S3RC4N
Kayıtlı Üye
Şeyh Ahmed Bedevi Hazretleri Tanta civarında gezerken bir çocuğa rastlayıp:
— Evladım gözümde şişlik var, git evden bir yumurta getir de gözüme süreyim, diyerek bir yumurta istedi. Çocuk:
— Elindeki asanı verirsen sana yumurta getiririm, deyince Şeyh, yeşil asasını çocuğa verdi. Çocuk koşarak eve geldi. Yumurta almak için durumu annesine nakledince, çocuğun annesi:
— Evladım, evimizde şu anda yumurta yok. Git Bedevinin asasını geri ver, dedi. Çocuk da gelip yumurtanın olmadığını söyledi. Bu sefer Ahmet Bedevi Hazretleri:
— Annen sana yalan söylemiş, git filan yerde yumurta var. Ondan bir tane getir asamı sana vereyim, dedi. Çocuk gidip baktı ki, hakikaten şeyhin söylediği yerde bir yığın yumurta var.
Hemen ondan bir tane alıp, Şeyh Ahmed Bedevi'ye getirdi ve onun veli olduğuna karar verip peşini bırakmadı. Nereye gitse çocuk da ununla beraber gidiyordu. Çocuğun annesi ne yaptı ise evladını ayıramayınca:
— Seni uğursuz bedevi, ne yaptınsa yaptın, evladımı elimden aldın, benden ayırdın, diye yakınmaya başladı. Hazreti Şeyh, kadının bu yakınmalarını duyunca şöyle söyledi:
— Abdül Âl benim çocuğumdur. Kadının böyle söylemesine ne hakkı vardır. Zira o unutmuş olacak ki, Abdül Âl, daha kundakta çocukken onu biz kurtardık. Annesi onu gece ****lerin ahırına götürmüştü de **** bir boşluktan yararlanarak onu kundağıyla beraber boynuzlarına takarak havaya kaldırmıştı. O anda ****ün boynuzundan kimse kurtaramıyordu. Öleceğinden korkuyorlar ve hatta ümit bile kesmişlerdi, biz Bağdat'tan elimizle onu ****ün boynuzundan kurtarmıştık. Şimdi onu kendi yanımızda gezdirmeye hakkımız yok mudur? dedi.
Ahmed Bedevi'nin bu sözleri kadının kulağına kadar gitti. Kadın uzun bir düşünceden sonra hakikaten çocuğun başından böyle bir hadisenin geçtiğini anlayıp kendisi de Ahmed Bedevi Hazretlerinin büyüklüğünü kabul ederek müridleri arasına girdi.
— Evladım gözümde şişlik var, git evden bir yumurta getir de gözüme süreyim, diyerek bir yumurta istedi. Çocuk:
— Elindeki asanı verirsen sana yumurta getiririm, deyince Şeyh, yeşil asasını çocuğa verdi. Çocuk koşarak eve geldi. Yumurta almak için durumu annesine nakledince, çocuğun annesi:
— Evladım, evimizde şu anda yumurta yok. Git Bedevinin asasını geri ver, dedi. Çocuk da gelip yumurtanın olmadığını söyledi. Bu sefer Ahmet Bedevi Hazretleri:
— Annen sana yalan söylemiş, git filan yerde yumurta var. Ondan bir tane getir asamı sana vereyim, dedi. Çocuk gidip baktı ki, hakikaten şeyhin söylediği yerde bir yığın yumurta var.
Hemen ondan bir tane alıp, Şeyh Ahmed Bedevi'ye getirdi ve onun veli olduğuna karar verip peşini bırakmadı. Nereye gitse çocuk da ununla beraber gidiyordu. Çocuğun annesi ne yaptı ise evladını ayıramayınca:
— Seni uğursuz bedevi, ne yaptınsa yaptın, evladımı elimden aldın, benden ayırdın, diye yakınmaya başladı. Hazreti Şeyh, kadının bu yakınmalarını duyunca şöyle söyledi:
— Abdül Âl benim çocuğumdur. Kadının böyle söylemesine ne hakkı vardır. Zira o unutmuş olacak ki, Abdül Âl, daha kundakta çocukken onu biz kurtardık. Annesi onu gece ****lerin ahırına götürmüştü de **** bir boşluktan yararlanarak onu kundağıyla beraber boynuzlarına takarak havaya kaldırmıştı. O anda ****ün boynuzundan kimse kurtaramıyordu. Öleceğinden korkuyorlar ve hatta ümit bile kesmişlerdi, biz Bağdat'tan elimizle onu ****ün boynuzundan kurtarmıştık. Şimdi onu kendi yanımızda gezdirmeye hakkımız yok mudur? dedi.
Ahmed Bedevi'nin bu sözleri kadının kulağına kadar gitti. Kadın uzun bir düşünceden sonra hakikaten çocuğun başından böyle bir hadisenin geçtiğini anlayıp kendisi de Ahmed Bedevi Hazretlerinin büyüklüğünü kabul ederek müridleri arasına girdi.