$owaLyé
Kayıtlı Üye
---
Gücün bütün yollarından geçtim,
Kalabalıkta bir yüz olmayı seçtim.
Benim için yaşamak budur,
Bir işe yaradığını bilmek, fotoğrafta görünmemek.
Sezen Aksu
---
Fatma Sezen Yıldırım 1954 yılının 13 Temmuz'unda Denizli Sarayköy'de dünyaya geldi. Annesi fen öğretmeni Şehriban Hanım, babası matematik öğretmeni Sami Bey'dir. 3 yaşına kadar doğduğu yerde yaşadı. 3 yaşında İzmir'e, yıllar sonra 'Kalbim Ege'de Kaldı' diyeceği yere taşındılar.
Sezen daha küçücük bir çocukken bile herkesin ilgisini çekmeye çalışıyordu. Evlenirken çocuklarını disiplinli yetiştirmeyi düşünen Sami Bey ve Şehriban Hanım, Sezen'e karşı her zaman mesafeli durmuşlar ve belki de sevgilerini gösterememişlerdi. Ailesi ne kadar disiplinli yetiştirmek istese de çok yaramaz bir çocukluk geçirmişti ve adı 'Cüce Bela'ya çıkmıştı Sezen'in. Hergün Konak-Köprü troleybüsünde şarkı söylemesi, haftada bir kez saçının rengini değiştirmesi, sık sık intihara kalkışması dikkat çekmek için ne kadar çaba sarf ettiğinin en büyük ispatları sanırım. Sezen'in dediğine göre ilgi çekmek için bir şey yapamazsa durduk yere düşüp bayılırmış. Küçükken dansöz olmak istediğini söyleyen Sezen, bu olayla ilgili 'Allah babama acıdı da şarkıcı oldum.' diyor.
Büyüme çağında sanatın bütün dallarına ilgi duyan Sezen resim, tiyatro, dans dersleri aldı. Küçükken pencereden dışarıya şarkı söyleyen minik kız, lisede kendini iyice müziğe verdi. 1970 yılında 'Hafta Sonu' dergisinin açtığı 'Altın Ses' yarışmasında 6. oldu. Sezen aklında müzik olmasına rağmen 1973 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne girdi. Üniversite kantinini konser salonu gibi kullanan Sezen üniversiteden ikinci sınıfta ayrılıp İzmir Radyosu sanatçılarının ders verdiği İzmir Radyosu Sanatçılar Derneği'ne girerek yıllarca herkesi peşinde sürükleyen, binlerce dizesi, binlerce melodisi olan kendi çizgisini çizmeye başladı.
Sezen 1974 yılında bir plak şirketine 3 şarkılık bir bandını gönderdi. Sesi beğenilen Sezen, Yeşil Giresunlu tarafından plak yapmak için İstanbul'a çağrıldı. 1974'ün Kasım ayında Ali Engin Aksu ile evlenen Sezen bir hafta sonra ise kalkıp İstanbul'a gelerek plak çalışmasına başladı.
1975'e girerken piyasaya çıkan ilk 45'liğinin adı 'Haydi Şansım'dı. Plak hemen hemen hiç satmadı. Yabancı bir şarkıdan alınan besteye söz yazılmıştı ve sonuç tam anlamıyla fiyaskoydu. Bu plaktan küçük bir not daha; plak Sezen Aksu'ya sorulmadan Sezen Seley adına çıkarılmıştı. Kimbilir belki de daha iyi olmuştu. Yıllar sonra marka olacak bir isim hemen hemen hiç satmayan bir plakla beraber anılmacaktı.
90'lı yıllar
1990'larda Sezen Aksu'nun müzikseverlere çok sürprizi vardı. Öncelikle prodüktör tarafını gösterdi bize. Alışılmış starlar dışında ilk defa yeni biri çıkıyordu piyasaya, Sezen Aksu'nun vokalisti Aşkın Nur Yengi... Aşkın Nur Yengi 'Sevgiliye' albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Albüm Sezen Aksu prodüksiyonuydu ve bir milyona yakın tiraj elde etti.
1990 yılında Sezen Aksu beyaz perdede karşımıza çıktı. Yönetmenliğini Yavuz Özkan'ın yaptığı 'Büyük Yalnızlık'ta Sezen Aksu, Ferhan Şensoy'la kamera karşısındaydı. Film 1990 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Görüntü dalında ödül aldı. Filmin müziklerini Onno Tunç yapmıştı. Onno Tunç bestesi olan 'Uçurtma Bayramları' da enstrumantal olarak bu filmde bulunmakta.
Yıllar geçtikçe eski haliyle eğlenmeyi seven Sezen, bu filmle de 2003 senesinde, Yayla Sanat Merkezi'nde verdiği unplugged konserde dalgasını geçmişti. Önder Fırat'la bu filmi seyredişlerini, Önder Fırat'ın belli etmemeye çalışsa da çok sıkıldığını anlatan Sezen izleyenleri kahkahaya boğmuştu.
Sezen 1991'de Aşkın Nur Yengi'nin ikinci albümü 'Hesap Ver'in prodüksiyonunu üstlendi. Albüm Aşkın'ın ilk albümü gibi iyi bir tiraj elde etti.
1991 bambaşka bir albümün çıkış yılıydı. Sezen Aksu'ya inanılmaz bir popularite kazandıran bir yıldı. 1991'de müzik yönetmenliğini Onno Tunç'un yaptığı Gülümse çıktı. 2 milyonu aşan bir tiraj elde etmişti. Albümün bu kadar çok satmasının sebebi şarkıların seçkinliğinin yanısıra Sezen'in hitap kesimiydi. Sezen'i her kesimden insan dinliyordu. Aşka düşen de, aşktan kaçan da, arabesk dinleyen de, pop dinleyen de, varoşu da, zengin kesimi de Sezen'i dinliyordu artık. İçinde bu kadar tezatlık olan insan kesiminin bu albümde birleşmesi 'Gülümse'yi farklı yapan asıl etkendi. 1991'de bu albüme ait 'Hadi Bakalım'ın Avrupa'da single'ı çıktı. Klibi olmamasına rağmen iyi bir satış elde etti bu single.
1992'de Sezen yine vokalistlerine albüm yapmaya devam etti. 2003 senesinde Eurovision'da nihayet yüzümüzü güldüren Sertab Erener'i bu yıl tanıttı bizlere. Sertab'ın ilk albümü 'Sakin Ol' başarılı bir satış grafiği çizdi. Sertab'ın albümünden birkaç ay sonra sıra 'Levent Yüksel'e gelmişti. Sezen Aksu, Aşkın ve Sertab'tan sonra Levent'in albümünün de prodüktörlüğünü üstlendi. 'Med-Cezir' iyi bir tiraj elde etti. Ama satıştan daha önemlisi bu albümün günümüze klasik bırakmasıydı. Şarkıların güzelliği Levent'in yorumuyla birleşince Tuana, Med-Cezir, Beni Bırakın gibi klasikleri geride bıraktı.
Sezen Aksu zaten her zaman istediği müziği yapmıştı ama Gülümse'den sonra her şey daha da değişikti. Sezen Aksu müzik lüksüne ulaşmıştı. Bu lüks ilk meyvesini 1993 yılında verdi, Sezen 'Deli Kızın Türküsü' ile çıktı karşımıza. Sezen Aksu'nun alışılmış tarzında olmayan bu albüm, kapağına kadar değişikti. Sezen Aksu kitlesini seçmişti ve artık onlara müzik ziyafeti çekiyordu. Bu farklı albümde 'Küçüğüm' ve 'Masum Değiliz' ilk hit olan parçalardı. Bu albümün bir özelliği ve bir değişikliği daha müzik direktörünün Uzay Heparı olmasıydı.