Senin paran benim param, benim param senin paran

InnoCence

ÜLKÜ & UMAY
Webmaster
Prenses
6_newsdetail.gif


Eşler arasındaki malî meseleler özellikle kadının çalıştığı ailelerde akla pek çok soru getiriyor. “Ben de çalışıyorum. İstediğim harcamayı ya da hayrı yapabilmek için kocamın haberi mi olması gerekiyor?”, “Eşimin parasını bir ihtiyacımı karşılamak için ondan habersiz almam caiz mi?”, “İkisi de çalışıp para kazanıyorsa, karı-koca her türlü harcamasını birbirine bildirmek zorunda mı?”… Soruları çoğaltmak mümkün. Aile kurumuna ehemmiyet veren dinimiz, karı-koca arasındaki maddî mevzulara kafa karıştırmaya mahal bırakmayacak şekilde açıklık getirmiş.

Kadınlar kendi parasını istediği gibi harcayabilir mi?

“Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır.” (Tirmizi) buyuruyor Söz Sultanı (sallallahu aleyhi ve sellem). Dinimiz kadına da erkeğe de belli haklar ve yükümlülükler vermiş. Bu çerçevede, ailenin geçimi erkeğin sorumluluğunda. Dolayısıyla kadının bütün ihtiyaçlarını eşinin temin etme zorunluluğu var. Bunun yanında kadınların da çalışma, mihir ya da miras yoluyla mal ve paraya sahip olma durumu var. İbrahim Cemel, ‘Müslüman Kadının Fıkıh Kitabı’ adlı eserinde kadının mal varlığını hiçbir şeye harcamama özgürlüğü olduğunu söylüyor. Evlenmekle kendini sosyal güvence altına alan kadın için, “Erkek her durumda harcamak görevi ile yükümlüdür.” diyor. Yani dinimizce hanımlar kendi parasını istediği gibi harcayıp, tasadduk etmekte serbest.

Erkek, eşinin maaşını kendi tasarrufuna alabilir mi?

Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de “Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır; kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’ın lütfundan nasibinizi isteyin.” (Nisa, 32) buyuruyor. Dolayısıyla ikisinin de çalışması ve kazanması caiz görülüyor. Bununla beraber, İslam’da kadının çalışması erkek gibi bir mecburiyet arz etmiyor. Şayet kadın çalışacaksa uygun, helâl şartların karşılanması ve eşinin rızası gerekiyor. Fakat ihtiyaçları karşılanmayan kadın, kocasının rızası dışında da çalışabiliyor. Evliliğin ‘müşterek hayat’ olduğunu düşündüğümüzde, kadının da kazandığı parayla evin geçimine katkıda bulunması makul görünüyor. Ancak erkeğin bunu bir mecburiyet olarak düşünmesi dinimizce uygun değil. Ahmet Şahin Hoca, ‘İslâm hukukunda ‘aile reisliği’ anlayışı ve çalışan kadın hakları’ başlıklı yazısında, hanımların evin geçimine katkıda bulunmasını bir vefa ve saygı anlayışı olarak yorumluyor. Ancak bununla birlikte ailenin ihtiyacını karşılama mükellefiyeti erkeğe ait olduğundan, beylerin hanımının maaş kartını kendi tasarrufuna alması gibi bir hakkı bulunmadığını da önemle vurguluyor.

Kadın kocasından habersiz, onun parasıyla harcama yapabilir, sadaka verebilir mi?

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde “Kadın kocanın evinden bir şey tasadduk ederse kendisi bir ecir, bir o kadar da kocası ve bir o kadar da hizmetçi alır ve hiçbiri diğerinin sevabından bir şey eksiltmez. Koca bu sevabı o şeyi kazandığı için, kadın da hayırda harcadığı (infak) için hak etmiştir.” (Ebû Dâvûd) buyuruyor. Yani özellikle kadınların tasadduk etmesi övülürken, sevabı da bütün aile fertlerine gidiyor. Ancak burada önemli bir husus var: Kocanın izni olup olmadığı. Zira Allah Resûlü Mekke’nin fethinden sonra yaptığı bir konuşmada, “Kocası ondan sorumlu olduğu sürece hiçbir kadının kocanın malından, ondan izinsiz vermesi câiz olmaz.” (Nesaî) buyuruyor. Ahmet Şahin Hoca da kendisine sorulan bir soruyu bu şarta bağlı kalarak cevaplıyor. Şahin’e göre, evin ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olan erkek, imkânı olduğu halde bu vazifesini yerine getirmediği için kadın böyle bir yola başvuruyorsa, burada bir mesuliyet olmayabilir. Erkek, öncesinde eşine istediği zaman ve şekilde harcama yapabileceğinin rahatlığını vermişse de yine bir problem yok.

Asr-ı Saadet’te geçen şu olay ise kadının eşinin parasını ondan izinsiz harcayabilmesinin şartını ortaya koyuyor: Ebu Süfyan’ın eşi Hind, bir gün Allah Resûlü’nün yanına gelir. Kocasının malından kendisi ve çocukları için habersiz olarak alıp alamayacağını sorar. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de onu şöyle cevaplar: “Ma’ruf üzere sana ve çocuğuna yetecek kadar al.” (Buhari) Bu durumda kadın, eşinin parasını onun izni olmadan ancak ihtiyaçlarını karşılayacak kadar harcayabilir.

Zengin kadın, kocasına zekât verebilir mi?

Konuyla ilgili İslam âlimlerinin farklı görüşleri var. Ebu Hanife ve Hanbeli mezhebine göre, kadın ihtiyaç sahibi kocasına zekât veremiyor. Bu engelin sebebi ve dayanağı, zekâtın nafaka yolu ile tekrar kadına dönüyor olması. Öte yandan, Ebu Yusuf, İmam Muhammed gibi Hanefi imamlarıyla Şafii ve Maliki mezhepleri bunun tersini savunuyor. Yani zengin kadın, fakir kocasına zekât verebiliyor. Onlar ise, görüşlerini Peygamber Efendimiz’in Abdullah bin Mesud’un zevcesi Zeyneb’e söylediği şu hadise dayandırıyorlar: “Kocan ve çocuğun tasadduk etmeye en layık olan kimselerdir.” (Ebu Davud) İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman Hoca, İslam aile hukukunda mal ayrılığı esası olduğundan zengin kadının kocasına zekâtının caiz görüldüğünü söylüyor. Ancak yine Karaman’a göre, geçimi sağlamakla yükümlü olan ‘koca’ olduğundan, kocası zengin olan kadın da zengin statüsüne giriyor. Bu durumda da zengin kadının kocasına zekât vermesi caiz olmuyor.​
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst