Şeytanın Kalbe Açılan Kapıları 3

'hayaL

Bayan Üye
Fikir ve görüşte taassup göstermek :
Fikir ve görüşte taassup göstermek, fâsıklarda da, salihlerde de görülen yaygın bir yanlışlıktır. Şeytan, insanların ve özellikle müslümanların arasını başka bir yolla açmaktan âciz kaldığı zaman, onları fikir ve görüşlerde taassuba sevk eder ve bu yolla onları bir birinden koparır ve hatta düşman hâline getirir. Çünkü kendi inandığı fikir ve görüşte taassup sahibi olan bir kimse, bunları kendisiyle paylaşmayan kimseleri dalâlette görür ve buna dayanarak onlara karşı husumet ve kin besler. Bu kimse, fikir ihtilâfı sebebiyle müslümanlardan ayrılmayı, onları gıybet edip çekiştirmeyi ve onlara değişik şekillerde zarar vermeyi Allah yanında makbul amellerden sayar. Bu ise, şeytanın ona telkin ettiği bâtıl bir zandan ibarettir.
Bir kere, kendi fikrinin doğru, başkalarının fikrinin yanlış olduğunu söylemek ispat gerektiren bir iddiadır. Bu iddiayı ispat etmeden onu hakikat zannetmek ve ona dayanarak bir sürü haramları işlemek ve hatta bunları helâl saymak dehşetli bir dalâlettir. İkinci olarak kendi fikrinin doğruluğu ispat edilse bile, fikir ve görüş için müslümanlara kin ve düşmanlık beslemek, onlarla kardeşlik bağını kopar*mak ve onlara zulüm ve haksızlık etmek câiz değildir.
Taassup gütmekte şeytan dürtüsü bulunduğunun en açık bir delili odur ki, taassup sahibi fikirlerini tatlılık ve iknâ yoluyla neşretmeye çalışsa, daha iyi sonuçlar alabildiği hâlde, bu yola girmez; kısır bir yol olan, kalb kırıp günah kazandırmaktan başka bir işe yaramayan ve fakat elhak nefse zevk ve lezzet veren, kırıcılık ve sertlik yolunu tercih eder. Halbuki, muhalif fikirde olanlar müminler değil, kâfirler bile olsalar, onlara karşı uygulanması gereken tebliğ ve irşat yöntemi yumuşaklık ve inandırıcılıktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Rabbinin yoluna hikmet ve güzel mev'ize ile davet et ve muhalif olanlarla en güzel bir şekilde mücâdele et." (Nahl, 125) Fiilî cihad ve kavga ise, ancak tecavüz hâlinde olan dış kâfirlere karşı yapılır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda ancak sizinle savaşanlarla savaşın ve bu sınırı aşmayın." (Bakara, 190) Dahilî kâfirlere gelince, bir ülkede eğer müslümanlar ekseriyette ve dinlerine bağlı şuurlu ve uyanık kimseler ise, bu kâfirler onlara düşmanlık yapmaktan çekinirler. Fakat onlar böyle değillerse, o zaman da kavga onların lehine değil, aleyhine sonuçlanır. Bu sebeple, bunlarla kavga etmeye, kalkışmak, bile bile zararı davet etmek ve kendilerini kendi elleriyle perişan etmektir. Bu da sefihlerin işidir.
Doğru fikirleri neşretmenin en güzel yolu, onları bizzat kendi hayatında ve işlerinde tatbik etmek ve bu suretle bunların güzelliğini ve güzel sonuçlarını gözler önüne sermektir. Sadece laf ile, söz ve tartışma ile doğru fikirleri yaymaya çalışmak, İslâm dininin tasvip ettiği bir yöntem değildir. Allah Teâlâ bu yöntemi kullanmak isteyenleri şu âyetlerle uyarmıştır: "Yapmadığınız şeyleri niye söylüyorsunuz? Yapmadığınız şeyleri söylemeniz, Allah yanında size büyük kızgınlık doğurur." Rivayet edildiğine göre Allah Teâlâ Hz. İsa'ya şunu vahyetmiştir: "Ey insan! Önce kendine va'zet ve va'zını kendin tut. Bunu yaparsan, başkasına da va'zet, Aksi takdirde benden utan."
Mezhep taassubu da bu cümledendir. Bu taassubun sebebi de, doğruya sevdalı olmak ve hakkın güzelliğine âşık olmak değil; halkı kendi etrafında toplamak, bununla şöhret ve itibar kazanmak ve bazı vakıfların gelirlerine el koymak gibi maddî mülâhazalardır.
Mezhepler hak, mezheplere uymak da hak, fakat belli bir mezhep için taassup göstertmek bâtıldır. Çünkü bu taassup, fitne, tefrika ve düşmanlık gibi şeytanî maksatlara hizmet etmekten başka bir işe yaramaz.
Hasan el-Basrî (ra) şöyle demiştir: "Duyduğuma göre İblis şunu söylemiştir: 'Ben Muhammed’in ümmetini günahlara teşvik ettim. Onlardan teşviklerime uyup günah işleyenler oldu. Fakat, bunlar hemen sonra pişman olup istiğfar ettiler ve bu suretle çabalarımı sonuçsuz çıkarıp ümidimi kırdılar. Bunu görünce ben yöntem değiştirdim ve bazı günahları onlara sevap ve ibadet şeklinde gösterdim. Artık onlar, bu günahları işleyince ne pişman olur, ne de tevbe ve istiğfar ederler." (Bu günahların başında da taassup yüzünden müslümanlara düşmanlık ve husumet etmektir.)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst