Sevgi ateşlerde yanmak, buzullarda donmaktır. Ömrünü vermek, verdiği ömre ömür katmaktır. Yürekte yangın olmak, o yangını söndürecek su olmaktır. Sevgi umuttur. O umuda giden yoldur. Hayattır. Sevdiğine hayatını bağışlamaktır. Yoldur, o yolun yolcusu olmaktır.
Sevgi inanmaktır. İnandığını yaşamaktır. Sevgi korumaktır. Kaybetmekten korkmaktır. Rüyadır sevgi. Bazen o rüyada cennetlerde gezmek, bazen ateşlerde yanmaktır. Sevgi, herşeyin bittiği yerde ben de varım diyebilmektir. Çünkü sevgi; emektir. Yüreğinin ta derinine sevdiğini kaydetmektir.
Sevginin beş dili
Sevgi, dilimizdeki en önemli ve en çok kafa karıştıran kelimedir. O kadar değerli olmasaydı, Allah (cc) peygamberine Habibullah demezdi. Binlerce kitap, ezgi, şarkı, dergi ve filmler yapılmazdı adına. Uzmanlar, sevildiğini hissetmenin insanın birinci derecede duygusal ihtiyacı olduğu sonucuna varmıştır. Sevgimiz için, anlatılmayacak güçlüklere katlanırız. Sevgisiz dağlar aşılmaz, denizler geçilmez, çöller dayanılmaz ve zorluklar yenilmez olur. Hele de söz konusu ciğer paremiz, göz nurumuz ve iki cihan selametimiz olan çocuklarımızsa eğer. Her çocuğun içinde sevgiyle doldurulmayı bekleyen bir sevgi deposu vardır. Bu sevgi deposu boş kaldığı zaman, çocuk, bu açlığı farklı yollarla doyurmaya çalışacaktır.
Onay sözleri
ANNE babalar genellikle, çocuk küçükken onay sözleri söylerler. Daha çocuk konuşamazken bile, "annesinin gülü, güzel gözlü kızım, sırma saçlı oğlum" der. Çocuk emeklemeye başlar, onu alkışlarız, yüreklendirecek güzel sözler söyleriz. Ayağa kalkmaya başladığında, "hadi yavrum, hadi annem, az kaldı başarabilirsin" deriz. Hiç birimiz, "niye yürüyemedin" diye baskı kurmayız üzerinde. Çocuk bizden aldığı cesaretle yeniden kalkar ve dener.
Nitelikli beraberlik
YETERLİ zaman diliminde, yeterli miktarda, abartmadan, aşırıya kaçmadan, özellikle de doğru mekânı seçerek ilgi göstermektir. Bazen küçük bir çocukla karşılıklı top yuvarlamaktır. Bazen arabalarla ve oyuncaklarla oynamak... Yani onun dünyasına girebilmek, olaylara çocuğun gözüyle bakabilmektir. Her çocuğun kendisine ait bir dünyası vardır. Onlarla konuşmanın ilk yolu, onlarla aynı anlamlar üzerinde buluşmaktır.
Bu, dünyaya, çocuğun göz hizasından bakabilmektir. Çocuklarının hangi alanlara ilgilerinin olduğunu tespit etmek, onlarla ilişkileri düzeltmeye başlamak demektir. Çocuğa neden hoşlandığını sormanız bile, onun sizin için önemli olduğu, ona değer verdiğiniz ve onunla olmaktan zevk aldığınız anl..... gelir. Çocukken hatırlayın, anne babanızın okuldaki programlarınıza katılmasını ne kadar çok isterdiniz.
Hele bir de sevginizin birinci dili nitelikli beraberlik ise...
ÇOCUK BÜYÜDÜKÇE
ebeveynin yaklaşımı değişiyor!
PEKİ, sevgili okurlar, neden çocuğumuz büyüdükçe ebeveynlerin onay sözleri kınama sözlerine dönüşür? Bazen anneler çocuklarına oyuncaklarını toplatmak istediklerinde "hemen oyuncaklarını topla" komutunu verir. Yerde 10 tane oyuncak durmaktadır. Anne çıkar, biraz sonra komutan edasıyla gelir. Geldiğinde oyuncakların 4 tanesi yerde diğerleri kaldırılmıştır. Yüksek bir sesle, "sana oyuncaklarını topla demedim mi" diye bağırır. Hâlbuki anne, "aferin evladım, 6 oyuncağı kutuya koymuşsun, Allah senden razı olsun" deseydi, çocuk, bu teşekkür ve onore edilmenin ardından, kalan o 4 oyuncağı da kutusuna koyacaktı zaten.
Birinci sevgi dili onay sözleri olan bir çocuğa sarf edilen olumsuz, eleştirel, küçültücü sözler onun ruhunun çıkmazlara girmesine, insanlardan uzaklaşıp özgüvenini kaybetmesine neden olur. Lütfen çocuklarınıza - özellikle de sevgi dili onay sözleri olan evlatlarınıza - "çok şişmansın, safinaz, leylek, seni kimse beğenmez, sen öğrenci değilsin, okulu bıraksan daha iyi, babanın yanında çırak ol, bu kadar saf olduğuna inanamıyorum, sen sorumsuzsun, sen tembelsin, senden adam olmaz." gibi sözler sarfetmeyin. Bu sözleri kim duymak ister ki? Peki, insanlar, kendilerine söylenmesini istemedikleri şeyleri başkalarına neden söyleme ihtiyacı duyarlar?