Sezaryen, ceninin, belirtilen zamanda veya daha önceden cerrahi olarak karın ön duvarı ve rahme yapılan bir kesi ile karından çıkarılması işlemidir. Bir doğum yöntemi olan sezaryen günümüzde oldukça yaygındır. Eski çağlarda Mısırlıların ve Romalıların sezaryene başvurdukları tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. M.Ö. 800 yılında çıkarılan bir Roma kanununda gebeliğin son haftalarında ölen kadınlarda çocuğu kurtarmak amacı ile sezaryen benzeri bir ameliyatın uygulanması emredilmiştir.
Acemilerin Şahname’sinde (10 ve 11. yüzyıl) bir engellenmiş doğumda sezaryen ameliyatı tarif edilmektedir. Canlı bir kadında başarılı bir şekilde uygulanmasına dair ilk kayıt, 1500’lerde bir İsveçlinin karısı üzerinde bu ameliyatı yaptığını söylemesiyle ilgilidir. Müteakiben çeşitli yıllarda ve şartlarda denendi, fakat hemen daima annenin sepsis (mikropların vücuda yayılması) veya kanamadan ölmesiyle sonuçlandı.
“Sezaryen” adı 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Ameliyatın ismini nereden aldığı hakkında çeşitli görüşler vardır: Julius Caesar’ın böyle bir ameliyat ile dünyaya geldiği hakkında hikayeler mevcuttur. Lakin Caesar’ın annesinin, doğumdan birçok yıl sonra dahi hayatta olduğu bilinmektedir. M.Ö. 100 yılında Caesar (Sezar)’ın annesinin böyle bir ameliyattan sonra hayatta kalmış olması akla yatkın değildir.
Ortaçağda sezaryen teriminin Latince “kesmek” anlamına gelen “caesere” fiilinden türetilmiş olduğu ileri sürülmüştür. 1870 yıllarında sezaryene bağlı anne ölümü % 75 civarındaydı. Şok ve sepsis (kanın mikroplanması) yanında başlıca ölüm sebebi kanama idi. Zira ameliyatın ilkel şeklindeki cenin çıkarıldıktan sonra rahime dikiş konmuyordu. 1882’de Max Sönger rahimdeki kesiti dikerek ölüm oranını düşürmüştür. Cerrahî ve anestezi tekniğindeki gelişmeler, antisepsi kurallarına uyulması ve antibiyotiklerin keşfiyle son bir asır içinde sezaryen ameliyatındaki ölüm oranı o kadar azaldı ki, sezaryen normal doğuma alternatif olarak sık uygulanan bir metod haline geldi.
Normal yoldan doğum mümkün değilse, gecikmesi anne ve çocuk için tehlikeli olacaksa sezaryen ile sonuçlandırılması gereklidir.
Sezaryen ancak hastane şartlarında ve mütehassıs, uzman hekimler tarafından yapılabilir. Bir defa sezaryen ameliyatı geçiren kadınlar, bir daha normal doğum yapamazlar, sonraki doğumlarını da hep sezaryenle yapmak zorundadırlar. İdeal olan, doğumun doğal olarak gerçekleşmesidir. Sezaryene son çare olarak başvurmalıdır.
Acemilerin Şahname’sinde (10 ve 11. yüzyıl) bir engellenmiş doğumda sezaryen ameliyatı tarif edilmektedir. Canlı bir kadında başarılı bir şekilde uygulanmasına dair ilk kayıt, 1500’lerde bir İsveçlinin karısı üzerinde bu ameliyatı yaptığını söylemesiyle ilgilidir. Müteakiben çeşitli yıllarda ve şartlarda denendi, fakat hemen daima annenin sepsis (mikropların vücuda yayılması) veya kanamadan ölmesiyle sonuçlandı.
“Sezaryen” adı 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Ameliyatın ismini nereden aldığı hakkında çeşitli görüşler vardır: Julius Caesar’ın böyle bir ameliyat ile dünyaya geldiği hakkında hikayeler mevcuttur. Lakin Caesar’ın annesinin, doğumdan birçok yıl sonra dahi hayatta olduğu bilinmektedir. M.Ö. 100 yılında Caesar (Sezar)’ın annesinin böyle bir ameliyattan sonra hayatta kalmış olması akla yatkın değildir.
Ortaçağda sezaryen teriminin Latince “kesmek” anlamına gelen “caesere” fiilinden türetilmiş olduğu ileri sürülmüştür. 1870 yıllarında sezaryene bağlı anne ölümü % 75 civarındaydı. Şok ve sepsis (kanın mikroplanması) yanında başlıca ölüm sebebi kanama idi. Zira ameliyatın ilkel şeklindeki cenin çıkarıldıktan sonra rahime dikiş konmuyordu. 1882’de Max Sönger rahimdeki kesiti dikerek ölüm oranını düşürmüştür. Cerrahî ve anestezi tekniğindeki gelişmeler, antisepsi kurallarına uyulması ve antibiyotiklerin keşfiyle son bir asır içinde sezaryen ameliyatındaki ölüm oranı o kadar azaldı ki, sezaryen normal doğuma alternatif olarak sık uygulanan bir metod haline geldi.
Normal yoldan doğum mümkün değilse, gecikmesi anne ve çocuk için tehlikeli olacaksa sezaryen ile sonuçlandırılması gereklidir.
Sezaryen ancak hastane şartlarında ve mütehassıs, uzman hekimler tarafından yapılabilir. Bir defa sezaryen ameliyatı geçiren kadınlar, bir daha normal doğum yapamazlar, sonraki doğumlarını da hep sezaryenle yapmak zorundadırlar. İdeal olan, doğumun doğal olarak gerçekleşmesidir. Sezaryene son çare olarak başvurmalıdır.