Ibn- i Abbas (r.a.) Hazretlerinden naklen Muaz b. Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
- Bir gün Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmistik... tam bir cemaat olmustuk.
Sohbete dalmistik. Bu arada disaridan bir ses geldi:
- Sonra kim?...
- Şükreden zengin.
- Peki, ama o zenginin sükreden oldugunu nasil anlarsin?...
- Onu görürsem ki, aldigini helal yoldan aliyor ve mahalline harciyor. Bilirim ki, o, sükreden bir zengindir.
Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz bu defa mevzuyu degistirdi ve ona baska bir sual sordu:
- Peki, ümmetim namaza kalkinca, senin halin nice olur?...
- Ya Muhammed, beni bir sitma tutar. Titrerim.
- Neden böyle olursun; ya laîn?...
- Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir.
Peki, ya oruç tuttuklari zaman nasil olursun?...
- O zaman da baglanirim. Ta onlar iftar edinceye kadar.
- Peki, ya hac yaptiklari zaman nasil olursun?...
- O zaman da çildiririm.
- Peki, ya Kuran okuduklari zaman nasil olursun?...
- O zaman da eririm. Tipki ateste eriyen bir kursun gibi eririm.
- Peki, ya sadaka verdikleri zaman halin nasildir?...
Ha, iste... o zaman halim pek yaman olur. sanki sadaka veren, bir testere alir eline ve beni ikiye böler.
Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz sebebini sordu:
- Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre?
Bunun üzerine Iblis:
- Onu da anlatayim, dedikten sonra anlatmaya basladi: Çünkü sadakada dört güzellik vardir. Şöyle ki:
1- Allah Teala, sadaka verenin malina bereket ihsan eyler.
2- O, sadaka veren kimseyi halkina sevdirir.
3- Allah Teala, onun verdigi sadakayi, cehennemle arasinda bir perde yapar.
4- Allah Teala, belayi, sikintiyi ve ahlari ondan defeder.
Bundan sonra Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz ashabi hakkinda ona bazi sorular sordu:
- Ebu Bekir için ne dersin?...
Iblis buna su cevabi verdi:
- O bana, cahiliyye devrinde bile itaat etmedi... Islama girdikten sonra nasil bana itaat eder?
- Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin?...
Iblis buna su cevabi verdi:
- Allaha yemin ederim ki; her gördügüm yerde ondan kaçtim.
- Peki, Osman b. Affan için ne dersin?...
- Ondan utanirim... hem de çok... nasil ki, Rahmanin melekleri de ondan utanirlar...
- Peki, Ali b. Ebu Talib için ne dersin?...
- Ah, onun elinden bir kurtulsam... O, kendi basina kalsa, ben de kendi basima kalsam... O, beni biraksa... ben de onu biraksam... Ben onu birakirim; ama o beni birakmaz.
Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz yukaridaki sorulari sorduktan ve seytanin verdigi cevaplar da kismen bittikten sonra, söyle buyurdu:
- Ümmetime saadet ihsan eden; seni de ta, belli bir vakte kadar sâki kilan Allaha hamdolsun.
ResulAllah Efendimizin bu cümlesini duyan laîn Iblis söyle dedi:
- Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldikça, sen ümmetin için nasil ferah duyarsin?... Ben, onlarin kan maceralarina girerim. Etlerine karisirim. Ama onlar, benim bu halimi görmez ve bilmezler. Beni yaratan ve Baas gününe kadar bana mühlet veren Allaha yemin ederim ki; onlarin tümünü azdiririm. Cahillerini ve alimlerini... Ümmilerini ve okumuslarini... facirlerini ve âbidlerini... hasili, bunlarin hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat... Allahin halis kullarini... Evet, bunlari azdiramam
Bunun üzerine Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz sordu:
- Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir?...
Bilmez misin? ya Muhammed, bir kimse ki, dirhemini ve dinarini sever... O Allah için bir ihlasa sahip degildir. Bir kimseyi görsem ki; dirhemini ve dinarini sevmez.; övülmekten methedilmekten hoslanmaz... bilirim ki o; ihlas sahibidir... Hemen onu birakir, kaçarim.
Bir kul, mali ve övülmeyi sevdigi sürece; kalbi de dünyaya bagli kaldigi müddetçe, o size vasfini yaptigim kimseler arasinda bana en çok itaat edendir.
Bilmez misin ki; mal sevgisi, büyük günahlarin en büyükleri arasindadir. Bilmez misin ki; ya Muhammed, bas olma sevgisi yine büyük günahlarin en büyükleri arasindadir.
