanal alem'de yaşanmış. Aynı araştırma öğrencilerin yüzde 23.8'inin internette kullandıkları dili yüzyüze iletişimde kullanmadıklarını ortaya koymuş. Öğrencilerin yüzde 16.4'ü sanal ortamlarda kendilerini başka bir kişi olarak tanıtıyor, yüzde 10.1'i doğru olmayan bilgiler veriyor, yüzde 8.2'si virüslü e-posta gönderiyor.
PROF. DR . EROL GÖKA : 'GENÇLİK ENERJİSİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMELİ'
Prof. Dr. Erol Göka, Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim üyesi ve aynı zamanda Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümü Koordinatörü... Göka, "Gençlik döneminin psikolojik ve hormonal özelliklerini göz önünde bulundurmaksınız gençlikle şiddeti özdeşleştirmenin yanlış olacağı," görüşünde. Zorbalığın temel nedenlerinden biri olarak da artan bu saldırganlık enerjisinin doğru yönlendirilmemesini gösteriyor: "Akran zorbalığının altındaki temel nedenlerden biri gençlerin bitmeyen enerjisinin ve artmış saldırganlık dürtülerinin başka bir alana kaydırılamamasıdır. Gençlik döneminde artan bu dürtülerin yarattığı gerilim, uygun bir yol bulunamazsa gençler tarafından davranışlareylemler yoluyla giderilmeye çalışılır. Çatışmaların ve sıkıntının sözel yolla değil davranışlarla ifadesi, gençlik döneminde görülen impulsif-denetimsiz, dürtüsel davranışların nedenidir." Göka bir başka önemli etken olarak akran çevresinin önem kazanmasını ve bireysel olarak eğilimli olmayanların bile arkadaş grubundan gelen yönlendirmelerle zorbalığa kayabileceği görüşünde: "Akran zorbalığının bir diğer nedeni işte akran gruplarının gençlik döneminde artan önemidir. Akranları genç insan için anababasından bile daha mühimdir. Onların gözünde küçük düşmemek, onlardan geri kalmamak için yetişkin olduğunda asla yapmayacağı şiddet ve saldırganlık içeren tehlikeli durumları göze alabilir." Göka'nın bir diğer önemli tespiti de şiddetin aile içerisinde üretilmesiyle ilgili: "Çocuklukta ihmal edilen, aşırı katı veya dengesiz, daha çok da fiziksel cezalandırmaya, dayağa dayanan bir disiplin uygulanan çocuklarda gençlik döneminde bu tip davranışlar daha sık izlenmektedir. Anababa çocuk ilişkisinde karşılıklı düşmanlık, aile kaynaşmasının yokluğu, anababanın çocuğu reddi, ilgisizliği bu tür gençlerin ailelerinde sık rastlanan durumlardır." Göka gençlik döneminde oluşan bu zorbalığın ilerleyen dönemlerdeki siyasi şiddete ve hoşgörüsüzlüğe kaynaklık etme potansiyelini vurguluyor: "Gençlerde şiddete, özellikle 'siyasi şiddet'e kaynaklık ettiği düşünülen politik ve dini fikirlerin, fanatik grup tercihlerinin gelişimi, bu bilişsel temeller üzerinde ortaya çıkmaktadır. Genç insan, enerji dolu, dürtülerinin ve akran gruplarının denetimine kolayca girebilen, henüz edinmeye başladığı politik-dini fikirler ve grup fanatizmi için tehlikeleri göze alabilen ve maalesef başka insanların değerini henüz yeterince bilemeyen insandır. Kimliği, kendisine özgü soyut ve başkalarının kıymetini bilen değer sistemi gelişmediği sürece, akran gruplarının baskısıyla özellikle kendisi gibi olmayan gençlere karşı acımasız olabilir."
KAYSERİ'DE ÖRNEK BİR UYGULAMA
Kayseri'nin İncesu ilçesinden bize ulaşan bir veli, yaşadıkları ilçede yaşanan dönüşümden söz etti. Güzel ve örnek bir uygulama olması nedeniyle burada yer vermeyi uygun bulduk. İncesu İlçe Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik faaliyetleri çerçevesinde 2010 yılında bir uygulama başlatmış. Halen devam eden bu ugulamaya göre Emniyet Müdürlüğü okullarda şiddet ve akran zorbalığı konusunda tanıtım ve seminerler veriyor. Sadece öğrencilerin değil, velilerin de katıldığı bu toplantılarda hangi davranışların zorbalık olduğu, zorbalık kurbanı olmamak için yapılması gerekenler, şiddet sonrasında karşılaşılabilecek sorunlar ve çözüm önerileri anlatılıyor. Anlatım örnek olaylarla ve slayt gösterileriyle destekleniyor. İlçe Emniyet Müdürlüğünün 'Güvenli Okul Güvenli Çevre' adı altında başlattığı bu kampanya neticesinde okullardaki suç ve şiddet oranlarında ciddi bir düşüş yaşanmış. Kolluk hizmet ve görevinin genellikle ihmal edilen bu 'önleyicilik' niteliğini ön plana çıkardığı ve böyle bir uygulama başlattığı için ilçe emniyet müdürü Murat Dere'yi ve personelini tebrik ediyoruz. Bu uygulamanın diğer il ve ilçelere de ilham vermesini diliyoruz.
SEKİZ ARKADAŞININ GÖZÜNE KALEM SOKTU
İstanbul'un göbeğinde, Çengelköy İlköğretim Okulu'nda yaşanan bir olay... Hem de ilkokul birinci sınıf öğrencileri arasında. Öğrencilerden biri, farklı zamanlarda tam sekiz sınıf arkadaşının gözüne kalem saplıyor. Velilerin şikayeti üzerine saldırgan çocuk ilçedeki Rehberlik Araştırma Merkezi'nde (RAM) müşahede altına alınıyor. Kendisiyle ve ailesiyle yapılan görüşmeler neticesinde öğrenci yeterince sorunlu bulunmayıp aynı sınıfa geri gönderiliyor. Bize ulaşan kurban velileri durumu şikayet ettiler ve başlattıkları girişimlerden hiçbir netice alamadıklarını belirttiler.
BANA AKIL VERME
Eskişehir'den acılı bir anne aradı: "İlkokul 2. sınıftaki kızımı evimize yakın bir okula gönderdik. Orada öğretmen şiddetine maruz kaldı. Güvenliğinden endişe ettiğimiz için alıp daha uzaktaki bir başka okula gönderdik. Orada da akran zorbalığına maruz kaldı. Sınıf arkadaşları ona 'Niye geldin, geldiğin yere git' demişler ilk gün. Ağladı diye dövülmüş. Bir başka gün onu soyunma dolabına kapatmışlar. Halası okula gidip tesadüfen öğrenmiş bu durumu. Yere yatırıp yüzüne tekme atıyorlarmış sık sık. Bir başka gün ellerini bağlayıp karnına yumruk atmışlar. Gelmiş bana 'Anne, bugün beni çarmıha gerdiler' diye anlatıyor. Kendisine yapılanları oyun zannediyor yavrum. Öğretmeniyle konuşuyorum ama hiç ilgilenmiyor. Şiddeti uygulayan çocuklardan biriyle konuştum. 8 yaşındaki küçücük kız bana: 'Anam değilsin, babam değilsin; bana akıl veremezsin,' diyor. O bunu söylerken, yanındaki öğretmeni bu öğrencinin başını okşuyor. Çocuğumun uyku düzeni bozuldu; oyuncaklarını birbirine vurmaya, kırıp parçalamaya başladı. Ne yapacağımı bilemiyorum."
ZORBALIK HER YERDE
Yazı dizimizin başlaması üzerine bizimle irtibata geçenler arasında sadece okuyucular değil, gazetedeki birçok çalışma arkadaşımız da vardı. Yakın çalışma arkadaşlarımdan biri bu yıl ilkokula başlayan kızının yaşadığı sorunları anlattı ve kızının okula gitmek istemediğini söyledi. Sınıf arkadaşları onu oyunlarına almıyor ve dışlıyormuş. Arkadaşımız, kızının okuldan nefret etmesine neden olan bu dışlamanın sosyo-ekonomik farklılıklardan kaynaklandığı görüşünde. Bir diğer arkadaşımız ise ilkokul üçüncü sınıfa giden oğluna verdikleri harçlığın sınıf arkadaşları tarafından gasp edildiğini ve bütün uğraşmalarına rağmen okul idaresinin bu soruna bir çözüm bulamadığını, velilerle konuşmanın da işe yaramadığını anlattı.