- Bir gün Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmistik... tam bir cemaat olmustuk.
Sohbete dalmistik. Bu arada disaridan bir ses geldi:
- Sonra kim?...
- Şükreden zengin.
- Peki, ama o zenginin sükreden oldugunu nasil anlarsin?...
- Onu görürsem ki, aldigini helal yoldan aliyor ve mahalline harciyor. Bilirim ki, o, sükreden bir zengindir.
Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz bu defa mevzuyu degistirdi ve ona baska bir sual sordu:
- Peki, ümmetim namaza kalkinca, senin halin nice olur?...
- Ya Muhammed, beni bir sitma tutar. Titrerim.
- Neden böyle olursun; ya laîn?...
- Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir.
Peki, ya oruç tuttuklari zaman nasil olursun?...
- O zaman da baglanirim. Ta onlar iftar edinceye kadar.
- Peki, ya hac yaptiklari zaman nasil olursun?...
- O zaman da çildiririm.
- Peki, ya Kuran okuduklari zaman nasil olursun?...
- O zaman da eririm. Tipki ateste eriyen bir kursun gibi eririm.
- Peki, ya sadaka verdikleri zaman halin nasildir?...
Ha, iste... o zaman halim pek yaman olur. sanki sadaka veren, bir testere alir eline ve beni ikiye böler.
Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz sebebini sordu:
- Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre?
Bunun üzerine Iblis:
- Onu da anlatayim, dedikten sonra anlatmaya basladi: Çünkü sadakada dört güzellik vardir. Şöyle ki:
1- Allah Teala, sadaka verenin malina bereket ihsan eyler.
2- O, sadaka veren kimseyi halkina sevdirir.
3- Allah Teala, onun verdigi sadakayi, cehennemle arasinda bir perde yapar.
4- Allah Teala, belayi, sikintiyi ve ahlari ondan defeder.
Bundan sonra Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz ashabi hakkinda ona bazi sorular sordu:
- Ebu Bekir için ne dersin?...
Iblis buna su cevabi verdi:
- O bana, cahiliyye devrinde bile itaat etmedi... Islama girdikten sonra nasil bana itaat eder?
- Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin?...
Iblis buna su cevabi verdi:
- Allaha yemin ederim ki; her gördügüm yerde ondan kaçtim.
- Peki, Osman b. Affan için ne dersin?...
- Ondan utanirim... hem de çok... nasil ki, Rahmanin melekleri de ondan utanirlar...
- Peki, Ali b. Ebu Talib için ne dersin?...
- Ah, onun elinden bir kurtulsam... O, kendi basina kalsa, ben de kendi basima kalsam... O, beni biraksa... ben de onu biraksam... Ben onu birakirim; ama o beni birakmaz.
Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz yukaridaki sorulari sorduktan ve seytanin verdigi cevaplar da kismen bittikten sonra, söyle buyurdu:
- Ümmetime saadet ihsan eden; seni de ta, belli bir vakte kadar sâki kilan Allaha hamdolsun.
ResulAllah Efendimizin bu cümlesini duyan laîn Iblis söyle dedi:
- Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldikça, sen ümmetin için nasil ferah duyarsin?... Ben, onlarin kan maceralarina girerim. Etlerine karisirim. Ama onlar, benim bu halimi görmez ve bilmezler. Beni yaratan ve Baas gününe kadar bana mühlet veren Allaha yemin ederim ki; onlarin tümünü azdiririm. Cahillerini ve alimlerini... Ümmilerini ve okumuslarini... facirlerini ve âbidlerini... hasili, bunlarin hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat... Allahin halis kullarini... Evet, bunlari azdiramam
Bunun üzerine Resulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz sordu:
- Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir?...
Bilmez misin? ya Muhammed, bir kimse ki, dirhemini ve dinarini sever... O Allah için bir ihlasa sahip degildir. Bir kimseyi görsem ki; dirhemini ve dinarini sevmez.; övülmekten methedilmekten hoslanmaz... bilirim ki o; ihlas sahibidir... Hemen onu birakir, kaçarim.
Bir kul, mali ve övülmeyi sevdigi sürece; kalbi de dünyaya bagli kaldigi müddetçe, o size vasfini yaptigim kimseler arasinda bana en çok itaat edendir.
Bilmez misin ki; mal sevgisi, büyük günahlarin en büyükleri arasindadir. Bilmez misin ki; ya Muhammed, bas olma sevgisi yine büyük günahlarin en büyükleri arasindadir.